Ben ilk tanımlardaki yanlışlıklara müdahale etmiştim. Bu yanlışlıkları belirteyim:

Sinopsis: Sinopsiste olaylar, kişiler, olay örgüsü anlatılmaz. Olay örgüsü, filmde meydana gelecek olayların sıralaması anlamına gelir yaklaşık. Bu da aslında hikayeleme demektir. Bu ayrıntının sinopsiste yeri yoktur. Kişiler de ayrıca anlatılmaz, olay"LAR"da. Filmin ana olayı yer alır. Ayrıntı yoktur sinopsiste. Filmin ana hikayesinin özetidir. Yan hikayeler (eğer var iseler) bile çoğu zaman yer almaz.

Tretman: Sahnelerin sıralanışı ve bölünüşü gösterilmez. Tretmanda sahnenin işi yoktur.

İkinci tanımlardaki yanlışlıklar:

Sinopsiste giriş gelişme sonuç kısımları bulunabilir demişsin, bu yanlış --bilir değil kesinlikle bulunmalıdır. Burada bir esneklik yoktur.

"Filmin her görüntüsü bu evrede tasarlanır" demişsin, bu da yanlış. Tretmanda görüntünün yeri yoktur. Doğrusu: Tretmanda görselleştirilmesi konusunda sorun yaşanmayacağına emin olunan şeyler yazılır. Görsel herhangi birşey tasarlanmaz. Tretmanı senarist yazar, senaristin görüntü ile ne iş olur? Yetkisinde değildir, yönetmenin işine karışamaz senarist.

İğneleyici sözlerimi de bilerek isteyerek yazdım. Kırıcı olmak için değil, tavrının yanlış olduğunu göstermek için. Bak, gerçekleri öğrenmek istiyordun, şimdi ben sana yardımcı olmaya çalıştım, başarabildiysem herkes kazandı. Peki senin yanılıyor olman ve bu konuda akademik eğitim aldığını söylemen neye hizmet etti acaba? Bu durumda seni ben mi daha çok yaraladım yoksa benim kapısına uğramadğım o akademik eğitimin seni yanıltmış olması mı? Ya da (eğer ortada) kabahat (var ise) akademik eğitiminde mi yoksa senin eğitimininden yanlış şeyleri almış olmanda mı? Wikipedia'dan aldığını söylediğin iki tanım aynı değil zaten. ??? Sorun nerede? İkimizden de daha bilgisiz bir arkadaş, senin tanımını okuyup tretmanı öyle öğrenseydi kabahat kimdeydi?

Bu durumda, genelde hepimizin burada yaptığı gibi sohbetleşmek yerine söylediğini sağlamlaştırmaya çalışmak için akademik eğitimden bahsedersen ne yazık ki sohbet böyle başka yerlere kayar. Dediğim gibi, amacın başka olsa da hoş görünmüyor bu tip yaklaşımlar.

Ben araştırıp, uygulayıp, sorup, dinleyip öğrendiğimi söyledim, herkese söylemeye çalıştığım gibi.

yanlış buldugum diğer şeyleri uzun uzadıya yazmak yerine aklıma en çok takılan kısmı söylycem.

tretmanda görüntünün işi olmaz diye nasıl söylersin? betimlemelerin en sık yapıldığı kısımdır tretman. senaristin kafasındaki görüntüyü kağıda aktarması demektir senaryo yazmak zaten.. görüntüden bahsederken çekim açısı, renk, kullanılacak malzemeler vs. kastedmiyorum. dediğim görüntü sahnede neler olduğu, nasıl bir yerde, kimlerle ve nasıl oldugu bulunur. buna da hala hayır diyorsan ikimizden biri çok fena afallıyor arkadaşım. çünkü yanlış mı biliyorum diye bakmadığım kitabım kalmadı.

ayrıca eğitim bilgimi ekleme sebebim kimseden üstte bir pozisyon alma isteği değildir asla. zira bazen eğitim dışı çok şey öğrenilebildiğini biliyorum. ama site yöneticisi veya çoktandır kullanıcı olmanız dısında benden bir farkınız yok. her hafta yanlıs bildiğimi söylediğiniz şeyleri yazmak zorundayım. haftanın beş günü ugrastıgım şey senaryo. o yuzden su "ben biliyorum." tavrınızdan kurtulmak, iğneleyici-alaycı sözlerinizden daha geri dönüşümlü bişi olucaktır sizin için. bu konuda isteyen araştırma yapsın.

arkadaşlar kimse bize inanmasın. bu konuyu araştırmak isteyenlere birçok kitap önerebilirim yerli-yabancı. ya da o kitaplar yerine görkem arkadaşımıza danışın, o herşeyin en iyisini bilir 🙂

Şİmdi orada duralım. Bu bahsettiğin ayrı birşey.

Görsellik, tasarlamak falan senaristin işi değildir asla. Betimleme dediğin şey esas ayrı birşey. Bir karakterin nasıl bir tip olduğu betimlenebilir. BU konuda haklısın, bu tretmanda yer alabilir. Ama sen aynen "filmin görüntüsü" diyorsun. Bu söylemde akla gelecek şey başka. Görüntü yönetimi, renk tercihi vs. bile girer bu tanıma. Ya da sanat yönetimi örneğin. KArakterin telefonla konuştuğu odanın hali. Evet, bu tretmanda belirtilebilir. Ama bu konularda tretmanda hep "ipuçları" olur en fazla. Herşey olmaz, olamaz.

Aramızda tabii ki bir fark yok, bu nedenle böyle eşit şartlarda konuşuyoruz burada. Herhangi birşeyi yazıp yazmaman konusunda zaten kimse sana baskı yapmadı, yapmaz, yapamaz. İstediğin her türlü düşünceyi rahatça açıklarsın, herkesin bu hakkı var. Ama senin bir statü belirleme yaklaşımın yok ise (ki bunu ben kabul ettiğimi söyleidm, sadece "böyle yazman hoş görünmüyor" dedim) Sen bana "ben bilirimci tavrından kurtul diyorsun. Öyle görünme meselesi falan da değil, benim "hep ben bilirimn" diyen biri olduğumu söylüyorsun. Kaç kez benimle sohbet ettin? BEni ne kadar tanıyorsun? Bana yazdığın özel mesajdaki halinden tamamen uzaklaşmış durumdasın.

Ben yapmaman gerektiğini düşündüğüm birşey için iğneleme yapmıştım, sebebini de söyledim. Bak sen herşeyi görkem bilir diye iğneliyorsun. Peki senin bunu söyleme nedenin ne? Birşeyleri bilmememin gerekmesi mi?

Tanımlarında hatalısın, yanlış şeyler söyledin, ben de bilgim dahilinde düzelttim. Benim yanıldığımı söyleyen varsa da söylesin, hatam varsa hiç gocunmadna kabul ederim. Konu dahilinde önem arz etmeyen ilk konuyu (akademik eğitim konusu) açıp konuyu kişisel sulara ilk çeken de sensin. Sohbeti çirkinleştiren de budur esasen.

Yeter, bu sohbet benim tarafımda sonlanmıştır. Okuyacak arkadaşlar kendi çıkarsamalarını yapacaktır.

çok haklısın.

Bu arada....

Ben de tekrar konuyu inceledim, bildiklerimi sınadım. KOnuştuklarımızda şöyle bir yanlış anlaşılma olmuş olabilir.

Tretman ve sahne meselesi. Tretman, bazı kaynaklarda sahnelerin dizilişinin gösterildiği bir format olarak gösterilmekte. Ancak bu, benim bahsettiğim "tretmanda sahnenin işi yoktur" söylemi, bildiğimiz "sahne 5, salon, iş/gece" anlamındaydı. Sahne dediğimiz şey bazen belirli bir mekanda ve zamanda meydana gelen olay olarak isimlendirilir ve evet, tretmanda olay akışı gösterilir. Ve filmde meydana gelecek sıralama ile. BUrada, senin kullandığın sahne, olay anlamında ise evet, sen haklısın, ben yanlış söylüyorum. YAni atıyorum hikaye: 1,2,3,4,5. olay hikayeleme 5,2,4,3,1.olay ise bu durum, olay akışı, sahne sırası olarak isimlendirilebilir. Bu zaten tam tanım olarak "hikayeleme"dir. Ama dediğim gibi, normal şartlarda tretmanda olayların akış sırası vardır mutlaka, mutlaka olmalıdır ancak sahne belirteçleri olabilir de olmayabilir de. Sahne sırası olay akışı anlamında vardır mutlaka, sahne başlıkları ise olabilir de olmayabilir de. Ama Genellikle yoktur.

Ve yine şöyle bir durum var: Bir filmin metin kısımları birçok ayrıntı düzeyi içeriyor zaten. Genel sıralama: bir cümle, sinopsis, (hikaye/öykü anlatımı. Ama bu şart değil aslında), tretman, edebi senaryo, çekim senaryosu şeklindedir. Ve çoğu zaman tutturulacak ayrıntı düzeyi, ortaya çıkacak sayfa sayısı falan de çok net değildir. Yani "sinopsis 1-3 sayfa, tretman 20-25 sayfa, edebi senaryo 80-120 sayfa" falan gibi genellemeler çoğu zaman az çok fikir vermek içindir. Kat'i ve illa değildirler yani. 4 sayfalık metne ne denir? Ayrıntılı sinopsis? Ya da 8 sayfalık metne? Ayrıntısız tretman?

Ya da tüm bu metinlerin kullanım amacı nedir? Sunum? Verimli çalışma? Kİme sunulur bunlar? Yapımcıya? Ekibe? Oyuncuya? Ya da senarist kendine yazar?

Bu sınırlar çok net değildir. Mesele bu ayrıntı düzeylerini amacımıza göre belirleyebilmektir.

tamamen yanlıs anlasılma olmus. çünkü bu dediklerine katılıyorum .. teşekkürler tekrardan ilgilendiğin için.