Forum

KISA FİLM HAKKINDA-...
 

KISA FİLM HAKKINDA-Enver Özüstün

9 Gönderi
3 Üyeler
0 Reactions
4,127 Görüntüleme
 iLAN
(@ilan)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Kısa Film Hakkında

Enver Özüstün

KISA FİLMİ TANIMLARKEN

Sayısal teknolojideki hızlı değişim nedeniyle kısa filmin kendine yeniden yön bulmaya çalıştığı şu sıralarda, sanal bir üretimle birlikte merkezde insan olmasından kaynaklanan bir üretim özgürlüğü de yaşıyoruz. Ancak bu üretim özgürlüğünün tam adını koymadığımız sürece nitelik olarak kısa filmin, niceliğin çok gerisinde kalacağı kesindir.

Çok önemli bir şeyi atlıyoruz; sonuçta ister analog olsun ister şimdiki gibi yaygın biçimde sayısal, teknolojiye hükmedecek biz olmalıyız. Tam aksine bir yaklaşım ve buna bağlı üretim sonunda bizi önce içerik, sonra da biçim olarak son derece yetersiz çalışmalara götürecektir.
Kameraların artan yonga sayısı, yükseltilen çözünürlükler, ışığa duyarlılıklarından ki hassasiyet, monte edilebilen lensler ve daha bir sürü özellikler bizi aldatmasın, çünkü bu özellikler sinemanın diline hizmet etmediği sürece yararı olmayan ayrıntılar olarak kalacaktır.

Son birkaç yıla hissedilir biçimde damgasını vuran sayısal teknoloji bir yandan çekim ve kurgu anlamında üretimi kolaylaştırırken kısa filmcileri her daim bekleyen başka bir tehlikeyle daha da fazla bir biçimde karşı karşıya bırakmış görünüyor; bu da ışık ve sesin yetki bir biçimde kullanımı.

Zaten bu konuda çeşitli nedenlerle ki bunlar gerekli donanım olmaması, ekip kurmadaki güçlükler ve bunları kullanma bilgi ve becerisine sahip olmama olarak sıralanabilir, isteksiz olan kısa film yönetmenleri sırtlarını artık neredeyse tamamıyla sayısal teknolojiye dayamış görünmektedirler. Ama nereye kadar?

Ancak buradan yola çıkıp kısa filmi sadece teknoloji yeterliliği boyutunda ele almak, eleştirdiğimiz şeyi kendimizin yapması demek olur ki sonuçta teknoloji üretimin gerçekleşip sunulmasında bir araçtır sadece; yalnız şunu unutmayalım ki son derece de önemlidir ve üstünde bu yüzden sıklıkla durulmaktadır. Tüm sinemacılar bilir ki hiçbir sanat dalı sinema kadar teknoloji ile bu denli iç içe değildir.

Yakın zamandaki sayısal gelişmenin kısa filme olan etkilerini ve bizi bekleyen tehlikeye kısaca değindikten sonra önce kısa filmin ne olduğu üstüne biraz konuşalım ve ondan sonra kısa filmin üretim aşamalarına kısaca değinelim. Özellikle üretim aşamalarını bilmek ve uygulamak kısa filmin ne olduğu konusunda bizi daha net bir tanıma ulaştıracaktır.

KISA FİLM NEDİR?

Kimi yerlerde yazıldığının aksine kısa filmin ilk örnekleri, sinemanın ortaya çıktığı dönemdeki çalışmalar değildir. Bu nedense yaygın bir kanıdır ve kısa filmi Lumiere kardeşlerin 1878 yılında yaptıkları ilk gösterimde sunulan filmlere kadar götürme eğilimi vardır. Buna, kısa filmin süresini göz önüne alarak varılıyorsa bile bu son derece yanlıştır çünkü sonuçta kısa filmin temel belirleyicilerinden biri süre olsa bile bunun zorunluluktan değil bir tercih olması nedeniyle yapılmasıdır. Evet genellikle kısa filmler 30 dakikanın altındadırlar ama bunun ne “Bahçeyi Sulayan Adam” ne de “Fabrikadan çıkan İşçiler” adlı manyetik partiküller üzerine yazılmış görüntülerle ilgisi vardır. Zaten olamaz da çünkü daha sinemanın tanımı bile yapılmamıştı taki 1920’li yıllara kadar.

Kısa filmi belirleyen en önemli özellik süre olmakla birlikte bunu 1 ile 30 dakika arasında ele almak başka bir yanılgıyı beraberinde getirecektir; bu da doldurulmak veya kaçınılmak istenen bir zaman dilimi. Bunu düşünmek bile yaratıcının üzerinde bir baskı demektir. Bu baskı “biraz daha kısa olsaydı” veya “çok uzun olmuş” düşüncesi olarak bilinç altına sessizce yerleşir. Oysa sorun filminizin ne uzun ne de kısa olmasındadır; sorun öykülemenin ne kadar başarılı olduğudur. Sonuçta süre teknik bir durumdur ve siz kısa film yaptığınızı düşünerek yola çıkıp diyelim 40 dakikalık bir film gerçekleştirdiğinizde, eğer başarılı bir çalışma yaptığınız söyleniyorsa kimse size bunun kısa film olmadığını söylemeyecektir. Tabi peki ala bunun tersi de söz konusu olabilir.

Sürenin teknik bir durum olduğunu artı bir olarak kenara koyarsak kısa filmin tanımı ile ilgili ilk önermeyi yapmış oluruz.

Bundan sonrası içerik üstüne yapılacak bir dizi tartışmadır ki sonuca ulaşma konusunda kuşkular yaratacak olan nokta sanki buymuş gibi görünmektedir.

Evet gerçekten kısa film nasıl olmalının bir yanıtı var mıdır? Ve eğer evrenin bir yerinde böyle bir yanıt varsa bu nedir? Kendi adıma her ne kadar felsefik bir düzlemde bunu ele almaya yeltenen bir giriş yapmış gibi görünsem de, bu sorunun yanıtının çok da güç olmadığını düşünmekteyim.

Buradan yola çıktığımız zaman kısa filmi bir biçim, iki içerik olarak ele almak gerekecektir. Bu da kısa film tanımına ulaşmamızı sağlayacak unsurları içeren etkenler olup; bir konunun nasıl ele alındığından bu konunun perdeye nasıl bir teknikle aktarıldığını ifade etmektedir.

Bu yazı dizisi kısa filmin ne olduğunu tanımlamayı bu nedenle sona bırakarak adım adım teorik ve pratik olarak bir kısa filmin öğelerini oluşturan şu ana başlıklar etrafında okuru genel düzeyde bilgilendirecektir.

- Yapım Öncesi
- Konu
- Film Öyküsü / Sinopsis / Tretman /Senaryo / Çekim Senaryosu
- Ekip oluşturma
- Bütçe oluşturma
- Yapım Aşaması
- Kamera kullanımı
- Işık kullanımı
- Sesin kullanımı
- Sanat yönetimi
- Makyaj
- Kostüm
- Devamlılık
- Yönetmenlik
- Yapım Sonrası
- Kurgu
- Müzik / Efektler
- Animasyonlar

Yukarıda belirtilen maddelerden özellikle ikincisi yani yapım aşamasına eklenecek başka görev tanımları olmakla birlikte, kısa filmin yapımcı-yönetmen ilişkisi göz önüne alındığında bu bölümün dar tutulma nedeni daha anlam kazanmış olacaktır.

Kısa filmde teori ile uygulamanın birlikteliğinin önemini göz önünde tutanlar için bir sonraki yazımızda buluşmak üzere diyorum.

Sağlıcakla kalın.

NOT: www.fotografya.gen.tr adresinden alıntıdır.

Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?

 
Gönderildi : 28/08/2008 5:57 am
(@halostendap)
Gönderi: 0
 

kısa film öyküdür, uzun film ise roman diye bi şey okumuştum bi yerlerde ve bence en iyi de bu açıklıyor kısa filmi.

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 13/09/2012 4:52 pm
 iLAN
(@ilan)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Selim Evci'nin internet sitesinde diyordu onu. Bir de bunun üstüne şöyle bir yorum vardı başka bir yerde;

Şimdi Selim Evci’nin internet sitesinde kısa film hakkındaki görüşlerine bakarak başlayalım. Metraj tanımına bağlı, içerik sorunu ile ilgilenmeyen tanım Selim Evci’nin kendi metni galiba, öyle olmasa da kendi kontrolünde. Sitesinden kopyalıyoruz;

“Kısa film öz olmalı zeki olmalı, dolaylı yollar kullanmadan çarpıcı bir dille anlatmalı. Kısa filmde romandaki gibi olay örgülerini geliştirecek karakterleri derinlemesine inceleyecek ve dramatik yapıyı kuracak zaman yoktur. Bu yüzden tek bir olay çevresinde gelişen az sayıda karakter kullanan basit bir mizansenden oluşan filmler karşımıza çıkmaktadır… Filminiz 50 dakika ise; ya sahne ekleyip uzun yapacaksınız ya da sahne çıkarıp kısa yapacaksınız. Başka bir alternatifiniz yok!”.

Bu uzun metraja dayanarak yapılan tanımlar ve alternatifsizlik karşısında şaşırıp kalıyoruz ama Evci’nin kendi içindeki tutarlılığı da takdire şayan. Şöyle ki; Evci’nin, uzun metrajı “İki Çizgi”de sosyolojik bir bağlam ve analitik bir yol izlemeyen çözümlemelerinin, finaldeki kısa öyküye kadar hiçbir şey yapmayan karakterleri yaratmış olduğunu görüyoruz. Yani bu yöntem, yukarıda tanıma birebir oturmaktadır ve kendisi de bu uzun metrajı, yukarıdaki “kısa metrajı uzatıverme” yöntemi ile devşirmiştir. (Bunlar, film hakkındaki bilimsel eleştirimizdir).

Evci devam ediyor;

“Aynı zamanda üretim yapısı gereği ticari meta haline gelemeyen kısa film için sürenin önemi yoktur ve bu da yapımcı bulamadığındandır.”

Burada da kısa filmin kaderi “meta” olmaya zorlanmakta ve dahası bir yapımcının sihirli dokunuşuna teslim edilmektedir. Selim Evci edebi bir analoji ile zihinlerimizde ışıldama yapan o büyük denklemi de kuruyor sitesinde; kısa film=öykü, uzun metraj=roman.

Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?

 
Gönderildi : 05/10/2012 7:15 pm
(@halostendap)
Gönderi: 0
 

Selim Evciyi tanımıyorum ama Selim Evciden yapılan alıntılar tanıdık geldi, bir şekilde sitesinde gezinmişim anlaşılan 🙂
yani bana kalırsa kısa film ya da uzun film diye bir şey yok, iyi ya da kötü filmler var 🙂
o zaman yeni soru şudur, film nedir 🙂

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 05/10/2012 8:08 pm
(@onucuncu_1605504554)
Gönderi: 0
 

Kısa film candır.
Kısa film öğretmendir.
Kısa film nefestir.
Kısa film kısadır.

Deccal, gördüm seni sobe.

 
Gönderildi : 05/10/2012 8:19 pm
 iLAN
(@ilan)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Kısa film öğretmendir.

Bunu dışarda tutmak daha doğru olur.

Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?

 
Gönderildi : 05/10/2012 8:28 pm
 iLAN
(@ilan)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Sektör uzun metraj filmlerle döndüğünden, sektörel olanı olmayandan ayırmak için yapılmış ayrımlar gibi geliyor bana bunlar. Uzun metraj var, kısa metraj var, kısa metrajlar da festivallerin programlarına uygun olması açısından 20-30 dakika ile sınırlandırılmış, arada kalanlara orta metraj gibi saçma bir isim verilmiş 🙂 O zaman 2 saatin üstündekilere de çok uzun metraj demek daha doğrudur belki 🙂

Bu herhangi metraj filmlerin hepsi filmdir.

Film, wikipedia'da, "Film, tarihi bakımdan ilkin hareketli resimlerin kaydı ve gösterilmesi için kullanılan bir terimdi. Ancak daha sonra genelleştirilmiştir. Film terimi ile birlikte "Sinema", "Gümüş ekran" gibi terimler de kullanılmaktadır. Herhangi bir oyuncu veya yönetmenin; oynadığı, yönettiği, yazdığı vb. tüm filmlerin listesine ise filmografi denir.
Filmler gerçek insan ve objelerin kamerayla kayıt edilmesiyle veya animasyon teknikleri veya özel efektlerle her iki unsurun yaratılmasıyla üretilir. Filmlerle bir seri tekil çerçeveler oluşturulur ancak bu imajlar ardışık ve hızlıca gösterildiğinde, izleyicide hareket illüzyonu denilen bir göz yanılgısı oluşur. Çerçeveler arası geçişler görülmediğinden göz imajı sürekli bir akış halinde algılar." diye tanımlanıyor. Yani tamamen teknik bir terim olarak ortaya çıkmış.

Filmin/Sinemanın sanat olma yolundaki ilerlemesinde göstergebilim işin içine giriyor. Objelerden(buna görünen herşey dahil, insanlar da) anlam üretmenin üstünde kurgunun anlatıma güç vermesi de keşfedilince sinema güçlü bir sanat haline geliyor.

Ama bu anlatımın süresine dağir hiçbir sınırlaması yok, kısaysa kısa, uzunsa uzun, ne kadarla anlatıyosa o kadar. Kısa filmin içerik veya işleyiş açısından da uzun filmden bir farkı yok.

Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?

 
Gönderildi : 05/10/2012 8:46 pm
(@halostendap)
Gönderi: 0
 

söylediklerine katılıyorum ancak bir şeyi kısaca anlatmak aynı şeyi uzun uzadıya anlatmaktan daha zor olabilir 🙂

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 05/10/2012 8:57 pm
 iLAN
(@ilan)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

söylediklerine katılıyorum ancak bir şeyi kısaca anlatmak aynı şeyi uzun uzadıya anlatmaktan daha zor olabilir 🙂

Ben de onu diyorum 🙂 kasmamak lazım, ne kadar süre gerekiyorsa o kadar, ne uzun ne kısa.

Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?

 
Gönderildi : 05/10/2012 9:02 pm
Paylaş: