...Çünkü sadece ama sadece acıdan beslenen bir sanatçı, kendi politik görüşüne göre üretim yapan biri gibi, taraflı biri gibi olur. Hayatın sadece bir tarafını insanlara anlatıyordur. Hayatı, gördüğü herşeyi anlatmıyordur, kendi kişisel tercihlerine göre süzüyordur gördüklerini. BU doğru birşey değil. Sanatçı asla yalan söyleyemez. Söylerse yaptığı şey sanat olmaz. Ve dünyada mutlaka ama mutlaka güzel, keyif verici, mutluluk verici şeyler de vardır. Ve sanatçı eğer bunları görmezden geliyorsa, görmemeyi seçiyorsa zaten sanatsal üretim dürtüsü için dünyayı kendi amaçlarına göre kullanıyor demektir.
Fikret Mualla* da sebepli, sebepsiz birçok acılar çekti. Ama resimlerinde mutluluk da vardı, acı da vardı. Sanki tuhaf bir hüznün kaynağından çıkan iki farklı fırça darbeleriyle oluşmuş gibidir resimleri**. Sanatçı bunu bilerek yapmaz. Bu yüzden buna bir tercih diyemeyiz. Onu duyguları yönlendirir. Dediğin gibi bu bir tercih olursa, görmezden gelmek gibi iradesiyle seçimler yapıyorsa ortaya zorlama, samimi olmayan şeyler çıkar. Gerçek sanatçı acıya meyilliyse onu hiç kimse iyileştiremez ya da hiç kimse hastalandıramaz.
* http://tr.wikipedia.org/wiki/Fikret_Muall%C3%A2 " onclick="window.open(this.href);return false;
** http://www.google.com.tr/images?hl=tr&q=fikret%20mualla&um=1&ie=UTF-8&source=og&sa=N&tab=wi&biw=1440&bih=783 " onclick="window.open(this.href);return false;
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer