Forum

İlham neyin kokusun...
 

İlham neyin kokusuna gelir ?

38 Gönderi
13 Üyeler
0 Reactions
5,600 Görüntüleme
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Sickman'ın söyledikleri kısmen doğru ama tam olarak değil. Şöyle ki;
Mesela benim şarkı söz yazmışlığım ve beste yapmışlığım var. Bir zamanlar bununla bayağı uğraşıyordum. Şimdi, en üretken, buna kafa yorduğum zamanlarda da biri bana pat diye "hadi, yarına kadar yolculukla ilgili bir söz yaz bana" dese birşeyler çıkarabilirdim ama yüksek ihtimalle beni tatmin eden birşey olmazdı. Ama biri bana "bana bir ara yolculukla ilgili bir söz yaz" dese yüksek olaslılıkla ilk örnektekinden çok daha iyi bir iş çıkartırdım. Çünkü "ilham" yakalayacak zamanım olurdu.

Sinema üzerine konuşacak olursak, şimdi biri bana "haftaya salıya kadar bana bakkalda geçen bir komedi yaz" dese birşeyler çıkarabilirim. Ama "ben bakkalda geçen bir komedi çekmek istiyorum, birşeyler yazarsan almak isterim" dese durum ve işin kalitesi değişir. Fark, ilham yakalayacak zamanım olmasındadır.

Kendinizi sette düşünün. Bir adam bir caddede karşı tarafa geçecek. Yola adımını atıyor, telefonu çalıyor ve bir ölüm haberi alıyor. O sırada da bir arada hızla adama geliyor. Herif aldığı haberin şokuyla arabanın kendisine çarpması arasında basınçlı bir an yaşıyor.

Şimdi; ben bu sekansı pek de zorlanmadan çekerim, buradaki birçok yönetmen arkadaş gibi. Ama nasıl çekerim? Başkası naısl çeker? Ortaya çıkacak iş eğer akşama yetişmesi gereken bir işse ilhama gerek yok, birikim ve zanaat yeter. Ama Erkan'a öyle bir ilham gelir ki belki, o sekansı izleyen nefesini tutar.

Yetenek, beceri ortaya bir iş çıkarır. Ama ilham, eğer oralarda geziyorsa ortaya bir sanat eseri çıkarabilir.

Ve ikisinin arasındaki farkı da biraz şöyle anlayablirsiniz: Kişi, daha önce yapabildiği herhangi birşeyi tekrar yapabiliyorsa o iş beceri/yetenek ürünüdür. Yok, yapamıyorsa ve hatta "yapamam" diye itiraf edebiliyorsa o iş ilham eseridir.

Şahsen benim tekrar denesem asla yapamayacağımı düşündüğüm birkaç satırım, sekansım yok değil. 🙂

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 03/12/2009 6:44 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Sen profesyonel ticari iş ile çalışmayı birbirine karıştırdın Görkem. Benim bahsettiğim çalışma Beetlejuice2in açıkladığı türden bir çalışma. Sen ise profesyonel çalışma şartları ile ve muhtemelen tamamen ticari bir çalışma biçimi ile ilgili yorum yapmışsın. İkisi başka şeyler.

Ama yine de dediğin şey doğru değil. Gruplar albüm yapmak için studyoya girerler ve orada şarkılar çıkar. Eğer sen studyoya girip şarkı çıkartamıyorsan o zaman müzisyen değilsin kusura bakma. Bana ilham gelmedi, bekleyelim falan olmaz. Sanatçı isen çıkartacaksın. Öyle tıkanma yaşıyorum falan olaylarına da inanmıyorum ben. Eğer üretken isen üretirsin. Eğer daha önce üretmiş ve şimdi üretemiyorsan o zaman profesyonel değilsin, amatörsün. Yani yeteneğin var ama değerlendirecek altyapın yok demektir. Ben bir şarkı yazmak için studyoya girersem yazarım. Tıpkı birine bir senaryo işi geldiğinde yazacağı gibi. Bunun kalitesi benim yeteneğimi belirler. Kimi Stairway to Heaven yazar beş dakikada, kimisi dandik bir b-yüzü şarkısı yazar. İlham yakalayacağım diye beklenmez bence, üstüne gideceksin içindekini bulup çıkartacaksın, çıkmıyorsa bırakacaksın bence o kadar basit. O içindekini çıkarmak için de çalışman lazım, devamlı yenilik peşinde işinle ilgili koşman lazım, ben yetenekliyim deyip yatarsan beklersin ilham gelsin diye. Gelmeyince de tıkanıklık oldu, logar mı bu tıkansın.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 03/12/2009 7:29 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Ben genel olarak ilham denen şeyin var olduğunu anlatmaya çalıştım sickman.

Kendimden örnek vermemin sebebi de bunu şahsen yaşamış olmam. "Stüdyoya girip de şarkı çıkaramıyorsan müzisyen değilsin" demişsin de (hani ben müzikte zaten amatörüm hatta artık bıraktım, amatör bile değilim ama profesyonel olduğumu iddia ediyorum diyelim ki) ben her şekilde bir parça çıkarırım ama eğer bir ilham, bir duygu yoğunluğu yakalarsam ortaya çok daha iyi bir iş çıkar. Ve bu önerme, senin söylediğin "ilham bekleme"yi ya da "tıkanıklık"lığı şart koşan birşey değil ki, neden böyle algıladın? İlham milham gelmez, gayet iyi bir senaryo yazarım ben, çalışır yazarım. Tamam. Yeteneğin varsa iyi bir iş çıkarmak için de ilhama falan gerek de olmaz. Buna da tamam.

Ama bakkalda geçen komedi için oturursun, birşey olur ve ortaya sokakta geçen aile dramı çıkar ve sen bunun nereden çıktığını bilemeyebilirsin. Bak bu şart falan değil. Ama olanaklı.

Evet, gruplar stüdyoya girer ve ortaya parçalar çıkar. Buna bir itirazım yok. Ama bir müzisyen yemek yerken durur, uzanıp gitarını alır ve smells like teen spiriti yapar ve o beste rock tarihinin en büyüğü olur. Ne stüdyo var, ne üretme isteği var, ne dead line var ne de başka birşey. Biri çeker kokaini, alır gitarı tears in heaven'ı yapar ihya olur.

Senin dediklerin yanlış değil ama "şart" değil. İşlerin genelde öyle yürüyor olması başka, şart olması başka. Stüdyoya giren herkes üretemeyebilir. Üretmek için bir motivasyon/gereklilik de olmayabilir.

İlham diye birşeyin varlığı, herkesin ona ihtiyaç duyduğunu gösteren birşey değil, iddiam bu değil. Bazılarının bundan yararlanabildiğini gösteren birşey. Ve bir sanatçı, dün annesi öldüyse ve o gün neşeli bir parça yapabilecek kadar büyük bir üreticiyse bile, omzuna konacak ilhama hayır demez.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 03/12/2009 7:50 pm
(@karatasa)
Gönderi: 0
 

Sickman bilmiyorum sen film yazıp çektin mi, sanıyorum ki çekmediğinden dolayı olayda bir "aynı açıdan bakmama" durumu var. Kısaca şöyle özetlersek, sen müziği yaparken ihtiyacın olan ilhamı zaten izlediğin filmden alıyorsun. Konsepti, atmosferi, dokuyu, senaryoyu gördüğümde aklına birşeyler geliyor. Bende bunu klip senaryosu yazarken yaşıyorum. Soruyorum şarkıyı yapan arkadaşlara, bu şarkıyı yaparken neler hissettin, neler düşündün diyorum. Bana açtığı kapıdan içeri doluyor ilhamlar ve inan bir film senaryosundan çok ve çok daha kolay yazılıyor. Tabi bu bahsettiğim bir hikaye çatısı, kısa film gibi bir yapıda olan klipler için geçerli, diğer tip konusuz kliplerin zaten şu andaki konu ile pek ilgisi yok.

Yani sözüm o ki, ortada var olmayan birşeyi oluşturmaya çalışmak demek sıfırdan başlamak demek ve benim adıma en zoru bu oluyor. Örneğin video görseli hazırlama programlarıyla oynuyorum, diyorum ufaktan birşeyler yapayım ama ne yapabilirsin ki? İllaki bir başlangıç noktan, konseptin olması lazım. Sonra açık bırakıyorum programı dalıyorum internete, mevlana, greenpeace, eski şarkılar vesaire... bir sürü şey yapabilirim diyorum.

Son paragrafı film sancısına ayırayım. İlham denilen meret film işinde vardır doğrudur, hiç olmadık anlarda gelebilir. Gelmediğide olur, ilhamsız senaryoda yazılır, bu senaryo çekilir de (çektim ben böyle senaryolar) ortaya çıkan iş ise bilgisayarın bir köşesine konulur, millete göstermeyi bırak, montajını yapasın gelmez. Bu başlığı gördüğümde benim de aklıma Dude'un attığı link geldi. O yazıyı okumuş ve yazarı haklı bulmuştum. Yazmak için ilham beklememek ayrı, ilhamla gelen bir şeyi yazmak ayrı olgular. Yoksa herkes yazıyor, herkes çekiyor, bence önemli olan insanın arkasında durabileceği, içine tam olarak sinen işler üretmesi, üretemiyorsa bile bu yolda çabalaması.

 
Gönderildi : 03/12/2009 7:56 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Bir kankam animasyon bölümüne girmek istiyordu, hatta girmiş gibiydi. Üzerine çalışmak için bir materyal istiyordu, bir senaryo. Aklımda zerre kadar bir senaryo yazma niyeti yoktu. Aklımda hemen hiçbirşey yoktu. Oturdum yazdım birşeyler ve ortaya çıkan işi çekmek için ölüyorum ama olanağım yetmiyor. Nasıl öyle birşey yazdım hiçbir fikrim yok. Ortaya bir korku/dram çıktı.... Neden böyle birşey çıktı? Bilmiyorum.

Aklımda başka bir hikaye vardı. Senaryolaştırmaya başladım, hemen hemen belliydi tüm ayrıntılar zaten. Ama yazarken hikayenin ortasına hiç aklımda olmayan, hiç planlamadığım bir sekans ekledim. Nereden geldi o fikir bilmiyorum. Niyetim yoktu öyle birşeye.

Bunlar hep ilham dediğimiz şeylerin sonuçları. Ki her ilham teması ortaya iyi birşey çıkarmayabir, bu da ayrı. Ama ilham diye birşey var. Çevremizde dolanıyor,yakalana ne mutlu. Yakalayamayana iyi çalışmalar.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 03/12/2009 8:06 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Sikman bilmiyorum sen film yazıp çektin mi, sanıyorum ki çekmediğinden dolayı olayda bir "aynı açıdan bakmama" durumu var. Kısaca şöyle özetlersek, sen müziği yaparken ihtiyacın olan ilhamı zaten izlediğin filmden alıyorsun. Konsepti, atmosferi, dokuyu, senaryoyu gördüğümde aklına birşeyler geliyor.

Sen klip yaparken öyle oluyor olabilir ama ben film müziği yaparken öyle olmuyor. Eğer yaptığım müzikler iyiyse (ki ben kendimi müzisyen olarak görmüyorum) bu tamamen birikimden ve işi bilmektendir. Yoksa ilham gelsin diye oturup bekleseydim şimdiye kadar film müziği falan yapamazdım. İş hep kısa sürede istendiği için ortada ilham milham yoktur, o anda ne çıkarsa bahtına artık o görüntünün. Filmi izleyip ilham aldığım falan da yok. Tamamen profesyonelce filmin ne ihtiyacı olduğuna bakmak için izlerim o kadar. Hiç görüntü olmadan bir sürü şey yaptım, onlar da tamamen profesyonelce yapılmış şeyler. Bence yaptığım en iyi müziği 5 dakikada yaptım, o da tamamen filmin şansı.

Görkem,

Ben yapamıyorsan yeteneksizsin derken seni kastetmiyordum, genel bir söylemdi o yani. Yoksa senin ne kadar müzisyen, ne kadar yazar olduğunu bilmiyorum ve bilsem de kimse hakkında öyle konuşma hakkım yoktur direkt olarak. Sen çalışmadan da 5 dakikada Smells Like Teen Spirit yazılabilir o anlık diyorsun ama yanlış. O anlık değil o iş. Birikim ve birikimin üzerine çalışma meselesi. İlham dediğin şey bunun üzerine gelir eğer gelirse. Ama çalışmazsan ilham milham gelmez kardeşim. O anlık gelen ilham için çok şey biriktirmen, çok şey dinlemen, gözlemlemen ve uğraşman gerekir.

Bir adam bir ustaya gider ve usta şunu ötekine tuttururmusun der. Usta tamam der alır beş dakikada yapar verir. Adam borcunu sorar, usta 100 lira der. Adam, ya usta beş dakikalık iş için 100 lira çok değil mi deyince usta, "5 dakika değil, 30 sene artı 5 dakika" der. Yani öyle aldım gitarı elime birden yazdım falan işin arka planını düşünmeyenler için güzel romantik hikaye. Ama bilen bilir ki o iş öyle değil.

He herkes çalışıyor ama biri Smells Like'ı yazıyorsa o da yetenektir kardeşim. Benim bunun için diretmem, yeteneği olmayan adam bu işleri öyle kolay sanmasın. Her eline gitarı alan, her eline kamerayı alan "yaparım" bellemesin diyedir. Varsa zaten yaparsın, yoksa boşuna uğraşmasın. Sanat ile zanaatı da ayırsın.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 03/12/2009 8:45 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Oooo, şimdi iş değişti sickman. O dediğin 30 sene + 5 dakika olayına tamamen katılıyorum, boynum kıldan ince. Bu bir.

İkincisi, mesele tabii ki kişisel değil. Kişisel olarak bana söylememişsindir mutlaka ama genel olarak verdiğin kapsama ben giriyorum. İtiraf edebilmek lazım. 🙂

Yeteneği olmayan adam yapamaz, yine katılıyorum. "Her eline gitarı alan, her eline kamerayı alan "yaparım" bellemesin diyedir. Varsa zaten yaparsın, yoksa boşuna uğraşmasın. Sanat ile zanaatı da ayırsın." diyorsun haklısın bence de.

Yetenek yoksa ilham zaten yoktur ki. Yetenek yoksa o kişiye ilham gelmesi diye birşey olamaz. İlham dediğin şey, zaten belli bir ölçüde yeteneği olana gelir. İlham bir ölçüde, kaba tanımla "kişinin yeteneğinin izin verdiği beceriyi göstermesine önayak olan, meyil veren duygu patlaması" gibi tanımlayabiliriz. Yeteneği olmayan insan, yaşadığı duygu patlamasını nasıl dışa vuracağını bilemez ki. Ama duygusal bir anlatıma olanak veren (bu sanat oluyor zaten) bir beceriniz varsa o duygu patlaması açığa çıkar.

Üçüncüsü sana katılmadığım konuyu şu:

Biri accayip yeteneklidir "bir manzaradan hatıra anma şarkısı" yapayım der ve oturur, çalışır yapar. İş harika bir iş olur. Tamam, sorun yok. Ama bazen birşey olur, sanatçı birşey yazmaya başlar, o an neden öyle birşey yazdığını bile bilmez. Başını yazarken sonu hakkında hiçbir fikri yoktur. Kafası güzeldir, ayılınca yaptığı işi bile hatırlamayabilir. Bunu yaşayamamak, "sanatçının üretememe krizi"nden farklı birşey. Eksikliği kişiyi öldürmez ama varlığı büyük bir hediyedir.

Ve o duygu yoğunluğu o an'a aittir. Tekrarı olmaz. Bir sanatçı, bir sanat eseri yaratırken o anki üretken halin aynısını tekrar yaşayamaz. Her sanat eseri tektir. Kurt Cobain bir Come as you are daha yapamaz. İşte bu yaratacılığı olanaklı kılan ilham dediğimiz şeydir.

Garip bir durum da çıktı, ben kendimden örnek verdim sonra sanat manat dedim, yanlış anlaşılmaz umarım. O ilham denen şeyin benzerini ustaların milyonda bir yeteneğine sahip biri de yaşayabilir ve ortaya fena olmayan birşey çıkablir. Bir ömür çalışabilirsek belki yeteneğimizin yetersizliğini kapatabilir ve kayda değer birşeyler çıkarırırz.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 03/12/2009 9:21 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Bak şimdi ne güzel başlamıştın yine yanlış yola sapıyorsun habire :D.

Birincisi bırak dediğimiz olay şudur. Bırak yani zorlama, sen evinde gitar çal benim gibi kendi kendine. İlla ben de ortaya mal koyacağım diye zorlama kendini. Yap evinde takıl sen yine. Olay budur. Yoksa kimse gitarı bırakmasın kardeşim, yaşama sevincidir bazı yerde sanat amatör de olsa.

İkincisini sonra yazıcam artık.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 03/12/2009 11:00 pm
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

İlham ve doğal yetenek yoksa çalışsan da anca gitar operatörü olursun, sahnede la minör basan adam olursun o kadar. Gerisi yok. Sanat konuşuyoruz, duygu yoğunlunu, hissiyatı bu kadar içinde barındıran bir kavramı makinist işi haline getirmeyelim. Film müziği olayı biraz daha teknik bir mesele olabilir. Ama başlı başına müzik yapmak tamamen his olayı. Öyle tekniklerini geliştirmiş günde 8-10 saat çalışmış adamlar biiyorumki ruh yok ama his yok çaldığı şeyin içinde. Ben ...mış gibi filminin müziğini tek bir kerede gitar öylesine tesadüfen elime almışken yapıverdim. Sözleriyle beraber geldi. Bir yerden bakarsan ben bile yapmadım sanki. Hah işte sonrasında da işin içine düzenlemeler şurda şunu bassak burda major yapsak olayları girdi. Ortada bir mış gibi şarkısı olmasaydı neyin neresine ne basacaktık? Parça güzel olmayabilir. Ama ortaya çıkan bir şey var sonuçta. Sonra benim müzik ve gitar disiplinini gözüm yemedi bıraktım. Hele hele müziği teknik gam çalışmalarıyla saçma sapan melodiler üretilen antremanlarla boğamazdım. Ne zaman egzersiz için elimi atsam hep doğaçlama şeyler çalardım. Şimdi teknik olarak zayıfım ama hala elimi klavyeye attığımda doğaçlama şeyler çalabiliyorum. Ne mutlu bana...

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 04/12/2009 12:39 am
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Siz tam anlamıyla bir “beste fabrikası”sınız. Nasıl oluyor da bu kadar çok beste yapabiliyorsunuz?
Serdar Ortaç: Öncelikle ilham denilen şeye inanmıyorum. “İlham yoksa sen nasıl yazıyorsun?” diyorlar. Cevabım basit: Çok çalışıyorum. Bestenin şekillenme döneminde uyak kitapları, şiir antolojileri okuyorum. Bu bir seçim aslında. Allah yoluyla gelen bir yeteneğin varsa önünde iki seçenek vardır: Birincisi “Nasıl olsa ilham gelir. Ben sanatçıyım” deyip öylece durmak, ikincisi ise bu yeteneği bir adım ileri götürmek için çalışmak. “B şıkkı” diyorum.

Sanatçılardan “Beste yapacağım dönemlerde uykularım kaçar, ses kayıt cihazımla uyurum” gibi açıklamalar duymuşuzdur. Siz beste yaparken neler yaşıyorsunuz?
SO: Sanatçılar kendilerini farklı göstermekten hoşlanırlar. Hikayeler uydururlar çünkü değişik olmakla gurur duyarlar. Bahsettiğiniz açıklamalar buradan çıkmıştır. Ben farklı bir adam olduğumu zaten biliyorum. Beste yaparken ilham gelmesi denilen garip hallere düşmüyorum. Bir profesör gibi araştırıyorum, okuyorum ve yaratıyorum.

 
Gönderildi : 09/12/2009 4:32 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösteriyor, Serdar Ortaç bir kere göstermiş ama onu da yarım yamalak işte anca o kadar.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 09/12/2009 4:51 pm
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Bence iş artık bu noktadan sonra duygu mühendisliği alanına giriyor.

 
Gönderildi : 09/12/2009 4:53 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Müziği icad edenlerin, klasikçilerin neredeyse tamamı sipariş üzerine beste yapıyordu. Biraz da bu tarafından bakın. Ortaya çıkan işin kalitesi ilhamla mı alakalı yoksa kişinin yeteneğiyle mi belli olur o zaman. Serdar Ortaç'ın yaptığına mühendislik denecekse eğer Ar-Ge mühendisliğidir o. Arakla-Getir mühendisliği. Gerek yok şimdi çaldığı Arap şarkılarının youtube linklerini vermeye.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 09/12/2009 5:34 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Valla dostlar, öyle sanıyorum ki ilham diye birşeyin varlığını ve üretene ciddi yararı olduğunu iddia eden bir tek ben varım.
Eh, yanılıyorumdur o zaman, ne diyeyim? İlham diye birşey yoktur belki de. ??

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 09/12/2009 6:44 pm
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Sanki, ilham ile çalışmak birbirinin tamamen zıttıymış gibi bir algı doğdu bu başlıkta. İlhamın gerekli/var olduğunu savunanlar, sanki çalışmayı hiç önemsemiyorlarmış gibi sanılıyor ya da tam tersi. Birini kabul etmek, diğerini topyekun reddetmek anlamına gelmiyor ki, en azından gelmemeli. Benim için gelmiyor. Ben ilhamı çok önemsiyorum. Başka adlar altında da bunu formüle edebiliriz, ama böyle bir gücün varlığını asla inkâr etmiyorum. Hissediyorum, öyleyse varım. Rendekar elbette haklıydı ama eminim bu söz de onu bozmayacaktır.

İlhamın varlığını ve gücünü kabul ederken, ilhamı kontrol etmek ve yıldırımı tek bir noktaya toplayabilen paratoner gibi odaklayabilmek için gerekli olan yoğunlaşmayı (yani çalışma gerekliliği) mefhumunu da göz ardı etmiş olmuyorum. Bunlar birbirini tamamlıyorlar, birbirlerini olumsuzlamıyorlar.

Cesur Yeni Dünya'da geçer bu duygu mühendisliği sözü. Ütopik bir ülkede yaşayan insanlar müzik dinlemezler, kitap okumazlar. Yasaktır. Bunun yerine, insanlara, bu nesnelerin verdiği hisleri verecek bir meslek grubu icat edilmiştir. Duygu mühendisleri bu işi yapar. İşte ben, Serdar Ortaç gibi arkadaşların, birer duygu mühendisi olduklarını düşünüyorum: "x'e ne verirsem y nasıl bir sonuç verir." Böyle mi oluyor? Eh, ben böylesini almayayım. Ben, "x'e ne verirsem vereyim, y istediğini alabilir," diyenlerin yanındayım.
Müziği icad edenlerin, klasikçilerin neredeyse tamamı sipariş üzerine beste yapıyordu. Ortaya çıkan işin kalitesi ilhamla mı alakalı yoksa kişinin yeteneğiyle mi belli olur o zaman.
Siparişle beste yapmak başka bir şey, siparişle duygu üretmek başka bir şey. Mozart'a "İnsanların sabah kalktıklarında sanki birazdan öleceklermiş gibi yas tutmalarını sağlayacak hüzünlü bir beste" siparişi mi geliyordu yoksa beste siparişi mi? Ben bunun, ilham denen gücün varlığını yok eden bir kanıt olarak görmüyorum. Siparişle yapılan bestelerin, siparişle yapılmayan bestelere göre az ilham içerdiğini ya da içermediğini söyleyebilecek bir kanıtımız yok çünkü. Kaldı ki, siparişle kitap da yazdırılıyor, resim de çizdiriyorlar. Klasik döneme gitmeye de gerek yok.

Ortaya çıkan işin kalitesinin ne ilhamla ne de yetenekle ilgisi vardır, ortaya çıkan işin kalitesi Mozart'la ilgilidir. Onun ilhamı, yeteneği, çalışması, yoğunlaşması, deliliği vs. vs. Mozart'ı bir bütün olarak görmeyi öneriyorum, ilham ya da yetenek ya da çalışma şevkinin haricinde.

 
Gönderildi : 09/12/2009 6:55 pm
Sayfa 2 / 3
Paylaş: