Merhaba güzel insanlar. Sizlere psikolojik bir sorunumu anlatmaya geldim izninizle. Bir üniversite öğrencisi olarak topluluk önünde konuşurken inanılmaz heyecanlanıyorum. Birebir insanlarla konuşurken ya da yeni biriyle tanışmak istediğimde hiçbir şekilde heyecan yaşamıyorum ama gelin görün ki bir sınıf ortamında ya da insan topluluğu olan herhangi bir yerde konuşamıyorum.
Korkularımızın üstüne gitmek gerek biliyorum fakat olmuyor işte. Sıkıntım rezil olma korkusu da değil sadece herkes bana bakıyormuş gibi hissediyorum. Günün birinde insanlar içinde konuşmak zorunda kalacağım. Belki bu yönetmen olarak oyuncularla bir okuma provası öncesi konuşması olacak (inşallah) ya da çalışacağım şirkette yöneticiye sunum yapmam gerektiği zaman. O yüzden ne kadar erken yenersem o kadar iyi benim için çünkü sürekli kaçıyorum bol insanların olduğu ortamlardan.
Tüm tavsiyelerinizi, deneyimlerinizi terapi koltuğuma oturmuş dinliyorum. Cevaplar geldikçe gerektiği yerde detaya inebilirim. Şimdilik daha fazla uzun olsun istemedim. Teşekkürler:)
Bunun için bizden değil bir uzmandan yardım alman gerekiyor. Benim verebileceğim en doğru tavsiye bu olur.
Teşekkür ederim cevabınız için. Aslında gittim bir terapiste belli bir süre ben sadece burada insanlar böyle bir durum yaşadıysa tecrübelerini dinlemek isterim yoksa elbette dediğiniz gibi bu tarz psikolojik durumlar bir uzmana gidilerek çözülmeli.
Ben de benzer deneyimler yaşadığım için yazayım. Tahminimce bu zorluk doğuştan geliyor. Ben öğrencilik hayatımda mecbur kalmadan tahtaya kalkmamışımdır. Herkes susar ben konuşursam, başka yerlere dalarım, başım döner vs. saçmalardım. Bu iş biraz da tecrübe işi diye tahmin ediyorum çünkü zamanla bu hissi yenebildiğimi gördüm. Eğer anlattığım konuya ve ses tonuma odaklanırsam sorun olmuyor. Fakat uzun süre konuşmam gerekirse bir yerde kafam dağılıyor, konudan kopuyor, sıkılıyorum. Yani size tavsiyem, anlattığınız konuya odaklanın, başka şeyler düşünmeyin. Zihin olarak, bulunduğunuz oda içinde kalın. Koparsanız hep konuya dönün. Ondan sonrası zaman ve tecrübeyle gelişir.
Bu konuda, "karşındaki kişileri çıplak düşün" veya "karşındaki kişiyi büyük abdestini yaparken hayal et" gibi tavsiyeler var. Onlar da insan, korkacak bir şey yok çıkarımını yapmak için tabii bunlar ama bence hiç faydası olacak düşünceler değil, iğrençleşmeye gerek yok 🙂
Size de teşekkür ederim cevabınız için. Bende kendimce ekleme yapayım. Eğer konuşacağım konu iyi bildiğim bir konuysa heyecanım ciddi derecede azalıyor ve dediğiniz gibi deneyim istiyor bu konu. Ben de küçüklüğümden beri sınıf ortamında çok konuşmadığım için şimdi zorlanıyorum. Yani insanların önüne çıkıpta konuştuğum anlar azdır.
Bu konuda, "karşındaki kişileri çıplak düşün" veya "karşındaki kişiyi büyük abdestini yaparken hayal et" gibi tavsiyeler var. Onlar da insan, korkacak bir şey yok çıkarımını yapmak için tabii bunlar ama bence hiç faydası olacak düşünceler değil, iğrençleşmeye gerek yok 🙂
Ahaha çok iyi tespit. Gerçekten o an bunları düşünüp de heyecanını yenen var mı acaba:)
konuşurken tek bir noktaya odaklan, oraya bak veya bir kişiye bak hep, ona anlatıyormuş gibi konuş, etrafa, başka kişilere bakma. yada mesela karşında kamera var kameraya bakarak konuşman gerektiğini düşün sadece kameraya bakarak anlat... sürekli topluluk önünde konuşma yaparsan alışırsın kısa zamanda, daha rahat hissedersin... bence.
"Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana, ya da yazık olur adabına.” Mevlâna 8)
Sizlere de teşekkür ederim screenwriter27 ve Hasbatur. İstedikten sonra başarılı olunuyor buna bir çok örnek verilebilir sadece sürecin başları sancılı geçiyor. Yani değişmek, konfor alanında çıkmak, korkunun üzerine gitmek insanı zorluyor.
Ben mevzuya şunu eklemek isterim, topluluk içinde konuşamamak, içinde bulunduğumuz çağda sizi değersiz hissettirecek bir şey ama esasında öyle değil. Öncelikle bunun olumsuz bir şey olduğu düşüncesini kafandan çıkarman lazım. İnsan değerini illa konuşarak oluşturmaz. Konuşma, az konuş, yaz. Başka şeyleri iyi yap. Onları iyi yapınca gün gelecek bir de bakmışsın ki konuşabiliyorsun.
Ben mevzuya şunu eklemek isterim, topluluk içinde konuşamamak, içinde bulunduğumuz çağda sizi değersiz hissettirecek bir şey ama esasında öyle değil. Öncelikle bunun olumsuz bir şey olduğu düşüncesini kafandan çıkarman lazım. İnsan değerini illa konuşarak oluşturmaz. Konuşma, az konuş, yaz. Başka şeyleri iyi yap. Onları iyi yapınca gün gelecek bir de bakmışsın ki konuşabiliyorsun.
Farklı bir bakış açısı. Hiç bu açıdan düşünmemiştim. Kafamda olumsuz bir şey olarak kodladım sürekli. Düşündüm de olumsuz olarak kodlamasaydım belki de bu kadar zorlanmayabilirdim. Halbuki hayatta olumlu düşüncenin gücüne inanan ve kendi hayatımda da bunu uygulayan biriyim fakat neden burada uygulamamışım anlayamadım. Bende bir farkındalık yarattınız şu an:)
İnsan içerisinde konuşamama konusunda yalnız değilsin. Bu ülkede geleneksel olarak çoğu insan konuşmayla ilgili iki konudan çok muzdariptir: Yabancı dil bilmeme ve topluluk önünde konuşamama. Son yıllarda bir İngilizce öğrenme furyası patladı senin de muhtemelen bildiğin üzere. Özel dersler, kurslar derken insanlar saldırdı. Aynı şekilde inanamayacağın kadar çok insanın farklı psikolojik etkenlerden dolayı topluluk önünde konuşamama sorunu var. Yine aynı şekilde hiç ummadığın insanlar bir şekilde kendilerine öyle özgüvenler pompalıyor ki(girdikleri sektör/işe bağlı olarak öğrendikleri "iş dilini ve terimleri matah bir şey sanarak"), vık vık vık gelip sana sunum ya da satış yapmaya çalışıyorlar. Ne kadar rezil, basit ve saçma gözüktükleri ya umurlarında olmuyor ya da farkında olmuyorlar. Ben psikolog ya da psikiyatrist değilim, dolayısıyla söylediklerimi rica ediyorum lütfen herkes sohbet havasında değerlendirsin. Her insan kendisine bir sunum/satış yapılırken elbette karşısındakinin konuya çok vakıf olmasını, en az cümleyle kendini çok net ifade etmesini bekler, ancak gereksiz bir özgüven ve ulusa seslenirmiş gibi ukalalığa varacak hollywoodvari bir tavrı da kimse sevmez, istemez. O yüzden kendini fazla dolduran, profesyonel olmaya çalışırken karşısındakini anlattığı konudan soğutan çok fazla konuşmacı da oluyor. Bence insan içerisinde konuşurken(bu tek bir kişiye yapılan önemli bir konuşma da olabilir, bir topluluğa da olabilir) kendin olmak önemli. Cümleleri seçmek, panik yapmamak, kendini tekrar etmemek, anlaşılır bir ses ve tonda konuşmak bence yeterli. Bir seminerde eğitim de versen bence bu kaide geçerli. Ha sen TED Talks yapıyorsan o topluluğa istediğin artistliği yap, o ayrı; ben gündelik hayattan bahsediyorum. Çok basit bir örnek vermek gerekirse, bazen şirkete çat kapı satışçılar geliyor; bu alarm satan bir güvenlik şirketi de olabiliyor, sıçımkart pazarlamaya çalışan bankacı da oluyor, şu malı bundan sonra bizden alın diyen tedarikçi de oluyor ve istisnasız hepsi klişe bir "ben seni ikna ederim aslanım, ben sana bunu satarım" edasında oluyor. O kadar sinirleniyorum ki bazen, kovsan gitmiyor, istemiyorum diyorsun anlamıyor, ezberlemiş gelmiş, bir-iki de salak eğitim almış "firmalarda ekiplerle böyle konuşulur" diye, ama işte gerçek hayat öyle değil. Bu ülkede çoğu insan zaten konuşamıyor bundan emin olup rahatlayabilirsin. Bu bahsettiğim insanlardan da kat ve kat daha iyi konuştuğundan, konuşabileceğinden eminim çünkü bu forum başlığında bile kendini çok güzel ifade edebilmişsin dostum. Saygılar.
Teşekkür ederim cevabınız için. Dediğiniz gibi insanların topluluk önünde konuşamamasının çok farklı nedenleri var. Mesela benim bir kız arkadaşım bacaklarının kalın olduğunu düşündüğü için insanlar karşısında çıkıp konuşmak istemiyor. Sanırım bu biraz da günlük hayatta insanların birbirleriyle diyaloğu ile ilgili. O kız ve ben de dahil insanların bizi yargılayacağını düşündüğümüz için konuşmaktan çekiniyoruz.
Aslında basit gibi görünen bir konu ama konuştukça çok farklı yerlere uzanabiliyor. Eminim daha çok hikayeler, farklı fikirler vardır.
Ben bunu bir yöntem olarak yazmadım bu arada. Samimi fikrim bu yönde.
Çok fazla konuşulan, herkesin her konuda bir görüşünün olduğu ve bunu açıklamak için can attığı bir çağdayız.
Oysa bunu yapmak bir maharet değil. Kişinin değerinin söylediklerinden ziyade yaptıklarında aranması gerektiğini düşünüyorum.
Yaptıklarından ve yapmadıklarından emin olan insanların zaten kendini ifade problemi gibi bir derdi de kalmıyor zamanla.