Forum

İlk Kısa Film ve Hi...
 

İlk Kısa Film ve Hikaye

7 Gönderi
3 Üyeler
0 Reactions
2,016 Görüntüleme
(@yasinerda)
Gönderi: 4
Başlığı açan
 

Öncelikle herkese merhaba, foruma yeni üye oldum ve ilk konumu açıyorum.

İzmir'de Radyo, Televizyon ve Sinema 1. sınıf öğrencisiyim ve henüz çok fazla bilgiye sahip olduğum söylenemez ama yinede bir şeyler çekmek neler yapabileceğimi görmek istiyorum.

Aklımda birbirinden çok farklı 2 tür var, ilki belgesel tarzında bir kısa film.Buna yönelmemin sebebi okulda izlediğimiz kısa filmler arasında beni en çok etkileyen belgesel türü bir yapım oldu ve işe bu şekilde adım atmak istedim.Konu olarak ülkemize göç etmek zorunda kalan Suriyelileri ele almak istiyorum.Her yerde olduğu gibi benim çevremde de var ve hatta bir aileyle komşuluk dahi yapıyoruz birbirimize gidip gelerek.Sokakta dilencilik yapan, yol kesen ya da huzursuzluk çıkaranlardan ziyade 3 çocuğuna bakmaya çalışan, kendi memleketinde olduğu gibi burda da yaşam mücadelesini sürdüren bir aile.Ama sonuçta onlar buraya bir mecburiyetten göç etmek zorunda kaldı ve yaşadıkları zorluklar var ailelerinden haber alamamak gibi örneğin.Bunların anlatılacağı belgesel tarzında bir kısa film var aklımda.Bu tarz bir kısa film için neler yapmam gerekir ön hazırlık ve çekim olarak?

İkincisi ise engelliler hakkında çekmek istediğim bir kısa film.Ana tema olarak herkesin birer engelli adayı olduğunun farkındalığını yaratmak diyebilirim.Daha 1. sınıfım ve şu an için bu filmi çekmek mucize gibi geliyor bana ama sizlerin fikirlerini almak isterim.Kısa filmin konusunu genel olarak anlatayım ve sizin yorumlarınıza bırakayım.Şu an için tam senaryo halinde değil, gözünüzde canlanması için dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum.Anlatırken de kusurlarım olursa şimdiden kusura bakmayın, umarım aklımdaki dünyayı aktarabilirim tam olarak.

Sabahın erken saatlerinde metro istasyonu görülür ve istasyonun sonunda tekerlekli sandalyede güler yüzlü etrafına neşe saçan bir adam (ismi Ahmet) treni beklerken ona yardım etmek için yanında olan güvenlik görevlisiyle sohbet etmektedir.Yanlarına orta yaşlı bir adam gelir (sürekli orta yaşlı adam olarak bahsetmek saçma olacağından bir isim verelim Selçuk olsun), işe geç kalmıştır ve acelesi olduğu tavırlarından bellidir.Ahmet tanımadığı bu adama içinden gelerek "Günaydın" der ama Selçuk oralı olmayıp cevap vermez.Metro gelince ilk önce o biner ve bir an önce işyerine varmanın hesaplarını yapar kendi kendine.Aceleden evinde yapamadığı kahvaltıyı metroda yapmaya çalışmaktadır, elindeki gevreği bitirdikten sonra kağıdı çaktırmadan yere atar.Bu sırada kağıt kapının önünde yolculuk etmekte olan Ahmet'in sandalyesinin tekerleğine sıkışır ve sandalye hareket edemez ama bunu sadece metroda yolculuk eden yaşlı bir amca farketmiştir. (Biliyorum belki de kağıt pek inandırıcı değil ama burada vermek istediğim şey o tekerlekli sandalyenin bozulmasına Selçuk'un sebep olması yani yere başka bir şey düşürerek ya da daha farklı buraları değişebilir gerçekçilik doğrultusunda.) Selçuk'un ineceği durak gelmiştir, kapı açılır fakat kalabalıktan ve tekerlekli sandalyenin hareket etmemesinden dolayı o kapıdan çıkamaz.Ahmet mahçup bir halde biraz sıkılarak arabayı hareket ettirmeye çalışır.Bu sırada Selçuk sinirlenir ve söylene söylene diğer kapıya doğru hızlıca koşup metrodan iner.Bu sırada Ahmet'in mahçupluğu devam etmektedir, onun üzüldüğünü gören yaşlı amca yanına gelerek onunla konuşur ve teselli eder. (Burada aralarında geçen diyaloglar olacak.) Ancak kağıttan Ahmet'in haberi olmaz yaşlı amca onu farkettirmeden alıp cebine koyar.Daha sonra Ahmet metrodan iner ve istasyonda ilerlerken arkadan onu görürüz.

Buradan sonra Selçuk'un hayatını görürüz.Olaydan kısa bir süre sonra Selçuk kötürüm kalır. (Burada gerçekçilik ve çekim yapılabilmesi adına çeşitli seçenekler var, araba kazası olabilir örneğin ama gerçekçiliği tam yansıtamayabilirim, sokak serseleri tarafından bıçaklanabilir ve omurilik zedelenmesi yüzünden tekrar yürüyemez, felç geçirebilir ya da kangren olarak bacağı kesilmek zorunda kalabilir.Farkındayım çok seçenek vererek belki biraz saçmaladım ama gerçekçilik bakımından hangisi uygun olur diye sizlerinde görüşünü almak istedim.Mesela araba kazasından devam edelim.) Selçuk'a araba çarpar ve hastaneye kaldırılır. Burada şöyle düşündüm.Hastaneyi görürüz, bir ambulans yanaşır ve sedyede bir hasta indirilip içeri götürülür kamera takip eder.Selçuk ameliyathaneye alınır, bir doktoru eldivenini takarken görürüz ardından ameliyathanenin kapısı kapanır ve ekran kararır.

Yine bir sabah metro istasyonu görülür, istasyonun en arkasında bekleyen tekerlekli sandalyeli adam yalnızdır, sahne yaklaştıkça onun Selçuk olduğunu anlarız.Sonra kafasını kaldırıp sağ tarafa bakar ve bir tekerlekli sandalyelinin daha arka taraflara doğru geldiğini görür.Yanına geldiğinde anlar ki, o bir sabah metroda bağırıp çağırdığı adamdır.Ahmet yine güleryüzlü bir şekilde "Günaydın" der, Selçuk yüzündeki mahçup ifadeyi saklamaya çalışarak "Size de günaydın" diye cevap verir.Metro gelir ikisi de binerler.Yaşlı amca yine aynı yerinde oturmaktadır ve Ahmet onu görünce selam verir.Yaşlı amca yerinden kalkıp Ahmet'in yanına giderken cebinden bir kağıt düşürür.Selçuk kağıdı farkedip bakar ve tanır, kamera ona yaklaşır, üzerindeki yazıyı okuruz ve film biter. (Kağıdın üzerinde o gün gevrek aldığı yerin adı yazılı diyelim mesela, tekrardan onu görüp kendi kağıdını tanıyor ve bir anlamda olayın farkına varıyor aslında, burada kağıdın üstündeki okuma sebebimiz orda yazan kelime filmin ismiyle aynı olabilir henüz bir isim koymasam da.)

Hatalarım vardır mutlaka, ilk defa bir şeyler karalamaya çalıştım kendimce senaryo gibi değil ama aklımdaki şeyleri aktarmaya uğraştım.Kafamda bir sürü soru var tabi nasıl çekileceğine dair ama önce eleştirilerinizi okumak isterim.Bu arada elimde Canon 650D 18-55mm lens olan 2-3 kamera ve Canon 700D 18-135mm lens olan 1 kamera var, onun haricinde gerekli malzemeleri okuldan temin etmeye çalışıcam.Ve metroda (İzmir'de yaşayanlar bilir İzban'da) çekim yapabilmek için izin almak şart mı? Hastane sahneleri için özelde daha mı kolay olur çekim yapmak? Nelere dikkat etmeliyim genel olarak?

Şimdiden teşekkürler cevaplarınız için 🙂

 
Gönderildi : 01/11/2014 8:00 pm
(@aleste)
Gönderi: 0
 

rutini belirtmeniz gerekli yoksa senaryo inandırıcı olmaz, bilirsiniz belli saatlerde her gün bir yerden bire giderdseniz aynı insanlarla karşılaşırsınız. bu rutini vermelisiniz, yaşlı adam, sandalyedeki adam, diğeri bi kaç defa daha karşılaşmalılar. bazı şeyleri çok göze parmak yapmanızada gerek kalmaz böylece. (kağıt mevzusu gibi) bana kalırsa bu kağıt mevzusundan komple vazgeçin. kötü adamı sürekli sigara içerken çekebilirsiniz, metroyu beklerken son izmariti yere attığında ayağının dibinde 3-4 izmariti, sigarayı uc uca ekleyerek yaktığını gösterirseniz adamın bacağının kesilişinide mantıklı bir yere bağlamış olursunuz.
ayrıca insanlar kolay kolay engellilere kötü davranmaz, kişinin psikolojisinin altınada inmeli, davranışı her ne kadar haksızda olsa kendine göre haklı bir sebep (belki bu durumdan korması?) vermelisiniz. her kötü adamın kendince haklı sebepleri vardır unutmayın. ancak bunu yaparken meseleyi fazla dallanıp budaklandırarak konudan izleyenleri kopartmamalısınız.
bunlara uygun hikayenizi veya senaryonuzu yazın bence sonrasında tekrar yardımcı oluruz.

oh be 😀

 
Gönderildi : 02/11/2014 2:24 am
(@alfred-hitch-chicken)
Gönderi: 0
 

Hocam yanlış anlamazsan hikaye samanyolunda ki ibretlik hikayelere dönmüş. Biraz klişe kalmış bir de. Bence üzerinde çalışılıp farklı bir bakış açısı kazandırabilirsin. Selçuğun attığı kağıt o kalabalık metroda nasıl dönüp dolaşıp sandalyenin tekerine girecek onu da anlayamadım açıkçası ? Daha iyisini/farklısını yapabilirsin bence.

"Sinema tüm sanatların içinde bizim için en önemli olanıdır."
-Vladimir İlyiç LENİN

 
Gönderildi : 02/11/2014 2:38 am
(@yasinerda)
Gönderi: 4
Başlığı açan
 

rutini belirtmeniz gerekli yoksa senaryo inandırıcı olmaz, bilirsiniz belli saatlerde her gün bir yerden bire giderdseniz aynı insanlarla karşılaşırsınız. bu rutini vermelisiniz, yaşlı adam, sandalyedeki adam, diğeri bi kaç defa daha karşılaşmalılar. bazı şeyleri çok göze parmak yapmanızada gerek kalmaz böylece. (kağıt mevzusu gibi) bana kalırsa bu kağıt mevzusundan komple vazgeçin. kötü adamı sürekli sigara içerken çekebilirsiniz, metroyu beklerken son izmariti yere attığında ayağının dibinde 3-4 izmariti, sigarayı uc uca ekleyerek yaktığını gösterirseniz adamın bacağının kesilişinide mantıklı bir yere bağlamış olursunuz.

öncelikle alesta'ya teşekkürler yorumu için.ilk kez yazdığımdan dolayı eksiklikler hatalar olması doğal elbette.ara sahneler olması gerek dediğin gibi.sigara konusunda haklı olabilirsin, kaza sahnesi gibi bir şey çekmeme de gerek kalmaz o zaman.diğer konu ise insanların engellilere kötü davranmadığını biliyorum, ama bazı duyarsız insanlarda yok değil ya da hiç yapmıycak bir insan olsa da işe geç kalmanın stresinden kaynaklanabilir kabalığı ama bunu hissettirmek gerek izleyiciye.

Hocam yanlış anlamazsan hikaye samanyolunda ki ibretlik hikayelere dönmüş. Biraz klişe kalmış bir de. Bence üzerinde çalışılıp farklı bir bakış açısı kazandırabilirsin. Selçuğun attığı kağıt o kalabalık metroda nasıl dönüp dolaşıp sandalyenin tekerine girecek onu da anlayamadım açıkçası ? Daha iyisini/farklısını yapabilirsin bence.

Alfred sana da teşekkürler yorumun için, hikayede asıl anlatmak istediğim şey olayların birbirini tetiklemesi ama bunu yaparken beşinci boyut'a benzesin istemem tabi ilk defa yazdığım için aksaklıklar var.

kağıt meselesine gelirsek ikinizde aynı şeyi söylemişsiniz, orda anlatmak istediğim şey aslında nesnenin önemi değil olayı Selçuk'un tetiklemesi yani tekerlekli sandalyenin bozulmasına onun sebep olması.aklıma en basit şekilde kağıt geldi ama değişebilir elbette.

zaten burda yazdığım tam anlamıyla senaryo değil hikayeyi anlatmak istedim sadece.söylediklerinizi göz önüne alarak yeni bir düzenleme yapmam gerek haklısınız.peki ilk başlangıçta belgesel türünde bir kısa film yapsam, yukarıda konuyu vermiştim bununla ilgili neler söylersiniz?

