Arkadaşlar senaryoya çevirdiğim bir öykü bu. Gerçek hayattan alınmadır. Olayı yaşayanlardan birebir dinlediğim ve beni şaşırtan bu öyküyü sizlerle yorumlarınızı almak, fikirlerinize başvurmak için paylaşıyorum.
Hikaye 1970'lerde Erzurum'un bir köyünde geçmektedir. Bekir fakir bir babadır ve Vefa adındaki zeki oğlunun okuyabilmesi için uğraşmaktadır. Baba ne pahasına olursa olsun Vefa'yı okutabilmek için bankadaki bir miktar parasını çekmek ister, mevsim kıştır. İlçeye gitmek için kızak kiralamak zorundadırlar.
Kar ve tipi içinde kasaba merkezine ulaşır ve bir kızak kiralarlar. Anayola gidene kadar kızakçı kendilerine eşlik edecek sonra orada bekleyecek ve sonra Vefa ve Bekir'i geri kasabaya götürecektir.
Anayola gelinir ve baba-oğul para çekmeye giderler. Kızakçı da onları beklemeye başlar. Bir süre sonra baba ve oğul dönerler. Hava kararmak üzeredir. Tipi güçlenmiştir. Baba kızağa biner binmez parayı yeniden sayar ve cebine koyar. Kızakçı paraya göz koyar ama bunu hemen yapamaz. Yolda kendi kendine sorular sorar ve sonra planını devreye koyar. Bu arada hava çoktan kararmıştır.
Bir süre ilerledikten sonra, bir bahaneyle babanın üstüne atlar, parayı almaya çalışır. Baba direnince kurtlardan korunmak için kullandığı silahıyla babayı öldürür. Bu arada cebine yeniden baktığında paranın babada olmadığını görür. Çocuksa o panikte tipinin içine girip kaybolmuştur ama kızakçı başladığı işi bitirmek istemektedir, çocuğun peşine düşer.
Vefa koşmuş ve kesilmiştir, gücü kalmamıştır ama karanlığın ardında çok uzaklarda bir köyün ışıklarını seçebilmektedir artık. Son gücünü de köye gitmek için kullanır. Kızakçı arkasında görünmemektedir.
Köye girdiğinde ışık gördüğü ilk eve girme kararı almıştır ve öyle de yapar. Hiç konuşamamaktadır. Bir kapı çalar, kapıyı bir kadın açar konuşamayan ve donmak üzere olan Vefa'yı acıyıp içeri alır. Üstüne elbise verir, karnını doyurmak için yemek koyar ama Vefa yiyemez, oğlunun yer yatağının yanında bir yatak serer Vefa'ya.
Vefa sıcak yatağına yatar ama ağlamaktadır. Hiç uyumadan babasının son anlarını aklından geçirir. Sürekli aynı anları. En sonunda ne uykusunu kapı sesi böler. Kapı çalınır.
İçeri kızakçı girer, yemeği sorar. Kadın Vefa'dan bahseder. Kızakçı:
-Baba-oğul bana saldırdılar bugün, para ödememek için, üstüne üstlük kazandığım 3-5 kuruşu da aldılar. Ben de adamın başına vurdum...
-Eee, ne oldu, öldümü ki adam, eyvahlar olsun!
-Bilmiyorum...
-Ya öldüyse bey, görüyo musun başımıza geleni...
Bu arada Vefa bu konuşmaları dinlemektedir içerden, çok korkmuştur, ne yapabileceğini düşünür ama aklına hiç bir çözüm gelmez...İçerde ise fitil ışığının altında muhasebe sürmektedir...
-Eğer çocuk yaşarsa ne yapacak, gidecek söyleyecek. Dul mu kalasın, ele güne muhtaç mı olasın köy yerinde, helal parama göz koydular benim, yaşamasa da olur onlar. Nerde yatıyor piç kurusu?!
-İçerde Halil'in yanına yatak serdiydim.
