Forum

Çöpten Hikayeler | ...
 

Çöpten Hikayeler | Kurmaca kısa film

44 Gönderi
11 Üyeler
4 Reactions
2,641 Görüntüleme
(@halostendap)
Gönderi: 0
 

ben olsam bu filmi şöyle yazardım: oğlunun babasının temizliğiyle nasıl dikkatle ilgilendiği görüntüler verirdim. çöp toplamaktan gelmiş olsun ve önce kendini temizleyip sonra babasının temizliğiyle ilgilensin mesela. burayı da ayrıntılı gösterirdim. filmin çoğunu buna ayırırdım izleyici inandırmak için. sonra babası çıkmasın diye kapıyı kilitlediğini gösterirdim. sonra yaralandığında gelen sağlıkçılara babasının kilitli kaldığını mırıldanmasıyla bitirirdim. anlatamazdı derdini...

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 24/11/2020 1:21 am
(@cem123)
Gönderi: 0
 

Benim yerli, bağımsız ve sıfır bütçeli kısa filmleri beğenme eşiğim düşük, yani kolay beğeniyorum, çünkü niyet çoğu zaman iyi oluyor, teknik sorunları da yönetmen hali hazırda biliyor; o yüzden tartışılan çoğu şeye katılmakla beraber, aynı eleştirileri yöneltmiyorum. En nihayetinde gerçekten bu ülkede film yapmak zor. Benim de kesinlikle yayınlamadığım, göstermediğim, izletmediğim, sadece dersleri geçmek için çekip teslim ettiğim kısa filmlerim oldu; kötü olduklarını biliyorum ancak elimden o geldiği için, hoca "bu ne şimdi" dediğinde, "insan gücü yok, ekipman yok, bilgi yok hocam, ne yapayım" diyordum, günün sonunda yüksek not veriyordu yine. Evet ticarette ve sanatta işler okulda yürüdüğü gibi yürümüyor biliyorum, bunu herkes biliyor; arkadaşımızın yaptığı aslında en büyük hata, kurmaca bir film yapması. Aslında tartıştığımız konu o; çünkü kurmaca yaptığında(yani diyaloglu, karakterli, senaryolu, olay örgülü vs.) çok fazla parametre doğuyor. Siyah-Beyaz, sessiz, deneysel bir film çekse (onun da zorluklarını biliyorum, deneysel ile deney arasında çok ince bir çizgi var), bu kadar tartışmazdık. Öte yandan, eğer biz bir film çekiyorsak ve bunu bir izleyiciye sunuyorsak, o izleyicinin de geri dönüş yapması, hissettiklerini söylemesi çok doğal ve normal. 

Bu arada benim yazmadığım bazı yorumlar ben yazmışım gibi, benim yazdığım bazı yorumlar da başkaları yazmış gibi gözüküyor, sizde de gözüküyor mu? Bir tane dosya ekledim bu konuya dair, bu yorumu ben yapmışım gibi gözüküyor ama ben yapmadım.

Dosya eki kaldırıldı
 
Gönderildi : 24/11/2020 11:11 am
(@spidervis)
Gönderi: 0
Admin
 
Gönderen: @cem123

Bu arada benim yazmadığım bazı yorumlar ben yazmışım gibi, benim yazdığım bazı yorumlar da başkaları yazmış gibi gözüküyor, sizde de gözüküyor mu? Bir tane dosya ekledim bu konuya dair, bu yorumu ben yapmışım gibi gözüküyor ama ben yapmadım.

Eski mesajlarda başkasından alıntı yapılmışsa, kimden ne zaman alıntılandığı yeni sistemde gözükmüyor. O yüzden tüm mesaj tek kişiye aitmiş gibi görünüyor. Yazıda bir anlamsızlık varsa, genelde ilk paragrafa kadar olan kısım başkasından alıntılanmıştır.

 
Gönderildi : 24/11/2020 11:33 am
(@corvallis)
Gönderi: 33
 

Biz bu projeyi 2017 yılında işledik geçtik. bana çok katkısı oldu, ünlü birileri ile çalışmadan önce muhakkak senaryonun işlenişi hakkında ayrıntılı bir toplantı yapmanızı tavsiye ederim. Eğer ki sizin işleyişinize müdahale ediyorsa muhakkak uyarın yada çalışmayın ama oyuncunun filme katkı sağlayacak bir  önerisini varsa dinleyin peşinden gidin onun tecrübesinden yararlanın. oyuncu seçimleri doğru bir şekilde seçilmiş olmalı aksi takdirde başka parametreler girer ve sonuç gene hüsran olur. ben bunları yapamadığım için zaman yetersizliğinden ve özgüvenimden dolayı hata ettim. Buda filme kötü bir katkı sağladı, diğer castta ki arkadaşlar tecrübesiz olmasından dolayı o büyük abimizde pek oralı olmadı yön göstermedi ve zamanı olmadığı için 5 saat sonra gitti. o da projeye profosyonel anlamda yaklaşmadı. Bu tamamen benim tecrübe eksiliğimden kaynaklandı. Eğer biraz zamanımız olsaydı bunları telafi edebilecek zamanımız olurdu. sabah saat 6 da gelip 3 saat uykuyla sete gelip, sarhoş gibi gezmesine bir anlam vermekte istemiyorum. biz ciddiyetsiz değildik,  işin en kötü yanı sesi alamadık elimizdeki ekipmanlar sesi almamıza musade etmedi, çanakkale de film çekmek isteyenler 10 kere düşünsünler. tekrardan seti toplayamadığımız için gidip sesleri tekrardan boş bır mekanda aldık, o da mahvetti bizi, parasızlık da cabası, dslr dan raw geçmininde gölünü yemiş bulunduk çunkü pc yetersiz geliyordu bilgisayarımda kurgu yapabilmek için hatim indiriyordum. senaryo bu değildi bu benim en büyük hatamdı.. gururuma yediremediğim içinde yeniden filmi çekmek istemedim. Bu haliyle de memnunum.. kendimi savunmuyorum. bu hatalar olmasaydı şuan başka şeyler konuşuyor olurduk. ben bir çok şeyi tecrübe ettim.. ve bu durumdan dolayı mutluyum...biraz duygusal bir yapım olduğu aşikardır. çunkü ciddi emek verdim. sinema emek işidir. ekip işidir ve ciddi bir iştir. hata kaldırmaz. ciddi bir ekip kurmanın maliyetini de size söylemem gerek yok herhalde, tek başınıza her şeye yetemezsiniz umarım açıklayıcı olmuştur. ''örnektir'' Benim düştüğüm hatalara düşmeyin, kusurlar muhakkak olur. Son projemde de aynı hatalara düşmemek adına bazı kişiler ile çalışmamaktan son anda kurtuldum. çunkü yaklaşım aynı idi,  En önemlisi iyi bir senaryo dogru zaman doğru kişiler üzerinde çalışmış olmanız gereken onlarca parametre..  sevgiler. korkmayın çekin yayınlayın sevdiğiniz işlerden vazgeçmeyin kimse sizden daha değerli değildir.

 
Gönderildi : 24/11/2020 1:31 pm
(@halostendap)
Gönderi: 0
 

neticede yönetmenin açıklamalarını okuduktan sonra diyeceğim: Ellerinize sağlık abi gene iyi kurtarmışsınız.

Bu eleştirileri yaparken ben daha iyisini yapardım diye söylemiyorum bu arada. bunun 10 da 1 i kadar güzel bir film çekemedim. Ben eleştiriyorum çünkü eleştirmek de eleştirilmek de insanı geliştiriyor. 

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 24/11/2020 5:24 pm
(@corvallis)
Gönderi: 33
 

@hasbatur dediğin gibi önümüze bakmalıyız. Daha gidilecek çok yol var. 

 
Gönderildi : 24/11/2020 5:45 pm
(@cem123)
Gönderi: 0
 

Ne bu forumda, ne YouTube ya da Vimeo gibi sitelerde, ne de çevremde tanıdığım insanlarda, eleştirilmeyecek, mükemmel bir yerli kısa film, orta ya da uzun metraj ya da dizi görmedim bugüne kadar(Yerli, düşük ya da sıfır bütçeli, gerilla tarzı ya da bağımsız işlerden bahsediyorum). Siz de görmemişsinizdir. 2013 yılında, o zamanlar yaşı benden büyük bölümden bir asistan arkadaş, o zamanın parasıyla yaklaşık 5.000 TL bütçesi olan bir kısa bir film yaptı. Bugünün parasıyla ortalama 15.000 liralara denk geliyor, yani ciddi bir filmdi. Resmen ekipte değildim, çekimde, sette, post'da bulundum sadece, ayak işleri yaptım; iki oyunculu, oyunculara ek olarak yaklaşık bir düzine ne yaptığını çok iyi bilen insanın, çok iyi hazırlanarak ve planlayarak hayata geçirdiği bir projeydi. Yönetmenin veya filmin adını vermiyorum, çünkü bahsedilmesini istemez burada, kendisi bugün filmin adını anmıyor, akademisyenliği bıraktı, reklam/dizi piyasasına irili ufaklı işler yapan, bazen de sağda solda eğitim/ders veren biri artık; pek tanınan biri de değil zaten. Film, sadece benim için değil, ekipteki herkes için mükemmel olmuştu; yerli ve yabancı festivaller hedeflenmişti; fiyaskoyla sonuçlandı. Çok sert ve kötü eleştiriler aldı, herhangi bir ödül de alamadı; unutuldu gitti. Konu dönüp dolaşıp bütçeye geliyor. O filmin görüntü yönetmenliğini yapan kişiyle seneler sonra bir yerde karşılaştım, filmden bahsettik, "neden olmadı" gibisinden; ve dediği şuydu: "5.000 liralık değil, 20.000 liralık bir senaryoydu aslında o, onu 5.000 liraya yapmak yerine 1.000 liralık bir fikri 5.000 liraya çekmeliydik". Bu başlıkta tartıştığımız film için konuşmuyorum, genel olarak ülke olarak sorunumuz bu; "neyi, ne kadar yapabiliriz" sorularını sormak gerekiyor. En başta kendimiz memnun kalmak için. İyisiyle kötüsüyle tecrübe elbette tecrübedir, ama yabancı öyle başarılı kısa filmler var ki, örnek versem burada, diyeceksiniz ki "ama bir kere onun senaryosu çok iyi". E tamam da, senaryo revizyonu, düzenlemesi de zaten bütçe. Kendi yazdığın şeyi bir uzmana okutup edit ettirmek, ya da hikayeni direkt olarak bir senariste yazdırmak, diyalogları defalarca kez iyileştirmek de bir bütçe. Arkadaşımız Çanakkale rüzgarlarından bahsediyor, haklı; ben de Kilyos sahilinde sesli çekim yaptım zamanında, ben de çakıldım. Ben de dublaj yaptım, olmadı. Sorunun cevabı basit ve iki türlü, "ya o ekipmanla o ses orada alınmayacak" ya da "paraya kıyılacak". Günün sonunda hepimizin birbirimizi cesaretlendirmesi, takdir etmesi lazım, eline kamera alıp kayıt tuşuna basan herkes değerli bir eylemde bulunuyor, biz "neyi daha iyi yapabiliriz" kısmına odaklanalım.

 
Gönderildi : 25/11/2020 1:42 pm
(@paciente)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 
Gönderen: @hasbatur
Gönderen: @paciente
Gönderen: @hasbatur

Hayatta her an karşımıza çıkabilecek durum ve olayları sanki çok önemli bir şeymiş gibi çekip göstermenin anlamı nedir? 

İşleniş ve senaryoyla ilgili eleştirileriniz dikkate alınmalı. Özellikle fotoğraf makinesi ile ilgili eleştiri ve katkı çok yerinde olmuş. Ancak yukarıdaki cümleyi tartışmakta fayda var. İnsana dair olup da her an karşınıza çıkmayacağının garantisi olan bir durum var mı?

Dosya haber yapmakla film yapmayı birbirine karıştırmamak lazım. Sinema bir anlatı türüdür ve sıra dışı hikayelere ihtiyaç duymaz. Gündelik, her an karşınıza çıkacak olaylarda da anlatmaya değer yönler vardır. İyi anlatırsanız alkışlanırsınız, kötü anlatırsanız eleştirilir ya da yuhalanırsınız. 

Gündelik, her an karşımıza çıkacak olaylarda tabii ki anlatmaya değer yönler vardır; ama mesele tam da bu işte. Ele aldığımız olayda böyle bir yön varsa eğer, yönetmenin bunu açık ve net olarak göstermesi gerekir. Çeşitli sebeplerle her gün binlerce insan ölüyor bu ülkede. Hepsinin de kendi içinde bir hikâyesi, dramatik bir arka planı mutlaka vardır. Ama bir ölüm olayını naklen çekmekle film olarak çekip göstermek arasında, salt duygu sömürüsü dışında, bir fark olmalıdır. O farkı görüyorsak ve bu gördüğümüz şey de bizde bir farkındalık yaratıyorsa, işte o film o zaman filmdir. O film, o olayı kendine konu edinen yönetmenin bilincinden, kişiliğinden, duygu derinliğinden ve dünya görüşünden etkilenerek bize ulaşır ve biz de bunu böyle algıladığımız için o filmden etkileniriz.

Dosya haber dediğiniz şeyde bile alt metinde gizli bir anlam, bir yönlendirme, bir bilinç yapıcılık vardır. Ama siz eğer kısa film ya da bir film çekiyorsanız, her an karşımıza çıkabilecek bir olayı aynen ve hiçbir anlam, içerik, renk, biçim ve söylem farklılığı katmadan çekip gösteremezsiniz. Kimseye yapma diyemeyiz tabii ama yaparsanız da eleştirilere katlanacaksınız. Normal bir şeydir bu.

Ben kamera konusunda bazı fikirlerimi paylaştım diye bana kameraman gözüyle ya da bir teknik adam gözüyle bakmayın. O yönlerim de vardır tabii ama benim asıl yetkinlik alanım senaryodur.

Soruma cevap vermemişsiniz.  Eğer "gündelik hayata dair her şey film olur" fikrini kabul ediyorsanız sizden alıntı yaptığım cümleyi hangi referansla yazdınız? 

Sizin verdiğiniz cevap "bir fikir nasıl film olur" sorusuna verilecek yanıtlardan biri. 

Benim sorum ise şuydu: İnsana dair olup da her an karşınıza çıkma ihtimali olmayan bir durum var mı? Karşı olduğunuz ve benim itiraz ettiğim şey bu. 

 
Gönderildi : 26/11/2020 5:32 pm
(@desert333)
Gönderi: 0
 

@Hasbatur'un son mesajda ifade ettiklerinden anladığım sanatın birazda evrensellik duygumuza yada fikriyatımıza seslenmesi gerekiyor oluşu galiba. Evet sanat sinemasal anlamda sanat sıradan olaylara hatta kimsenin karşılaşmayacağı durumlara işaret edebilir fakat bu durumu anlatmakta bir tümellik olması gerekir. Bu evrensellik duygusu aslında sosyolojik olguların bizi ilgilendiriyor oluşu ve toplumsal bir varlık oluşu sebebiyledir ancak unutulmamalı ki en otobiyografik durumlar başkalarının hayatlarında inanılmaz etkiler bırakıyor, en öznel-subjektif anlatılar(sanatın her kademesinde) insanların yapılan o eserin ciddi ciddi uzun yıllar peşinden gitmesine neden oluyor. Sözgelimi ben Nuri Bilge'nin Kasaba'sının fanları olmuş olan insanlar görüyorum oysa ki o film çok subjektif ve neredeyse gerçeği çok yalın(hani kamerayı koy ve çek şeklinde tabir edilir ya) haliyle anlatma çabasında olan bir film. Laf uzadı ama son kertede şunu ifade edeyim filmi beğenmekle beraber evet Hasbatur'a katılarak final sahnesinin biraz inandırıcılık tarafıyla havada kaldığını söyleyerek bitireyim. @paciente ellerinize sağlık beğendim.

 
Gönderildi : 27/11/2020 8:00 am
(@cem123)
Gönderi: 0
 
Gönderen: @paciente

Çekimlerini Çanakkale ve Ankara'da yaptık.
Yoksulluk ve göç kavramları etrafında gezinen, sizi yormadan izleyeceğiniz bir film.
Desperado28 yönetti. Görüntü yönetmenliğini ben yaptım.

Bu film bana gerçek yaşanmış bir hikayeyi hatırlattı, kısa film olabilecek bir hikaye olduğundan, bu filme de benzediğinden paylaşmak istiyorum izninizle. Bu bizzat ailemin bana anlattığı, tanık oldukları bir olay. 1970’li yıllarda, benim bugün işlettiğim dükkan o zamanlar asıl kurucusu tarafından işletilirken basit bir kural koymuş: “Teslim alınmayan fotoğraflar, kişi tanınmayacak hale getirilene kadar yırtılacak, giyotinle parça pinçik edilene kadar kesilecek ve ayrı çöplere atılacak.” Bunun da sebebi, fotoğrafçı çöpünün çok karıştırılmasıymış; kağıt toplayıcıları fotoğrafçıların çöplerini çok severmiş, haliyle. Dolayısıyla kimsenin özel hayatı, kişisel fotoğrafı başka kimsenin eline geçmesin diye böyle bir racon varmış. Ancak bu çöpe atma işi her zaman hakkıyla yapılmazmış, bazen üşenen çıraklar, kalfa ya da usta etrafta yok iken, olduğu gibi atarlarmış çöpe fotoğrafları. Bir gün bir meczup, dükkanın çöplerini karıştırırken, tam haliyle atılmış genç bir kız fotoğrafı buluyor ve onu saklıyor. Sevmek Zamanı filmindeki gibi masum bir takıntı mı yoksa sapıkça bir emel mi, maalesef bilmiyoruz. Bildiğimiz şu ki, bu meczup, bir gün fotoğraftaki kızı sokakta görüyor(o zamanlar küçük bir semt, bir kasaba zaten). Kızı takip ediyor ve oturduğu evi öğreniyor. Sonra evi izlemeye, kızı takip etmeye başlıyor. Bu günlerce böyle sürüyor; günün birinde kız durumu fark edene kadar. Kız, takip edilip izlendiğini anlayınca basıyor çığlığı. Meczup da korkup kaçıyor. Kızın ailesi, aynı gün içerisinde sora soruştura, meczubu buluyor. Sorgusuz sualsiz eşşek sudan gelinceye kadar dövüyorlar; olayın sebebi ortaya çıkıyor, meczubun elindeki fotoğraf, ailenin eline geçiyor. Aile, soluğu bizim dükkanda alıyor. Bir de çırağı dövüyorlar eşşek sudan gelinceye kadar. Fakat dayak yiyen çırağın da masum olduğu, fotoğrafı o haliyle çöpe atanın bilinmeyen başka birisi olduğunu söylüyor, yalan mı onu da bilmiyoruz. Böyle bir hikaye. Gerçekten de ama bazı esnafın çöpü daha fazla karıştırılır. Fotokopici, ozalitçi, fotoğrafçı, bilgisayarcı, telefoncu çöpü hem kağıt atık hem de elektronik parçaları açısından bereketlidir. Çalışan fotoğraf makinesi kolay kolay atılmaz ama, bozuk makine kolayca atılır ve bulunur, fotoğraf da öyle...

 
Gönderildi : 28/11/2020 8:41 pm
(@cem123)
Gönderi: 0
 

Yani yazmaya hikaye çok da, hali hazırda senelerdir o kadar çok şey karalayıp çekmeceye attım ki, artık en fazla bir kenara not alıyorum geçiyorum. 

 
Gönderildi : 29/11/2020 8:37 am
(@paciente)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 
Gönderen: @hasbatur

Aslında üzerinde durduğun şeyin filmle ve sinemayla bir ilgisi yok. Bir olayın karşımıza çıkma ihtimali olması başka, ondan bir film yapmak başkadır. Her olaydan, her durumdan ille de bir film yapabiliriz demek temelden yanlıştır. Filmini çekmiş oluruz ama film yapmış olmayız.

Kusura bakmayın geç cevaplamamın nedeni iki ayrı çekimi yetiştirmeye çalışırken cevabınız gözümden kaçmış. Üzerine bir de arabamın üst kapak contasını patlatınca bayram yeri oldu ortalık. Her şey birbirine girdi.

Konumuza dönecek olursak ben yukarıdaki "her durumdan ille de bir film yapabiliriz demek temelden yanlıştır" önermenize karşıyım. Asıl bu cümle temelden yanlıştır. Her durumdan tabii ki bir film yapılır. İstisnasız her durumdan...

Sizin karşı çıktığınız şey ise sinemasal dilin hakkını verip verememe kısmı. Oraya ben de katılıyorum zaten. Bu kısmında problem yok, aynı fikirdeyiz. 

 
Gönderildi : 04/12/2020 6:30 am
(@cem123)
Gönderi: 0
 
Gönderen: @paciente
Gönderen: @hasbatur

Kusura bakmayın geç cevaplamamın nedeni iki ayrı çekimi yetiştirmeye çalışırken cevabınız gözümden kaçmış. Üzerine bir de arabamın üst kapak contasını patlatınca bayram yeri oldu ortalık. Her şey birbirine girdi.

Geçmiş olsun hocam.

 
Gönderildi : 04/12/2020 7:16 am
(@paciente)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Çok teşekkür ederim @cem123

 
Gönderildi : 04/12/2020 5:14 pm
Sayfa 3 / 3
Paylaş: