Bende genç bir sinemacı olarak şunu demeden edemeyeceğimki günümüz Türkiyesinde film çekmek gençler arasında oldukça popüler bir etkinlik olarak yerini almış durumda.
Gençliğimizin bu yönde bir sosyal etkinlikle uğraşması Türk sinemasının gelişmesi açısından değerlendirildiğinde tabiki çok sevindirici bir olay fakat işin devamlılığı hususunda ortada öyle bir sorun varki:
"yılmak"...
Genç sinemacılar için söylüyorum.Eline kamera alan ve büyük bir hevesle işe başlayan çoğu arkadaşımız bazen daha hiç başlamadan bazende istediği sonucu elde edemediğinden olsa gerek yarıya gelmeden vazgeçmektedir.Kendini kandıracağı bahaneleride her zamanda hazırdır:
"Kameram gerekli yeterlilikte değil,bilgisayarım montaj yapacak kapasitede değil,ekipmanım yok,kostümleri ayarlamak sıkıntı,istekli bir ekip yok,ben bu işi yapamam,bu işler bize göre değilmiş vs. vs.
...
Emin olun elinde kamerası olan herkes film çekebilir.Film çekmek öyle bir olayki istedikten sonra tek başınıza bir tane kamerayla bile bunu başarabilirsiniz.Yapmanız gereken öncelikli şey bu işi başladığınız takdirde bitireceğinize dair kendinize söz vermek olmalıdır..Bu sözü kendinize verdikten sonra devamlılığınızı sağlayacak şeyler; azim,hırs ve çalışmak olacaktır.
Yani öncelikli olarak bu filmi çekmek için kendi içinizdeki alt yapınızı oluşturmalısınız.İşin felsefik boyutunu fazla uzatmadan söylemeliyim ki kendinizi bu işe yapmaya hazır hissettiğiniz takdirde artık filmi çekmek için ihtiyacınız olan unsurların başında senaryo gelir.
Tabiki en amatörümüz bile filme başlamadan kafasında bir senaryoyla işe başlar ama istediği sonucu alamaz.Bu hususta dikkat etmemiz gereken en önemli olay senaryoyu ayrıntılı bir şekilde “Giriş-gelişme-sonuç” bölümleriyle beraber kağıda aktarmaktır.Basit bir olay gibi gelebilir fakat işe sistemli olarak başlamanız olayın ciddiyetini artırır ki buda ekip arkadaşlarınız üzerinde de mutlak bir hava yaratacaktır.
Ekip arkadaşı demişken bu sizin ihtiyacınız olan unsurlar arasında ikinci sırada gelir fakat en önemlisidir.Dahada önemlisi sizinle bütün olabilecek ekip arkadaşları bulmaktır.Bulacağınız kişilerin filmden anlamasına veya kapasitesi olmasına hiç gerek yok.İşe başlarken güvenebileceğiniz,sizi yarı yolda bırakmayacak dostlarınız olsun yeter.Neden derseniz bu iş sizin için zaten bir başlangıç.
Yani hiçbirimiz "Yüzüklerin Efendisi,Karayip Korsanları veya Avatar" tarzı filmler çekmiyoruz sonuçta.Sadece bu işe bir adım adıp kendimizi kanıtlayabileceğimiz bir yapıt ortaya koymak istiyoruz.Buna binaen ekip konusunda yapmanız gereken şey yakın arkadaşlarımızı bir araya toplayıp böyle bir işe başladığınızı ciddi bir şekilde anlatmanızdır.
Onları bu işe inandırmanız için size verebileceğim tavsiye kendi başınıza çektiğiniz güzel bir görüntüyü izletmek olabilir.Birde bu görüntüleri basit görsel efektlerle süslediyseniz arkadaşlarınızın size olan inancı iki katına çıkacaktır. (burdaki olay bu işlerle uğraşıp ilgilendiğinizin mesajını onlara vermektir)
Ekip işide tamamlandıktan sonra artık iş yazdığınız senaryoyu açılara dökmeye geçer.Bana sorarsanız bir filmde görsel efeklerden daha önemli bir şey varsa oda kamera açılarıdır.Yani genel olarak baktığımız zaman açıdan kastım yolda yürüyen bir insanı çekerken onu geçipte kamerayla beş metre uzaktan takip etmek değilde ,ayakkabılarının yere vuruşunu,parmaklarını hareket edişini,mimik hareketlerini verip izleyici sıkmamaktır.
Bunu dikkate alıp izlediğiniz filmlerde sizi etkileyen açıları kağıda not edin.İzleyici bir açının nasıl çekildiği hiç önemsemez ama aslında onu en çok etkileyen şeyin açı olduğunun farkında bile değildir.
Bu yüzden gerek kendi kafanızda kurduğunuz açılar olsun gerek filmlerde gördüğünüz etkileyici açılar olsun bunları filminizde en iyi şekilde kullanmaya çalışın.İş senaryoyu yazmakla bitmiyor.
Senaryo’yu açılara dökmek daha önemli bir iştir.Sizlere önerim senaryonuzu göz önünde bulundurup kafanızda canlanan bütün sahneleri tek tek saniyesi saniyesine kağıda dökün.-Kamera açıları konusuna çok önem verdiğim için daha kapsamlı bir yazıyı en kısa zamanda paylaşacağım- Bu tek tek yazdığınız açılarda bir nevi sizin filmi çekme planınız olacaktır.
Artık elinizde senaryonuz,ekibiniz ve bir film (açı) planınız var.Senaryonuzdaki karakterlere göre oyunculara rollerini verip uygun mekanlarda yazdığınız açılar sayesinde belkide tek bir kamerayla bile filminize başlayabilirsiniz.Bu tamamen sizde ve ekibinizde biter.Eğer inanırsanız 3-4 kişi uzun metrajlı bir film bile çekebilirsiniz.
Son olarak sizlere tavsiyem çektiğiniz görüntüler kötü olduğu takdirde asla umutsuzluğa kapılmayın.En iyisini elde edene kadar uğraşın her çektiğiniz görüntüde yanlışınızı görün ve onu düzeltip en iyisini elde etmeye çalışın.
Film çekme konusunda daha ayrıntılı yazıları zaman zaman paylaşacağım.Bu yazımı filme başlamak için genel tavsiyeler olarak kabul görün...
Zafer Kaya / Hayatsinema.com
Kaynak: http://www.hayatsinema.com/modules.php?name=News&op=NEArticle&sid=29
bir takım çabalar...
Aynen kardeşim :)))
bir takım çabalar...
Çoğu yanlış tavsiyeler. Bu yazıyı yazan arkadaşın iyi niyetle yazdığını tahmin ediyorum ama çok yanlış yönlendirmeler yapmış.
Sevgili yazar, önce kendin öğrenmeyi öğren, sonra insanlara öğretilecek bilgilerin tavsiyelerini ver lütfen.
Bu yazıyı okuyan arkadaşlar unutsunlar yukarıda yazılmış olanları. Öğrenmeyi öğrenmeden sinema filmi çekemezsiniz. Senaryodan bile önemli bi konu bu. Bir meslek nasıl öğrenilir önce bunu araştırın, sonra senaryolar otomatikmen belirecektir zihninizde, yeteneğiniz yoksa başka mesleklere yönelin. Sinema yapmayı istemek sizi iyi bir sinemacı yapmaz, bu isteği destekleyecek bilgileri edinmeniz gerekli. Misal bundan bi kaç yıl önce anayasa değişti ve binlerce yaşlı hakim savcı çıktı dediki, biz bu yaştan sonra yasa mı ezberleyeceğiz arkadaş! İstifa ediyoruz dediler ettiler... Sizde öğrenmeyi göze alamıyorsanız hiç uğraşmayın sinemayla yani direk istifa ediniz. İşte esas tavsiye budur, belki birçoğumuza ağır gelir ama doğanın kanunu bu. Birileri kaybetmek zorundaki birileri kazansın.
Açı planı nedir Allah aşkına!
Her yönetmenin filmi aynımı ? Dostum herkesin sinemayı bakış açısı farklı. Arkadaşda kendi bakış açısını yazmış ki bende mantıklı buldum paylaştım. Yani herkesten bu görüşü benimsemesini bekleyemeyiz. Kimin doğru kimin yanlış olduğunu bilemeyiz ama bence sen yanlış düşünüyosun. Dünyanın en ünlü yönetmenleri bile sadece film izleyerek herkesin kendiini geliştirip sinemacı olabileceğini ve film çekebilecğeini söylüyor. Bence sen yanlış yönlendirmeler yapıyorsun. yazıyı yazan arkadaş gençleri film çekmeye teşvik edici önerilerde bulunmuş sen gelmişin savcılardan bahsediyosun 😀
bir takım çabalar...
ayrıca yazan arkadaşta zaten profosyonel film çekmekten değilde gençlerin çekebileceği kapasitede filmlere hazırlıktan bahsetmiş.
bir takım çabalar...
İyi niyet güzeldir, hoştur ama tek başına yeterli değildir. "Genç arkadaşlara tavsiyeler" diye başlayan bir yazı, daha en başında bu işte epey bilgisi olan birinin yazdığı bir yazı izlenimi veriyor ve beklentiyi arttırıyor. Fakat okumaya başlayınca bir sürü imla hatası ve düşük cümleyle karşılaşıyorsunuz. Sizi bilmem ama bu tip hatalar beni hep rahatsız eder ve yazan kişinin okuyanı önemsemediğini düşündürtür. Neyse... Zarfa değil mazrufa bakalım dersek de morpheus'un dediği gibi bilgi hataları ve eksiklikleriyle dolu bir yazı. Dolayısıyla suya sabuna dokunmayan, işin kolayına kaçan bir yazı olmaktan ileri gidememiş.
yaşamak mı zor yoksa yuvarlak masa aks mı?
anlaşılan sinema forumuna değilde thko forumunaa gelmişiz herkes muhalefet cephesinde burda 😀 ben beğendim paylaştım kardeşim yazıdaki imla hatasıymış yazım hatasıymış okuyucu dikkate almamış felan fazlada takmıyorum. almam gerekeni alıyorum yeter. ben yazarın orta derecede film çekebilecek gençlere hitap ettiği kanısındayım. o yüzden aşırı prof bir bilgide beklemedim.sonuçta gençlikten bahsediyoruz.
bir takım çabalar...
anlaşılan sinema forumuna değilde thko forumunaa gelmişiz herkes muhalefet cephesinde burda 😀 ben beğendim paylaştım kardeşim yazıdaki imla hatasıymış yazım hatasıymış okuyucu dikkate almamış felan fazlada takmıyorum. almam gerekeni alıyorum yeter. ben yazarın orta derecede film çekebilecek gençlere hitap ettiği kanısındayım. o yüzden aşırı prof bir bilgide beklemedim.sonuçta gençlikten bahsediyoruz.
Bu yazıdan alınması gereken nedir sizce?
yaşamak mı zor yoksa yuvarlak masa aks mı?
kardeşim adam işin önce kendimizde bittiğini belrtmiş hırs azim vs... (bende kendimde bunun eksik oldğunu bildiğim için bu kısma çok önem verdim) iş önce bizde bitiyor bu işe inanmamız gerektiğnin mesajını vermiş.
sonrada sıralama yapmış senaryo,sağlam bir ekip,açı planlaması vs. benimde felsefeme göre bu film işlerini bu kadar abartmamak lazım. bu denilenler film öncesinde planlı bir şekilde yapıldığı takdirde istedğimiz sonucu elde edebiliecğmizi düşünyorum. adam zaten demiş karayip korsanlarını veya yüzüklerin efendisini çekmiyoruz diye. kendimizi kanıtlayabileceğmiz bir yapıt ortaya koyalım yeter.
bir takım çabalar...
açı planı nedir diyen kardeşim buyur.
http://www.filmfabrikasi.com/forum/makaleler/film-cekerken-aci-plani-ve-acinin-onemi-t13692.html " onclick="window.open(this.href);return false;
bir takım çabalar...
🙂
İyiniyetle yazdığına inandığımdan kalbini kırmayacağım dostum. O verdiğin linkte gerekli cevabı verdim. Yukarda demişsinki savcılardan bahsediyosun. Ben orda örnek verdim, yani diyorumki savcılar yeni anayasayı öğrenmeyi, ezberlemeyi göze alamadıkları için istifa ettiler, sende öğrenmeye açık değilsen uğraşma sende bırak bu işleri yani anlatabildim mi... Yine özetleyim yukarda demek istediğimi, dostum önce öğrenmeyi öğren, sonra öğret.
tamam kardeşim zaten hepiniz profosyenel filmcisinz stephensınız ben daha bişey demiyorum. madem sen savcıdan bahsediyosun bende sana şöyle bişey söylim. günümüz sinema anayasalarına bağlı kalıpta kendinizi yavaşlatmayın. kalıplaşmış ezberci bilgilerle film çekmeyi öğrenmeye çalışmak bile saçma zaten. bu iş herkesin içinde bitiyor. aptalca kavramlar sadece insanların kafasını karıştırır.
bir takım çabalar...
Tamamdır dostlar, başlık amacından sapmasın, ne diğer konuda, ne de bu konuda, makaleye dair olmayan yorumlar yapmayalım artık.
yaşamak mı zor yoksa yuvarlak masa aks mı?
"Yılmak" dedi, gerisi önemli bile değil. Arkadaş çok önemli bir tespitte bulunmuş. Yılmamayı biliyorsan, mutlaka karşılığını alacaksındır. Üşenmeyeceksin, erinmeyeceksin, yılmayacaksın. Bir değil, on değil, yüzlerce kez deneyeceksin. Seni vicdanen tatmin edene kadar peşine düşeceksin. Genç sinemacılara tavsiye veren 13 yaşında bir çocukta olabilir, 83 yaşına bir duayende. Beni ilgilendiren ne dediği, ne yaptığı. Yazı kötü niyetli olmamasının dışında, güzel tavsiyeleri de barındırıyor. Paylaşım için teşekkürler.
"Su Akar, Yatağını Bulur."