Arkadaşlar bu konu basit bir konu gibi görünse de beni düşündürdü ve sizlere de sormak istedim. Ben sinema dergisini takip etmezdim birkaç aydır sürekli almaya başladım ve bu konu dikkatimi çekti izlemedeğimiz filmin yazısını okumalımıyız. Siz okuyormusunuz ?
T.C. Anayasasının Telif hakları bölümünde yer alan 347. maddenin B bendinde bulunan hüküm gereğince ;
- Tüm sinemaseverlerin filmlerden önce başkalarının yazılarını okuyup etki altında kalmamaları,
- Okuyacakları yazı filmle ilgili beklentiyi yükseltiyorsa acilen yazarın yetkili birimlere bildirilmesi,
- Spoiler ibaresi konmadan film hakkında bilgi veren yazılardan uzak durulmasını,
Kamuoyuna açıkca belirtmişdir. İş bu belge 1982.12.05 tarihinde resmi gazetede yayımlanmıştır.
Sinema dergisini 12 yıldır takip eden bir insan olarak, ben okuyorum. Ama şöyle salakça bir şey var, arada bir uyarı koysalar da genelde koymuyorlar ve pat diye filmin başını sonunu falan öğreniyorsunuz. O an dergiyi yırtıp atmak istiyorum tabii.
Ancak akaratas'ın dedikleri de önemli. O nedenle ben yazıyı kimin yazdığına çok dikkat ediyorum. Örneğin adını hiç duymadığım etmediğim biriyse hiçbir şekilde ciddiye almam, mümkünse okumam bile (adını bilmem etmemi ün olarak değil, kişinin zevklerini bilmediğinden ötürü diyorum).
Örneğin birkaç ay önce bidılcus'a bir film önerdim, çok iyi mutlaka izle dedim. Bir blogdan bir yazı göndermiş, herif sövmüş saymış filme. Kim bu dedim, tanımıyorum öyle google'ladım bu çıktı dedi. E sanane olum tanımadığın adamın yazısından dedim, o da oturdu izledi, çok sevdi.
Yani demem odur ki, bazı yazarlarla (veya arkadaşlarınızla) zevkleriniz ortaktır, onların fikrlerini daha çok dikkate alırsınız, ona göre beklenti yaratırsınız, bazı yazarlar vardır, o kötü dediyse kesin çok iyidir dersiniz. Misal forumda aynı duyguyu bana karşı besleyen çok insan var. Benim de beslediğim bazı kişiler var. Misal Görkem iyi dediyse film muhtemelen felakettir, başyapıt demişse muhtemelen başyapıttır. Eşiğinden döndü derse kesin yine başyapıttır :).
Çok geveledim. Özetle, ben tanıdığım/sevdiğim yazarların/kişilerin yorumlarını ciddiye alıyorum, ona göre beklenti yaratıyorum. Tamer Baran, Burak Göral (biraz fazla iyimse olsa da) vs. gibi isimler filme iyi demişse, ben de muhtemelen seveceğim demektir (benim için). Uygar Şirin ne derse desin tam tersini alırım ama genelde veya Atilla Dorsay'ı da okumasını çok severim ama yorumlarını pek önemsemem. Biraz fazla sinema âşığıdır o nedenle yorumları çok alakasız yerlerden vurabilir.
Vs. vs.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Sağol Ahpab. Ruhumu okşadın. 🙂
Bu oldukça karmaşık bir dinamik. Özetlemeye çalışırsak süzgecin üzerinde şunlar kalır.
- Eleştri normalde filmi izlemiş kişilere hitap eden bir metindir. Ama, filmi izlememiş kişilerin okuyabileceği düşünülerek çeşitli önlemlerle bçimlendirilip yazılabilir ve zaten yazılıyor. Ama bu durum, metnin esas amacını değiştirmez.
- Soru: İzlemediğiniz filmin eleştrisini neden okuyorsunuz? Muhtemel cevap: İzlemeye değer olup olmadığını öğrenmek için. İyi ama bu konuda, eleştirmenlerle genel izleyici kitlesi arasında hatta sinemaseverler arasında dahi paralel bir beğeni yaklaşımı yoktur ki. Eleştri okumak sizi doğru kadar yanlış filme de yönlendirebilir.
- Eleştirmenlerin bazıları, bilerek ve isteyerek, hemen her filmi sıradan bir sinemasever gözüyle izler ve hedef kitlesini de bu yönde belirler. Açıkça der ki (örneğin filme verdiği yıldız için): Bu film, genel izleyici kitlesi için ne anlama geliyor? Bu yönde çalışma yürüten bir eleştirmenin yazdığı eleştriyi okumanın pek sakıncası yoktur. Ama çoğu eleştirmen bu kapsamda sayılmaz.
Şahsen ben, her zaman kendi sinema birikimimin ve beğenilerimin ortalamasından yola çıkarak eleştri yazar ve filme not veririm. Ama genel izleyici kitlesinin fikirleri önemlidir, bu fikirleri önceden bilmek için çaba sarf ederim. Hemen her film için, genel izleyici kitlesinin bakışında ne anlama geldiğini tespit etmeye çalışırım. Çünkü gene izleyici kitlesinin fikirlerini bilmek, sinemacının dürüstlüğünü, izleyicisine ve elindeki malzemeye yaklaşımını, sinema sanatı/sektörü ile ilişkisini özetler. Ve bu hassas noktayı inceleyebilmeme önayak olur.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
- Eleştri normalde filmi izlemiş kişilere hitap eden bir metindir. Ama, filmi izlememiş kişilerin okuyabileceği düşünülerek çeşitli önlemlerle bçimlendirilip yazılabilir ve zaten yazılıyor. Ama bu durum, metnin esas amacını değiştirmez.
-
Böyle bir şey yok, hatta olması, film eleştirisinin tamamını çöpe gönderir.
Film eleştirmenin tek çıkış noktası filmin reklamını yaparak daha fazla gişe getirisi sağlamaktır. O nedenle tüm teorin en baştan çöker. Ha etkisi günümüzde bile tartışılıyor, ama asıl amacı budur.
Senin bahsettiğin şey, eleştiri değil, yorum, okuma, çözümleme vs. gibi diğer sınıflarda geçerli olabilir. Ama film eleştirisinin amacı reklamdır.
Bir tarafımdan sallıyor muyum diye wikiledim, sallamıyormuşum, sevindim.
http://en.wikipedia.org/wiki/Movie_criticism " onclick="window.open(this.href);return false;
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Şu an hatırlayamadığım (sanırım Burçin Yalçın'dı) bir eleştirmenin yaklaşık olarak şöyle diyordu: "eleştirilerilerimin, film izlenmeden okunmasını önermiyorum.
Film eleştirisinin amacı nasıl reklam olur ki Ahpab? Sinema yazarları, filmi pozitif yönleri ile tanıtmak için ve insanların filme gitmesini teşvik etmek içn para mı alıyorlar? Fİlmi eleştirmenin gişe getirisine etkisi olabilir, bunu inkar etmem. Ama amaç sadece reklam ise şirketler bassın parayı eleştirmenlere ve evet, herkes mutlu olsun.... Böyle bir düzen söz konusu değil bildiğim kadarı ile.... Ya da ben bu reklam dediğin yapıyı pek anlayamadım. Biraz daha açıklarsan sevinirim.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Reklamcı bir arkadaş açıklasa daha iyi olur ama sana şöyle diyeyim. Basın gösterimi denen şeyin normal gösterim tarihinden önce olmasının bir sebebi olmalı değil mi? Yoksa herkes izledikten sonra okuyacaksa basın gösterimi yapmanın âlemi ne?
Marka yaratmak, isim yaymak gibi reklamcı atraksiyonları var. Pek çok stüdyonun bazı internet sitelerine iyi puan vermeleri için baskı yaptıkları, ricalarda bulundukları dedikoduları ve daha sonra da kanıtları pek çok kez nete düştü.
Ayrıca verdiğim linkte de zaten bunlar yazıyor (kaynaksız konuşmayız icabında, mühendis adamız).
Eleştiri dediğin şu şekilde olur düd, misal senin yaptıkların eleştiri değil, yorumdur.
Eleştiri:
Giriş, bir yerden konuya bağlanılır.
Senaryonun özeti.
Yazarın beğenip beğenmediği ve bunun kısaca sebepleri ve yazarın son kanaati (Arka Pencere eleştirileri güzel örnektir).
Bu kadar. Eleştiri budur. Aç dünyanın en ünlü sinema eleştirmeni Roger Ebert'in sitesini, eleştirilerini oku. Bundan fazlasını bulursan sana bir yemek ısmarlarım (Ayvalık'ta, sende kalırken).
Bundan ötesi, eleştiriden fazlasına girer, ki Sinema dergisinin ilk sayfalarından yer alan yazıların büyük kısmı bu kalıbın dışındadır, okumalar, çözümlemeler vs. katılır işin içine. Derginin içerisindeki yazılar ise tamamen tanıtımdır. Hiçbirinde iyi veya kötü yazmaz. Senaryo özetlenir, ekip tanıtılır, yurt dışından aldığı eleştirilere değinilir, yapımdan ilginç notlar düşülür vs..
Kavram karmaşası var yani.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Demek istediğini anlıyorum sanırım.
Hani zaten film yorumu, eleştirisi, incelemesi, tanıtımı falan zaten herbiri ayrı içerikteki yazılardır mutlaka ama eleştirinin bir reklam aracı olarak yazılması ayrı, filmin sahiplerinin filmlerini tanıtmak için eleştirilerden faydalanmak istemesi ayrı birşey gibi geliyor bana.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;