SAHNE 1 İÇ GÜNDÜZ
Fade in ile başlar ve büyükçe bir kapıya doğru kamerayla yaklaşılır. Kapının üstündeki yazı okunacak kadar büyür:
“insanoğlu bir cisimdir, aslı gölgesindedir”
Yazı, izleyiciye okutulduktan sonra kapı açılır ve görüntü içeriye girer.
Avluda dervişler pir’in etrafına toplanmış sözlerinden feyz almaya çalışıyorlar. Dergahtaki dervişlerden ikisi ayrı oturuyor. Bir tanesi:
- Ulu pirim, biz bu kapıya cahil geldik, nurunla aydınlanıp ilim öğrendik. Şimdi bize buradaki çilemizi doldurduğumuzu söylüyorsun ve başka bir kapıya kul olmaya gidiyoruz. Son defa da bize kapıda yazan ve içeri girerken okuduğumuz ilk sözün anlamını söyler misin?
Pir:
- Her dergahın bir piri, her pirin bir düsturu vardır. İnsanı buna göre tanır, buna göre ölçeriz. Bu da bizim düsturumuzdur; her insanın bir cismi vardır ama bu fanidir. Her daim onunla beraber olan, onun ruhudur, bu da sizin inançlarınızla mana kazanır. Yani sizi siz yapandır nazarımızda. Biz buna o kişinin gölgesi deriz. Çünkü bazen görünüp bazen görünmese bile, biliriz ki gölgeniz, her daim vardır ve sizin yanınızdadır. Nereye giderseniz onunla gidersiniz, kim sizi tanır ve itibar gösterirse, bilin ki ona, gölgenizedir asıl itibar.
Pir, konuşmaya ara verir. Dervişler düşünceli biçimde görünür. (Sözlerin derinliğini kavramaya çalışıyorlar) Sessizliği yine pir bozar:
- Yarenlerim, sabah erkenden kalkıp gideceksiniz. Yolunuz bir hayli de uzun olacak ama emin olunuz ki, gideceğiniz dergah benim dergahımdan kat be kat daha üstün, bulacağınız pir, benden kat be kat daha bilgedir. O yüzden yüreğiniz ferah olsun. Giderken her biriniz yanınzda, kendi ağırlığınızca olmak kaydıyla, bu dergahtan her ne dilerseniz götürebilirsiniz. Bu da bizim hizmetlerinize karşılık bir hediyemizdir. Yolunuz açık olsun!
Kamera yavaş yavaş yukarıya doğru bakar ve sonra hava hızla kararır, ay görünür.
SAHNE 2 İÇ GECE
Sabaha yolcu olan dervişlerin oturduğu odada başlar görüntü. İkisi de aynı odada yatmaktadırlar. Kamera bir tanesine yaklaşır ve yüzü görünür. Henüz uyumamıştır. Dudakları oynamaz ama düşündüğü seslendirilir:
- Yanıma ne alsam bana yük. Zaten taşıyamam, en iyisi bir yaren isteyeyim; hem bana yük olmaz, hem de uzun yol boyunca birbirimizle dertleşir, yoldaş oluruz. Lokmamı da paylaşırız.
Görüntü odanın diğer duvarının kenarında yatan dervişe doğru gider ve O'nun da gözlerinin açık olduğu görülür. Dudakları kımıldamaz ama düşündüğü seslendirilir:
- Yanıma ne alsam bana yük. Zaten taşıyamam, en iyisi bir eşek isteyeyim, hem bana yük olmaz, hem de uzun yol boyunca beni taşır. Lokmama da ortak olmaz..
Fade out
SAHNE 3 DIŞ GÜNDÜZ
Dergah kapısının önünde fade in ile görüntü başlar. Kapının kapandığı, ardından da kapı önündeki 3 derviş ve 1 eşek görünür. Eşeğe binen derviş:
- Haydi size uğurlar ola, ben önden gideyim de yerinizi hazırlatayım.
diyerek eşeği dehler, yareniyle yola düşen derviş de el sallayarak arkadaşını uğurlar. Sallana sallana yürümeye başlarlar. Ayaklarına doğru zoom yapılır. Yerdeki toprak bir süre sonra biter ve çimene basmaya başlarlar. Bir müddet sonra kar, sonra yağmur ve yeniden toprak. Kamera ayaklardan yukarıya doğru hareket eder ve üstleri başları eskimiş, yer yer lime lime olmuş, sakalları da uzamış olarak görünür. (Yolun uzun ve çetin geçtiğini anlatıyoruz) Dervişlerin yüzlerinde ufak bir gülümseme belirir ve görüntü karşılarına dönerek, yeni bir kapıyı gösterir.
Fade out
SAHNE 4 İÇ GÜNDÜZ
Fade in
Dergaha ikinci olarak gelen derviş ve yaren, pir'in de bulunduğu sofrada yemek yerken görünürler. Kıyafetleri düzgün, yüzleri daha temizdir. (Sofra büyükçe bir yer tepsisinden ibaret ve oldukça az yemek var) Derviş'i gösterir kamera. Bir şey soracak ama sormaktan çekinir bir hali vardır. Konuşur:
- Ulu pirim, benim bir arkadaşım da buraya gelmek için benimle beraber yola çıkmıştı. Ama eşekle yol aldığı için önümden seğirtmişti. Mecliste göremedim, buraya gelmedi mi, acep başına bir iş gelmiş olmasın?
Geniş açıyla sofradaki herkes görünür, ortam sessizleşir. 4-5 saniye sonra pir'e zoomlanır, başını eğer ve konuşur:
- Geldi, senden çok önce vardı buraya. Lakin şimdi mecliste değil, çünkü ahırdaki hayvanları tımar eder. Meclisimize girecek kudreti yoktur.
Derviş'in şaşkınlığı görüntülenir, biraz da korkmuştur. Etrafına bakınır, nasıl bir yerde olduğunu anlamaya çalışır gibi.
Pir, bu kez başını yukarı kaldırarak devam eder:
-Bak evladım, ben senin geldiğin dergahı iyi tanırım, düsturunu da iyi bilirim. Lakin bizim de düsturumuz vardır ve biraz değişiktir. İnsanı ona göre tanır, ona göre ölçeriz.
Fade ile görüntü değişir ve ahır içinde eşek tımarlayan derviş görünür. Samanların yerini tırmıkla değiştirirken pir'in konuşması dış ses gibi devam eder:
- Sen bir insanı seçtiğin için senin kalben de bir insan olduğunu anladık. Öteki derviş belki seninle aynı zikirleri ediyor, aynı kıyafeti giyiyor ve aynı çileyi çekiyor görünse de, kalben bunlara itibar etmiyor; serbest bırakıldığında gidip eşeği seçmesi bundandır.
Dergahın kapısından zoom out yapılır ve üzerindeki yazı görünmeye başlar. Tüm yazı okunur hale geldiğinde yine pir'in konuşması dış ses gibi duyulur:
"insanoğlu bir gölgedir, aslı amelindedir” (Kapıdaki yazı da bu tabii)
Son.
Hikaye: Aydın Kendirci
Senaryo biçiminde yazmaya çalışan: Ben :}
Bunu çekebilecek ekipman veya imkanım yok. Beğenip çekmeye talip olan olursa Aydın hocamla birlikte çok seviniriz.