Forum

çakal yuvaları

3 Gönderi
2 Üyeler
0 Reactions
1,424 Görüntüleme
(@gigich)
Gönderi: 14
Başlığı açan
 

yıl 1980. dünyada savaş dönemi herkezden ayrı bir yerde kendi inancları ve tanrıları için savaşan küçük toplumlar
herkezin istediği sadece tek bir şey vardı topraklar.toplumların başlarındaki komutanların emirleriyle bir birlerini kesen aciz insanlar
ufak bir yerde küçük toplulukların savaşı olsa dahi yine ezilen cocuklar ve kadınlardı.aslında hikayemizde o cocuklardan birinin hayatını anlatıyor
komutanın oğlu villlıam o farklıydı o babası gibi olmak istemiyordu çünkü bunun için geçerli bir sebebi vardı annesi gözleri önunde öldürülmüştü
neden bir hiç sadece willlıam için değersiz olan ama acımasız insanlar ve kana susamış komutanlar için değerli topraklar.aradan 10yıl geçti artık oğullar babaların yerlerini
almaya başlıyorlardı. willlıam ise bu savaşı bitirecek bir şeyler arıyordu 10 yıldır düşünüpte bulamadığı şey neydi acaba?
o günün akşamı willlıam kendine ait ağaç üstündeki kulubesinde oturuyor.her zamn yaptığı şeyi yapıyordu düşünüyordu.
düşünürken o arada uyudu.ama ne şanssızlıkdı ki vilyımın bilmediği bir şey vardı. ağaç üstüne kurulu olan kulubesi en büyük düşmanlarının sınırlarındaydı.
vilyımın yokluğunu fark eden babası kaçırılmış olabileceğini düşünüp askerlerini ormana onu aramaya yollar.
gecenin karanlığında tehlikelerle dolu ormanda askerlerde o kadar güvende değillerdi dediğim an arkadan gelen bir askerin yok oluşunu şaşkın gözlerle
izleyen askerlerin akıllarındaki soru cevapsız kalmayacaktı.ormanda ilerledikce tek tek esrarengiz bir şekilde kayboluyorlardı.askerlerin hepsinin gözlerinde gorunen tek şey vardı korku.
wilyımı bulamadan geride dönemezdiler.güneş yavaş yavaş kendini göstermeye başlarken sadece bir asker kalmıştı oda artık öleceğinden emin gibiydi esrarengiz şeyi gören tek asker oydu ama
oda öldü artık o esrarengiz olan şeyin ne olduğunu söleyecek kimse yoktu baba zaman geçtikce dahada öfkeleniyordu aslında daha fazla merak etmesi gerekirken o öfkeleniyordu.
artık sabah olmuştu wilyım uyandı. oda biliyordu sorumluluklarının farkındaydı ama bu onu istemiyordu. neden benimde normal bir oğlum yok diye isyan eden babası vilyımın gözünde git gide değer kaybediyordu
oda aslında kendine şu soruyu soruyordu neden benimde diğerleri gibi bir babam yok wilyım diğerleri gibi derken uzaklarda çok uzaklarda hiç gormediği yerlerdeki ailelerdem babalardan bahsediyordu bilmiyodu onlar nasıldılar ama
iyi olduklarını düşünüyordu. çünkü görmek istediğini hayal ediyordu.acaba wilyımın istediği mucize herşeyi değiştirecek olan şeyin ormandaki esrarengizle bir bağlantısı varmıydı.wilyım istemedi şeyi yapmaya babası tarafından zorlanıyordu
insanları öldürme emri vermeye komutanlığa zorluyordu.artık zaman gelmişti.wilyımın arayıpta bulamadığı şey onu bulacaktı tamda wilyımın pes ettiği umudu kestiği anda. ormandaki esrarengiz işte o çünkü wılyımın istedğini ona verecek şeydi
ormanın derinliklerinde yaşayan ihtiyar.bu savaşların neden çıktığını sırrı bilen tek kişiydi.yıllardır wilyım gibi birini bekliyordu bildiklerini anlatması için beklemeseydi çıkıp herkeze anlatsaydı neden savaşlar var onu dinlemeyeceklerdi
biliyordu çünkü bu topraklar üzerinde olan insanların hepsi bir büyünün etksindeydiler bu büyük sır kimsenin gitmeye cesaret edemediği karanlık vadiydi.orda hiç gorulmemiş kurta benzeyen yaratıklar vardı bu hayvanların var oluş sebebleri büyüyü bozacak kitabı
korumaktı wilyım'ın yardım alabileceği tek halkı vardı onlarbüyünün etkisinde oldukları için wilyımda onların komutanı olduğu için onlara emir vere bilecekti. wilyım ilk ve son emrini veriyordu:size emrediyorum karanlık ormada istediğim bir şey var onu bana getireceksiniz.
bu kurtuluş için onları feda etmek zorundaydı.askerler wilyımın emriyle karanlık ormana ilk adımlarını atıyordu.yaratıkların sesleri insanların kanını donduruyordu.
askerlerin ellerinde keskin uclu mızrak ve kılıçları vardı yaratıkların ise keskin dişeleri.işte o an geldi.insaların bağırtıları yaratıkların bağırtıları bütün ormanlarda yankılanıyordu.kitabı alacak tek kişi vilyımdı.çünkü savaşan askerler ne için savaştıklarını bile bilmiyorlardu her zamanki gibi
vilyım sesizce etrafı inceliyordu.duvarda bir yazı gordum bir işaret bir kapıyı işaret ediyordu wilyım kapıdan içeri girmek zorundaydı. bütün güçünü toplayarak koşar adımlarla kapıdan girdi.
içersi karanlık ve sessizdi o kadar sessizdiki wilyım nefes alışını duyuyordu.sessizce adım atmaya çalışsada yapamıyordu ve bu ses odadaki.
asıl koruyucu uyandırmıştı gözleri yeşil dışardakilerden iki misli daha büyük iri pençeleri bıçar gibi dişleri vardı.ama wilyım sadece gözlerini gorebiliyordu ve sesini duyuyordu dışardaki askerler ve yaratıklar çoktan ölmüştü sadece ikisi vardı.
yaratık ve vılyım duvardaki meşalelerin yanmasıyla wilyım karşısındakini daha iyi seçebiliyordu ama bu onu dahada korkutmuştu.artık zaman geldi.duvarda duran eski bir kılıç wılyım yavaş soğuk kanlı bir şekilde kılıca ucandı yaratık wilyımın üzerine yavaşca gelmeye başladı tek bir hamle yapamazsa herşey biterdi
wilyım kılıca uzandıkca yaratık yaklaşıyordu yaratığın dikkatini dağıtması lazımdı ama nasıl diye düşünürken o sırada içeri atılan bilge adam yaratığın dikkatini dağıtmayı başarmıştı yaratık yaşlı adamın belinden yakaladı o sırada wilyım hemen kılıcı yaratığın başına sapladı.kitabı aldı ama kitap açılmıyordu nasıl açacağını bilmiyordu
ihtiyar son bir nefesle kan dedi wilyım kendine sordu kan? yaratığın kanı siyah yapışkan bir yaratığın kanını eline sürdü kitapdaki el resminin üstüne koydu kitap açıldı.kitabın sayfalarını hızlıca çevirerek büyüyü bozan şeyi arıyordu.ve buldu yazıları okudu o anda orman aydınlanmaya başladı şaşkınlıkla ve mutlulukla etrafa bakan vilyım
başardım başardım diye bağırıyordu.bir anda dizlerinin üstüne çöktü büyü onu yaşlandırmıştı bir anda yaşlı bir adam oldu.ellerine bakan wilyım hafif bir gülümseyle ayağa kalktı artık bu topraklarda herkez başış içinde yaşayacak dedi ve ormanın derinliklerine doğru yürüdü arkasını döndü baktı.sonra yoluna devam etti.onun hakkında hikayeler yazıldı
kimi inanadı kimi inanmadı ama biz biliyoruzki o vardı ve gerçekti?

 
Gönderildi : 06/11/2010 9:44 pm
(@kykgm)
Gönderi: 0
 

sinopsi galiba

Yaş, milliyet yada özgeçmiş önemli değil; önemli olan söyleyecek bir şeyin olması.

^^KYKGM^^

 
Gönderildi : 06/11/2010 11:07 pm
(@gigich)
Gönderi: 14
Başlığı açan
 

ewet

 
Gönderildi : 07/11/2010 12:49 am
Paylaş: