Gerilimi çok severim.
Aklımdaki "30 Şubat" fikrini belirli bir mantık çerçevesinde senaryolaştırmaya çalıştım.Üzerinde çok çalışılmış bir senaryo değil ama anlatmak istediğimi anlatmaya çalıştım.
Yorumlarınızı bekliyorum...
SAHNE 1: SOKAK DIŞ/GÜN
(Şehrin kalabalığı.Herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyordur.Bir süre sonra Demir ve Güven’i görürüz.Aceleyle yürüyorlardır)
GÜVEN:
Abi yavaş biraz ya.Şimdi çıkarcam yediklerimi.
DEMİR:
Olum saçmalama! Geç kaldık zaten, yürü!
(Güven kolundaki saate bakar.biraz daha hızlanır)
SAHNE 2: KANAL İÇ/GÜN
HALUK:
Arkadaşlar, genel ve ab verilerine bakacak olursanız, ki önününzdeki dosyalarda bu veriler detaylı olarak belirtildi, Gülümse Sevgilim ve Aşk Masalı dizilerinin ratingleri beklediğimiz gibi gitmiyor.Bu durumda dizilerin yayından kaldırılması söz konusu olabilir.
CEMİL:
Haluk Bey, Aşk Masalı başlayalı yedi hafta oluyor ama Gülümse Sevgilim henüz dördüncü haftasında.Bence bir süre daha beklemeliyiz.
DEMİR:
Cemil Bey, ne yazık ki size katılamicam.Bunu hatırlatmam ne derece doğru bilmiyorum ama sektörümüzde ne yazık ki duygusallığa yer yok.
(önündeki dosyadan bilgi göstererek)
Herkes görüyor ki dizi, iki hafta boyunca sondan ikinci olmuş.
(hafif tebessümle)
Üstelik Şaşkın Yarim dizisi bile toplamda dördüncü olurken.
(herkesin yüzünde hafif tebessüm oluşur)
AYŞEN:
Demir’e kesinlikle katılıyorum.Bence bir hafta daha beklemek bir sonuç vermeyecek.
GÜVEN:
Bencede öyle.Çünkü aynı günler prime time 2’deki diğer dizilerin ratingi zaten iyi gidiyordu.Bence bu dizi için en başından anlaşmayacaktık.
HALUK:
Arkadaşlar, geçmişi tartışmanın bir anlamı yok.Gülümse Sevgilim ve Aşk Masalı hepimizin onayından geçerek yayına başladı.Bu durumda suçu biraz kendimizde aramalıyız.
AYŞEN:
Haklısınız.
CEMİL:
Ben hala dizinin bir hafta daha…
HALUK:
(Cemil’in sözünü keser.Demir’e)
Demir, her iki dizinin de yapımcısıyla en kısa sürede görüşmeni istiyorum.
DEMİR:
Tabi efendim.
HALUK:
Muhtemelen bir-iki hafta özel bölüm teklif edecekler.Kabul etme.
DEMİR:
Peki Haluk Bey.
HALUK:
(ayağa kalkar)
Arkadaşlar, toplantı bitmiştir.Hepinize iyi çalışmalar.
(çıkar)
(dikdörtgen masanın etrafındaki herkes yavaş yavaş önlerindeki dosyaları toparlar, birbirleriyle konuşarak
toplantı odasından çıkar)
SAHNE 3: KANAL / KORİDOR - DEMİR ODA İÇ/GÜN
(bir yandan çalışan kalabalığın arasından
odaya doğru yürüyorlardır)
GÜVEN:
Valla en doğrusunu yaptık.
DEMİR:
Bencede.Zaten aptal bi diziydi.İlk bölümüne biraz bakmıştım, kötüydü.
GÜVEN:
Erkan Bey’in oyununa geldik desene.
DEMİR:
Aaa... Erkan Bey, valla unutuyodum.Dur.
(Odanın girişine gelmişlerdir.Sekreter Ela’ya yönelerek)
Ela’cım, Erkan Bey’le çok acil görüşme ayarlıyosun.
ELA:
Tamam, hemen bakıyorum.
(Bilgisayar ekranından bir süre bakar)
Yalnız, bugün maalesef...
Üçte ve beşte iki randevunuz var zaten.
GÜVEN:
Abi ben kaçtım.Görüşürüz.
DEMİR:
(Ela’yı dinlerken)
Tamam, sonra görüşürüz.
(Ela’ya)
Hmm... O zaman napalım?.. (düşünür)
Bugün ne günlerden?
ELA:
29 Şubat.
DEMİR:
(kendi kendine)
Yoğunluktan bi hafadır gün kavramımı kaybettim.
Hmm. O zaman sen yarına randevu ayarla.
ELA:
1 Mart... (Ekrana bakar.bir süre sonra) 1 Mart’ta... saat 4’e veriyorum o zaman.
DEMİR:
Tamam, sen ayarlarsın.
ELA:
Tamam.
(Bilgisayarla ilgilenir)
DEMİR:
(kendi kendine)
İşe bak ya, Şubat’ta bitti.
ELA:
(gülümseyerek)
Daha bitmedi.
DEMİR:
Bitti işte ya, sende moral bozma.
(gülümseyerek arkasını döner, çaycıya)
Osman’cım... Bana bi nescafe.Sütsüz.
(odasına girecekken)
ELA:
Aaa...
(çekmeceyi açar, bir saat çıkartarak Demir’e uzatır)
Demir Bey, saatinizi odanızda buldum.Buyrun.
DEMİR:
(Alır, takmaya çalışır)
Off yaa Ela, sende olmasan.
Saol.
(Takamaz)
Bu, ne... Nooldu buna? Cık! Off, pimi düşmüş bunun.
(çıkartır.Ela’ya atar)
Çekmeyece koysana.Yarın yaptırırım.
(Ela çekmeyece koyar)
Neyse artık, bikaç gün daha cep telefonundan idare edicez.
SAHNE 4: ARABA İÇ/GECE
(Demir kullanmaktadır.Yanında Güven)
DEMİR:
Saçmalama lan, saatim olmadan çıplak gibi hissediyorum kendimi.
GÜVEN:
İyi hadi, Ela’ya dua et sen.
Onu bırak da, şurdaki camiyi yıkıcaklarmış galiba.
DEMİR:
Hangisi? Bunu mu?
(ışıklarda bekliyorlardır.arabanın camına cami’nin
ışıklı yansıması düşüyordur)
Walla yıksınlar abi, heryer cami zaten.
İki adım yürüsün gitmek isteyen.
Zangır zangır kulağımızın dibinde...
GÜVEN:
Öyle deme ya...
Ne yapıcaklar acaba yıktıktan sonra?
DEMİR:
Bilmem.Heralde alışveriş merkezi falan yaparlar.
GÜVEN:
Heralde.
Abi, köşede iniyim ben.Saol.
DEMİR:
Tamam.
(yanaşır.demir inerken)
Yarın sabah aliyim mi seni?
GÜVEN:
Valla süper olur abi.
DEMİR:
Tamamdır.Yarın dokuzda hazır olursun.
GÜVEN:
Tamam, hadi görüşürüz.
DEMİR:
Görüşürüz.
SAHNE 5: ARABA İÇ/GECE
(Bir süre Demir arabayla yol alır.Dışarıdan araba çekimleri vs. olabilir.Boş ve karanlık bir yola geldiğinde radyoda kanal değiştirmek için eğilir.Gözü yoldadır.Birkaç saniye sonra gözü radyoya kayar.O sırada virajdan gelen kamyonun şeridine girdiğini farkeder ve kamyonun farlarıyla irkilerek direksiyonu kırar.kamyon kornası duyulur.Kendi şeridine girerek sağa yanaşır.Çok korkmuştur.Sanki dejavu yaşamış gibidir.Pek önemsemez, yoluna devam eder)
SAHNE 5: DEMİR-EV İÇ/GECE
(Demir, koltukta miskin ve yorgun bir şekilde oturuyordur.Üzerinde eşorfmanlar.Elinde bir tabak, içinde kırıklar.Önünde sehpada yarım bardak kola.Tv izliyordur.Kanal değiştirir.Bir süre izler.Kolasını bitirir ve yavaşça kalkar. -Cep telefonu sehpada kalır-
Mutfağa gider, tabak ve bardağı bırakır.
Banyoya gider, dişlerini fırçalar.
Ardından yatak odasına gider.Cebinden cep telefonunu çıkarır, saatini kurduktan sonra başucuna koyar.Yatağa girdikten sonra başucundaki lambayı söndürür.
SAHNE 6: DEMİR-EV İÇ/GÜN
(Demir uyanır.Bir süre kendine gelmeye çalşır, esner, kaşınır vs.
Başucunda cep telefonu olmadığını farkeder.Aniden yataktan kalkarak cep telefonunu arar.bulamayınca çok sinirlenir.
üzerini giyinmeye başlar)
SAHNE 7: ARABA DIŞ/GÜN
(yüzünde cep telefonunu bulamamanın siniri ve geç kalmış olabilmenin acelesi vardır.bir süre gittikten sonra köşeye yanaşır, kaldırımdan geçen bir amcaya)
DEMİR:
Bakar mısınız?
AMCA:
Buyur.
DEMİR:
Saat kaç acaba?
AMCA:
Ne?.. Saat?..
DEMİR:
(vazgeçer)
Neyse, boşverin.
(camı kapatır.biraz ilerlediktan sonra yavaşlar.karşıda bir şey görür.Araba durduğu anda –bir gece önceki yerdir- camın üzerine caminin eski yeri yansır.cami yoktur.Demir çok şaşırır.o sırada başını sola çevirir ve karşı kaldrımda dikkatlice kendisine bakan tepkisiz, ilginç bir adam olduğunu farkeder ama önemsemez.
yoluna devam eder)
SAHNE 8: KANAL İÇ/GÜN
(Demir kanalda, çalışanların arasında hızla ilerliyordur.Bir çalışana çarpar aceleden)
DEMİR:
Pardon.
(Yürümeye devam eder.Odasının bulunduğu yere gelmiştir.
Nefes nefese Ela’ya)
Geç kaldım dimi?
ELA:
Bilmem.
(arkasındaki pencereden havaya bakarak)
Sanmıyorum.daha öğlene çok var gibi.
DEMİR:
Görüşmelerim saat kaçtaydı?
ELA:
(dediklerini anlamamıştır)
Ne?
(kafasının karışık olduğunu farkeder ve toparlamaya çalışır)
Şey..
Bugün bi tane öğleden hemen sonra SAY yapım’dan Sevim Hanım’la görüşmeniz var.Bir tane de Erkan Bey’le var.O daa... İşte hava kararmadan biraz önce.
DEMİR:
Ela...
Ne diyosun sen ya?
Saat kaçta randevular?
ELA:
Saat?
DEMİR:
(artık sıkılmaya başlamıştır)
Allah allaaah!
Bugün günlerden ne peki?
ELA:
(yine anlamamıştır)
Demir Bey, siz... Siz iyi misiniz?
DEMİR:
Demir Ela’nın yanına gider, çekmeceyi açar heyecanla.ama dün koydukları saat yoktur.şaşırır.
(geldiği yere geri döner.yürüyordur.biraz ileriden Güven’in geldiğini görür)
GÜVEN:
Nerdesin abicim sen?
Sabah alırım seni demiştin, bekledim o kadar.Niye gelmedin.
DEMİR:
Uyuya kalmışım.
GÜVEN:
Oldu abi, bizde burda liseye gidiyoruz ya.
Uyuya kalmış.
DEMİR:
Güven... Abi, biraz susar mısın.
Kafam allak bullak.
GÜVEN:
Ne içtin sen dün?
DEMİR:
Kola...
(bir süre sonra)
Deli gibi başım ağrıyo ya.
Oğlum sende cepten arasaydın ya.Baktım gelmiyorum bi alo deseydin.
GÜVEN:
Ne?
DEMİR:
Abi sakın telefon ne diye sorma, sabahtan beri aynı şey oluyo.
GÜVEN:
Demir, sen iyi misin?
DEMİR:
(o sırada kapıları açık olan asansörün içinde az önce dışarıda gördüğü adamı görür.adam yine tepkisizdir.demir’e bakıyordur.Demir adamı farkeder.önce yavaş adımlarla, sonra da hızlanarak asansöre doğru koşar.ama tam geldiği sırada asansör kapanır.kaçırdığı için sinirlenir.diğer asansörü çağırır.ancak daha alt katlardadır.hemen yandaki merdivenlerden inmeye başlar.en alt kata indiğinde adamı göremez.
SAHNE 9: SOKAK DIŞ/GÜN
(Demir kendini sokağa atar.Yüzünde şaşkınlık, bir yandan olup biteni anlamaya çalışıyor, bir yandan da adamı arıyordur.kalabalık caddelerde bir aksiyon başlar.demir, sürekli koşuyordur.bazı yerlerde adamı görüyordur, ona doğru koşuyordur ama kalabalık nedeniyle kısa sürede onu kaybediyordur.bir süre sonra gözü cep telefonuyla konuşan bir kıza takılır.arkası dönüktür ve biraz uzaktadır.demir şaşırır.hızla kıza doğru koşar.yaklaşınca seslenir)
DEMİR:
Bakar mısınız?
CEYDA:
(kulağında telefon, şaşkınlıkla arkasını döner)
(telefona)
Pardon bi saniye canım.
Buyrun.
(Ceyda bir kez arkasına –az önce durduğu yöne- bakar,
sonra tekrar Demir’e döner)
DEMİR:
(nefes nefese, şaşkın)
Telefon...?!?!
CEYDA:
(şaşkın)
Anlayamadım?
DEMİR:
Telefon... Onu nerden buldunuz?
CEYDA:
(küçük bir tebessümle)
İki yıl önce almıştım.
DEMİR:
(Etrafına bakınır.hala nefes nefese)
Hiçbişey anlamıyorum.
(şaşkın,kaldırıma oturur)
CEYDA:
(telefona)
Canım, ben seni sonra ararım.Tamam.Hadi baay.
(Demir’in yanına çöker)
Neyiniz var? İyi misiniz?
DEMİR:
Sabahtan beri saçma sapan şeyler oluyor.
CEYDA:
Ne gibi?
DEMİR:
Saat yok, tarih yok, telefon yok...
Offf!!!
CEYDA:
Nasıl yani?
Siz gerçekten iyi olduğunuza iyi misiniz?
DEMİR:
(Ceyda’ya bakar, kafasını hayır anlamında sallar)
SAHNE 10: CAFE İÇ/GÜN
(Ceyda ve Demir, bi kafede oturmuş konuşuyorlardır)
DEMİR:
Bilmiyorum.
Sabah uyandığımda başucumda telefonum yoktu.
CEYDA:
Bir yerde düşürmüş olabilir misiniz?
DEMİR:
Hayır.
Dün saatini kurup başucuma koyduğumdan eminim.
CEYDA:
(inanmaya çalışıyordur)
DEMİR:
İnanmıyorsunuz dimi?
CEYDA:
Hayır, ben... Sadece...
DEMİR:
Sabahtan beri kimse saat nedir tarih nedir bilmiyor.
Kimse telefon kullanmıyor.
(etrafına bakınır)
Şuraya baksanıza.Kimsenin telefonu yok.
CEYDA:
(etrafına bakar.olmadığını görür, şaşırır)
(o sırada camın önünde aynı adamı görür.
Demir aniden kalkarak dışarı çıkar.Ceyda ardından seslenir)
CEYDA:
Bekleyin!
(isteksizce ardından kalkar)
(Demir, cafe’nin önüne çıkar.Sağa sola bakar yine adamı göremez.
Bir süre olduğu yerde kalır)
CEYDA:
Noldu? Birini mi gördünüz?
DEMİR:
Evet. Sabahtan beri beni takip ediyo.
CEYDA:
Kim peki?
DEMİR:
(sinirli, bağırarak)
Bilmiyorum.
CEYDA:
(bozulur)
DEMİR:
(utanarak)
Özür dilerim.
(adamı yine görür ve koşmaya başlar kalabalığın arasında.ceyda arkada kalmıştır.adam kaçmıyordur.sadece yürüyodur ama demir, kalabalık yüzünden sürekli adamı kaybediyordur.en sonunda boş, dar bir sokakta yine görür.bu kez çok yakındır.adamın arkası dönüktür.hızla yanına gider)
DEMİR:
Kimsiniz?
Niye sabahtan beri beni takip ediyosunuz?
(adam arkasını dönmez)
Size diyorum!
(adam yavaşça arkasını döner.yüzü demir’e tanıdık gelmez)
Kimsiniz?
(Demir’in etrafı değişmeye başlar.kapkaranlık bir odaya dönüşür.odada adam ve demir vardır.ortamda sadece adamın sigarasının ateşi görünüyordur.nefes çekişinde ortam, tütünün yanışından kısa süre aydınlanıyordur)
ADAM:
Demir...
Sabahtan beri olup biteni anlamaya çalışıyorsun dimi?
DEMİR:
Evet? Noluyo? Şaka mı bu? Nedir?
Biri bişey söylesin artık!!!
ADAM:
Hayır.Şaka değil.
Bugün yaşadıklarının hepsi bi oyundu.
DEMİR:
Ne demek bu? Yani..?
ADAM:
Aklının bi oyunu...
DEMİR:
(anlamamıştır. “ne” dercesine başıyla hareket yapar)
ADAM:
Yani, tüm bu olanların hiçbiri gerçek değil.Buna ben de dahilim.
-
Hatırla Demir...
O geceyi hatırla...
FLAHBACK
(Demir araba kullanıyordur.gecedir.kulağında telefon arabanın içinde birşeylerle ilgileniyordur.radyo, torpido vs.yola bakmıyordur.tam o sırada karşıdan yüzüne kuvvetli farlar yansır.kamyon kornası.Demir direksiyonu kırmaya çalışır)
(görüntü geri döner.karanlıkta tek bir ışık yanar.Demir’in yüzüne.çok hafif)
ADAM:
Hatırla Demir...
FLASHBACK
(Görüntüde Ceyda.Arkası dönük.Telefonla konuşuyor.Demir yavaşça yakınlaşarak seslenir)
DEMİR:
Bakar mısınız?
CEYDA:
(kulağında telefon, şaşkınlıkla arkasını döner)
(telefona)
Pardon bi saniye.
Buyrun.
(Ceyda bir kez arkasına –az önce durduğu yöne- bakar,
sonra tekrar Demir’e döner)
DEMİR:
(nefes nefese, heyecanlı)
Telefon...
Telefonunuzu alabilir miyim?
CEYDA:
(yüzünde hafif bir gülümseme)
(görüntü geri döner.hafif aydınlık odada bir ışık daha yanar.demirin yüzü artık belirginleşiyordur)
FLASHBACK
(Ceyda Demir’e bir kutu verir.
Demir kutuyu açar, içinden bir saat çıkar
–demir’in kaybettiği saat-
Alır, takar, Ceyda’ya sarılır)
(görüntü geri döner.odada bir ışık daha yanar.
artık Demir’in yüzü aydınlıktır)
ADAM:
Şimdi kendini daha iyi hissedeceksin.
(Demir şaşkın, hatırlamanın verdiği mutluluk vardır yüzünde)
(fade out)
SAHNE 11: HASTANE İÇ/GÜN
(Demir tekerlekli sandalyede oturuyordur
–hastane formalitesi nedeniyle-
Güven, odadaki birkaç parça eşyayı çantaya koyuyordur)
GÜVEN:
Nasılsın abi?
DEMİR:
(yorgun)
Daha iyiyim.
GÜVEN:
(çantayı kapatır, sırtına takar,
demir’in sandalyesini sürmeye başlar)
Şansına hava da çok güzel.
DEMİR:
(yorgun)
Evet.
(odadan çıkarlar, hastane koridorunda ilerliyorlardır)
GÜVEN:
Sen yokken iki yeni dizi projesi geldi.
Onları inceliyoruz şu sıralar.
DEMİR:
(yorgun)
Boş durmamışsınız, ne güzel.
(hastane girişindeki bankoya yaklaşırlar.
bankonun arkasındaki kıza)
Biz çıkış işlemlerimizi yapıcaktık.
SAHNE 12: ARABA İÇ/GÜN
(arabayı Güven kullanıyordur)
GÜVEN:
Aç mısın?
DEMİR:
(sessizce dışarıyı izliyordur.tepkisizce "cık" sesi çıkartır)
GÜVEN:
Seni bırakayım, kanala geçicem bende.
Haluk Bey bi toplantı istedi yine.
(Demir’den ses gelmez.dışarıyı izliyordur.kolunu cama yaslamıştır.kolunda saati vardır)
GÜVEN:
Yorgunsun dimi?
(ışıklarda dururlar.Demir dışarıya bakıyordur.o sırada karşı taraftan gelmekte olan Ceyda’yı görür.şaşırır.bir anda kendine gelerek arabadan iner.önce yavaş adımlarla sonra biraz hızlanarak Ceyda’ya yaklaşır.Ceyda’da onu farkeder.bir süre bakışırlar.Ceyda telefonla konuşuyordur.Demir Ceyda’ya gülümser.o sırada Ceyda’ya arkasından biri seslenir.Ceyda arkasını döner.seslenen Demir’dir.
Asıl demir, olanları uzaktan seyrediyordur.Ceyda ile karşıdaki Demir konuşuyorlardır.Ceyda bir an döner ve asıl demire bakar,
sonra tekrar geri döner.Asıl demir olan biteni anlamaya çalışıyordur.arabaya geri döner, ancak araba yerinde değildir.demir şaşkındır.kolundaki saate bakar, saat yoktur.etrafında dönerek kalabalığa bakar.o sırada karşı kaldırımda o adamı görür.adam gülüyordur.Demir şaşkın ve çaresizdir)
-Jenerik-