Özellikle bağımsız film çalışmalarında bu konuyla ilgili ciddi eksiklikler olduğunu görüyorum. Türkiye'de ses teknolojisiyle ilgili eğitim başı başına bir bölüm olarak bile hakettiğinin epey altındayken, sinema eğitimi içinde de sesle ilgili verilen bilgilerin de epey yüzeysel olması da şaşırtıcı değil. Bu konu ile ilgili bir çok soru-cevap paylaşımı yapılabilecek spesifik bir başlık olsun istedim. Bir kaç püf noktasına da değinerek başlığı soru ve tartışmalara açık bir halde bırakmak istiyorum.
Öncelikle iyi bir ses miksajı için iyi materyallere ihtiyaç vardır. Bunlar nedir?
Set ya da iç-dış mekan çekimlerinde alınacak ses kayıtlarının kaliteli olması,
Foley ve ses efektlerinin doğru seçilmesi,
Dublaj yapılacaksa iyi bir kayıt alınması,
Filmin içine oturtulacak müziklerin mikslerinin iyi olması.
Bunun yanında ses miksajında ilk adım ses teknolojilerinin temelinde var olan hata düzeltmedir. Mesela bunlar neler olabilir:
ÇEVRE VE ODA SESİ EDİTLERİ:
Özellikle düşük bütçeli bağımsız filmlerde kameranın dahili mikrofonu ya da üzerine takılan harici mikrofonlar ile yapılan yakın plan çekimlerinde o sahne ses yüzünden ciddi bir kesikliğe uğrar. Bunun sebebi de yakın planları çekerken kameranın birden farklı noktadan çekim yapması ve kurguda bunlar birleştiğinde farklı ortam seslerinin birbiri ardına gelmesi durumunda sanki filmde bir başka sahneye geçmiş gibi bir etki yaratmasıdır. Shotgun bum mikrofonları ya da ortam sesi almak için kullanılan condenser mikrofonlarda da her çekim anında çevrenin sesi aynı tutarlılığı göstermediği için bu sorunla karşı karşıya kalabiliriz.
Bunun önüne geçmek için kapalı ortam (oda) gibi alanlarda işimiz daha kolaydır. Diyalogların arasından belirli bir uzunlukta ve içinde belirleyici özel bir ses olmayan bir bölüm keseriz. Bu dediğim belirleyici sesler, bir nesne sesi, dışardan gelen bir korna sesi vs. gibi seslerdir. Çünkü kestiğimiz bölüm içinde böyle bir ses var olursa bunu arka arkaya kullandığımızda bu ses kendini sürekli tekrar edecektir. Temiz bir kaç saniyelik bir sesi bir sesi kestiğimizde bunu doğru fade in ve outlar kullanarak arka arkaya sahne boyunca kullanmak için bir bütün ses haline getirmeliyiz.
Açık ortamlarda ise bu sorun kayıt esnasında çözülmelidir. Planlar çekilirken, çekim öncesi veya sonrasında bolca boş ortam sesi kaydetmeli ve bunları mikste kullanmalıyız. Çekim anında ortam sesi kaydetmek yine aynı şekilde kapalı mekanlar için de kullanılabilen sağlıklı bir metoddur.
Elde ettiğimiz ya da kaydettiğimiz ortam sesini kullandığımız daw(digital audio workstation) yazılımında bir kanala koyup diyalogları ayırmaya başlayabiliriz. Bunun için ''gate'' adı verilen dinamik işlemci kullanılabileceği gibi, kesme biçme, fade in-out kullanımı da yapılabilir. Ki gate doğru kullanılmadığında gerçekten farkında olmadan ciddi hatalar yapmamızı sağlayabilecek önemli bir işlemdir. Ben gate kullanmaktan ziyade manuel olarak kesip biçme yapmayı tercih edenlerdenim.
Elde ettiğimiz diyalog ve dublaj kayıtlarını da senkronlu bir şekilde projede yerine yerleştirdikten sonra frekanslarla oynamaya hazırız.
NOISE REDUCTION ve EQ İŞLEMLERİ:
Kayıt aldığımız diyaloglarda istemediğimiz bir takım transient ve ambient sesler olabilir. Transient sesler klik, klak, gibi konuşma ya da aktörün kıyafet ve hareketlerinden gelebilecek, çekimde olmasını istemediğimiz atak seslerdir. Ambient sesler ise hum, noice gibi belli frekans bandından sürekli olarak gelen uğultu, vızıltı gibi seslerdir. Bunları kaldırmak için kullanılan bir takım plug-inler olsa da bunlar hiç bir zaman birbirinin aynı frekans bandında olmayacakları için bunları manuel olarak bulmamız en güzelidir.
Öncelikle ambient sesler için neler yapabiliriz? Duyduğumuz her ses belli harmonikler içerir. Bu bilgiyi cebimize koyduktan sonra bir eq yazılımı yardımı ile notch adı verdiğimiz küçük bir alana etki eden genişlikte bir bandı tamamen indirip bunu frekans bandı boyunca kaydırarak istediğimiz gürültünün gittiği noktayı bulmalıyız. daha sonra bu bulduğumuz frekans misal 400 hz.de olsun. 800 hz.e de (yani bir oktav yukarısına) aynı işlemi uygulayıp oktavındaki harmoniğini de tamamen alabiliriz. daha sonraki oktav da 1600 hz. yani 1.6khz olacaktır. bunu iki ya da üç oktava uygulayıp duruma bakmalıyız. Unutulmamalıdır ki, bu yaptığımız işlem o gürültüleri yok ederken duymak istediğimiz sesten de o frekansları alacağı için sesi kayba uğratacaktır. Bu yüzden sesi yalnız dinleyip karar vermek yerine o sahnede yer alan tüm seslerle dinleyip karar vermeliyiz, yeterli dediğimiz yerde bırakmalıyız. Bu gerçekten hassas bir iştir, bu yüzden biraz youtube araştırması ile görsel, işitsel öğelerle desteklenmiş bazı ders videolarına göz atmanızı öneririm.
İyi alınmış kayıtlar bu işlemi yapmamızı gerektirmez, sesin doğallığıyla oynamadan filmde kullanma imkanımız olur. O yüzden tekrar söylemekte fayda var, iyi kayıt almak en önemlisidir.
Transient sesler için yapılabilecek olan şey ise geldikleri noktayı iyi belirlemek ve waveformdan da bunu görmektir. Waveformu iyice büyütünce gelen transient sesi gözümüzle de görebiliriz. En iyi çözüm transient sesin geldiği noktaya çok yakın bir yerden o yakınlıkta bir çevre sesi kesip oraya monte etmektir. Transient sesin geldiği anda fedakarlık yapamayacağımız başka bir ses varsa, yine eq yardımı ile tamamen kaybedemesek de bir miktar azaltmamız mümkün olur.
Diğer eq işlemleri için iyi duyabileceğimiz bir ekipman (kulaklık ya da stüdyo hoparlörleri), eğer hoparlör kullanıyorsak iyi akustiği olan bir ortam ve ne duyduğundan emin olan kulaklara ihtiyacımız var. Kullandığımız mikrofon, kaydın yapıldığı yerin akustiği gibi etkenler sesin tonunun istediğimiz gibi çıkmamasına sebep olabilir. Eğer diyalog kayıtlarını baz alırsak, erkek sesi ile kadın sesi arasında oynayacağımız frekans bantları farklı olacaktır. Bunun yanında ortalama konuşmak gerekirse 100-200 hz arası dolgunluğu, 6 khz ile 9 khz arası parlaklığı 12 khz ve üstü en üst harmonikleri değiştirir. Bunlar da bir miktar tecrübe istediği gibi kulağına güvenen biri için deneme yanılma yöntemi ile bulunabilecek şeylerdir.
Tüm bu hata düzeltme işlemlerinden sonra diğer sesleri mikslemeye başlayabiliriz.
FOLEY VE SES EFEKTLERİ:
Öncelikle foleyden bahsetmek gerekirse, foley sesleri ayrıca kaydedip filmin içine mikslemek en orjinal ve iyi iş çıkarma çeşitidir kuşkusuz. Ancak iyi mikrofonlar ve foleyi kaydedecek iyi bir akustik, bağımsız çalışan bir çok yönetmen ve yönetmen adayının sürekli elinin altında olan bir durum değil. Ayrıca öyle olsa da bunların kaydedilmesi ve mikslenmesi gerçekten ses işinde uzman bir insanla çalışmayı da gerektiriyor. Bunun yanında sık kullanılan ikinci bir yöntem de bir çok ses kütüphanesinden temin edebileceğimiz foley sesleri senkronlu şekilde görüntüye bağdaştırmaktır. Bunun için seslerin iyi seçilmesi ve güzel senkronlanması gerekiyor. Bununla ilgili de yazılacak bir şey yok, çalışanın görüp ve duyup yapması gereken bir şey. Ancak genellikle bilinmeyen ya da dikkat edilmeyen çok basit iki püf noktasından bahsedeceğim;
1- Panlama
Panlama sesin stereo imaj içerisinde ne kadar sağ ya da solda veya tam ortada olacağını belirler. Görüntüye göre kameranın olduğu yeri kulak düşünürsek foley sesi üreten öğe ne tarafta duruyorsa, o oranda bir pan yaparak gerçeklik etkisini arttırabiliriz. Bunun yanında sağ sol dengesinin yanında sesi yukarı aşağı hareket ettirmek de mümkün. (özellikle kulaklıkla belli olur.) ancak bu basitçe anlatılabilecek bir ses numarası değil.
2- Reverb (yani derinlik efekti)
Kütüphanelerdeki sesler genelde anechoic yani yankısız ortamlarda kaydedilir. Mesela bir çanak kırılma sesimiz olsun, bu yankısız bir ortamda kaydedilmiştir. Ancak çekimimiz hangar gibi bir yerde bir çanak kırılmasıysa, ses normal şartlarda içerde bir yankı yapacaktır. Bunun için reverb efektini kullanmalıyız ki ses sahne ile uyumlu bir gerçekçilik içinde olsun. Reverbü kolaylıkla kullanabilmek adına bir kaç parametresinden bahsetmek gerekirse:
Room, hall ve chamber şeklindeki reverb çeşitlerine yönelelim. Room adı üzerinde belli büyüklüğe kadar odalarda elde edilebilecek derinliği ve yansımaları almamızı sağlar. Hall da odadan daha büyük salonları simüle ederken, chamber daha da büyük boşluklara sahip kapalı alanları simule eder. Duyarak farkı anlayacağınızdan eminim. Bunun yanında seçtiğimiz simulasyonun büyüklüğü ''size'' ile, sese ne kadar karıştıracağımız da ''mix'' ile belirlenir. Denemekten kaçınmayın, ama gereğinden fazla kullanmak da özellikle filmler sinema salonlarında gösterilirken seste istenmeyen yoğunluklara yol açabilir.
MÜZİKLER:
Müzikler genel olarak filme mikslenmeden önce kendi içinde mikslenip mastering denen işleme tabi tutulup gelirler. Bu yüzden müziklerin tınısıyla oynamadan filmin içinde filmin tarzı ver gerekliliğine göre gereken duyguyu verecek seviyede bulunmaları gerekmektedir. Dikkat edilecek nokta ses seviyesinin yanında fade in ve outların güzel ayarlanmasıdır. Bunun yanında gerçekten filmde daha farklı bir sound arıyor ve ne yaptığımızı biliyorsak müziği de istediğimiz işlemden geçirebiliriz.
Yukarda ipucu vermeye çalıştığım şeyler ses teknolojisinin çok ama çok küçük bir bölümünü teşkil ediyor. Diyaloglara efektler vermek, bu efektlerden kombinasyonlar yaratmak, farklı sahnelere göre farklı tonlamalar yapmak, stereo imaj içinde otomasyonlar yazmak vs. gibi çok çeşitli ses numaralarıyla sesi bir filmin içinde pasif bir öğe olmaktan çıkarıp filmi bambaşka bir yere taşıyan bir öğe haline getirebiliriz. Ki bir çok önemli filmde sesin böyle bir rol aldığını görmüşüzdür. Mesela Kieslowski'nin mavi filmini yönetmen gözünden izlediğimde giden bir arabanın altına iki kulağı temsil edecek şekilde (xy mikrofonlama) mikrofon yerleştirdiklerini gördüğümde düştüğüm hayreti hala unutamam... Bu çapta çalışmalar yapacak imkan ya da donanıma sahip olmasak da bir yerlerden başlayıp sesin bağımsız filmler içinde gerektiği önemi kazanmasını sağlayabilir, filmlerin kalitesinin duyulur ve algılanır bir şekilde artmasını sağlayabiliriz.
İyi çalışmalar.
Film müziği, ses tasarımı ve miks gibi konular ile ilgili her türlü yardıma açığım.
İletişim: [email protected]
Çok güzel bilgiler, teşekkürler...
Tesekkürler hocam
Baya işime yarayacak
paylaşm için teşekkürler. kaynak olmadığı için size ait olduğunu varsayıyorum. spidervisten sonra bir tane daha sesin "fulgura"sı dediğimiz adamlardan çıkması sevindirici.
Bilgiler bana ait evet, o yüzden kaynak belirtmedim. Aklıma geldikçe küçük düzeltmeler yapıp daha geniş bir sayfa olmasını sağlayabilirim. Bu konuda ''şunu da ilave etsen güzel olur'' şeklindeki tüm önerileri de bekliyorum. Bunun yanında bağımsız projelere ses tasarımı konularında gerçekten yardımcı olmak da isterim. İlgilenen olursa iletişime geçebilir.
Film müziği, ses tasarımı ve miks gibi konular ile ilgili her türlü yardıma açığım.
İletişim: [email protected]
Aslında bu başlığın yeri çekim sonrası altındaki ses ve müzik olmalı. Çünkü çekimden sonraki edit ve miks işlemlerinden bahsediyor. Forumu pek bilmememden ses ile ilgili gördüğüm ilk yere atlamışım kusura bakmayın. Moderatörler taşırsa daha sağlıklı olur.
Film müziği, ses tasarımı ve miks gibi konular ile ilgili her türlü yardıma açığım.
İletişim: [email protected]