not: ayrıca kusura bakma ama sen bu kadar propagandayı, bu kadar demagojiyi ekmeksiz yersen, içinde doğduğun toplum tarafından sana empoze edilmiş o dini değerlerin ötesini görmeye zahmet etmezsen ben de sana "aptal" derim.
Bu tanımın her inanca ve görüşe sahip insanı kapsadığı bilincindeysen sorun yok, sonuç itibariyle formül aynı malzeme farklı.
Zepra benim için farketmez, yaptığını açıklamaya çalışacağına mesajını düzeltebilirdin, madem yanlış anlaşılıyor diye değiştirebilirdin, sadece nezaketten yani. Ama madem açıklama yaptın o zaman ben de açıklamasını yapayım sonra şikayet olmasın. Ercan'a deyip demediğin de değil sorun. Burada kimse kimseye hakaret edemez. Başka biri de çıkıp "ben de şöyle böyle nedenlerden dolayı bütün dinsizler şorolodur diyorum" derse o da aynı muameleyi görür.
Dine inanıp ahlaksızlık yapan adamı alıp o dinin temsili haline getirirseniz o yaptığınızın tanımı pek kibarca olmaz.
iyi de örneğin hüseyin üzmez bu ülkenin en saygın şeriatçı yazarlarından biriydi. onu bir yere getiren ben değilim. zaten dinin en doğru temsili olduğunu iddia edeneler kendileriydi. ben sadece "bu çapta bir insanın peşinden gitmek için aptal (bak yine) olmak lazım herhalde" diyebilirim.
adamın dinini elinden alırsan en azından yaptıklarına ilahi bir dayanağı kalmaz artık. kutsal olmaktan çıkar. tek bir ahlak anlayışını dayatmasının temeli kalmaz. sen de kendi ahlak anlayışını savunabilirsin. eğitimin de ancak o zaman bir anlamı olur.
bireylerin diniyle ilgilenmiyorum ayrıca. kişi ne yaparsa yapar kime ne. ama toplumsallaştığı ve seni tehdit eder hale geldiği noktada önem kazanır. toplumun egemen, herkesin uymak zorunda olduğu dini değerleri olamaz.
bugün cemaat ve tarikatlar o din üzerinden ciddi nüfuz elde etmeyi başardılarsa din masum, kişisel bir şey değildir artık. dinin toplum üzerindeki etkisini hafifletmeye çalışmak elzem olur.
haçlı seferlerine gitmeye gerek yok. yalnızca beni kılıçtan geçirmesi veya yakması değil mesele. dinin getirdiği hoşgörüsüzlük bununla sınıorlı değil. siyasal islamla bereber, yani dinin kimliğin başlıca belirleyicisi olmasıyla beraber bu hoşgörüsüzlük daha da belirgin. seni öteki olarak görmek zorunda zaten. siyasal islamın bundan kaçışı yok. ve bu toplumun küçük bir yüzdesinin bakışı da değil.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
not: ayrıca kusura bakma ama sen bu kadar propagandayı, bu kadar demagojiyi ekmeksiz yersen, içinde doğduğun toplum tarafından sana empoze edilmiş o dini değerlerin ötesini görmeye zahmet etmezsen ben de sana "aptal" derim.
Bu tanımın her inanca ve görüşe sahip insanı kapsadığı bilincindeysen sorun yok, sonuç itibariyle formül aynı malzeme farklı.
elbette. bunu uzatmaya da gerek yok. şahsen hiçbir dindara "aptal" dediğimi hatırlamıyorum zaten. ama dindarların kendilerinin akla itibar etmeme gibi bir tavırları var işin aslı. düşünmeden itaat dince makbul bir şey. bunu "gönül gözü" gibi kılıflara uyduruyorlar. yani burada tartışılacak şeyler de yok değil ama neyse
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
8-10 ay kadar önce islama büyük yakınlık duymuştum ve hatta müslüman bile oldum denilebilir. Baco çok iyi bilir bu süreci. Ki ayrıca neredeyse her gün kuran okur ve araştırırım. Baco'nun yapmış olduğu Hasenat 3 programı da neredeyse her daim açıktır bilgisayarımda.
Ama bir süre sonra müslümanların davranışlarını gördükçe bu dinden soğumaya başladım. Din sağlam olsaydı inananları böyle olmazdı diye düşündüm ki hala da öyle düşünüyorum (burayı "algılanan din" diye düzeltmem de gerekebilir ama tam da emin değilim). Bu ülkede inananlara hiçbir şey yapılmıyor. 80 milyon tane cami var, okuldan fazla. Neredeyse her mahallede 3 tane. kimse giyim tarzlarına karışmıyor, sokakta istediği gibi gezebiliyor. Dine dair her şeyi yapabiliyorlar, hiçbir kısıtlamaları yok. Ama devlet kurumlarında hizipleşmeyi, ayrımı önlemek amacıyla dini kıyafetlerin taşınamayacağı yönündeki bir kararı tüm özgürlüklerinin mücadelesi olarak görebiliyorlar.
Ben de musevi olsam mesela ve favorilerimi 73 santim uzatmak istesem, uygun mudur sizce de. Ha elbette uygundur. Nüdist olsam, çıplaklık en büyük ibadetim olsa ve devlet kurumlarında çıplak gezmek istesem, bunun da özgürlük mücadelesini verir misiniz? Bunu cidden merak ediyorum. Bu kadar özgürlükçüsünüz ama başkalarının özgürlük mücadelesini de verebilir misiniz?
Hayır cidden merak ediyorum, dinin bu kadar özgür yaşanıldığı bir ortamda neden ortalık bu kadar geriliyor. Neden din"ci"ler mağdur ve mazlum olarak gösteriliyor. Ben onlar tarafından günde 50 kez taciz edilirken, istediklerimi yapamazken ve onlar dünyanın en özgür insanlarıyken neden onlar mazlum da ben kötü adamım.
Artık müslüman değilim ben kardeşim. Cidden değilim. Sayenizde. Peygamberiniz dünyanın en büyük devrimlerinden birini yapmışken, o döneme göre bir sürü hak getirmişken, yok görülen kadınlara bile haklar vermişken neden hala o dönemde kaldınız anlamıyorum. İslamın devrimciliğini, insancıllığını nasıl öldürebildiniz cidden merak ediyorum. Demek ki islam böyle bir şey. Demek ki islam tek kullanımlık bir devrim. Ötesi yok. O zaman ben müslüman değilim.
Sizden 2-3 tane şey rica etsem yapabilir misiniz? Ramazanda bir şey yediğimde bana küfretmeseniz, kız arkadaşım arada bir normal boylarda bir etek giyebilse, koluma dövme yaptırabilsem, günde 5 kez gümbür gümbür ezan okumasanız (çünkü artık herkesin çalar saati, cep telefonu, vesayresi var, islamın çağa ayak uyduramayacağını mı düşünüyorsunuz yoksa tüm o devrimciliğine karşın) ve lütfen artık bana mazlum edebiyatı yapmasanız.
Cidden çok bunaldım. İnsanlıktan soğudum. Dışarıya bile çıkmayı istemiyorum bazen. dışarıda benim hayatımı da kısıtlamaya çalışan öyle büyük bir güruh var ki. Size komik gelse de var. Alıştırıldığınız için farketmiyorsunuz belki ama var.
Ülke kutuplaşmasın diyorsunuz ama o güruh bana tecavüz ettikçe, o güruh benim kendi inançlarıma saygısızlık yaptıkça, o güruh hayatı bana zindan ettikçe bu kutuplaşma hep olacak. Çünkü ben de müslümanların sahip olduğu sınırsız inanç özgürlüğünden istiyorum. Bu benim en büyük hakkım.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Benim savunduğum ve savunacağım hep güzel ahlak anlayışı olacaktır.
Ahlaksızlık sadece dine dayandırılarak yapılan bir şey değil bunu belirtiyorum. Zulüm hep aynıdır. Bugün dinciler yarın dinsizler yapar.Bu anlaşılmak istenmiyor.
O sebepten herhangi bir özgürlüğünü isteyen istediği gibi yaşasın. Bir şeyle savaşılacaksa bu siyasi üç kağıtçıların kendisi olmalı. Bunu yaparken de durduğun yeri temsil eden biri varsa ona arkanı dönmeyeceksin hançeri saplar, anlayamazsın.
Ve Eyüp ün söylediklerini de çok iyi anlıyorum zira İstanbul un en gayrimüslim mahallelerinden birinde bile ramazanda sigara içtiğim için taciz edildim.
Ama diyorum ki her şeye rağmen hümanist bakmak zorundayız. Herkesin aynı kefeye koyulmasıyla başlıyor benim rahatsızlığım.Avrupada bu tip problemler yoksa bu hümanizmden geliyor, insanları kalıba sokmamaktan geliyor.Yasaklara değil insanları doğru yönlendirmeye yoğunlaşmak lazım.
Sözgelimi sen yaşayamadığın bir özgürlük için karşı tarafın bir özgürlüğünü kaybetmesini istiyorsun.Bu durumda bu savaş sonsuza dek durmaz.
Eyüpcüm çok samimi yazmışsın, etkilendim cidden. Bir iki şey eklememe izin ver.
Bir kere müslüman olmak için Türkiye'de doğmak yeterli midir? Dinini seçemeyen insan olur mu, ya da Allah katında bunun kıymeti olur mu? Kaç kişi kendi inandığını söylediği kitabı anlayarak bir kere baştan sona okumuştur bu ülkede? %5 var mıdır sence? Benim etrafımda yaptığım küçük çaplı araştırmaya göre yok. E o zaman bence bu ülkedeki müslüman oranı %5'i geçmez. Türkiye'de doğdu diye müslümanım diyenlerin müslüman olduğuna inanıyorsanız birşey diyemem. O zaman Yunanistan'da doğmuş olsan aynı kıvançla Ortodoks olacaktın kardeşim sen derim.
Peki bu durumda memleketin %90'ı kendine müslüman diyor desek, bunların da %5'i neye inandığını biliyor gerisi sadece kültürel müslüman desek yanlış olmaz. Zaten bu tespit için şuna bakmak da yeterli, Kuran'da kaç kere türban geçiyor, kaç kere zina, içki geçiyor. Fakat kaç kere kul hakkı, yetim malı yeme, adalet konuları geçiyor. Belki de ikinci dediklerim 50 kat çok geçiyordur. Ama hangisi ön planda? Türban, içki bilmemne. E demekki bu ülke kendi dinini bilmiyor işte. Bu durumda da müslümanlık kültürel müslümanlıktan öte geçmiyor. Müslümanlığı koz olarak kullanmaya çalışıp dinci geçinenler bile, olayın sadece şekilcilik kısmındalar, çünkü işlerine o geliyor. Hatta kendi kitaplarını kendi dillerinde okumuyorlar bile. Kuran'ın deyimiyle "anlamsız okuyuşlar" yapıp duruyorlar.
Tüm bunları alt alta koyunca, sen müslüman bir ülkede yaşamıyorsun ki müslümanları bu şekilde yargılayasın demek gerekiyor. Yani ellerinde muhteşem bir sinema kitabı olabilir, fakat sinemacılar berbar filmler çekiyorlarsa, bu ancak o kitabı raflarında tozlandırdıkları anlamına gelmez mi? TV'de Yaşar Nuri'nin bir lafını duymuştum. Adamı tartışacak değilim sadece bu lafı çok hoşuma gitti. Ayşe Özgün'deydi sanırım. Sordular buna, sizce dünyada İslam'a en uygun yaşayan ülke hangisidir diye. Cevap olarak ne verdi biliyor musunuz? Japonyadır dedi. Evet müslümanlığı kabul etmemiş olabilirler ama Kuran'da en önem verilen unsurları en ön planda tutan ulus belki de onlardır. Sosyal adalet, kul hakkı vs. vs. Çok garip ama bence gerçek. İnanmayan açsın okusun.
Sonuçta "dinime laf eden müslüman olsa" lafını gerçek anlamda kullanabiliriz. İnsanlarımızın eğitim şekliyle ilgili birşey bu. Bazıları doğal, mesela ateist komşu istememe. Ya da şöyle dersek doğal olur, kendine yakın insanı isteme. Bu sadece ateizmle ilgili mevzu değil çünkü. Ama bazıları doğallıkla ilgili değil, tamamen insanların birbiri üzerinde baskı kurmayı istemeleriyle ilgili. Din sandıkları şey buna sadece alet oluyor.
- baço
Sözgelimi sen yaşayamadığın bir özgürlük için karşı tarafın bir özgürlüğünü kaybetmesini istiyorsun.Bu durumda bu savaş sonsuza dek durmaz.
