Herkese merhaba,
Geçen ay arkaşımla çektiğimiz kısa filmin fragmanını paylaşmak istiyorum. Filmin senaryosu arkadaşım Bünyamin'e ait.
Filmin çekimleri dış etmenlerden kaynaklı biraz aceleye geldi. Sürpriz bozmamak adına, klasik bahanelerimi siz filmi izledikten sonra sıralarım. Her zamanki gibi birkaç tane bahanem var.
Filmin tamamını izlemek isteyenler, bu konu başlığına veya özel mesaj yazarsa son versiyonun linkini atabilirim.
Ben izledim filmi sağolsun arkadaşlar fikrimi sordular. Ben de ilk etapta değiştirebilecekleri şeyleri söyledim. Madem açık edildi şimdi temel eleştirilerimi de söyleyebilirim. Bunları değiştiremezsiniz diye önceden söyleyip canınızı sıkmak istemedim.
Anlattığı şey çok özgün değil ve bunun için de fazla uzun.
Sinematografik olarak da çok hataları var. Temel bir takım kompozisyon kurallarına bile dikkat edilmemiş birçok yerde. Çabalamaya devam, ama biraz daha özenebilirsiniz. Yani kompozisyon kurallarına dikkat etmemenin de bahanesi yoktur sanıyorum.
Ben de izleyebilirim. Merak ettim.
// Filmi izledim az önce. Kezzap fazla uzun diye yazınca en az 10 dakikadır demiştim, 15 dk çıktı. Dramı verebilmek için bu kadar uzun olsa gerek ama izleyeni içine çekemediğinden dolayı gereksiz uzatılmış hissi veriyor. Müzik seçimi gayet güzel olsa da miksaj eksiğiniz var. Diyaloglar mesela çok önemli bu filmde ancak filmin ortalarında sesi yükseltmek zorunda kaldım, bazı yerleri duyamadım. Genel olarak toplam sesi rahat 10-15 dB daha artırabilirmişsiniz. Sarı tişörtlü arkadaş ara sıra kameraya bakınca da işi bozmuş fakat çocukların top oynadığı sahneyi çok sevdim. Belli ki goller kurgu değil, uzun bir çekim yaptıktan sonra gol olan pozisyonu almışsınız. 🙂
@spidervis Kameraya bakan vatandaş benim. Bu daha buzdağının görünen yüzü, bir kaç yeri 'belli olmuyordur herhalde' diyerek bırakmıştım. Onları da tekrardan tespit edip gidermeye çalışayım. Kurguya tekrar oturmuşken Kezzap'ın daha önce söylediği kesmem gereken planları da kesebiliyorsam keseyim. Ses miksajı ile alakalı olarak ; ses miksajı yapmayı bilmiyorum 😀 Ses kayıt cihazından aldığım sesleri direk kurgu programına atıp dip ve rüzgar seslerini biraz temizledim o kadar. Sesi diyaloglarda bir 8 db civarı arttırayım. Müzikler için 1-2 db yeterli olur herhalde. Zaten çoğu müzik -14 db civarında şu an ama sesleri iyi geliyordur diye tahmin ediyorum. Dediğin gibi çocuklara baya tekrar aldırdık, hepsi bizden kat kat iyi oynadı. 6 ay önce çocuklar ile görüşmelere başladığımı söylemiştim zaten.
@spidervis Kayıt için kullandığım adın değişmemesi kötü olmuş ( bu da bir komplo sayılır ama adminlerle aramı germeyeyim şimdi) , ben de çok büyük bir şey başarmış gibi seviniyordum oysa ki. Tuvalet mevzusundan sonra Tuvalet işini bırakıp sinemaya küstüm artık uzak duruyorum o işlerden. Gerçi film çekmek için zaman ve oyuncu bulamadığımdan da olabilir.
Yine de amcamın 6 yaşında bir çocuğu var, ikna edebilirsem onunla bir tuvalet kavgası filmi daha çekeceğiz. Görüşmelerimiz devam ediyor.
@kezzap Şimdi ben bir kaç bahane bulurdum da sen 'bunun da bahanesi olmaz' diyip önümü kesince hiç olmadı. Benim 'Sınır' isimli filmimi kanalında incelerken aksı kırmama konusuna değinmiştin. Aksı bu sefer kırmamaya dikkat ettik de, anca sen kompozisyon kurallarını bir daha anlatasın ki ona da diğer filmlerde ayrı bir dikkat edelim inşallah 😀 Kompozisyon kurallarını temel olarak biliyorum da düzgün uygulayabilmek için anlamak gerekli.
Şimdi bu film üzerinden genel bir probleme işaret edeyim. Bu filmi yazan arkadaşımızın bu filmde anlatmak istediği bir derdi var. Fakat arkadaşınız bu derdini bir film biçimine getirmek yerine filmin içindeki karaktere dümdüz derdinin ne olduğunu anlattırmış. Bu yapılamaz mı? Yapılır. Özellikle Nuri Bilge Ceylan’ın son iki filminde diğer filmlerine nazaran çok daha uzun dialoglar izleriz, yazarın iç tartışmaları, toplumsal çatışmalar uzun dialoglar ile anlatılır. Fakat gelin görün ki biz dakikalarca süren bu dialogları izlerken, pek çok farklı boyut açıldığını, sorun edilen şeyin derinleştirildiğini görürüz. Yani eğer bu yol seçilecekse, karakterlerin sorun edilen şeyi farklı, bilmediğimiz perspektiflerden ele almasını bekleriz. Bu filmdeki mesele bu kadar derinleşmiş bir mesele değil. O zaman neden izliyoruz?
Olmak zorunda mı? Hayır. İşte o zaman farklı bir anlatım olmalıydı. Yani arkadaşın karakterine derdinin ne olduğunu uzun uzadıya diyaloglarla anlattırmak yerine, bu derdi bir olayla, bir ayrıntıyla anlatmalıydı. Yani bir olay örgüsü oluşturmalıydı. Derdini filmde söyletmemeli derdini bir hikayeye dönüştürmeliydi.
Burada iki temel anlatım yolunu söyledim. İkisinden birini tercih edip onun üzerine gitmeli. İlki için daha çok durum öyküleri, ikincisi içinse olay öyküleri okumak gerekli.
Kompozisyon meselesine gelince. Arkadaşının sinema mezunu olduğunu söylemiştin, orada kompozisyon kurallarını öğretmiyorlar mı? Bunlar işin abc’si.
Kanalımdaki ilk on ders falan bunun üzerine zaten. Bir oturun bakın. Bir kadraj kurarken nelere dikkat etmek lazım. Bunları anlatmıştım.
Devam edin, ama bir sonraki filminiz en azından kompozisyon açısından doğru olsun.