Böyle de bir şey var:
Türban düzenlemesini izleyen bildiri ve imza kampanyaları zincirine yeni bir halka eklendi. 150 türbanlı kadın, bir bildiri yayınlayarak, tartışmalı türban düzenlemesine ilişkin görüşlerini açıkladı.

Tamamı türbanlı olan kadınların imzaladığı bildiride şu ifadeler yer aldı: “Üniversitelere başımızı örterek girmekle mutlu olmayacağız. Ta ki; Kürtlerin ve ötekileştirilenlerin kendilerini bu ülkenin asli unsuru hissetmesi için gereken hukuki ve psikolojik ortam oluşturulmadan, 301 davalarını bitirecek düzenleme yapılmadan, azınlık vakıflarının üzerinde pişkince oturanların rahatı bozulmadan, Alevilerin ibadetini kültürel aktivite, ibadet evlerini de kültür merkezi olarak görmekte ısrar etmekten vazgeçilmeden, ............. mutlu olamayacağız.”

Bildiri, bir hadisle noktalanıyor: “Gökler ve yer adaletle ayakta durur.”

HERKES İÇİN ÖZGÜRLÜK
Bildiriyi imzalayan isimlerden olan Havva Yılmaz, metni “başörtülülülerin dili”nden hazırladıklarını söyledi.

Türbanın özgürlük için yeterli olmayacağını ifade eden Yılmaz, “Özgürlükler tek başına anlamlı değil, birinin özgürlüğü tek başına bir şey ifade etmiyor. Elbette üniversiteye girebilmem tek başına önemli bir şey belki ama, tek başına yeterli değil. Ben herkes için aynı şeyi istiyorum” dedi.

Alıntı: ntvmsnbc

--

bu türban konusunda geçen gün televizyonda bir musevi genç bir laf etti ki altında kalınmaz.çocuk türbanı desteklemeyeceğini,çünkü kendilerinde dinsel simge olarak kipa olduğunu,kipanın neden kabul edilmediğini,tartışılmadığını söylüyordu.bu son noktayı koydu bence tartışmalara.

Israrla tartışmaya girmek istemiyordum ama bu son verilen örnek pek iç açıcı olmadı. Kipa ile üniversiteye girmek yasak değil bildiğim kadarıyla ve kipa takıp gezen yahudi görmedim ben hiç.

Boşverin kim ne takarsa taksın..
Hüzün geriye kalandır. Biraz Persepolis izleyin benim için...

valla kipayla ilgii bir durumum olmadığından çok bilemeyeceğim ama o genç bunu söylediğine göre doğru olabilir diye düşünüyorum.ve evet bize Persepolis izlemek düşüyor.

Ne türbanla ne de kipayla üniversiteye giremezsiniz. Anayasanızda yazsa bile giremezsiniz zira Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hukuku, Türkiye Cumhuriyeti Hukuku'ndan üstündür.

Ne türbanla ne de kipayla üniversiteye giremezsiniz. Anayasanızda yazsa bile giremezsiniz zira Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hukuku, Türkiye Cumhuriyeti Hukuku'ndan üstündür.

+1

Üniversitelerde türban serbest duruma geldiğinde türban takmayan bir genç kızın insan haklarına dava açma hakkı vardır.

Bir de şöyle bir şey var:
Bu kaygıları samimi olarak anlamak isteyenlere, adını vermek istemediğim bir işkadınından gelen şu elektronik mektup yararlı olabilir:
"Bu sabah Ümraniye'de sabah 10'da iş görüşmem vardı. Nasıl olduysa trafik açıktı, yarım saat erken gitmişim, zamanım var, bir yerde oturup kahvaltı edeyim dedim.
Dışarıdan bakıldığında en düzgün, en şık (Mado gibi bir yer düşünün) yere girdim...
Daha doğrusu kapıyı araladım, bir adam koşarak geldi... Ben de sandım koşup kapıyı açıyor, hoşgeldiniz diyor... 'Yalnız mısınız?' diye sordu... Ben yine bütün iyi niyetimle, kalabalık da değil ama güzel yere oturtacak herhalde beni diyerek, 'Evet' dedim... 'Yanınızda erkek yoksa alamıyoruz bayan!..' demez mi!.. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. 'Nasıl yani' dedim, 'Öyle bayan, sormayın işte' dedi...

Alıntı: Radikal - Haluk Şahin

Cumhuriyet Başsavcısı Genç Bakışa çıktı ve açıklama yaptı değiştirilen 2 maddeki cümleler yine maddenin aynı şeyi ifade ettiğini, ama nasıl olurda bu maddelerden türban yasağı bu maddeler ile kalkar sonuçta ortada mahkeme emri var, anayasa düzenlenmiş olsa bile anayasanın temeline bir balta vurulmamış olması iyi.

Kipa ve tesettür yurtdışında yasak değil, din özgürlüğünden dolayı Türkiye'de de yasak olmaması gerekir tabi bu resmi yerler ve üniversiteler dışında.

Bunun dışında İnsan Haklarının bize karışmaya yetkisi olacağını sanmıyorum, öyle olsaydı bir çok türbanlı öğrenci eğitim hakkımız elimizden alınıyor diye başvurur ve kazanırdı.Şuan başvurmak sadece bizi azınlık gibi gösterecektir.

https://www.youtube.com/watch?v=

Kipa ve tesettür yurtdışında yasak değil, din özgürlüğünden dolayı Türkiye'de de yasak olmaması gerekir tabi bu resmi yerler ve üniversiteler dışında.

Hepa sen kabukta falan mı yaşıyorsun :). Zaten olan olay birebir de bu. Türkiye'de de durum böyle ama yapımak istenen türbanın kamu ve ünviersitelere sokulması zaten 4 sayfadır onu tartışıyoruz.

Aihm hiçbir şeye karışmaz sen gidip dava etmediğin sürece. Türban konusunda da tavrı kesin ve nettir: Leyla Şahin davasını inceleyebilirsiniz.

Ama şöyle bir problem var ki Türkiye AİHM Hukuku'nun üstünlüğünü kabul etmiş olmasına rağmen, kendisine karşı alınan kararları sallamamaktadır. Örneğin Ossi abimiz Osman Murat Ülke'nin vicdani rettini AİHM haklı bulmuş olmasına rağmen birkaç ay önce yine celp geldi Ülke'ye. En yakın kolorduya teslim olmazsa tutuklanacağı haberi ile beraber. Tabii ki teslim olmadı ama tutuklanamıyor da, ama tehdit etmekten de geri durmuyorlar.

Yani Türkiye ve AİHM ilişkisi çok garip, tüm bunlar varken, hâlen daha ne yapılmaya çalışıyorlar ki? Bu hükümet salak değil, bile isteye, tüm dünyanın gözü önünde, daha önce türbana karşı alınmış bir karar varken, nasıl hâlen daha türbanda diretirsin? Hatta tam anayasdan geçirmişken şimdi AKP'den bile tereddütler gelmeye başladı, geçirmeyecekler çok yüksek ihtimalle çünkü. Olay sadece sahte gündem yaratmak, başka şeyleri unutturmak.

Boşuna tartışıyoruz yani.

Yok ben kipa için demiştim diyeceklerimi.

Ben de yakında Tayyibi arayıp okula boxerla girmek istediğimi belirteceğim bi düzenleme yapsın artık.

İnsan Hakları Mahkemesi'nin Leyla Şahin nezdinde türban ile verdiği kararında Türkiye'de, "Islamic headscarf" (İslamî başörtüsü) giyilmesine karşı yasal koruyucu maddeler bulunduğu ve bu sebeple, İstanbul Üniversitesi'nin aldığı kararın yasalara uygun olduğu belirtildi. AİHS'de de buna benzer bir madde var. Şöyle diyor 9. madde:
1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.

2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.

İşte Türkiye'deki yasalarda yer alan bu maddeler, "demokrasinin bir gereği" olduğu ve 9. Maddenin ikinci fıkrasında da belirtildiği dayanağıyla, davanın reddedilmesine neden oldu. Ama şimdi, anayasamız değişti. Üniversiteye -isteyenler boxer ile bile- her türlü kıyafetle girilebilir. Buna bağlı olarak YÖK'ün ek 17. maddesinde de değişiklik yapılması bekleniyor. Madde şu:
Ek Madde 17-Yürürlükteki Kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; Yükseköğretim Kuıumlarında kılık ve kıyafet serbesttir

Buraya da, malumu ilan edecek şekilde, türban eklenecek. İşte bu tavşan modeli, çene altı modeli tartışmaları bunun için yapılıyor. Özetle, üniversitede türban giyilmesi artık anayasa tarafından güvence altına alınmış oluyor. Bu noktada AİHM'nin kararının bir geçerliliği kalmayabilir. AİHM'ye, bu konuda bir itiraz yapılırsa, mahkeme başvuruyu kabul bile etmeyebilir zira "Anayasınıza bakın, bu sizin yasanızda düzenlenmiş," diyebilir. AİHM'nin Türk Yasaları'nın üzerinde olduğu da bir gerçek ama aksi yönde bir karar alacağını düşünmüyorum.

Burası nolmuş böyle yahu bir hafta yoktuk. Hepsini okuyayım yazacağım sonra bir şeyler...

bekliyoruz seni codecum 🙂

Ben beklemiyorum.
Hayır madem her eylemimizi haber veriyoruz, ben de yazayım.