Hışımla kalkar kızakçı Vefa ne yapacağını bilemez, sonra küçük Halil'i kucaklar. yattığı yatağa koyar kendi de onun yatağına geçer. Kızakçı bahçenin öteki tarafından aldığı tahrayla içeri girer. Kapıyı açar ve battaniyesini kaldırma gereği görmeden 3-4 kere tahrayı indirir, altında yatan kendi oğluna, sonra da battaniyesi ile kucaklar, cesedi gömmek için karanlık bir yere giderler. Bu arada Vefa da dışarı çıkar ve köyü uyandırır. Kızakçı ve eşi kendi çocuklarını öldürdüklerini Vefa'yı muhtar ve köyden bir kaç kişiyle yüzyüze geldiklerinde anlarlar.
Özetle böyle arkadaşlar...
hiçbir iyilik cezasız kalmaz...
İlginç. Hani bir zamanlar çok moda olmuşlardı; "sırlar dünyası".. anlattığın oradaki hikayelere benziyor.Kesinlikle etkileyici.
Senaryoyu nasıl yazdığını merak ettim.Yani birebir gerçek hikayeyi mi senaryolaştırdın yoksa senin kurguladığın bölümler var mı?
Erçin teşekkürler ilgine. Senaryoda benim kurguladığım bölümler var elbette. Ben yazdıkça senaryo psikolojik bişeye dönüştü, bundan memnun değilim diyemem çünkü kendi halinde iken dediğin tarzda bir yapıma dönüşecekti. Aslında hep karlı bir ortamda birşeyler yapma isteği var bende. Az karakter ve az mekan olunca psikolojik vurgular kaçınılmaz oldu. Mesela içsel sorgulamalar var. Kızakçı karakterini yazarken aklıma şu soru geldi. Kızakçı bir katil karakterinde mi olsun yoksa şaşkın bir katil mi olsun, yani yaptığı hatanın sonucunda batağın daha çok içine batan bir amatör mü? Bu da filmdeki içsel sorgulamaları doğurdu. Senaryodan kesitler ekleyeceğim buraya. Tekrar teşekkürler ilgine...
hiçbir iyilik cezasız kalmaz...
Rica ederim.. karakterlerin psikolojilerine odaklanman çok iyi.. senaryodan kesitleri bekliyorum.kolay gelsin..
"Yaptığı hatanın sonucunda batağın daha çok içine batan bir amatör" kesinlikle daha güzel olur ama aynı oranda da işin zorlaşacak..
Kar seviyorsan Y. Güney'in "Yol"una bak derim.
payitaht teşekkürler. o yönde odaklanıyorum. yoldan etkilendim zaten. kardaki içe kapanık atmosfer, karlıyken yapacakların sınırlı olmasından kaynaklanan içe kapalılık bana hep cazip geldi. çok sağol...
hiçbir iyilik cezasız kalmaz...
payitaht teşekkürler. o yönde odaklanıyorum. yoldan etkilendim zaten. kardaki içe kapanık atmosfer, karlıyken yapacakların sınırlı olmasından kaynaklanan içe kapalılık bana hep cazip geldi. çok sağol...
Ayrıca, yol'da, kadının; erkeğinin ve çocuğunun yanında(aslında en mutlu olması gereken yerde) yavaş yavaş ölümün hissettirilmesi..Poooof. Şerif sezer burdaki oyunculuğuyla beni mestetmiştir. Tabi ki bunu perdeye yansıtan Yılmaz Güney'den çok Şerif Görendir.
Karlarla örtülü uçsuz bucaksız bir mekanla çok sağlam etkiler yaratmak mümkün.Çok mistik bi ortam bu abi.Yazdığın, sağlam bir senaryo hissediyorum. Bitirdiğin anda tümünü okumak isterim.
okuyunca benim de ilk aklıma kalp gözü nde çekilen filmler gibi sırlı bir olay olmuş demek geldi 😀 ama o yorum yapılmış.
hikaye güzel. uzun metrajda olabilir.kısa metrajda olabilir. ama uzun için sadece bu olay yeterli gelmeyebilir. bu olayla başlayan bir olaylar ağı oluşturulabilir 😕
ama bu tarz heyecan uyadıran,aksiyon ağırlıklı hikayeler gerçekten iyi oluyor. ilk dakikadan itibaren ilgi uyandıran bir film olabilir.
karlı bir köy yada kasaba düşünülebilir bu film için:)
yılmaz güney'in yol'uda hatırlatılmış oldu burada. bende bir an önce izlemeye çalışacağım
arri43 çok teşekkürler...
hiçbir iyilik cezasız kalmaz...