Forum

DELİ KUŞ

1 Gönderi
1 Üyeler
0 Reactions
1,638 Görüntüleme
(@gevende)
Gönderi: 23
Başlığı açan
 

LEMAN SAM'ın seslendirdiği VEDAT SAKMAN'ın aynı adlı eserinden uyarlanmıştır.
Şarkıyı dinlemeyenler okumadan önce yada sonra şarkıyı dinlerlerse daha etkili olabilir.

Yorumlarınızı bekliyorum...

SAHNE 1 SOKAKTAN SABAH GÖRÜNTÜLERİ DIŞ/GÜN

(90’lı yılların başı.İstanbul.döneme ters düşecek modern görüntüler dışındaki manzaralar.
şehir hatları vapurları denizde süzülürken insanlar işlerine gidiyordur.cami avlusundaki güvercinler.vapur düdükleri.güneşin doğuşu.simitçilerin bağırışı.)

SAHNE 2 PERİHAN EV İÇ/GÜN

(Perihan’ın evindeyiz.sabah güneşi evin içinde.cam açık.pencereden hava giriyor.az sonra Perihan salona girer)

PERİHAN:
(üzerinde sabahlıkla salona girer.yavaş adımlarla pencereye doğru ilerler.bir süre pencereden dışarı bakar.birşey arar gibidir.aradığı şeyi görür –biz görmeyiz- ve çok sevinir)

Geleceğini biliyordum.
(görüntüde pencereden dışarı bakan Perihan.her repliğinin ardından dikkatlice dinler.biz karşıdan bir konuşma duymayız.ama Perihan sürekli baktığı şeye cevaplar veriyordur)

Her sabah geliyorsun ya.Tahmin ettim.
-
Sahi gördün mü?
(Gözlerinin içi güler.heyecanla)
Ne yapıyordu? Nerdeydi? Ne zaman gördün?
-
Özür dilerim.Heyecanlandım bir an.

(bir süre sessizlik.Perihan gözlerini kaçırır.bir süre sonra karşısındaki şeyin konuşmaya başladığını anlarız Perihan’ın bakışlarından)
-
İyi demek.Çok sevindim.
(sessizlik)
-
Gelecek mi acaba?
-
Sahi mi? Nerden anladın?
(sessizlik)
-
(Perihan’ın gülen gözleri bir anda yerini yüzündeki üzüntüye bırakır)
Gidiyorsun demek.
Yine geleceksin ama değil mi?
-
(Gözleri tekrar gülmeye başlar.Perihan eliyle “güle güle” yapıyordur)
Hoşça kal!
(Perihan pencereden bir süre uzaklara bakar.Sonra içeri döner ve kanepeye oturur.Birkaç saniye sonra sağ tarafındaki saksıya takılır gözü.Saksıdaki kurumuş bir çiçektir.Çiçek yapraklarını dökmüş ve sadece kuru bir dal parçası kalmıştır.Perihan sağ tarafına dönerek çiçeğe eğilir)

PERİHAN:
Artık ümidimi kesmeye başladım.
(sessizlik.Perihan dalar gider.)

(ümitle)
Ama iyiymiş.
Gelir değil mi?
(sessizlik.ümitsiz)
Gelsin artık.Bir hafta oldu.
Çok özledim.
(sessizlik)

(Perihan, çiçeğin büyüdüğünü farkeder)
Büyümüşsün sen.
(Koltuktan kalkarak masaya ilerler.Masadaki sürahiyi alır ve çiçeğin olduğu sehpanın önüne çöker.Elindeki sürahi ile biraz su verir.Suyun topraktan süzülüşünü izler gülen gözlerle.Sürahiyi yere koyar ve biraz daha eğilerek çiçeğe fısıldar)

PERİHAN:
(gülen gözlerle ve fısıltıyla)
Sana küçük bir sır vereyim mi?
-
O da beni seviyor.

(Bu repliğin ardından utanır ve ayağa kalkarak masadaki radyoya yönelir.Eski bir radyodur.Radyoyu açar.Ortasından itibaren çalmaya başlayan şarkı Leman Sam’dan “Ayrılığa Dayanamam”dır.Bir süre salonun loş ışığı eşliğinde gözlerini kapar ve kendi kendine dans eder.Bir süre sonra aniden gözlerini açar ve pencereye bakar.Dansı bırakıp hızla pencereye koşar.Fonda şarkı devam ediyordur)

PERİHAN:
(gülen gözlerle)
Hoş geldin.
-
Nasıl?
O iyi mi?
-
Hep iyi olsun.
-
(Karşısında bizim duymadığımız sese cevap olarak)
Sahi mi?
(Çok sevinmiştir)
Ne renk?

SAHNE 3 ADALAR (Deniz Kenarı-Çay Behçesi) DIŞ/GÜN

(Mustafa’nın elini görürüz.Eliye masadaki pazar poşedinin içindeki yeşil şalı okşuyordur.Görüntüye Mustafa’nın yakın plan gözleri gelir.Mustafa tam karşıya doğru dalıp gitmiştir.)

MUSTAFA:
Gözlerine pek yakışacak.

SAHNE 4 PERİHAN EV İÇ/GÜN

(Mustafa’nın gözlerinden Perihan’ın gözlerine geçeriz.Yeşil gözleri ışkla daha çok belli oluyordur.Görüntü gözlerden çıkar)

PERİHAN:
(çok mutlu olmuştur)
Gözlerimin renginde.

(Çiçeğe dönerek fısıltıyla)
Sana söylemiştim.
-
(Karşıdan kötü bir haber almıştır.Kötü haber hemen yüzüne yansır.Eliyle göğsünü –kalp kısmını- tutarak)
Sana inanmıyorum.
-
(Bir an fenalaşır gibi olur.Eli göğsündedir –kalp kısmı-. Gözleri kapalı kalbini tutar.Yüreğini dinliyordur)
O da üzgün.
Hüzün sarmış gözlerini.
Bunu hissedebiliyorum.
-
(Bir an kendine gelir.Gözlerini açar hüzünlü bir ifadeyle)
Neredeler?

SAHNE 5 ADALAR (Deniz Kenarı-Çay Behçesi) DIŞ/GÜN

(Görüntüde içinde yarım çay olan bir çay bardağı vardır.Bardak altlığı klasik desenli kırmızı beyaz olanlardandır.Mustafa’nın eli bardağı alır.Mustafa bardaktan birkaç yudum alır.Gözleri tam karşıya, İstanbul’a dalmıştır.Gözlerinde keder vardır)

MUSTAFA:
(Dalıp gitmiştir İstanbul’a doğru)

PERİHAN (SES):
Ne olur…
Gözlerinin aradığı yalnız ben olayım…

MUSTAFA:
(bir süre düşünür.çayından ard arda hızla birkaç yudum alarak aniden masadan kalkar ve masadaki içinde şal olan poşedi de alarak hızlı adımlarla oradan uzaklaşır)

SAHNE 6 SOKAKTAN AKŞAMÜSTÜ GÖRÜNTÜLERİ DIŞ/GÜN

(mekan istanbul.şehir hatları vapurları denizde süzülürken insanlar işlerinden dönüyordur.cami avlusundaki güvercinler.vapur düdükleri.güneşin batışı.simitçilerin bağırışı.
ve hepsinin yanından yürüyen Mustafa)

SAHNE 7 MAHALLE DIŞ/GÜN

(Mustafa mahalleye girdiğinde evinden çıkan Asiye’yi görür ve hemen mahallenin bitimindeki apartmanın duvarına saklanır, gizlice Asiye’yi izler.Asiye kapısını kilitlemektedir.Yine herzamanki gibi çok süslüdür.Elinde küçük çantası ile mahallede hızla yürüyordur.Görüntüde Mustafa’yı görürüz.Yaslandığı duvardan gizlice Asiye’ye bakarak geçmesini bekler ve onu takip etmeye başlar.bir süre takibin ardından deniz kenarına gelirler.Asiye, Mustafa’yı fark etmemiştir.Bir taksiyi durdurur, biner ve gider.Mustafa ardından bakakalır.Bir süre sonra birkaç adım ötesindeki banka oturur ve deniz kenarında İstanbul’un diğer yakasına bakar.

MUSTAFA (dış ses):
Yine böyle bir akşamüstüydü.
Candostum, çocukluk arkadaşım Erhan bana gideceğini söylemişti.Nereye diye sorduğumda bana bunu henüz bilmediğini ama gidince yerini mutlaka bildireceğini söylemişti.Çantasını çoktan toplamış ve Perihan’a görünmeden evden çıkmış.
Üzerinde hiç çıkarmadığı haki yeşili paltosu, dağınık saçları ve kirli sakallıyla omzumu tuttu.

( “omzumu tuttu” repliği ile birlikte biri Mustafa’nın omzunu tutar.Mustafa irkilerek tutan kişiye döner.Görüntü bir anda sepya rengi olur.Mustafa’yı görmeyiz.
Erhan, kameraya bakarak)

ERHAN:
“Perihan sana emanet kardeşim!”

(görüntü orijinal rengine döner.Mustafa oturduğu banktan kalkarak yollarda yürümeye başlar)

MUSTAFA (devam-dış ses):
Yıllar geçti…
Perihan hala bana emanet.Erhan’dan ne bir mektup ne bişi…

(Mektuptan bahsederken görüntüye Perihan girer.Elinde bir mektup.Elleri titriyordur.Sinirle buruşturarak şekil verir.Şekli görmeyiz.Perihan buruşmuş kağıdı pencerenin önüne koyar.Görüntüde mektup zarfı.Üzerinde Fransa'dan bir adres.Gönderen ağabeyi Erhan.Görüntüde çerçeve içinde Erhan ve Perihan’ın mutlu bir resmi)

…Perihan ise yıllardır umutsuzca bana aşık.İşin en acı kısmı ise bunu bilmediğimi sanması.
Küçüklükten beri yarım akıl diye hep alay edilen o kız, bana canyoldaşımdan emanetti, kardeşimdi.
Ne bırakıp gidebiliyorum, ne de sevebiliyorum…

(Mustafa sözlerinin sonunda bir mahalleye girmiştir.Elinde poşedi ilerliyordur)

SAHNE 8 PERİHAN EV İÇ/GÜN

(Perihan ağlamaklı camdan dışarı bakıyordur.Avucunu cama yaslar)

PERİHAN:
Yine gelmeyecek, dimi?
-
(sessizlik)
Bişey söyle artık…
Konuş…
-
Öt artık öt!!!

(Tam o sırada kapının “kuş sesli” zili çalar.Gözü yaşlı Perihan dönerek kapıya bakar.Sonra heyecanla pencereye döner)

PERİHAN:
(çok sevinmiştir)
Biliyordum…
Geleceğini biliyordum.
Teşekkürler, çok teşekkürler.

(Perihan yerinden kalkar ve kapıya doğru gider.Kamera camın dışarsından yavaşça geri çıkar.Pencerenin pervazında kağıttan (mektuptan) yapılmış bir kuş görürüz.Kamere yavaşça ikinci kattaki Perihan’ın evinden apartmanın sokak kapısına iner.Perihan kapı otomatiğine basmıştır.Kapı açılır.Mustafa bir an girip girmemek arasında tereddüt eder, geldiği yola bir kere bakar ve sonra kapıyı iterek içeri girer.Kapı kapanır)

(jenerik)

 
Gönderildi : 22/02/2007 5:43 pm
Paylaş: