(Arkadaşlar sonunu biraz daha toplatıp üzerinde çalışmalıydım ama dayanamayıp vermek istedim. Yorumlarınızı bekliyorum.. Biraz uzun ama...)
AKŞAM / DIŞ / SOKAK
Ortamda bir karmaşa vardır. Bağırışlar ve çığlık sesleri gelir. Birkaç askerin ayakları görüntüye girer. Askerler koşmaktadırlar. Sokaklarda koşmakta, bir şeylerden kaçmaktadırlar. Koşuşturma sonucu askerler dağılırlar ve bir asker eski bir evin kapısını tekmeleyip, içeri dalar.
AKŞAM / İÇ / EV
Asker silahını çekmiştir. İçeride üç kişi vardır. Yer sofrasında yemek yemektedirler. İrkilirler. Anne çocuğu koynuna alıp köşeye atar kendini. Adam ne yapacağını bilemez bir durumda ama sinirlidir. Asker bağırır:
- Yere yatın… Yere yatın…
Adam farklı bir dilde bir şeyler söyler. Asker adamın ne dediğini anlamadığından ve içinde bulunduğu psikolojiden dolayı panik halindedir. Silahını adama doğrultur:
- Yere yatın diyorum… Yere yatın…
Adam yine anlaşılmaz bir şeyler söyler ve diyalog böyle devam ederken konuşmalar karşılıklı bağırışmalara dönüşür. Bu sırada askerin yanındaki kapı aniden ve gürültülü bir şekilde açılır. Asker ani bir refleksle döner ve silah patlar.
GECE / İÇ / YATAK ODASI
Ender yatağından fırlayarak uyanır. Kanter içindedir. Televizyonun açık olduğunu fark eder ve nefes nefese o yöne bakar. Ayaklarını yataktan aşağıya indirir ve başını ellerinin arasına alır. Yatağın yanındaki sehpada duran saate bakar. Saat 05:33ü göstermektedir. Yerinden doğrulup kalkar. Kalkmasıyla birlikte, arkasından televizyon görünür. Görüntü sabit bir şekilde televizyona yaklaşmaya başlar. Televizyon birden kapanır ve görüntü kararır.
GÜNDÜZ / İÇ / OFİS
Asansörün Kapısı açılır ve Ender asansörden çıkar. Üzerinde açık renk bir pantolon ve benzer tonlarda bir pardösü vardır. Elinde çantası koridorda ilerler. Sekreterle selamlaşır; mektuplarını ve gazetelerini ondan alır. Ofisine girer. Elindeki gazeteleri masaya bırakır. Pardösüsünü çıkartırken mektuplara teker teker bakar ve onları da masaya atar. Sandalyesine oturup kravatını gevşetir. Gözlüklerini çıkartıp gözlerini ovuşturur. Çok bitkin görünmektedir. Arkasına yaslanır ve gözlerini kapatır. Yavaş yavaş uykuya dalmaya başlar…
(RÜYA) AKŞAM / DIŞ / SOKAK
Ortamda bir karmaşa vardır. Bağırışlar ve çığlık sesleri gelir. Birkaç askerin ayakları görüntüye girer. Askerler koşmaktadırlar. Sokaklarda koşmakta, bir şeylerden kaçmaktadırlar. Koşuşturma sonucu askerler dağılırlar ve bir asker eski bir evin kapısını tekmeler.
GÜNDÜZ / İÇ / OFİS
Kapı aniden ve gürültülü şekilde açılır. Neşeli bir edayla içeri Sema girer. Ender sert bir hareketle doğrulur ve Sema’ya korku dolu bir ifadeyle bakar. Aynı zamanda şaşkındır. Terlemiş ve soluk soluğadır. Kanlanmış gözleriyle Sema’ya bakar. Sema’nın yüzü ciddi bir hal alır:
- Günaydın.
- Günaydın.
- Sanırım yine iyi bir gece geçirmedin ha.
- Pek sayılmaz.
- Neyse gazeteyi okudun mu?
- Henüz bakamadım.
Ender masanın üzerinde duran gazetelere uzanır ve içlerinden birisini bulur ve sayfaları açar. Bu arada Sema odada dolaşmakta ve etrafı incelemektedir. Pencerenin yanındaki kitaplıkta bulunan birkaç şilte bakar. Bunlarda iki tanesi gazetecilikteki başarılarından verilmiştir. Biri ise ordudaki başarılarından dolayı verilmiş bir askeri şilttir.
- Dünkü yazın. Bir oku istersen. Üzerinde birkaç değişiklik yapılarak basıldı.
- Neden?
Ender sayfaları karıştırır ve yazısını bulur. Şöyle bir göz gezdirir ve:
- Anlatmak istedim bu değildi.
- Biliyorum ama sende biliyorsun. Bu kadar sert yorumlar…
Ender morali bozulmuş bir halde fakat umursamaz bir tavırla sözünü keser.
- Biliyorum, biliyorum… rahatsızlık yaratır.
- Bak aslında yayınlamayacaklardı ama ben seninle görüşeceğimi söyledim ve bilirsin işte biraz yumuşattım.
- Sanırım sana bir teşekkür borçluyum ha.
Sema endişeli bir biçimde Ender’e bakar.
- Ender çıkışta bir yere gidelim olur mu? Biraz konuşuruz. Sanırım buna ikimizin de ihtiyacı var.
Ender sessiz kalır. Sema kapıya doğru yönelir. Ender’e doğru bakar.
- Bir bayanın davetine oldukça kibar bir yanıt… Cafede görüşürüz...
- Tamam, nasıl istersen.
Sema odadan çıkar ve kapıyı kapatır. Ender kafasını elleriyle karıştırıp yüzünü sıvazladıktan sonra gazeteyi eline alır ve yazısını okur. Gazeteyi masanın üzerine, görüntünün önüne fırlatır.
GECE / DIŞ / SOKAK
Cafenin önündeki sokaktan arabalar geçmektedir. Kaldırımdan Ender yürüyerek gelir ve cafeye girer.
GECE / İÇ /CAFE
Kapıdan içeri Ender girmiştir. Kapıyı kapatır ve etrafına bakınır. Ortam çok kalabalık değildir. Sema cam kenarında ortalarda bir masada oturmaktadır. Ender’e bakmaktadır. Ender masaya yaklaşır, sandalyeyi çekip etrafına bakınarak oturur:
- Selam.
- Selam. Nerede kaldın. Gelmeyeceksin sandım.
- Biraz işim uzadı da.
- Yazını mı tamamladın.
- Evet. Ana hatlarıyla… Nasıl olsa yardım sever arkadaşlarım benim yerime yazılarımı düzenliyorlar; öyle değil mi?
Sema sessiz kalır ve endişeli bir tavırla Ender’in yüzüne bakar. Bu sırada garson gelir ve ne istediklerini sorar. Birer bira söylerler. Sema garsonun gitmesini bekler ve aynı endişeli ifadeyle Ender’e bakar. Ender bu bakışlardan rahatsız olmuştur:
- Eee anlat bakalım, neymiş o kadar konuşmak istediğin şey.
- Ender, son zamanlarda hiç iyi görünmüyorsun farkındasın değil mi? Kendini biraz toplamalısın. Neler oluyor sana.
- ……………
- Yine o rüyalar değil mi?
- Evet. Daha çok kabuslar…
- Kabuslar… Ender, aslında seni anlıyorum. Karını, kızını kaybedeli henüz 1 yıl bile olmadı. Bu büyük bir şoktu. Bunu atlatmak kolay değil. Ama sen güçlü bir insansın. Bununla yaşamaya alışmalısın. Hayat bazı şeyleri alıp götürüyor; ama yinede devam ediyor. Sense her gün biraz daha içine kapanıyorsun, çevrenden biraz daha uzaklaşıyorsun. Açıkçası senin için endişeleniyorum Ender.
Ender şimdi daha sakindir ve Sema’yı önündeki biraya bakarak dikkatle dinlemiştir:
- Bütün bunların farkında olmadığımı mı sanıyorsun Sema. Ama artık her şeyi kontrol edemiyorum. Her şeyden önce aklımdaki düşünceleri. Nerden geldiğini ve ne anlama geldiğini bilmediğim rüyalar görüyorum. Kontrol edemiyorum. Ve bu beni çok yoruyor Sema. Beni az çok tanıyorsun. Hayatım boyunca kontrolün hep bende olmasını istedim. İşimde, evliliğimde, her şeyde… Hayatımda kontrolüm dışında gelişen ve benimde bir şekilde içinde olduğum her şey benim için bir kabustu. Hep bir şeyler yapabilecek olmanın ama yapamamanın acısını çektim. Hiç değilse içimdeki bu duyguları kontrol edebiliyordum. Ama artık yapamıyorum Sema. Geçmişimdeki hatırladığım, hatırlamadığım birçok şey peşimi bırakmıyor. Keşkelerden kurtulamıyorum. Birde o rüyalar… Yaptığım bir şeyleri görüyorum ama sonunda ne oldu… bilmiyorum, hep yarım. Bunlar ürkütüyor beni, yoruldum Sema, yorgunum.
- İnan bana seni anlıyorum Ender. İçinde bulunduğun durumun ne kadar zor olduğunu anlıyorum. Geçmişinde olan bazı şeylerin seni hep rahatsız ettiğinin de farkındayım. Orduda yaşadığın o büyük travmanın seni çok yıprattığını biliyorum. Fakat sen direndin. Her ne kadar o döneme ait bazı şeyleri hala hatırlamıyor olsan da bunları aşmayı başardın. Kendine yeni bir hayat kurdun. Bütün o yaşadığın kötü günleri geride bıraktın. Şu an, o çok eskide kalmış günlerdeki Ender’i görüyorum ve bu beni rahatsız ediyor.
- Bununla baş edemiyorum Sema. Gözlerimi her kapadığımda aynı şeyler tekrar tekrar gözlerimin önüne geliyor. Ne yapacağımı bilemiyorum.
- Bak; yardıma ihtiyacın var Ender.
- ……
Sema çantasından bir kart çıkartır ve Ender’e uzatır.
- Al… Bir arkadaşımın tavsiyesi. Yardımı olacaktır… Lütfen…
Ender kartı istemeye istemeye alır. Gözlerini kısarak karta bakar. Kartı cüzdanına koyar ve kredi kartını çıkarır:
- Geç oldu. Kalkalım istersen Sema.
- Olur kalkalım.
Cafenin kapısından çıkarlar ve görüntü sabitken kaldırımdan yürüyerek görüntüden kaybolurlar.
GECE / İÇ / YATAKODASI
Görüntü perdeleri açık pencerenin önünden yavaşça hareket etmektedir. İnleme sesleri duyulmaktadır. Görüntü masanın önünden geçerken sürahi ve yarısı suyla dolu bir bardak görünür. Görüntü hareketine devam eder ve duvara dönerek bir resim (yaşanılan karmaşayı özetleyen bir resim) üzerinde sabitlenir. İnlemeler devam etmektedir. Ve bir anda kısık bir haykırışla beraber doğrulan Ender’in başı görüntüye girer. Terlemiş ve soluk soluğadır. Etrafa bakınır ve gözlerini yumarak başını öne eğer. Ayaklarını aşağı uzatıp yatağa oturur. Derin nefes almaktadır. Biraz bu halde kendine gelmeye çalışır. Yatağın yanındaki komidine bakar. Görüntüde saat vardır. 03:27 Fokus öne gelir ve Ender’in cüzdanı görünür. Eli görüntüye girer ve cüzdanı alır. İçinden bir kart çıkartır. Bir müddet karta bakar. Görüntü yine komidinin üzerindedir. Cüzdanla birlikte kartı aynı yere hafifçe atar. Kalkıp görüntünün önünden geçtiği görülür. Banyonun ışığı yanar ve içerisi hafifçe aydınlanır. Görüntü komidine yavaşça yaklaşmaktadır. Su sesi duyulmaya başlar. Görüntü dikleşerek kartı ve cüzdanı yukarıdan gösterir ve yaklaşmaya devam eder. Görüntüde sadece kart kalmıştır.
- Piskiyatr Hekim Fahri TOK -
Bu arada kısık bir telefon sesi duyulmaya başlar. Görüntü geçişi başlar…
GÜNDÜZ / İÇ / MUAYENEHANE
Telefon sesi devam etmektedir ve netleşmiştir. Kapının üzerinde Fahri TOK yazmaktadır.
Görüntü hareket eder ve birisinin telefona cevap verdiği duyulur. Sekreterdir ve konuşurken görüntüye girer. Görüntü devam eder. Ender görüntüye girer. Sıkılmış gibi görünmektedir. Etrafa bakınmaktadır. Sekreterle göz göze gelirler. Kız telefonla konuşurken Ender’e davetkar bir şekilde bakmaktadır. Ender hafifçe gülümser ve kafasını çevirir. Sehpanın üzerinde dergiler ve günlük gazeteler bulunmaktadır. En üstte duran sağlık dergisinin üzerinde genç bir adamın resmi vardır. Altında Fahri TOK yazmaktadır. Dergiye dikkatlice bakar. Kapakta, resmin hemen üzerinde büyük puntolarla “ DERMATOLOJİK DAVRANIŞ YÖNETİMİ” (Bunu salladım. Daha uygun bir terim bulunmalı.) yazmaktadır. Sekreterin sesi duyulur:
- Ender Bey…
Ender kafasını çevirip sekretere dalgın bir şekilde bakar. Sekreter alımlı bir şekilde bakmaktadır.
- Ender Bey buyurun. Fahri bey sizi bekliyor.
Ender hemen doğrulup kapıya doğru yönelir. Kapıyı açıp içeriye girer ve kapıyı kapatır. Odaya doğru dönüp bakar. Birçok kitabın olduğu bir kütüphane vardır. Hemen yanında büyük bir masa ve önünde iki sandalye ve bir sehpa vardır. Masanın üzerindeki isim yazılı plaka görüntüdedir. Yandaki odanın kapısı açılır ve içeri resimdeki adam, Fahri girer. Ani bir hareketle Ender’e bakar:
- Merhaba, Ender Bey…
- Evet.
- Hoş geldiniz. (Sandalyeyi göstererek.)Lütfen şöyle buyurun.
Elindeki kağıt havluyla ellerini kurulayarak masasına doğru yönelir. Ender de masaya yaklaşıp sandalyelerden birine oturur. Fahri elindeki havluyu çöpe atar ve doğrulur. Bir süre Ender’e sabit bir şekilde bakar ve ani bir şekilde söze girer:
- Evet Ender Bey… Sizi rahatsız eden problem nedir.
- Fahri Bey. Rüyalarım. Bazı rüyalar görüyorum ve geceleri bu rüyalar yüzünden uyuyamıyorum.
- Ne tür rüyalar Ender Bey. Hayaller mi, dini öğeler mi?
- Hayır, hayır… O tür değil. Geçmişimde yaşadığım bazı şeyleri görüyorum. Ama sonuçlanmıyor. Bir şeyler oluyor ama anlayamıyorum.
- Geçmişinizle ilgili şeyler görüyorsunuz ama ne olduğunu anlamıyorsunuz öylemi.
- …. Aslında en başından anlatmalıyım Fahri Bey. Ben ordudaydım, 7 yıl öncesine kadar yüzbaşıydım. Olay esnasında dış görevdeydik, yani sınır ötesi. Operasyonda işler ters gitti ve pusuya düştük. Yakalanmak üzereydik. Hatırladığım şuursuzca kaçıyorduk ve orada bir şeyler oldu. Ne olduğunu hatırlayamadığım şeyler… Gözlerimi askeri hastenede açtığımda diğer arkadaşların başaramadığını öğrendim. Fakat neler olduğunu hatırlayamıyordum ve sanırım bir bunalım içindeydim. Bu rüyaları o zamanlar görmeye başladım. 1 yıl kadar tedavi gördüm. Her şey normale dönmüştü. Uykularım düzene girmişti, sakindim… Fakat yakın zamanda eşimi ve çocuğumu kaybettim. Rüyalarda hemen arkasından yeniden başladı. Ve işte buradayım….
- Başınız sağ olsun Ender Bey. Gerçekten çok üzüldüm. Durumunuza gelince… Öncelikle dosyalarınızı incelemem gerekecek. Hemen yarın getirin dosyalarınızı, bir bakalım; umarım size yardımcı olabilirim.
Ender teşekkür eder ve kalkar el sıkışırlar. Kapıdan dışarı çıkar. Kapıyı kapatıp, eli kapının kolunda öylece durur. Kafasını kapının camına dayar ve derin derin nefes alır. Yaşadığı sıkıntılarla dolu günleri bir çırpıda anlatı vermiştir. Bu kısacık zamanda hepsi gözünün önünden geçmiştir. Ses duyulur:
- Ender Bey… Ender Bey…
Sesin nereden geldiğini anlamaya çalışır gibi telaşlı bir refleksle bakınır. Sekreterdir konuşan:
- Ender Bey; iyi misiniz?
- Evet…. evet iyiyim, sağ olun.
Ağzının içinde geveleyerek:
- Sanırım…
Hızlı bir şekilde odadan çıkar. Ve kapı kapanır.
AKŞAM / DIŞ/ SOKAK
Ender arabasına biner ve yola çıkar.
AKŞAM / İÇ / ARABA
Camı aralar ve bir sigara yakar. Canı sıkkın görünmektedir. Cep telefonu çalar. Arayan Sema’dır. Yüzünü buruşturur, hesap vermeyi zaten sevmeyen biridir. İstemeyerek, daha çok mecburiyetten telefonu açar:
- Buyur Sema.
- Koca oğlan ne haber? Ne yaptın görüşmeyi.
- Hıı… Görüştük işte, anlattım durumu; yardımcı olacağını söyledi. Bilmiyorum.
- Neyi bilmiyorsun.
- Yani… sadece anlatırken bile çok sıkıldım.
- Allah Allah… saçmalama Ender. Ne demek sıkıldım, bununla yaşayamazsın. Kurtulmanın da başka çaresi yok. Ne dedi sana…
- Eski dosyaları istedi. Gözden geçirecekmiş işte.
- Tamam o zaman, yarın dosyalarınla birlikte gidiyorsun demektir…
- Sanırım gideceğim.
- Çok güzel, işte böyle. Sonra görüşürüz. İyi geceler…
- İyi geceler…
Telefonu kapatır ve sağa çekip durur. Arkasına yaslanıp saçlarını karıştırır. Sonra direksiyonu iki eliyle gergince tutarak düşünmeye başlar ve görüntü kararır.
GÜNDÜZ / İÇ / MUAYENEHANE
İki adet dosya görünür. Ender elindeki dosyaları Fahri’ye uzatmaktadır. Fahri dosyaları alır ve incelemeye başlar. Dosyadaki bilgilere dikkatle bakmaktadır. Görüntüye çeşitli sayfalardan satırlar girer. Hafıza kaybı… … bağlı kontrolsüz davranışlar… …saldırganlık… …aşırı ve ani tepkiler verdiği….
Fahri başını kaldırmadan Gözleriyle Ender’e bakar. Çok ciddi ve dikkatli bir bakıştır bu. Sonra tekrar dosyalara döner gözleri ve az sonra sevinmiş gibi hafif bir gülümsemeyle Ender’e tekrar bakar:
- Ender Bey… Dosyadaki bilgiler çok yararlı. Ve sanırım durumumuz çokta umutsuz değil. Size bir süre bir tedavi uygulayalım ve sonuçlarını gözlemleyelim. Buna göre de tedavinin gidiş hattını belirleriz. Öncelikle yapmamız gereken, az önce anlattığınız rüyada ne olduğu. Önce bunu öğrenmeliyiz. Sanırım bunu çözdüğümüzde sizi rahatsız eden o rüyalardan kurtulmamız daha kolay olacak. Şunu da söylemek isterim ki tedavinin ilk dönemleri biraz sıkıntılı geçecektir... Size şu ilaçları veriyorum.
Çekmeceyi açıp bir şişe ilaç çıkartır ve Ender’e uzatır. Ender uzanıp şişeyi alır ve şöyle bir bakar. Üzerinde hiçbir yazı yoktur. Beyaz tabletler vardır içinde. Fahri devam eder:
- Günde iki defa tok karnına; sabah akşam alabilirsiniz, yemeklerden sonra. Hemen bugün başlayalım. 1 hafta sonrada tekrar gelin bir görüşelim.
- Başka bir şey…
- Şu an başka bir şey yok. Dediğim gibi sonuçları bir görelim.
- Teşekkürler.
Ender kalkar ve Fahri’nin elini sıkar. Kapıdan çıkmak üzereyken Fahri’nin sesi duyulur:
- Herhangi bir değişiklik hissederseniz hemen beni haberdar edin… Herhangi bir şey…
Ender tamam der gibi başını öne eğer ve kapıdan çıkar. Görüntüde Fahri vardır. Ender’in arkasından ciddi ve soğuk bir ifadeyle bakmaktadır.
GECE / İÇ / YATAKODASI
Banyonun ışığı yanmaktadır. Su sesi gelir. Çeşme kapanır ve ses kesilir. Belinde havlu sarılı Ender odaya girer ve ışığı açar. Başka bir havluyla kafasını kurulamaktadır. Havluyu masanın yanındaki sandalyenin üzerine asar. Masanın üzerinde duran ceketinin cebinden ilaç kutusunu çıkartır. Bir tablet alır eline. Bardağa su doldurur. Elindeki tablete bir süre için bakar ve ağzına atar. Suyu da bir güzel içer. Bardağı masaya koyduğunda görüntüde bardak vardır. İçindeki su sağa sola sallanmaktadır. Işık söner.
GÜNDÜZ / İÇ / BÜRO
Ender odasında çalışmaktadır. Dosyaları karıştırmaktadır. İşine çok konsantre olmuştur. Odada birinin olduğunu fark eder ve kafasını kaldırıp Sema’yı karşısında görür.
- Günaydın Sema, geldiğini duymadım.
- Nasılsın. İyi görünüyorsun…
- Evet, İyi hissediyorum.
- Rüyalarla aran nasıl.
- Rüyalar yok.
- Nasıl yok!
- Yok işte… O geceden beri hiç görmedim ve mışıl mışıl uyuyorum.
- Uzun süreden beri ilk defa seni bu kadar neşeli görüyorum.
- İlaçları kullanmaya başladığımdan beri rüyaları görmüyorum. Uykularım düzene girdi. Sabahları dinç uyanıyorum. Kendimi gerçekten iyi hissediyorum Sema.
- Gerçekten çok sevindim buna.
- Bu akşam için bir planın var mı?
- Hımmm… Bir düşünelim… Sanırım yok. (Gülümserler)
- O zaman biraz eğlenelim bu akşam.
GECE / İÇ / BAR
Ender ve Sema bir masada oturmaktadır. Çalan müzikler eşliğinde eğlenmektedirler. İçki içerler. Birbirlerinin kulaklarına fısıldayarak bir şeyler söyleyip gülüşmektedirler. Çok samimi görünürler. Ender bir sigara yakar ve sahnede oynayanlara doğru dönüp izlemeye başlar. Görüntüde flaşör ışığının altında oynayan insanlar vardır. Önce frekansı yüksek olan flaşörün frekansı azalır ve görüntü oynayan insanların üzerinden boş duvara doğru yaklaşır ve müziğin sesiyle birlikte görüntüde yavaşça kısılır ve ekran kararır.
GECE / DIŞ / AÇIK ARAZİ
Görüntü karanlıktır. Koşan birinin nefes alıp verme sesleri duyulmaya başlar hemen ardından. Koşan kişinin gözünden görüntü yavaşça girer. Görüntü koşmanın etkisiyle sabit değil sallanıyordur. Kırsal bir alanda koşulmaktadır. Görüntü yine yavaşça kısılır hemen ardından seslerde kısılarak kaybolur. Aynı şeyler aynı şekilde tekrar görünür. Bu kez görüntüde arazinin sonunda ağaçlık bir bölge görünür ve aynı şekilde sonlanır. Aynı şeyler aynı şekliyle bir kez daha görünür ve koşan kişi hızla ormana dalar. Orman içinde olanca gücüyle koşmaktadır. Ağaçların arasında bir süre koştuktan sonra bir ağacın yanında durur ve yere diz çöker. Görüntüde koşan eleman vardır. Dizlerinin üzerine çökmüş ve kafasını önüne eğmiştir. Yavaşça kafasını kaldırır. Enderdir bu. Yüzünde bir yerden fışkırmışçasına kan vardır. Suratında korkmuş, şaşkın bir ifadeyle boş boş bakmaktadır. Yavaşça başını öne eğerek ellerine bakar.
Ellerini yavaşça açar. Avuçları kan içindedir.
GECE / İÇ / YATAKODASI
Ender uykusundan fırlayarak uyanır. Küçük bir çığlık atmıştır.Yanında yatmakta olan Sema’da bir anda fırlar ve Ender’i sakinleştirmeye çalışır. Ne olduğunu anlamak için Ender’e sorular sorar. Fakat Ender sanki söylenenlerin hiçbirini duymamaktadır. Yüzünde rüyasında gördüğü yüzünün ifadesi oluşmuştur. Bakışları sabit ve boştur. Görüntü yüzünde sabitlenir ve yavaşça yaklaşarak bir noktada durur. Görüntü geçişi başlar.
GÜNDÜZ / İÇ / MUAYENEHANE
Görüntü geçişiyle birlikte Ender’in yüzü yine görüntüye girer ve görüntü yavaşça uzaklaşır yüzünden. Endişeli bir ifadesi vardır, ama sakindir. Fahri Tok söze girer:
- Anlattıklarınız çok etkileyici bir durum. Sizin için ne kadar can sıkıcı olduğunu da tahmin edebiliyorum. Fakat bunlar iyiye yönelik bir gelişme olarak da görülebilir. Bakın Ender Bey bugüne kadar görmüş olduğunuz rüyalar yaşadığınız fakat hatırlamak istemediğiniz bir takım gerçekler. Fakat beyniniz bunları hatırlamamaya şartlandığı için bilinç altınızda bir yerde gizlenmiş olarak bekliyorlar. Bu gerçeklere en çok, bilinç altımıza en yakın olduğumuz zaman olan rüyalarımızda yaklaşırız. Uzun süredir gördüğünüz rüyalar beyninizin izin verdiği miktardaki bilgiyi içermekteydi. Fakat bugün için biz bu kilidi zorlamış hatta kırmış durumdayız Ender Bey. Ve asıl yapmamız gereken olayın arkasındaki asıl gerçeğe ulaşmak. Eğer bunu başarabilirsek gördüğünüz rüyalardan sonsuza dek kurtulmuş olacağız.
Konuşması sırasında gözleriyle Ender’i süzmektedir. Tepeden tırnağa Ender’i inceler. Ender bacak bacak üstüne atmış, sıkıntıdan ayaklarını sallamaktadır. Fahrinin bakışları ayaklarına kaymıştır. Ayakkabılar görüntüde vurgulanır.
- Günlerdir rüya görmüyordum. Her şeyin geride kaldığını düşünmeye başlamıştım. Hayatım normale dönüyordu. Dün gece… Bu beni çok etkiledi.
- Anlıyorum, anlıyorum… ama inanın doğru yoldayız. Bakın ilacın dozunu biraz arttıralım, öğlende de bir tablet alın… Sizden biraz daha sabretmenizi isteyeceğim. Büyük ihtimalle gördüğünüz rüyalar daha da net sonuçlara ulaşacak. Rüyalardan kaçmayın Ender Bey. Bakalım bizi nereye götürecekler.
Ender endişeli bir ifadeyle Fahri’nin gözlerinin içine bakar….
GÜNDÜZ / DIŞ / ARABA
Ender arabasıyla gitmektedir. Sahilde biraz hava almak istemiştir. Durur ve cebinden ilaçlarını çıkartır. Bir şişe su açıp ilacı ağzına atıp suyu içer. Arabadan iner.
GÜNDÜZ / DIŞ / SAHİL
Ender bir sigara yakar ve denize doğru bakmaktadır. Radyoda eğlenceli ve eskilerden bir müzik çalmaktadır. (Sweet for my sweet) Etrafta oynayan çocuklara, bıcır bıcır dolaşan birbirinden güzel genç kızlara bakar. Denize bakar. Vapurdan el sallayanlar. Küçük balıkçı tekneleri. Bu arada görüntü müziğin ritmine uygun olarak hareket eder. Ender sürekli gülümsemektedir. Görüntü tekrar oynayan çocuklara doğru döner… Müziğin sesi kısılmaya başlar. Çocuklar oynamaktadır. Enderin dikkatini içlerinde bir çocuk çeker. Çocuk oynayan çocukların arasında durmaktadır, ama oyun oynamıyordur. Sinsice gülümseyerek elleri yanda, bakışları sabit Ender’e bakmaktadır. Çocuk sanki oraya ait değildir. Üzerinde sadece açık kahverengi bir pantolon vardır ve belinden ince bir urgan ipiyle bağlanmıştır. Ayakları ve üzeri çıplaktır. Saçları kısa alnının üzerinden düz bir şekilde kesilmiş sıska bir çocuktur. Ender çocuğa dikkatlice bakar ve yüzünde bir gariplik olduğunu görür. Çocuğun yüzü çok şekilsizdir. Çocukla göz göze gelmişlerdir. Bu arada bir top yan taraftan önüne arabasına vurur. O yöne bakıp tekrar geri baktığında çocuk orada değildir. Etrafına bakınır, çocuğu arar gözleri. Fakat çocuk orda değildir.
AKŞAM / DIŞ / SOKAK
Ender arabasını park eder. Arabadan iner. Bir kedi sesi duyar. Kafasını çevirip bakınır. Arabanın kapısını kilitler. Evine doğru yürümeye başlar. Kedinin sesi tekrar duyulur. Durup tekrar bakınır. Karşı kaldırımda, park halindeki bir arabanın hemen önünde, kaldırıma uzanmış bir kedi yavrusu görür. Hafifçe gülümseyerek kediye biraz bakar. Bu esnada kaldırımın araba nedeniyle görünmeyen kısmından bir el uzanır ve kedinin başını okşamaya başlar. Ender yavaşça ilerler bu elin kime ait olduğunu görmeye çalışır. Kediye doğru kafasını çevirmiş çıplak ayaklı bir çocuk görür. Çocuk kediyi şefkatle sevmektedir. Çocuk kafasını çevirip Ender’e bakar. Bu sabah sahilde gördüğü çocuktur. Ender şok olmuştur. Çocuk sinsi bir şekilde gülümsemektedir. Okşadığı eliyle kedinin boynunu yavaşça kavrar ve kaldırıma bastırır. Diğer elini ise havaya kaldırır. Elinde bir taş vardır. Yine sinsice gülümser. Ender’in gözünün içine bakmaktadır. Ender dehşet içinde donmuş kalmıştır. Elini iyice havaya kaldıran çocuk Ender’in gözlerinin içine bakarak elini aşağıya indirir.
SABAH / İÇ / SALON
Ender gözlerini açar. Nerde olduğunu anlamaya çalışır. Gördüklerinin rüya olduğunu düşünüp rahatlamışçasına nefesini verir. Aslında rahattır. Gördükleri onu çokta etkilememiş gibidir. Salonda koltukta uyuya kalmış olduğunu görür. Duvardaki saate bakar. Sonra kalkıp banyoya yönelir. Yüzüne bir iki kez su vurur, yüzünü kurular ve kafasını kaldırıp aynaya bakar:
- Sanırım alışıyorum… diye mırıldanır.
Dairenin kapası açılır. Ender dışarı çıkar. Kapıyı kilitler. Merdivenlere yönelir…
SABAH / DIŞ / SOKAK
Apartmanın kapısından çıkar. Elinde çantası vardır. Yavaş adımlarla ilerlemektedir. Arabasına doğru yönelir. Arabasının otomatik kilidini açar. Kapıyı açar. Çantasını içeri atar. Tam arabaya binecekken, karşı kaldırımda siyah araba gözüne çarpar. Bu gördüğü arabadır. Dikkatlice bakmaya başlar. Arabanın arkasında Bir şeyin hareket ettiğini görür. Arabanın kapısını yavaşça kaptır ve siyah arabaya yönelir. Yavaşça kaldırımı görebilecek şekilde kaldırım boyunca ilerler. Arabanın önünde arkası dönük yere eğilmiş bir çocuk görünür. Önünde bir şeyle ilgileniyordur. Tam bu esnadan bir kadın sesi duyulur:
- Samet! Samet! Ne yapıyorsun orada. Çekil. Çekil.
Çocuğu kolundan tutup sürükler. Çocuk korkmuş gözlerle başını öne eğip Ender’e bakar. Annesi azarlar:
- En sonunda mikrop kapacaksın. Nerede muzurluk, orada sen. Nedir senden çektiğim benim ya. Yürü diyorum yürü…
Ender çocukla kadının arkasından bakar. Daha sonra çocuğun orada neyle oynadığını görebilmek için yaklaşır ve bakar. Kaldırımın dibinde, rüyasında gördüğünü sandığı kedi yatmaktadır. Kafası ezilmiştir. Ender şaşkındır. Gördükleri rüya değil de acaba gerçek midir? Ölü kedinin üzerine yaklaşmıştır görüntü. Üzerinde sinekler uçuşmaktadır. Görüntü bir sineğe yaklaşır.
GÜNDÜZ / DIŞ / ÇAY BAHÇESİ
Gazete bir sineklik gibi aniden masanın üzerine vurur. Yaşlı bir adam masanın üzerindeki sineği vurmuştur. Yüzünde başarmanın verdiği mutlu bir gülümseme vardır.
Fokustan arka masada oturan Ender ve Sema görünür. Sema hararetli bir şekilde bir şeyler anlatmaktadır:
- Saçmalıyorsun Ender… İnanamıyorum sana… Nasıl olurda vazgeçersin?
- Bilmiyorum Sema, beni rahatsız eden bir şeyler var…
- Gerçekten saçmalıyorsun sen Ender. İlaçlarını düzenli kullanıyor musun peki?
- İlaçlarımı hiç aksatmadım… Ne dediyse eksiksiz yaptım. Daha öncede tedavi gördüm Sema. Bu sabah gördüklerim ya da her neyse işte… Hiçte normal şeyler değildi; anlıyor musun.
- Geçen sefer ki tedavinin bir şeyi çözmediğini gördük Ender. Neden bu kadar çekiniyorsun anlayamıyorum.
- Korkuyorum Sema. Kötü şeyler olacak hissediyorum.
- Lütfen Ender. Yalvarırım burada bırakma. Bak ben hep yanındayım. Bu sorunu birlikte atlatacağız. Bütün korkularının yersiz olduğunu göreceksin.
AKŞAM / DIŞ / SOKAK
Çaylarını içip otoparka giderler.
- Arabayı sen al Sema. Ben otobüsle giderim. Hem biraz yürümek istiyorum.
- Ender söylediklerimi iyi düşün, hemen pes edemezsin.
Ender sessiz kalır…
- Yarın görüşürüz… der Sema ve arabaya binerek uzaklaşır.
AKŞAM / İÇ / OTOBÜS
Ender orta kapının hemen yanında bir koltukta oturmaktadır. Ender camdan dışarıya boş bir ifadeyle bakmaktadır. Otobüste çok fazla insan yoktur. Genç bir adam kulağında walkmani müzik dinlemektedir. Müziğin sesi kısık bir şekilde duyulmaktadır. Sert ve tedirgin edici bir müzik dinlemektedir genç. Otobüs şoförü camı aralamış sigarasından çekmektedir. Ender’in bakışları yine dışarıdadır ve şehrin ışıkları akmaktadır. Ender’in başı düşmeye başlar…
Ender gözlerini yavaşça açar. Etrafına bakınır ve nerede olduklarını anlamaya çalışır. İneceği durağı kaçırdığını farkeder ve birden yerinden fırlayarak şoföre seslenir…
- İnecek var… müsait bir yerde lütfen.
Şoför aniden durur ve sinirli bir şekilde Ender’e bakar:
- İn hadi kardeşim…
Yolun ortasında durmuş, kapıları açmıştır. Ender hemen dışarı fırlar. Yere inmesiyle birlikte sert bir korna sesi duyar ve önünden hızla bir araba geçer. Araba az daha Ender’e çarpacaktır. Ender paniklemiş ve sinirlenmiştir. Dönüp otobüs şoförüne bakar. Adam ilgisiz bir bakış atıp, kapıları kapatır ve park yerine doğru hareket eder. Ender hala olduğu yerde sinirli bakışlarla şoföre bakmaktadır. Araç ilerlerken gözleri şoförün arkasında oturan çocuğa takılır. Beyninden vurulmuşa döner. Bu o çocuktur ve Ender’e bakmaktadır. Araç gider. Ender olduğu yerde baka kalmıştır.
GECE / DIŞ / OTOBÜS PARK ALANI
Otobüs yavaşça park yerine yanaşır. Işıkları söner. Aracın motoru durur. Şoför araçtan iner. Kapıyı kapadıktan sonra hareket amirliğine doğru yönelir. Adam görüntüden uzaktadır. Görüntüye aniden bir çift ayak girer ve durur. Bunlar Ender’in ayağındaki ayakkabıların aynısıdır. Yavaş adımlarla şoförün olduğu noktaya doğru hareketlenir… bir gök gürültüsü duyulur ve yağmur damlaları birer ikişer yere düşmeye başlar. Görüntü kararırken, yağmurun sesi artmaya başlar.
GÜNDÜZ / DIŞ / OFİS
Yağmur sağanak halde yağmaktadır. Kaldırımın üzerine düşen yağmur damlaları görülür. Bir çift ayak görüntünün önünden geçer. Sema koşarak ofis binasının kapısını açar. Arkasını dönerek şemsiyesini kapatır. Şöyle bir yağan yağmura bakar ve içeri girer.
GÜNDÜZ / İÇ / OFİS
Koridorda yürümektedir. Ofistekilerle selamlaşır. Ender’in odasının kapısı aralıktır. Kapının önünde çamurlu ayak izleri vardır. Sema merak içinde kapıyı açar. Ender ayakabılarını silmektedir.
- Bu ne pislik böyle. Nereye girdin sen.
Ender ani bir reflexle Sema’ya bakar. Bir an panikler gibi olur. Yaptığı şeyi gizlemek ister gibi davranır. Sonra duraksar gözleri Sema’nın üzerindedir. Ayakkabılarını gösterir.
- Sabah sabah çamura bulandım. Arabayı şu yeni açılan fırının oraya parkettimde. Biliyorsun orası berbat durumda.
- Arabanı kapının önünde gördüm sanki?
- Ya… Evet… Daha sonra oraya çektim. Ama bir kez kendimizi batırdık işte…
Sema şüpheli bakışlarla:
- Doğru kendin gibi etrafı da batırmışsın.Neyse, nasıl hissediyorsun kendini.
- Fena değil…
- Fena değil..? Pekala, yinede bugün Fahri Beye gidiyorsun değil mi? Kontrol günün.
Ender çok kesin bir ifadeyle ve hatta birazda sinirli bir şekilde.
- Elbette, Kontrole kesinlikle gitmeliyim. Fahri Bey kontrolleri asla aksatmamamı söyledi biliyorsun.
Aldığı cevap Sema’yı şaşırtmıştır fakat hoşuna gitmiştir.
- Güzel. Bu kadar kararlı olman hoşuma gitti.
- Tabiki. Fahri Beye muhakkak geleceğimi söylemiştim. Hem sonra yakın zamanda bundan kurtulacağımı söylüyor. Burada bırakamayız, değil mi?
Yüzünde çok çocuksu bir tavır vardır Ender’in. Bu Sema’nın hoşuna gitmiştir.
- Tamam. Görüşmenden sonra istersen bir yere gideriz ha.
- Olur.
- Seni ararım…
Ender “tamam” der gibi başını öne eğer. Sema son bir bakış atıp gülümseyerek odadan çıkar. Ender Sema’nın gitmesiyle rahatlamış gibidir. Derin bir nefes verir ve ayakkabılarını temizlemeye devam eder.
AKŞAMÜSTÜ / İÇ / MUAYENEHANE
Fahri arkasına yaslanmış Ender’e bakmaktadır. Ender masanın önünde sandalyede oturmaktadır.
- Anlattığın her şey çok olumlu Ender. Bunlar sende gözle görülür bir değişmenin ifadesi.
Ender’in gözlerinin içine bakar dikkatlice.
- Peki ya ilaçların. Hiç aksattın mı?
- Hayır Fahri Bey. Siz ilaçlarımı aksatmamamı söylemiştiniz. Bende devamlı kullanıyorum.
Ender çok saygılı ve masumane tavırlar içindedir. Fahri dikkatli bakışlarını yine Ender’in üzerine dikmiştir.
- Peki ya akşamları alıyor musun ilaçlarını?
Ender bir an düşünür. Hatırlamaya çalışır gibidir. Sonra çekingen bir şekilde:
- Elbette alıyorum Fahri Bey.
Fahri sert bir şekilde sorar.
- Bana yalan söylemiyorsun değil mi Ender?
Ender korkmuş bir şekilde başını öne eğerek:
- Hayır Fahri Bey; kesinlikle.
Fahri sert ve dikkatli bir şekilde Ender’e bakar. Sonra ayağa kalkar. Yavaş adımlarla pencereye doğru ilerler. Ender’in başı öne eğiktir ve başını hafifçe kaldırıp Fahri’nin ayaklarına bakar. Yüzüne bakmaya korkuyor gibidir. Fahrinin ayaklarına bakarken ayağında Ender’in ayakkabılarının aynısı görünür. Ayakkabılar vurgulanır. Fahri jaluziyi aralayarak dışarı bakar. Sonra arkasını dönüp Ender’e bakar.
- Normal olmayan hiç bir şey yok öyle mi? Peki ya dün akşam neredeydin Ender?
Ender öne eğilmiş başını yavaşça kaldırır. Sert bir ifadeyle Fahri’nin gözlerinin içine bakar. Net bir şekilde cevap verir.
- Evdeydim.
- Ne yapıyordun?
- Televizyon, televizyon seyrediyordum…
- Ne seyrediyordun?
- Susam sokağı.
Ender Fahri’ye ilk baştakinin aksine sert bir şekilde yanıt vermektedir. Fahri’de karalı bir şekilde sormaya devam eder.
- Peki ya ondan önceki gece yemeğini nerede yedin?
- Evde.
- Ne yedin?
Ender sinirli bir şekilde ayağa kalkar:
- Bunları bana neden soruyorsun doktor?
Sanki Fahri’nin beklediği bir tepkidir bu. İstifini hiç bozmaz.
- Sadece detaylar Ender, sadece detaylar.
- Bittiyse gidebilir miyim?
- Tabiki.
Ender sinirli bir şekilde arkasını döner kapıyı açar ve dışarı çıkıp kapıyı arkasından kapatır. Görüntüye kapının arkasındaki askıda asılı olan palto girer, hafif bir şekilde çamurludur. Görüntü Fahri’nin yüzündedir. Fahri düşünceli ve ciddi bir şekilde kapıya bakmaktadır.
GECE / DIŞ / SOKAK
Hızlı adımlarla dışarıya çıkar. Hava çoktan kararmıştır. Sokağın köşesine kadar hızlı adımlarla yürür. Köşeyi döner dönmez yavaşlar ve durur. Çok sıkılmıştır. Cebinden sigara paketini çıkartıp bir sigara çeker. Tam yakacaktır ki karşı kaldırımdaki duvarda oturan o çocuğu görür. Gözlerinin içine bakarak ayaklarını sallamaktadır:
- Abi… Abi be!
Ender aniden sesin geldiği yöne başını çevirir.
- Bi cigarada bana patlatsana be abi. İçeriz beraber.
Orta yaşlı bir adam elinde şarap şişesiyle duvara yaslanmış ona bakmaktadır. Tekrar karşı kaldırıma baktığında çocuk orada değildir. Sinirle döner ve adama bakar. Önce yakacağı sigarayı sonrada diğer elindeki sigara paketini kaldırıma atar. Hızlı adımlarla uzaklaşır.
- Abi sağolasın be. He he.
Adam yavaşça tek sigaraya doğru uzanır. Alır ve arkasına yaslanır. Sigarayı yakıp bir fırt çeker. Görüntü yukarıdan adamın olduğu sokağı çeker. Bir sokak lambasının biraz ötesinde oturan adam sigaradan ve şaraptan çekmektedir. Sokak tenhadır hatta kimse yoktur. Adam kaldırımın ortasında duran sigara paketine bakar. Hafifçe gülümseyerek dizlerinin üzerinde ilerler ve pakete yaklaşır. Görüntü yerden çekmektedir ve paket görüntüdedir. Adam, çenesi neredeyse kaldırıma değecek şekilde uzanır ve gülümseyerek paketi alır. Adam yaklaştıkça görüntüde geriye kaymaktadır. Tam paketi alırken görüntüye bir çift ayak girer. Bunlar o ayakkabılardır. Fakat bu kişi Ender’in gittiği yönün tersi yönden görüntüye girmiştir. Adam elinde paket kafasını yukarı kaldırır. Hafifçe gülümseyerek:
- Abiii…
SABAH / İÇ / MUTFAK
Çaydanlıktaki su kaynamaktadır. Sema hızlı hareketlerle çaydanlığı alır ve çayı demler. Kahvaltı hazırlamaktadır. Kahvaltı sofrasına bir şeyler koyar. Üzerinde bir atlet ve dar bir şort vardır. Mutfağın kapısından yeni uyanmış Ender görünür.
- Günaydın.
- Günaydın, iyi uyudun mu?
- Evet, gayet iyiydi.
Bu esnada kapı çalar. Ender kafasını kapıya doğru çevirir ve:
- Ben bakarım; deyip mutfaktan çıkar.
Sema bir domates alır ve doğramaya başlar. Kapının kapanma sesi duyulur ve Ender mutfağa girer.
- Kapıcı. Ekmekle gazeteleri getirmiş…
Sema Enderin elinde bir yara olduğunu görür. Endere bunun ne olduğunu sorar. Yaraya bakmak ister. Ender dün akşam işyerinde olduğunu önemli bir şey olmadığını söyler.
- Ben bir duş alacağım.
Ender elindeki torbayı masaya bırakır ve banyoya yönelir. Sema domatesleri masaya koyar. Sandalyeye oturur ve gazetelerden birini alır. Gazeteyi okurken bir eliyle de bir şeyler yiyordur. 3. Sayfadaki cinayet haberini okurken dikkat kesilir. Cinayetin işlendiği yer doktorun muayenehanesinin birkaç sokak yakınındadır. Resme dikkatlice bakar. Kalabalığın içinde Fahri’yi görür. Şaşırmıştır. Fahri çok ciddi fakat garip bir şekilde cinayet mahalline bakmaktadır. Haberin detaylarını okur. Sokaklarda yaşayan yaşlı bir adamın gözleri oyulduktan sonra öldürüldüğünü dehşetle okur. Garip bir ruh haline bürünmüştür. Bir anda keskin bir gıcırtı sesi duyulur. Sema korku içinde irkilir. Ender sandalyeyi çekerken çıkan ses onu korkutmuştur. Ender şaşkın bir şekilde bakar.
- İyi misin? Ne okuyorsun öyle. Gerilmiş gibisin.
- Yoo… Yok bir şey, her zamanki olaylar işte. Çayını koyayım mı.
Sema yerinden fırlar ve ocağa yönelir. Ender arkasından şüpheli bir şekilde bakar.
SABAH / İÇ / MUTFAK
Bardak görüntüdedir. Bardağa çay yavaşça dolar. Ender yemeğini bitirmiş son çayını içiyordur. Birkaç yudum alır ve saatine bakar. Hızlıca çayını içer. Ve kalkar.
- Üzgünüm ama şimdi gitmeliydim. Muhteşem bir kahvaltı oldu.
- Önemli değil.
- Akşam gelirim yine tamam.
- Tamam.
Sema çok durgundur. Ender çeketini giyer. Kapıyı açar dışarı çıkar. Dönüp Sema’ya :
- Görüşürüz; der.
Sema gülümseyerek başını sallar. Kapıyı kapatır. Sırtını kapıya yaslar. Mutfağa geri dönüp gazeteye tekrar bakar. Onu rahatsız eden bir şeyler vardır. İçeriki odaya geçer ve bilgisayarının karşısına oturur. Google sayfasını açar ve Fahri TOK yazar. Birçok sonuç gelir karşısına. İlk sonuç kendi sitesidir. Eğitimi, makaleleri ve tanıtımlar. Diğer linklerde farklı ülkelerde katıldığı birkaç konferansla ilgili bilgiler çıkar. Ankara Psikoloji Enstitüsü ne ait bir link gözüne çarpar ve onu tıklar. Açılan sayfada basın açıklamalarıyla ilgili kısa notlar vardır. “Fahri TOK’un Enstitümüzle ilişkisi kesilmiştir” diye bir link görür ve detay için tıklar. Birkaç profesörle birlikte fotoğrafı açılır ve uzunca bir metin çıkar. Okumaya başlar. Özetle iki yıl önce enstitüden uzaklaştırıldığı bilgisi vardır. Gerekçe ise çok gariptir. Hastalar üzerinde sonuçları belirlenememiş sakınca yaratabilecek deneyler yapması. Ayrıca bir meslektaşının kendisinin de takıntı seviyesinde psikolojik problemleri olduğunu anlattığı bir eleştiri yazısını bulup okur. Kendisini hastalarının yerine koyduğunu onlar gibi yaşayıp onlar gibi davrandığını hatta birgün kadın kıyafeti giyip menapoza girmiş bir kadın gibi dolaştığını görürsem hiç şaşırmam diye ağır bir şekilde eleştirmektedir. ( Bu araştırma sahneleri gün içinde uzunca yapılmış ve yavaş yavaş sonuçları alınmış bir şekilde hazırlanacak. Neticede hava kararmış ve akşam olmuştur.)
GECE / İÇ / SEMANIN EVİ
Görüntüde monitör vardır. Bazı internet sayfaları açıktır. Zil çalar ve Sema aniden uyanır. Gidip kapıyı açar. Ender içeri girer.
- Merhaba.
- Hoş geldin girsene.
Ender içeri girer.Ceketini çıkartıp asar. Birlikte oturma odasına geçerler. Sema biraz tedirgindir. Yinede muhabbete başlar.
- Ne yaptın bugün.
- Fahri Bey’in yanındaydım.
- Hııı… Nasıl geçti.
- İyiydi. Farkedilir düzelmeler olduğunu söyledi.
- Peki daha ne kadar sürecek bu iş
- Tedavimi; bilemiyorum ama şimdilik gayet iyi gidiyor.
- İyi gidiyor demek.
- Evet. Oldukça iyi. Bir ellerimi yıkayayım.
Yerinden kalkar ve banyoya yönelir. Sema mutfağa geçer. Banyodan ellerini ovuşturarak çıkar ve içeriki odadan gelen ışığı görür. Monitör açıktır. Kapatmak için uzanır ve monitördeki sayfaları görür. İfadesi sertleşir. Ciddi bir şekilde yazıları okumaya başlar. Semanın aldığı notlar masanın üzerinde durmaktadır.
Sema mutfakta bir şetlerle uğraşmaktadır. Ender içeri girer ve elindeki notları masaya atar.
- Buda ne demek oluyor?
Sema notlara bakar, ne diyeceğini bilemez.
- Bak Ender ne olduğunu bilmiyorum ama garip şeyler oluyor. Bu adamı biraz araştırdım garip bir geçmişi var.
- Eee, ne demek şimdi bu.
- Dedim ya bilmiyorum. Ama bir baksana sana neler olduğuna.
- Neler olmuş bana söyleyeyim. Hayatım düzene girdi. O lanet olasıca rüyaları artık görmüyorum. Ne var bunda endişelenecek anlamıyorum.
- Evet ama baksana. Onun ismi geçtiğinde bile farklı bir hal alıyorsun. Laf söyletmiyorsun ne derse yapıyorsun. Sanki seni kontrolü altına almış gibi.
- Saçmalıyorsun Sema, o böyle biri değil. Bana inanıyor. Başarmamı sağladı işte. Hem onu sen bulmadın mı? Şimdi neden böyle yapıyorsun.
- Sadece bir arkadaş tavsiye etmişti. Yardımı olur sanmıştım.
- Evet olduda.
Tartışma kapının çalınmasıyla kesilir. Sinirli bir şekilde göz göze bakmaktadırlar. Ender:
- Ben bakarım.
Kapıya doğru yönelir ve kapıyı açar. Gelen kapıcıdır.
- Abi çöpleri çıkarmamışsınızda. Çöpünüz varsa alayım.
- Çöp falan yok kardeşim.
Ender çok sert konuşmuştur. Adam cevap vermez yerdeki torbaları alır ve yavaşça merdivenlerden aşağıya doğru iner. Ender adamın arkasından sinirli bir şekilde bakar ve kapıyı kapamaya yeltenir. Fakat tam bu esnada bir ses duyulur. Yere çarpan bir şeyin sesidir bu. Kapıyı yavaşça açar ve yere bakar. Bir miskettir bu. Yerde yavaşça sekmeye devam eder ve kapının önüne yuvarlanır. Ender önce bilyeye bakar. Daha sonra başını yavaş yukarı kaldırır. Çocuk merdivenlerde oturmaktadır. Göz göze gelirler. Çocuk sinsice gülümser. Ender Kapıyı hızlıca kapatır. Birden mutfağa dalar. Masanın üzerine bıraktığı saatini alır.
- Ben gidiyorum.
- Ender aşırı tepki veriyorsun. Fahri Bey için söylediklerim…
- Başlarım Fahri’ye şimdi.
Fahri için verdiği tepki gariptir. O an başka bir insan olmuştur sanki. Ceketini giyer ve kapıyı hızlıca çarparak çıkar.Sema arkasından baka kalır.Görüntü kararır.
SABAH / İÇ / SEMANIN EVİ
Perde bir anda açılır ve içerisi aydınlanır. Biraz dışarı bakar Sema. Elinde bir bardak çay vardır. Mutfağa gider kendine bir bardak daha çay koyar. Dönerken masanın üzerindeki notları görür ve alıp içeriye gider. Televizyonu açar. Haberler vardır. Koltuğa oturup okumaya başlar. Bu esnada bir cinayet haberi geçmektedir. Gözleri oyulan adam cümlesi dikkatini çeker. Sesini açıp dinler. Bir otobüs şoförü birkaç gün önce park yerinin yakınlarında öldürülmüştür. Ceset yandaki inşaatta çalışma yapılırken toprağın hemen altından tesadüf eseri çıkarılmıştır. Gözleri oyulan adamdan 2 gündür haber alınamamaktadır. İrkilir ve tv’yi kapatır. Elindeki notlara bir kez daha bakar ve yerinden kalkar.
GÜNDÜZ / DIŞ / SOKAK
Fahrinin muayenehanesinin önündeki sokaktadır. Sağına soluna bakınıp karşıya geçer ve içeri girer.
GÜNDÜZ / İÇ / MUAYENEHANE
Doğruca sekreterin yanına gider. Fahri Beyle görüşmek istediğini söyler. Kadın randevu alması gerektiğini söylese de ısrar eder. Sesleri bir miktar yükselir ki kapı açılır. Fahri yanında bir hastasıyla kapıda görünür. Sekretere ve Semaya sert bir bakış atar. Hastasını yolcu eder. Sonra neler olduğunu sorar. Sekreter bir şeyler söyleyecektir ki Sema lafa girer. Enderin yakını olduğunu ve görüşmek istediğini söyler. Israrcı olduğunun gören fahri onu odaya alır.
Sema oturur. Fahri sorar.
- Sorun nedir bayan.
- Bakın sorun Ender. Ona neler yaptığınızı bilmek istiyorum.
- Nasıl yani.
- Bakın neler olduğunu bilmek istiyorum. Ender eski sıkıntılarından kurtulmuş olabilir. Ama yinede garip davranıyor. Size karşı bir bağımlılığı oluştu sanki. Ne isterseniz yapıyor. Sanki Size itaat ediyor gibi.
- Bakın bayan ben onun doktoruyum ve o bana güveniyor. Yardımcı olmaya çalışıyorum.
- Bakın doktor geçmişte neler yaptığınızı araştırdım. Bir takım deneyler yaptığınızı biliyorum. Ve bu beni çok rahatsız ediyor.
- Hanımefendi buraya gelmiş beni bazı şeylerle suçluyor gibi konuşuyorsunuz. Ama Ender Bey’in yardıma ihtiyacı var ve bende ona yardımcı olmaya çalışıyorum. Endişeleriniz yersiz.
- Doktor bey tedaviye bir an önce son vermenizi istiyorum.
- Bunu önce Ender Beyden istemelisiniz.
- Evet ama sizin adınız geçtiğinde beni dinlemiyor bile. Ona ne yapıyorsanız buna son verin.
- Sanırım yapamam.
- Bakın ben gazeteciyim. Neler yapmaya çalıştığınızı biliyorum. Ve eğer istersen daha fazlasını da öğrenebilirim.
Fahri sinirlenir. Yerinden kalkar ve ellerini masanın üzerine koyarak:
- Ne biliyorsunuz ha ne biliyorsunuz… Benim, Ender Beyin hakkında ne biliyorsunuz. Hala anlamıyorsunuz değil mi? Evet gerçekten garip şeyler var. Ama ne kadar tehlikeli bir oyun içinde olduğunuzun farkında değilsiniz. Bazı şeyleri ortaya çıkarmaya çok yaklaştım. Ve buna siz engel olamazsınız. Bu benim kariyerim için bir dönüm noktası. Nasıl bir problemle karşı karşıya olduğumuz hakkında en ufak bir bilginiz bile yok. Şimdi lütfen ofisimi terk edin. Daha önemli şeylerle uğraşmam gerek.
Sema şaşkındır. Kalkar ve ofisten çıkar.
AKŞAM / DIŞ / SOKAK
Sema arabasına biner gerçekten sinirlidir. Araba hareket eder.
Evinin önüne gelir. Arabayı park eder. Apartmandan içeri girer.
AKŞAM / İÇ / SEMANIN EVİ
Sema kapıyı açar ve içeri girer. Montunu çıkartıp asar. Mutfağa doğru yönelir. Çok düşünceli ve gergindir. Aniden karşısına Ender çıkar. Ani bir şok yaşar ve küçük bir çığlık atar. Ender mutfakta üzerinde aşçı önlüğü Semaya şaşkın bir şekilde bakmaktadır. Sema:
- Burada ne arıyorsun. Ne zaman geldin.
- 1 saat önce. Arabamı görmedin mi?
- İçeri nasıl girdin.
- Anahtarı kapıcıdan aldım. Senin evde olmadığını söyledi. Ama beni tanıdığı için yedek anahtarı olduğunu söyledi ve… Neyin var senin.
- Haber vermeden gelmemeliydin Ender.
- Sema sadece özür dilemek istemiştim. Dün akşam biraz fazla tepki gösterdim. Sanırım seni kırdım. Evde olmadığını görünce sana yemek yapıp bir sürpriz yapmak istedim ama sen çok gerginsin.
- Bak Ender Fahri Beyle görüştüm. O adamla bir daha görüşmeni istemiyorum.
- Noldu Sema ne konuştunuz.
- Önemli değil. Görüşmenizi istemiyorum. Tedaviye bir son vermeni istiyorum.
- Aslında dün gece bende bunu düşündüm. Haklı olabilirsin. İlişkimizi tam bu noktaya getirmişken.
- Onu hemen aramanı istiyorum. Hemen şimdi. Kulaklarımla duymak istiyorum.
- Pekala.
Ender telefonu alır ve tuşlar. Fahriyle görüşmek istediğini söyler. Fahriye şu an Semayla birlikte olduğunu ve tedaviye son vermek istediğini söyler. Anlaşılan Fahri çok üstelememiştir. Telefonu kapatır.
- Tamammı. Sakinleşebilecekmisin artık.
Semaya yaklaşır ve sarılır.
- Endişelenme artık. Herşey senin istediğin gibi olacak. Fakat artık mutfağa geçelim ha.
Birlikte mutfağa geçerler. Yemeği hazırlamaya başlarlar. (Bu sahne birkaç eğlenceli sahnenin birleşmesiyle devam eder. Çift birlikte yemek yapmakta ve şakalaşıp eğlenmektedirler. Moraller yükselmiştir.)
GECE / İÇ / SEMANIN EVİ
Geçişin ardından ikisi de oturma odasında koltuğa yayılmışlardır. Sema Endere sarılmış birşekildedir. Enderin elinde içki kadehi vardır. Sema yavaşça doğrulur. Sehpanın üzerindeki tabakları alır ve mutfağa yönelir. Ender tvyi açar. Yine haberler vardır. Çevirir. Bir müzik kanalı açar. Müzik tedirgin edicidir. Sema Faik efendiye seslenmesini ister. Çöplerin atılması gerekmektedir. Ender gerek yok der:
- Çöpü ben atarım hem de bir hava almış olurum.
Poşetleri mutfaktan alır, kapıya yönelir. Poşetleri yere bırakır. Dönüp kapıyı açar. Poşetleri alır ve tekrar kapıya döner. Birden kuvvetli bir yumruk yüzünde patlar. Yere yığılır. Dışarıdaki adam üzerine atlar. Boğuşmaya başlarlar. Kendini odanın ortasına atar Ender. Adam yine üzerine çullanır. Kapıda sema görünür. Ender adamın elinden sıyrılıp Semaya döner. Kaçmasını söyler. Sema dehşet içindedir. Adam arkasından Enderin kafasına sert bir şeyle vurur ve Ender yere yığılır. Sema hemen dışarı fırlar ve merdivenlerden iner. Apartmanın giriş kapısı kilitlidir, çıkamaz. Adamın aşağıya indiğini fark eder. Hemen merdivenlerin altındaki kapıcının malzemelerini koyduğu dolaba girer ve dolabı kapatır. Ortam ve merdivenler karanlıktır. Dolabın önündeki boşluklardan dışarıya bakar. Adam aşağıya inmiş kapının açılıp açılmadığına bakmıştır. Sonra tekrar yukarıya yönelir. Sema dışarıya bakmaktadır. Ama uzaklaşmış gibidir. Birden merdiven ışığı yanar. Dolabın içine ışık girmiştir. Sema bir müddet daha dışarı bakar. Bir anda yanında bir şey olduğunu fark eder. Kafasını yavaşça çevirir. Karşısında gözleri oyulmuş kapıcıyı görür. Bir çığlık atar. Dehşet içindedir. Aniden dolabın kapağı açılır ve karşısında Fahri vardır. Merdiven ışığı söner.
AKŞAM / DIŞ / SOKAK
Ortamda bir karmaşa vardır. Bağırışlar ve çığlık sesleri gelir. Birkaç askerin ayakları görüntüye girer. Askerler koşmaktadırlar. Sokaklarda koşmakta, bir şeylerden kaçmaktadırlar. Koşuşturma sonucu askerler dağılırlar ve bir asker eski bir evin kapısını tekmeleyip, içeri dalar.
AKŞAM / İÇ / EV
Asker silahını çekmiştir. İçeride üç kişi vardır. Yer sofrasında yemek yemektedirler. İrkilirler. Anne çocuğu koynuna alıp köşeye atar kendini. Adam ne yapacağını bilemez bir durumda ama sinirlidir. Asker bağırır:
- Yere yatın… Yere yatın…
Adam farklı bir dilde bir şeyler söyler. Asker adamın ne dediğini anlamadığından ve içinde bulunduğu psikolojiden dolayı panik halindedir. Silahını adama doğrultur:
- Yere yatın diyorum… Yere yatın…
Adam yine anlaşılmaz bir şeyler söyler ve diyalog böyle devam ederken konuşmalar karşılıklı bağırışmalara dönüşür. Bu sırada askerin yanındaki kapı aniden ve gürültülü bir şekilde açılır. Karşısında bir çocuk vardır. (Bu onun devamlı gördüğü çocuktur.) Asker ani bir refleksle döner ve silah patlar. Çocuk yere yığılmıştır. Mermi yüzüne isabet etmiş ve garip bir hal almıştır. Asker panik halindedir. Yerde oturan adamın sinirden nutku tutulmuş şok halinde yerde yatan çocuğa bakmaktadır. Asker gözlerini adama çevirir. Adamda ona çok sert bir ifadeyle bakar. Ama gözleri yaşlıdır.
AKŞAM / DIŞ / EV
Evin içinden silah sesleri ve ışıklar gelir. 10 el kadar silah ateşi olmuştur. Görüntü yavaşça kararır.
GECE / DIŞ / AÇIK ARAZİ
Görüntü karanlıktır. Koşan birinin nefes alıp verme sesleri duyulmaya başlar hemen ardından. Koşan kişinin gözünden görüntü yavaşça girer. Görüntü koşmanın etkisiyle sabit değil sallanıyordur. Kırsal bir alanda koşulmaktadır. Görüntü yine yavaşça kısılır hemen ardından seslerde kısılarak kaybolur. Aynı şeyler aynı şekilde tekrar görünür. Bu kez görüntüde arazinin sonunda ağaçlık bir bölge görünür ve aynı şekilde sonlanır. Aynı şeyler aynı şekliyle bir kez daha görünür ve koşan kişi hızla ormana dalar. Orman içinde olanca gücüyle koşmaktadır. Ağaçların arasında bir süre koştuktan sonra bir ağacın yanında durur ve yere diz çöker. Görüntüde koşan eleman vardır. Dizlerinin üzerine çökmüş ve kafasını önüne eğmiştir. Yavaşça kafasını kaldırır. Enderdir bu. Yüzünde bir yerden fışkırmışçasına kan vardır. Suratında korkmuş, şaşkın bir ifadeyle boş boş bakmaktadır. Yavaşça başını öne eğerek ellerine bakar.
Ellerini yavaşça açar. Avuçları kan içindedir. Görüntü bulanıklaşır ve kararır.
GECE / İÇ / SEMANIN EVİ
Görüntü karanlıktan gelir ve bulanıktır. Yavaş yavaş netleşir. Ender oturma odasındadır. Sema karşıdaki koltukta elleri ve ağzı bağlı şekilde oturmaktadır. Kendisi de sandalyeye bağlıdır. Arkadan Fahrinin sesi duyulur.
- Bizde seni bekliyorduk.
- Neler oluyor burada.
- Bende tam olarak bu soruyu sormaya gelmiştim. Bu akşam neler olduğunu hepbirlikte öğreneceğiz. (Semaya bakarak.) Şahitlerin huzurunda.
- Neden bahsediyorsun sen.
- Anlat bana Ender, yaptıklarını anlat.
- Ne saçmalıyorsun sen Allahın cezası.
- Bana itaat etmiyorsun demek Ender. Ya da herkimsen… Yoksa yine o mu oldun.
- Ne diyorsun sen be bırak beni.
- Şu an neden bahsettiğimi ikizde biliyoruz Ender. (Semaya bakarak.)Ama bilmeyenler için kısaca özetleyelim. Senin hastalığın basit rüyalarla sınırlı değil; değil mi Ender. Sen aslında farklı bir kişiliği de içinde barındırıyorsun. Enderden farklı, kontrol edemediğin biri. Geçmişinde olan şeyler herneyse ki hanımefendi işin içine girmeseydi hepsini öğrenmek üzereydim… Bu farklı kişiliği tetikliyor. Ve sen bunu bilen herkesten birer birer kurtuluyorsun değimli Ender.
Ender cevap vermez.
- Şimdi biraz sakinleştiyseniz küçük hanım sizi çözmek istiyorum. Eğer biraz daha sabırlı olursanız birkaç cinayetin haberini yarın gazetenize manşet yapabilirsiniz.
Semaya yaklaşır ve onu çözer.
Sema şok olmuştur. Duyduklarına bir anlam vermeye çalışır.
- Siz neden bahsediyorsunuz ya… Nedir bu olanlar.
- Cinayetler. Gözleri oyulan iki adamdan bahsediyorum.
- Nasıl yani. Neler söylüyor bu adam böyle Ender.
Ender sessiz kalır.
- Cinayetler işlendiğinde neredeydin Ender, söylesene.
- Oradaydım.
Sema şok olmuştur. Ne yapacağını bilemez durumdadır. Eski sahneleri hatırlar.Enderin ofiste çamurlu ayakkabılarını temizlediği sahne. Ve elindeki derin kesik sahnesi.
- Ölenlerin ikisini de ölmeden önce gördüm. Oradaydım yani. Ama onları ben öldürmedim.
- Bu nasıl bir tesadüf Ender.
- Bu tesadüf değil. Ama ne olduğunu bilmiyorum.
Sema hala şoktadır.
- Ender neden yaptın bütün bunları. Nasıl bir insansın sen.
- Saçmalama Sema, ben bir şey yapmadım.
- Neden Ender neden?
Semanın gözlerinden yaşlar akmaya başlar. Fahri daha rahattır. Sema kendisine inanmıştır. Semanın yanına gider.
- Sakin olun Sema hanım, onu polise teslim edeceğiz.
Ender kafasını kaldırır ve fahriye bakar.
- Söylesene doktor, şu ilaçlarda neyin nesiydi. Bana ne yapmaya çalışıyordun.
- Sadece tedavi içindi.
- Tedavi… Evet… Beni kontrol etmeye çalışıyordun değil mi Doktor? Hareketlerimi düşüncelerimi. Acaba başarabildin mi?
- Saçmalık.
Ender başını yine önüne eğer. Fahri bu işin artık çok uzadığını söyleyerek telefonu eline alır. Numarayı çevirir. Tam bu esnada kafasını kaldıran Ender Fahrinin ayakkabılarına bakıyordur:
- Neden benim ayakkabılarımı giyiyorsun Doktor.
Sema Doktorun ayaklarına bakar. Ayakkabılar Enderinkilere çok benziyordur. Ender devam eder.
- Peki ya palton… O da çok benziyor. (Ender bir an çamurlu paltoyu hatırlar.)
Tam bu esnada telefon karşı tarafta çalmaya başlamış, hatta açılmış alo sesi gelmektedir. Fahri telefonu aniden kapatır. Endere bakar. Cebinden bir sigara çıkartır.
- Siz sigarada içmezdiniz Doktor.
- Ne demek istiyorsun sen?
- Diyorum ki benim gibi giyiniyorsun. Benim gibi yaşıyorsun. Sigarayı bile ben içtiğim için içiyorsun değil mi?
- Ne yapmaya çalışıyorsun?
- Telefonu neden kapattın.
Fahri sessiz kalır. Sema fahriye şüpheli gözlerle bakmaya başlamıştır. Sigarayı yakmak için cebinden bir çakmak çıkartır. Ender bunun kendi çakmağı olduğunu görür.
- O çakmağıda nereden buldun doktor.
Fahri yine sessiz kalır. Enderin gözlerinin içine bakmaktadır.
- Cinayetin işlendiği gece o çakmağı yaşlı adama vermiştim. Sende ne işi var.
Kısa bir sessizlik olur. Ender gözlerini kısarak fahriye bakar. Sanki her şeyi anlamış gibidir.
- En başından beri her şeyi biliyordun. Sana bu olaylarla ilgili hiçbir şeyden bahsetmedim. Benim cinayetlerle alakam olduğunu nasıl bildin. Oradaydın değil mi Doktor? Olacakları da biliyordun. Beni takip ediyordun. Benim gibi giyinip. İlaçlarla beni istediğin gibi yönlendirmeye gayret ettin. Ama istediğin gibi olmadı. Daha sonra da sen benim gibi olmaya başladın. İstediğin yerlerde düşündüğün tepkileri veremedim. Sana göre yapmam gerekenleri de sen tamamladın değil mi manyak?
Ender son sözlerini bağırarak söylemiştir. Fahri çok sinirlenmiştir ve Enderin üzerine yönelir.
- Ben manyak değilim…
Sandalyede bağlı Enderin göğsüne ayağının tabanıyla sert bir tekme patlatır. Ender yere yığılır. Tam bu sırada Fahrinin kafasına sert bir cisimle vurulur. Dizlerinin üzerine yığılır. Vuran Semadır. “Manyak” diye bağırmaktadır. Daha sonrada dizlerinin üzerinde durup kafasını tutan fahrinin önüne geçerek çenesinin altına bir daha vurur. Fahri sırt üstü yere yığılır. Yerde toparlanmaya çalışır ama yapamaz. Yüz üstü dönüp ilerideki koltuğa doğru sürünmeye başlar. Ender Sema’ya bir bıçak bulup ipleri kesmesini söyler. Sema koşup mutfaktan bir bıçak getirir. Bir elinin iplerini keser. Ender bıçağı serbest kalan eliyle alır ve ipleri kesmeye devam eder. Sema da arkasını dönüp Fahriye yönelir. Sert cismi yine eline alır ve Fahrinin üzerine yürür. Kafasına iki tane daha patlatır. Nefes nefese kalmıştır. Birkaç adım geri atar ve durur. Fahriye devamlı bağırmaktadır.
- Manyak! Allah belanı versin. Orospu çocuğu. Faik Efendiden ne istedin. Piç.
Fahri bu sırada elleriyle başını korumaya çalıyordur. Yavaş yavaş kendine gelir gibidir. Sema son sözlerini söylerken omzunun üzerinden flu bir şekilde enderin doğrulduğu görülür. Arkadan sesi duyulur.
- Görmemesi gereken şeyleri gördüğü için.
Sema şok olmuştur. Yavaşça arkasını döner. Ender elinde bıçakla ona bakmaktadır. Yüzünde pis bir sırıtma vardır. Koşarak semanın üzerine atlar. Kameranın önüne düşüp görüntüden kaybolurlar. Sonra kısa sahne geçişleri görülür. Koltuğun arkasında Semanın gözlerini oyuyordur. Sadece vücutları görünür. Oyulurken görünmez. Görüntü arkadan çekerken Fahrinin üzerindedir. Fahrinin yüzü görünmez. Çıkardığı gözü naylon bir poşete koymaktadır. Lavaboda kanlı ellerini yıkamaktadır. Sonra kapıya yönelir. Dışarı çıkıp kapıyı kapatır.
GECE / DIŞ / SOKAK
Yavaş ve sakin adımlarla arabasına yönelir. Kapıyı açar ve içeri girer.
GECE / İÇ / ARABA
Kapıyı kapatır. Aracı çalıştırır. Radyoyu açar. Direksiyonu tutup bir miktar düşünür. Vitese takıp hareket eder. Görüntü radyonun üzerindedir. Yandan aniden bir parmak uzanır ve radyo istasyonunu değiştirir. Radyoda yeni düzenleme bir çocuk şarkısı çalıyordur.
- Onlar beni görmemişlerdi.
- Biliyorum, ama çok şey biliyorlardı.
Görüntü ön koltuğu çeker. Koltukta o çocuk oturmaktadır.Dönüp sakin bir şekilde Endere bakar. Ve yüzünü çevirip tekrar yola bakar.
GECE / DIŞ / SOKAK
Görüntü yukarıdan arabayı çekmektedir. Araba yol boyunca hareket eder…