yazarini bilmiyorum# tesadüfen denk geldim ama bunun filmi yapilsa dünya capinda is yapar.
-------------------------
Kızılötesi
Salı, 04 Eylül 2007
Dünya tarihini kasıp kavuracak olan yeni buluşun son işlemleri
tamamlandıktan sonra hemen televizyonlar ve internet aracılığıyla tüm
dünyaya tanıtıldı.Bu yeni müthiş ötesi buluş belkide bir dönüm noktası
oluşturacaktı.Bir bilgisayar alemi gibi birşeydi.Alet kafanın arkasına
yerleştiriliyordu ve bilgisayardan verilecek komutla kızılötesi
dalgaları beyne gönderiyordu.Kişi o anda uyumaya başlıyor ve sanki
gerçek biryerde yaşıyormuş gibi hayal görüyordu.Kızılötesi dalga ona
hangi komutu yollarsa kişi onu görüyor, hissediyor ve
tadıyordu.Bilgisayardan hangi komut verilirse verilsin kişinin o komutu
görmemesi diye birşey olamazdı.
İlk olarak küçük bir sanal oda kodladılar.Kişi bu odada yürüyebiliyor,
konuşabiliyordu.Sonra bu sanal odadaki hataları düzelttiler.Örneğin
kişi odanın içinde bağırdığında ses yankılanmıyordu.Günler sonra bu
küçük oda aynı normal dünyadaki yaşamda olduğu gibiydi.Girenler hayrete
düşüyor, bu kadar gerçekçi olmasına şaşırıyorlardı.
Sonra program dahada geliştirilerek bir oda değil küçük bir ev
oldu.Sonra büyük bir ev.Hatta bir villa.Program cd'ye kaydedildi ve
başka bir program için kollar sıvandı.Asıl amaç bir ev yapmak değildi
tabiki.Asıl amaç tam gerçekçi bir oyun yapmaktı.Bir araba
yarışı.Yüzlerce bilgisayar mühendisi sanal bir pist kodlamak için
aylarca uğraştılar.Sonra arabalar gerçeğe uygun olarak tek tek, her
aksesuar düşünülerek kodlandı.Sonuç mükkemmeldi.Kişi labratuvardaki
koltuğunda gözleri kapalı biçimde otururken aslında beyninin içinde
adrenalin ve heyecan fırtınları kopuyordu çünkü o anda bir Audi'nin
sürücü koltuğunda diğerlerini geçmeye çalışıyordu.
Programı daha da alternatif yapmaya çalıştılar.Sanal bir futbol
stadyumu ve gerçek futbolcularla gerçek futbol oynamak.Düşünmesi bile
insana heyecan veriyordu.
Alet tanıtıldı ve oyun firmaları hemen kendilerine yeni oyunlar
geliştirdiler.Çok kısa sürede birçok oyun piyasaya sürüldü ve öyle bir
rekabet başladı ki oyun firmasında çalışanların kimi zaman uykusuzluk
yüzünden çeşitli hastalıllara yakalandıkları bile görülüyordu.Bir sürü
oyun piyasadaydı.Counter-Strike tarzı oyunlarda karşındaki sana mermi
attığında çekeceğin acının dozajı bile oyun başlamadan önce
seçilebiliyordu.Warcraft tarzı oyunlarda ise kişi çeşitli özellikleri
olan bir hero oluyordu ve düşmanlara karşı büyüler ve güçler
kullanabiliyordu.
Tüm bunlar çok fazla elektrik ve masraf gerektirdiğinden ilk başta
bunları alan sadece zenginlerdi.Ancak sonra (çok hızlı biçimde
yayıldığını düşünürsek) daha az zenginlerede satılmaya başlandı ve
sonra orta halli kişiler bile bu alete rağabet göstermeye
başladılar.Artık herkes bu alette oyun oynamak için yüklü paralar
vermeye hazırdı.İnternet cafelerde bu alet saati normalin on katına
kiralanıyordu.İnsanlar yarım saat oynamak için bile uzun kuyruklar
oluşturuyorlardı.
Alet bilgisayara USB 3.0 (sadece bu alet için çıkarılan süper
hızlı USB ) bağlantısı ile bağlanıyordu ancak elektrik için birde ilave
adaptör gerekiyordu.Her internet cafede aletten dörder tane olduğu ve
tüm gün boyunca açık kaldığı için ay sonu geldiğinde çok elektrik
faturası getirdiğinden kiralamanın fiyatı yirmi katına çıkartılmıştı.Bu
müşterilerde hiçbir azalmaya neden olmamıştı çünkü çocuğundan yaşlısına
herkes hayatında bir kez o zevki tatmak için herşeylerini vermeye
razıydılar.Aletin satışına taksit ve indirimlerde girince bazı ev
kullanıcılarının olmazsa olmazı haline gelmişti.Durum böyle olunca
elektrik kullanımıda bir hayli fazlalaşmıştı, dolayısıyla ülkeler
yatırımlarını sadece elektrik üretimine harcıyor,rüzgar gücünden,
akarsu gücünden, nükleer güçten ne bulurlarsa sonuna kadar yararlanmaya
çalışıyorlardı.
Oyunlar CDlerle satıldığı için korsan sektörüde bu işten payını
almaya çalışıyordu.Firmalar her ne kadar koruma sistemi kullansalarda
korsancılar kopyalayabildiklerini kadar oyun piyasaya sürüyorlardı.
Oyunların bu kadar tutulduğunu gören porno sektörü boş durmadı ve
piyasaya çeşitli porno oyunlar sürmeye başladı.Bu tip sektörün ortaya
çıkması ile alet yeni bir bakış açısı kazandı ve bazı insanlar bunu
sadece o tür oyunlar için almaya başladılar.Yaşları gittikçe küçülen
gruplar sanal erotizmi yaşamak için oyunlara girmeye başladılar.Yaş
aralığı gittikçe düştüğünde neyseki yeni bir kanun çıktı ve 18 yaşın
altında olanların oyunlara giripte yakalandıkları takdirde hapis cezası
verilmesi uygun görüldü.Bu ceza erotik oyunların satışını bir hayli
azalttı.
Kısa zaman sonra film sektörüde bu işe başladı.Kişi, filmi sanki
oradaymış gibi izliyor, olayları karakterlerle aynı yerde izliyor ama
olaya hiçbir şekilde müdahele edemiyordu.Efekler gerçek ötesi olduğu
için adrenalin, korku, gerilim en üst sınırlara
yerleşiyordu.Filmcilerde bu olaya çok rağabet gösterdiler ve film
sektörüde bu ölümüne rekabetin içine girdi.Bazı sinemalar filmlerini
koca ekranda izletmek yerine internet cafelerin yaptığı gibi bu
aletlerle filmi müşterilerine yaşatmayı uygun gördüler ancak her sinema
bunu yapamadı çünkü tek bir alet bile çok masraflı oluyordu.Buna rağmen
sinemacılar bir hayli kar ediyorlardı.
Online marketten alışveriş yapmak isteyenler evlerindeki
kızılötesi aletiyle internetten sanal markete giriyorlar, geziyorlar,
diğer insanları görüyorlar ve yorulmadan alışveriş yapıp kredi kartıyla
parayı ödeyip tek bir beyin düşüncesiyle evlerine
dönüyorlardı.Arkadaşlık siteleride bu işin içindeydiler.İnsanlar
kendilerine bir görünüm seçiyorlar ve sanal buluşma noktalarına (sanal
bar, cafe, resturant...vb) gidip başkalarıyla tanışıyorlardı.İsteyen
para verip kendi görünümünü kodlattırabiliyordu.İnternette buna benzer
birçok site kendine özgü birşeyler için çabalıyordu.
Sonunda Antivirüs firmalarının beklediği şey oldu ve hackerlarda
bu işe karıştı.Zaten eli kulağında bekleyen güvenlik firmaları hemen
yeni ürünlerini satışa sundular.Kısa zamanda hem antivirüsler, güvenlik
duvarları hemde virüsler, trojenler ortalıkta cirit atmaya
başlamıştı.Hack saldırısına uğrayan bazı önemli kişilerde
görülüyordu.Kişi internette bir cafedeyken bir anda sanki büyü yapılmış
gibi her tarafını kırmızı alevler kaplıyor, sonra önünde bir yazı
beliriyordu."Hacked by ...".Ünlü bir iş adamı bu yolla öldürüldükten
sonra ortalık bir anda karıştı ve güvenlik firmaları yapabildiklerinin
en iyisini yaparak insanları telafi etmeye başladılar.Öldürülen iş
adamının beynine çok güçlü kızılötesi bir şok yollanmıştı.Buna bir
çeşit virüste denebilirdi.Beyin hücreleri, şoku kaldıramamış ve altüst
olmuştu.
Olaydan sonra bu aletin satışının düşeceği sanılıyordu ama tam
tersi oldu.İnsanlar bunu kullanıyorlardı ama bir yandanda güvenlik
firmalarının paketleride su gibi gidiyordu.Hackerlar sanal alemin
katilleri ve gaspçıları olmuşlardı ve polisler yeni timler kurmaya
başladılar ve sanal alemde kovalamaca başladı.
Birgün bir bilgisayar mühendisi yeni bir fikir ortaya koydu ve
üzerinde çalışmaya başladı.Sanal bir şehir kuracaktı.İçinde cafelerin,
resturantların, alışveriş ve eğlence merkezlerinin ve daha birçok şeyin
bir arada bulunduğu müthiş görünümlü bir şehir.Büyüklüğü İstanbul'un
avrupa yakası kadar.Gece ve gündüz otomatik ayarlı.Geniş bant internet
üzerinden giriliyor ve isteyen siteden kaydını yaptırıp, görüntüsünü
çizdiriyor(üzerindeki giysiye kadar) hemen ücretsiz biçimde
girebiliyor.Giriş ücretsiz olsunki şehre giren kişiler içeride para
harcasındar ve yapımcılarda içeriye kurulan şirketlerden para alsınlar.
Yüzlerce kişi bu şehir üzerinde çalıştı, firmalar, reklamlar,
içine kurulacak şirketler belirlendi ve sonunda yapılması imkansız gibi
gelen şehir işlemeye başladı.Bant genişliği olarak en az 8mbit
hızındaki interneti kabul ediyordu ve internet üzerindeki büyüklüğü tam
48.8 terabayttı.En ince ayrıntı bile düşünüşmüştü çünkü.Sunucusu devasa
bir binanın içindeydi.Müşterilerde bunun hakkını hemen verdiler.Herkes
işinden artan zamanları bu şehirde geçiriyordu.Eskiden arkadaşlık
sitelerinde vakit geçirenler şimdi bu şehre hücum etmişti.Şehir
inanılmazdı.Hayal gücünden öte bir güzelliği vardı ve yapımcılarını
dünyanın en zengin adamları haline getirdi.
İnsanlar bu şehir aracılığıyla dünyanın bir ucunda olsalar bile
birbirlerine dokunabiliyorlar, konuşabiliyorlardı.Bazıları sadece
uzaktaki tanıdıklarıyla buluşmak için bile geliyordu.
Yapımcılar bu şehri sonuna kadar koruyorlardı çünkü biliyorlardı
ki hackerlar en ufak bir sızıntıda içeriye dalacaklardı.Çok geniş bir
internet bağlantısı gerektiğinden internet sağlayıcılarıda zorluk
çekmeye başlamıştı.Çünkü herkes 8mbit ve üzeri internet hızı
bağlatıyordu.Türkiye gibi bazı ülkeler için fiberoptik kablolar şart
olmuştu artık.
Şehrin kodlayıcıları olan mühendisler bu yoğun rağabetin
azalmaması için paralarının önemli bir kısmını elektrik ve internet
gelişimine harcadılar.Bunu düzenli biçimde yaptıkları için bazı
ülkelerde ekonomik kriz ihtimali kalkmıştı.Hatta herhangi bir ülkenin
bir şeye ihtiyacı olursa orayada sonuna kadar yardım edeceklerini
açıkça belirtmişlerdi.Onların bu yardımsever tavırları ve servet
meraklısı olmayışları bu sanal şehri iyice kalabalıklaştırdı.Buraya
"OnlineLand" adı verilmişti.
Herşey süperdi.Firmalar sonuna kadar paylarını alıyorlardı, bu iş
artık insanlığın bir parçasıydı.Oyunlar, filmler, programlar ardı
ardına piyasaya sürülüyorlardı.Neredeyse her büyük internet sitesi
kendine bir sanal alem kodlamayı başarmıştı.Artık kızılötesi alet,
çeşitli markalar üzerinden şatışa sunuluyordu.İnternette rahat etmeleri
için sadece bu alete özgü koltuklar bile çıkmıştı.Tuvalet gibi
ihtiyaçlar için ara vermek fonksiyonu vardı bazı markalarda.Arada
internet bağlantısı kopup bir anda istemsiz olarak evlerine dönenler
olsada,bilgisayarları çökenler yada, elektrikleri kesilip evinde
karanlıkta beklemek zorunda kalanlarda olsa, artık insanlık bunu
kendine benimsemişti ve geri bırakamazdı.Zaten bırakmak isteyende
yoktu."Ta ki yeni bir dönüm noktasına kadar".
Bir grup bilim adamı kızılötesi aleti zaten başından beri
sevmemişlerdi ve üzerinde araştırmalar yapıyorlardı.Onlar için bir
eksikliği vardı sanal alemin.Güzel bulmuyorlardı.Sonunda bu şeye lanet
edilecek kadar kötü bir zararını keşfettiler.Bu alet beyne kızılötesi
dalgalar yolluyordu ve beyni resmen kemirip bırakıyordu.Zararı hemen
görülen birşey değildi ama yavaş yavaş etkileri
başlamıştı.İstatistiklere göre dünyadaki bütün çocukların eskiye oranla
derslerinde düşmeler görülmüştü.Ayrıca çeşitli yerlerde görülen unutma
vakalarıda fazlalaşmıştı.Trafik kazalarında gözle görülür bir artış
yaşanıyordu.İnsanlar trafiğe çıktıklarında birden beyinlerinde
sarhoşluk başlıyordu ve kaza yapabiliyorlardı.Eğer bu alet kullanılmaya
devam ederse insanlık tarihi için kıyamet yakın denebilirdi.Ancak bunu
zararı keşfetmekte çok geç kalmışlardı ve geç kalmayada devam
ediyorlardı.İnsanları böyle birşeyden vazgeçirmek çok zor olsa
gerekti.Hele dünyada bir yığın cahil varken.
Ertesi gün bilim adamları hemen bunu insanlara açıklamak için izin
istediler ama onlara bu izin verilmedi çünkü çoğu kişi bundan para
kazanıyordu ve bu alet bir anda ortadan kalkarsa bir sürü ülkenin
batacağını biliyorlardı.Yinede böyle kullanılmaya devam
edilemezdi.Zararsız bir makina ile bağlanmanın yolunu bulamazlarmıydı?
Hayır kızılötesi dalga beyne direk olarak verildiği için zarar vermeden
kullanmanın bir yolu yoktu.Bilim adamları ne kadar uğraştılarsada bunu
halka duyurmak için gereken izni bir türlü alamadılar.Yaptıkları resmen
cahillikti.Kaç ülke batarsa batsın bunu insanlara duyuracaklardı.Bunu
insanlık için yapacaklardı.Ama nasıl? Düşündüler, düşündüler ve sonunda
bir yolunu buldular.
Alet ortaya çıkalı tam altı yıl olmuştu ve her yıl olduğu gibi bu
yılda sanal alemin hayata girmesinin altıncı yılı kutlanacaktı.Ancak bu
sefer ilk defa OnlineLand'de yapılacaktı.Plan basitti.Bir grupla
işbirliği şeklinde yapılacaktı.Yapılan şenliklerde ABD başkanının
aletle ilgili konuşması başlamadan bir anda tüm kızılötesi aletlerin
yayını çevrilerek bilim adamlarının yaptığı programa
yönlenecekti.Programı hacklemek tabiki imkansızdı ancak bilim adamları
şehrin yapımcılarıyla anlaşmışlardı.Önce onlarda inanmamışlardı bu
duruma, ama sonra onlara hak verdiler ve insanlığın nereye gittiğini
anladılar.Başka çareleri yoktu.
OnlineLand'de herkes ellerindeki sanal içkilerden, içecek ve
yiyeceklerden tüketiyorlardı.Şehir hiç olmadığı kadar kalabalıktı.Her
ülkeden insan vardı.İngilizce konuşuluyordu.Herkes eğlenmesine
bakıyordu.Aynı zamanda şehrin kurucularıda bilgisayarlarının başlarında
organizasyonun kodlarını inceliyor ve yönlendirme zamanı için
bekliyorlardı.Güvenlik sistemi 5 saniye için kesilecekti ve yönlendirme
gerçekteşecekti.İnsanlara, bu gerçeklik tüm ayrıntılarıyla
gösterildikten sonra herkes programdan çıkarılacaktı.Gerisi sonra
düşünülecek şeydi.İzletilecek olan kayıtta aletin zararı çok iğrenç
biçimde gözler önüne serilmişti.Artık gerisi halkın taktiriydi.
Sonunda zamanı geldi.ABD başkanı alet hakkında konuşmasını
hazıramış ve onu övecek.Hiçbir zaman konuşmayı yapamayacak olması onun
için kötü.Şimdi kocaman kürsüye çıkıyor.Şehrin kurucusu gerçek dünyada
güvenliği kesmek üzere enter tuşuna basmak için hazır.ABD başkanı
boğazını temizliyor ve kurucu entera basıyor.OnlineLand'de bulunan
herkes bir anda başka bir yere yönlendiriliyorlar.Ama ne yazıkki bilim
adamlarının hazırladığı programa değil.Güvenlik kesildikten 3 saniye
sonra pür dikkat bekleyen hackerlar OnlineLand'i hackliyorlar ve
kendileri hazırladıkları hack programına yönlendiriyorlar.OnlineLand
hackleniyor.
Kurucunun telefonu çaldı.Hackerlar arıyordu ve ona durumu
bildirdiler.Kurucu ağzı açık kalmıştı.Ne yapacapını bilemedi bir
an.Hackerlar terörist bir gruptu ve şehri tamamen kendi himayelerine
almışlardı.Kurucuya da sıkı biçimde tembihlemişlerdi.Eğer elektriği
keserek yada başka bir yolla insanları hacklenmiş OnlineLand'den
çıkarmaya çalışırsa bir şok programının devreye gireceğini ve içeride
bulunan tüm insanların hafızalarını kaybederek ilkel birer topluluk
haline geleceğini söylemişlerdi.
Bilim adamlarından biri kurucuyu aradı.Kurucu "Teröristler"
diyebildi.Ancak sonra kendini toparlayıp ona durumu
anlattı.Teröristlerin karşılığında ne istediğinide söyledi.Normal
birşey istemiyorlardı."Tüm dünyayı himayeleri altına almak
istiyorlardı".Eğer böyle birşey kabul olursa tüm dünya karanlık çağlara
girerdi herhalde.
Hemen tüm ekiplere haber verildi.Herkes hem büyük bir şaşkınlık
içinde hemde intikam duygusuyla bilgisayarlara sarıldı.Teröristler
şehre her türlü girişi kapamıştı ve büyük bir güvenlik ile
şifrelemişti.Bunları çözmenin imkanı yoktu.Kurucu biryerlerden sızacak
yer ararken akrabaları ve ailesi geliyordu aklına.Kızı ve karısıda
içerdeydi.Onlara durumu açıklamamıştı.Tüm ekibin akrabalarının ve
ailelerininde orada olduklarını biliyordu.Eğer elektriği keserek onları
gerçek dünyaya geri getirse o zamanda bambaşka bir faciayla
karşılaşacaktı.Ortam gerilmişti.Herşey karışmıştı.Teröristler güvenlik
sistemini keseceğini nerden öğrenmişti.Lanet olsun nerden.Nerden
başlamıştı bu şehir kurma sevdası.Neden yapmıştı bu hatayı.
Aslında ona bu fikri veren gençliğinde izlediği Matrix
filmleriydi.Buda onun biraz değişmişi değilmiydi? O tüm bunları
düşünürken bir kişi sevinçle bağırdı."Şifreyi çözdüm ! " Herkes aynı
anda büyük bir umutla kendi monitörlerinden onun bilgisayarına
baktı.Evet çözmüştü.Aslında çok basit ama akıl edilemeyecek bir şifre
tekniği kullanmışlardı.Birkaç milyon bilinmeyenli denklemi bir saatte
çözmek gibi.Hemen OnlineLand'e girdiler.Karşılarına birkaç şifre daha
çıkmıştı ama onları çözmek o kadarda zor değildi.OnlineLand'i
donattılar ve kendi güvenlik sistemlerini yeniden devreye
soktular.İnsanlar güvendeydi(aletin verdiği zarar hariç).
Şehrin hepsi sağ salim dünyaya döndürüldü ancak bilim adamlarının
yaptığı program ellerinde patlamıştı.Zaten bu faciadan sonra kimsenin o
aletle işi olacağını sanmıyordu kurucu.O gün tek hamleyle tüm şehri
silmişti.Sunucu binasıda artık başka bir iş için kullanılacaktı.Bilim
adamları her ne kadar izin verilmesede bu aletin tüm zararlarını
dünyaya duyurmayı başardılar.Kızılötesi aletlerin kullanımı bir anda
durduğu için tüm ülkelerde çok çok fazla elektrik enerjisi açıkta
kalmıştı.Dedikleride çıkmıştı.Yıkılan devletler olmadı değil ama kurucu
kazandığı tüm serveti vererek bazı devletleri kurtarabildi.Ekonomi alt
üst olmuştu ama kimin umrundaydı.
Bilim adamları sonunda aletin verdiği beyin hasarlarını
düzeltmenin bir yolunu buldular ve tüm amelyatları kendi cepleriyle
kurucunun servetinden ödediler.
Kurucu işlerini bitirip bir akşam eve neşeli biçimde gittiğinde
karısını yanağından öptü ve o gün ilk defa hiç bilgisayarına
girmedi.Artık herşeyin bitmiş olmasından dolayı çok keyifliydi.O aleti
ve OnlineLand'i özlemeyecekti ancak aklını kemiren tek bir düşünce
vardı.Terörist grubun bir gün yeniden kendini gösterip yeni eylemlerle
karşısına çıkma imkanının olup olmadığıydı.
"Bilgisayar dünyası hep aklımı karıştırmış ve bana yeni bir alem gibi gelmiştir."
Saçmalık ötesi 😀
- baço
Saçmalık ötesi 😀
Sende böyle söylüyorsan 🙂
Valla dün bütün gece rüyamda bu senaryoyu gördüm, acayip heyecanlandırdı beni. Ama ne yazık ki bu tarz bir filmi sadece çok büyük şirketler çekebilir. Senaryo öyle entresan bir konu ki, gişesi çok sağlam olacaktır. Ancak bahsedilen hayali dünyanın yaratılması ciddi maliyetler gerektiriyor.
Bu arada saçmalık ötesi şeyleri insanlar çok severler. Bknz: Geleceğe dönüş filmi
Elektrik yetmemesi ne demek yahu:), inanılmaz komik olmuş orası. Ayrıca bu tarz bir hikayeden senaryo olmaz çünkü genel bir şeyi anlatıyor. Böyle genel bir hikayenin içinden bir kahraman yaratıp, o kahramanın hikayesinin anlatılması lazım.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Elektrik yetmemesi ne demek yahu:), inanılmaz komik olmuş orası. Ayrıca bu tarz bir hikayeden senaryo olmaz çünkü genel bir şeyi anlatıyor. Böyle genel bir hikayenin içinden bir kahraman yaratıp, o kahramanın hikayesinin anlatılması lazım.
Elbette bazı kısımları elden geçecek, sonuça bu şu hali ile sadece öykü.. Bu hikaye içinde kahraman yaratmak aslında basit, sistem admini o dünya içinde ana karakter olarak yer alabilir. Yada yeni bill gates tarzı bir eleman ön plana çıkartılabilir.
Saçmalık ötesi derken, kendi içinde tutarsız demek istedim. Bilimsel gerçeklerle çelişkili vs. ayrı mevzu onlar da tonla. Bu hikayeye ancak bir fikir diyebiliriz. Olgunlaşması için çok uğraşılması gerek... Yoksa senaryo çıkmaz değil, ne saçma fikirlerden neler çıkıyor...
- baço
Enteresan bir hikaya, daha çok kitap olmaya uygun ama bazı çözüme kavuşturmalar ve bilimsel zımbırtılar oldukça komik 😀
Sonunda bu şeye lanet
edilecek kadar kötü bir zararını keşfettiler.Bu alet beyne kızılötesi
dalgalar yolluyordu ve beyni resmen kemirip bırakıyordu.Zararı hemen
görülen birşey değildi ama yavaş yavaş etkileri
başlamıştı.İstatistiklere göre dünyadaki bütün çocukların eskiye oranla
derslerinde düşmeler görülmüştü