KÖKÜ KAÇ KURUŞ?
İşsizliği ve tembelliği hobi edinmiş bir adamın boyundan az büyük bir işe kendisini ve alakasız birkaç adamı da sürüklemesiyle gelişen olaylar…
Emre Aydın sevgilisiyle barışmış, Dexter tövbe etmişti. Hatta ve hatta ortaokulda “Türkçe katili” diye nitelendirdiği arkadaşı Nazik , Atasözleri Sözlüğü, Deyimler Sözlüğü’nün ardından yine kendi hazırladığı Yazım Kılavuzu’nu da piyasaya sürerek üçlemesini tamamlamak üzereydi. Evet, yeryüzünde bir şeylerin ters gittiği kesindi.
Tüm bu tuhaflıkların ortasında yaşamına ve çevresine mükemmel bir duyarsızlık duyan Kurak, tüm gün evde oturup orijinal bir işe girişme planları yapıyordu. Hatta o işi bulmuştu bile, Kök Hücre Bankası!
Sorunlar da yok değildi… Para sorununu aşmak ona göre kolaydı aslında. Annesinin eski telefonu E-250’yi arkadaşı Sebil’e okutup sermayenin temellerini atardı sonra has kankası Manevi de ortaya bir şeyler atardı canım…
Esas sorun teknik yetersizlik gibiydi, işte o noktada da apartman yöneticisi eski Biyoloji öğretmeni Felatun Bey devreye girecekti. Çünkü bilgi açığı vikipedia’dan kapatılacak gibi değildi.
Kurak’ın fikri sonucu evde toplanan Türkçe Katili Nazik, Biyolojici Felatun Bey, İkinci El Telefoncu Sebil ve Kurak’ın en birinci kankası Manevi bir evde tüm gecelerini Kurak’ın fikrini tartışarak geçirmek zorunda kalacaklardır. Uzun bir gece onları beklemektedir.
Senaryoyu da yakında ekleyeceğim arkadaşlar...
Ama açıkçası kısa metraj mı uzun metraj mı yapayım kararsızım..
Senaryoyu bekliyorum. Konu güzel.
Senaryoyu bekliyorum. Konu güzel.
Teşekkürler, en yakın zamanda ekleyeceğim.
Evet arkadaşlar yorumlarınızı bekliyorum. Senaryo metnini de en kısa zamanda ekleyeceğim..
Absürd bir yapıma benziyor ama öyle bile olsa bir "gerçekçilik" faktörü olmalı filmde, ki o da seyredilebilir kılsın ve merak uyandırsın. Bir gece masaya oturup konuşan dört kafadarın, sabah olunca "Kanka bu iş bizi aşar ya" deyip evlerine dağılması hiç de heyecan uyandırmayacaktır, büyük bir tuzak var yani böyle bir konu işlemede.
Örneğin: "Kurak’ın fikri sonucu evde toplanan Türkçe Katili Nazik, Biyolojici Felatun Bey, İkinci El Telefoncu Sebil ve Kurak’ın en birinci kankası Manevi bir evde tüm gecelerini Kurak’ın fikrini tartışarak geçirmek zorunda kalacaklardır." ---Neden zorunda olsunlar, kafalarına silah mı dayanıyor? Bu tür sorular anında seyirciye filmin gerçekçiliğini ve samimiyetini sorgulatır ve seyirci konudan uzaklaşır.
Senaryo yazımında altın kural, yazdığınız her cümle ve hatta her kelimenin "ulan acaba bu gerçekçi mi, mantıklı mı" süzgecinden geçirilmesidir.
Absürd bir yapıma benziyor ama öyle bile olsa bir "gerçekçilik" faktörü olmalı filmde, ki o da seyredilebilir kılsın ve merak uyandırsın. Bir gece masaya oturup konuşan dört kafadarın, sabah olunca "Kanka bu iş bizi aşar ya" deyip evlerine dağılması hiç de heyecan uyandırmayacaktır, büyük bir tuzak var yani böyle bir konu işlemede.
Örneğin: "Kurak’ın fikri sonucu evde toplanan Türkçe Katili Nazik, Biyolojici Felatun Bey, İkinci El Telefoncu Sebil ve Kurak’ın en birinci kankası Manevi bir evde tüm gecelerini Kurak’ın fikrini tartışarak geçirmek zorunda kalacaklardır." ---Neden zorunda olsunlar, kafalarına silah mı dayanıyor? Bu tür sorular anında seyirciye filmin gerçekçiliğini ve samimiyetini sorgulatır ve seyirci konudan uzaklaşır.
Senaryo yazımında altın kural, yazdığınız her cümle ve hatta her kelimenin "ulan acaba bu gerçekçi mi, mantıklı mı" süzgecinden geçirilmesidir.
Evet absürt. Gerçekçilik faktörü oyuncuya da bağlı biraz ama ben senaryoyu yazarken dikkat ederim elbette çünkü benim için de önemli bir durum bu. Ama şunu söyleyebilirim ki hikaye tahmin ettiğiniz şekilde sonlanmıyor ön yazı biraz aldatıcı olmuş. Yoksa hikayenin başı sonu kafamda hazır benim. Neyse biraz daha konuşursam spoiler vereceğim.
Dediğim gibi bu tanıtım metnine çok takılmamanızı öneririm, senaryoyu ekledikten sonra daha sağlıklı yorumlar yapabileceksiniz, tabi ekleyebilirsem umarım 🙂
Kafamda baya şimşekler çaktı ve çok eğlendim kendi çapmda =) çok başarılı ! senaryoyu okumama bile gerek yok bence muhtemelen tahmin ettiğim gibi birşeydir ... 30 dakikalık birşeyler buna çok uygun olur ! Başarılaaar !
Kafamda baya şimşekler çaktı ve çok eğlendim kendi çapmda =) çok başarılı ! senaryoyu okumama bile gerek yok bence muhtemelen tahmin ettiğim gibi birşeydir ... 30 dakikalık birşeyler buna çok uygun olur ! Başarılaaar !
teşekkür ederim. aslında uzun metraj da olabilir gibi geliyor bana, bilmiyorum. yazmaya başladım ilk 10 sayfa falan çıktı, akıyor gidiyor işte..
Mrb.Bir film ya kısa metrajdır ya uzun metrajdır.Kısamı yapayım uzunmu diye düşünmeye başlarsanız,ortaya karışık adana çıkar.Yani ,aynı hikayenin kısa olamayan,sakız gibi uzatılmış uzun metrajı olur.Başarılar dilerim.
( theturker ,iyi yorumdu 🙂 )
Mrb.Bir film ya kısa metrajdır ya uzun metrajdır.Kısamı yapayım uzunmu diye düşünmeye başlarsanız,ortaya karışık adana çıkar.Yani ,aynı hikayenin kısa olamayan,sakız gibi uzatılmış uzun metrajı olur.Başarılar dilerim.
( theturker ,iyi yorumdu 🙂 )
Karışık mı adana? Hmm... Aslında haklısın, ama bir senaryoya başladığında aklına bir sürü fikirler, olaylar falan geliyor ya hepsini kullanmak istiyorsun o an. Ama galiba en iyisi o fikirleri de başka hikayelerde kullanmak.
Sağol düşüncelerin için..
bundan bişey olmaz...
önce güzel bir konu bulun da ondan sonra senaryolaştırın bu ne la... Yok kök hücre yok bilmem ne... Fazla uçmayın sora çakılırsınız.
Sana örnek konu
Annesi çocuğu ekmek almaya gönderir, çocuğun ekmek alıp gelinceye kadar yaşadıkları...
bu bile senin konundan daha dikkat çekici...
"tayfuntuna" nın dedikleri doğru, ona kulak verin senaryo kitapları okuyor...
bundan bişey olmaz...
önce güzel bir konu bulun da ondan sonra senaryolaştırın bu ne la... Yok kök hücre yok bilmem ne... Fazla uçmayın sora çakılırsınız.
Sana örnek konu
Annesi çocuğu ekmek almaya gönderir, çocuğun ekmek alıp gelinceye kadar yaşadıkları...
bu bile senin konundan daha dikkat çekici...
"tayfuntuna" nın dedikleri doğru, ona kulak verin senaryo kitapları okuyor...
yorum için sağol. beğenirsin beğenmezsin lafım yok ama yorumunu bir tekrar oku bence. zaten ilk cümleden itibaren ofsayt. eyvallah beğenmedin tamam ama yorumun teşvik etmektense küstürmeye yönelik..
bence sen de tayfuntuna'nun yorumunu oku, amaç bir şeyi körü körüne eleştirmek olmamalı bana kalırsa biraz daha yapıcı olunmalı. zira ekşici gibi takılmanın alemi yok şurada biz bizeyiz.
Kök hücre bankasına kadar hikaye güzel gidiyordu aslında ama E-250 'yi satıp kök hücre bankası kurmak çok fazla absürd geldi. Tabi burada anlatacağın şey bu bankayı kurmak değilde daha çok o sabaha kadar süren konuşmalar olacaksa bu pek önem arzetmez. Yine de bu kısımda biraz oynama yapmalısın. Hatta belki biraz uçuyor olabilirm ama E-250 telefon fiyatına bu ülkede ''banka'' olarak bir tek Sperm Bankası kurulabilir 🙂
absürd komedilerde,karakter isimlerinin hepsinin absürd olması bana hep itici gelmiştir.sadece ana karakterin ismi olsa daha şık durur gibi geliyor.oda oyuncunun fiziksel özelliklerine göre olmalıdır.
Kök hücre bankasına kadar hikaye güzel gidiyordu aslında ama E-250 'yi satıp kök hücre bankası kurmak çok fazla absürd geldi. Tabi burada anlatacağın şey bu bankayı kurmak değilde daha çok o sabaha kadar süren konuşmalar olacaksa bu pek önem arzetmez. Yine de bu kısımda biraz oynama yapmalısın. Hatta belki biraz uçuyor olabilirm ama E-250 telefon fiyatına bu ülkede ''banka'' olarak bir tek Sperm Bankası kurulabilir 🙂
Bankayı kurup faaliyete geçip ardından işi büyütüp uluslararası boyuta taşıyacaklar, desem de inanma..
Dediğin gibi senaryonun %75-80'i evde elemanların bu konu üzerindeki konuşmalarından ve flashbacklerden yürüyecek zaten.
Ayrıca E-250'yi küçümseme bence, daş gibi telefon la 🙂