Öncelikle hocam beğenmedi bu konuyu ama birde ben size danışayım dedim 3 çocuklu bir aile var ve bunların 2 kardesi ve babası gurbete gitmiş çalışmaya istanbula tabi film 90'larda geçiyor döndügünde eve ayna getiyor ozamanlar tabi taşra yerleşimlerde ayna yok sonra bu iki kardeş 1 veya 2 gün sonra hastalanıyor ve hastahaneye getiriliyor tam evin kapısından çıkacakken küçük kardeş duvardaki aynanı abilerine getirirken düşürüp kırıyor ve herkes bir kırık parçasını tutup babaya veriyor ve baba birleştiriyolar ve hastahaneye gidiyolar döndüklerinde ise istanbuladaki salgına yakalanmışlar iki kardeş ve ayrı odalarda yatırıyolar bunları daha sonra bir gece aynadan bir parca anne babanın yattıgı odada düşüyor ve sese uyanıyorlar sonra hasta olan cocuklarının yanına gidip bakıyorlar cocuk ölmüş
Yorum gelirse sevinirim sizce nasıl

Hocam öncelikle "90'larda taşrada ayna yoktu." demek yanlış bir tespit. Çok değil 20 yıl öncesi, televizyon vardı o dönemde taşrada, ayna niye olmasın?

Bunun yanında şu sorulara cevap verebilirsen fikrini daha fazla netleştirebilirsin.. Diyelim ki aynayı ilk kez görüyorlar, böyle bir şeye deli gibi şaşırmaları lazım değil mi? Çocuk durup dururken aynayı abilerine niye getiriyor, hasta kardeşleri için bir hediyeyse eğer saçma bir hediye değil mi? Onun yerine daha iyi bir şey bulunamaz mı? Aynanın parçaları ailenin bireylerini temsil ediyor da neden simge olarak aynayı seçtin? Neden aynayı aileyle simgeledin? Ayna, yansımaları gösterdiği için sahtelikle alakalı bir metaform değil mi? Filmin bu hali kafandaki fikri anlatmak için uzun bir yol değil mi? En başından beri hasta olsa kardeş, ayna bunun üzerine gelse vs. daha kısa sürede anlatamaz mısın kafandakini?

Sorular çoğaltılabilir. Yazmak istediğin düşünceye hakim olduğunda, çok daha net bir kısa film ortaya çıkacaktır. Başarılar.

Öncelikle ayna bilenen bişey taşra ama pek yaygın degil herkesin evinde her odada ayna yok ve ayna aile birleştigi için getiriliyor ve kolay kırılabilicek oldugu için aynayı tercih ettim çünkü heran tekrardan gidebilirler bu yüzden ayna onu kardeşlerine degil evin bir ihtiyacı oldugu için getiriyorlar evet sahtekarlıklada alakalı ancak benim kullanmak istedigim yansıma yanı tabi sizin dediginiz şekildede anlatılabilir farklı şekillerdede tabiki teşekkürler yorum için ayrıca çok yararlı oldunuz saolun

Aynanın bilinmemesi denen kavram gerçeklere çok aykırı olur. O nedenle kullandığınız metafor oturmayacaktır. Hediye edilebilen bir ayna genelde gümüş çerçeve vb ile olur. Yani aynayı "kırılma ve bir araya getirme" gibi durumları simgeleştirmek için kullansanız dahi insanlar için yeni bir şey olduğunu anlatmak olanaksız. Dediğim türden, yani "değerli bir ayna" şeklinde sunarsanız daha yerinde olabilir. İstanbul'daki salgın nedir? Öykünüz daha çok bizim bildiğimiz bir dünyada değil de sanki alternatif bir dünyada geçiyor gibi.

Bundan gerisi ise hurafe/batıl inanç ile korku karışımı olmuş ve sonuçta ne dendiği belirsiz. Yani öykünüzü sonuna dek izleyen birinin aklında ne oluşacaktır? Batıl inancın gerçek olduğu mu, bunun birinin bir kusuru olduğu mu, vb vb? Yani bu öyküde ne anlatıyoruz?

Bende öyküyü anlayamadım, senaryoyu kısa film olarak düşünüyorsunuz buradan okuduğum ve anladığım kadarıyla. Bu kadar ayrıntıya girmişsinizde, ilk okumaya başladığımda kısa filmin k si geçmedi aklımdan çünkü çok şey anlatılmaya çalışılıyor.İnşallah başarırsınız.

ben hala 90lar denince 10 sene öncesini düşünüyorum ya... aslında 2012 senesinde olduğumuzu unutuyorum... 20 sene önce taşrada herşey vardı ayna olmaması mümkün değil. Bence daha güzel bir senaryoya dönüştürebilirsin. Ama tarz meselesi, sen bilirsin.

önce hep beraber güzelce bir mutlu aile tablosu oluşturup PUUUUFT flaş efekti eşliğinde fotoğrafçıda bir aile Fotoğrafı çektirsinler.
Babanın elindeki ( konunun 90 larda geçme zorunluluğu olmadan baba marangoz olsun) bu fotoğrafı getirsin tezgahın üzerine bıraksın. Zanaatkar bu adam aynen yapbozlar gibi aile fotoğrafını güzel kallavi bir çerçeve üzerine işlesin. (Tahtadan, cilalı yapboz) aile hep beraber özenerek odanın baş köşesine bu aile tablosunu assınlar. karşı koltukta bu aile fotoğrafına mutlulukla kah gülerek baksınlar. ekran kararsın, açma ve deprem olmaktadır. her yer sarsıntının etkisiyle sallanmakta kamera sabit yapbozlu aile fotoğrafına focuslanmıştır. yapbozun parçaları tek tek düşer babanın yüzü, annenin kolları, çocukların başı, gövdesi en sonunda çerçeve bembeyaz kalır...Ortalık toz duman ve sis içersinde deprem görüntüleri girer.
Alttan bir yazı kayar ..."önlem alınmazsa önceki depremler gibi binlerce insan...."