Filmin tam hali:
KAÇIŞ 2: DÖNÜŞ YOK Yeni bölümüyle 19 ocakta yayında.
KAÇIŞ(2015):
http://filmfabrikasi.com/forum/arsiv/kacis-kisa-2015/
Röportajı çok sevdim. Filmi de izlicez o ayrı tabi.
Filmi ve belgeseli izledim, YouTube kanalını inceledim, ikinci filmi de izleyeceğim. Öncelikle eline sağlık ve başarılar dilerim. Eleştirecek de beğenilecek şey de çok, ortaya karışık ifade edeceğim kendimi ki, daha sağlıklı anlaşılsın. Hepsinden önce sen bir dövüş sporcusu ve dublörsün anladığım kadarıyla, ki bu sana özellikle dövüş sahneleri üretmende devasa bir imkan sağlıyor; bence bunun üzerine daha çok eğilmelisin. İlk filmin dövüş sahnelerini soluksuz izledim, ancak geri kalan kısımlarında sahneler bir an önce geçsin ve tekrar dövüş olsun istedim. Bunun sebebi de drama unsurlarının (oyunculuklar, senaryo, diyaloglar...) zayıf olmaları. Şimdi drama unsurlarının zayıf olması aslında bir kusur değil, onların zayıf olarak var olmaları bir kusur. Şöyle ki, Hardcore Henry filmini izlemişsindir; izlemediysen izle. Film tamamen aksiyon ve pek bir konu yok, inanılmaz izletiyor kendini, drama unsurlarını da elemiş. Oyunculuk ve diyalog gerektiren sahneleri sadece minimumda tutmamış, minimumda tuttuğu drama unsurlarını gerçekten işini bilen oyunculara emanet etmiş. Türk yapımı bir örnek üzerinden devam edeceğim ki daha iyi anlaşılsın. Panzehir filmindeki baş karakteri canlandıran, dünyaca ünlü bir dövüşçü. Filmde de çok iyi dövüş sahnelerine imza atıyor; ancak bir oyuncu değil. Diksiyonu kötü, Türkçesi kötü... Mesela o filmdeki baş karakter dilsiz olsaydı, hem film daha dramatik olurdu, hem de ortada kötü bir oyunculuk olduğu pek belli olmazdı. Dilsiz ve dövüşen baş karakter nasıl oluyor diye merak edenler, yakın zamanda Netflix'de çıkan Mute filmini izleyebilirler. Bazen çok iyi bir senarist, çok iyi bir senaryoyla çıkıyor, filmi kendisi yönetiyor ve konusu çok güzel olan kötü bir film çıkabiliyor. Bazen çok iyi bir görüntü yönetmeni çıkıp, kendi senaryosunu çekiyor, görsel ve teknik olarak mükemmel bir film oluyor ancak konu zayıf kalıyor. Kısacası herkesin bir uzmanlığı, herkesin teknisyen olduğu bir alan var. Çok iyi bir yönetmen, istese de senin gibi dövüşemez, sen de belki onun gibi film yönetemezsin. Bu noktada zaten her işi, kendi alanlarında kendilerini geliştirmiş "teknisyenlere" bırakman gerekiyor. Senaryonu mutlaka bir senaristle yaz, kamerayı mutlaka bir görüntü yönetmenine emanet et, kurguyu mutlaka bir editöre yaptır, kendi filminin yine yönetmeni ol, ama hobi olarak ol, sana uyarılarda ve tavsiyelerde bulunan, kukla da olsa bir yönetmenin olsun. Dövüş sahnelerini yine sporcu arkadaşlarınla çek, ama dramatik öğeleri profesyonel oyunculara bırak. Stallone, The Expendables serisinde tam olarak bu şekilde çalışıyor. En önemli işi yapıyor, ünlü dövüşçüleri topluyor bir filmde, en ön vitrini kuruyor, ancak işin hammalığını, detaylarını, parçaların bir araya getirilmesini, kendi kontrolündeki uzmanlara ve teknisyenlere bırakıyor. Başka bir konu da şu ki, sen eğer gerçekçi olmasını istediğin, gerçek hayatta karşılığı olabilecek bir film yapıyorsan, içerisinde istihbaratçı, mafya ve polis gibi karakterler bulunan bir film yapmadan önce bin kere düşünmen lazım. Herşeyden önce ne yazdığını, ne çektiğini bilmen lazım. Scorsese filmlerinin neden inandırıcı olduğunu, neden izleyenlerde "evet bir mafya babası böyle konuşur gerçekten" etkisi oluştuğunu anlaman lazım. Eğer fantastik bir film çekiyorsan, bilim-kurgu çekiyorsan, kimse sana "bu mantıksız" diyemez. Ama polis karakterlerin varsa, içini yeteri kadar dolduramadıysan, izleyen bir polis sana "biz asla böyle konuşmayız, böyle davranmayız" diyebilir. Ya da çok iyi polis karakterleri izlemiş sıradan bir izleyici "beğenmedim ve inandırıcı gelmedi" diyebilir. Bir tarzın olmalı, yani illa Jason Bourne sahneleri çekmek zorunda değilsin. Belki Black Dynamite gibi bir film çekersin, kötü filmlerle dalga geçen, komedi unsurları yüksek bir dövüş filmi olur, izleyen bir daha izler. Ciddi film çekmek çünkü gerçekten zor bir şey. Bizim sinemada komedi kültürümüzün çok gelişmiş olmasının, drama türünün ağlak filmlerden öteye pek geçememesinin sebebi de biraz bu. Komedi filmlerinde kimse inandırıcılığı sorgulamaz, teknik kusurlar daha az belli olur, eleştiriler daha yüzeysel gelir, senaryo neredeyse kurşun geçirmezdir... Arka Sokaklar, Kurtlar Vadisi, Sıfır Bir gibi diziler, Av Mevsimi gibi filmler aslında hiç olmamış işler. Benim ailemde mesleği polis olan insanlar var, cinayet büroda çalışan yok ama cinayet büroda çalışan polisle de karşılıklı oturup muhabbet etmişliğim, sinema konuşmuşluğum var. Askerliğimi asayiş jandarma olarak yaptım, orada da komutanlarımla hep sinema sohbetleri yaptık. Kimle konuştuysam herkes gülüp geçiyor bu ülkede çıkarılan ciddi polisiye işlere.
Yorumlar için teşekkürler.
Neden içerdeydi?
Neden kaçtı?
Helikopteri nereden buldu? Kim ayarladı?
İleriki bölümlerde herşey anlaşılacak, sabır, dostlar. Yorumlarınız için tekrar teşekkürler.
Bir nokta daha, Hollanda değil Polonya.
Selamlar.
Evet yani sana uzun uzun geri dönüşler yazıldı, pek faydalı olmadı sanırım.
Arkadaşlar kimi üyeler forumu bir şeyler öğrenmek, öğretmek paylaşmak için kullanıyor, kimisi ise sadece içeriğini paylaşıp reklam yapmak için. Yapsınlar, sorun yok. Zaman zaman bizim de işimize yarıyor bu paylaşımlar çünkü. O paylaşımdan alabildiğinizi alın. Ama biraz da paylaşımı yapan üyeye göre davranın, belki de bu kadar yorumu hak etmiyordur. Benim yıllar içinde öğrendiğim şeylerden biri bu. Ama yazdıklarınız da boşa gitmiyor tabi, okuyoruz, en azından eleştirinin gittiği yere değil de okuyan üçüncü şahsa bir katkısı olduğunu bilin.
Neyse adamlar kungfucu daha çok konuşmayayım da ağzıma ağzıma vurmasınlar gördükleri yerde 🙂
bu arkadaş bayağıdır bu tarz işlerle ve koreografilerle uğraşıyor, biliyorum projelerini. Bu videoları çekip cv olarak sunuyor sanırım film, dizi vb işler için. Öyle bir mesaj aldım ben bu işlerden. hani bakın bunları yapabiliyoruz gibisinden. Yoksa kendi özgün çalışmasını yapacak olsa senaryolu, hikayeli, baya bi ekiple işe girişirdi dimi?
Evet, ikiniz de haklısınız sanırım, böyle düşünmemiştim.
Merhaba
Yola çıkış mesleğim dublörlük ve aksiyon yönetmenliği ve 2006 yılından beri Türkiye, Polonya, Almanya ve ABD de çeşitli projelerde, çeşitli pozisyonlarda görev aldım.
Burada ve youtube kanalımda sunduğumuz çalışmalar amatör olup CV/Portfolyo niteliğindedir, tespitiniz doğrudur. Bu projeler üzerinden sadece koregorafi değil, sinematografi ve kurgu bilgimizi de göstererek daha büyük projelere sunma ve iş alma şansımız oluyor.
Herkese yorumları için teşekkürler.
3. Bölümle karşınızdayız!
Yapım süreci hakkında bir bölüm:
Merhaba tekrardan,
Forumda gereksiz kirlilik oluşturmamak adına, projeyle ilgili tüm bölüm, fragman ve kamera arkası görüntüleri bu başlık altında paylaşmaya devam edeceğim.
Oyuncularımızdan Julia Rosa'nın projeyle ilgili görüşlerini sizlerle paylaşıyorum. Herkese iyi forumlar diliyorum.
Yapılan yorumlara "gereksiz kirlilik" demek, ...
Hasbatur, bazı mesajlardan çok yanlış anlamlar çıkarıp sonra gereksiz yere agresifleşiyorsun. Arkadaş, yapılan yorumlara gereksiz kirlilik demiyor. Her videoya ayrı başlık açmayıp, tek konu altında paylaşayım demiş ki forum düzeninin de bunu gerektirdiğini biliyor. Ayrıca röportaj videoları eklemek de yasak değil. Benim de ilgimi çekmiyor böyle videolar, aksiyon görelim istiyorum ancak başkasının ilgisini çekiyor olabilir. Biri çıkıp röportajdaki soruları, kurguyu falan da eleştirebilir ki bunlar bile şart değil.
O halde izleme hasbatur. Ben izlemedim. Ama burada bulunmasında da bir problem görmüyorum. Sanıyorum bu paylaşımdan pek rahatsız olan da yoktur. Çok daha manasız paylaşımlar da yapıldığı oluyor burada. Ben de bunun izleyici çekmek için yapılan bir paylaşım olduğunu düşünüyorum, ki daha önce de kendim yazdım, bazı paylaşımlar üzerine derinlemesine yorum yapmayı gerektirmiyor emek harcamayın dedim, ama içeriğin platformla alakası olmadığını söylemek de biraz aşırıya kaçmak olur. Benim ilgimi çekmiyor. Ne film, ne röportaj. Ama belki birinin çeker. O yüzden bir içerikten rahatsız olduğunda sen de söyleyebilirsin elbette ama burada rahatsızlığını anlamlı bulmuyorum ben.