Forum

Düdükistanın Marjin...
 

Düdükistanın Marjinali-Tretman

3 Gönderi
2 Üyeler
0 Reactions
1,655 Görüntüleme
(@onucuncu_1605504554)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Forumdan gelen istek üzerine ve Projenin tamamının görülüp değerlendirilmesini teminen,
Düdükistanın Marjinali isimli senaryonun tretmanını aşağıda sunuyorum. Saygılarımla,

TREATMAN

DÜDÜKİSTANIN MARJİNALI

Hayali bir ülke Düdükistan. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nden ayrılan her türlü etnik unsuru barındıran, kozmopolit, muhafazakar olmasına rağmen semavi dinler konusunda hiçbir şey bilmeyen küçük bir ülke. Avrupa Birliğine üyelik başvurusu kabul edilmiş ve bu yönde toplumsal ve yapısal değişiklikler başlamıştır.

SSCB zamanı muhafazakar bir topluma sahip Düdükistan, yüzünü Avrupa Birliği’ne döndüğü için, liberalleşme ile demokratikleşmenin yan etkisi olan ahlak erozyonuna uğramaya başlamıştır.

Filmin kahramanı Murat, kendini gayet iyi yetiştirmiş bir idealist olarak Kaymakam olmayı düşünmüş ancak çevresindekiler dalga geçmesi sonucu soytarılığa, komedyenliğe yönelmiştir.

Murat, 2010 yılında, küçük bir televizyon kanalında, yazdığı ve oynadığı skeçlerle Düdükistan’da meşhur olmaya başlamıştır.

Film bu skeçlerden biriyle başlar. Murat, yardımcıları Arak, Hakkı ile eleman ve bütçe sıkıntısı nedeniyle programı çeken kameraman da seslendirmeleriyle skeçe dahil olmaktadır. Murat çaktırmadan alkol alarak, program sunucusunu canlandırırken, Hakkı, Ferrarisini Satan Bilge Yayakalır’ı, Arak ise Hayat Koçu, Yaşam Sever’i canlandırmakta, kameraman ise konuklara soru yönelten, Yüksel Tici, (Sayın) Veyasay Mayın, Sema Ver, Eriş İmsiz, Düriye Raksever’i seslendirmektedir. Ferrasini ve Mercedeslerini satan Bilge Yayakalır pişmanlığından ve Tibete yaptığı yolculukta sadece kaybettiklerinin kıymetini anladığını, Hayat Koçu ise, Bilgenin bu kararı vermeden önce kendisine danışmış olsaydı, danışmanlık ücreti olarak Bilgenin sattığı Mercedeslerden birini alacakları için, Ferrari ile diğer Mercedesin Bilge’de kalacağını, komik bir şekilde işlemektedir. Kameraman’ın seslendirmesiyle hayali konuklar, isimleri ve sordukları sorularla esprilere neden olurlar.

Program bittikten sonra ise Kanal Sahibi Gece Sikiyaşveli, Murat’ı tebrik eder ve müjdeyi verir. Gece, Prezidante’nin dünürü olması nedeniyle devlet televizyonunu ucuza kapatmıştır. Bundan sonra Murat şovlarını artık Düdükistan’ın en büyük televizyon kanalında büyük bütçelerle yapacaktır.

Bu sahneler aslında geçmişte kalmıştır ve 13/4/2017 tarihinde Düdükistan, Avrupa Birliğine girmiş ve 13/4/2018 tarihinde ise AB’ne üye oluşunun birinci yılını kutlayacaktır.

Murat 2018 yılında bir “Şeyh”e dönüşmüş ve Avrupa Birliği’nden aldığı fonlarla kurduğu kilisede gizlice İslamiyeti yaymaya çalışmaktadır. Geçmişte yaşadıklarını gördüğü rüyasından uyanır.

Yardımcısı Hakkı ile Kameraman, Murat’ı terk etmemiş onlar da Müslüman olup, dergahta imamlık ve Murat’ın yardımcılığını yürütmektedirler.

Düdükistan’ın AB üye oluşunun kutlanmasına yönelik özel bir program yapması için Murat’ın eski Patronu Gece, Muratla görüşmek ister ancak Murat red eder.

Gece, dünürü Prezidante’yi arayıp, Murat’a baskı yapmasını talep eder. Prezidante Murat’ı telefonla arar. Murat, Prezidanteyle telefonda dalga geçerek konuştuktan sonra, kendisinden beklenen komedi programı yerine, İslam propagandası yapmayı planladığından, Gece ile görüşmeyi kabul eder. Gece’yle çile odasında görüşüp, teklifini değerlendireceğini bildirir. Murat yalnız kalınca da eski günlerini hatırlar. Filmde tekrar geçmiş aktarılmaya başlar.

2010 yılı, Düdükistan halen muhafazakar bir toplumken yavaş yavaş, liberalleşme, demokratikleşme ve cinsel devrimi yaşamaktadır. Murat bu değişimi görmüş ve bu değişimin toplumsal ahlakı çökerteceği konusunda mizah yardımıyla toplumu bilinçlendirmeye çalışmaktadır.

Filmin önemli bir kısmı Murat’ın ilginç televizyon programından oluşmaktadır. Murat’ın programı, “Talk Şov”un yanında, özgün skeçler, hayali ropörtajlar, komik VTR’ler ile reklamlardan oluşmaktadır.

Program öncesi Murat sadece ülkenin en güzeli olduğu için evlendiği Yataşa Güzelim’i, sonradan ülkenin en güzeli olan manken Hayal İndegörürsün ve kendi asistanları ile aldatmaktadır. Bu nedenle de eşini beklemeden evden gizlice kaçıp programını yaptığı televizyon binasına gelir.

Binanın girişinde kendisiyle ropörtaj yapmak isteyen muhabirlerle dalga geçerek, binaya giriş yapar. Hemen arkasından da, kanala dinleyici cihazı yerleştirmeye gelen iki istihbahratçı binaya girer.

Murat programa hazırlanırken, kendisiyle ropörtaj yapan DTv muhabiriyle dalga geçerken Düdükistan halkına da kendilerini eğitmesi gerektiği, fazla televizyon ve magazin programları seyretmemeleri tavsiyesinde bulunur. Ayrıca gençken Kaymakam olmak istediğini, Kaymakamlık sınavına giderken, mahalledeki gençlerden olan Fenasi ve Şinasi Kerim kardeşlerin, Kaymakamlık makamıyla yaptıkları espriler nedeniyle, ideallerinden vaz geçip, komedyenliğe yöneldiğinden bahseder.

Diğer taraftan, kanala dinleme cihazı yerleştirmeye çalışan istihbahratçılara kanal çalışanları tarafından devamlı olarak, kanal sahibi Gece’nin oğlu ve Genel Yayın Yönetmeni olan Atak bey sorulmaktadır. İstihbahratçılar bundan rahatsız olup sinirlenmektedirler.

Murat canlı programın yayınlanacağı stüdyoya giderken, karşısından gelen düşük kot giymiş genç kızı, ayakkabılarının bağcıklarının çözüldüğünden bahsederek kandırır ve eğilip ayakkabılarını bağlamak isteyen genç kızın verdiği kalça frikiğini cep telefonuna kaydeder.

Programı hemen başında kendisinin hazırladığı mizansen ile, güya programa gelen konuk lise öğrencileri ile dalga geçer. Düdükistan’ın doğusunda kalan Düdükgemişgezek ilçesinden gelen Höst (Erkek Hostes) yetiştiren lisenin öğrencilerinin uçaktan öte, yürüyen merdiven ile asansöre bile binemediğini ortaya koyarak, seyircileri güldürür.

Programa konuk olarak Düdüklü Namık katılır ve dansçıları eşliğinde “Arabada Beş Evde Onbeş” şarkısını sunar. Şarkıya eşlik eden dansçı bir kız partnerinin üstüne zıpladığı anda, herkesin aradığı Atak canlı yayına dalarak, dansçı kızı havada kapıp, omzuna atar ve kanalın ücra bir yerine saklanıp kızla sevişmeye başlar. Namık ve Diğer dansçılar olanlara şaşırsalar da şovlarına devam ederler. Parça bitince son derece müstehcen bu şarkının sözleri üzerine Murat ve Namık komik bir sohbet gerçekleştirir.

Sohbetten sonra, Murat’ın doğduğu ilçe olan Yalaova’nın bayan Kaymakamı, ilçede yetişen meyveleri çıplak bir tr*vestinin üzerinde Murat’a ikram eder. Aslında bu Murat’ın ürettiği bir mizansendir. Namık ve kameramanlar, kız zannettikleri tr*vestinin üzerindeki meyveleri koparıp yemeye başlarlar. Ancak Namık yanlışlıkla muz alacağım derken tr*vestinin “ham meyvesi”ne dokununca, travesti çığlık atıp, “O meyve daha ham” deyince, sahnedekinin tr*vesti olduğu anlaşılır ve kameramanlarda yedikleri muzları tükürmeye başlarlar.

Daha sonra, komik reklamlar gösterilmeye başlar. Murat ve eşi Yataşa yatakta inleyerek s*vişiyordur. Murat o*gazm olup arkasını dönüp yatınca, Yataşa da oflayıp puflayıp yatağın öbür tarafına dönüp yatar. Sabah Yataşa, evinin kapısından çıkıp, önündeki “Scania” marka kamyona biner. Kontağı çevirir, motor çalışır.Murat’ın sesi duyulur: Merak etme. “Scania” seni asla yarı yolda bırakmaz.

İkinci reklam başlar. Murat elinde çanta ile köşkünden çıkar. Gayet mutsuz ve endişelidir. Murat’ın hemen arkasından hamile Yataşa ve boy boy sekiz çocuğu kapı eşiğine çıkar. Murat’a el sallarlar. Murat mutsuz bir şekilde arabasına biner. Kontağı çevirir, Yataşa’nın sesi duyulur : Merak etme. “Scania” lastikleri, pr*zervatiflerin gibi patlamaz.

Üçüncü reklam başlar. İlköğretim okulunun sınıfında Düdükistan’ın efsane lideri kara tahtaya yazı yazmaktadır. Kara tahtada el yazısıyla Düdükçe bir şeyler yazmaktadır. Alt yazıda “Hayatta en hakiki mürşit” görünür. LİDER- “Çocuklar söyleyin bakıyım: Hayatta en hakiki mürşit, nedir ?” En ön sıradaki bir çocuk, “Hürşittir” cevabını verir. Lider sevecen bir şekilde cevap verir. “Hayır çocuk ilimdir. Tahtaya kalk da cümlemi tamamla.” Çocuk oturduğu yerden kalkıp tahtaya yaklaşır. Ancak yazılar uzanamayacağı kadar yüksektedir. “Hocam ben yazıya uzanamıyorum.” Deyince, Lider gene sevecen bir şekilde, “Hoca kilisede çocuğum, hoca kilisede. Rahleni al da öyle gel bakiyim tahtanın önüne.” der. Çocuk koşarak rahlesini alıp tahtanın önüne gelir. Lider: “Çık bakayım rahlenin üstüne.” Çocuk rahlenin üstüne çıkar. Lider sınıftaki çocuklara dönerek : “İşte ilim ve irfan budur. Tabiattaki nesneleri, zenginlikleri iyi amaçlar için kullanmaktır.” Çocuk kara tahtaya Rusca “ilim” yazar. Alt yazıda “ilim” yazısı görünür. Çocuk “Oldu mu paşam.”der. Lider gene sevecen bir şekilde, “Size öğrettiğim gibi Düdükçe yazın ve bana öğretmenin diye hitap edin.”der, Bunun üstüne çocuk yazısını siler ancak bu seferde Düdükçe “ilim” yerine “din” yazmıştır. Alt yazıda “din” yazısı görünür. Lider biraz sinirle sorak “Senin ismin ne çocuğum ?” Çocuk- “Sait Nursi öğretmenim. Peki ilime, istediğim zaman binip, istediğim zaman inebilirim di mi?” diye sorunca, Lider gülerek: “Seni adam etmeye benim ömrüm yetmeyecek, “Sait”im.” der demez ekran kararır. Ekrana Zürriyet isimli bir gazetenin ön sayfası gelir ve güçlü bir erkek sesi duyulur : Bizim ömrümüz yeter. Zürriyet. Basında güven.

Reklamlardan sonra Murat, reji odasından seslendirilen t*ansparan kıyafetler giymiş bir şişme bebek ile röportaja başlar. Şişme bebek Düdükistan’ın en güzel ve en ünlü mankeni olan Hayal İndegörürsün’ü temsil etmektedir. Murat ünlü mankenle dalga geçmeye başlar. Şişme bebeğe yeni projelerini sorar.
ŞB- En son projem, Atak Sikiyaşveli.
MURAT- Gerçekten büyük proje.
ŞB- Evet bu sayede mankenlikten; sunuculuğa, gazeteciliğe, şarkıcılığa ve artistliğe geçebileceğim. Ama hangisinden başlayacağım bunu bilemiyorum.
MURAT – Tabi ki Atak’ı bulmakla başlayacaksın. Adamı bulmak bir olay yani. Sen onu bul, inan saydığın tüm bu mesleklerde başarılı olursun. Peki daha önceki projene ne oldu ?
ŞB – Elimden kaçtı. Yani yurt dışına kaçtı. Yoksa çekmeye başladığımız film ile “Demir Patlıcan”ın en iyi kadın oyuncu ödülü benimdi. Fakat projem de, film de, ödül de yarıda kaldı.
MURAT - Gerçekten çok üzücü. Bir de Düdükistan’da sanat gelişmiyor diyorlar, sonra da sanata tam destek veren, festivallere sponsor olan işadamlarını tutuklamaya çalışıyorlar. Anlaşılır gibi değil. Efendim şimdi de DRÜK’ün zorunlu eğitim köşesindeyiz. Size bazı trafik kuralları hakkında temel bilgiler sunacağız. Ben soracağım, ünlü manken Hayal İndegörürsün cevap verecek.Murat elindeki dövizi kaldırır. Beyaz karton üzerinde siyah çizgili bir kar tanesi vardır.
ŞB - Aaa bunu biliyorum. Benim buzdolabımda da aynı işaret var. Yani Dikkat buzdolabı çıkabilir.

Sohbet bitip, gerçek reklamlara girilince, Murat Şişme Bebeği kolunun altına alıp, stüdyoyu bölen perdeden kulise geçer ve kulis çalışanları kulisten kovar. Kulisten sahneye dalan kanal çalışanlarını gören seyirciler alkışlamaya başlar. Murat ise kuliste yalnız kalıp, şişme bebek ile ilişkiye girer. Reklamlar bitmeden stüdyoya dönüp, üstünü başını düzeltmeye başlar.

Diğer taraftan, D TV Binasının alt katındaki deponun önündeki koridorda İstihbahratçılar yine merdiveni kurup, tavana alıcı yerleştirmektedirler. Yanlarına Murat’a kahve hazırlamaktan sorumlu olan, kahveci kız yaklaşır.
KAHVECİ KIZ- “Atak Beyi gördünüz mü ?” deyince, istihbahratçı artık dayanamaz ve sinirle : “Gördüm, ananlaydı.” şeklinde bağırır bağırmaz, kız ağlamaya başlayarak : “Hayvan herif.” diye bağırır. İstihbahratçı kızın verdiği tepkiye üzülerek : “Af edersin bacım sinirim gerildi. Geldiğimizden beri bir iş yaptırmadılar. Devamlı bu p*zevengi sordular.”
KAHVECİ KIZ- “Yok ben sana demedim ki, Atak’a dedim. Bunu bana nasıl yapabilir ? Hem de anamla ? Kalbimde bir tek sen varsın diyordu.”
İSTİHBAHRATÇI- “Ne diyorsun ? Yok bacım yanlış anladın. Ben Atak Beyi de ananı da görmedim ki”
KAHVECİ KIZ- “Beni teselli etmek için söylemiyorsun değil mi ?”
İSTİHBAHRATÇI- “Yok kızım. Valla ananı da Atak olacak de*yusu da tanımam.”
KAHVECİ KIZ- “Hayır bu şerefsiz benden önce anamla yatmıştı da ondan sinirlendim ben.”
İSTİHBAHRATÇI- Yok ya ?
KAHVECİ KIZ- “Gerçi annem, beni buraya işe aldırmak için onunla beraber olduğunu söylemişti ama ben pek inanmamıştım.”

Öte yandan, Murat programına devam etmektedir.
MURAT - Bir dakika bir dakika ilham geldi, hemen bir sanat filmi çekiyorum.
Stüdyodaki Kameraman el kamerasını omzuna alıp koşarak Murat’a yaklaşır. Murat ağzını yüzünü oynatır.İlginç bakışlar yapar, sonra sesli osurur. 1. Asistanına dönüp :
MURAT- Yaz kızım, filmin ismi “Gaz Sancısı” veya “Gaz Sıkıntısı” öyle bir şey işte. Yaşlı bir adamın geçmişi ve bağırsaklarıyla olan hesaplaşmasını anlatacak. Program bitince Çağlayan Dere’yi ara da senaryoyu konuşalım. Evet şimdi benim sanatsal yönümü ortaya çıkartan bir VTR’miz ile eski televizyon programından seçmeler var. İzliyoruz efendim.

Stüdyodaki büyük televizyonda VTR başlar. Murat, yazdığı kitabın imza gününde, D&D yayınevinde masada oturup kitap imzalamaktadır. Önündeki kitabın kapağında Murat’ın resminin altında, “Anneme komedyen olduğumu söylemeyin o beni o*ospu çocuğu sanıyor.” Cümlesi görünür. Murat oturduğu yerden kalkıp kıvırtarak oynamaya, kitaplarını da pantolonunun ön fermuarına sıkıştırdığı kalemle imzalar gibi yapmaya başlar. Güzel bir kadın sıra kendisine gelince Murat’ın kulağına eğilip fısıldar. Murat yüksek sesle :
MURAT- Tamam ama malzeme vermen lazım. Diyince,
kadın bluzunun üst düğmelerini açarak, gö*üslerini ortaya çıkarır ve sallar.
MURAT – “Ben tuvalete girince, içinden yavaşça saymaya başla. 31’e gelmeden ben dönmüş olacağım.”
Murat elinde kitap ile hızlıca tuvalete girip çıkar. Elindeki kitabı hayranına uzatır. Hayranı imzayı görmek için kitabın kapağını açar açmaz, kitabın arasından yere krem renginde bir sıvı damlamaya başlar. Murat kızarak : “Kızım daha yeni imzaladım, biraz kurumasını bekle yahu.” Der demez kitapçıya ellerinde silah, yüzlerinde kar maskesi olan 3 kişi dalar.
BİRİNCİ SOYGUNCU- “Bu bir soygundur. Herkes yere yatsın.”
İkinci soyguncu elindeki silahı yukarı doğru kaldırır ve bir el ateş eder. Herkes panikle kendini yere atar. Üçüncü soyguncu kitapçının yazarkasasının başına geçip kasadaki paraları elindeki küçük poşete doldurmaya başlar. İkinci soyguncu da kasiyerin ellerini plastik kelepçeyle arkasından bağlar, arkasını döndürür ve eteğini indirdikten sonra kendi pantalonunu indirip kasiyere te*avüze başlar. Kısa bir süre te*avüz ettikten sonra, kızı döndürüp diz çöktürür. Elindeki silahı kızın başına dayar.
İKİNCİ SOYGUNCU- “İyi yolculuklar.”
KASİYER- “Yalvarırım yapma.”
Birinci Soyguncu kar maskesini çıkartır.
BİRİNCİ SOYGUNCU- Şaakaa, gizli kamera şakası. Nasıl da şakaladık seni.
Kasiyer siniri bozulduğu için ağlamaya başlar. Birinci Soyguncu kasiyerin yanında diz çöküp, cebinden çıkarttığı yüzüğü kasiyere uzatır.
BİRİNCİ SOYGUNCU- “Benimle evlenip, Karayiplere balayına gitmeye var mısın ?”
Murat ile yerde yatanlar ayağa kalkıp alkışlamaya başlarlar. Murat kasiyer kızın yanına gelip,
MURAT- “Evet Nalan, nişanlın Hülagü’nün yardımlarıyla sana bu şakayı ve bu romantik teklifi hazırladık. Hülagü’yla hayatını birleştirmeye var mısın ?”
KASİYER- “Evvvvet varım.” Diye bağırır.
Kitapçıdakiler ve Murat onları alkışlarlar.

İkinci VTR başlar. Murat’ın tek başına bir masa arkasında “Scan-up” şov yapmaktadır.
MURAT - Günaydın Dükmen, Scania’nın sporsorluğunda gerçekleştirilen “Bir Muratla iki tur at” programıyla yeniden karşınızdayım. Evvet yağmurlu, sisli, çamurlu, trafiği sıkışık kerkenez bir Dükmen sabahında kargalar “brunch”ını tamamlamadan tekrar beraberiz. Şu anda her zamanki gibi maskemi takıyorum. Ayağının dibindeki çantadan siyah bir kar maskesini çıkartıp yüzüne takar.
MURAT- “Maskem sizi korkutmasın kesinlikle terörist değilim, sadece kılıbığım. Biliyorsunuz her Düdük erkeğinin geninde hanzoluk vardır. Düdük erkeği meşhur olur olmaz bu gen etkinleşerek devreye girer. Dolayısıyla, bir Düdük erkeği meşhur ve zengin olunca hemen bir hanzoluk yapıp ilk önce arabasını daha sonra da karısını değiştirir. Aslında niyeti ilk önce karıyı değiştirmektir ama araba değiştirme prosedürü daha az zaman alıyor. İşte bu yüzden huzurlarınıza karımın izniyle ancak maske ile çıkabiliyorum. Evvet, herkesin bildiği gibi Dükmen’deki siyasetçilerin ve bazı üst düzey bürokratların birbirleri arasındaki “cd”ik yarışları meşhurdur. Bu “cd”ik yarışı medya ve işadamları tarafından devamlı eleştirilmektedir. “Cd”ik yarışı aslında çok gizli ve zevkli bir oyundur. Bu gizli devlet sırrını size açıklıyorum. Artık sizde evinizde ailenizle ve arkadaşlarınızla “cd”ik yarışı yapabilirsiniz.”

Murat oyunu uygulamalı bir şekilde anlatmaya başlar.
MURAT- “Önce önünüzü açmak için; ceketinizi çıkartacaksınız, sonra bir sandalyeye oturacaksınız. Daha sonra bacaklarınızı açacaksınız. Bu arada, sandalyenizin arkasına astığınız ceketinizin cebinden Cemil Yalar veya Ecdad Kıromer “cd”sini çıkartacaksınız. Bu “cd”yi havaya atıp, ellerinizi kullanmadan bacaklarınızın arasında tutmanız lazım. Bu şekilde bacaklarınızın arasında “cd”yi dik yakalarsanız bir puan alırsınız. Cd düşer veya dik olarak değil de yatay olarak tutarsanız puan alamazsınız. Otuz bir atış sonunda, en çok “cd”yi dik toplayan da yarışmayı kazanır. Benden size tavsiye. Çıplak olarak bu oyunu oynamayın. Diğer olumsuz etkilerin yanında “cd”ler vücudunuzun muhtelif yerlerinde kesik ve çiziklere neden olabilir. Zaten o yüzden eski Cemil Yalar ve Ecdad Kıromer “cd”leri kullanılması tercih nedenidir. Bildiğiniz gibi her “Scan-up”çı mutlaka taklit yapmak zorundadır. Arkadaşlarımın söylediğine ben de çok güzel kravat takmış hıyar taklidi yapıyormuşum.”

Murat ayağının dibindeki küçük çantadan siyah-beyaz çizgili bir kravat çıkartıp, boğazlı kazağının üstünde bağlamaya başlar.
MURAT- “Şu an kravatı takıyorum ve taktım. Ancak yüzümde maske olduğu için bu taklitten yeterli verimi aldığım söylenemez. Benim en çok beğendiğim taklidim ise, sıkışmış “cd” taklididir. Ancak, ünlü manken Yataşa Güzelim’i “cd player” olması konusunda ikna edemediğim için bu performansımı sergileyemeyeceğim. Yoksa bu konudaki performansım muhteşemdir. O kadar ki sabaha kadar sürmesine rağmen seyretmekten kesinlikle bıkmazsınız.”

VTR biter. Murat masasından kalkıp sahneye yürür.
MURAT- “Efendim şimdi de sırada Düdükistan’ın en büyük sihirbazı Dandikdrake var.”
Kırmızı pelerinli siyah takım elbise giymiş Dandikdrake, üzerinde Avrupa Birliği yazan tekerlekli siyah bir dolapla sahneye girer. Seyirciler alkışlar. Cebinden çıkarttığı kartları elinde yelpaze gibi açar. Murat’a dönüp.
DANDİKDRAKE- “Bir kart seç ve bana gösterme.”
Murat bir kart seçer, Dandikdrake’ye göstermeden seyircilere ve kameralara elindeki kartı gösterir. Kart kupa 3’tür. Murat kartı tekrar destenin arasına koyar. Dandikdrake kartları karıştırıp getirdiği büyük dolabın içine koyar. Seyircilere dönüp : “Evet gönüllü bir bayan arıyorum. Buyrun hanımefendi.” Yalaova Kaymakamı seyircilerin arasından sahneye çıkar.
DANDİKDRAKE- “Masaya sırt üstü uzanıp bacaklarınızı açınız efendim.” deyince,
Yalaova Kaymakamı masaya sırt üstü uzanıp,doğum yapacakmış gibi bacaklarını ayırır. Dandikdrake sırtındaki pelerini Yalaova Kaymakamının bacaklarının üstüne örter. Murat’a dönüp : “En çok sevdiğin yerde seni bir sürpriz bekliyor.”
MURAT- “Ooo, numaraya bak. İzniniz var mı Kaymakam hanım.”
KAYMAKAM- “Benim için bir zevktir.”
MURAT- “Bu zevki artıracağımdan emin olabilirsiniz.” dedikten
sonra elini Kaymakamın bacaklarının arasına sokup, hafif hareketler yapmaya başlayınca Kaymakam yüksek sesle inlemeye başlar. Murat hafif hareketlerine devam eder. Bir süre sonra elini çıkarttığında, elinde hafif ıslak ve kıvrılmış bir iskambil kağıdı vardır. Kartı düzelterek, seyircilere ve kameralara gösterir. Kart daha önce seçtiği Kupa 3’ tür. Seyirciler alkışlar. Sahneye Prezidente’nin benzeri bir adam girer. Seyirciler tekrar alkışlar. Dandikdrake adamı getirdiği büyük dolaba sokar. Kapısını kapatır. Dolabın kapısında büyük harflerle “Avrupa Birliği” yazmaktadır. Dandikdrake dolabı kendi ekseninde 4 defa döndürür. Yavaşça kapısını açar, içeriden Prezidante’nin yerine tr*vesti çıkar. Seyirciler alkışlar.

Murat programına “Sağlık Bölümü”yle devam eder.
MURAT- “Efendim, bu bölümde konuklarımız ile birlikte fantezi ve cinsel ürünleri masaya yatıracağız.” Dedikten sonra masanının çekmecesinden, boy boy di*doları çıkartıp, dikey olarak masanın üzerine dizmeye başlar.

O sırada, televizyon seyreden bir aile gösterilmeye başlar. Oturma odasında yarı çıplak bir şekilde televizyon seyreden adamın elinden karısı hızlı bir şekilde kumandayı alarak : “Öküz geldin öküz gidecen. Ne anlıyorsun şu programlardan ? Adam seninle, geleneklerinle, ailenle dalga geçiyor sen öküz gibi gülüyorsun. Çok sığsın kendini geliştir biraz.” dedikten sonra, televizyon kanalı değiştirir. Kadının açtığı televizyon kanalında; Bir psikologun konuştuğu bir program gösterilmektedir.
PSİKOLOG- “Efendim. Bütün sorunların temelinde iletişimsizlik yatmaktadır. İnsanlarla konuşmuyoruz onlarla ilgilenmiyoruz. İlgiyle, sevgiyle, tatlı dille uzlaşılamayacak hiçbir mesele bulunmamaktadır. Ama maalesef bir birimiz ile konuşamadığımız için kamplara bölünüyor bir birimizi taraf, rakip hatta düşman olarak görüyoruz.” diye
sıkıcı konuşmaya başlayınca bu sefer kadının kocası sinirlenirek: “Hadi, hadi nöbete geç kalıyon.” der.
KADIN- Öküz geldin öküz gideceksin.
ADAM- La yörü, sabahtan akşama kadar eşşek gibi çalışmışım bırak ta iki dakika kafamı dağıtıp mutlu olayım.” diye
cevap verince, kadın kumandayı adama fırlattıktan sonra, hışımla evden dışarı çıkar. Sokakta hızla yürümeye başlar. Biraz ilerledikten sonra, dört tinerciden biri kadına nağmeli bir şekilde laf atar :
1. TİNERCİ- “Biri bize gelsin oda sensin. Seni kırmış olsak ta...”
Kadın önce sinirlense de aklına televizyon programında psikologun anlattıkları gelir. Sakinleşerek geri dönüp tinercilere yaklaşır.
KADIN- “Bakın bu yaptığınız son derece yanlış. İnsanlara böyle saygısız davranarak bir yere varamayacağınız gibi onların size yardım etmek için yaklaşmalarına da engel teşkil etmiş olursunuz.”
2. Tinerci – “Haklısınız hanımefendi, bunları ofisimizde daha detaylı konuşsak.”
KADIN – “Ne ofisi be.”
demeye kalmadan, diğer tinerciler kadını kollarından ve ağzından tutarak, önünde durdukları yıkık binanın içine çekip te*avüze başlarlar.

Tekrar Murat’ın programı gösterilir. Murat masasından kalkıp sahnenin ortasına elinde mikrofonla yürür.
MURAT- “Evet sırada benim sözlerini değiştirdiğim neşeli bir Türkü var.” Neşet Ertaş’tan “Kesik Çayır” türküsü enstrümantal olarak yayınlanır. Murat ta müziğin üstüne, değiştirdiği türkü sözlerini kendisine eşlik eden travesti ile söylemeye başlar.
Tüysüz çayır biçilir mi ?
Rakı susuz içilir mi ?
Bana tr*vestiden geç diyorlar.
Silikonludan vaz geçilir mi ?
Ağam desinler desinler
Lolipopumu yesinler
Şu Tr*vesti Murat’a
Vermiş desinler.
Tr*vestinin apış yolu
Gah eğri gahi doğru
Canım g*y Pavyonu
Gidilir mi senden gayrı
Aman ben yandım, yandım yandım yandım
Ellerin hastenesinde AIDS’lı kaldım.
Ağam desinler desinler
Yine de lolipopumu yesinler.
Şu Tr*vesti Murat’a
Vermiş desinler.
Parça bitince Murat ve Tr*vesti reverans verir. Stüdyodakiler çılgınça alkışlar.

Yeni bir VTR başlar. Gayet dekolte bir “V” mayo giymiş, 4 güzel kadın ile Murat aerobik yapmaktadır. Önde yerde aerobik hareketleri yapan kadın talimat vermektedir.
JİMNASTİKÇİ- “Son, 2, 3, 4. Kaytarmak yok devam hanımlar. Evet şimdide yan dönüyoruz.” Alıcı arkadaki V mayo giymiş güzel ancak kıllı kadına çevrinir. Kadın yere yan yatmış bir şekilde bir bacağını yukarı indirip kaldırmaktadır. Alıcı Murat’a çevrinir. Murat yüzü koyun kadına dönüp, mindere yapışmış bir şekilde ileri geri giderek or*azm olmaktadır. Murat yüksek sesle inler ve titrer.
JİMNASTİKÇİ – “Jimnastiğe bir gün bile ara verirseniz, kaslara giren ağrılar yüzünden Murat gibi inlersiniz. O yüzden devamlı çalışacaksınız. Siz idmanı bir gün bırakırsanız o sizi 3 gün bırakır. Evet, devam, sizden en az 3 set bekliyorum.” Deyince, Murat minderden kalkar. Beyaz eşofmanın içindeki, ıslak ve mavi donu gözükmektedir.
MURAT - Hocam az önce ben 4. seti de tamamladım, abdeste gidebilir miyim ?

Köhne bir ara sokak kahvehanesi görüntüye gelir. DRÜK Başkanı Zühtü, hemşehrileriyle Okey oynarlarken Murat’ın programını seyretmektedir. Seyrettikçe siniri artan Zühtü, artık olaya el koymaya karar verir. Yardımcısına cep telefonundan D Tv’nin sahibi Gece’yi arattırır. Gece ofisindeki masasının arkasındaki koltuğunda oturup etrafa boş boş bakarken, masasında telefon çalınca irkilir. Hemen toparlanır ve telefonu açar.
ZÜHTÜ- Ben Zühtü. Ne biçim program bu. Bu programı hemen bitir yoksa çok büyük cezalar gelecek. Ne ar kaldı, ne haya hadi bakalım.
GECE- Hangi program o ?
ZÜHTÜ – “Canlı Canlı Marjinal”. Lan dingil kendi yayınladığın programı seyretmiyor musun ?
GECE- “Eeeee.”
O sırada, Gece’nin masasının altından, Sekreteri ağzını ovuşturarak çıkıp, üstünü düzeltmeye başlar.
ZÜHTÜ- “Lan ne biçim adamsınız siz anlamıyorum ki. Adam kilise duvarına işe*ekle kalmayıp hahamın ağzına da sıçratıyor daha sizin haberiniz yok. Durdur şu programı hadi.” dedikten
sonra telefonu kapatır. Gece telaşla sekreterine dönüp: “Bana çabuk Atak’ı bul.”
SEKRETER - “Valla Prezidante’yi bile daha kolay buluyorum. Daha kolay yerden sorsanız ?”
Gece telaşla, bir telefon numarası çevirip, elektriği kestirir. Elektrikler kesilince Murat, Atak’ı aramaya çıkar.

Diğer taraftan, İstihbahratçılar koridorda deponun kapısının önünde dinleme cihazı yerleştirirlerken, depodan Atak kaptığı dansçı kız ile birlikte çıkar. Atak, pantolonunu düzeltirken istihbahratçıya: “Ben, Atak Sikiyaşveli. Beni arayan oldu mu ?” diye sorunca
İSTİHBAHRATÇI- “Cümle alem seni arıyordu bende onları anana yönlendirdim.”
ATAK – Ne biçim konuşuyon lan terbiyesiz, kovuldun.”
İSTİHBAHRATÇI – “Ha*tir lan ben devlet adına çalışıyorum.”der. Atak o sırada karşıdan kendisine doğru gelmekte olan Yalaova Kaymakamı’nı görünce İstihbahratçılarla ilgilenmeyi bırakır.
KAYMAKAM- Af edersiniz tuvalet neredeydi ?
ATAK - Buyrun efendim götüreyim. Pardon göstereyim. Daha önce tanışmış mıydık ?
KAYMAKAM- Sanmıyorum. Murat beyin doğduğu Yalaova ilçesinin Kaymakamıyım. Program için gelmiştik. Tam tuvalete giderken yolda elektrikler kesildi bende kayboldum.
ATAK - Elbette, elbette. Yoksa ben Dükmen’deki bütün Kaymakamları bilirim. Buyrun ben size tuvaletin yolunu göstereyim. Efendim ben Atak Sikiyaşveli. D Tv’nin, Genel Yayın Yönetmeniyim. Görmek istediğiniz başka bir şey varsa çekinmeyin söyleyin, ben size hemen gösterebilirim.

Dışarıda ise, büyük bir kalabalık toplanmış, Murat’ın programını ahlaka aykırı buldukları için protesto gösterisi yapmaktadır. Ayrıca, Zühtü kahveden adam toplamış, Murat’ı dövmek için beklemektedir. Murat ve ekibi binanın çıkışına gelince, Murat’ın etrafındakiler, eli sopalı kalabalığı görünce anında ortadan kaybolurlar. Murat yanında sadece Hakkı ile kalır. Murat ile Hakkı binadan çıkarak kalabalığa girişir. Önce birkaç kişiyi döverler ama Murat’ın dengesi bozulur ve yere düşer. Düşmesiyle birlikte herkes Murat’ın üstüne çullanır, kapaklanır.

Evde programı seyrederken uyayan kalan Yataşa, Murat’ın kendisini aldattığına dair gördüğü rüyanın etkisiyle Murat’ı yakalamak için televizyon binasına gelmiştir. Murat’ı dayak yerken görünce kalabalığın üstüne arabasını sürerek Murat ve Hakkı’yı kurtarıp hastahaneye götürür.

Murat ile Hakkı hasta hanenin acil servise alınırken, Murat sedyede kırılmış dişlerine rağmen gülümsemektedir. Yanındaki sedyede de, tinercilerin tecavüz ettiği kadın vardır. Murat’ın yırtılan gömleğinin altında “Forever Marjinal” yazan kanlanmış bir t-shirt görünür.

Aradan zaman geçince Murat iyileşir ve gayri ahlaki programı nedeniyle kendisine açılan davaya yönelik savunma yapmak üzere hakim karşısına çıkar. Savunmasını yapar.
MURAT- Efendim. Avrupa Birliğine üye olmak istemiyor muyuz ? İşte AB’ne üye olunca hem toplum bu yöne kayacak, hem de televizyon programları bu içerikte olacak. Hala halkımız Avrupa Birliğine girince, sadece Düdükistan’daki amelelerin oraya gidip hıyar satacağını zannediyor. Oysa ki biz onların sistemine dahil olacağımız için çok büyük bir toplumsal dönüşümler yaşayacağız. Önceki devrimlerini “travma” olarak niteleyen Komitacılarımız, bakalım o zaman bu değişimleri halka nasıl anlatacaklar. Hem bu programım hükümet tarafından yayından kaldırılıyor hem de AB yolunda ilerlemeye devam edeceğiz diyorlar. Bu büyük bir çelişki ve iki yüzlülüktür. Bu çelişkinin çözülmesi gerekir. Ha senin programın marjinal ve ahlaksız diyorsanız ben de bir daha program yapmam, ama bunu söyleyen gerçek ve tüzel kişiler ile Prezidante de, Avrupa Birliği’ne tam üyelikten bahsetmesinler, bu maceradan vazgeçsinler. Çünkü ben sadece Düdükistan halkına AB’a girmesi halinde toplumun geleceği yeri gösterdim, yanlış bir şey yapmadım. Yüce Düdükistan milleti adına karar verecek yargıya saygıyla arz ederim.

Murat kararı beklerken göğsünde takılı olan kolyesiyle oynamaya başlar.

Murat hatıralardan kurtulup, 2018 yılına döner. Gençken boynunda olan kolyesi artık Murat’ın tespihidir. Tespihi elinde çekerek Kiliseden çıkıp Dükmen sokaklarında dolaşır. Murat’ın gözüyle Dükmen halkının modernliği, dekolte kıyafetleri, açılmış olan se*s shopları, st*iptiz barları, her yerde bulunan es*ort ilanları görünür.

Akşam olunca kendisinden beklenilenin aksine Murat canlı olarak İslam propagandası yapan bir program gerçekleştirir. DRÜK Başkanı Zühtü, yine hemşehrilerinin kahvesinde arkadaşlarıyla Okey oynarlarken “Canlı Canlı Marjinal” programını seyretmektedir. Ancak bu sefer Zühtü, deri pantolon ve transparan pembe gömlek giymiş ve saçları pembeye boyalıdır. Kahvenin televizyonundaki ekrana, mor çarşaflı küçük kızların sadece el kol hareketleriyle “Sordum sarı çiçeği” söylemeleri görüntüye gelince, siniri artan Zühtü, olaya el koymaya karar verir. Yardımcısına cep telefonundan Gece’yi arattırır. Gece’nin ofisinde, yakışıklı bir genç Gece’nin koltuğunda ifadesiz bir şekilde oturmaktadır. Masadaki telefon çalar. Gece ağzını ovuşturarak diz çöktüğü masanın altından çıkar. O sırada yakışıklı gençte pantolonunun fermuarını çekip koltuktan kalkar. Koltuğa Gece geçerken telefonu açar.
ZÜHTÜ – Ben Zühtü. Ne biçim program bu. Bu programı hemen bitir yoksa çok büyük cezalar gelecek. Küçücük sabilerin beynini yıkıyorsunuz.
GECE- Hangi program o ?
ZÜHTÜ – Canlı Canlı Marjinal. Lan dingil kendi yayınladığın programı gene mi seyretmiyor musun ?
GECE - Eeeee.
ZÜHTÜ – “Lan ne biçim adamsınız siz anlamıyorum ki, durdur şu programı hadi.” deyip
telefonu kapatır. Gece telaşla gene elektriği kestirir.

Neler olduğunu anlayan Murat kaderine razı olup, televizyon binasından çıkar. Dışarıda gene büyük bir kalabalık toplanmıştır. Bu sefer de Murat’ın programını gerici buldukları için, gayler, punklar, sanatçılar protesto gösterisi yapmaktadırlar. Ayrıca, Zühtü kahveden gene adam toplamıştır. Herkes, Murat’ı çıkışta dövmek için beklemektedir. Murat ile Hakkı, binadan çıkarak kalabalığa girişir. Kavga başlar başlamaz arabada bekleyen Yataşa arabayı çalıştırıp kalabalığın arasına dalar ve Murat’ı ve Hakkı’yı bir kez daha kurtarıp hasta haneye götürür.

Murat ile Hakkı hasta hanenin acil servise alınırken, Murat sedyede kırılmış dişlerine rağmen gülümsemektedir. Yanındaki sedyede de, daha önce tinercilerin tecavüz ettiği kadın, yine tinercilerin tecavüze uğramış ve hastahaneye kaldırılmıştır. Murat’ın yırtılan gömleğinin altında “Forever Marjinal” yazan kanlanmış bir t-shirt görüntüye gelir. Her iki dönemde de Murat zekasını ve Marjinalliğini ortaya çıkartmıştır.

Finalde, DTV’ nin haber stüdyosu görüntüye gelir. Kahveci kız spiker olmuş, prompterdan haber okumaktadır.
KAHVECİ KIZ- Dün itibariyle Düdükistan’ın Resmi dilinin İngilizce olmasına İngiltere’den tepki geldi. İngiliz Kültür Bakanlığı ile Kraliyet Akademisi bu gün yaptıkları basın açıklamasında, Düdükistan’da Resmi kullanıma giren yabancı dilin, İngilizceye de yabancı olduğunu belirttiler.
Ekran kararır. Dhı Ent yazısı görünür.

DHI ENT

Deccal, gördüm seni sobe.

 
Gönderildi : 07/10/2011 12:57 pm
(@sataman)
Gönderi: 0
 

Arkadaşım mrb.Form yöneticilerine rica edeceğim ve sana ayrı bir bölüm açsınlar.Tüm senaryo dediklerini orda sergilersin.Ne dersin 🙂

 
Gönderildi : 07/10/2011 3:04 pm
(@onucuncu_1605504554)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

İlginiz ve öneriniz için teşekkür ederim.
Ancak, senaryo bölümü bana yetiyor.
Diğer taraftan, foruma renk katmamı istemeyen sizin gibi bazı üyelerin çok nazik uyarıları sonucunda, Fabrika'nın diğer bölümleriyle ilgilenmeyi bıraktım. Fabrikanın diğer tüm alanları artık tamamiyle sizin, tepe tepe kullanın.
Ancak, Türk sinemasındaki temel yanlış burada da devam ediyor. Genelde (istisnaları elbette var) açı, kadraj, kamera, ışık, kurgu konusunda uzmanlaşan kişiler, senaryonun hatta hikaye yazmanın özel bir dal olduğu gerçeğini unutup, kötü hikayelere, anlamsız metinlere, hatta senaryosuz bir şekilde film çekiyorlar.
Bu forumun kuruluş amacını bilmesem de artık bundan sonraki en büyük faydası; sinemanın farklı dallar ve uzmanlık alanlarından oluştuğunu üyelerine fark ettirerek, kendi konu ve dallarında uzman olan kişilerin bir araya gelmesini sağlayarak, tek başına yapacaklarından daha iyi bir film yapmalarına imkan sağlamasıdır. Ancak, Türkiye'de bir konuda uzman olan, tüm konularda uzmanlaştığını zannederek, başkalarıyla güzel bir iş çıkarmak yerine tek başlarına saçmalamayı tercih ediyorlar. Son sözümden de kimse alınganlık çıkarmasın, benim hiç bir şekilde sanat yapmaya çalışan amatör veya profesyonel kişilerle, bir sorunum olamaz.
Her zaman içten saygılarımla,

Deccal, gördüm seni sobe.

 
Gönderildi : 07/10/2011 4:59 pm
Paylaş: