Enjeksiyon abicim e madem sinema okulları bu kadar gereksiz/yetersizde sinema sevdalısı gençler ne yapmalı? Kendi kendine tırmalanıp mı bişeyler öğrenmeli ?
Lostdream sırf edep erkan öğrenmek için mi okula gidicez?Yok mu bunu doğru düzgün yapan bi okul?
Demişsinki kısa filmle uğraştıktan sonra sökterde çalıştım? Nası girdin acaba o sektöre? Bi yolu var mı yoksa şansla alakalı birşey mi?
Ben senin dediklerin yalan demiyorum, aranızdaki görüş farkı bundan olabilir diyorum.
Ben de alakasız bir bölümdeyim ama her okulun her bölümünün her hocası birbirinden farklıdır, bazıları bana hayatı sevdirdi, bazıları katilliğin sınırlarına itti. Bu yazılanlar Sinma TV bölümlerine özgü şeyler değil yani.. Bana sorarsan okulun tek yararı çevre ve ekipman.
Alakasız bölümler Snema tv gibi sanat alanları kadar kötü sonuçlara yol açmayabilir. Sinema konuşuyoruz. Film yapma arzusunun ölmesi başka, kayaların içine ne kadar patlayıcı koyacağına karar verme aşkı başka.
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Hangi okul nasıl eğitim verir bilmiyorum. Bu yüzden bir genelleme yapmam doğru olmaz. Ama mezun olduğum okul hakkında iç açıcı şeyler söyleyemeyeceğim. İlk önce somut örnekler vereceğim; Görüntü, Işık ve Ses Teknikleri adında bir dersimiz vardı. Bir yıl boyunca öğrettikleri şeyler, kamera, ışık ve mikrofon çeşitleri ve basitçe bunların yapısıydı. Yani hangi sahne nasıl çekilir, ışık nasıl kullanılır gibi teknik konuları hiç görmedik. Sinema Tarihi dersimiz vardı, 8 tane Türk yönetmenle dönemi kapattık. Yani akımlara, dönemlere, dünya sinemasına hiç girmedik bile. Kurgu dersimiz vardı. Bir derste, birkaç cümleyle, uygulamasız bir şekilde temel kurgu kuralları anlatıldı. Sonra da iki tane kısa film çektirdiler. Diksiyon dersi vardı. Dersin eğitmeni, derste idelojik tartışmalara giriyordu. Fotoğraf dersi vardı. Bir dönem boyunca dersin eğitmeni birkaç sefer derse geldi. Sonra da bir derste kaba bir şekilde kompozisyon anlattı. Aşağı yukarı çoğu dersim bu şekilde geçti. Mezun olduğumda ne işin tarihini öğrenmiştim, ne de tekniğini...
enjeksiyonun yazdıkları doğru. Hatta "Acaba aynı insanlara mı denk geldik?" diye düşünmedim değil. Hani meşhur bir zihniyet vardır; "Yeni gelenlere bir şey öğretme ki senin rakibin olmasınlar." Bu zihniyetle malesef okul yıllarında da karşılaştım. Yaptığımız işlere yapıcı eleştirilerde bulunan eğitmen azdır. En gülüncü de, öğretmesi gereken bir şeyi dersinde öğretmeyip, filmlerimizde bunu göremediği zaman bunu eleştirmeleriydi. Mesela bana aksın ne olduğunu öğretmediler. Kısa film çekince de "Burada aksı kırmışsın" dediler. E o zaman öğretseydin bir zahmet. Doktorası olup iki tane kısa filmi bile olmayan eğitmenler tanıyorum.
İş alanına girince farklı okullardan mezun olmuş insanlarla tanıştım. Daha sonra öğrendim ki başka okullarda da benzer sıkıntılar var. Hatta bir tanesinin dediği lafı hatırladıkça gülerim; "Oğlum her okula aynı hocalar mı geliyor, nedir?" Tabii ben gene de bir genelleme yapmaktan kaçınıyorum. İyi bir eğitim verilecekse neden okunmasın. En azından vakit boşa gitmez. Ama bu iş okulda öğrenilecek diye de bir durum yok. Çok güzel Türkçe kitaplar var. Onları tarayıp, kamerayla da uyguladıktan sonra epey yol aşılır. Hani bir tıp eğitimi gibi üniversite okunması zorunlu değil. Okumayı düşünüyorsan tercih edeceğin okulu iyi araştır. Mümkünse öğrencilerle görüş. Ayrıca donanım alt yapısını da öğren. Şimdilik bunları önerebilirim.
Enjeksiyon abicim e madem sinema okulları bu kadar gereksiz/yetersizde sinema sevdalısı gençler ne yapmalı? Kendi kendine tırmalanıp mı bişeyler öğrenmeli ?
Emircant kardeşim sen benim dediklerime pek kulak asma. Ben biraz kızgınım bu aralar birşeylere de ondan. Eğer hangi okula gideyim deseydin bunları yazmaz gidilebilecek okulları yazmaya çalışırdım. Benim demek istediğim okul olayı yaş iş demek değil. Ama her zaman heryerde olduğu gibi işgüzar adam çok hemen atlayıp ağız payı vermek istiyorlar. Canları sağolsun.
Benim sana tavsiyem eğer ömür boyu bu işi yapıcam başka yolu yok diyosan elbette gidipte tarla bitkileri okumayacaksın. Ben ömrümü sinemaya adadım bu işi yapacam burdan ekmek yiyecem diyosan harward hukukdan çıksan beş para etmez. Onun için eğer böyle düşünüyorum diyorsan tabii ki sinema okuyacaksın. Devlet okulu diyorsan Marmara diyorum. İmkanlar ve çevre edinme açısından güzel. Özel üniversitelerde çeşitliik gösteriyor işte araştırırsın en kafana uygun olanını okursun. Ama buradaki herkesin söyleyebileceği gibi, iş sende bitiyor. Aynı zamanda başka iş yaparım diyosran kafana uygun başka bir bölüm de okuyabilirsin. Aynı zamanda sinemaya da koşturursun. Ama en çılgıncası sinema okumak tabii. Kolay gelsin..Başarılar sana...
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Ben sinema bölümüne dışarıdan, akademiye içeriden bakan biri olarak bir genelleme yapacak olursam şunları söylerim:
1) Akademi pratik üretim olarak çok fazla bir şey sunmaz. Pratik tam da hayatın içinde yaşayarak ve yaparak öğrenilir.
2) Teorik olarak ise bir şeyler alabileceğin, seni dolduracak bir okul seçmelisin, aksi halde bu teorik bilgiyi aşağı yukarı dışarıdan da öğrenebilirsin.
3) Sonuç olarak, pratik ve teorik üretim okul içi veya dışında birarada devam etmelidir.
Senin deyiminle sinema aşkıyla yanan gençlere önerim ise, öncelikle, sinemayla ilgileniyorum demenin ötesinde sinemanın nesiyle blgilendikleri sorusuna cevap bulmalarıdır.
Örnek verecek olursam, ben sinema dahil, hayatta her şeyin "politik" arkaplanıyla ilgilendiğimden Sinema Televizyon bölümünü değil, Siyaset Bilimi'ni seçtim. Daha sonra sinema özeline indirince, Medya Kültürel Çalışmalar Yüksek Lisans'ına karar verdim. Yani teoriyi bu çerçevede desteklerken, pratik içinse burada bu forumla ve kişisel işlerimle ilgileniyorum.
Daha önce böyle bir başlık vardı, birleştirdim.
Evet arkadaşlar bende eşit ağırlık öğrencisiyim. Fakat değişen sınav sistemile artık sayısal, sözel, eşit ağırlık olmanız farketmiyor. Sadece katsayı farkları olucak onlarda yaklaştırılmaya çalışılıyor. İstanbul' da ise öncelikle Mimar Sinan geliyor. Daha sonra Marmara Üniversitesi var .. Geri kalanlar özel, özel burslu vb. okullar oluyor. Benim hedefim Mimar Sinan ve puanı en son 327 olarak görmüştüm.
Evet arkadaşlar bende eşit ağırlık öğrencisiyim. Fakat değişen sınav sistemile artık sayısal, sözel, eşit ağırlık olmanız farketmiyor. Sadece katsayı farkları olucak onlarda yaklaştırılmaya çalışılıyor. İstanbul' da ise öncelikle Mimar Sinan geliyor. Daha sonra Marmara Üniversitesi var .. Geri kalanlar özel, özel burslu vb. okullar oluyor. Benim hedefim Mimar Sinan ve puanı en son 327 olarak görmüştüm.
Mimar Sinan'da yetenek sınavı var mı?
Sinema - Tv bölümü hiç bir üniversitede yetenek sınavı yapmıyor. Tamamen öss puanıyla alıyor.
Bu başlığı canlı tutsak, aradan geçen zamanda edinen tecrübeleri ara ara buraya işlesek sonunda forumdaki en önemli başlıklardan birine imza atmış olacağız. Ben çevremde gördüğüm kadarıyla sinema okuyanların her ne kadar okuldan dert yandıklarını görsem dahi uzun vadede sinema alanında olumlu bir gelişim gösterdiklerini görüyorum. Bunun sebebini düşündüğümde aklıma zamanı o atmosferde geçirmek, diploma sahibi olmak, bu yönde çevre edinmek gibi etkenler aklıma gelse de net bir tanı koyamıyorum.
Ayrıca ülkemizde bulunan sinema okullarının dertleri genel olarak bir çok ülkede benzerlik gösterebilecek cinsten diye tahmin ediyorum. Sağlam kariyere sahip insanlar öğretmen olmadıktan sonra bu insanların söylevlerinin eleştirilmesi, şüpheyle yaklaşılması ve karşı çıkılması gayet doğal. Handikap ise bu öğretim görevlilerinin kendi anlattıkları şekilde cevap istemeleriyle başlıyor olabilir.
Ben çok güncel şekilde takip ettiğim için az çok bilgi verebilirim. Bende üniversiteye hazırlanan biri olarak çok araştırdım sinema - televizyon okuma konusunu ve sonucunda kararımı verdim 'evet okuyacağım' dedim. Bunun en temel etkeni kendimi tamamen bu alana verip daha kısa vadede daha çok gelişebilmek. Hayatımın geri kalanındada tamamen sinemayla ilgilenmek istediğim için benim için en mantıklı çözüm olduğuna karar verdim.
Sizinde dediğiniz gibi en önemlisi insanın içinde olması bencede çünkü çok arkadaşım var deli gibi çalışıp girdiler ama şuan hiç biri mutlu değil. İşletmeye girip oyunculuk hayallerini zora sokan bile oldu ailesi istemediği için. Şimdi koşuşturuyor sürekli bir oraya bir oraya.
Güncel olarak üniversitelere bakar isek devlet üniversiteleri sinema-televizyon için biraz daha uygun değil. Bunun temel nedenide kaynakların daha az olması. Bende bunları oralarda okuyan insanlarla konuşarak öğrendim. Özel üniversitelerde ise imkanlar biraz daha artıyor. Önemli etkenlerden biride çevre edinme. Düşünün hazırlık dahil 5 sene okuyorsunuz ve işiniz tamamen sinema. Buda bir şekilde sizi projelerin içine itiyor tabiki.
Ayrıca ilgilenen arkadaşlar için değinmek istediğim Plato Meslek Yüksekokulu. Üniversite sınavıyla alıyor. Sanırım programları 2 yıllık tam net bir bilgim yok ama çok güzel ekipmanlar dışında bir çok farklı bölümde eğitim sunuyor. Tek bir bölümde daha çok uzmanlaşmanıza yardımcı olabilir gibi gözüküyor.
Merhabalar yeniden,
Foruma bir göz gezdireyim derken bir Sinema Tv öğrencisi olarak dikkatimi çekti ve bazı arkadaşların bir taraflarından element uydurduğunu görünce bilgilendirmek amaçlı böyle bir cevap göndermeyi uygun gördüm. Özgür abinin de dişe dokunur birşey yaz nidasını da değerlendirmek istedim tabii 🙂
93'e kadar bütün Sinema-Tv bölümleri yetenek sınavıyla alıyordu amma velakin hiç bir zaman kontejanı doldurmayan sadece 3-4 kişi alan Mimar Sinan Üni. 93te birde torpil iddasına karışınca yök tüm stv bölümlerini merkezi sisteme bağladı.
Daha sonra DEÜ STV uzun süren bir çalışma sonucunda ancak ve ancak Mimar Sinan'ın ve Yök'ün Sinema alanına vurduğu bu kamçıdan kurtulmak için bölümün ismini "Film Tasarımı" olarak değiştirerek 2009 yılından itibaren yeniden yetenekle öğrenci alımına girişmişlerdir. Bende bunlardan biriyim. Şu an Deü'daki bu bölümde Tv dersleri yoktur sadece Sinema eğitim verilmektedir.
Deü Gsf Stv'de şu anda Yönetmenlik, Kurgu Ses ve Görüntü Yönetmenliği, Yazarlık, Canlandırma-Animasyon Ana sanat dalları olmak üzere 4'e ayrılıyor ve her dalın 10 kişilik bir kontejanı mevcuttur.
Ayrıca Deü'yü emsal gösteren Yaşar Üniversitesi de yetenekle almaktadır. Yine orda da Deü'den ayrılan hocaların kurduğu bu bölümde gayet iyidir. (Bazı kaynaklar Jr. DEÜ STV diyor)
Bu yıl birde Anadolu Üniversitesi bu yönteme geçicek diyorlarsa da bir araştırmam söz konusu değildir. Araştırın öğrenin bizi de bilgilendirin.
Saygılar ve sevgilerle...
Peki bu yetenek sınavlarından biraz bahsedebilir misiniz? Sanırım biz mezun oluncaya kadar Anadolu Üniversitesi'de yetenek sınavı yolunu seçecek.
Tabii ki;
Sınavlar 1 hafta sürüyor.
İlk gün eleme sınavı olarak 100 soruluk genel kültür sınavı yapılıyor. Bu sınavın 50 sorusu çoktan seçmeli 50si doldurmalıdır. Bu sınavda sinema tarihi, yönetmenler, filmler, festivaller, siyaset vb. konular hakkında sorular soruluyor.
Daha sonra ise ön kayıtta seçtiğiniz bölümlerin sınavına giriyorsunuz.
Yönetmenlik sınavının ilk aşamasında sizden bir kompozisyon yazmanız isteniyor. 2. aşamada ise verilen mataryellerle bir öykü yazmanız ve bunu storyboard'da çizmeniz isteniyor. 3. aşama ise yönetmenlik bölüm başkanı Yard. Doç. Dr. Ragıp Taranç ve diğer yönetmenlik hocalarının karşısında mülakata çıkıyorsunuz.
Yazarlık sınavında ise ilk aşamada bir kompozisyon yazmanız isteniyor. 2. aşamada bir öykü yazmanız. 3. aşamada ise gösterilen materyaller doğrultusunda 40 dk sürede bir hikaye yazmanız isteniyor 40 dk bittikten sonra dinletilen klasik müzik doğrultusunda müziğin size hissettirdikleriyle bir öykü yazmanız isteniyor yine 40dk.
Kurgu Ses ve Görüntü Yönetmenliğinin sınavında ise 1. aşamada bir genel kültür testi yapılıyor. Burada görüntü yönetmenleriyle, film formatlarıyla vb şeyler ile ilgili sorular soruluyor. 2. aşamada bir görsel algı testi yapılıyor bununla birlikte görsel zekanız ölçülüyor. 3. aşamada verilen konu ile ilgili bir kompozisyon yazmanız isteniyor. 4. aşamada ise Görüntü bölüm başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz (şu anda kendisi bölüm başkanı olduğu için Gör. Böl. başkanı Yard. Doç. Aziz Bahadır Özkan) karşısında bir mülakata çıkıyorsunuz. Burda verilen materyallerle 4 plan çekmeniz isteniyor.
Canlandırma Animasyon bölümünde ise 1. aşamada verilen konu ile ilgili olarak bir kompozisyon yazmanız isteniyor. 2. aşamada çizime dayalı bir sınav yapılıyor. 3. aşamada da yaratıcılığa dayalı bir çizim sınavı oluyor.
Eğer girdiğiniz bölüm sınavından başarılı olursanız genel mülakata girmeye hak kazanıyorsunuz. Burda Sinema bölüm başkanı Prof. Dr. Oğuz Adanır (şu anda Prof. Dr. Ertan Yılmaz) ve bütün sinema hocalarının karşısına çıkıp size istediği türden sorular soruyorlar. Eğer tatminkar cevaplar verebilirseniz okula alınıyorsunuz.
Ayrıca sınavlara öğrenci hazırlayan bir mezun arkadaşımız var ilgilenenlere numarasını verebilirim.
Gerçekten zormuş.Benim gözüm korktu baya.:D