Bu söz sanırım ezan için. Ama anlaşılmak istenmiyor sanırım. Benim dinimde de günde 22 kez 5 dakika süreyle kadın orgazmı çığlığı tüm şehre dinletilmeli mesela. Ben de bunu yapmak istiyorum. Bu da savunulmalı mı şimdi. Sayıca üstünlük her şeyi mübah gösterir mi? Yani olaya bir de karşı taraftan bak. Benim isteğim bir özgürlük kısıtlaması değil. Diğer insanları rahatsız edebilecek bir şeyin kısıtlaması. Kimse namaz kılmayın demiyor ki zaten. Dinin her özgürlüğü var. Avrupada olsam bu sefer kilise çanlarına karşı çıkardım. O çanların beni rahatsız etme hakkı yok. Yani bu bir özgürlüğü kısıtlama isteği değil. kimse de öyle anlamasın.
a.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
ateist komşu istememe nasıl doğal olur? tercih etmeme değil bu. falanca partili olursa güzel olur, filanca yönetmeni seviyorsa kendime yakın bulurum da değil. mesela hapisten çıkmış müslüman bir komşuyu tercih ederim ama ateists olmaz diyorsa farklı bir şey var burada. ayrımcılığın tanımı bu. aynı tavrı oy kullanırken de gösterir, eleman işe alırken de, devlet kadrosunda atama yaparken de.
din toplumsal hayatta bir kriter mi olacak yani, mesele bu.
bir de sürekli bu islam ütopyası durumu var. yani oralarda bir yerlerde öyle muhteşem bir islam var ki sanki herkes onu benimseyebilse her şey hallolacak.
sorun şu ki eğer japonlar araplardan çok daha yakınlarsa o ütopik islama o zaman zaten o ütopyanın ilahi olmakla ilgisi yok demektir. kastedilen yine insan kaynaklı "iyi" davranışlar, "iyi" değerlerdir.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
Sözgelimi sen yaşayamadığın bir özgürlük için karşı tarafın bir özgürlüğünü kaybetmesini istiyorsun.Bu durumda bu savaş sonsuza dek durmaz.
Bu söz sanırım ezan için. Ama anlaşılmak istenmiyor sanırım. Benim dinimde de günde 22 kez 5 dakika süreyle kadın orgazmı çığlığı tüm şehre dinletilmeli mesela. Ben de bunu yapmak istiyorum. Bu da savunulmalı mı şimdi. Sayıca üstünlük her şeyi mübah gösterir mi? Yani olaya bir de karşı taraftan bak. Benim isteğim bir özgürlük kısıtlaması değil. Diğer insanları rahatsız edebilecek bir şeyin kısıtlaması. Kimse namaz kılmayın demiyor ki zaten. Dinin her özgürlüğü var. Avrupada olsam bu sefer kilise çanlarına karşı çıkardım. O çanların beni rahatsız etme hakkı yok. Yani bu bir özgürlüğü kısıtlama isteği değil. kimse de öyle anlamasın.
a.
Ben şu ana kadar her hangi bir şeyi tek başına alıntılayarak cevap vermedim.
Ezan ve çan seslerini bir arada duyduğum bir yerde yaşıyorum ben ikisinden de rahatsız değilim.
Genel olarak bakacaksak rahatsız ediciliğine bir önlem alınmasında mahsur görmem.
Sonuçta zaten benim dediğim gibi bir bütünlük olsa bu konuşmaları yapıyor olmayız.Ütopik bir anlayışlılık benim aradığım.Burada bir şeyi temsil etmediğimi, genel bir görüşü savunmadığımı belirtmek isterim tekrar.
Din konusu beni bağlamaz Eyüp. Hep aklıma Cem Yılmaz'ın verdiği örnek geliyor. Aynı havayı soluyoruz ama içeride ne yapıyorlarsa bazılarında farklı etki yapıyor. Benim için olay insandır. İnsana bakarım ben, müslümanmış dinsizmiş bakmam. Zaten bu bilinci yerleştirmek gerekiyor. Din ile ilgili olanları baco yazmış zaten. Dini tartışmak yersiz ve gereksizdir bana göre. Sen insanı eğit, ondan sonra isterse müslüman olsun, isterse şaman olsun insan olduğunu unutmasın yeter.
Son olarak site yönetimi içinde yaptığımız tartışma sonucunu bir daha yazayım orası yarım kalmasın. Kimse kimseye hakaret etmesin derken şunu kastediyoruz. Birisi dini inanca sahip olabilir, bir diğeri olmayabilir çeşit çeşit üye var. Kontrol panelinden de baktım hakkatten bu sene iyi çeşit yapmış site. İnananın inanmayana, bir şeyi sevenin sevmeyene, kendi öznel bahanelerinden dolayı hakaret etme lüksü yoktur. Bu ve demek, bu şu demek. İsteyen istediği şeye inanır istediği şeyi sever, bir diğer kişinin senin bu sevdiğin inandığın şeyler dogmatiktir, pragmatiktir, permatiktir, çift bıçaklıdır deme hakkı vardır ama bu nedenlerden ötürü sen takozsun deme hakkı yoktur. Bu hakarettir. Bir şeyi seven ve inanan adam onu zaten dogmatik, permatik kabul etmiştir. Bu gün sen ona bunlardan dolayı sen böylesin dersin, yarın öbürü gün biri gelir bu Akira Kurosawa filmlerini sevenler takozdur der, kendi öznel sebeplerini de kadrajlar planlar diye sıralar sonra bünyede sıkıntı olur. Dolayısıyla buna düşmeyin. Hoşgörüyü ön plana alın, Eyüp'ün bahsettiği orgazm çığlığı dinine kaydolun, ama hep hoşgörüyle sevgiyle. Esenkalın.
ateist komşu istememe nasıl doğal olur? tercih etmeme değil bu. falanca partili olursa güzel olur, filanca yönetmeni seviyorsa kendime yakın bulurum da değil. mesela hapisten çıkmış müslüman bir komşuyu tercih ederim ama ateists olmaz diyorsa farklı bir şey var burada. ayrımcılığın tanımı bu. aynı tavrı oy kullanırken de gösterir, eleman işe alırken de, devlet kadrosunda atama yaparken de.
din toplumsal hayatta bir kriter mi olacak yani, mesele bu.
bir de sürekli bu islam ütopyası durumu var. yani oralarda bir yerlerde öyle muhteşem bir islam var ki sanki herkes onu benimseyebilse her şey hallolacak.
sorun şu ki eğer japonlar araplardan çok daha yakınlarsa o ütopik islama o zaman zaten o ütopyanın ilahi olmakla ilgisi yok demektir. kastedilen yine insan kaynaklı "iyi" davranışlar, "iyi" değerlerdir.
Ateist komşu istememe, gelecek adamı reddetme, ona tavır koyma vs. ise doğal olamaz. Ateist olmayan komşu isteme diyebiliriz. Çünkü neden, insan sosyal bir varlıktır. Kendine benzeyeni ister. Ben isterim ki komşum sinemadan hoşlansın, müzikle uğraşsın, edebiyat sevsin. Bu anlamdaydı söylediğim ama zoru başararak söylemediğimi algılayabilmişsin 🙂
İslam ütopyası kavramına gelince, ben Kuran'dan bahsediyorum. Sen neden bahsediyorsun?
- baço
Ben hâlen daha böyle insanların dini kıyafetleri özgürlük kabul etmelerine şaşırıyorum. Bana kalırsa haç kolyeleri dahi yasaklanmalı.
Yahu bırak, bu forumda bile Türkiye'ye şeriat geliyor dediğinde paranoyaklaşma diyorlar. Ben bunu İstanbul'da görebiliyorum, ne Anadolu'su?
Bir dediğin öbürünü tutmuyor dude, neye dayanarak yasaklıyorsun bunu. Sen demedin mi daha dün küfürü sansürleyemezsiniz forumda, zaten aklıbaşında olan küfür etmez, ben yasağın her türlüsüne karşıyım diye. Bu nasıl bir düşüncedir şimdi, hangi dediğine inanacağız, bu mudur sorgulayıcı, özgürlükçü düşünce. İster haç takar adam, ister Davut'un yıldızını, ister Ali'nin Zülfikar'ını. Sana mı soracaklar ne takacaklarını. Sadece inanç mıdır yasak olması için sebep. Bu mudur. Yapmayın Allah aşkına.
Her bireyin özgürlüğü, diğer bireylerin özgürlüğünün sınırına kadardır. Dini semboller toplumda baskı yaratır. Her türlü dini ve siyasi görüşün yansıtılmasına karşıyım ben. Yansıtılması derken rozetler, kolyeler, türbanlar vs.ler ile normal koşullarda. Yoksa eylemler, mitingler, toplantılar, seminerler vs.lerden bahsetmiyorum. Gerek bu ülkede, gerek başka ülkelerde sırf giydikleri renk, taktıkları şapkalar yüzünden insanların başına neler geldi biliyoruz. Bu semboller, halkta bu düşünceyi taşımayanlar üzerinde baskı yaratır. Hele çoğunluktaysa cinayete kadar varır ve bu zamanla meşrulaşır. Örnekleri bolca. Devletler içerisinde varolan tüm fikir ve ideolojilere eşit mesafede olmalıdır, alkol İslam'a göre haram olabilir (ki onun yasaklanma hikâyesi de komiktir, yine dindarların iradesizliklerinden ileri gelir), ama bu ülkede Müslüman olmayan azınlık da olsa büyük bir kesim var. Laik bir devlet bu hususta hiçbir engelleyici uygulama yapmaz. AB'den alkolden fazla vergi alıyor diye uyarı almaz (bilmeyenler için AKP'ye böyle bir uyarı geldi ve alkol vergileri düşürüldü). Vs. vs.
Din bir özgürlüktür, ancak dini sembol taşımak bir özgürlük değildir. Ben özgürlüklerin sansürlenmesine karşıyım. Özgürlük olmayan bir şeyin yasaklanmasını sonuna kadar desteklerim. Sigara içmek de bir özgürlük değildir ve AKP ilk kez düzgün bir icraat ile bunu yasakladı. İlk kez takdir ettim, ha uygulayabilecek mi? Umarım uygulayabilirler, ilk kez gerçekten takdir ederim ben de onları. Sonuçta tüm ülkelerde sigara yasaklandıktan sonra barların restoranların gelirleri arttı, burda da düzgün yaparlarsa artar. Hadi bakalım.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Ya Dude yani benim aklım almıyor nasıl böyle bahane üretiyorsun, kendince her şeyi çeviriyorsun. Yapma böyle güzel kardeşim. Bahsettiğin şey senin üzerinde baskı yaratıyor demek ki. Dini sembol taşımak özgürlük değildir, neye göre kime göre, hangi insani hak kriterlerine göre. Bu söylediklerinin tersine çevrilip diğer taraf tarafından da söylenebileceğini göremiyormusun gerçekten. Biri aynı bu bahanelerle içkiyi yasaklarsa ne diyeceksin. İçki içenler içmeyenler üzerinde baskı oluşturuyor, hem içki içmek özgürlük değildir, üzerine üstlük senin de beğendiğin sigara yasağı bahanesi gibi sağlığa da zararlıdır derse ne diyeceksin, nasıl savunacaksın benim aklım almıyor bu söylediklerini. Senin başladığın gibi bitireyim, her bireyin özgürlüğü diğer bireylerin özgürlüğünün sınırına kadardır, ama sen kendi özgürlüğünün sınırlarını başkalarınınkini kısıtlamak, bir şeyleri kendi ahlak değerlerince yasaklamak sanıyorsun. Aynısını 10 sene önce "şşşştt" diye arkamdan bağırıp omuzumdan aşağı düşen saçlarıma takılan biri yapıyordu, kafası gözü patlayınca anladı özgürlüğü. Acı ama gerçek.
İslam ütopyası kavramına gelince, ben Kuran'dan bahsediyorum. Sen neden bahsediyorsun?
o kuran'da tek bir islam olsa keşke. her okuyan kendine göre bir şey çıkarıyor. herkes de ya kendi yorumunu en doğrusu sanıyor ya da kendisinin kuran'ı tam olarak anlayamayacak kadar aciz olduğunu düşünüyor. ama anlasa da anlamasa da orada bir yerlerde kusursuz bir islam vardır mutlaka anlayışı hakim genelde.
eğer japonlar kuran islamını daha iyi uyguluyorlar diyorsan bu senin kuranda bulduğun şeylerin japonlarda zaten varolmasıyla ilgili. diyelim mehmete göreyse irandaki islam en gerçek ve kuranla en uyumlu islamdır.
ortada uzlaşılan, zaten bildiğimiz "kültür"ün ötesinde bir şey yok. ama "kültürel müslümanlık"ın çok ötesinde sanki bir de gerçek islam varmış düşüncesine "ütopik islam" dedim.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.