Her insanın beğenileri farklıdır ve bu işe heves etmiş her insan öncelikle kendi düşüncelerini ekranda görmek ister. Bunun ışığında düşünürsek;

1 - etkilendiğim yada hoşuma giden bir konuda olan her türlü senaryo ilgimi çeker
2 - fantastik ve devlet ile ilgili özellikleri bünyesinde barındıran senaryoları çok severim.
3 - Keşke ile başlayan cümleler kurmaktan hoşlanmam.
4 - Kısa film amatör insanların başlangıç noktasıdır ve bu başlangıcı en iyi ifade eden şey kendi yazdıklarımızdır.
8 - fantastik ve devlet ile ilgili özellikleri bünyesinde barındıran senaryoları çok severim.
9 - Tek kişilik ekipsem elbette ki ben yaparım. Çok kişi olsamda bu tarz bir iş için cidden güvenmem lazım karşı tarafa.
10 - Tamamen tartışılarak çözülecek bir durum.
11 - aşk-macera ve fantastik hikayeler haricinde diğer konular ilgimi çekmiyor.
14 - Fantazi dünyamızda ki yaratıcılık ile reel dünyada ki yaratıcılık farklı şeyler, maddi güç, mesleki çevre, yetenekli insanları bulmak ve en önemlisi hayal gücü iyi bir şeyler yapmak için gereken şeyler.

Benim için net bir kıstas var. Aslında bu kıstas da değil tam olarak, bir çeşit zorunluluk gibi. Yani ben bir film yapmak istediğim zaman konu doğrudan belli bir çerçevede oluyor. Bunun sebebi de benim genel olarak hayat üzerinde kafa yorarken belli bir bakış açımın olması. Herhangi bir konuyu doğrudan burayla ilişkilendiririm. Sanırım "gerçeklik ve kurgu sorunsalı" olarak nitelendirebilirim bu çerçeveyi. Hal böyle olunca bir zombi filmi de yapsam bir romantik komedi de hep bu süzgeçten geçiyor. Bu nedenle herkese önerim hayattaki her şeyi algılayışta sahip olduğu temel çerçeveyi keşfetmesi, düşünsel evrenini bu doğrultuda geliştirmesi ve farklı öğelerle beslemesidir. Hayatı belirleyen şiddet'tir gibi bir temel önermeden çıkıp, en basit bir romantik komediyi buraya evriltebilirsin gibi geliyor.

Bir başka önemli nokta da üslup meselesi. Üslup insanın kendinden çıkan bir şeydir elbette. "Haydi şu üslubu benimseyeyim çok hoşuma gidiyor" demek olmaz. Örneğin ben Nuri Bilge'yi, Tarkovski'yi, Kubrick'i çok seviyor olabilirim, ama bu adamların karakterlerinden çok farklı bir karakterim olduğundan bu adamların benimsedikleri üslubu benimsemem mümkün olmaz gibi geliyor. Hep sırıtan bir yön olur. Bu insanlardan sadece sinema sanatının inceliklerini ve bilgilerini öğrenip kendi üslubuma ek kaynak oluşturabilirim gibi geliyor. Özetle, gündelik hayatta olaylara nasıl bakıyorsam bu biçimde filmler yapmalıyım. Özgür'ün filmleri mesela o nedenle benim için değerlidir. Belki müthiş bir film çıkaramamıştır ama en basit skeçinde bile bir "üslup" vardır ve kendisini tanıdıkça filmleriyle örtüştüğünü görürsünüz.

Şimdilik böyle genel bir şeyler yazabildim. Atladığım noktalar elbet vardır.

Sanırım zor sorular.... 🙁 🙂

1- Çekmek istediğiniz isteyeceğiniz senaryoyu neye göre seçiyorsunuz?
1-) İçinde bulunduğum dönemdeki rahatsızlık duyduğum bir konuyu, diğer insanlarla paylaşmak istediğimde ona göre seçmekteyim...

2- Bir senaryonun iştahınızı kabartması için hangi özelliklere sahip olması gerekli?
2-) Klasik anlatıya uyarken, etrafına alternatif sinemanın öğelerini bezemesi gerekli.

3- Sağda solda gördüğünüz kısa ya da uzun filmlerin yaklaşık olarak % kaçının senaryosu önce size gelsin isterdiniz? Çekmek isteyeceğiniz kaç tane enfes senaryo izlediniz? (Ortalık enfes senaryo kaynıyor da biz senaryo yazmak isteyenler mi beceriksiziz/yeteneksiziz de bir şey beceremiyoruz, kayda değer iş çıkaramıyoruz?)
3-) Genelde izlediğim filmlerin senaryoları, filmin bendeki etkisine göre değişiyor. Örnek vermem gerekirse, “ Musallat” filminde kocaman bir senaryo faciası olduğunu düşünüyorum ve keşke o senaryo bana gelseydi de, eğrisini düzeltip ben çekseydim demiştim. Film bitince etkilendiğim için bunu içerledim.Yüzdeye vurmam gerekirse % 24 diyebilirim.

4- Çoğu kısa filmin yönetmeninin senaryosunu da kendisinin yazmış olmasını neye bağlıyorsunuz?
4-) Ego. Filmi yönetmen isteyen arkadaş, filmi yazan arkadaşla aralarında senaryo çalışırken, senarist arkadaşın egosu öne çıkıyor.

5- Gördüğünüz kısa film senaryolarının sorunları neler?
5-) Kişisel olurken evrenselliği elden bırakmaları.

6- Bu sorunlar hangi ölçüde sizi kendi senaryonuzu yazmaya itti?
6-) Hatırlamıyorum.

7- Bu sorunlar hangi ölçüde sizi film çekmekten uzaklaştırdı/soğuttu?
7-) Biraz mücadele etmemle beraber zaman kaybı olduğunu düşündüğüm anda vazgeçtim.

8- Tematik olarak ya da tür olarak hangi hikaye ve senaryolara ilginiz daha fazla?
8 -) Gerilim ve kaos hikayeleri.

9- Diyelim ki hikaye olarak iyi bir senaryo buldunuz. Teknik yapısını siz mi iyileştirirsiniz yoksa senaristten mi istersiniz bunu?
9-)Beraber yapmayı düşünürüm. Çünkü yazımın annesi senaristtir.

10- Diyelim ki senaryo yazım tekniğine çok güvendiğiniz bir adam keşfettiniz. Ona bir tema/hikaye/çıkış noktası verir miydiniz yoksa ondan gelecek fikre sıcak mı bakardınız?
10-) Senaryo yazım tekniği benim için bir anlam ifade etmemekte. Senaryoda, öyküyü ne kadar zekasal sonuçlarla birleştirdiğine, doğurduğuna bakarım.

11- Çekmek isteyeceğiniz hikayeler konusunda ne kadar esnek, ne kadar çeşitliliğe açık biri olduğunuzu düşünüyorsunuz?
11-) Yeteri kadar. Cılkını çıkartmakta zarar görmedim.

12- Kısacılarımızın çekilmek istenen hikayeler konusunda ne kadar esnek ne kadar çeşitliliğe açık kişiler olduklarını düşünüyorsunuz?
12-) Kısa filmin bu açıklığa ne kadar aç olduğunu farkedemeyecek kadar az.

13. İyi bir senaryoyu ne kadar en doğru biçimde anlatabileceğinizi ve görece orta karar bir senaryoyu başarılı ve renkli bir görsellikle boyayıp ortaya iyi bir film çıkarabileceğinizi düşünüyorsunuz?
13-)Senaryoyu rejiden ayırmak doğru olduğunu düşünüyorum. Senaryonun görselliği, karakter çeşitliliği ( kutuplaştırma vb ), türü vb rejiyi olumsuz veya olumlu etkileyeceğini düşünüyorum. Bu doğrultuda, kısır senaryolarda reji faktörünün daha açık olarak farkedileceğini savunuyorum.

14- Bir hikayeyi, iyi bir hikaye ya da kötü bir hikaye olmasının yanısıra, bir sinema ürünü olarak, güçlü görselliğe zemin oluşturup oluşturmadığı konusunda ne derece inceliyorsunuz? Bu konudaki yaratıcıığınıza ne derece güveniyorsunuz?
14-) Kötü hikaye bile iyi yazılmış bir senaryo gibi anlatılabilir. Yeter ki doğru reji yapılsın.

1- Çekmek istediğiniz isteyeceğiniz senaryoyu neye göre seçiyorsunuz?

2- Bir senaryonun iştahınızı kabartması için hangi özelliklere sahip olması gerekli?

3- Sağda solda gördüğünüz kısa ya da uzun filmlerin yaklaşık olarak % kaçının senaryosu önce size gelsin isterdiniz? Çekmek isteyeceğiniz kaç tane enfes senaryo izlediniz? (Ortalık enfes senaryo kaynıyor da biz senaryo yazmak isteyenler mi beceriksiziz/yeteneksiziz de bir şey beceremiyoruz, kayda değer iş çıkaramıyoruz?)

4- Çoğu kısa filmin yönetmeninin senaryosunu da kendisinin yazmış olmasını neye bağlıyorsunuz?

5- Gördüğünüz kısa film senaryolarının sorunları neler?

6- Bu sorunlar hangi ölçüde sizi kendi senaryonuzu yazmaya itti?

7- Bu sorunlar hangi ölçüde sizi film çekmekten uzaklaştırdı/soğuttu?

8- Tematik olarak ya da tür olarak hangi hikaye ve senaryolara ilginiz daha fazla?

9- Diyelim ki hikaye olarak iyi bir senaryo buldunuz. Teknik yapısını siz mi iyileştirirsiniz yoksa senaristten mi istersiniz bunu?

10- Diyelim ki senaryo yazım tekniğine çok güvendiğiniz bir adam keşfettiniz. Ona bir tema/hikaye/çıkış noktası verir miydiniz yoksa ondan gelecek fikre sıcak mı bakardınız?

11- Çekmek isteyeceğiniz hikayeler konusunda ne kadar esnek, ne kadar çeşitliliğe açık biri olduğunuzu düşünüyorsunuz?

12- Kısacılarımızın çekilmek istenen hikayeler konusunda ne kadar esnek ne kadar çeşitliliğe açık kişiler olduklarını düşünüyorsunuz?

13. İyi bir senaryoyu ne kadar en doğru biçimde anlatabileceğinizi ve görece orta karar bir senaryoyu başarılı ve renkli bir görsellikle boyayıp ortaya iyi bir film çıkarabileceğinizi düşünüyorsunuz?

14- Bir hikayeyi, iyi bir hikaye ya da kötü bir hikaye olmasının yanısıra, bir sinema ürünü olarak, güçlü görselliğe zemin oluşturup oluşturmadığı konusunda ne derece inceliyorsunuz? Bu konudaki yaratıcıığınıza ne derece güveniyorsunuz?

Bu sorulara verilecek cevapları ana sayfada yayınlayalım derim ben.

ali.ünal ve verbal.... sağolsun arkadaşlar. Cevaplarınız çok aydınlatıcı gerçekten.

Aydınlatıcı.... Doğru kelime bu. Çünkü işin bu kısmı çok karanlık. Senarist yok mu? Senarist olmak isteyen yok mu? Yönetmen var da senarist niye yok? Olanlar neden varlık gösteremiyorlar? Sorun, senaristlerin metinlerine, fikirlerine önem vermeyen yönetmenlerde mi yoksa önem verilecek metin çıkaramayan senaristlerde mi?

Bilmiyorum Eyüp ve benim kadar bu konuyu kafasına takan var mıdır? Sektörel anlamda bile büyük senarist sıkıntısı çeken bir ülke olduğumuz kesin. Kısacılar nereden senaryo buluyor? Bulacak?

Offf.... Daha binlerce soru sorabilirim gibi geliyor bana. Komik ya da klişe bir ifade gibi görünmesin size ama bu soruları sorarken şunu amaçladım: Eli kalem tutan herkes! Haydi senaryo başına! Haydi klavye başına!

Artık, (birkaç cevap daha gelse çok daha yararlı olur bu başlık) yönetmenlerin ne isteyip ne istemediğini, zayıflıklarını, güçlü oldukları tarafları biliyoruz (diyelim şimdilik). Senaryo yazalım. Film çekmenin yarısı senaryo yazmaktır. Ve bunun için birsürü ekipman, bir sürü mekan, bir sürü eleman, bir sürü oyuncu gerekmez. Uzun çalışma saatleri gerekmez. Alırsınız içeceğinizi, çerezinizi, açarsınız winampınızı, poponuzu yayarsınız koltuğa, yavaş yavaş yazarsınız. Bırakın yönetmenler yırtsınlar bir taraflarını. Ama ne olur birşeyler yazın, yazalım. Çünkü onlar buna razı. Yeter ki işe yarar metinler çıksın. İnanıyorum ki iyi bir senaryo en kıskanç egosit yönetmeni bile baştan çıkarır. Tamamen bitmiş, çekime hazır bir senaryo olması da şart değildir. Bırakın yönetmen halletsin son demleri. Ama yazın birşeyler.

Merak etmeyin, adınız yönetmen olarak geçmese de o film yarı yarıya sizin. Hem film birşeye benzemez ise suçu yönetmene atma hakkınız da var. 🙂

En fazla uğraşmamız gereken şey ise şu: gerçekçi olmak. Çekilebilecek hikayeler yazmak. Çekilmesi güç hikayeler yazmamak. Örneğe gerek yok, yazdığınızı kendiniz (olanak anlamında) çekebilecekseniz karşınızdakinden isteyin. Bütçe gerekmesin fazla. Mekan, oyuncu çok dert olmayabilir. Ama para, birsürü alet ekipman derttir.

Ama yeter ki senaryo yazalım. En büyük eksiğimiz bu.

Ve yönetmenler: siz de senaryo olayını yedeğe alın biraz. İlla çekmek istediğiniz bir fikriniz mi var? Verin senaryo yazmak isteyen birine. Metni o yazsın. Çünkü mutlaka ve mutlaka sizin göremediğiniz kapılar açacaktır odaya. Belki bambaşka bir hikaye kurgusu çıkaracaktır ortaya.... Oturup keyfinize bakın, senaristi sıkıştırmanın tadını yakalayın. Ekiple uğraşın, mekan bakın, alet ekipman kovalayın. Kurgucunuzu şimdiden ayarlayın. Ve en önemlisi enerjinizi sete saklayın çünkü 1-0 galip başlıyorsunuz filminize, elinizde neler yapmanız gerektiğini söyleyen bir metin var. Kafanızı senaryoyla meşgul etmeyin.

Senaristin gerçekçi olma çabasına saygı gösterin, fikri paylaşırken sizi zorlayacağını düşündüğünüz ilk ayrıntıda "bunu yapamayız" demeyin. (Bu çok kez geldi başıma) Hele bir durun, fikri hikayeyi bir düşünün. Hikayede bir kamyon varsa hoppadanak "ben nereden kamyon bulayım? Olmaz bu iş" demeyin. Fikrin bütününe bakın. Şartlarınızı zorlamayı göze alın biraz.

Hiçkimse bencillik yapmasın. Sinema bu, masa tenisi değil. Tek başınıza çok iyi bir iş çıkarmanız çok zor. İlker Canikligil değilsiniz, Orson Welles hiç değilsiniz. Cronenberg olmak için çok geç. Ed Wood'un tahtını kimse alamaz artık. Spielberg'in 20 filmi ama 2 senaryosu var.

Kesinlikle inanıyorum ki, senarist ve yönetmen ayrımını sağlarsak, bakın neler izleyeceğiz.

Kendi adıma da bir şey söyleyeyim kısaca izninizle, birkaç zamandır bazı arkadaşlar senaryolarını, fikirlerini benimle paylaşıyorlar. “Olur mu? İş çıkar mı? Nasıl yapsak? Ne etsek? Sence şu sekans nasıl olmuş? Sence bu karakter iyi mi?” gibi şeyler soruyorlar. Çok mutlu oluyorum bana danıştıkları için tabi, çok teşekkür ediyorum hepsine, bana güvendikleri için. Ve ciddiyim ki, gaz vermek için söylemiyorum, çoğu gerçekten güzel hikayeler, fikirler. Senaryo, fikir, hikaye yok değil, bizler kullanamıyoruz, değerlendiremiyoruz. Yine söylüyorum, herkese elimden gelen yardımı yaparım, fikirlerimi sunarım, birçok arkadaş da yapar bunu. Kendime ait bazı fikirlerim, hikaye kırıntılarım da var. İsteyen olursa paylaşırım. Ama bu noktada da yönetmenlerin şu zaafı ortaya çıkıyor hep: ellerine gelen fikrin iyiliğine göre gaza gelip film yönetme isteğine giriyorlar. “Hele anlat bakalım, hoşumuza giderse çekeriz” Hiçbir senarist, çekmeye değmeyeceğini düşündüğü şeyi oturup yazmaz, size de anlatmaz. Biraz da siz görmeye çalışın, yazarın size fikir beğendirmesine gerek bırakmayın. Bir yazardan gelen 2+3 projeye hayır derseniz 4. işi istemeyin artık. Ya siz kaçırdınız sunulanların güzelliğini ya da zaten o adamdan iş çıkmaz. Her şekilde olmadı işte. Ama bence ki yönetmenler bu açıdan biraz daha katı.

Neyse, uzatmayayım, çok özenli bir yazı olmadı. Ama umarım bu konuyu biraz daha fazla düşünürüz, yazarlığa da yönetmenliğe de gereken önemi veririz.

açıklamam gerekirse, ben bunları çektiğim filmlerden edindiğim deneyim ve konuşarak fikirlerini, hayat görüşlerini vs vs aldığım yönetmenlerden çıkardım,ve bu çıkardıklarımı deneyimledim. yani;
"ulan bu adam da kendini yönetmen saymış, yazmış" dese biri, "sana ne lan" derim.
iyi çalışmalar.

Forumdaki bütün mesajlarını ve başlıklarını özenle takip ediyorum. Gerçekten genç sinemacılara katkın çok büyük oluyor. Haa şimdi sen kabul etmezsin ama bu bir gerçek. Hatta geçenlerde bir arkadaşıma gösterdim yazılarını, resmen fanatiğin oldu. Sürekli bana yeni başlık açıp açmadığını soruyor. Yazılarının çıktısını alıp dosyalamış; "bak ben bunlarla film yapacağım" diyor. Zaten başlıkların bile ilham veriyor: "Neden Bazı Türlerden Daha Fazla Başyapıt Çıkıyor?"
Açtığınız başlıkların her biri ders niteliğinde. Okul gibi yahu. "Yaşayan En Büyük 10 Erkek Oyuncu" başlığıyla yaşayan en büyük 10 erkek oyuncuyu öğrendik. Hele "Dereyi Tanımadan Paçayı Sıvama Meselesi" adlı başlık yok mu. Mesele. Evet, mesele demişsin zaten, o mesele orda çözüldü işte, tam o başlık altında. Mesele, mesela. Cem Sultan gibi... Müthişsin yav.
Keşke liseye gidiyor olsaydım. Defterimin önüne, hemen "mopak" ın üstüne doldururdum bütün başlıklarını. Yeni nesil yapıyordur nasılsa. Kaplumbağa da sıkıldı balkonda. Yarın götürüp salacağız zaten. Fuat Abi mekanlar tamam, seni çok seviyoruz Abi.
Görkem, başarılarının devamını temenni ederim. Daha nice güzel başlıklarla karanlık sinema dünyamıza bir mizar etkisi yaratman dileğiyle.

Çok teşekkür ederim dostum. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum işte.

Beni bu soruları sormaya yönelten birçok şey var, eğer isterseniz konuşuruz ama şimdilik sözü uzatmamak için direk sadede geliyorum:

Yönetmenler ve yönetmen adayları:

1- Çekmek istediğiniz isteyeceğiniz senaryoyu neye göre seçiyorsunuz?
İlk olarak okudugumda kafamda canlanması gerek ve okudugumda keyif almam gerek...
2- Bir senaryonun iştahınızı kabartması için hangi özelliklere sahip olması gerekli?
Üstte yazdım aslındagım gibi okudugumda keyif almam gerek ve okurken beni yormiyacak

3- Sağda solda gördüğünüz kısa ya da uzun filmlerin yaklaşık olarak % kaçının senaryosu önce size gelsin isterdiniz? Çekmek isteyeceğiniz kaç tane enfes senaryo izlediniz? (Ortalık enfes senaryo kaynıyor da biz senaryo yazmak isteyenler mi beceriksiziz/yeteneksiziz de bir şey beceremiyoruz, kayda değer iş çıkaramıyoruz?)
%40 gelmesini isterdim...10 20 izlemisimdir...
Herkez icin bu dusunce degisir kimi begenir kimi begenmez...
bu yuzden becekli beceriksiz diye bisey yoktur...
4- Çoğu kısa filmin yönetmeninin senaryosunu da kendisinin yazmış olmasını neye bağlıyorsunuz?
Kendisine gore cekebilcegi senaryo o oldugunu dusundugu icin...bir nebzede sabit dusunce...
5- Gördüğünüz kısa film senaryolarının sorunları neler?
-----
6- Bu sorunlar hangi ölçüde sizi kendi senaryonuzu yazmaya itti?
Hic biri itmedi cunku yazma kabiliyetim yok ama fikir ortaya koyabiliyorum...7- Bu sorunlar hangi ölçüde sizi film çekmekten uzaklaştırdı/soğuttu?
hic biri cunku bu bolumde okuyorum ve severek isteyerek yapıyorum

8- Tematik olarak ya da tür olarak hangi hikaye ve senaryolara ilginiz daha fazla?

Suanda gerilim ve yunan mitelojisinden bir hikaye arıyorum

9- Diyelim ki hikaye olarak iyi bir senaryo buldunuz. Teknik yapısını siz mi iyileştirirsiniz yoksa senaristten mi istersiniz bunu?

S
10- Diyelim ki senaryo yazım tekniğine çok güvendiğiniz bir adam keşfettiniz. Ona bir tema/hikaye/çıkış noktası verir miydiniz yoksa ondan gelecek fikre sıcak mı bakardınız?
11- Çekmek isteyeceğiniz hikayeler konusunda ne kadar esnek, ne kadar çeşitliliğe açık biri olduğunuzu düşünüyorsunuz?
12- Kısacılarımızın çekilmek istenen hikayeler konusunda ne kadar esnek ne kadar çeşitliliğe açık kişiler olduklarını düşünüyorsunuz?
13. İyi bir senaryoyu ne kadar en doğru biçimde anlatabileceğinizi ve görece orta karar bir senaryoyu başarılı ve renkli bir görsellikle boyayıp ortaya iyi bir film çıkarabileceğinizi düşünüyorsunuz?
14- Bir hikayeyi, iyi bir hikaye ya da kötü bir hikaye olmasının yanısıra, bir sinema ürünü olarak, güçlü görselliğe zemin oluşturup oluşturmadığı konusunda ne derece inceliyorsunuz? Bu konudaki yaratıcıığınıza ne derece güveniyorsunuz?

Yönetmenler ve yönetmen adayları:

1- Çekmek istediğiniz isteyeceğiniz senaryoyu neye göre seçiyorsunuz?
Türüne, anlatım ve son.Gerisinde isterse gündelik hayat, basit şeyler olsun.
2- Bir senaryonun iştahınızı kabartması için hangi özelliklere sahip olması gerekli?
Karakter analizleri ve anlatım türü.
3- Sağda solda gördüğünüz kısa ya da uzun filmlerin yaklaşık olarak % kaçının senaryosu önce size gelsin isterdiniz? Çekmek isteyeceğiniz kaç tane enfes senaryo izlediniz? (Ortalık enfes senaryo kaynıyor da biz senaryo yazmak isteyenler mi beceriksiziz/yeteneksiziz de bir şey beceremiyoruz, kayda değer iş çıkaramıyoruz?)
İzlediğim iyi senaryolu filmler zaten kendisini kurtarmış filmler, daha iyisini anlatmak, konuyu izlediğimden daha iyi daha güçlü anlatırım dediğim az çıkmıştır.
4- Çoğu kısa filmin yönetmeninin senaryosunu da kendisinin yazmış olmasını neye bağlıyorsunuz?
Yönetmenin başkasının hikayelerine bel bağlamayıp, bunun için para harcamamasına.Herkes kendi düşlerine para yatırıyor genelde.
5- Gördüğünüz kısa film senaryolarının sorunları neler?
Kısa değil uzunda da mevcut bence, tek gözüme batan; gerçek yaşamdan aykırı diyalog yazımları, gerçekçi olmayan diyaloglar yani.Onun dışında ilişkilerden, yalnızlıktan, vs.. den kopamamış hikayeler.bknz. adam ölüymüş, hepsi rüyaymış.
6- Bu sorunlar hangi ölçüde sizi kendi senaryonuzu yazmaya itti?
Gerçekçi sinema yaratma açısından pek itmedi, belki yazılanlara yardımcı olmaya itmiş olabilir.
7- Bu sorunlar hangi ölçüde sizi film çekmekten uzaklaştırdı/soğuttu?
Bir hikaye oluştuğunda, senaryolaşma sırasındaki görselliğin ölmesi, bir çok hikayeyi sinopsis olarak bırakmayı seviyorum, daha elime kalem alıp senaryo formatında hiç yazmadım, sevmiyorum da zaten.
8- Tematik olarak ya da tür olarak hangi hikaye ve senaryolara ilginiz daha fazla?
savaş, savaş, savaş
9- Diyelim ki hikaye olarak iyi bir senaryo buldunuz. Teknik yapısını siz mi iyileştirirsiniz yoksa senaristten mi istersiniz bunu?
Mümkünse senaryonun yönünü değiştirmek gerekiyorsa değiştirmek isterim.
10- Diyelim ki senaryo yazım tekniğine çok güvendiğiniz bir adam keşfettiniz. Ona bir tema/hikaye/çıkış noktası verir miydiniz yoksa ondan gelecek fikre sıcak mı bakardınız?
Tema verdik mi gerisi gelir diyelim eğer keşfedilmeye değer bir insan ise.
11- Çekmek isteyeceğiniz hikayeler konusunda ne kadar esnek, ne kadar çeşitliliğe açık biri olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Eğer kendimi hikayeye inandırmışsam, preprodüksiyon aşamasında baya esnek olabilirim, bunu platese borçluyum.
12- Kısacılarımızın çekilmek istenen hikayeler konusunda ne kadar esnek ne kadar çeşitliliğe açık kişiler olduklarını düşünüyorsunuz?
Bazen çeşitlilik kötü sonuçlar doğurabilir, bu konuda açık olmak genelde kopyalamak, özenmek olarak görünebilir.
13. İyi bir senaryoyu ne kadar en doğru biçimde anlatabileceğinizi ve görece orta karar bir senaryoyu başarılı ve renkli bir görsellikle boyayıp ortaya iyi bir film çıkarabileceğinizi düşünüyorsunuz?
Görsellik olarak sıkıntımın olmadığını düşünüyorum ama anlatım olarak ..hmm orada baya bi sıkıntı var.Giren ve çıkan ayrı olabiliyor genelde.
14- Bir hikayeyi, iyi bir hikaye ya da kötü bir hikaye olmasının yanısıra, bir sinema ürünü olarak, güçlü görselliğe zemin oluşturup oluşturmadığı konusunda ne derece inceliyorsunuz? Bu konudaki yaratıcıığınıza ne derece güveniyorsunuz?
Benim için hikaye gereksizdir, yani 2. plandadır.Eğer güçlü görselleriniz ve oyuncularınız varsa ne anlattığınız çok önemli değil.Eğer onu farklı bir şekilde inandırıcı olarak anlatıp, görsellerinizi de sıkmadan sunabilirseniz yeterli olur. cahil ama güzel bi striptizci kız gibi boş bir film iyi görsellik ile izlenebilir.

Kesinlikle görkem hoca insana ilham veriyor...