.............................................................G Ö R Ü N T Ü.............................................................................
B kişisi masasında oturmuş yoğun bir şekilde çalışmaktadır. İçeri A kişisi girer. Şaşkın şaşkın bakışırlar.
A Kişisi – Elimizde görüntüleriniz var efendim.
B Kişisi – Ne görüntüsü, kimsiniz siz?
A Kişisi – Şu anki görüntü. İkimizin yaşadığı şu anların görüntüsü.
B Kişisi – Saçmalamayın lütfen. İşimdeyim gücümdeyim. Çıkıp gitmenizi rica ediyorum.
A Kişisi – Şu an bizi seyrediyorlar. Sizce hala değersiz mi bu görüntüler.
B Kişisi – Bizim görüntülerimizin ne değeri olabilir ki? Bizi niye seyretsinler?
A Kişisi – Ne yapacağınızı merak ediyorlar.
B Kişisi – Kim merak ediyor. Seni merak etmiyorlar mı? Sen onlar için tanıdık biri misin?
A Kişisi – Demek olaya dahil olmayı kabul ediyorsunuz.
B Kişisi – Canlı yayında mıyız? Şaka mı bu? Derdin ne kardeşim senin? Lütfen çıkınız!
A Kişisi – Canlı yayın değil. Yaşadığımız şu anların görüntüsü elimizde. Belki de seyirciler çoktan seyretmeye başladılar. Sonra da jüri diyelim. Yok, jüri olmaz. Hâkimler ve savcılar ve avukatlar.
B Kişisi – Nedenmiş o?
A Kişisi – Çünkü biraz sonra beni öldürmeye kalkışacaksınız ve öldüreceksiniz de.
B Kişisi – Neden böyle bir şey yapayım, manyak mıyım ben? Hemen defolup gidersen böyle bir şeye gerek kalmaz. Sen de canını kurtarmış olursun.
A kişisi – Bizim canımızın, yaşamamızın bir önemi yok. Bizler film için varız. Seyirci sabırsızlanmaya başladı. Bir kısa film için yeterince oyalandık. Beni öldürmenizin vakti geldi. Beni öldürün ki filmi güzelce bağlamış olalım.
B Kişisi – Defol git ulan, Allah’ın manyağı! Elimden bir kaza çıkacak şimdi!
A Kişisi – Tamam işte. Bizim de istediğimiz bu, elinizden bir kaza çıkması. Mesela beni şu pencereden aşağı atabilirsiniz.
B Kişisi - Ben film karakteri değilim! Canlı kanlı bir insanım! Bak, görüyorum, duyuyorum, kokluyorum, tadıyorum ve dokunuyorum. Gerçeğim ben.
A Kişisi – Gerçeklik için bunlar yetmiyor artık. Bir de yeni keşfedilen altıncı duyumuz var.
B Kişisi – Neymiş o?
A Kişisi – Yemek yeme.
B Kişisi – Saçmalama.
A Kişisi – Süremiz dolmak üzere. Siz yapmazsanız ben kendimi atacağım aşağı. Böyle buruk ve kötü bir son olmasını istemezdim hiç. Odada apaçık bir kamera ve insanlar olduğu halde, çekim yaptığımızı bile bile niye bunu reddediyorsunuz anlamıyorum.
B Kişisi – Ben bir film karakteri miyim, oyuncu muyum, yoksa bu odada çalışan bir müdür yardımcısı mıyım? Hangisiyim? Kimim ben? Odada kamera ve insanlar mı var? Ben neden görmüyorum? Yoksa görüyorum da, gördüğüme mi inanmıyorum?
A Kişisi – Kafanız çok karıştı. Siz beni aşağı atın da finali güzel bağlayalım.
B Kişisi - Gerçeğim ben gerçek! Anladın mı? Bu oda boş, bomboş. Sen ve ben. Ve az sonra sen de olmayacaksın!
B Kişisi büyük bir öfkeyle oturduğu koltuktan kalkıp A kişisinin üstüne yürür. Yakasına yapışıp silkeler ve bir süre bakıp kapının dışına doğru sürükleyerek dışarı atar. Odanın her tarafına göz gezdirir ve tekrar koltuğuna oturur.
A kişisi koridordaki bekleme koltuğuna çöker ve bir süre etrafına bakıp ağlamaya başlar.
................................................................S O N...............................................................................
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
İlginç ve hoş. Ama incelediği damarın hakkını verecek ve ortaya iyi bir film çıkarmaya yetecek seviyede değil. Uzatılmalı, çeşitlendirilmeli. Karakterler olay daha derin incelemeli, hatta belki üçüncü bir karakter işin içine girmeli.
İyi bir fikir, daha verimlice kullanılmalı. (Aklıma KEzzAP'ın SÜS'ü geldi)
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Okuyunca benimde aklıma Süs filmi geldi.
Kafalarda yeni fikirler oluşturabilirsem ne mutlu bana. "Süs"de de parmağım olduğundan bir benzerlik var. Bu "gerçeklik" olgusunun etrafında dolaşmayı sevdiğim için birbirine benzer şeyler çıkması bazen iyi, bazen de kötü. Senaryo devamlı değişir süreç içinde. Bu da bir çırpıda yazılmış ilk örnek olduğundan değişime muhtaçtır bir bakıma. Görkem'in dediği 3. kişi fikri de ilginç. Dediğim gibi bunlar denemeler, provalar, beyin jimnastiği. Herkes senaryolarla ilgili fikirlerini, önerilerini yazmalı ki ders gibi olsun; "alıştırmalar" gibi olsun.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Bravo Hegel. Cidden bravo.
Benim de aklıma Pirendello'nun "Ağzı Çiçekli Adam" oyunu geldi...
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...