 
Gönderildi : 02/11/2014 4:00 am
(@aleste)
Gönderi: 0
 

rica ederim, ben belgesel alanında hiç düşünmedim ancak izlemekten zevk aldığım belgeselleri izlersen belki sana fikir verebilir. bowling for columbine ve sicko(birde bigger, stronger, faster vardı tam hatırlamıyorum tam.) . belgesellerin didaktik olmasından sebep konuya özel bi ilgi olmayınca sıkılabiliyor insan. bu yüzden esprili ve eleştirel bir dil ile yapılan işler insanı biraz daha çekiyor bana kalırsa. toplumun kanayan yaraları nasıl esprili bir dil ile ele alınır diyebilirsin ancak bowling for columbine'de silah üreticisinin binasına bedeninde çıkarılamayan bir kurşun olan bir çocuk ile gidip bu kurşunu iade etmek istiyoruz denmesi bunun gayet güzel ve vurucu bir şekilde yapılabileceğini gösterir bence. izlemediysen bi izle bence. kolay gelsin.

oh be 😀

 
Gönderildi : 02/11/2014 4:25 am
(@alfred-hitch-chicken)
Gönderi: 0
 

Rica ederim, ben sadece izlenilebilir olması için klişelerden kurtulup olaya farklı bir boyut kazandırmanı isterim. Bu kısa film için de belgesel için de geçerli. Kalıplaşmış belgeselleri izliyerek neler yapmayacağını listelersin bir de farklı bakış açılı belgeseller izlersin, bu kalıplardan nasıl sıyrılmışlar inceleyebilirsin. Bu sayede kendi bakış açını yavaş yavaş temellendirmiş olursun. Yani sonuç itibariyle; izleyiciler senin filmlerini veya belgesellerini izlerken "Amaan, hep aynı şeyler" demek yerine, jeneriği izlemeden "Vaay hiç böyle düşünmemiştim bu iş kesin Yasin hocadan çıkmıştır" demelidir. Aslında bu benim görüşüm (farklı olmak isteği) tabii sen daha farklı şeyler düşünmüş olabilirsin. Saygı duyar, başarılar dilerim.

"Sinema tüm sanatların içinde bizim için en önemli olanıdır."
-Vladimir İlyiç LENİN

 
Gönderildi : 02/11/2014 2:58 pm
(@yasinerda)
Gönderi: 4
Başlığı açan
 

rica ederim, ben belgesel alanında hiç düşünmedim ancak izlemekten zevk aldığım belgeselleri izlersen belki sana fikir verebilir. bowling for columbine ve sicko(birde bigger, stronger, faster vardı tam hatırlamıyorum tam.) . belgesellerin didaktik olmasından sebep konuya özel bi ilgi olmayınca sıkılabiliyor insan. bu yüzden esprili ve eleştirel bir dil ile yapılan işler insanı biraz daha çekiyor bana kalırsa. toplumun kanayan yaraları nasıl esprili bir dil ile ele alınır diyebilirsin ancak bowling for columbine'de silah üreticisinin binasına bedeninde çıkarılamayan bir kurşun olan bir çocuk ile gidip bu kurşunu iade etmek istiyoruz denmesi bunun gayet güzel ve vurucu bir şekilde yapılabileceğini gösterir bence. izlemediysen bi izle bence. kolay gelsin.

Rica ederim, ben sadece izlenilebilir olması için klişelerden kurtulup olaya farklı bir boyut kazandırmanı isterim. Bu kısa film için de belgesel için de geçerli. Kalıplaşmış belgeselleri izliyerek neler yapmayacağını listelersin bir de farklı bakış açılı belgeseller izlersin, bu kalıplardan nasıl sıyrılmışlar inceleyebilirsin. Bu sayede kendi bakış açını yavaş yavaş temellendirmiş olursun. Yani sonuç itibariyle; izleyiciler senin filmlerini veya belgesellerini izlerken "Amaan, hep aynı şeyler" demek yerine, jeneriği izlemeden "Vaay hiç böyle düşünmemiştim bu iş kesin Yasin hocadan çıkmıştır" demelidir. Aslında bu benim görüşüm (farklı olmak isteği) tabii sen daha farklı şeyler düşünmüş olabilirsin. Saygı duyar, başarılar dilerim.

Teşekkürler yorumlarınız için, bunları değerlendirip konuları ona göre tekrardan ele alıcam.

 
Gönderildi : 02/11/2014 5:35 pm
Paylaş: