EMPATİ
30lu yaşlarında bir adam yatakta sırtüstü yatmaktadır ve gözleri yakın çekimde kapalı bir halde iken görülmektedir.
ADAM: Adım Asım Kaya, bu gün büyük gün. 33 yaşındayım, evli ve bir kız babasıyım, aylık 7000 usd maaş ile uluslar arası bir şirkette inşaat mühendisi olarak çalışmaktayım, tenis ve yüzme sporları tutkunuyum, evimin arka bahçesinde kızım için hazırladığım parkta onun oynayışını görmek ve Fenerbahçe maçlarını canlı izlemek en büyük zevkim.
Bir miktar duraksama olur, kapalı gözler hala yakın çekimdedir.
ADAM: Uzun zamandır bu denli dinlendiğimi ve rahatladığımı hatırlamıyorum. Ne de olsa son 3 ayım epey sıkıntılı geçti, kesik kesik öksürükle başladı her şey önemsemedim. Sonra beynime ve sonrada tüm benliğime sıçramış illet farkedemedim….
Gözler hala yakım çekimde kapalı bir halde görülmektedir.
ADAM: Adım Asım Kaya bu gün büyük gün, 33 yaşındayım, evli , bir kız babasıyım ve ben öldüm….
Gözler bir anda açılır , çakır çakır iri bir şekilde görülmektedir ve sabit bir noktaya bakmaktadır. Kamera gittikçe ağız kısmına doğru yavaş yavaş iner ve ağızda entübasyon tüpü (solunum cihazına bağlantı sağlayan parça) olduğu görülür, görüntü yavaş yavaş geniş çekime doğru döner. Yoğun bakım odasında yatakta gözleri açık sabit bir noktaya bakarken sırt üstü yatar pozisyonda görülür. Görüntü giderek ekg monitörüne yaklaşır düz çizdiği görülür ve duyulmaktadır.
ADAM: Adım Asım Kaya, 33 yaşındayım, evli , bir kız babasıyım. Anılarım, acılarım, sevinçlerim, hayallerim kısaca her şey geride kaldı ve sanırım artık gitmem gerek.
Eliyle hızlı bir şekilde entübasyon tüpünü ağzından çeker, ekg kablolarını göğsünden kopararak çıkarır. Ve koluna bağlı olan serumu çıkarıp kenara fırlatır. Çekim tavan açısından yapılmaktadır ve adamın sırtüstü yatarken giderek yükselmesi , kameraya yaklaşmakta olduğu hissi verilir.
Adam ayaktadır yoğun bakım koridorunda ayakta kayar gibi ilerlemektedir , etraf loştur ve ileride parlak bir ışık belirmiştir adam ışığa doğru ilerlemektedir, adamın üzerinde bembeyaz çarşafı bulunmaktadır.
ADAM: Bütün geride bıraktıklarıma rağmen içim şu an huzur dolu. Arkamdan çok ağlamazlar umarım. Cenazem, cenazem kalabalık olacak mı acaba. İnsanlar arkamdan ne söyleyecek, elbette iyi konuşacaklar nede olsa ölünün arkasından kötü konuşumak olmaz. Cami hocası merhumu nasıl bilirdiniz diye sorduğunda ters bir şey söyleyen olur mu acaba, onca insanın içinden çıkıpta imama seslenerek,
“HOCAM HOCAM
Bu sesin duyulması ile birlikte adamın giderek yaklaştığı ışık bir anda söner . ve ışığın arka kısmında bıyıklı , göbekli iri kıyım bi adam belirir, Bu adam yoğun bakımda çalışan personeldir.
HASTANE PERSONELİ: Hocam şu empatimi fenfani mi neyse bitirde hastalara bak artık, mesai bitecek nerdeyse, şu ışıklarıda açın.
Işıklar açılır etrafta hemşireler yoğun bakımdaki diğer hastalarla ilgilenmektedir. Biraz önce ışığa doğru son yürüyüşünü yapan adam üzerindeki çarşafı omuz silkeleyerek yere bırakır, Yoğun bakımın genç ve idealist doktoru Asım’dan başkası değildir bu. Asım steteskobunu boynuna koyar, eline bir hasta dosyası alarak hastalardan birinin yatağına büyük bir ciddiyetle yaklaşır. Işığı kapatan iri kıyım personel, yerden çarşafı toparlar, yürüyerek kameranın yanından geçerken yüzündeki pis sırıtma görülmektedir.
Şimdi benim anlamadığım bir şey var.
HASTANE PERSONELİ: Hocam şu empatimi fenfani mi neyse bitirde hastalara bak artık, mesai bitecek nerdeyse, şu ışıklarıda açın.Nasıl oluyor da bir personel, bir doktorla bu şekilde konuşuyor?
"Boşa sallanan kürek dalga yaratmaz."
Nevus77, senaryo başlığına "senaryo gönderiminde dikkat edilecekler" diye bir başlık açtık. Metnini o başlıktaki ölçütlere göre yazıp tekrar gönderirsen iyi olur, bu şekilde metnin hakkında yorum yapmamız kolaylaşacaktır.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Çok fazla senaryosal hata var. Okurken sanki senaryo değilde kısa roman okuyomuş gibi bir havaya girdim ne yalan söyleyim 🙂
Senaryoda ki diyaloglar çok uzun. Diyaloglar bir kısa film senaryosunda çok az miktarda ve kısa bir biçimde yer almalıdır. Aksi halde seyircinin(ya da festivallere girecekse jürinin) sıkılma riski artar.
Şimdi benim anlamadığım bir şey var.
HASTANE PERSONELİ: Hocam şu empatimi fenfani mi neyse bitirde hastalara bak artık, mesai bitecek nerdeyse, şu ışıklarıda açın.Nasıl oluyor da bir personel, bir doktorla bu şekilde konuşuyor?
sinemanınkurtadamı'nın da dediği gibi nasıl oluyorda bir personel, bir doktorla bu şekilde konuşuyor? 🙂
Bak ne güzel de isim bulmuşsun "Empati" diye. Ama olmamış...
Sana tavsiyem, ya bu senaryoyu değiştir(Hasta ve hastane personeli bir hemşirenin, birbirlerine içten içe aşık olmaları ve hemşirenin hastayı kontrole geldiğinde, içses aracılığıyla kurdukları empatiyi, ve diyalogları konu alan bir senaryo yaz), ya da bu tarzda yazacaksan roman yazmaya odaklan.
Eleştiriler için teşekkürler, senaryo yazımında daha yeniyim, hatalarım olması doğal.
Kısa filmden ziyade uzun metraj düşünüyorum zaten. 1 bitmiş (görücüde) , birde devam eden senaryom var şu an. bir de sanırım bazı şeyleri ters yaptım ve senaryo ile ilgili kitapları daha yeni okumaya başladım.
Böyle uçuk bir doktora böyle uçuk cümleler kullanacak personel her hastanede var zaten 🙂 (işin içinden olan biri olarak görüşüm) Saygılar...