Arkadaşlar, yıllardır forum kullanan, ondan öncesinde taa adını bile duymadığınız Türkiye'nin ilk (offline) mesajlaşma ağı olan HiTNeT'i bile kullanmış biri olarak bir iki şey söylemeye mecbur hissettim kendimi. Yıllardır bunları hep gördüm, görmeye devam ediyorum çünkü. Abilik taslamıyorum ya da bilmişlik etmiyorum. Önemli görüyorum sadece lütfen samimiyetime inanın.

- Siber ortamlarda, kimse kimseyi fikrinin yanlış olduğuna inandıramaz. Olay demogojiye, saçma sapan yönlere kayar da durur. Kanıtlanabilir teknik tartışmalar dışında (ki onlarda bile çoğu zaman böyledir) %1 bile görmedim "tamam arkadaş sen haklısın" diye biten bir tartışma.

- %100 doğru olduğuna inansanız bile, yazışmaya karşınızdakine kendi fikrinizi kabul ettirme amacıyla giriyorsanız, sinirleneceksiniz, yahu bu adam anlamıyor moduna gireceksiniz, özellikle yapıyor diyeceksiniz, gıcık hatta papaz olacaksınız. %100 garantilidir.

- Bir mevzuda haklı iseniz bile, karşınızdaki kaçamak cevap verince üstüne gitmeniz, onunla birlikte çukura atlamakla aynı şeydir. Tam o noktada "tamam hocam sen bilirsin, benim bildiğim budur" diyerek ona düşünme ve özeleştiri şansı vermek yerine, "ahha kıstırdım!" diye üstüne giderseniz, bu olay hiç bitmez ve bir süre sonra siz de kendi samimiyetinizi kaybedersiniz.

- Şunu unutmamalıyız; burası bir açık oturum psikolojisine sahip (70 milyon bizi izliyor!). Yani MSN'de aynı şeyleri yazsanız, "aa hadi ya olabilir" diyecek adam bile burada diğerinin önünde bunu demez, demeyiz çoğumuz. Onun için kastırmayın. Öyle birşey olmaz, hiç olmadı. Kızışmış bir tartışmada ikna etme olayı sadece bir mittir, yok öyle bişey.

Vallahi kişisel tespitlerimdir. Şimdi "bana mı diyosun" gibilerden çıkıp sakın bana da çemkiren olmasın Bu hataların hepsine düştüm de biliyorum, sütten çıkma ak kaşık değilim.

Benim için tartışma Franc ismini gördüğüm anda bitiyor artık.
Çünkü cidden tartışmayı bilmiyorsun.
Eğer ki bu cümleyi kuran yalnızca ben değilsem, bir otur düşün derim.

Bu cümleleri yanlış yorumladığımı düşünüyorsan, bir anket aç, sonra altına benim mesajımı yaz. Ankettede sor Franc yanlışmı anlamış diye. Senden başka 1 kişi yanlış yorumlamış derse, siteyi terk edecem.

Tamam. Unutma bir kişi benim gibi düşünüyorsa gidiyorsun, öyle yazdın.

terim türkçe olabilir gayet tabi.

new wave'e yeni dalga diyen insanlar tanıyorum ki bunlar benim eğitmenlerim.hatta gördüğüm tanıdığım bir çok insan yeni dalga diyor.

keza poetic realism için de geçerli bu.

ben post ve neo kelimelerinin konuşurken ve yazarken entellektüel görünme amacıyla kullanılan birer maske olduğunu düşünüyorum.

ayrıca tartışmanın başından değil ortasından girmiş gibi oldum sanki.

Bu ülkede yazılan binlerce makale, binlerce kitap içerisinde "neo" ve "post" öne eklerini kullanan düşünürler, doçentler, profesörler, ordinaryüs profesörler, hepsi entelektüel görünme amacındalar o zaman. Yazık adamlara, arınamamışlar egolarından.

Entellektüel değil, entelektüel olacak bu arada.

Çok entelektüel bir uyarı oldu sanırım.

Yeni Dalga doğru kullanımdır, çünkü New Wave'in kabul görmüş bir çevirisidir.
Post-Structuralism ise Post-Yapısalcılık olarak kullanılır. Böyle kullanılmasa keşke diyebilirsin.
Ama kabul görmüş bir kullanımdır. Bunu kabul edense yetkili bir merci değildir, tam da kullanım alanının deneyiminin kendisidir.
Eğer Yapısalcılık-Sonrası gibi bir kullanım istenilen anlamı karşılasaydı, kabul edilir ve yaygın bir biçimde kullanılırdı diye düşünüyorum. Bu şekilde, dilin karşılığını üretemediği kelimelerin, terimlerin kullanımında bir sorun görmüyorum zaten, bunu başından beri "dilin özgür gelişimi" biçimindeki ifademle anlatmaya çalışıyorum. Ama "dilin özgür gelişimi" ile üretilmiş kelimelere, terimlere saygı duymayıp onları yabancı kelimler ile yok etmeye çalışıyorsan -amacın bu olmasa da bu amaca hizmet ediyorsan- sorun çok ciddi bir özgürlük sorunu halini alıyor. Haliyle, yeni dalga'ya new wave diyene eleştirimi tam da bu zeminden yaparım. Ama post ve neo kullanımlarında dil özgür bir süreç ile karşılık geliştiremediğinden bir sorun gözükmüyor.

Amagi, bana terim, Türkçe olmaz diyorsunuz. Bende olur diyorum. Bu mu düşünce? Terim türkçe olmaz? Bu kadar mı? Benim üretmediğim (tamam kabul), üretileni göster?

Sen gercekten soylenileni anlamiyorsun, ben sana Turkce terim olmaz diye bir sey demedim. Post-yapisalcilik zaten post-structuralism'in Turkcesidir dedim ve dili zorladigini soyledim. Ben bir sey urettigimi iddia etmedim zaten bu tartismada ama senin amacinin sadece tartismak oldugunu soyledim ortaya bir sey koymak olmadigini. Bence gereksiz uzattigini kabul et cunku bu baslikta konu yeterince sapti ve biz esas konumuz olan Turkce konusmak ve yazmaya geri donelim, dili korumanin gerekliligine ya da gereksizligine geri donelim. Cunku konumuz terim degil bir ornegi bu kadar evirip cevirmek konuyu saptiriyor.
Ama hala iddia ediyorsan dediklerini bir bilen kisiye danisabilirim. Kendisi dil bilimci bir profesor. Cunku burada kendi dogrularimizi ortaya koymak yerine gercekleri ortaya koymaya basladik. Oysa director gibi kullanimlar dil-iktidar iliskisini gosterir oznel bir iddiaydi. Bence konu daha cok sapmadan kapansin artik, cunku tartismanin amaci ortaya bir seyler cikarmaktir. Burdaysa daha cok bir sidik yarisi durumu var.

Benim için tartışma Franc ismini gördüğüm anda bitiyor artık.
Çünkü cidden tartışmayı bilmiyorsun.
Eğer ki bu cümleyi kuran yalnızca ben değilsem, bir otur düşün derim.

Bu cümleleri yanlış yorumladığımı düşünüyorsan, bir anket aç, sonra altına benim mesajımı yaz. Ankettede sor Franc yanlışmı anlamış diye. Senden başka 1 kişi yanlış yorumlamış derse, siteyi terk edecem.

Tamam. Unutma bir kişi benim gibi düşünüyorsa gidiyorsun, öyle yazdın.

Anketi açmıştım, silmişler.
Yanlış olmasın.