Forum

İlginç / Faydalı / ...
 

[Sabit] İlginç / Faydalı / Güzel Web Siteleri

538 Gönderi
70 Üyeler
2 Reactions
118.9 K Görüntüleme
(@baco)
Gönderi: 0
 

http://www.diyadinnet.com/SaglikBilgisi-105&Saglik=penis-k%C4%B1r%C4%B1lmas%C4%B1

Ne alaka diyeceksiniz, Greys Anatomy'de varmış bu hafta olay olmuş da. Ben de aradım harbi böyle birşey varmış 😀

- baço

 
Gönderildi : 25/01/2009 12:52 am
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Reşat Çalışlar'ın internet Dünyasındaki Yeri (ve önemi)

http://rcalislar.blogspot.com/

Oral Çalışlar'ın oğlu. 25 Ocak 2009 (dün) akşamı TRT2’de “Ayrıntı” programında canlı konuktu. –Parmağımla bastırdım kıpırdadı. Gerçekten canlı olmalıydı. Sunucunun “canlı bu abi, canlı, internetten yeni çıktı” demesiyle gerçekten programın canlı olduğuna inandım- Oral Çalışlar’ın oğluymuş. İnternet ve insan ilişkileri, blog dünyası, forumlar vs. üzerine konuştu. Ekşi Sözlük’ün zekice ve sarkastik bir dil kullanmasından tutun da, Alman bloglarının ne kadar naif ve sıradan, zeka üzerine hiçbir parıltı göstermemesine, Arjantin internetinin ilericiliğine kadar birçok şey söyledi. Baktım böyle bir de sitesi varmış. Ekşi Sözlük’de adına 17 sayfalık entry açılmış.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 26/01/2009 9:32 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

En sevdiği yazarların arasında Cem Şancı'nın olması ve yazılarına seçtiği başlıklara bakarsak, en az Cem Şancı kadar dangoz bir adam olduğunu söyleyebiliriz sanırım..
Evliliği Pahalı Ama Kaliteli Seks Olarak Görmek yazısının ilk paragrafı da bunu doğrular nitelikte.. O kadar boş vaktim var ama bu adamın yazılarına harcamak istemiyor o bombombomboş dakkaları, Cem Şancı'ya harcadık zamanında..

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 26/01/2009 9:41 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Güzel demişsin, fikir jimnastiği yapıyoruz.

Ayrıca "Ekşi Sözlük"ü tanımlarken “sarkastik bir dil kullanıyorlar” demesi, ‘sarkastik’ kelimesini kullanması bilinçli bir tercih miydi diye merak ettim. Çünkü dilimizde böyle bir kelime yok ve bu tür kelimelere daha çok ekşi sözlük gibi siteler bir tanımlama getiriyor. Onları kendi silahlarıyla mı vurmak istedi? Yoksa O da onların getirdiği tanımlamanın bir kurbanı mı oldu merak ettim. Böyle bir söyleşide ilk şık şık kaçmayacağından –bunu düşünmemiş olabilir mi sevgili okur?- ikinci şık doğru ise O’nun adına vahim bir durumdur.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 26/01/2009 9:48 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

"Sarcasm"'ın Türkçesi var yau, en azından Arapçası var. İğneleyici konuşma veya istihza, alaycılık vs.. Böyle insanlardan beklemem ama..

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 26/01/2009 10:08 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Hehehe
http://www.truechristian.com/earthflat.html

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 29/01/2009 6:09 am
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Biraz daha akıllı usluları için > http://www.theflatearthsociety.org/

Hamiş: Akıllı uslu mu demişim? Lafımı geri alıyorum. Mockuforum diyelim.

FAQ (SSS)'dan alıntı:
Q: "What's underneath the Earth?" aka "What's on the bottom?" aka "What's on the other side?" (S: "Dünya'nın aşağısında ne var? Yani, "Altta ne var?" Ya da "Diğer tarafta ne var?")

A: This is unknown. Some believe it to be just rocks, while others believe the Earth rests on the back of four elephants and a turtle. (Y: Bu bilinmiyor. Bazıları kaya olduğuna inanıyor bazıları da Dünya'nın dört filin ve bir kaplumbağanın sırtında durduğuna inanıyor.)

 
Gönderildi : 29/01/2009 3:51 pm
(@baco)
Gönderi: 0
 

Aslında bunlar simgesel anlatımdan doğmuş sonra bilgiler yitirilince doğrudan ilk anlamlarıyla saçma bir şekilde kalakalmış benzetmeler. Mesela aslında o dünya 4 filin bir de kaplumbağanın üzerindedir diyen bir bilgedir muhtemelen. 4 fil ile 4 güçlü bilimi, kaplumbağa ile de zamanı temsil etmiştir felan filan.

Bir de bu düzdünyacıların birçok teorisini okumuştum üç aşağı beş yukarı zorlaya zorlaya tüm küre etkilerine kubidik açıklamalar getiriyorlar fakat şunu hatırlayamadım, dünyanın bir yerinden başlayıp gidince başladığın yere dönme olayını nasıl "çözmüşlerdi" bunlar?

- baço

 
Gönderildi : 29/01/2009 5:01 pm
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

fakat şunu hatırlayamadım, dünyanın bir yerinden başlayıp gidince başladığın yere dönme olayını nasıl "çözmüşlerdi" bunlar?
Q: "When traveling in a straight direction, you will always reach the same point on the globe from where you started. How can this happen if the world is flat?" (Kısaca: Hep dikine gidersen başladığın yere dönersin. Dünya düz ise bu nasıl mümkün?)

A: You need to have evidence for this to be true. Also, define "straight." Remember, the northern point on the compass is, under most circumstances (unless near the center or deep in the ice wall), pointing toward the center of the Earth. If you follow your compass due east or due west, ending up at the same point you started from, you've just gone around the world in a circle. Thus, circumnavigation is possible on FE. (Bunun doğru olması için kanıta ihtiyacınız var. Ayrıca "dikine" ne demek. Pusulanın kuzeyi gösteren noktasının, birçok koşulda (Dünya'nın merkezine yakın ya da buz dağının derinlerinde olmadıkça) Dünya'nın merkezini işaret ettiğini unutmayın. Eğer pusulanızı takip edip doğuya ya da batıya giderseniz, başladığınız yere geri gelirsiniz. Dünya'nın etrafında bir daire çizerek dönmüş olursunuz. Sonuçta, çevresini dolaşarak yön bulma eylemi Düz Dünya teorisinde de geçerlidir).

 
Gönderildi : 29/01/2009 5:19 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Bi dakka ben siteyi geyik sanıyordum. Bu adamlar ciddi ciddi tartışmıyor değil mi bunları? Yani yerçekimi yok aslında dünya 9.81m/s hızla yukarıya doğru hareket ediyor falan diye iddia ediyorlar sonra da kanıt bulmaya çalışıyorlar falan ama ben eğlence için yapıyorlar sanıyordum uncyclopedia vs. tarzı.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 29/01/2009 5:37 pm
(@baco)
Gönderi: 0
 

ipse dixit hocam 🙂 Bi dakika bilmeyenler için o hikayeyi bulayım... Atlantis dergisini okuyan vardıysa bilir bunu. Okumadıysanız okuyun süperdir 🙂

stanislaw spilhaus, gençliğinden beri kendini bilime adamıştı. bu konudaki merakı lisedeki bir fizik hocasından kaynaklanıyordu. bir derste,
-"ipse dixit", yani "o böyle dedi," dedi. hakim güçler bu cümleyle asırlarca bilimin gelişmesini engellediler. kimdi bu "o". çoğunuz onu felsefeden tanırsınız: aristo.

"onun teorisine göre güneş ve yıldızlar dünyanın çevresinde dönüyordu. aristo maddenin küçük parçacıklardan meydana geldiğini, yani atomu, inkar ediyordu. aristo konuya dini açıdan yaklaşarak evrenin üstün bir güç tarafından yoktan var edildiğini savunuyordu.

"teorileri incil'e tamamen uyduğu için hıristiyan dünyası bunlara sahip çıktı. böylece aristo'yu inkar, dini inkar manasına gelmeye başladı. her yeni fikre ipse dixit diye karşı çıkılıyordu. karşı çıkanlar ise yargılanıyordu. örneğin galileo.

"bütün bunları size, ipse dixit sözünden, yani önyargılı fikirlerden uzak durmanız için anlattım. galileo'nun dediği gibi doğruyu bulmanın tek yolu, "denemek tekrar denemektir.""

işte stan'ın kariyeri bu sözle şekillendi. henüz 25 yaşındayken einstein teorisini yıkan bir teoriyle şimşekleri üstüne çekti. hocaları tarafından alaya alındı. ama üç yıl sonra bir grup japon bilim adamı aynı sonucu bulunca gözler stanislaw'a çevrildi. fakat bu sefer stan teorinin yanlış olduğunu açıkladı ve ikinci kez meslektaşlarının tepkisini çekti. altı ay sonra japon ekibi de aynı sonuca ulaşınca stan'ın dehası anlaşıldı ve stan hızla yükselmeye başladı. 32 yaşında evlendi ve endüstri alanındaki buluşlarıyla zengin oldu. yeni bir mikroskop üzerinde çalışıyordu. o güne kadar yapılmışların en iyisi. bunun nedeni ise yıllarca kendinden önceki bilim adamlarının verilerine dayanarak atomun üzerine çalışmış olması ama atomu hiç görmemiş olmasıydı. bir anlamda o da, ipse dixitin tuzağına düşmüştü. çalışmasının en yoğun olduğu an karısı ona birinin onu görmek için geldiğini söyledi. stan oturma odasına geçtiğinde oldukça şaşırdı, çünkü odada onu bekleyen adam onun lisedeki fizik hocasıydı.

-"...öldü sanıyordun. bunu söylemekten çekinme, stan. bazen benim gibi bir ihtiyarın da köşesinden çıkmasını gerektiren durumlar oluyor."

eski hocası stan'a bazı önemli şeyleri görmesi gerektiğini söyledi ve üç saatini istedi. dışarıda onları bir limuzin bekliyordu.
-"güzel araba değil mi? ne yazık ki benim değil. nasıl derler, firmanın arabası."
-"ne firması?"
-"ipse dixit. sana sonra açıklarım."

arabaya bindiler ve yola çıktılar. camlar stan'ın ilgisini çekti. dışarıyı göremiyordu. bir süre sonra bir yeraltı garajında durdular. stan geldikleri araba ve çevresindeki arabaların plakalarının olmadığını fark etti.

-"neredeyiz biz?"
-"ipse dixit'in merkezinde"
-"hiç duymadım."
-"oysa uzun zamandır var. kurucularından biri de galileo galilei"

stanislaw iyice şaşırmıştı. alenen kaçırılmış, delilerin içine düşmüştü. binada ilerledikten sonra bir toplantı salonuna girdiler. içerde bir grup insan onları bekliyordu. stan gözlerine inanamıyordu. aralarında devrin en ünlü bilim adamları vardı. kimi fizik, kimi biyoloji alanında nobel kazanmış insanlardı.

-"ailemize hoş geldiniz."
-"pseudonükleer teoriniz için tebrikler."
-"bundan daha iyisini uyduramazdım. dahice!"
-"satacak çok hayal gücünüz var."

stan bu konuşmalara kızmıştı.
-"hayal mi? ne demek istiyorsunuz siz? ben bir şey uydurmuyorum. ben ..."
-"ha! ha! ha! hatırladınız mı çocuklar, ben de ilk geldiğimde böyle konuşmuştum."

bu sırada stan'ın hocası odaya girdi.
"aristo hakkındaki derslerimi hatırlıyor musun, stan?"
-"evet,beni çok etkilenmişti."
-"aristo iki büyük hata yapmıştı..."
-"tabi yapmıştı. hem de ikiden fazla."
-"hayır, sadece iki tane. o dünyanın küre şeklinde olduğundan emindi. hatta çevresini bile hesaplamıştı. ayrıca güneş ve yıldızların bizden çok uzaklarda olduğunu söylüyordu. yanlış! dünya düzdür ve yıldızlar da bizden ancak bir kaç yüz kilometre uzaktadır."
-"ne? ne? pekala, pek eğlenceli bir şaka, ama artık gitmeliyim. mikroskobum beni bekliyor."
-"dur! dialar, lütfen."

oda birden karardı ve ekranda bir fotoğraf belirdi. boşlukta dalgalanan ve içinde tanıdık kıtalar bulunan bir tekerlekti bu. etrafında da aristo'nun okyanus nehri adını verdiği suları tutan dağlar vardı.

-"dünyanın uzaydan çekilen nadir fotoğraflarından biri. 1957'de sputnik çekmişti. fakat sadece ipse dixit'in bazı merkezlerinde var. ne yazık ki dünyanın altında kalan alanı araştırmak için yapılan tüm çalışmalar bir güç alanı ile engellendi."

-"bu da güneş. 980 km uzakta 120 km genişliğinde okyanus nehri'ne paralel dairesel bir yörünge izliyor ve bu da gece-gündüzü meydana getiriyor."

fizik hocası stan'a bazı kağıtlar uzattı.
-"şunlara bir göz at. bu hesapların güneş'i sistemimizin ortasında kabul eden alışılagelmiş inançtan daha sağlam olduğunu göreceksin."

stan kağıtlara göz attı. hesaplar şaşırtıcı bir biçimde doğruydu.
-"yani, size göre galileo, newton, einstein ve diğerleri yanılmış. dünya etrafında tur atan pilotlar yalan söylüyorlar ve uzaydan dünyanın resmini çeken uydular birer hayal ürünü."

-"pilotlar yalan söylemiyor. dünyamızın etrafındaki güç alanı göz aldanmasına neden oluyor. uydulara gelince hepsi birer hile. ama biz bundan memnunuz. sen hiç bir uyduyu uzay boşluğunda uçarken gördün mü? peki ya hiç bir atom bombasını patlarken gördün mü? kısacası bir çok insan görmedikleri şeylere inanıyor.

-"sen de ikinci el bilgiler aldığını inkar edemezsin. galileo ve einstein'a gelince, onlar bizdendi. newton ise bizim fikirlerimizi reddetti, çünkü elinde yanıldığını kanıtlayacak delili yoktu.

-"evet, stan, haklı olduğumuzu gösteren delili bulduğun zaman bize zorluk çıkarabilirsin. newton bunu yapacak düzeyde değildi."

-"beni o düzeyde mi görüyorsunuz? peki nasıl?"

-"mikroskobun, stan. maddenin bir bütün olduğunu gördüğünde bunu bütün dünyaya duyurman her şeyin sonu olabilir."

stan uzun uzun düşündü ve
-"anladığım kadarıyla sizler gerçeğin bekçilerisiniz ve onu saklamakla kalmıyor herkesin tam tersi şeyler söylemesine çalışıyorsunuz. peki neden?"

-"iyi düşün stan. aristo'dan ortaçağa insanlığı düşün. bilim, sanat gelişmedi. insanlar kilisenin baskısını kabul etti. hepsi ipse dixit yüzünden. insanlar yaratılan hakkında yeterli bilgiye sahip olduklarını sanıyorlardı. bir amaçları kalmamıştı.

-"şey, ben .."

-"galileo bunu fark etti ve tamamen uydurma bir teoriyle ortaya çıktı. o hatasını değil, şüpheyi yaymaya çalıştı. bu şüphe de insanlara ilerleme gücü verdi. ipse dixit adını verdiği grup asırlarca görevine devam etti. yanlış ama mantığa uygun teoriler uydurarak insanları araştırmaya yöneltti. bu yüzden sana hayal gücünün geniş olduğunu söyledik. eğer insanlık fizik kurallarının olmadığını, ama ilahi bir yargının olduğunu anlarsa her şey biter.

stan ne söyleyeceğini bilmiyordu.

-"şimdi iki seçeneğin var stan. ilki, keşfini açıklayacaksın ve biz de senin deli olduğunu kanıtlamak için elimizden geleni yapacağız. ikincisi, bize katılıp yeni buluşlar yapacaksın. vicdanın sana doğru yolu gösterecek."

bunlar profesörün son sözleriydi. stan'ı şaşkın ve ümitsiz bir halde evine bıraktılar. stan sadece düşünüyordu. doğruydu, hiç bir atomu görmemişti, ama afrika'yı görmediği halde var olduğunu biliyordu. yoksa yok muydu?

stan son hızla çalışmaya koyuldu. günde 20 saat çalışıyordu. sadece kendinden geçmemek için kısa molalar veriyordu. bir an önce çekirdeğin etrafında dönen elektronları görüp bu kabusu bitirmek istiyordu. bir ay sonra makine bitmiş ve sıra denemeye gelmişti.

stanislaw mikroskobu 1000 kez büyütecek şekilde ayarladı. ve maddenin dokusunu gördü. gücü 100 bin kez artırdı ve molekülleri gördü. 108 e getirdi ve bütün maddeyi gördü. ter içinde kalmıştı. büyütmeyi iki misline çıkardı. madde yine bütündü. tekrar tekrar gücü yükseltti, 1011 e getirdi. artık atomik parçacıkları görmesi gerekiyordu ama madde yine bütün olarak duruyordu. bir kere, bir kez daha, ama madde hala aynı ve devamlıydı.

teorisi, evrenin varlığını açıklayan teorisi, bir bilim-kurgudan ibaretti. stan çıldırmıştı. eline geçirdiği ilk şeyle makineyi parçalamaya başladı. karısı gürültüyü duymuş ve içeri girmişti.

-"stan neler olu..."

sözlerini tamamlayamadan kanlar içinde yere yığıldı. stan karısını öldürmüştü. ona iki seçeneği olduğu söylenmişti, ama bir üçüncüsü daha vardı: yatak odasına doğru koştu ve tabancasını çekmeceden çıkardı. bu üçüncü yol ebedi bir karanlığa doğru gidiyordu. bu yolda, ne formüller, ne de teoriler vardı. tetiği çekti...

bir saniye süren karanlıktan sonra kendisini st. peter'in karşısında buldu. bir sürü anahtar ve kocaman bir defter tutuyordu. defteri karıştırmaya başladı.

-"s.. sp.. spillhouse, stanislaw. bir cinayet ve bir intihar. üzgünüm bay spilhaus, buraya alınamazsınız."

-"fakat ..."

st. peter'in garip el hareketiyle kendini boşlukta buldu. düşüyordu. gittikçe aşağı ve daha aşağı. küçük yıldızların arasından ve göktaşı boyutlarında bir güneşin yanından geçti. düz dünyanın alt tarafına doğru yöneldi. orada onu büyük ve derin bir çukur bekliyordu. zavallı stan! onu orada mızraklı şeytanlar ve alevler bekliyordu.

- baço

 
Gönderildi : 29/01/2009 7:04 pm
(@eserdem)
Gönderi: 0
 

Justin Reed'den sinema filmleri üzerine çalışmalar. örneğin;

tamamı için ➡ http://www.picvi.com/2009/02/02/justin-reed-creatives/

Justin Reed kişisel web sitesi: http://www.justinreedart.com/

cehalet mutluluktur

 
Gönderildi : 04/02/2009 1:48 pm
(@baco)
Gönderi: 0
 

http://www.cevrebeyfilm.com/

Bence baya başarılı...

- baço

 
Gönderildi : 10/02/2009 10:37 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

http://norosirurji.dergisi.org/index.php3

Türk Nöroşirürji Dergisi, Türk Nöroşirürji Derneği'nin resmi yayın organıdır.
Dergimiz geniş bir uluslararası bakış açısı ile nöroşirürjik bilimlerdeki gelişmeleri yansıtmak amacındadır.

Türk Nöroşirürji Dergisi nörolojik cerrahlar ve asistanlar için pratik değeri olan klinik pratikteki gelişmeleri ve nörolojik bilimlerdeki araştırmaları tartışan, hakemlerce değerlendirilmiş makaleleri yayınlayarak nöroşirürji alanındaki son gelişmeleri kapsamlı ve ilgi çekici bir şekilde sunmayı amaçlamaktadır.

(Benim gibi beynin işlevlerine ilgi duyanlar için. Pek bir şeyler anlamasak da kafa açıcı etkisi var)

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 11/02/2009 4:16 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

http://www.cevrebeyfilm.com/

Bence baya başarılı...

Bu tür çabaları desteklemek lazım. İş parayı elinde tutanlara bakıyor. Ya da organize olabilmeye.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 11/02/2009 4:17 pm
Sayfa 15 / 36
Paylaş: