Bu filmin en büyük problemi oyunculuk. Turgay Tanülkü de sondaki kadını seslendiren kişi de cidden çok kötü performans sergilemişler. Azeri oyuncu ise gayet iyi.
Azeri çocuk Ali benim de favorim burada. Ancak Turgay Tanülkü'deki sıkıntı sonradan dublaj yapmak zorunda kalması oldu bence. Orijinal diyaloglarda verdiği duygu bambaşkaydı ama o da Çanakkale rüzgarlarına kurban gitti.
Dublaj hissettirdi kendini ama rahatsız etmedi beni.
Duygu falan çok teatral gerçekliğine zerre inandıramadı beni karakterin. Dublajdan muhtemelen dediğin gibi. Çünkü mimikler kötü değil. Şimdi bir daha izleyeyim dedim sahneleri gelince kapattım. Kötü oyunculuk direkt soğutuyor filmden beni.
Gayet güzel olmuş, emeğinize sağlık
Gayet güzel olmuş, emeğinize sağlık
Teşekkür ederiz.
Yine yeniden merhaba ben desperado28, madem site yenilendi bende yenileyim kendimi dedim. yeni nick, budur. Şimdi güzel bir haber vermek istiyorum. Yakın zamanda bir projeyi hayata gecireceğim. Bu projede Muhammed can gören turgay tan ülkü kesin olacaklar, diğer bir cast için Ahmet Melih yılmaz ile görüşme halindeyim. Alternatifli olabilir. Tamamen bagımsız bir proje olacak abilerimiz hikaye ve senaryoyu begendiklerini dile getirdiler. Şuan hali hazırda eşkıya dünya ya hükümdar olmaz da oynamaktadırlar Ahmet beyinde bir uzun metraj film setinde olduğunu biliyorum. Şimdi belki benim bu projeme sizlerde bagımsız olarak destek vermek isterseniz bana lütfen ulaşın çekimler buyuk bir ihtimalle ya Ankara yada canakkale de olacaktır. Detaylı bilgi almak isteyenler instagram dan sinematutkusu17 adresinden bana ulaşsın lütfen.. Bu destekler manevi anlamdadır. Ses te renkte belki postta bana yardımcı olmak yada sette olmak isterseniz bana yazın lütfen.. Kısa metraj bir film olacak.. Filmin ismi anlatmasam olmaz
Merakla bekliyoruz o halde. Belgesellerimi yetiştirirsem destek atarım ben de.
Abi niye çektiniz bu filmi?
Abi niye çektiniz bu filmi?
Soruyu anlamadım valla.
Elinize sağlık, işin teknik yanı güzel olmuş. Ama dümdüz, tonlamasız, anlam ve duygu derinliği olmayan dublaj diyaloglar rahatsız ediyor. Bunların dışında olay yine gelip içerikte düğümleniyor. Kusura bakmayın ama bu filmde de içerik çok cılız kalmış. Aslında hiç yok desek daha doğru olacak. Ne anlatmak istediniz? Derdiniz nedir? Hangi çelişkiden yola çıkıp nereye varmak istediniz? Ve en önemlisi önermeniz nedir?
Herkesin Alzaimer ya da başka şekil hasta bir yakını olabilir, neden Alzaimer? Herkes bir şekilde ölebilir, ki ölmektedir de zaten, peki neden trafik kazasında ya da ayağı bir taşa takılarak değil de Kızılay'daki patlamada? Bir Azeri Türkü'nün Kızılayda'ki patlamada ölmesinden ne gibi bir mesaj çıkartıyoruz? Hayatta her an karşımıza çıkabilecek durum ve olayları sanki çok önemli bir şeymiş gibi çekip göstermenin anlamı nedir? Bunun duygu sömürüsü dışında başka bir amacı var mıdır?
Çöpte bulunan fotoğraf makinası iyi bir sembol ve hikâyeyi götüren araç olabilirdi ama hiç kullanılmamış ve es geçilmiş. Bu durumda çöpten hikâyeler esprisi de havada kalmış. Oysa ki filmin başında Turgay Tanülkü ölen gencin evine girip o makineyi bulsaydı ve o makinedeki fotoğraflar üzerinden çarpıcı bir öykü anlatılsaydı daha etkileyici olurdu ve filmin adıyla da paralellik kurulurdu.
Turgay Tanülkü'nün o gencin ölümü karşısında bu kadar duygulanmasının sebebini anlayamadım. İkisinin geçmişteki ilişkileri hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Öldüğünü bile çok sonradan "merak ederek" öğrendiğine göre demek ki o kadar yakın da değiller. Peki öyleyse ne? Öykünün asıl çekilmesi gereken yerlerini çekmemiş, en kolay ve alakasız yerlerini çekmişsiniz. Kısacası doldurulması gereken boş noktaları çok fazla.
Filmi çekmeden önce senaryoyu iyi bir senariste, bir dramaturga ya da bu işten biraz anlayan birine okutmanızda yarar var. "Aklıma iyi bir fikir geldi" deyip kamerayı sırtlayıp hemen çekime koşmak doğru bir tavır değil. Film çekilip bittikten sonra geriye dönüşü yok çünkü. Geriye bir sürü eleştiriye cevap vermek kalır ki, bu duruma düşmek de moralini bozar insanın, isteksiz kılar.
Şimdi güzel kardeşim imkansızlıklar dahilinde çekilmiş bir projedir. Nedenlerini teker teker sana açıklamak zorunda oldugumu düşünmüyorum. Olaya nereden baktığın ve anlamaya calıstıgındır. Duygu sömürüsüne katılmamakla beraber orada ölen insanların etnik kimliğinin ne olduguna bakmak yanlış bir bakış acısıdır. Ki ölen insandır. Kimliğinin bir önemi bile yoktur.. Bazen insanların gözüne sokmak gerekmez bazı seyler. Kamera bir metafordur ve gereğini fazlası ile yapmıştır. Ne diyordu dialogta ne istersen onu çeker ne istersen onu anlatırsın. Gayet net bir mesaj oldugunu düşünmekteyim. farkındanlık yaratmak için çekilmiştir ama kusurları ve sıkıntıları olan bir projedir. Biz bu projeyi 4 saat gibi bir zaman zarfında kamera arkasında iki kişi ile cekmek durumdaydık. Seslerin dublaj olmasından dolayı filme nötr bir etki sağladığını biliyoruz. İyisiyle kötüsüyle tamamlayan çalıştık. Size nacizane tavsiyem. Begenmediniz işler hakkında kısa ve öz begenmediğinizi dile getirmeniz yeterli olacaktır. Çunkü senin yaptıgın şey olayı anlamadan yargısız infazdır.bizim emegimizi zay eden insanlara karşı bir tavır gösterdik... Şimdi kezzap dan ricam açtıgım ekip başlıgındaki ilanı kaldırılmasını talep ediyorum. Aynı hataya düşmekten son anda kurtuldum. Siz siz olun ünlü kişiler yada ünlü sandığımız kişiler ile çalışmayın.. Sizi perişan ederler... İşi bilmediğimizden değil hasbatur. Neyse
Hasbatur 4 saatte senaryoyu zaten tam manada işleyemedik ismini zikredmiyorum o kişinin. Eğer bir kaç günümüz daha olaydı. Eleştiri almak yerine başka şeyler üzerine konuşuyor oluyurduk.. Tüm olumsuzluklara rağmen biz paylaşma geregi duyduk saklamadık gizlemedik, işlevselliği etkileyen faktörler burada paylaşmak istemiyorum belki bir yerde denk gelirsek sana açıklarım. Şimdi Sinema yapmanın nedenli zor olduğunun farkındayım. Tek tek anlatırsam sayfalar dolusu yazılar yazmak zorunda kalırım. Ben hiç bir mazeretin arkasına sıgınmıyorum. Keza herkesin düşüncesinde saygı duyuyorum. Yapıcı eleştiri ve yıkıcı eleştiri arasında çok büyük bir fark vardır. Bu konudan bile bir senaryo çıkar. İnsanlara bak bu böyle degildir boyledir diyemezsin desen bile o baktğı bakış açısını degiştirmeyecektir. Neyse, konunun uzamasına gerekte yok. Bakış açısını değiştiren etken ve eylemleri anlatan bir hikayem senaryom da var. İşleyişi belki anlatım tarzı yada herhangi birşey bile bazı kişilerin ilgi ve alasını cekmeyecektir umrumda bile değil cunkü benim düşüncem benimle ortak düşünceye sahip insanlar ile hareket ederim.. İnsanın olduğu yerde hep bir sorun olmuştur. O yüzden dünya genelinde düşünen araştıran insanların oluşundan genelde hep rahatsız olurlar. Neyse konu cok dağılıyor. Eleştirin için teşekkür ederiz. Bazı konulardaki tespitlerin dogru ama bu sorunun sebebi biz değiliz. En azından bize göre..
Ortaya bir film çıkmışsa, ve bu filmin yönetmeni olarak senin ismin geçiyorsa, ne yazık ki ortaya çıkan her şeyden iyi kötü sen sorumlusundur. Şartlar falan diyorsun, hepimiz için geçerli o şeyler, ama bir filmi ortaya koyuyorsan, o şartlarda minimum bir şeyler görmemiz gerekir. Elin oğlu şartlar diye ağlamıyor, daha mütevazı film çekiyor, ama her şeyi en düşük standartta da olsa eli yüzü duygun yapıyor.
Ben Hasbatur'un bu filme yaptığı eleştiriyi haklı ve eleştiri tonunu da gayet yerinde görüyorum. Ama gerçekten çok savunmaya çekiliyorsun bana göre de. Bu şekilde ilerleyemezsin. Açıkçası ben senin yaptığın bir işe gerçek fikirlerimi söylemekten çekiniyorum. Sebebi de savunmacı tavrın.
Filmi beğenmedim deyin geçin diyorsun, böyle şey mi olur. Aksine incik çinçik etmeliyiz ki daha iyi işler ortaya çıksın. Benim şu ana kadar çektiğim ve yayınlamaya değer gördüğüm kısa film sayım 4, 1 tane de uzun metraj belgeselim var, yarıda bıraktığım çekip bu ne biçim film oldu dediklerimi sayarsam bir bu kadar daha eklerim üzerine. Çöpe giden sayısı saymakla bitmez. Hepsindeki "ziyan" olan emekle bina dikersin. Bunlardan bazılarını burada yayına soktum afedersiniz itin götüne sokup çıkardılar, dedim ki haa cidden bu film olmamış. Filmi yayınlamaktan vazgeçtim, çöpe attım. Ama bu iş öyle yaptığın işlerin yüzde onu başarıya ulaşacak. Daha az film çekip ayağını yorganına göre uzatırsan, bu oran yükselir. Ama kimisinin yöntemi farklıdır, daha fazla film çeker, sürekli çeker, ama o zaman da gelen eleştiriye de katlanmak lazım.
Bir diğer şey de su. Herkes her şeyi çok iyi yapmak zorunda değil. Bu işin altın kuralı kendini bilmek. Çok iyi senaryo yazamıyor olabilirsin mesela. O zaman iyi senaryo yazan birinin senaryosunu çekeceksin. İyi görüntü yapamıyorsan iyi görüntü yönetmeni bulacaksın. Böyle uzar gider bu. Eksiklerimizin farkına varmalı onların eksiklerimiz olduğunu bilmeliyiz ki sürekli olduğumuz yerde saymayalım.
Bunu da yazsam mı yazmasam mı diye çok düşündüm. Çünkü çabuk kırılıyorsun. Sen iyi film çeksen gurur duyarım, bir sonraki filminde ben de destek olmak için yanar tutuşurum, senden bir şeyler öğrenebilir miyim diye sana yapışırım. O nedenle seni ileri götürmek için her eleştiri, en azından benim için. Cünkü birlikte yükselecegiz yükselirsek. Umarım bunu anlarsın ve eksiklerinle yüzleşirsin.
isteyen istediği gibi eleştiri yapmakta serbesttir, Kimseye alınmıyor ve darılmıyorum, ama olayı etnik köken gibi saçma sapan konulara getirecekseniz orada bir durun derim, onun haricinde teknik konularda senaryonun işlenişi oyuncu performanslarında dilediğiniz eleştiriyi yapmakta özgürsünüz. Benim kızdığım tek şey budur. elimdeki imkanlar bunlardı belki doğru belki yanlış yaptım. yanlış yaptığım yerler bana doğruyu gösterdi.. neden böyle bir senaryo yazdım veya çekmek istedim, bir çok insan masum yere hayatlarını kaybediyorlar her neden olursa olsun, kimin nerde ve neden öldüğüne değil niçin öldüklerini bir düşünün istedim. ekmek parası için ölen binlerce insan var kimin umurunda, bu fahişede olabilir nihayetinde kazanç sağlıyor dimi bu işten, bu proje benim ilk kısa film deneyimimdi acısıyla tatlısıyla bitti ama bana çok şey kattı.. Bir filmi bir insanı eleştirmeden önce ilk önce o insanın yerinde siz olabileceğinizi unutmayınız, ne gibi sorunlarla karşılaştığını bilme oranınız çok düşük, ki cesaret edip cekiniz korkmayın yerle yeksan etsinler sizi.. en büyük eleştiriyi bu foruma yapmayacağım çünkü on yargıyla yaklaşmak istemiyorum, bilmediğim bir konu hakkında düşüncelerim fikirlerim belki dogru da olabilir ama bu neyi değiştrir ki, eğer ki sinema yapmak istiyorsanız ben buradayım elimdeki imkanlar dahilinde uygun koşullar oluştuğunu hissettiğim anda projeye projenize destek sağlayacağımı bildiririm . Şimdi fikirlerine değer verdiğim bir çok arkadaşımızın burada olması beni mutlu ediyor. Yeri geliyor kızgınlıkla kırgınlıkla kendimizi ifade ediyoruz. belki de yanlış ifade ediyoruz. o bakımdan kezzap istediğin şekilde eleştirme hakkına sahipsin ben bundan dolayı sana herhangi bir kırgınlık yada küskünlük yapmam. ama hoşuma gitmeyen konuları da belirtmek isterim. herkese sevgilerimi saygılarımı sunarım.
Abi niye çektiniz bu filmi?
Soruyu anlamadım valla.
abi bu soruyu sormamdaki maksat, çekilen görüntü ve konuşmaların filmin sonuna hizmet etmediği.
Abi niye çektiniz bu filmi?
Soruyu anlamadım valla.
abi bu soruyu sormamdaki maksat, çekilen görüntü ve konuşmaların filmin sonuna hizmet etmediği.
Şimdi anladım:)
Hayatta her an karşımıza çıkabilecek durum ve olayları sanki çok önemli bir şeymiş gibi çekip göstermenin anlamı nedir?
İşleniş ve senaryoyla ilgili eleştirileriniz dikkate alınmalı. Özellikle fotoğraf makinesi ile ilgili eleştiri ve katkı çok yerinde olmuş. Ancak yukarıdaki cümleyi tartışmakta fayda var. İnsana dair olup da her an karşınıza çıkmayacağının garantisi olan bir durum var mı?
Dosya haber yapmakla film yapmayı birbirine karıştırmamak lazım. Sinema bir anlatı türüdür ve sıra dışı hikayelere ihtiyaç duymaz. Gündelik, her an karşınıza çıkacak olaylarda da anlatmaya değer yönler vardır. İyi anlatırsanız alkışlanırsınız, kötü anlatırsanız eleştirilir ya da yuhalanırsınız.