Forum

Bir Dizi Saçmalıkla...
 

Bir Dizi Saçmalıklar - "Komedi"

11 Gönderi
2 Üyeler
0 Reactions
2,544 Görüntüleme
(@barton-fink)
Gönderi: 41
Başlığı açan
 

BİR DİZİ SAÇMALIKLAR

Günlük yaşamın sıradan meselelerini sıra dışı ve absürtçe ele alan karakterlerin hikayesi!

Kamuran “Kamu”, Memo ve Umut birçok işte dikiş tutturamamış üç yakın arkadaştır. Hiçbir işte başarılı olamayan bu üçlü en sonunda ellerindeki tüm parayla ortaklaşa bir Cafe/Bar açmaya karar verirler. Bu artık adeta bir varolma şansıdır onlar için…

Üçlüye barlarının sahibi "Don" Veysel Bey ve kızı Deniz de eklenince ekip tamamlanır. Hayatta pek de başarılı olamamış bu beş kişinin tek umudu artık 100 metrekarelik bu bardır.

Bir Dizi Saçmalıklar çok yakında...

Karakter Tanıtımı

Kamuran "Kamu"

Kamuran dedesinin felsefeleriyle büyümüş, onunla beraber adeta bir Gandalf-Frodo ilişkisi yaşamıştır. Küçükken edindiği bilgileri yetişkin olarak kullanmakta tereddüt etmez. Bilmediği konu hakkında bile konuşur. Mesela gidin Kamuran'a "Baba bu Red Hot Chili Pappers'ın son albümü dehşet olmamış mı ya?" deyin "Evet baba" der. Öyle biridir Kamu. Hakkını verelim ama barda en çok o çalışıyor. Bulaşık, temizlik, tuvalet. Pis işlerin adamı yani.

Memo Tembel

Absürd ve saçma mizah adamıdır. Dayılanmasını, artistlik yapmasını sever. Sağ da sol da konuşur ama iş icraata gelince ortadan kaybolur. Film adamdır Memo. Ama nasıl diyeyim böyle Tarantino filmlerindeki gibi biridir. Geyik Muhabbeti Mühendisi yani. Barda içecekleri, alacakları verecekleri ayarlıyor. Mühendis dedik ya işte ondan hesap yapıyor.

Umut

Memo ve Kamu ile yan yana gelince "hee işte grubun yakışıklısı, mantıklısı" denilebilir. Ama öyle değil. Hee yakışıklı olabilir ama o da sıyırıyor bazen. En önemli hedefi istediği fotoğraf makinesini alabilmek. Hayır bana kalırsa parası olsa da almayacak. Adam nirvana kabul etmiş makineyi, ona ulaşırsa biter her şey sanıyor. Hepsi psikopat canım bunların. Barda ne yapıyor bilmiyorum dolaşıyor ortalarda.

Deniz

Umut, Memo ve Kamu'nun işlettiği barın mekan sahibi Don Veysel'in kızı. Çok arkadaşı yok. Arkadaşlarla buluşmaya gidiyorum diye çıkıyor bardan ama yalan. İki dolaşıp geri dönüyor. Kamu'larla takılmak zorunda anlayacağınız. Barda da garsonluk yapıyor. Çok yapamıyor aslında.

VE
"Don" Veysel

Barın mal sahibi, Deniz'in babası. Ama şu gerçek ki yaşının adamı değil. Sürekli Kamu, Umut ve Memo ile takılıyor. Bir de Veysel Abi Godfather'a takmış. Hatta geceleri yatmadan aynaya bakıp Marlon Brando taklidi yaptığı bile rivayet edilir.

 
Gönderildi : 11/01/2012 5:05 pm
(@barton-fink)
Gönderi: 41
Başlığı açan
 

Umut ve Kamu barda oturmaktadırlar.

UMUT: Abi nasıl yani tam olarak anlamadım, ne yaptım dedin bir daha söyle?

KAMU: Memo’nun teste gidecek olan idrar örneğinin yerine birasını boşalttım.

UMUT: Yani?

KAMU: Yani idrarla birayı yer değiştirdim.

UMUT: Sadece meraktan soruyorum idrarı ne yaptın?

KAMU: Iııı şey…

Bu sırada içeriden ağzındakini tükürerek ve tuhaf hareketler yaparak Memo gelir.

MEMO: Beyler bence birayı değiştirmemiz gerek, ucuz olacak diye iyice Her Şey Dahil Otel Birasına döndürdük olayı!

Umut ve Kamu çaktırmadan gülerler. Memo kusmaya gider.

“BİR KAP BİRADAN BİR BARDAK İDRARA”

BİR DİZİ SAÇMALIKLAR

1.BÖLÜM

SAHNE 1 / BAR

UMUT: Ya o değil de sen neden idrar testi yaptırıyorsun?
KAMU: Yoksa AIDS misin?
MEMO: Nee?
KAMU: Uzak dur benden! Git! Git lan!
UMUT: Kamuran, abi AIDS ile ilgili tam olarak ne biliyorsun?

-FLASHBACK-

Kamu Jr. ve dedesi oturmaktadır.

DEDE: İşte Malazgirt Savaşı öyle bir savaştı kii….
KAMU JR.: Dede AIDS ne?
DEDE: Bu nereden çıktı şimdi Malazgirt’in ortasında evlat?
KAMU JR.: Ya mahalledeki çocuklardan duydum da…
DEDE: Oğlum AIDS pis bir şeydir. Günahtır.

-FLASHBACK-

Memo araya girer.

MEMO: Günahtır derken?
UMUT: Ya sen devam et ağabeycim anlatmaya…

Tekrar Flashback girer.

-FLASHBACK-

DEDE: Böyle işerken kötü olursun. Yani böyle nasıl diyeyim… Böyle… Böyle… Öyle işte anladın sen?

Kamu Jr. anlamış gibi kafasını sallar.

-FLASHBACK-

UMUT: Gerçekten aydınlandım.
MEMO: Ya Beyler saçmalamayın ne AIDS’i? İşte tahlil öyle…

Memo sinirlenir çıkar bardan. Bu sırada Deniz girer.

DENİZ: Memo’nun nesi var?
UMUT: Biz de onu bulmaya çalışıyorduk.
DENİZ: Kamu’nun nesi var peki?
UMUT: O konuya dair hiç kimsenin fikri yok zaten…

Umut ve Deniz gülerler… Kamu ciddi bir şekilde araya girer.

KAMU: Bakın Memo bizim arkadaşımız eğer bir derdi varsa ne olduğunu da bulmalıyız.
UMUT: Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
KAMU: Ya yok aslında tek düşündüğüm idrar kabına koyduğum birayı içip yerine Deniz’in idrarını koymak?
DENİZ: İğrençsin.
UMUT: Aslında Kamu haklı.
DENİZ: Sen de iğrençsin…
UMUT: Hayır ya Memo’nun sorununu bulma konusunda diyorum…
KAMU: Birader ben şaka yapmıştım.
DENİZ: Açıkçası beni de pek etkilemedi. Sonuçta idrar yani üre yani ürik asit yani?
KAMU: Deniz Lise2 terk beyler…
UMUT: Yani benimle gelip Memo’nun sorununu bulmayacağınız sonucunu mu çıkarıyorum buradan?
KAMU: Umut da Einstein Beyler…
DENİZ: Sen kiminle konuşuyorsun da beyler diyorsun?
KAMU: Ya hani ortalığa denir ya öyle…
DENİZ: Ama saçma oluyor yapma yani, özenti özenti öyle…
UMUT: Ulan hemen geyiğe bağladınız hee… Peki, ben kime gideceğimi biliyorum nasılsa!

Umut bir hışımla çıkar.

SAHNE 2 / VEYSEL OFİS

Umut, Veysel’in ofisine gelmiştir. Veysel dönen sandalyesiyle döner ve Umut’a bakar. Siyah takım ve siyah kravat vardır üzerinde. E tabi bir de gömlek.

UMUT: Ooooo süper olmuşsun dostum ya! Aynen Rezervuar Köpekleri’ndeki gibi!
VEYSEL: Ben daha çok Vito Corleone olsun istemiştim ama!
UMUT: Ya yok canım o zaman papyon falan tak, ama bu tam Rezervuar Köpekleri olmuş yani… Ya bu arada Veysel Abi sen niye burada çürütüyorsun kendini gel bara sana bir oda verelim…
VEYSEL: Ya Umut oğlum hasta mısın işte burada gizemli gizemli takılıyoruz… Neyse sen niye gelmiştin?
UMUT: Ya bu âlemde yardım isteyebileceğim bir sen varsın Don Veysel!
VEYSEL: Âlem?
UMUT: Ya hep öyle derler ya…
VEYSEL: Eee konu ne?
UMUT: Abi Memo bizden gizli bir şeyler yapıyor.

Veysel bir an duraksar.

VEYSEL’İN HAYALİ - 1

Memo herkesten gizli bir köşede tırnaklarını yemektedir.

VEYSEL’İN HAYALİ - 1 SONU

VEYSEL: Böyle bir şey mi?
UMUT: Yani yok o kadar gizli değil de, yani ben anlatamadım aslında. Bir sorunu var diyecektim.

VEYSEL’İN HAYALİ - 2

Memo telefonla sipariş vermektedir.

MEMO: Sos olarak Acı Sos, Sarımsaklı Mayonez, Hardal ve Barbekü Sos. … Ne 4.sos ekstraya mı giriyor? … Ne kadar? … 25 kuruş mu?

Memo bir an duraksar ve kendi kendine konuşur.

MEMO: Acaba 25 kuruş verip 4 sos mu istesem yoksa vermeyip 3 sos mu istesem. Ama o zaman da hangi sosu iptal edeceğim ki? Offf!

VEYSEL’İN HAYALİ - 2 SONU

UMUT: Yani tabi canım o kadar büyük de bir sorun değil. Daha çok sağlık alanında bir sorunu var ve bizden gizliyor.

VEYSEL’İN HAYALİ – 3

Memo bir toplu terapi seansındadır. Yuvarlak şeklinde oturmuş grubun içinde ayağa kalkar ve konuşmaya başlar.

MEMO: Evet ben Memo. Her ne kadar kanserli hastalar grubunda takılsam da aslında uykusuzluk çekiyorum. 3 aydır da bu terapilere falan geliyorum şöyle marjinal bir kızla tanışırım oradan evleniriz falan diye ama o da yok yani, hep 50 yaş üstü burası. Hee bir de tüketim toplumuna karşıyım. I Love Anarşi!

VEYSEL’İN HAYALİ – 3 SONU

UMUT: Ya abi ne pis hayal gücün varmış senin?
VEYSEL: E anlatsana olm o zaman?
UMUT: Abi adam idrar testi yaptıracakmış neden diye sorduk sinirlendi çıktı?
VEYSEL: Gebelik için falan olmasın?
UMUT: Hahaha çok komik. Ya lütfen biraz ciddiyet. Takımın hakkını ver be Veysel Abi!
VEYSEL: Tamam tamam. Benden ne istiyorsun?
UMUT: Gel birlik olalım, Memo’yu takip edip öğrenelim sorununu…
VEYSEL: Tamam ya bende ofiste sıkıldım zaten. Hava sıcak, klima yok vantilatörle de olmuyor.
UMUT: Abi 2011’de Vantilatör mü kaldı allaaasen?
VEYSEL: Klima pahalı ya bir de elektrik faturası falan…
UMUT: Tamam da bu rezillik de çekilmez ki ya. Bak ne güzel şekil yapmışsın. Takım falan bir de klima taktıraydın keşke!
VEYSE: Neyse bakarız sonra!
UMUT: Ya bu arada bende takım giysem sorun olur mu acaba?

SAHNE 3 / BAR

DENİZ: Umut niye asabiyet yaptı şimdi? Sanki biz Memo’nun tahlilinin peşinden koşmak zorundayız.
KAMU: Menopozda olur öyle?
DENİZ: Nasıl?
KAMU: Şimdi menopoz sinir yapar ya erkekte hani?
DENİZ: Menopoz hakkında tam olarak ne biliyorsun sen Kamu?

-FLASHBACK-

Kamuran Jr. ve dedesi oturmaktadır.

DEDE: İşte Otlukbeli Savaşı’nın nedenleri bunlardır. Sonuçlarına geçecek olursaaak…
KAMU JR.: Dede menopoz ne?
DEDE: Evlat bu nereden çıktı şimdi Otlukbeli’nin ortasında?
KAMU JR.: Ya mahalledeki teyzelerden duydum da…
DEDE: Şimdi menopoz öyle bir şeydir ki erkekleri sinir eder.
KAMU JR.: Neden sinir olur erkekler?
DEDE: Menopoz olunca, işte öyle yani.

-FLASHBACK-

DENİZ: Genlerinizden geliyor demek sorun…

SAHNE 4 / HASTAHANE

Umut ve Veysel, Memo’yu takip ederek hastaneye gelmiştir. Umut da takım elbiselidir Veysel gibi…
Memo elindeki kapla bir odaya girer. Çıktığında kap yoktur elinde. O sırada Umut ve Veysel tanınmamak için gözlük takmışlardır.

UMUT: Abi çok yaratıcısın süper yani? Gözlükle tanınmayan insan mı var ya? Nedir bir güneş gözlüğü bir şapka mı ne kolay yani?
VEYSEL: Ya Umut prodüksiyona girme işte. Ses çıkarma Memo fark edecek.

Memo onları fark etmeden hastaneden çıkar.

VEYSEL: Hadi…
UMUT: Onu boşver, bak elinde idrar kabı yok şu odaya verdi galiba.
VEYSEL: Hani Memo’yu takip edecektik biz?
UMUT: Ya Memo’nun idrarı işte anla?
VEYSEL: Anlaşmamızda bu yoktu delikanlı?
UMUT: Anlaşma derken?
VEYSEL: Neyse odaya girelim.

İkili odaya girerler.

İkili odadan çıkmıştır.

UMUT: Alt kata mı inin dedi o?
VEYSEL. Alt kata dedi?

İkili alt kattadır.

VEYSEL: 3.kata çıkın dedi di mi?
UMUT: Evet…

İkili 3.kattadır. Umut’un elinde bir kağıt vardır. Önce kağıda bakar sonra Veysel’e…

VEYSEL: E gidelim o zaman?

Umut ve Veysel hayvanat bahçesindedir.

UMUT: Dalga mı geçtiler acaba? Bir idrar örneğine bakacaktık alt tarafı?
VEYSEL: Ya ne dalga geçecek koskoca adamlar hayvanat bahçesine gidin dediklerine göre bir bildikleri vardır…
UMUT: Ya oradan oraya, oradan oraya devlet dairesi gibi bu ne be?
VEYSEL: E devlet hastanesi değil mi zaten?
UMUT: Hee o zaman mantıklı. Ya Veysel Abi ne yapıyoruz Allah aşkına biz burada ya, adamlar hayvanat bahçesine gidin dedi geldik saf saf…

O sırada yanlarına bir adam gelir.

ADAM: Hastaneden mi geliyorsunuz kardeş?
VEYSEL: Aaa evet.
ADAM: Hee buradan zemin kata ineceksiniz.
UMUT: İneceğiz mi?
ADAM: Hadi kolay gelsin.

***

İkili laboratuarın önündedir.

UMUT: Abi oradan oraya gideceğimize keşke ilk buraya gelseydik. Sonuçta tahliller burada yapılmıyor mu?
VEYSEL: Hakikaten.
UMUT: Hadi girelim.
VEYSEL: Ya kafamıza göre girmesek mi?
UMUT: Ne var sanki içeride kimya deneyi ayağına uyuşturucu mu üretiyorlar? Veysel Abi takımı çektin ama yürek sıfır ya!

Umut ve Veysel içeri girerler. İçeride Profesör vardır. Deneyler yapmaktadır.

PROF: Ne geziyorsunuz burada?
UMUT: Abi biz bir arkadaşa bakıp çıkacaktık, daha doğrusu arkadaşın bir emaneti vardı ama?
PROF: Çıkın kardeşim burada ciddi bir iş yapıyoruz?
VEYSEL: Şu kristal şeyler ne ya?
PROF: Oynama kardeşim onlarla!

Veysel çaktırmadan kristallerden ceketinin cebine atar.

UMUT: Ya Prof abi, bizim arkadaşın tahlili vardı da ondan geldik biz?
PROF: Ne arkadaşınızın ismi?
UMUT: Memo Tembel!
PROF: Demek siz o terbiyesizin arkadaşlarısınız. Memo’nun idrarını tahlil edecektim ama aşırı orada asit ve alkolle karşı karşıya kalınca tereddüt ettim. Sonra kokudan ve tattan idrar değil bira olduğunu anladım.
VEYSEL: Meraktan soruyorum herkesin idrarını mı tadıyorsunuz?
PROF: Ya orayı geçelim…
UMUT: Allah kahretsin, Kamu idrarla birayı yer değiştirmişti onu nasıl unuttum. Ya Prof Abi bizim arkadaşın bir hastalığı var ama ne olduğunu bilmiyoruz.
PROF: O zaman tahlil için bana idrar örneği lazım?
VEYSEL: Biz nasıl bulacağız idrarı ya?
PROF: Tuvaletten. Mümkünse alkolsüz olsun bu sefer.

SAHNE 5 / BAR

Umut ve Veysel takımlarıyla bara gelirler. Kamu ve Deniz de oturmaktadır.

UMUT: Memo nerede?
DENİZ: İçeride.
UMUT: (Panik) Tuvalette mi?
DENİZ: Ne bileyim ya ben?

Bu sırada Kamu çığlık atar.

KAMU: Oooo dostum çok havalı olmuşsunuz ya! Aynı Rezervuar Köpekleri’ndeki gibi.
VEYSEL: Biz Corleone ailesi olarak düşünmüştük aslında.
KAMU: Ya yok canım o zaman papyon falan takmanız lazım, ama bu tam Rezervuar Köpekleri olmuş yani… Bende rezervuar köpeği olayım mı? Bay Sarışın olayım isterseniz?
UMUT: Ya 1 sn. durun. Doktordan geliyoruz. Kamu’nun gereksizliği yüzünden Memo’nun rahatsızlığını öğrenemedik. Şimdi idrar örneği almamız lazım.
VEYSEL: En uygun gece alabiliriz.
KAMU: Nasıl?
VEYSEL: Hababam stayla!
DENİZ: Iııı izninizle daha hijyenik arkadaşlarımın yanına gidiyorum. En azından tek derdi birbirini işetmek olmayan arkadaşlarımın yanına…

Deniz çıkar.

UMUT: Öyleyse bu akşam barda Memo’yu sızdırıp sonra da alıyoruz örneği…

SAHNE 6 / BAR – GECE

Memo sızmıştır. Umut ve Kamu sızmış olan Memo’nun yanına gelirler. Kamu da takım elbiselidir.

UMUT: Veysel Abi nerede?
KAMU: Bilmiyorum.
UMUT: Adam fikri verdi ortada yok. Bu arada Kamu sen ne içirdin de Memo böyle sızdı.
KAMU: Tekila,votka, cin karıştırdım. Üzerine az biraz da kapuska yedirdim.
UMUT: Olm ne yaptın adama? Neyse umarım alkol oranı test sonuçlarını etkilemez.
KAMU: Başlayalım mı?
UMUT: Bardaklar?

Kamu bardağı gösterir.

UMUT: Sürahi?

Kamu sürahideki suyu bir bardağa doldurur.

KAMU: Başlıyorum.

Bu sırada barın kapısı açılır.

UMUT: Hahh Veysel Abi geldi?
KAMU: Hooooop Veysel Abi?
DENİZ: Benim Deniz.
UMUT: Hani sen hijyenik arkadaşlarınla buluşacaktın.
DENİZ: Bu anı kaçırmak istemdim düşününce…
KAMU: Senin arkadaşın yok değil mi?
DENİZ: Kes sesini Kamuran!
UMUT: Neyse başlayalım hadi…

Kamu elindeki bardakları doldur boşalt yaparak ses çıkarır.

UMUT: Devam devam…
KAMU: Tık yok…
DENİZ: Ben deneyim mi?
KAMU: Ne değişecek yani sen yapınca?
DENİZ: Ya bir sus takım elbiseyi de giymiş zaten.
KAMU: Rezervuar Köpekleri olduk işte. Harvey Keitel baban, Steve Buscemi Umut ben de Tim Roth!
DENİZ: Ya ancak Maskeli Beşler olur sizden? Babam nerede bu arada?

Bu sırada Memo uyanmıştır.

MEMO: Naber beyler?
UMUT: Memo?
MEMO: Ne yapıyordunuz içim geçmiş biraz?
KAMU: Seni işetmeye çalışıyorduk.
MEMO: Sebep?
UMUT: Tahlil için. Hem sen neden sarhoş değilsin. Kamu’nun içkisini içmedin mi?
MEMO: Ooo o iğrenç şeyden bir yudum alıp bıraktım, ama kapuska midemi bozdu biraz. Ayrıca ne tahlili yine?
DENİZ: Oooof Memo sen neden idrar tahlili yaptırdın?
MEMO: Gebelik testi için!

Umut, Deniz ve Kamu dururlar.

UMUT: Veysel Abi demişti ya… Oğlum amacın ne senin ya?
KAMU: Niye böyle bir şey yaptın lan hangimize meylediyorsun doğru söyle?
MEMO: Ya komiklik olsun diye düşünmüştüm. Komik lan bence! Gebelik testi falan…
DENİZ: Mizah anlayışına ben senin…
UMUT: Peki geçen gün niye sinirlenip çıktın bardan?
MEMO: Aids falan dediniz sinirimi bozdunuz gizem yapasım geldi benimde…
UMUT: Lan neler geldi aklımıza bizim de haaa…

Umut, Memo, Kamu ve Deniz sarılırlar…

SAHNE 7 / BAR

Umut, Memo, Kamu ve Deniz barda oturmuşlardır. Hepsi takım elbise giymiştir. Bira içmektedirler.

DENİZ: Takım iyi oldu ya di mi?
KAMU: Açtı seni…
MEMO: Kamu biralara bir şey yapmadın di mi lan?

Gülerler hepsi.

DENİZ: Ya bu arada babamı gören oldu mu?
UMUT: Hakikaten nerede bu Veysel Abi?

SAHNE 8 / BİLİNMEYEN KARANLIK BİR YER

Veysel kafayı bulmuştur. Cebinden kristali çıkarır, ateşler ve içine çeker. (bkz. Meth) (bkz. Breaking Bad)

VEYSEL: Oooouuu yeaaa!

Fonda Little Green Bag şarkısı duyulur.

1.BÖLÜM SONU

 
Gönderildi : 11/01/2012 5:06 pm
(@barton-fink)
Gönderi: 41
Başlığı açan
 

Umut, Kamu ve Deniz barda oturmaktadırlar. Deniz masaya yığılmış olan bir ton zarfı fark eder.

DENİZ: Kamu bunlar ne?
KAMU: Johnny Depp’in Edward Scissorhands filmindeki halinin resimleri ve kopyaları.

Deniz ve Umut resimlere bakarlar.

DENİZ: Eee amaç?
KAMU: Hiç karizmatik değil di mi Umut?
UMUT: Johnny Depp’i niye karizmatik bulayım olm ne ima ediyorsun bana? Hem bu soruyu neden Deniz’e değil de bana sordun?
KAMU: Her neyse bu resimleri tüm genç kızlara yollayacağım ve hepsi Johnny Depp’den tiksinecek sonra kime gelecekler tabii ki de bana. Çünkü onlar Karayip Korsanlarındaki sıyırmış Jack Sparrow’u, Turist’teki Angelina Jolie’nin partnerine bayılıyorlar. Elleri makas olan bu ucubeyi görünce hepsi kendilerini sorgulayacak .

KAMU’NUN HAYALİ

Postacı bir evin kapısına gelir, kapıyı çalar. Kapıyı genç ve güzel bir kız açar. Postacı ona bir zarf verir ve gider. Kız zarfı açar ve resimleri görür.

KIZ: Oooo aman Tanrı’m! Bu da nesi? Meğerse Johnny Depp o kadar yakışıklı değil, tipsiz ucubenin tekiymiş. Keşke bu filmi daha önceden izleseydim de Johnny Depp’e hayran olup aşık olmasaydım. Neyse Johnny Depp artık benim için en yakışıklı erkek olmadığına göre Dünyanın en yakışıklı 2.erkeği Kamuran’a gitmemem için hiçbir sebep kalmadı! Sana geliyorum, bekle beni Kamu…,

Kız koşmaya başlar.

KAMU’NUN HAYALİ

DENİZ: Fazla dolambaçlı bir plan değil mi? Ayrıca kızların sana geleceği ne malum?
KAMU: Ya elbet biri gelir yani.
UMUT: Tüm genç kızlara yollayacağım dedin di mi?
KAMU: Evet.
UMUT: Genel olarak hepsine mi yani?
KAMU: Çok soru sorup kafamı karıştırmasanıza. Plan mükemmel işte.

Memo coşkuyla bara gelir.

MEMO: Hooooooooooop! Beyler âşık oldum!

“ŞU BİZİM KARŞI CİNS MESELESİ”

BİR DİZİ SAÇMALIKLAR

2.BÖLÜM

SAHNE 1 / BAR - GÜNDÜZ

DENİZ: Ooo demek aşık oldun ha? Kimmiş bu şanssız kız?
MEMO: Şanslı diyecektin herhalde?
DENİZ: Yoo şanssız diyorum işte…
MEMO: Ya sen gidip şu hayali arkadaşlarınla buluşsana.
KAMU: Kardeşim kim bu kız?
UMUT: Nasıl tanıştınız anlatsana? Yoksa…

UMUT’UN HAYALİ

Bir cafe ortamıdır. Güzel bir kız tek başına masada oturmaktadır. O sırada yanına deri ceketi ve son derece cool tavırlarıyla Memo gelir.

MEMO: Pardon bayan sizinle yatmış mıydık?

UMUT’UN HAYALİ

MEMO: Yok artık…
DENİZ: Eee nasıl tanıştınız o zaman?
MEMO: Şimdi şöyle oldu…

MEMO’NUN ANLATIMI

Son derece kalabalık bir dolmuş, herkes birbirini ezmektedir. Dolmuşta “Şiki Şiki Baba” çalmaktadır. O sırada Memo’ya arkadan bir el uzanır.

KIZ: Pardon, bir öğrenci uzatır mısınız?
MEMO: (İç ses) Ben hayatımda bu kadar güzel bir öğrenci uzatan görmedim! Aman Allah’ım!
KIZ: Uzatır mısınız?
MEMO: Uzatabileceğimi düşünüyorum.
KIZ: Eee uzatın o zaman!

O sırada başka bir adam araya girer.

ADAM: Amma uzattınız haaa! (Kızdan parayı alır ve uzatır.)

MEMO’NUN ANLATIMI

DENİZ: Bildiğin romantikmiş yani!
KAMU: Eee bu mudur?
MEMO: Daha ne olsun?
KAMU: Olm konuşmuşsunuz işte. Konuşuyorsan git sev bence.
MEMO: Peki…

Umut, Deniz ve Kamu konudan uzaklaşır.

UMUT: O zaman senin Johnny Depp hikayesine dönüyoruz Kamu?
DENİZ: Evet o bile daha iyiydi.
KAMU: O zaten iyi bir plandı!

Memo araya girer.

MEMO: Ya niye dağıldınız bir saniye… Hem ben sizden yardım da isteyecektim. Daha doğrusu Umut’tan!
KAMU: Nee niye Umut?
MEMO: Ya sen sus. Şimdiye kadar iki çıktığı olan adam.
DENİZ: Ama eğer bir kızın gönlüne girmek istiyorsan en iyi tavsiyeleri yine bir kızdan alırsın, bunu da unutma!
MEMO: Doğru diyorsun, ahhh ya keşke çevremizde bir kız arkadaşımız olsaydı da fikrini alabilseydik!

Memo ve Umut gülerler.

UMUT: Ya Memo kusura bakma ama ben yardım edemem!
MEMO: Etmelisin Umut, yakışıklısın, kızlar senden hoşlanıyor bildiklerini bana da söylemelisin.
UMUT: Tamam da kızın kim olduğunu bile bilmiyoruz daha!
MEMO: Ya yok biliyorum, RUKİYE SU! Öztikiler Üniversitesi, Mezun Olunca Evlenip Evde Oturma Bölümü’nde okuyor, 3.sınıf! Yarın akşam sekizde yemeğe çıkıyoruz hatta!
UMUT: RUKİYE SU mu? Öztikiler Üniversitesi, Mezun Olunca Evlenip Evde Oturma Bölümü mü?
KAMU: Ee dolmuş hikayesi yalan mıydı o zaman?
MEMO: Devamı da vardı onun!

MEMO’NUN ANLATIMININ DEVAMI

RUKİYE SU dolmuştan iner. Memo’dan ardından!

MEMO: Bana telefon numaranı verir misin?
RUKİYE SU: Tamam!

MEMO’NUN ANLATIMININ DEVAMI

MEMO: İşte numarayı aldıktan sonra da bir şekilde muhabbet yürüdü.
DENİZ: Iıı seni üzmek gibi olmasın ama kızlar genelde ilk seferinde numarasını isteyen erkeklere numaralarını vermezler. Böyle kızlara genelde toplumda farklı şekilde seslenilir.
KAMU: Hakikaten kız ilk seferde numarasını veriyorsa kesin bir defosu vardır.
MEMO: İlk seferde vermedi ya, dolmuşta 8 kere istedim vermedi, artık inerken vermek zorunda kaldı.
UMUT: Bence Kamu haklı kızın kesin bir defosu var. Yani vardır herhalde…
MEMO: Sen bana yardım edecek misin, tavsiye verecek misin onu söyle?
UMUT: Ya abi bence o kız sana göre değil.
MEMO: Abi tanımıyorsun bile daha. Peki, tamam öyle olsun. Arkadaşlık cart curt yalanmış demek. Bir kere var ya, sen bugün susasan ve yanında bozuk para olmasa ben gider sana suyu alırım ve sonra da paranın lafını etmem… Yaaa? Ben böyle bir arkadaşım işte. Ama sen şu kardeşine bir tavsiye bile vermiyorsun.
DENİZ: Ben olsam bu kadar laftan sonra yardım ederdim artık.
UMUT: Offf be offff tamam yardım edeceğim!
MEMO: Heyt be kardeşim!

SAHNE 2 / BAR – AKŞAM

Kamu tezgâhta durmuş kağıda bir şeyler yazmaktadır. Sonra yazdığı hoşuna gitmez ve kağıdı buruşturup atar. Bu sırada Deniz gelir.

DENİZ: Kamu ne bu yerlerin hali, her tarafta buruşturulmuş kağıt parçaları.
KAMU: Yazdıklarım içime sinmiyor.
DENİZ: O zaman sil baştan yaz. İki satır karalayıp kağıtları niye ziyan ediyorsun? Artist artist kağıt buruşturmalar falan… Hem ne yazıyorsun sen? Hala Johnny Depp muhabbeti mi?
KAMU: Yok o planı uyguladım zaten. Şimdi Türkiye’deki tüm yakışıklı ve ünlü erkeklerin isimlerini listeliyorum.
DENİZ: Amaç?
KAMU: Listedeki kişilerle görüşüp ortak bir basın toplantısı düzenleyeceğim. Hepsi basın önünde beni aralarındaki en yakışıklı kişi ilan edecekler. Hatta sonra da belki Yakışıklı Kişiler için bir sendika falan bile kurarız. Nasıl?
DENİZ: Yani bunun saçmalığını anlatmak için pekiştirme sıfatı bile bulamıyorum öyle düşün.
KAMU: İyi sen gelme… Ben tek başıma giderim listedeki yakışıklıların yanına…

Deniz düşünür.

DENİZ: Şimdi tek tek hepsini ziyaret edeceksin yani? (İçinden) En azından birkaç yakışıklı ünlü görürüm, sıkıldım bu paspallardan!
KAMU: Evet.
DENİZ: Tamam seninle geleceğim ama bir şartla. Bende kendi listemi hazırlarım, sonra ikimizin listesini ortaya koyup ortak bir liste çıkartırız.
KAMU: Tamam bana uyar.

15 Dakika Sonra…

DENİZ: Kamu, benim listem hazır!
KAMU: Tamamdır benimki de… Hadi oku!
DENİZ: Peki… Başlıyorum ehehehe! Kıvanç Tatlıtuğ, ihihihihi! Mehmet Günsür kihkihkih!
KAMU: Her isimden sonra orta 2 talebesi kızlar gibi kikirdemene gerek yok…
DENİZ. Tamam o zaman, Kıvanç Tatlıtuğ, Mehmet Günsür, Cansel Elçin, Murat Boz…
KAMU: Ne? Murat Boz mu? Ya ergen misin sen Allah aşkına? Ne Murat Boz’u be? Berksan falan da var mı orada?
DENİZ: Bu kadar konuşuyorsun sen okusana listeni.
KAMU: Tamam okurum tabi. Liste başı tabiî ki de herkesin tahmin edeceği gibi Şahin Abi!
DENİZ: Kim?
KAMU: Şahin K. İki numarada ise birinciliği kıl payı kaptıran Aydemir Akbaş var!
DENİZ: Ne diyorsun sen ya?
KAMU: 3 numarada ise genç bir isim. Hem sanatçı hem de karizmanın önde gideni Ajdar! 4 numarada ise güldürü sanatının ustası ve dolayısıyla kadınları güldürebilen müthiş bir isim var.
DENİZ: Beyaz mı Okan mı?
KAMU: Tabii ki de Birol Güven! Aslında Tayfun Güneyer’i yazacaktım ama Google’da arattım çok sağlam bir resmini bulamadım. Tipi hakkında pek bir bilgim yok.
DENİZ: Ya saçmalama. Bunların hiçbirine gitmem ben!
KAMU: Bari Birol Güven’e gidelim. Gitmişken iki doz sosyal mesajımızı alır geliriz.
DENİZ: Git işine, o zaman ben yokum. Gideceksek Kıvanç Tatlıtuğ’a gideriz.
KAMU: Ya Şahin Abi, Aydemir Üstat duysalar ne olur halimiz? Aaaa bu arada Coşkun’u yazmayı unuttum.
DENİZ: İyice uçtun sen! Eğer planın işlesin diyorsan Kıvanç’a gitmeliyiz. Güven bana!
KAMU: Peki ama sonra da Şahin Abi’ye gideceğiz, dengelensin di mi?

SAHNE 3 / ARABA - AKŞAM

Umut ve Memo arabada oturmaktadır. Umut şoför koltuğunda otururken Memo son derece ciks bir kıyafetle yanında oturmaktadır ve çok streslidir.

MEMO: Ya şoförlüğümü yapacağın için çok sağol Umut.
UMUT: Hey hey, şoförlük diye bir şey konuşmadık! Arabayı veririm sen kullanırsın! Kızla muhatap etme beni, boşuna aranıza da girmeyeyim!
MEMO: Tamam tamam. Hadi şu tavsiyelerinden ver de kızı almaya gideyim o zaman!
UMUT: Peki tamam!

UMUT’UN TAVSİYELERİ- 1

Memo ve RUKİYE SU güzel bir bahar havasında ormanda oturmuş piknik yapmaktadırlar.

MEMO: İşte Tıp’ı iki puanla kaçırınca çok moralim bozuldu, sınav sistemine küstüm. O yüzden üniversiteye gitmedim, çok gururluyumdur ben.
RUKİYE SU: İlahi Memo çok tatlısın…

Bu sırada tepelerinde bir uçak görünür. Uçağın ardında da bir yazı vardır. Yazı da “Benimle çıkar mısın?” yazmaktadır.

RUKİYE SU: Memoooo…

UMUT’UN TAVSİYELERİ- 1

MEMO: Abi Allah aşkına benimle çıkar mısın nedir ya? Liseli miyiz biz? Hem o uçak fikri de çok klişe ve masraflı. Hadi şöyle daha yaratıcı bir şeyler lütfen…

UMUT: Tamam lan!

UMUT’UN TAVSİYELERİ- 2

Memo ve RUKİYE SU deniz kenarında oturmaktadır. Ateş yakılmıştır. Memo’nun elinde gitar vardır.

MEMO: Bir tanem sıradaki şarkı ikimize ve aşkımıza gelsin!

Memo söylemeye başlar.

MEMO:
Amma velakin cümbür cematin
Diline düştün sen
Amma velakin cümbür cematin
Pek hoşuna gittin sen

RUKİYE SU, Memo’ya sarılır.

UMUT’UN TAVSİYELERİ- 2

MEMO: Bu mudur yani? Abi 2011 yılında bana Hakan Peker söylettin ya Hakan Peker!
UMUT: Klişe olmasın dedin. Yoksa Akdeniz Akşamlarına bağlayacaktım.
MEMO: Umut oğlum saat 8’e çeyrek var. Adam akıllı bir şeyler söyle daha gidip kızı alacağım, trafik falan da vardır. Güya 8’de buluşacaktık.
UMUT: Merak etme kadın milleti hiçbir buluşmaya zamanında gelmez. Orada bekleyeceğine burada bekle.
MEMO: Bari düzgün tavsiyeler ver!
UMUT: Tamam bak bu seferkine bayılacaksın.

UMUT’UN TAVSİYELERİ- 3

Memo ve RUKİYE SU son derece lüks bir restorantta yemektedirler. O sırada garson tatlıları getirir.

MEMO: Aaa tatlılar da geldi.

Garson tatlıları servis eder.
RUKİYE SU tatlısını yer bu sırada öksürmeye başlar. Öksürür ve kağıda kaplanmış bir tektaş yüzük bulur.

RUKİYE SU: Memo? Bu yüzük muhteşem. Çok teşekkür ederim.
MEMO: Beğenmene sevindim.
RUKİYE SU: Bu kağıt ne peki?
MEMO: Aç oku…
RUKİYE SU: Seni romantik aşık kim bilir neler yazdın bakalım kağıda? (Kağıdı açar ve okur.) Eee burada yemeğin hesabı var.
MEMO: Ben o kadar yüzük aldım sende bir hesaba el atarsın herhalde değil mi ama? O kadar hödük değilsindir umarım.
RUKİYE SU: Höööö?

UMUT’UN TAVSİYELERİ- 3

MEMO: Abi sen galiba benim bu kızla bir ilişki kurmamı pek istemiyorsun? Sabahtan beri doğru düzgün bir fikir çıkmadı ağzından!
UMUT: (Kendi kendine) Ha şunu bileydin!
MEMO: Ne?
UMUT: Yok bir şey.
MEMO: Neyse o zaman in de gideyim kızı alayım bari. Senin vereceğin tavsiyelere ben….

SAHNE 4 / TEPE’DE SAKİN VE YEŞİL BİR MEKAN - GECE

Memo ve RUKİYE SU çimenlere uzanmış gökyüzünü izlemektedir.

MEMO: Ya affedersin ama biz manyak mıyız? Niye mis gibi restorandan kalktık da burada gelip yerlere uzandık. Hayır takım elbise giydim ya ben! Jilet gibi ütüledim o kadar boşa gitti!
RUKİYE SU: Hiç romantik değilsin ya!
MEMO: Ya romantiklik iyi hoş da az önce içime böcek kaçtı ve ölümüne kaşınıyorum şu an. Feci huylandım.

Bir süre ikisi de gökyüzünü izlerler.

RUKİYE SU: (Heyecanla) Aaa bak yıldız kaydı.
MEMO: (Son derece umursamaz) İp var orada ip…
RUKİYE SU: Nasıl ya?
MEMO: Boşver…
RUKİYE SU: Gitsek mi artık ya?
MEMO: Sıkıldın mı?
RUKİYE SU: Ya…
MEMO: Baya açıklayıcı oldu.

SAHNE 5 / RUKİYE SU’NUN EVİNİN ÖNÜ - GECE

Memo arabayla kızı evine bırakmıştır. Tam bu sırada arkadan Umut gelir.

UMUT: Heyy!

Memo korkar.

MEMO: Allah belanı vermesin! Ne geziyorsun lan arkamda? Bütün gece bizi mi takip ettin?
UMUT: Evet, taksi parası biraz girdi ama boşver.

Umut, arabaya biner.

UMUT: Hadi bas da gidelim…
MEMO: Abi dur bekleyelim kız içeri girsin?
UMUT: Ya ne olabilir apartman kapısının önünde allaaseeen? Ölürüm bu triplere de zaten. Dur bekleyelim falan filan yapay yapay delikanlılık gösterileri…
MEMO: Belli mi olur… Belki otomat bozuldu kız kapıda kaldı soğuktan dondu öldü.
UMUT: Bu havada mı?
MEMO: Belli olmaz…
UMUT: Hahh neyse girdi içeri hadi gidelim.
MEMO: Oğlum dur bir eve girsin de ışığı yansın.
UMUT: Abi Allah aşkına apartmanın içinde ya apartmanın içinde ne olacak?
MEMO: Belki asansörde kaldı o sırada klostrofobisi olduğunu fark etti panik yaptı öldü gitti. Aa ne olacak?
UMUT: Ulan ne meraklıymışsın kızı öldürmeye sen de…
MEMO: Hahh neyse ışık yandı, tamam şimdi gidebiliriz…
UMUT: 1 dk. 1 dk. Diyelim ki kız duşa girdi, o sırada telefon çaldı panikle çıktı duştan kurulanamadan, ayağı kaydı düştü, beyin kanaması geçirip öldü gitti, ne yapacaksın o zaman?
MEMO: Haaasss… Doğru ya, abi bekleyelim o zaman sabaha kadar. Başka çare yok!
UMUT: Ulan az sen aşık olma tamam mı?

SAHNE 6 / AÇIK OTOPARK - SABAH

Kamu ve Deniz, Kıvanç Tatlıtuğ’un menajerinin ofisinin otoparkında beklemektedir.

DENİZ: Ben bu planın işleyeceğini pek sanmıyorum.
KAMU: Güven bana…
DENİZ: Hani yakışıklı ünlülerle konuşacaktık. Menajer ne alaka?
KAMU: Hee hemen git Kıvanç’ın yanına, o da kollarını açmış Deniz gelse de iki dirhem muhabbet etsek diyordu zaten. İlk önce menajeri kafalamamız lazım.
DENİZ: Ama orada da sıkıntı var bence.
KAMU: Hşşşt sessiz ol adam çıktı ofisten!

Menajer ofisinden çıkmış ve otoparka gelmiştir. Arabasına doğru yönelirken Kamu ve Deniz kar maskelerini takıp ona doğru koşarlar.

DENİZ: Hey dur!
MENAJER: Ne oluyor be?
KAMU: Sen Kıvanç Tatlıtuğ’un menajerisin değil mi?
MENAJER: Evet… Siz yoksa Kıvanç Bey’in teklifini reddettiği dizinin yapımcısının adamları mısınız?
KAMU: Ne alakası var!
DENİZ: 1 sn. Clyde. Hazır gelmişken bir şey soracağım. Kıvanç Bey bu sene hangi dizide oynayacak onu sorabilir miyim?
MENAJER: Aaa kusura bakmayın söyleyemem…
DENİZ: Hadi ama!
KAMU: Bir kes sesini Bonnie! Bak adamım bizi Kıvanç’la görüştürürsün, yoksa?
MENAJER: Yoksa?
DENİZ: Harbiden yoksa ne?
KAMU: Hiç orayı düşünmedik bak. Ne yapalım söylemezse acaba?

Menajer onları ittirir ve arabasına kaçar. Sonra da uzaklaşır.

KAMU: (Bağırarak) Laaan! Dur be! Niye kaçıyorsun oğlum transfer döneminde genç yetenekleri üç büyüklere peşkeş çeken fırsatçı menajer gibi? (Deniz’e yönelir) Ya sen ne saçmalıyorsun dizi falan?
DENİZ: Merak ettim olamaz mı? Hem senin planın çok mantıklıydı değil mi?

Bu sırada hemen arkalarında biri belirir.

VEYSEL: Yardım ister misiniz?
DENİZ: Baba?
KAMU: Aaa Veysel Abi? Bitti mi AMATEM’deki tedavin?
VEYSEL: Bitti, bitti…
KAMU: Öyleyse bize yardım etmelisin.
VEYSEL: Zaten bunun için buradayım…
DENİZ: Babam benim ya! Dur sana olayı anlatayım.
VEYSEL: Merak etme her şeyden haberim var, kaç gündür sizi izliyorum.
KAMU: Ne yapalım abi bize yol göster?
VEYSEL: Ahh ahh ben de olmasam ne yapacaksınız?
KAMU: Heyyt be Veysel Abi’m benim.

Veysel planını anlatmaya başlar.

SAHNE 7 / VEYSEL, KAMU VE DENİZ’İN ÜNLÜ AVI - ÖĞLEN

Deniz, Mehmet Günsür’ün menajerinin yanındadır.

DENİZ: Evet biz Lüle Bar olarak bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriyoruz.

Veysel, Cansel Elçin’in menajerinin yanındadır.

VEYSEL: Lüle Bar’da ülkece kanayan bir yaramıza parmak dokunduracağız.

Kamu, Şahin K’nın menajerinin yanındadır.

KAMU: Bence Şahin Abi yanlış zamanda bıraktı işleri! Ciddiyim, erken emekli oldu. Zirvede bırakmak için herhalde değil mi?

DENİZ: Lüle Bar sponsorluğunda tiyatroya gönül vermiş genç ama sahnede elini kolunu nereye koyacağını bilemeyen yetenekler için bir proje başlattık. Mehmet Bey de bize destek verecektir muhakkak. Onun da desteğiyle gençlerini elini kolunu bir yere koymayı planlıyoruz.

VEYSEL: Biz şimdi hazır yaz sezonundayken “Zeki ama çalışmıyor, çalışsa neler yapar” denilen çocuklar için bir umut ışığı olmayı planlıyoruz. Cansel Bey de kayıtsız kalmaz herhalde. Hem biliyor musunuz öğretmenleri Tesla için de zeki ama asosyal diyorlarmış? Gerçi bizim proje asosyallerle alakalı değil ama neyse…

KAMU: Biz Lüle Bar’da bir sempozyum düzenliyoruz. Konu ise; “Tuvalet kağıdı tüketimindeki artışa neden olan faktörler.” Şahsen ben Şahin Abi’nin bu konuda çok ulvi bilgilerle bizi aydınlatacağına eminim. Kendisi feyzli bir abimiz sonuçta.

DENİZ: Ya Mehmet Bey ilgilenmez diyorsunuz? Öyleyse tırnağı kırılan genç kızların dramı hakkındaki kısa filmimizde konuk oyuncu olmak ister mi, Türk-İtalyan ortak yapımı? Ya da kendi sesini kullanamayan dizi oyuncuları için başlattığımız karizmatik ses nakli operasyonuna destek vermek isteyebilir belki?

VEYSEL: Madem Cansel Bey bu konu hakkındaki projeye destek vermez öyleyse yine Lüle Bar’da gerçekleşecek olan Fransızca konuşmanın yarattığı artistik hava konusunda gelip misafir konuşmacı olarak bizi memnun edebilir. Kendisinin de bir zamanlar Fransa’da yaşadığını hatırlatırsanız. Olmadı Amelie, Jean Reno falan deyin etkilenir belki.

KAMU: Hee Şahin Abi Almanya’da demek? Yoksa kesin katılırdı diyorsunuz? Peki bir şey soracağım Aydemir Akbaş’ın ya da menajerinin numarasını alabilir miyim varsa? Olmadı Ajdar ya da Birol Güven de olur…

SAHNE 8 / BAR - AKŞAM

Kamu, Veysel Abi ve Deniz barda sıkıntılı biçimde oturmaktadırlar. Bu sırada Umut gelir.

UMUT: Hooop gençler nasıl gidiyor ünlü avı?
DENİZ: Berbat, hiçbirimiz hiçbir ünlüyü ikna edemedik.
VEYSEL: Sizin berbat planlarınıza rağmen benim o güzel planım nasıl işlemedi anlamadım.
DENİZ: Off zaten ben bu işe birkaç ünlüyle tanışırım diye girmiştim menajerlerden başka kimseyle muhatap olamadım.
UMUT: Eee Kamuran senin en yakışıklı olduğunu iddia etme hayallerin sona erdi o zaman?
KAMU: Kim demiş sadece taktik değiştirdim.
UMUT: Ne yaptın!
KAMU: YouTube’a bir video ekledim kendim hakkında…
DENİZ: Off sabahtan beridir 69 kere izletti bize bir kere daha izlersem kusacam.

O sırada Kamu’da bilgisayarı getirip videoyu açar ve izlemeye başlarlar.

KAMU’NUN VİDEOSU

Kamu bir sandalyede oturmuş konuşmaktadır.

KAMU: Sevgilim, daha doğrusu sevgili adayım, daha doğrusu sevgili aday adaylarım… Siz şimdi beni iş gezisinde zannediyorsun? Mal mısınız? Evde oturuyorum lan. Öyle sürpriz falan da beklemeyin şimdilik benden. Hele bir ilişkimiz başlasın görürsünüz. Ayrıca belirtme gereği duymadım ama geçen sene dünya genelinde yapılmış olan YBS’de (Yakışıklılık Belirleme Sınavı) &1’lik dilime girerek ülkemizi gururla temsil ettim. Son olarak ekleyeceğim bir şey var mı acaba? Hehhh Serkan is my girl! Serkan is my girl diyorum size. Esen kalın…

KAMU’NUN VİDEOSU

KAMU: Nasıl?
UMUT: Kaç kişi izlemiş bunu?
DENİZ: 69 kere biz izledik şimdi bir kere daha izleyince 70 olması lazım.
VEYSEL: Aaa 71 yazıyor burada!
KAMU: Neeee? 71 mi? An itibariyle 1 hayranım var. Kesin Johnny Depp resimlerini gönderdiğim kızlardan biri. Off çok heyecanlandım ya. Umut, evin anahtarını versene ne olur ne olmaz!
DENİZ: Öff be salak!

Dördü de kendi aralarında konuşurken Memo üzgün bir şekilde gelir.

MEMO: Hoooop! Beyler, ayrıldım! Terk etti beni!
KAMU: Ne?
DENİZ: Nasıl?
UMUT: Ohh be!
MEMO: Ne oluyor sana ya?
UMUT: Oğlum iyi olmuş işte. Söyleyecektim sana ama çekiniyordum. O kızla bir ara yanlışlıkla bende birlikte oldum ama defosunu fark edince ayrıldım. Bunca zaman defosunu fark edersin dedim de fark etmedin.
VEYSEL: Neymiş kızın defosu?

RUKİYE SU’NUN DEFOSU
1.5 YIL ÖNCE

Umut’un Rukiye Su ile çıktığı zamanlardır. Telefonuna Rukiye Su’dan mesaj gelir. Mesaj şöyledir:

“SévhqiLM ßéNiM, ßirtaNéM… AqhşaMa qhaçta ßuLuşuyh0ruz? SéNi ç0qh aMa ç0qh shévhiyh0ruM, Ruqhiyhé Su’N”

(Türkçe çeviri: Sevgilim benim, birtanem… Akşama kaçta buluşuyoruz? Seni çok ama çok seviyorum, Rukiye Su’n)

Umut mesajı okur ve o anda kalbini tutup yere düşer.

RUKİYE SU’NUN DEFOSU

KAMU: Demek o kalp krizinin sebebi buydu?
UMUT: Utancımdan hiçbirinize söyleyemedim böyle bir kızla çıktığımı. Sen hiç mesajlaşmadın değil mi kızla? Yoksa fark ederdin.
MEMO: Yok ya…
DENİZ: Ucuz kurtulmuşsun be Memo.
MEMO: Ama olamaz… O çok normal gözüküyordu o olamaz öyle biri…
UMUT: En önemli özellikleri kendilerini çok iyi kamufle edebilmeleri zaten. İşin korkunç tarafı artık çok yakınımızdalar Memo. Neyse ki sen ucuz kurtuldun!
MEMO: Off beee hakikaten öyleymiş! Verilmiş sadakamız varmış…

SAHNE 9 / MEMO’NUN EVİ - GECE
SAAT: 03.31

Memo uyumaktadır. O sırada telefonuna bir mesaj gelir, mesajı açar ve okur.

“MéM0, shaNa haqhshızLıqh éttiğiMi farqh éttiM. İqhiMizé ßir şaNsh dhaha vhérMéyhé qharar vhérdhiM. SéNi shévhiyh0ruM. Ruqhiyhé Su'N....”

(Türkçe çeviri: Memo, sana haksızlık ettiğimi fark ettim. İkimize bir şans daha vermeye karar verdim. Seni seviyorum. Rukiye Su'n....)

Memo mesajı okur ve o anda kalbini tutup yere düşer.

2.BÖLÜM SONU

 
Gönderildi : 11/01/2012 5:08 pm
(@barton-fink)
Gönderi: 41
Başlığı açan
 

Umut koşarak heyecanla bara gelir.

UMUT: (İç Ses) Ülkemizin geleceği hakkında çok gizli bir bilgi edindim, hemen bizimkilerle paylaşmam gerekiyor…

Umut masada oturmuş muhabbet eden Veysel ve Memo’nun yanına gelir.

MEMO: Abi aslında dindar gibi gözüküyorlar ama alakası yok…
VEYSEL: Aynen oğlum…
MEMO: Seçim öncesi kömür dağıtmayla seçim kazanılıyor işte…
VEYSEL: Ne yaparsın halkımız da cahil aslında…

UMUT: (İç Ses) Obaaa, masada çok pis geyik dönüyor. Dünya yerinden oynasa bu masada gizli bilgi paylaşılmaz. Dinlemezler, yadırgarlar beni şimdi bunlar…

MEMO: Doğru abi, hem ne demiş Aziz Nesin?

UMUT: (İç Ses) Allah’ım bu Aziz Nesin muhabbeti hiç bitmeyecek galiba yıllar boyu…

VEYSEL: Neyse oğlum biz mi kurtaracağız memleketi… Bir kız meselesi var diyordun ne yaptın o işi?

UMUT: (İç Ses) Ve beklenen final…

“BEŞİ BİR YERDE”

BİR DİZİ SAÇMALIKLAR

3.BÖLÜM

SAHNE 1 / BAR - GÜNDÜZ

Beşli barda oturmuş muhabbet etmektedirler.

UMUT: İşte üniversite sırasında öyle ilginç tipler vardı ki... Bir arkadaşım fakülteyi İstiklal Caddesine benzetirdi. Bir orada bir burada bu kadar çeşit adam var derdi.

Veysel, Memo ve Deniz gülerler. Bu sırada Veysel’in gözü sohbetle ilgilenmeyen Kamu’ya takılır.

VEYSEL: Kamuran seni pek açmadı galiba muhabbet.
DENİZ: Hakikaten üniversite demişken Kamu sen neden gitmedin üniversiteye?

FLASHBACK

Kamu bir ergendir. Sivilceli ve gözlüklü bir ergen. Yanında da en az onun kadar çirkin arkadaşı Sezgin vardır.

KAMU: Oğlum Sezgin çalıştın mı lan ÖSS’ye?
SEZGİN: Şöyle bir baktım işte abi gece. Sen?
KAMU: Ben çalışamadım ya halamlar geldi falan… Sen gir de olmazsa sonra soruları bana söylersin tamam mı? Ben sonra girerim.
SEZGİN: Abi tam öyle olmuyor o galiba ya?
KAMU: Öyledir öyle…
SEZGİN: Sen ne yapacaksın sınav günü?
KAMU: Bizimkilerle internet kafeye gideriz herhalde…

FLASHBACK SONU

DENİZ: Eee sonuç?
KAMU: Bizim çocuklar gelmediler internet kafeye, sınava girmişler. Ben de iki el Counter attım kalktım sonra.
DENİZ: E ailen falan bir şey demedi mi?

FLASHBACK

Kamuran ve dedesi oturmaktadır.

DEDE: İşte oğlum, böylece Karadeniz bir Türk gölü haline gelmişti.
KAMU: Leziz bir anlatımdı sağol dede.

Kapı çalar. Kamu kapıyı açar ve postacı gelir, zarfı verir.
Kamu zarfı alıp içeri geçer.

DEDE: Ver bakayım neymiş zarf?

Dede alır zarfı açar okur.

DEDE: Aaa evlat senin üniversite sınavına girmediğin yazıyor burada.
KAMU: Aaa öyle mi?
DEDE: Niye girmedin oğlum?
KAMU: Ya dede sınav günü bizim folklor grubunun çalışması vardı da Milli Eğitim Bakanlığı bizi muaf tuttu o yüzden sınavdan. Sonradan telafi sınavı yapacaklar ama.
DEDE: Haa çalış o zaman bak, tarih konusunda falan takıldığın yer olursa sor e mi?

FLASHBACK SONU

DENİZ: Hayat ne garip böyle kuşlar böcekler falan…
UMUT: Eminim deden sonradan sınav lafı da etmemiştir.
KAMU: Tabiî ki de unuttu. Ben de ona bir tane ÖSS Tarih Soru Bankası aldım 2 günde bitirdi yeminle, bulmaca çözer gibi çözdü ya…
DENİZ: Bu arada neden hep dedenden bahsediyorsun? Anneni babanı niye anlatmıyorsun hiç?
KAMU: Benim babam şeker hastasıydı.
DENİZ: Pardon ya…

FLASHBACK

Kamu’nun babası gizlice mutfağa girip bayram şekerlerinden bir avuç alır. Tam yemeye başlayacakken annesi gelir.

ANNE: Öf bey bayramda misafirlere ne ikram edeceğiz yeme şunları?
BABA: Ne yapayım seviyorum şekerleri.

FLASHBACK SONU

KAMU: Çok severdi şekerleri…
DENİZ: Hööyf yani…
MEMO: Neyse beyler ben eve gidiyorum biraz uyuyacağım…
UMUT: Bu saatte?
MEMO: Ya son zamanlarda pek uyuyamıyorum da…
VEYSEL: Peki madem…

SAHNE 2 / DENİZ’İN APARTMANI - ÖĞLEN

Deniz komşusunun kapısını çalar ve bekler. Kapıyı komşusu açar.

DENİZ: İyi günler nasılsınız Nermin Hanım?
NERMİN: İyiyim sağolun siz?
DENİZ: Ben de çok sağolun… Rica etsem eğer sizde varsa 2 domates alabilir miyim?
NERMİN: Aaa tabi ne demek?

Nermin Hanım iki domatesle gelir.

DENİZ: Bu ne beeee?
NERMİN: İki domates?
DENİZ: Ya kardeşim sen hiç mi komşuluk adına bir şeyler bilmiyorsun? Her zaman bir taraf az ister karşı taraf çok verir, hatta isteyen kişi yok ya ne gereği vardı falan der diğeri de al al işte der. Sonuçta istediğinden fazlasıyla evine gidersin.
NERMİN: Ya git hasta mısın nesin? Fazla istiyorsan öyle söyleseydin.
DENİZ: Hanımefendi pardon ama angus musunuz? Komşuluk adabı dedik o kadar?
NERMİN: Verin domateslerimi vermiyorum. Gidin buradan hadi!

Nermin kapıyı Deniz’in suratına kapar.

DENİZ: Resmen görgüsüz, ahlaksız bir kadın ya… Neyse bu seferlik pudingi domatessiz yapacaz mecbur…

SAHNE 3 / BAR - AKŞAM

Deniz sinirle bara gelir. Umut ve Kamu oturmakta Veysel de telefonla mesajlaşmaktadır.

UMUT: Hey naber?
DENİZ: Komşumla kavga ettim. Baba sen ne yapıyorsun?
VEYSEL: Anneni aldatıyorum.
DENİZ: Mesajlaşarak?
VEYSEL: Evet…
DENİZ: Ufak bir detay versem, annem 11 yıl önce öldü hani?
VEYSEL: Bu durumda anneni aldatmış sayılmam değil mi?
DENİZ: Mantık olarak…
VEYSEL: Artık hiç heyecanı kalmadı.

Veysel sinirlenip telefonu fırlatır atar. Diğerli şaşkın…

KAMU: Oooo! Daha önce hiç sinirlenip telefon fırlatan birini görmemiştim.
DENİZ: Baba ne yapıyorsun sen?
UMUT: Abi sakin olsana ya…
VEYSEL: Onu bunu bilmem, ben karı istirem.
UMUT: Yav babo, gözünü seviym bir rahat dur.
VEYSEL: Babo mu?
UMUT: İstirem mi?
VEYSEL: Şive kendiliğinden geliyor ya engel olamıyorsun.
UMUT: Değil mi?

SAHNE 4 / MEMO’NUN EVİ – GECE YARISI

Kapı çalar, Memo kapıyı açar gelen Kamu’dur.

KAMU: Memo kardeşim, duydum ki son zamanlarda uykusuzluk çekiyormuşsun. Ben de senin kardeşin olarak bu sorununa çözüm bulmaya geldim.
MEMO: O elindeki CD ne?
KAMU: Sana çok ateşli bir film izleteceğim.
MEMO: Ateşli?
KAMU: Baştan çıkarıcı…
MEMO: Bu saatte mi?
KAMU: Bunun saati mi olur?
MEMO: Bunu izleyince uykum mu gelecek yani?
KAMU: Gelmese bile bu sahneleri izlemen lazım, resmen içim bir hoş oluyor.

Kamu CD’yi takar. İzlemeye başlarlar. İzledikleri Tosun Paşa Filminin meşhur hamam sahnesidir.

HİKMET GÜL:
O kurnadan bu kurnaya çirkef sıçramış
O kurnadan bu kurnaya çirkef sıçramış
Kırk beş yaşında adile de hanım pek de kartlaşmış
Kırk beş yaşında da adile de hanım pek de kartlaşmış

ADİLE NAŞİT:
Sizden ala çirkef olmaz bey kızı size kalmaz
Sizden ala çirkef olmaz bey kızı size kalmaz
Hadi oradan Rukiye de hanım ağzını yırtarım (hop hop hop)
Haydi oradan Rukiye de hanım ağzını yırtarım

İzledikten sonra…

Kamu’da Memo’da ekrana hayretlerle bakmaktadır.

MEMO: Ağabeycim bu nedir allaseeen, yani bu kadar baştan çıkarıcı bir şey beklemiyordum açıkçası..
KAMU: Kesmediyse ileriye alayım Kemal Sunal’ın dansözle oynadığı sahneye?
MEMO: Yok oğlum manyak mısın o kadarını terbiyem kaldırmaz artık…

***

Kamu gitmiş bu kez de Umut gelmiştir Memo’yu uyutmaya…
Umut ve Memo Umut’un mp3 çalarından şarkı dinlemektedirler.

UMUT: Nasıl beğendin mi parçayı abi?
MEMO: İyiymiş ya… Beatles değil mi bu?
UMUT: Hı hı, slow parçalarından klasör yaptım belki uykun gelir diye olmadı klasiğe geçeriz.
MEMO: Eyvallah abi…
UMUT: (İç ses) Güzel bir şarkı var gel dinle dedik 37 dakikadır dinliyor adam. Kulağı da pis galiba otlakçının…

Aynı Anda Liverpool…

JOHN LENNON: Beatles Grubu olarak iki kişinin tek kulaklıkla müzik dinlemesi olayına bir son vermeliyiz Paul.
PAUL McCARTNEY: Haklısın abi insanlar eserlerimizden istediğimiz hazzı alamıyorlar.

SAHNE 5 / DENİZ’İN APARTMANI - GÜNDÜZ

Deniz ve Veysel, Nermin Hanımların kapısının önündedir.

DENİZ: Baba gerçekten bu kadınla barışmak istemiyorum.
VEYSEL: Biliyorum…
DENİZ: Öyleyse niye geldik buraya…
VEYSEL: Çünkü Nermin Hanım’dan hoşlanıyorum.
DENİZ: Kadın evli biliyorsun değil mi?
VEYSEL: İşi heyecanlı yapan da bu ya?
DENİZ: Off baba!
VEYSEL: Susacaksan zili çalıyorum.

Veysel zili çalar, kapıyı Nermin Hanım açar.

NERMİN: Günaydın.
VEYSEL: Günaydın Nermin Hanım, kocanız evde mi?
NERMİN: Evet!
VEYSİN: Ahhh beee!
NERMİN: Efendim?
VEYSEL: Iııı yok bir şey… Geçen gün kızımla aranızda bir anlaşmazlık olmuş galiba. İzin verirseniz içeri girelim ve konuşup halledelim istedim.
DENİZ: (Sessizce babasına eğilip) Bravo valla şu yaşına kadar bana karşı bu kadar kibar görmedim seni…
VEYSEL: Evet ne dersiniz?
NERMİN: Pekala buyurun geçin…

Veysel ve Deniz içeriye geçerler.

DENİZ: Aa baba galiba kahvaltıya denk geldik, baksana…
VEYSEL: Evet… Yalnız dışarıdan bakıldığında pek zengin gibi durmuyorlar ama baksana bunlar alenen gizli zenginler…
DENİZ: Ne alaka nereden anladın?
VEYSEL: Baksana kahvaltı sofrasına, çayın yanında portakal suyu da var. İki tip insanın kahvaltısında çay ve portakal suyu yan yana durur. Bir, zengin insan, İki, dizideki insan.

SAHNE 6 / BAR - GÜNDÜZ

Umut ve Kamu bardadır. Kamu temizlik yapmaktadır.

UMUT: Ne yaptın uyutabildin mi Memo’yu?
KAMU: Yok ya…
UMUT: Dizine yatırıp ninni söyleseydin?
KAMU: Yok da keşke sen benime aynı anda gelseydin çarşafa sarıp sallardık.
UMUT: (Gülerek) İyi espriydi… (Daha sonra Kamu’nun ciddi baktığını görür) Yok lan ciddi mi söyledin bunu yoksa?

Memo bara gelir.

KAMU: Hehh Memo da geldi…
UMUT: Uyudun mu?
MEMO: Nerede… 1 saat uyur gibi oldum onda da saçma sapan rüyalar görüp uyandım.

MEMO’NUN RÜYASI

Memo sokak ortasında dururken yanına GS Başkanı Ünal Aysal gelir.

ÜNAL AYSAL: Aaa Memo’cuğum gel bakayım gel…
MEMO: Aa başkanım?
ÜNAL AYSAL: Ahh Memo ahh… Ben bile senin kadar adayamadım kendimi şu kulübe… Açıkçası ben de Facebook’ta dini inanç kısmına “UltrAslan” yazmak isterdim ama babam görse gözümden kan alırdı. Fakat sen? Sen gerçekten gönlünü verdin bu camiaya…

Ünal Aysal cebinden anahtarlar çıkartıp Memo’ya uzatır.

ÜNAL AYSAL: Başkanlığı sana bırakıyorum artık, al bu da kulubün anahtarları…
MEMO: Aman başkanım ne haddime?
ÜNAL AYSAL: Al al hak ettin sen bunu… Yarın sabah 8’de açarsın artık Florya’yı tamam mı?
MEMO: Elbette başkanım.
ÜNAL AYSAL: Oğlum başkan sensin lan artık…

MEMO’NUN RÜYASININ SONU

UMUT: Hakikaten saçmaymış, başka ne gördün?
MEMO: Tam hatırlamıyorum ama şöyle bir şey vardı…

MEMO’NUN 2.RÜYASI

Memo bir grup zenciyle sahnede müzik yapmaktadır. Caz yapan gruba aldanmayıp bir süre sonra elektrogitarıyla şov yapmaya başlar. Gitarla solo atar ve şarkısını söyler.

MEMO: Go Memo Go Go… Go Memo Go Go…Memo B. Tembel!

(İlgili Film: Back To The Future Part 1, İlgili Şarkı: Chuck Berry – Johnny B. Good)

MEMO’NUN 2.RÜYASININ SONU

KAMU: Peki…
UMUT: Ee ne yaptın bütün gece?
MEMO: Film izledim. Gazete geçen Pazar bir film vermişti onu koydum koymaz olaydım. İyice uykum kaçtı.
KAMU: Oğlum izlemeyin lan gazeteden çıkan filmleri. O filmleri nasıl seçtiklerini bilmiyor musunuz?

KAMU’NUN TAHMİNİ

BİLMEMNE GAZETESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

MÜDÜR: Imdb’den istediğimiz Bottom 100 listesi geldi mi?
ÇALIŞAN: Evet efendim…
MÜDÜR: Listedeki filmler bulunup, hazırlandı mı?
ÇALIŞAN: Evet efendim…
MÜDÜR: Güzeeel… Öyleyse şimdi filmleri Pazar gazetelerinin içine koyun da sevinsin garibanlar…

KAMU’NUN TAHMİNİNİN SONU

UMUT: Peki Kamu sen temizliğe devam et istersen…
MEMO: Neyse Beyler siz ses yapmayın ben biraz içeride kestirmeye çalışayım belki burada uyuyabilirim.

SAHNE 7 / NERMİN HANIMLARIN EVİ – GÜNDÜZ

Veysel, Deniz, Nermin Hanım ve kocası Sinan Bey oturmaktadır.

VEYSEL: Sinan Bey işler nasıl?
SİNAN: Fena değil sağolun…
VEYSEL: O yüzden gitmiyorsunuz herhalde?
SİNAN: Nasıl?
VEYSEL: Yani bu saat olmuş gitmediğinize göre demek ki bir şeyinize güveniyorsunuz.
SİNAN: O ne demek ya?
VEYSEL: Neyse Nermin Hanımcığım kızımla aranızdaki meseleyi tatlıya bağladık değil mi?
NERMİN: Valla Veysel Bey kızınız çok saygısız konuştu bana karşı, büyüklerine nasıl davranacağını hiç bilmiyor anlaşılan, hiç size çekmemiş…
VEYSEL: Ne yaparsınız işte, ben de bana çok çeksin istedim ama çekmedi, çekmedi. Halbuki hastanede yıkanınca çeker demişlerdi ama o kadar sıcak suda yıkadım yine çekmedi.

Veysel gülmeye başlar Sinan araya girer.

SİNAN: Espri mi bu?
VEYSEL: Bak saygısızlık etme…
SİNAN: Bu hareketler ne be seri katil gibi, triplere bak!
VEYSEL: Sizin de kocanız çok agresif Nermin Hanım hiç size çekmemiş?
SİNAN: Niye karıma çekeyim lan zaten ben, kardeşim mi o benim?
VEYSEL: Valla belli olmaz, kaç senedir çocuğunuz yok dikkat ediyorum da girişim de yok…
SİNAN: Laaaaan!
DENİZ: Baba gitsek mi artık biz?
NERMİN: Bence de gidin…

SAHNE 8 / BAR – ÖĞLEN

Memo sabahtan öğlene kadar bir anda zayıflamış, bir deri bir kemik kalmıştır. Gözlerinin altı morarmıştır. Bu haliyle bar tezgahının tozunu silip bir şeyler kesmektedir. Bu sırada Kamu, Umut’un yanına gider.

KAMU: Abi bu haldeki adamı niye çalıştırıyorsun?
UMUT: Oğlum belki iş yapar yorulur uykusu gelir dedim…
KAMU: E neyse gideyim de yardım edeyim bari içim acıdı lan tipe bak!

Kamu tezgaha gider.

KAMU: Ver bezi ver ben silerim, sen limonları kes.

Memo ruh gibidir cevap vermez. Bu sırada barda Ünal Aysal’ı görür…

MEMO: Aa başkanım?

Memo bıçağı kontrolsüz kullanmaya başlar. Bu sırada tezgahı silen Kamu’nun elini keser yanlışlıkla…

KAMU: Laaaaaaaan! Ne yaptın oğluuum?
MEMO: Ama Ünal Aysal oradaydı?
KAMU: Nerede lan kimse yok orada?
MEMO: Orada işte!
KAMU: Bir git lan!
MEMO: Oyun mu oynuyorsunuz lan benimle haa!

Memo koşarak çıkar bardan!

KAMU: Allah’ım galiba elim kesilecek artık hayatımın geri kalanını tek elle geçirmek zorunda kalacağım. Haaaaayyyyııııırrrr!

Umut, Kamu’nun yanına gelir.

UMUT: (Bir tane kafasına vurur) Tamam lan bağırma, yok bir şey yara bandı yapıştırırız işte.
KAMU: Ehhhhhhh yeter haaa! Başlarım böyle işe, yetti artık! Ne lan bu Memo’nun tripleri, her hafta ayrı bir tuhaflık peşinde! Tutmayın beni!
UMUT: Tutmayın küçük enişteyi…

SAHNE 9 / NERMİN HANIMLARIN EVİ – AKŞAM

Deniz ve Veysel, Nermin Hanımların kapısının önündedir.

VEYSEL: Kızım gerçekten barışmak istemiyorum bu adamla… Hem sabah akşam bu kapı önünden ayrılmaz olduk biz de ha…
DENİZ: Biliyorum…
VEYSEL: Bir dakika ya yoksa sen de Sinan’a mı yazıyorsun?
DENİZ: Yok ya ben sen miyim? Nermin Hanım’a ayıp oldu sabah?
VEYSEL: Hehh amaç sizi barıştırmaktı işte tamam!
DENİZ: Senin amacın başkaydı ama neyse? Susacaksan çalıyorum zili…

Deniz zili çalar. Kapıyı Memo açar. Memo’nun eli yüzü kan içindedir.

DENİZ: Memo?

SAHNE 10 / NERMİN HANIMLARIN EVİ – AKŞAM

Deniz, Veysel ve Memo evin içindedir.

DENİZ: Senin ne işin var burada?
MEMO: Teyzemlere geldim.
VEYSEL: Nermin Hanım senin teyzen mi?
MEMO: Yok Sinan Bey teyzem benim…
DENİZ: Bu elinin yüzünün kanı ne peki?
MEMO: Kamu’nun elini kestim…
VEYSEL: Bu kadar kan mı çıktı elden, Allah Allah?
DENİZ: Teyzenlere de sığınmak için mi geldin peki?
VEYSEL: Nermin Hanımlar nerede peki?
DENİZ: Sen hala uyumadın mı, gözlerin mosmor?
MEMO: Ehhhh susun da anlatayım be! Barda Ünal Aysal’ı gördüm!
VEYSEL: Ne?
MEMO: Araya girme… Bir an daldım o sırada yanlışlıkla Kamu’nun elini kestim. Sonra bardan çıktım ve uykusuzluğum yüzünden başkalarına zarar vermeyeyim diye uyumaya karar verdim. Ama evde değil başka bir yerde uyuyayım diyerek nicedir ziyaret etmediğim teyzemlere geldim.
DENİZ: Eee?
MEMO: Teyzemle hasret giderdik, durumumu anlattım, o da anladı beni. Arka odalardan birine geç yat dedi ben de alışverişe gideceğim dedi. O gittikten bir süre sonra eniştem geldi, işten erken çıkmış.
VEYSEL: Ben diyorum adamın işle alakası yok.
MEMO: Evde ne arıyorsun dedi, anlattım. Ama sonra ağır konuştu.
DENİZ: Ne dedi?

FLASHBACK

SİNAN: İyi hoş gelmişsin Memo’cuğum… Bu arada sen Galatasaray’lıydın değil mi?
MEMO: Evet…
SİNAN: Arda’yı da sattınız ha… İyi oldu oynayamıyordu zaten… Kaptanlığı da kaldıramadı.

Memo bir anda küplere biner.

MEMO: Adamın çok üstüne geldi basın bir kere tamam mı?

FLASHBACK

MEMO: Bu kadar ağır lafı daha fazla kaldıramadım ve bir vazo alıp eniştenin kafasına vurdum, her taraf kan oldu. Çok pişmanım. Enişteyi halıya sardım.
DENİZ: Memo ne yaptın sen?
MEMO: Kontrolümü kaybetmiştim.
VEYSEL: Allah kahretsin, eğer ceset bulunursa bir numaralı şüpheli ben olurum. Çünkü en son onunla ben kavga etmiştim. Memo’yu da ihbar edemem, mecbur suç üstüme kalır.
MEMO: Sağol Veysel Abi…
DENİZ: Ne yapacağız şimdi?
MEMO: Teyzem gelmeden halıyı yok etmemiz lazım. Yani enişteyi…
DENİZ: O zaman Umut’la Kamu’yu arayalım Kamu çok pis yer biliyor nereye halıyı atacağımızı bilir.
VEYSEL: Umut ne alaka?
DENİZ: O da çok cinayet romanı okuyor bilir bir şeyler…

15 Dakika Sonra…

Umut ve Kamu da gelmiş beşli tamamlanmıştır.

KAMU: Düşündüğüm şeyi yapıyoruz değil mi?
UMUT: Evet ilk önce halıyı kucaklayıp arabanın bagajına koyuyoruz.
KAMU: Sonradan eski halı fabrikasının ordaki pis göle atıyoruz.
DENİZ: Neden halı fabrikası?
KAMU: Halıya sarılmış ya ceset…
VEYSEL: Burada benim gibi plan yapmayı hobi edinmiş birisi varken neden dışarıdan birini çağırdınız anlamadım?
UMUT: Ya bir saniye durun… Memo’nun uykusuzluğu, siz baba kızın komşu kavgası derken elimizde bir ceset var şu anda.
DENİZ: Evet ya çok çabuk karıştı işler…
VEYSEL: Neyse hadi sırtlayın şu halıyı da gidelim. Nermin Hanım gelecek şimdi?
DENİZ: Siz alın halıyı ben çevreye bakayım.

Kamu, Umut ve Veysel halıyı alırlar bu sırada Deniz de evin kapısını açar. O sırada tam karşılarında Nermin Hanım vardır. Bizimkiler korkularından halıyı düşürürler ve cam kırılma sesi gelir.

KAMU: Enişte kırıldı galiba?
UMUT: Halının içindeki şey tuhaf geliyordu zaten bana…
NERMİN: Ne oluyor burada? Veysel Bey, Deniz? Nasıl girdiniz evime?
DENİZ: 1 sn. durursanız her şeyi açıklayacağız… Memo? Memo nerede?
NERMİN: Memo’nun mu arkadaşlarısınız yoksa?

Bu sırada Sinan Enişte gelir.

KAMU: Hobaaaaaaa!

SAHNE 11 / NERMİN HANIMLARIN EVİ – AKŞAM

Deniz, Veysel, Umut ve Kamu evdedir.

KAMU: Emin olmak için soruyorum. Ölmediğinize eminsiniz değil mi?
SİNAN: Hiç olmadığım kadar.
DENİZ: Peki rica etsek şu olayı baştan anlatabilir misiniz?
SİNAN: Peki…

FLASHBACK

SİNAN: İyi hoş gelmişsin Memo’cuğum… Bu arada sen Galatasaray’lıydın değil mi?
MEMO: Evet…
SİNAN: Arda’yı da sattınız ha… İyi oldu oynayamıyordu zaten… Kaptanlığı da kaldıramadı.

Memo bir anda küplere biner.

MEMO: Adamın çok üstüne geldi basın bir kere tamam mı?
SİNAN: Tamam sen haklısın… Duyduğuma göre uyku sorunun varmış.
MEMO: Evet…
SİNAN: İstersen sana gidip biraz uyku hapı alabilirim?
MEMO: Olabilir.
SİNAN: Pekala sen de ben gelene kadar biraz uyumaya çalış belki haplara gerek kalmaz.

Sinan evden çıkar. Memo sinirden bir vazo alıp duvara vurup kırar. Sonra da buzdolabından bir şişe ketçapı, domates suyunu alıp eline yüzüne sürmeye başlar.

MEMO: Demek Arda oynamıyordu ha?

Daha sonra da evdeki vazoları ve birkaç yastığı mutfaktaki halıya koyup halıyı sarar.

FLASHBACK

SİNAN: Ben gittikten sonraki kısmını tahmin ediyorum tabi…
UMUT: Memo delirmiş mi ya?
SİNAN: Hayır sadece uykusuzluktan.
NERMİN: Canım ya… Neyse şimdi uyuyor en azından…
VEYSEL: Memo’yu oğlum gibi severim Nermin Hanım.
SİNAN: Veysel Bey sizden hoşlanmıyorum. Olayı çözdüğümüze göre rica etsem evimden gider misiniz?
VEYSEL: Saygısızlık etme…

SAHNE 12 / BAR – ÖĞLEN

1 HAFTA SONRA

Kamu, Memo, Veysel ve Umut barda langırt oynamaktadırlar. Memo ve Veysel, Umut ile Kamu takımdır.

MEMO: Veysel abi ben gerideyim, hadi…

Veysel gol atar.

MEMO: Hobaaa…
VEYSEL: Kaç-0 oldu, biz 27 olduk mu?
UMUT: Kamu ne yapıyorsun abi sen?
KAMU: Abi lag var ya çok fena!
MEMO: Ne var?
UMUT: Ya acemileri atsana Admin…

Veysel, Kamu’yu kolundan sürükleyerek bardan atar.

3.BÖLÜM SONU

 
Gönderildi : 11/01/2012 5:08 pm
(@barton-fink)
Gönderi: 41
Başlığı açan
 

Evet arkadaşlar sitede işleyiş nasıl bilmiyorum ama elimde hazır yazılmış 3 bölüm varken göndereyim dedim.
Bir TV dizisi için bölümlerin kısa hatta baya kısa olduğunun farkındayım. (90 dk. diziler olduğunu düşünürsek...)
Zaten ben de bunu dizisi çekilsin diye yazmadım, yazın can sıkıntısından eğlenmek için falan yazdım.
Bu foruma da rastlayınca senaryomu paylaşıp yorumları beklemeye karar verdim.

İşte böyle.. İyi okumalar, iyi eğlenceler...

 
Gönderildi : 11/01/2012 5:13 pm
(@zitarof)
Gönderi: 0
 

Böyle bi projeyi bu forumda paylaşma cesaretinden ötürü tebrik ederim.

İlk 2 bölümü okudum şimdilik. 3. bölümü okuduğumda eklemeler yaparım.

Olumsuz noktalara değineceğim biraz, eksiklere, kusurlara vs;
Umut

Memo ve Kamu ile yan yana gelince "hee işte grubun yakışıklısı, mantıklısı" denilebilir. Ama öyle değil. Hee yakışıklı olabilir ama o da sıyırıyor bazen. En önemli hedefi istediği fotoğraf makinesini alabilmek. Hayır bana kalırsa parası olsa da almayacak. Adam nirvana kabul etmiş makineyi, ona ulaşırsa biter her şey sanıyor. Hepsi psikopat canım bunların. Barda ne yapıyor bilmiyorum dolaşıyor ortalarda.

Fotoğraf makinesi motivasyonu bence yetersiz. Burda büyük ihtimalle dslr'ı kastetmişsin ama izleyiciler yani halk dslrı ne bilsin. Fotoğraf makinesi deyince dijital fotoğraf makinesi olarak algılanır. Bu da ana karakterlerden birinin zayıf ve aciz görünmesine(dijital fotoğraf makinelerin ucuzluğundan dolayı) sebep olabilir.

"Don" Veysel

Barın mal sahibi, Deniz'in babası. Ama şu gerçek ki yaşının adamı değil. Sürekli Kamu, Umut ve Memo ile takılıyor. Bir de Veysel Abi Godfather'a takmış. Hatta geceleri yatmadan aynaya bakıp Marlon Brando taklidi yaptığı bile rivayet edilir.

Don lakabı bence olmamış. Belki biraz türkçemizdeki donla bağdaştırmak isteyerek bu şekilde olmasına karar verdin. Çok hassas bi nokta. Benzerlikler her zaman mizahın vazgeçilmez öğesi olmuşlardır. Fakat gel gelelim Don Veysel karakterin hikayedeki konumuyla çok zıt. Mesela gençlerden birinin lakabı olsaydı bu gayet normal hatta çekici birazda komik gelebilirdi. Ama Veysel abimiz Deniz'in babasıymış. Bu haliyle dizinin makarası olmuş

Ayrıca diyaloglarıda lakabı gibi genç birinin kuracağı cümlelerden oluşuyor. Yaşının adamı değil diye belirtmissin ama, metnin genelinde karakterler aynı ağızdan konuşuyormuş gibi bi durum var. Aynı sıkıntı dede karakterinin diyaloglarında da hafiften mevcut. DEDE: Böyle işerken kötü olursun. Yani böyle nasıl diyeyim… Böyle… Böyle… Öyle işte anladın sen?

Ek olarak karakterin lakabı Veysel Carleone olabilirdi mesela 🙂

Diyaloglar akıcı değil. Çok fazla soru cümlesi var. Hatta haddinden fazla. Bu kadar soru içeren replik izleyiciyi diziden koparabilir, sorular ardarda gelince kafa karıştırır. Mesela şu kısım;
UMUT: Ya abi ne pis hayal gücün varmış senin?
VEYSEL: E anlatsana olm o zaman?
UMUT: Abi adam idrar testi yaptıracakmış neden diye sorduk sinirlendi çıktı?
VEYSEL: Gebelik için falan olmasın?
UMUT: Hahaha çok komik. Ya lütfen biraz ciddiyet. Takımın hakkını ver be Veysel Abi!
VEYSEL: Tamam tamam. Benden ne istiyorsun?

Böyle devam edeceksen soru cevap yarışması konsepti falan tasarlayıp yazmanı öneririm. Yukardaki örnek mesela bi soru bi cevap bi soru bi cevap. Doğrusu şöyle olabilirdi;

UMUT: Ya abi ne pis hayal gücün var senin böyle.
VEYSEL: E anlatsana olm meraktan delirtme insanı.
UMUT: Abi adam idrar testi yaptıracakmış neden diye sorduk sinirlendi çıktı gitti.
VEYSEL: Gebelik için falandır belki.
UMUT: Hahaha çok komik. Ya lütfen biraz ciddiyet. Takımın hakkını ver be Veysel Abi!
VEYSEL: Tamam tamam. Ne yapmamı istiyorsan yaparım.(işaret parağını doğrultur don carleone gibi konuşur[the godfather'a gönderme]) Ama bir gün senden bi iyilik isteyeceğim. O gün gelene dek-(umut veyselin sözünü yarıda keser)
UMUT: Tamam tamam anlaştık. Birlik olalım, Memo’yu takip edip öğrenelim sorununu..

gibi soru repliklerinden arındırabilirsin. Çok zorda kalmadıkça soru cümlelerine yer vermemeye özen göstermek gerek.

Yine bi dizi soru repliği;
PROF: Ne geziyorsunuz burada?
UMUT: Abi biz bir arkadaşa bakıp çıkacaktık, daha doğrusu arkadaşın bir emaneti vardı ama?
PROF: Çıkın kardeşim burada ciddi bir iş yapıyoruz?
VEYSEL: Şu kristal şeyler ne ya?
PROF: Oynama kardeşim onlarla!

Son olarak projen genele hitap etmiyor. Zaten bunu umursayarak yazdığınıda zannetmiyorum. Yorumları bekliyorum yazmışsın, daha fazla bekleme diye üşenmedim yazdım. Umarım faydalı olabilmişimdir. Sürçülisan ettiysek affola.

 
Gönderildi : 12/01/2012 3:17 pm
(@barton-fink)
Gönderi: 41
Başlığı açan
 

ZiTaRoF,

Evet, öncelikle böyle uzun ve yapıcı bir yorumda bulunduğun için teşekkür ederim. Açıkçası "çok güzel olmuş mutlaka devam et muckss öptüm" ya da "yazmayı bırak yetenek yok olm sen de kaybol" tarzı yorumlardan daha çok bu tarz eleştirilere ihtiyaç var.

İlk 2 bölümü okudum demişsin ama alıntılarında 1.bölümden sahneler gördüm hep. Bu arada şu 3 bölüm içersinde benim favorim olan 3.bölüme de bir bak derim, bana kalırsa en sağlam bölüm o.

Umut'un fotoğraf makinesi muhabbetine takılmışsın ama bence çok da eksik bir yer yok orada. Çünkü şu anda nerdeyse herkesin evinde, elinde, hatta cebinde fotoğraf makinesi yahut son derece kaliteli fotoğraf çekebilen makineleri mevcut. Burada kast ettiğimin profesyonel bir makine olduğu anlaşılabilir bence...

Don Veysel olayına gelelim... Açıkçası yazarken karşımda duran Godfather afişini görüp eklemiştim. Zaten adama dizi boyunca Marlon Brando muamelesi yaparsan çekilmez. Maksimum 1-2 bölümlük olacak bir şeydi bu. Doğal olarak dediğin gibi lakabın havada kalması söz konusu.

Karakterler aynı ağızdan konuşuyorlar, yani benim ağzımdan. Bu iyi mi kötü mü bilemiyorum. Sanki bu noktada oyuncu devreye girip karaktere kendinden bir şey, konuşma tarzı falan katarsa senaristin kafasındaki karakter ile oyuncunun yansıttığı bütünleşir ve çıkacaksa özgün karakterler çıkar diye düşünüyorum.

Çok fazla soru cümlesi var demişsin ama aslında onların çoğu da soru cümlesi değil bakarsan. Biraz el alışkanlığında soru işaretine abanmışım, dikkat ettiysen üç nokta da yerli yersiz çoktur. Ama yine de dikkat edeceğim bir daha, bunun için teşekkürler...

Proje Akasya Durağı kıvamında olacağına varsın genele hitap etmesin, razıyım. 🙂
Evet baya uzun cevap yazdım, son olarak yorumun için tekrar teşekkür ederim, kesinlikle çok yararlı oldu benim açımdan.

 
Gönderildi : 12/01/2012 4:49 pm
(@zitarof)
Gönderi: 0
 

İlk 2 bölümü okudum demişsin ama alıntılarında 1.bölümden sahneler gördüm hep.

Ben iki bölümüde okumuştum. Şimdi üçüncü bölümüde okudum. Aralarında en kötüsü yani kötü demeyelimde vasatı ikinci bölümdü. Özellikle ülkedeki ünlülerin menejerlerini ikna etme sekansı çok uzundu, espriler bana göre yetersizdi. Bir binanın sağlam olup olmadığını anlamak için zeminine bakmak yeterlidir bence. Üst katlara zemin sağlamsa çıkılıp incelenir.

Biraz sıkıcı olacak ama üçüncü bölümle ilgili olumsuz eleştirilerime başlayayım :9
Umut koşarak heyecanla bara gelir.

UMUT: (İç Ses) Ülkemizin geleceği hakkında çok gizli bir bilgi edindim, hemen bizimkilerle paylaşmam gerekiyor…

Dakika bir gol bir. Bu içses repliği tamamen yanlış. Doğrusu şöyle olabilirdi; "Bunu hemen bizimkilere söylemeliyim/yetiştirmeliyim!"

Sebebi ise çok basit. Geç gir erken çık kuralı vardır. Sahneye daima ortada dönen olayın sonlarına doğru ya da ortalarında girilir ve bazı meseleler çözüme kavuşturulur, sonra yeni bir serim(yeni bi sorun ya da yeni bi bilgi) oluşturulur/ortaya çıkar. Bu böyle giriş-gelişme-sonuç sekansları şeklinde devam eder. Adı da olay örgüsüdür. Söz konusu bilgi aktarımıysa diyaloglarda bile dikkat edilmelidir.

Ama sen tüm olayı tek cümlede açıklamışsın tüm gizemi yok etmişsin. Bunun yerine paylaşılacak bilgiyi parça parça vermek doğru yöntemdir. Mesela her sahnede bu bilgiye dair detay verilir, finale doğru büyük resim(olayımız/olay örgüsü) izleyicinin zihninde otomatikman canlanır.

----
UMUT: (Gülerek) İyi espriydi… (Daha sonra Kamu’nun ciddi baktığını görür) Yok lan ciddi mi söyledin bunu yoksa?

İyi espriydi yerine sadece "(gülerek)iyiydi" kullanılabilir. "Yaptığını öven, yaptığını yıkar" demiş Shakespere. Mesela bi komedi filminde herhangi bi karakter baş karaktere "ne kadar komik bir adam!" dediği zaman bizler hemen aklımızdan şu iki seçenekten birini geçiririz a)"aslında o kadarda komik değil" b)"evet, çok komik" Çoğunluk a şıkkını düşünecektir.

Bunun olmaması için eserimizle ilgili yorumlarda bulunmamız(bir karaktere söyletiyor olsak dahi) doğru olmaz. Şayet eserimizle ilgili yorumları biz yapıyorsak kimsenin onu izlemesine, okumasına, yorumlamasına ihtiyaç yok demektir.
MÜDÜR: Imdb’den istediğimiz Bottom 100 listesi geldi mi?

Imdb'yi oyuncu nasıl telaffuz edecek, türkçe okunuşuyla mı, ingilizce okunuşuyla mı belli değil. Parantez içinde belirtilmesi gerekirdi. Mesela, (ayemdibi ya da imedebe)imdb'den istediğimiz...

Ayrıca bu tür kuruluş isimlerini izinsiz kullanmak çok tehlikeli. Çünkü her hakları saklanıyor bunların.

Bu soruna The IT Crowd isimli dizide(absürd komediyle ilgileniyorsan bu diziyi izlemeni tavsiye ederim) şöyle bi çözüm bulunmuştu; Bir bölüm vardı ve bu bölüm, facebook'un insanları sosyalleştirmek yerine asosyalleşmelerine sebep olduğu anafikirli bi bölümdü. Tabi facebook'un adını kullansalar telif hakkı sorunu ortaya çıkacak. Bunun yerine facebook'un logosunu anımsatacak şekilde friendface adına logo tasarlanmış ve bu friendface üzerinden gittiler bölüm boyu. Herkes facebook'un kastedildiğini anlayabilir ama facebook hak sahipleri isimle ilgili bi benzerlik olmadığı için hak talebinde bulunamazlar. Üstelik sitede sağda yer alan reklamlara(kola reklamlarına, mesela bu kolanın logosuda coca cola'ya benzetilmiş ama adı cola gibi birşeydi hatırlayamadım) varana dek göndermeler yapıldı.

Hollywood filmlerinde telefon numaralarının hep 555 ile başlamasıda hemen hemen aynı sebeptendir diye düşünüyorum, herhangi bi operatörle hukuki anlaşmazlığa düşmemek için.

Bir de oceanic havayolu firması var paravan şirket :9 Gerektiği taktirde sadece film ve dizilerde kullanılıyor bu firma ismi.

Şirket isimlerini kendimiz türetip oluşturmamız yasal sorunlarla karşılaşmamak için önemli. Gerçi bu projeyi kendini geliştirmek için yazmışsın ama ilerde yazacağın senaryolar için aklında bulunması senin açından iyi olur.
----
Sinan evden çıkar. Memo sinirden bir vazo alıp duvara vurup kırar. Sonra da buzdolabından bir şişe ketçapı, domates suyunu alıp eline yüzüne sürmeye başlar.

MEMO: Demek Arda oynamıyordu ha?

Daha sonra da evdeki vazoları ve birkaç yastığı mutfaktaki halıya koyup halıyı sarar.

FLASHBACK

Buraya kadar idare ederdi.. Burdan sonrası tutarsız ve mantıksız. Memo burda eniştesinin hallüsinasyonunu görse ve onunla dövüştüğünü zannederek, bunları gerçekleştirse, olaylar o zaman belirli bir mantık çerçevesine oturur. Ketçap meselesi içinde Memo'nun hayali eniştesiyle dövüşe dövüşe mutfağa kadar gelmesi lazım. Hır gürde ketçap dökülür falan hatta köşede duran bi soğan çuvalını eniştesi olarak falan görür mutfakta onu sarar halıya. Ama bu hayali enişte olmadan bu iş yaş.

Son olarak, olay örgüsünü hemen hemen çözmüşsün. Bundan sonra gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten. Esprileri biraz yetersiz buldum. Tabi şu da var bana komik gelmeyen bir çok dizi, etrafımdaki insanlarca el üstünde tutulup sevilerek izleniyor falan. Üçüncü bölüm dediğin gibi içlerindeki en sağlamı. Üslubun ve tarzın mükemmel değil, çok güzel değil ama iyi. Dahada iyi olabilir. Bence benzerliklere ve yanlış anlamalara biraz daha kafa yorarsan sağlam işler ortaya çıkarabilirsin. Yeni çalışmalarında başarılar dilerim. Yeni senaryolarına yine böyle uzun uzadıya yorumlar yapmayı sabırsızlıkla bekliyorum..

 
Gönderildi : 12/01/2012 8:08 pm
(@barton-fink)
Gönderi: 41
Başlığı açan
 

Eveet yine uzun bir yorumla karşı karşıyayız, öyleyse başlayalım cevaplamaya.

İlk replik hakkındaki eleştirin için şunu söyleyeyim:
Fark ettiysen o kısmın bölümün hikayesine bir katkısı ve bölüm hikayesiyle bir bağlantısı yok. (Benzeri bir sahne bölümün sonunda da var yine.) O yüzden bu kısmı uzatmaya, yani senin deyiminle gizem katmaya, olayın ne olduğunu hemen vermemeye gerek duymadım. Sonuçta reaksiyon beklediğim yer o sahne için diğer repliklerdi.
Yine de dediklerini dikkate aldım ve bundan sonraki çalışmalarımda özen göstereceğim olayı hemen vermemeye, gizem katmaya...

Imdb muhabbeti... Bunu yazarken kafamda konuşturduğum eleman açıkçası "İmedebe" demişti. 🙂 Kurum-kuruluş ismi kullanmak tehlikeli demişsin. Haklısın, ama bu senaryo internette forumlarda yayınlanan, eğlence amaçlı yazılmış, şu an için televizyonda yayınlanması söz konusu olmayan bir senaryo... Haa iş o raddeye gelirse elbet dediğin şekilde birkaç ince ayar çekilir canım kolay oralar... 🙂

Ve gelelim yorumun en sağlam kısmına... Özeleştiri yapmam gerekirse, güzel giden bir bölümü yazarken sıkıldığım ve bitirmek zorunda hissettiğim için böyle tırt bir şekilde bağlamıştım. Beğenmemekte sapına kadar haklısın -ki senin önerdiğin akış çok ama çok daha mantıklı geldi keşke öyle yapsaymışım. 🙂

Olay örgüsünü çözmüşsün demişsin ama öyle bir iddiam yok açıkçası. Sadece kurgularken farklı şeyler yapmaya ve tutarlı olmaya dikkat ediyorum. Esprileri yetersiz bulmana bir şey diyemem, zevk meselesidir sonuçta. Ama zamanla kendimi daha da geliştireceğime inanıyorum ne yalan söyleyeyim. 🙂

Son olarak yeni bir hikayeye mi başlasam yoksa bunun 4.bölümünü mü yazsam karar veremedim. Ama büyük ihtimalle bunun 4.Bölümünü yazarım gibi geliyor çünkü aklımda güzel fikirler, temalar canlanıyor..

Çok sağol yorumun için...

 
Gönderildi : 12/01/2012 9:53 pm
(@zitarof)
Gönderi: 0
 

Olay örgüsünü çözmüşsün(bence). Birkaç farklı olayı(olaylar birbirinden alakasızda olabilir) senaryonun %75-80'inde tek olay altında kesiştirip, kalan %20'de tatlıya bağladığında(deus ex machine) olay örgüsünü çözmüşsün demektir. Zaten standart sitkom formatıda budur. Türlere göre değişkenlik gösterebilir.

Finaldeki sahneye alakasız demişsin ama bence alakasız değildi. Bilmeyerekte olsa hikaye akışına katkı sağlamışsın o sahne sayesinde. Çünkü Gs başkanının koltuğu rüya gören elemana devretmesi sporla alakalı bi olay ve finaldeki langırt sahneside bu olayı tatlıya bağlamak için, çözüme kavuşturmak için(rüya gören eleman rüyadaki mevzuyu aştı artık gibi bi çıkarsama yapılabilir) kullanılmış gibi bi izlenim var ortada 🙂

Bu projeye devam etme bence. Tadında bırakmak en güzeli.

Komedi türünde bi kısa yazabilirsin mesela. Hikaye yapısı ve olay örgüsü sitkomunkiyle aynıdır aşağı yukarı. Diyalogları minimum seviyede tutarak, az oyunculu, az mekanlı, 10 dakikanın(10 sayfa) altında bi metin çıkarabilirsen burdan çekmek isteyenlerinde çıkacağını tahmin ediyorum.

Sitenin admini şöyle bi kısa komedi çekmişti. Ben çok uzun bulmuştum, diyaloglarda çok fazlaydı bence.

[vimeo] http://www.vimeo.com/8297460 [/vimeo]

 
Gönderildi : 14/01/2012 8:43 am
(@barton-fink)
Gönderi: 41
Başlığı açan
 

Olay örgüsünü çözmüşsün(bence). Birkaç farklı olayı(olaylar birbirinden alakasızda olabilir) senaryonun %75-80'inde tek olay altında kesiştirip, kalan %20'de tatlıya bağladığında(deus ex machine) olay örgüsünü çözmüşsün demektir. Zaten standart sitkom formatıda budur. Türlere göre değişkenlik gösterebilir.

Finaldeki sahneye alakasız demişsin ama bence alakasız değildi. Bilmeyerekte olsa hikaye akışına katkı sağlamışsın o sahne sayesinde. Çünkü Gs başkanının koltuğu rüya gören elemana devretmesi sporla alakalı bi olay ve finaldeki langırt sahneside bu olayı tatlıya bağlamak için, çözüme kavuşturmak için(rüya gören eleman rüyadaki mevzuyu aştı artık gibi bi çıkarsama yapılabilir) kullanılmış gibi bi izlenim var ortada 🙂

Bu projeye devam etme bence. Tadında bırakmak en güzeli.

Komedi türünde bi kısa yazabilirsin mesela. Hikaye yapısı ve olay örgüsü sitkomunkiyle aynıdır aşağı yukarı. Diyalogları minimum seviyede tutarak, az oyunculu, az mekanlı, 10 dakikanın(10 sayfa) altında bi metin çıkarabilirsen burdan çekmek isteyenlerinde çıkacağını tahmin ediyorum.

Sitenin admini şöyle bi kısa komedi çekmişti. Ben çok uzun bulmuştum, diyaloglarda çok fazlaydı bence.

Finaldeki sahne bilinçli yapılan bir şey değildi ama kurduğun bağlantı hoşuma gitti. 🙂
Yeni bir hikaye üzerine yoğunlaştım şu anda , kısa metraj mı uzun metraj mı yapayım kararsızım ama bakacağız artık. Bu senaryoda dursun tabi gün gelir tekrar yazmak isterim belli mi olur?

 
Gönderildi : 15/01/2012 3:16 am
Paylaş: