Ben bi Seagate bozdum aslında dışında Maxtor markası vardı, aldığımda baya uygundu fiyatı. Muhtemelen 10-15 cm yükseklikte elimden kaydı ve gidiş o gidiş. Sonradan içindekileri kurtarmak için bizim burdaki yetkili servislerine mail attım bin yuroyu aşan bi fiyat söylediler şimdi tam hatırlamıyorum ama fiyatı duyunca direk kenara kaldırdım. Bir gün elim baya bollaşırsa tamire yollarım. Demem o ki sadece fiyatı değil ardından servisi de önemli bu aletlerin bu yönden de bir göz atabilirsin internete, Ankara ne durumda bilmiyorum. Şimdi iki tane var ikisi de WD bir sorun çıkarmadılar ama artık hayatımda güveneceğim son şey döner kafalı harici disklerdir. SSD ucuzlasın direk geçicem.
Seagate'te WD'de gayet iyi markalar. Ben şahsen aralarında şu daha iyi diyemem ama genelde Seagate'ten böyle bir tırnak boyu daha önde diye bahsedilir hep. Bir de WD alırken şu IntelliPower olayına dikkat etmek lazım. IntelliPower yazıyorsa uzak duracaksın ondan, tamam özellikle laptoplar içinde deli gibi enerji tasarrufu sağlıyor ama rpm'de sabit olmadığından genelde performansları düşük oluyor.
Şimdi bir şeyi düşürme olasılığı üzerinden konuşursak o zaman iyi laptop yoktur gibi bir sonuç çıkarabiliriz hani şu arazi koşulları için tasarlananlar dışında. Solid Disk Olayına baktım da onların da kapasiteleri çok sınırlı. Veri depolama konusunda sanki en standart ve en uzun süreli duran hala harici disklermiş gibi geliyor bana. (Sabit diskleri değerlendirme dışı bırakıyorum.) Normal şartlarda bir 5 sene idare etmesi, bir teknolojik cihaz için zaten çok iyi demek için de yeterli gibi geldi bana.
WD'nin o mevzusunu bilmiyordum, öğrendiğim iyi oldu. Bakalım bir fiyatlara şimdi.
Bir de USB 3.0'ın kazandırdığı sadece hız mıdır?
Her türlü USB girişine uyar mı? Saçma bir soru bu ya. 🙂
SSD diskleri kullanacaksınız veri çalıştığınız diskleri çevirin ya da hızlı sistem için sistem diskinizi SSD yapın. Kapasiteleri düşük ama istediğiniz ortamda hız istiyorsanız dosyaları çağırın SSD de işleyin sonra tekrar yedeklemeye koyun.
Yedeklemek için klasik diskler hala iyi.
Onu soracaktım diyelim bir SSD aldık düşük kapasiteli, işletim sistemini bu diske kurmak daha iyi olur muhtemelen, işletim sistemini kurduk diyelim kullandığımız programları da mı bu diske koyacağız, son olarak da işleyeceğimiz veri var. Bu üçlünün hızlı bir diskte olması gerekli ama üçünü de bir diske koyarsak veri akış hızından yemiş olacağız. Bilemedim nasıl kullanılacak bu kadar küçük kapasiteler.
Mino arkadaş doğru yazmış sadece sistem ve programlarınızı kuracağınız 80 GB'lık bir SSD yeterli olur. Çünkü herşeyin yanı sıra SSD'lerde yazıp-silme sınırı var. Bir süreden sonra bitleri tutan kapasitörler bozulmaya başlıyor. O yüzden SSD'leri sadece sistem diski olarak kullanmak şu an için daha iyi.
Video kaynak dosyalarınızı ise raid ile birleştirilmiş 4 adet eşdeğer 7200 rpm veya 3 adet 10000 rpm diskte tutmanız daha iyi (Bu bahsettiğim Red 4k görüntü için idealdir. Eğer oha benim red ile ne alakam var diyorsanız ve en fazla Full HD çalışırım diyorsanız 2 tane 7200 rpm yeter bile artar -yada eşeğimi sağlam kazığa bağlarım diyorsanız 2 tane 10000 rpm-)
Ayrıca mekanik disklerde %70'ten fazlasını doldurmak mantıksızdır. Bu noktadan sonra veriler diskin en dış katmanlarına yazılmaya başlar ve performans çok ciddi oranlarda düşmektedir (Örn. En iç noktada okuma 100 MB civarındayken, ortalarda 85 MB, dış katmanlarda ise 45 MB civarındadır)
USB 3.0 daha önceki teknolojilerle sorunsuz uyum içerisinde çalışmasına rağmen böyle bir bağlantı durumunda hız en düşük teknolojinin hızında olacaktır. (Yani USB 3.0, 2.0 bağlantısına bağlanınca -veya tam tersinde- bağlantı 2.0 standartlarında olacaktır). USB 3.0, 2.0'a göre -teoride- 10 kat hız sağlamasının yanı sıra daha fazla elektrik kaynağı sağladığından eskiden harici adaptörle kullandığımız bazı cihazları artık sadece bilgisayara bağlayıp çalıştırabiliriz (Örn. bazı 3.5" harici hard diskleri). Ancak 10 kat olmasının şu an için çokta bir manası yoktur. E-Sata'da 6 kat hız sağlamaktadır USB 2.0'a göre ama bu 2 teknoloji arasında şu an için bir fark bulunmamaktadır. Çünkü zaten şu anda ki en hızlı çalışan mekanik hard disk -ki bu bile uçuk bir rakamdır aslında- 200 MB'tan daha fazla okuma/yazma hızı vermez. Bu teknolojilerden biri ise saniyede 640 MB, biri 384 MB (E-SATA) hız sağlamaktadır. Yani bu bahsedilen hızın çok çok üstündedir şu andaki aktarma teknolojileri.
Bir de şu an için USB3.0 Intel tarafından geliştirilmesine rağmen henüz Intel tarafından üretilmemektedir ve Intel tarafından destek verilmemektedir. Şu sırada kullanılan yongalar NEC tarafından üretilmektedir, bir sorun teşkil etmez bence ama ekstradan yazayım dedim.
Kısaca USB 3.0 demek; 10 kat daha fazla hız, 2 kat daha fazla elektrik kaynağı demek.
Ayrıca mekanik disklerde %70'ten fazlasını doldurmak mantıksızdır. Bu noktadan sonra veriler diskin en dış katmanlarına yazılmaya başlar ve performans çok ciddi oranlarda düşmektedir (Örn. En iç noktada okuma 100 MB civarındayken, ortalarda 85 MB, dış katmanlarda ise 45 MB civarındadır)
Zaten efektif olarak kullanılabilen disk alanı dosya sistemi yapısının kendi ihtiyaçları nedeniyle %100 olamamaktadır (formattan sonra x GB sendromu). Diskte boş alan azaldıkça -elbette dosya sisteminin karakteristiklerine bağlı olarak- yeni yazılacak dosyalarda yüksek parçalanma (fragmantasyon) ve bu nedenle dosya yazma ve bu yeni dosyaları okuma işlemlerinde yavaşlık görülebilir. Diskte dış yüzeye yaklaşıldığında erişim hızı belirttiğin gibi azalmaz aksine artar. Aynı sayıda sektörü diskin en dışında bir turda okuyabilirken diskin en içinde bir kaç turda okuyabilirsin. Diskin maximum rpm değeri de sabit olduğu için iç bölümlerde yavaş, dış bölümlerde hızlı okumalara neden olur. Aynı şey CD'ler için de geçerli elbette.
cehalet mutluluktur
Ayrıca mekanik disklerde %70'ten fazlasını doldurmak mantıksızdır. Bu noktadan sonra veriler diskin en dış katmanlarına yazılmaya başlar ve performans çok ciddi oranlarda düşmektedir (Örn. En iç noktada okuma 100 MB civarındayken, ortalarda 85 MB, dış katmanlarda ise 45 MB civarındadır)
Zaten efektif olarak kullanılabilen disk alanı dosya sistemi yapısının kendi ihtiyaçları nedeniyle %100 olamamaktadır (formattan sonra x GB sendromu). Diskte boş alan azaldıkça -elbette dosya sisteminin karakteristiklerine bağlı olarak- yeni yazılacak dosyalarda yüksek parçalanma (fragmantasyon) ve bu nedenle dosya yazma ve bu yeni dosyaları okuma işlemlerinde yavaşlık görülebilir. Diskte dış yüzeye yaklaşıldığında erişim hızı belirttiğin gibi azalmaz aksine artar. Aynı sayıda sektörü diskin en dışında bir turda okuyabilirken diskin en içinde bir kaç turda okuyabilirsin. Diskin maximum rpm değeri de sabit olduğu için iç bölümlerde yavaş, dış bölümlerde hızlı okumalara neden olur. Aynı şey CD'ler için de geçerli elbette.
Düzelttiğin iyi olmuş, ben ters yazmışım. Zaten mantıklı olanda o, sonuçta sabit hızlı dönen bir diskin üzerinde en iç noktada en az hareket görülürken, en dış katmanlar en hızlı hareket edendir.
Yalnız bahsettiğin dosya sistemi yapısından kaynaklanan kayıp öyle GB'lara varmaz hatta yaklaşmaz bile. Senin bahsettiğin herhalde Bilgisayarım'da Hard Disk'in üstüne sağ tıklayınca çıkan hard disk boyutu zımbırtısı. Mesela Hard Disk'i alırken üstüne 80 GB yazar ama bilgisayara takınca 74,6 (veya ,5) olarak gözükür. Bunun nedeni dosya sistemi yapısı değil hard disk firmalarının veriler arasında ki kat farkını 1024 olarak değil 1000 olarak derecelendirmesi. Yani normalde 80 GB=80x1024x1024x1024 byte iken hard disk firmalarını bunu şöyle kabul eder 80 GB=80x1000x1000x1000 byte. Ama işletim sistemleri bu kat farkını 1024 olarak kabul ettiğinden bu fark ortaya çıkar. Yani bu diskin geri kalan 5,6 GB'ının kullanıldığı anlamına değil zaten baştan beri var olmadığı anlamına gelir. Dosya bahsedilen sektörleri numara sırasına göre bir dosyaya yazar. İşte 0=0,65535 gibi. Bu dosyanın büyüklüğü de hard diskin büyüklüğüne bağlı olduğundan öyle GB'lara ulaşması şu an için imkansızdır ve hatta akıl dışıdır.
Yalnız bahsettiğin dosya sistemi yapısından kaynaklanan kayıp öyle GB'lara varmaz hatta yaklaşmaz bile. Senin bahsettiğin herhalde Bilgisayarım'da Hard Disk'in üstüne sağ tıklayınca çıkan hard disk boyutu zımbırtısı. Mesela Hard Disk'i alırken üstüne 80 GB yazar ama bilgisayara takınca 74,6 (veya ,5) olarak gözükür. Bunun nedeni dosya sistemi yapısı değil hard disk firmalarının veriler arasında ki kat farkını 1024 olarak değil 1000 olarak derecelendirmesi. Yani normalde 80 GB=80x1024x1024x1024 byte iken hard disk firmalarını bunu şöyle kabul eder 80 GB=80x1000x1000x1000 byte. Ama işletim sistemleri bu kat farkını 1024 olarak kabul ettiğinden bu fark ortaya çıkar. Yani bu diskin geri kalan 5,6 GB'ının kullanıldığı anlamına değil zaten baştan beri var olmadığı anlamına gelir. Dosya bahsedilen sektörleri numara sırasına göre bir dosyaya yazar. İşte 0=0,65535 gibi. Bu dosyanın büyüklüğü de hard diskin büyüklüğüne bağlı olduğundan öyle GB'lara ulaşması şu an için imkansızdır ve hatta akıl dışıdır.
Pardon yanlışlıkla "formattan sonra x GB sendromu" olarak yazmışım ama onu demek istememiştim. Oradaki performas kaybı dediğim gibi yüksek bölünümlerden kaynaklanan okuma hızı düşüşüdür aslında. Bir de disk üzerine ne kadar küçük dosya yazarsak yazalım en azından tek cluster'lık bir kullanım olacaktır. Buna da "New Text Document.txt" 'ın leb demeden 4KB olması sendromu diyebiliriz :). Ya da belirli bir dosya için mutlaka cluster boyutunun tam katı harddisk alanı kullanılacaktır. Ufak ufak bir sürü dosya içeren bir klasörün kendi gerçek boyutu ile disk üzerinde kapladığı alan arasında fark olmasının sebebi de budur.
Velehasıl, diski belirli aralıklarla defrag etmek, hem parçalı dosyaları birleştirip yeni yazılacak dosyaların parçalanmadan yazılabilmesini mümkün kılacağından hem de mevcut dosyaların okunmasında daha az fiziksel hareket gerektireceğinden performans açısından oldukça önemlidir.
cehalet mutluluktur
http://www.chip.com.tr/konu/ssd-disklerde-inanilmaz-hiz_27310.html " onclick="window.open(this.href);return false;
Micron RealSSD P320h adında yeni bir modeli SSD duyurmuş. İddia ettiklerine göre 3 GB/s veri okuma, 2 GB/s da veri yazma hızına sahipmiş. SATA III bile bu hızın yanına yaklaşamadığından ötürü (Yaklaşık olarak 750 MB/s) PCI-Express arayüzü ile bilgisayara bağlanabiliyormuş sadece. Tabi bu şahsen biz kurgucular için inanılmaz derece de lüzumsuz onu da ekleyeyim, en ağır formatın bile 1 Gbps sınırlarına ancak yaklaşabildiğini düşürsek (Gerçi ArriRAW için 2.4 Gbps deniliyordu ama kesin bir bilgim yok açıkçası) bu arada 23 Gbps'lik bir fark bırakır (3 GBps = 24 Gbps), o yüzden şu an için Raid0 ve mekanik hard diskler hala daha kurgucular için ideal olanı. Bu hard disk daha çok youtube, vimeo, dailymotion gibi sürekli HD video yayını yapan sitelerin sunucuları için tasarlanmış.
After Effects için ciddi yararlı olur. Premiere'de de farkeder o kadar Magic Bullet Looks vs.. gibi ağır eklenti kullanan insan var.
Yahu yararı olur ona bir lafım yok ama şöyle bir değerlendirme yapmak gerekir AE, Premiere gibi ağır programlarda bunun gerçek performansını alabilmek için geri kalan sisteminin de bunun gibi uçuk olması gerekir, belki de iki tane 10 çekirdekli Xeon işlemcili falan gerekir. Gerçekten 192 GB Ram ve quadro 5800 sli veya gtx 580 sli falan olması gerekir. Yoksa veri akışının o boyutta olmasının bir anlamı yok çünkü sistem o veri akışına neden olacak bir işlem gücüne sahip olmaz. Red One kurgusu için bile 3'lü 7200 rpm raid0 hard disk yetiyor. 4 tane 10.000 rpm olunca da bırak Magic Bullet'ı allahını bile kaldırır. Bu çıkacak zımbırtının ben çok rahat 2000-3000$ olacağını düşünüyorum. Fiyat/performans ve üstüne bir de gereklilik değerlendirmesi yapıldığında 4 tane 10.000 rpm'in bundan çok daha ucuza istenilen performansı vereceğini düşünüyorum.
Dipnot: Bu dediklerim daha çok Premiere için, AE konusunda pek uzman sayılmadığımdan onda iddia edemem lakin benim yaptığım 2-3 ufak işlemlerden biri olan Warp Stabilizer gibi ağır olduğunu düşündüğüm bir işlemi laptopumda full hede görüntüye hem de dynamic link ile sorun çıkmadan uygulayabiliyorsam sorun çıkacağını pek düşünmüyorum.
Haklısın uçuk dediğin donanım olmadan zaten bu harddisklerin bir anlamı yok, işlemcinin en azından klasik hdd'lerin hızını ikiye katlaması lazım ki ssd'nin bir manası olsun.
Madem bunlar düşünce, madem emin değilsin üslup olarak buna dikkat etmen lazım. Forumu referans olarak alan kişiler senin yazılarına bakıp donanım tercihlerini değiştirebilirler çünkü bu foruma güvenen pek çok insan var. Yani 'bu böyledir, şu böyledir' demek için internetten bakmaktan fazlası gerekiyor. Bu dediğinden emin olman gerekiyor eğer değilsen; sanırım, bence, herhalde vs.. gibi kelimeler tam senlik.
Ee usta zaten emin olmadığım zaman aşağıya dipnot ekliyorum, gibi, bence, herhalde falan kaybolur yazının içerisinde ama koskoca notu da farketmeyen varsa üzgünüm yani yapabileceğim bir şey yok. Ayrıca yani araştıran, bakan ve bilgisayardan bayağı anlayan bir adamım yani kaynak da g*tüm değil, usturupsuz sallamıyoruz.
Usturuplu da sallama.