Uyarmana bir şey demiyorum, ama uyardık zaten. Sürekli aynı şeyi yazmanın forum için de zararı var. Hasbatur’dan yeni mesaj görünce aha diyorum yine birini Türkçe yüzünden mi uyardı acaba. Senin açından da kötü bu. Belki resmi uyarı yapmak lazım. Bunu düşünelim.
Arkadaşlar ben kimseye hakaret etmiyorum, belki biraz sivri şekilde uyarıyor olabilirim ama bu da konunun önemi açısından gerekli bir şey. Eğer ben burada yazılanları dikkate alıp vakit ayırıp okuyorsam, o yazıyı yazan kişinin de bana ve herkese bu anlamda saygı duyması gerekir. Burası herkese açık sosyal bir mecra. Nasıl ki misafirliğe ya da bir iş görüşmesine sokak kıyafetiyle gidemiyorsak, buraya ya da herhangi bir yere bir şey yazarken de "yazınsal özen" bağlamında karşımızdakilere asgari saygıyı göstermemiz gerekiyor. Bir dakikada okuyup anlamam gereken şeyi on dakikada okuyup da anlayamıyorsam, bu yazıyı yazan kişiyi gerekli şekilde uyarmak da benim hakkımdır. Zaten kendi dilini okuyup yazamayan kişiden ne senarist olur ne de başka bir şey. Yolun başındayken kendilerine başka bir meslek ya da uğraş seçmelerini öneririm. Burada vakit tüketmelerinin ne onlara bir faydası var ne de bize.
Düşünce tarzına, felsefene kesinlikle katılıyorum ve seni herhangi bir şeyle suçlamıyorum. Şahsına yönelik bir eleştirim yok, beni yanlış anlama, çok fazla başlıkta da seni desteklediğimi görmüşsündür. Parmak basmak istediğim nokta kesinlikle başka bir şey. Diyorum ki, eleştirdiğin kişi herhangi bir saygısızlık yaptığının farkında, bilincinde olmayabilir. Hak meselesi çok tartışmalı bir konu, bence forumu kuranların, yönetenlerin hakkı ve sorumluluğu düzeni sağlamak ve gerekli uyarıları yapmak. Söz konusu kişi belki düzgün konuşmayı, yazmayı beceremiyor, ama belki bunu burada fark edecek, belki kendini geliştirecek, belki kendini ifade etmeyi öğrenecek ve anlatacak güzel bir hikayesi olacak ileride, bunu bilemeyiz ki. Eğer her dil bilgisini beğenmediğimizi sertçe eleştirip buradan soğutursak, bu insanlar çevrelerine "bir forum buldum, aktif ve güzeldi ama hepsinin burnu kalkık, kavga ettim sildim üyeliğimi, boşver" demeye başlar. Onun yerine her üye olan çevresine "ya bir forum buldum, Türkçem düzeldi, üstüne üstlük de manuel fotoğraf çekmeyi öğrendim iyi mi" dese, güzel olmaz mı? Bak ben Uluslararası İlişkiler okudum, üstüne Sinema yüksek lisansı yaptım tamamen senaryo üzerine, amacım ve hayalim senarist olmaktı; olamadım. Çeşitli reklam ajanslarında kısa süreli de olsa metin yazarlığı yaptım, dizi, reklam ve sinema setlerinde çalıştım, ne umduğum mesleki tatmini bulabildim ne kendimi geliştirebildim ne de para kazanabildim; sırf egolu, emek hırsızı ve kalifiye olmayan iğrenç insanlarla kavga edip durdum. Uzun süreler işsiz de kaldım. Amcam, "gel benimle çalış, işlerin başına geç, hiç yoktan iyidir, sana çok dar gelecek yaptığın işler ama şimdikinden daha çok para kazanırsın" dedi, kabul ettim. Ufak bir aile şirketimiz var, ön tarafı bildiğin semt fotoğrafçısı, dükkan yani. Bayağı bildiğin vesikalık çekilen, fotoğraf basılan mahalle fotoğrafçısı; çok gariban bir yer de değil, çok lüks bir yer de değil. Arka tarafı ofis, orada da başka ufak bir ekiple ben ufak tefek prodüksiyonlar yapıyorum, bazen öne yardım ediyorum, bazen kasaya bakıyorum, bazen vesikalık çekiyorum. Dört seneyi geçti böyle çalışıyorum. Türkçem ve dil bilgimle ilgili bir sorunum yoktu ama fotoğraf ve video çekimi konusunda sıfıra sıfırdım geldiğimde dükkana. Alaylı çalışanlarlayım düşün, hiç bir şey bilmiyorlar, şipşakçı hepsi. Hani bana öğretebileceklerini öğrettiler zaten, kendileri ne biliyor ki? Ben de öyle parama baktım sadece, bir gün sinemaya dönüş yaparım belki diye. Sonra bu forumu buldum, ve sağ olun hepiniz en temel bilgi eksiklerimi bile tamamlamama yardım ediyorsunuz, farkında olmadan senin de bana bir sürü katkın olmuştur; benim de sana olmuştur belki. Üniversiteden arkadaşlarımla bir kaç kere bir araya geldik, masada tepeden baktılar hep bana, "biz nerelere geldik, sen vesikalık çekiyorsun, çok konuşma yanımızda" gibisinden tavırlar takındılar. Halbuki ben onlara "ulan benim vesikalıktan, düğünden kazandığım para hepinizin kazandığının toplamından fazla" demedim. Bir şey sormak için aradığımda bilgi saklarlardı, "sen çok kafanı takma, istersen sana uygun bir fiyata biz hallederiz" gibi cevaplar verirlerdi. Sonra pandemi oldu, biz mal sahibi olduğumuz ve kira vermediğimiz için bir şekilde dayandık, bu arkadaşlarımın hepsinin ya iş yerleri battı, ya kısa çalışma ödeneğine bağlanıp evlerine yollandılar ya da daha düşük maaşlara/kaşelere razı gelip çalışmaya devam etmeyi kabul ettiler. Şimdi beni arıyorlar, "Cem ya, yardıma ihtiyacın olursa kısa film falan biz omuz atarız, ha bu arada enteresan düğün çekimi fikirleri geliyor aklımıza" diye. Tahmin edeceğin gibi hak ettikleri tavırda cevap veriyorum. O yüzden insan kazanmak önemli. Çok uzattım ve Yeşilçamvari bir metin oldu farkındayım, biraz içimi döktüm sanırım.
Dalganı geçebilirsin, canın sağ olsun, ama hayatın gerçekleri işte. 🙂
Bu arada Hasbatur, aramızdaki diyalog farkında olmadan ister istemez başlığın konusuna da hitap etmiş. Başlığa bak: "Hangisinde daha çok para var?" Ajansları, prodüksiyon şirketlerini, kanalları bırakın arkadaşlar, boş gördüğünüz bir yere dükkan açıp vesikalık çekin, düğün çekin 🙂 Şaka bir yana, zengin/başarılı bir esnaf değilim, dükkanın konumu iyi, bir de kirası yok, bir de yarım asırlık olduğundan yerel derecede biliniyor, o yüzden idare ediyor en karanlık kriz zamanlarında bile. Pandemi öncesinde tam zamanlı 6 kişi çalışıyorduk, pandemi sebebiyle 2 kişi kaldık(umarım geçicidir, epey yoruldum çünkü). Belki başlığın konusuna verilecek en iyi cevap, "kariyerinizi çok yönlü çizin" tavsiyesi olabilir. "Kriz zamanlarında ilk işsiz kalanlar insan kaynakları çalışanları ve reklamcılar olur" derlerdir eskiden. Biraz sanırım yelpazeyi geniş tutmak lazım, örnek veriyorum, sadece düğün üzerine prodüksiyon şirketi kalitesinde ve profesyonelliğinde çalışan, çok ciddi paralara çok kaliteli işler çıkaran butik firmalar battı pandemide, çünkü aylarca sürdü düğün yasakları ve çoğu insan da düğününü iptal etti, yasaklar kalkınca da ekonomik sıkıntılardan nikaha döndürdü düğününü vs. Ancak temel konu başlığı yazarlık olduğundan, biraz orada gidelim, bence "başkası adına yazmak" yerine, aynı çabayı, zamanı "kendi adına, ama yapılabilir bir şey yazmak" adına değerlendirmek en mantıklısı. Kimse elinizden tutmasa, elinizdeki satın almasa, kendin belki hayata geçirirsin diye düşünüyorum.
Dalganı geçebilirsin, canın sağ olsun, ama hayatın gerçekleri işte. 🙂
Yanlış anladın beni, dalga falan geçmiyorum. Öyle etkileyici anlatmışsın ki hikâyeni, başından sonuna kadar dikkatle okudum. Mücadelene saygı duyuyorum. Gerekli ekipmanım var, bir yardımım olursa ne âlâ.
Yanlış anlamışım, teşekkür ederim.