Akp den zerre haz etmem, ama EVET diyecem.
Saltanat gibi yönetilen bir hukuk sistemindense, değiştirebileceğim bir sisyasi düşünceyi desteklemek bana daha mantıklı geliyor. Seçmen olarak, Akp'yi ordan, bu halk indirebilir, ama bu şekilde atanan bir yargı sistemini, benim oyumla başbakan olacak biri bile değiştiremiyecek.
Önce bu saçmalığı birileri değiştirsin, sonra Akp'yide değiştirir birileri...
Zaten olay o, 2011 seçimlerinde değişirlerse (ki halk artık uyandığını düşünüyorum) Yüksek Divan'dan kaçmak veya içersine yerleştirecekleri kendi adamları ile ceza almadan kurtulmak. Yani Evet demekle olmuyor.. Haz etmiyorsan hayır de, yeni bir hükümet bu kadar zorlanmaya tekrardan referandum yolunu açar ha MHP ha CHP koalisyon ile gerekli maddeleri değiştirir.
*our AC-130 in the air
Ben şayet sana katılamayacam, Mhp'nin ve Chp'nin alabileceği oy oranı belli, Akp bu kadar güçlüyken bile bu adamlara bir şey yapamıyorsa, diğer partilerin bu adamlara bir bok yiğebileceğini sanmıyorum.
Adamlar kendi aralarında al gülüm, ver gülüm hakim savcı atıyorlar. Üstteki bir alt devresini misali. Üstelik seçilmişlerin kararını bile inceliye biliyorlar. Usul yönünden inceleye bilecekleri dosyaları, içerik olarak değerlendire biliyorlar. Ve seçilmişin kararına yani milletin kararını, (Bunu kabul et veya etme bu ülkede adamların aldığı oy belli, demekki millet bunu istiyor.) bile, umursamıyorlar. Birinin çok güzel bir lafı, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diye, ki bu adamlara sorsan, "Nesiniz olum siz diye?" ilk diyecekleri Atatürkçüyüm olurum...
Ben Akp'yi hazmetmeyip benimsemesemde, atanmışların, seçilmişlerin kararına karışamaması gerektiğine inanırım, çünkü en kötü sivil idare, en iyi otoriter iradeden iyidir diye düşünüyorum.
Dediğim gibi, bu ülke kurulurken, kurucusu tarafından söylenmiş, "Kayıtsız, Şartsız"... Yok Akp, yok şeriat, muafazakar, yok şu,yok bu... Seçimle gelen, ülkeyi yönetir, seçimlede gider diye düşünüyorum.
@Roa MHP ve CHP'nin alabileceği oy oranının %40+ olacağını öngörürsek, mecliste yeterli çoğunluğu sağlayacaklarını ve doğal olarak dokunulmazlıkları kaldıracaklarını söylemek hiç de zor değil. Ancak, dediğimiz gibi o döneme kadar yargıyı istedikleri şekle sokarlarsa, o zaman yapacak hiçbir şey kalmıyor..
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ama evrensel hukuk normları millete sorulmaz. Sorulmuyor diye de "hukuk millete karşı" denilemez. Demokrasi çoğunluğun azınlığa hükmetmesi değildir. Demokrasiyi kıçından anlayan zihniyet, zamanında "Millet isterse laiklik tabii ki elden gider" de demişti.
Elbette ki en kötü sivil irade en iyi otoriter iradeden iyidir fakat önümüze sunulan sivil değil, siyasi iradedir, dikta iradesidir.
'Daha çok özgürlük için' sloganı ile evet denmesi istenen referandum mitinglerinde "bitaraf olan bertaraf olur" sözleri daha yeni sarfedildi.. Hepimiz bu dönemi yaşıyoruz.
3-5 savcı ile ülkenin bütün profesörlerini, gazetecilerini, aydınlarını içeri atanlar, HSYK ve Anayasa Mahkemesi'ni ele geçirdiğinde olacakları düşünmek bile istemiyorum.
Kısacası;
Tek adam diktasına HAYIR, 12 Eylül'lere HAYIR, 12 Eylül'de Gülen'lere HAYIR!..
@fcakir, 7 kişi, ki atanarak gelen 7 kişi. Bir karar veriyor, ve bu karar kesin hüküm içeriyor. Hiç bir şey yapamıyorsun. Yani benim için o 7 kişinin Gülen'cilerden hiç bir farkı yok. Çünkü Gülen'cilerin yapmak istediklerini, bu adamlar zaten yapabiliyor...
Birinin bunu değiştirmesi lazım, eğer bu Akp'lileri yüce divandan kurtaracaksa, kurtarsın. Çünkü, herifler milletin değil, Hukukun bile üstünde. Önce bu bir değişsin, önümüzde zaten seçim var, eğer millet olarak istersek, zaten Akp gider, yeni gelen bir yolunu bulur, bunları Yüce Divan'a çıkartır...
hep destek tam destek EVEEEEEEET pardon yanlıs!!!! yazdım evet diyecektim
@Roa, sanırım Anayasa Mahkemesi'nden söz ediyorsun. Yalnız 7 kişi değil, 11 kişi. Yapılacak değişiklik ile de 17'ye çıkıyor. Çok büyük bir değişiklik mi? Altını çizdiğimiz nokta, Anayasa Mahkemesi gibi bir kurumun, 'yasama'yı kontrol mekanizması olmasıdır. Eğer siyasi iktidarın bir kurumu haline gelecek ise, tıpkı bugünkü Cumhurbaşkanlığı gibi bu kurum da işlevini yitirmiş olmuyor mu?
İyi de, senin söylediklerin doğrudan Anayasa Mahkemesi ile alakalı.. Yoksa HSYK'daki 7 kişinin aldığı hangi karar rahatsız etti? HSYK bir mahkeme değil ki, meclisin önünde engel olsun. Ayrıca HSYK, dünyanın hiçbir yerinde olmadığı şekli ile ülkemizde hayatını sürdürüyor. Adalet Bakanına bağlı olarak, yani hükümete.. Adalet Bakanı istediği vakit müsteşarını HSYK toplantısı dışında bırakarak HSYK'nın toplanmasını engelleyebiliyor. Böyle bir durumda meclisin mi yoksa HSYK'nın mı mağdur durumda kaldığını, antidemokratik koşullar altında çalıştığını tekrar düşün derim..
aklı selim olan bir birey dayatılmış bir anayasa paketine hayır'der.
Ve tabiki oyum hayırr...
baskıcı zihniyetlerin uslubuyla bile ülkeye yakışmayanların başbakan olmasına artık hayretle bakmıyorum.
burası türkiye aziz nesin boşuna bu insaların yuzde 70 aptal dememiş.
görünen köy klavuz istemez.
abdullah öcalanda çıkıp partinin başına geçerse hiç şaşmıyacam.
Bildiğim, ilgilendiğim, okulunu ouduğum, halen okumakta olduğum bir tek konudan bahsedeceğim sadece. Yüksek yargı organları ve HSYK'nın aldığı kararlar şu anki yapı itibariyle Türkiye genelindeki bütün hakim ve savcıları hatta CMK 250yle görevlendirilmiş özel yetkili mahkemeleri dahi (DGM benzeri mekanlar) etki altında tutmaktadır. Temyize gönderilmiş bir konu olduğunu varsayalım. Yargıtay "alt seviye hakim"in kararınınn tersi yönünde bir karara bağlıyor konuyu bir şekilde (evet hukuk bilgisinin ve muhakeme gücünün daha yüksek olması ihtimali de var ancak ben şahsen kendim içinde sanık olduğum bir davadan onun her zaman öyle olmadığını biliyorum). Başka bir "alt seviye hakim" başka bir ilde aynı konuyu karşısında görünce "Üst seviye yargı organlarının" verdiği karar yönünde bir karar vermezse eğer yükselemiyor! Anayasa hukuku başlıklı bütün kitaplarda artık bu alenen ve apaçık yazılıyor, ima edilmiyor, açık açık yazılıyor. Sayfası inanın aklımda değil ama Prof. Dr. Kemal GÖZLER ve Prof. Dr. Zühtü ARSLAN'ın -ki bu ikisi Türkiye'nin en sayılan 7 - 8 anayasa hukuçusundan ikisidir- Anayasa Hukuku kitaplarında cümle aynen bu şekilde yeralmaktadır. Ve yer aldığı başlık içler acısı: Hukuk'un unsurlar başlığı; yazılıları işte Anayasa, uluslararası sözleşmeler, kanunlar diyo iniyo aşağı doğru; yazılı olmayanları da içthadı birleştirme, doktrin vs derken içinde resmi olmasa da artık bu kavram da var. Yüksek yargının bozduğu kararların bozulduğu yön! işte bu yüzden hakimlerin yüksek yargıya seçimlerinin daha geniş bir mecra tarafından, yüksek yargıda görevli kişiler dışında da oylamaya tabi tutulabilecek olmasından dolayı ben şahsen "alt seviye" -ki alt seviyesi mi vardır, bu mesele adalet meselesidir- hakimlerin daha özgürce karar verebilecekleri kanaatindeyim.
why so serious?
Konuya biraz daha farklı bir acıdan bakacağım kısaca. Varsayalım ki %51 ile evet çıktı. Hadi boykot edenleri de hesaplamadik diyelim iyimser bir bakışla. Bu durumda sadece %51'in evet diyeceği bir anayasamız olacak. (boykot edenleri düşünsek bu sayı %50'nin de altında olacak.) Arkadaslar bugüne kadar yazılmış hiçbir demokratik anayasa kuramı %51 cogunluk ile çıkmaz. Bunu engelleyen bir kural yok, evet yasaldir ama meşru kesinlikle değildir. Demokrasi cogunlugun tahakkümü değildir çünkü. Bu nedenle bu yasanın kendisinin demokratik olup olmadıgını tartismanın bir anlamı yok, bu yasanın yapılışı demokrasiye aykırıdır. Tahmin ediyorum sonucu da öyle olacak.
Demokrasi çoğunluğun tahakkümü değildir lafı ilgimi çekti. Oy çokluğuna göre birşeylerin belirlenmesi nedir peki?
- baço
Demokrasi çoğunluğun tahakkümü değildir lafı ilgimi çekti. Oy çokluğuna göre birşeylerin belirlenmesi nedir peki?
Alınan karar bütünün faydası için kullanılırsa tahakküm olmaz. Söylemek istediğim belli bir cogunlugun sadece kendisini seçen kimseleri değil bütünü temsil etme zorunluluğu icinde olmasıdır. Bu durumda AKP'nin yapması gereken kendisini secmeyenlerle uzlasmaktir. Bu anayasayınin bununla alakası olduğunu söylemek güç. Daha detaylı açıklama için "tyrany of majority" terimine bakabilirsiniz.
Şimdi demokrasiyi 'oy çokluğu' diye kısıtlamak yanlış. Demokrasinin temeli her ne kadar çoğunluğa dayansa da, çoğunluğun azınlığa diktası olarak nitelendirilemez. Çoğunluğun, azınlığın da haklarını savunmasını gerektirir. Anayasa değişiklikleri bir çok ülkede olduğu üzere ülkemizde de nitelikli çoğunluk (örn : meclisin 2/3ü) ile yapılır. Bu durum, yapılacak değişikliklerde mutabakat sağlanmasını zorunlu kılar. Ancak referandumda bu şartın aranmaması yani salt çoğunluğa bakılması toplumda bölünmenin önünü açıyor.
Bir başka konu da, siyasi iktidarın yargıya atama yapmasını milli irade lafı ile demokratik gösterme çabası. Buradaki en büyük hata elbette meclisin salt çoğunluk ile atama yapacak olması. Ancak bir başka sorun ise zaten yüzde 10luk baraj ile zaten ortada olan milli irade gaspı. Şu anki hükümet yüzde 47 oy almasına rağmen meclisin yüzde 65'ine hakim. Bu da normal şartlarda mecliste mutabakat yapma zorunluluğu olan hükümetin, "ben yaptım, oldu" mantığı ile hareket etmesini doğuruyor.
Bunda elle tutulur hiçbir demokratik yön yok, olamaz. Dünya üzerinde de pek örneği yok.
Referandumdan hayır çıkacağına inanıyorum ama evet çıkacağını biliyorum. Bu ne demek diyeceksiniz, şöyle açıklayayım :
1. İnsanların, bağlı oldukları siyasi parti liderlerinin sözleri üzerine oy vermesi.
2. Değişikliğin "demokrasi, özgürlük, darbe karşıtlığı" gibi hoş laflarla sunulmaya çalışılması aynı zamanda 'hayır' diyecek insanların darbeci ilan edilmesi..
3. Dünya üzerinde daha önce kullanılmış ve bir çok hile karışmış seçim sistemi olan SEÇSİS'e güvenmemem ve daha önceki seçimlerde oy pusulalarının çöplerden, denizlerden çıkmış olması gerçeği.
Siyasi partilerin oy oranlarını toplarsak dahi hayır çıkma ihtimalinin çok yüksek olduğunu göz önünde bulunduruyorum fakat buna rağmen yukarıda yazmış olduğum gerçekler sonucu değiştiren faktörler olacak gibi geliyor bana. Yine de farkın çok düşük olacağına inanıyorum. Burada muhalefete düşen görev, -eğer gerçekleşirse- yapılacak olan hileleri belirleyip, seçimi iptal ettirmektir.
Sonuç evet ya da hayır çıksın, değişmeyecek tek bir şey var; yarın büyük kavgalar bizi bekliyor.. Umarım "hayır" çıkar da bu kavgalar sadece 'yarın'da kalır, yarınlarımız ise aydınlanır..