Merhaba arkadaşlar.Daha önce hayatımda ufak tefek okul oyunlarını saymazsak hiç senaryo yazmışlığım yoktur ve bir senaryo yazarsamda bunu nasıl ilgili kişilere ulaştırırım bilmiyorum.Ama aklımda bence çok komik bir hikaye var.Bu hikayemi sizinle paylaşmak ve yorumlarınıza göre bir şeyler yazmaya başlamak veya ağzımın payını alıp yazmamak istiyorum.Konuya başlamadan biraz kendimden bahsedeyim İstanbul doğumlu aslen Ardahanlı 24 yaşında genç bir babayım hikayem tamamen yörem ile ilgilidir.
Hikaye:
Konunun geçtiği yer: Ardaha'nın Bir Köyü
Zaman:1965'ler
Tip: Absürd Komedi
Ana Karakterler
Parantez içindeki lakaplar bizim yörede bu isimlere genelde takılan lakaplar.
Orhan (Oro) : Atılgan,açık sözlü,işini bilen(bir nevi çakal)
Adem (Atto): Gözü yükseklerde,süslü,para göz,
Cafer (Cefer): Kumarbaz,Dolandırıcı,Yalancı
Dükkancı Nazım (Naze emmi) : 50 li yaşlarda,köydeki tek bakkal köyü sömüren para göz bir tip.
Zekeriya emmi (Zeko emmi): Köyün en akıllı adamı, Askerliği İstanbul'da yapmış.Herkesin birşeyler danıştığı insan.Bilmediği şeyleri karışısındakide bilmiyorsa biliyormuş gibi yapan adam.
Konu:
Orhan,Adem,Cafer aynı dönemlerde doğmuş çocukluğu birlikte yaşamış ve askere aynı dönemlerde gidip dönmüş 3 genç bunlar bir şekilde kendilerine bir iş bularak köyün hayvancılık işinden sıyrılmanın içindedirler.Devamlı Zeko emmiden fikirler almakta fakat verilen fikirlerin çoğu sallama fikir olduğundan devamlı başarısız olmaktadılar.Ardahanın köylerindeki bakkalara dükkan derler ve buralar sadece bakkalda olabilecek değil nalbur malzemesinden tutunda iğne ipliğe kadar köyde ne ihtiyaç olabilecekse olan yerledir ve ayrıca köylerde kahve olmadığından akşamları gençlerin ve genç kalanların toplanıp muhabet ettiği bir nevi kahvedir.Bu 3 genç de buranın müdavimidir. Naze emmi 1'e aldığını 5'e satan üç kağıtçıdır ve köy ondan ilallah etmiştir.Konuşulan şive Ardahanda kullanılan Benim şahsen Azireceye benzettiğim ama dünyada emsali olmayan bir şivedir.Çok şirindir karşındaki sana sövse sarılıp kucaklaman gelir öyle bir şivedir.Çekilecek bölge olarak Ardaha'nın çoğu köyü olabilir zaten 1965ten beri o köylerde çokta fazla birşey değişmedi.Kışları soğuktan korunmak için tezek yakılır.Çaylar kıtlama içilir.Meyve çok az bulunur hatta 1965'lerde elmadan başka meyve bilmeyen bir toplumdur. Televizyon olmadığından akşamları köyün en bilgi insanının etrafında toplanan insanlar onun anlatacağı anılar ve hikayeleri dinleyerek vakit geçirirler (Yani bizim orda stand-up bayadır var sanırım) Vs...
Konu böyle uzar gider atalarımdan duyduğum o bölgede o zamanlarda yaşanmış bir sürü komik hikayeler vardır bunları orhan,adem ve cafer üzerine uydurmaya çalışıp her yöremin zorluklarına rağmen gülebilen insanlarını hem o bölgedeki insanların en saf hallerini yazmak istiyorum.Sİzden ricam bu hikayeyi yorumlamanız.Buraya kadar sabredip okuyan herkese teşekür ederim.Bu cümleyi yazının en başını ve en sonunu okuyanlar için yazdım onlara boşuna teşekür etmiş olmiyim. Herkese muhteşem günler/geceler.
eyvallah güzel dualar için 🙂
sizin elinizde sadece karakterler var, olay yok...olaysız karakter anlatımı bu yazınızdan daha heyecanlı olmayacaktır...o yüzden bir olay bulmanızı tavsiye ederim...birden fazla da olabilir tabi, yani olay lazım size 🙂
Doğru... Ruha girmişsiniz ama öykünüz yok.
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
Olay çok hatta olaylar olaylar ben biraz genel hatlardan bahsettin aslında haklısınız ben bunu 1 dizi olarak düşünüp ilk bölümü yazıp en yakın zamanda bu topic altında paylaşıcam şuan konyadayım sanırım istanbula dönünce daha rahat olup yazabilirim.
şimdi izlediğin filmleri düşün abi, bir tane ana olay oluyor hemen hemen hepsinde sonra ki yan olaylar aslında sadece mevzuyu geliştirmek için oluyor, sonra bunların çoğu çözümlenir sonda...serkanoca nın dediği gibi giriş gelişme sonuç...yani dağınık bir şekilde bu da olmuştu, böyle de oluyor diye gelişi güzel sıralayamazsın olayları...bana öyle yaparsan seyirci kısa zamanda sıkılır gibi geliyor...
Abi yazmaya başlayacağım ama ozaman sana çok kısa bir kısım özet geçiyim.Bizim oralarda zamanında ermenilerin mezarından çıkan gömüleri aramak çok moda idi bunlar bir zaman bu gömünün peşinde koşacaklar ve sonunda gömüyü bulacaklar asıl hikaye bundan sonra başlayacak.Bu üçlü bu gömüyü ne yapacaklarını akşam buluştukları bakkalda konuşurken bu çakal bakkal bu durumu duyup bunlara ortak oluyorlar.Her bölüm başlangıcında akşam ve köylü zeko emminin evinde buluşuyor.Bir bölümde zeko emmi bulduğu gömüyü devlete teslim ettiğini ve buna karşılık devleten 30 büyükbaşlık para aldığı sallama hikayesinden etkilenerek gömünün ufak bir kısmını jandrmaya götürüyorlar.Tabi bunlar hemen sorguya alınıyor bunları nerden buldunuz ne yapacaktınız bunlarla gibi sorular soruyor.Bunlar içeri atıyorlar içeri atıldıkları bölümlerde Tatar Ramazana bir kaç gönderme bulunan sahneler oluyor 1 hafta sonra zeko emmi tanınan bir kişi olduğundan bunları içeriden çıkarıyor.Zeko emminin zamanında gürcistandan kaçakçılık yaptığı hikayesine dayanarak bunlar gömüyü gürcistanda bozdurmayı denemek için gürcistan yollarına düşüyorlar sınırı kaçak yoldan geçmek için bir kaçakçı ailesine takılıyorlar işin yolunu yordamını kaçakçılığın nasıl yapıldığını bilmedikleri için olayı eline yüzüne bulaştırıyorlar.Başka bir bölümde Bakkal devamlı kapalı olduğunu fırsat bilerek yeni bir bakkal açılıyor bakkal köye döndüğünde bu bakkal ile bir rekabete giriyor.Diğerlerine bunun sorumlusu sizsiniz bana yardım edin siteminde bulunuyor.Yani işin aslı şöyle giriş : Gömü bulmaya çalışma
gelişme: gömüyü bozdurmaya çalışma sonuç:henüz bilmiyorum. Zamane kafası ile günümüz olaylarınada bol göndermeli birşeyler olacak. Yaşayan bilir o yörede o zamanda insanların davranışları çok çocuk kafasındaydı bu yüzden karakterlerde oldukça çocuksu olacaklar. Kürt sorunu barış süreci dönemindeykende birazda o konulara ince duygusal dokunuşlar ilede mizahın içindeki duygusalığı ön plana çıkarmak istiyorum.Sonuçta o bölgede 2000li yıllara kadar lazı kürdü azerisi hep bir arada yaşadı ve kimse kimin ne olduğunu bilmezdi. Olay bu yani geriye dialoglar kalıyor.
içeri tıkma olayı doğru mu, ben de %20 sini mi bi miktarını devlet bulana verir diye biliyorum 🙂
İçeri tıkma olayı tamamen doğru bu birazda ne bulduğunla ilgili birşey eğer tarihi eser falan bulduysan belirli bir mükafat verirler ama eğer altın bulduysan sıkıntı.Hepsinide götürsen inandıramazsın hepsi olduğuna.
çok mantıklı geldi bu dediğin bak...