Sinematek Derneği’nin geçmişine baktığımız zaman 1965’ten bu yana uzunca bir tarih dökülüyor önümüze. 12 Eylül’de kapatılan dernek 2000 yılında şuan dernek başkanlığını yapan Yücel Ünlü’nün uğraşları ile tekrar açıldı deniliyor.
Şimdi Sinematek derneğine göz attığımızda dernek yapısından çok uzak bir oluşum ile karşı karşıya kalmak ne kadar üzücü. Dernek başkanının tek elden yönetimi derneği yavaş yavaş çürütmekte gibi görünüyor. Sanki dernek sinemayı korumak ve sevdirmek için değil de, sinemadan insanları uzaklaştırmak için çalışıyor şuan. Derneğin sloganının “herkes sinema yapabilir” olması halinde, dernek yönetimi “ e tabii herkes sinema yapmasın, yoksa biz nasıl para kazanırız” anlayışı ile çalışıyor gibi.
Bunları düşündüren ne peki? Biraz dernek içinde yer alırsanız aynı şeyleri yaşayacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. Eğer size ihtiyaç varsa bir süre dernek yönetimi size kollarını açacaktır, daha sonra dernek başkanı, sizi dernekten uzaklaştırmak için çalışmalarına başlayacaktır. İlk önce disiplinsiz olmakla suçlanacak ardından da sizinle çalışmak istemediğini söyleyecektir dernek başkanı. Bu yöntemle birçok insan dernekten uzaklaştırılmaktadır. Dernek, dernek anlayışından uzak sanki bir ticarethane gibi işletilmektedir.
Sinema için çok önemli bir ismi taşıyan dernek, yönetimin bu şekilde bencilce tavrı yüzünden şuan insan kaybetmeye devam ediyor. Dernek şuan emek sömürmekten başka sinema adına pek bir iş yapmıyor. Anatolian Film Festivali adı altında düzenlenen festivalin dernek başkanın cebini doldurmaktan başka bir amacı da olmadığı söylenebilir.
Atolyelerden birisinin tanitim toplantisina katilmistim.
Anlatimlari cok begendim, yararli ve pratik buldum, atolye kayit formunu gorene kadar.
Ama ic yonetim konusunda fazla bir bilgim yok.
Sinematekle ilgili fazla bilgim olmadığı için söylediklerine pek bir yorum yapamayacağım.
Ve kullandığın başlığın mesajının içeriği ile alakasını da biraz zayıf buldum açıkçası.
Üzücü bir durum olaraktan Sinematek, yozlaşmış bir oluşum olabilir. Ama bu herkesin sinema yapmasını engelleyecek bir durum değildir ki... Aksi durumda da heskes sinema yapabiliyor demek de değildir. Neyse...
Ama en azından kullandığın başlıkla ilgili fikrimi söyleyeyim:
Hayır, herkes sinema yapmasın!
Gerçekten seven, bilen yapsın. Önemseyen yapsın. Ciddiye alan yapsın.
Kötü doktor candan kötü imam dinden eder. Kötü sinemacı da sinemayı seveninden eder ve ediyor zaten.
(Bundan sonrakileri senin mesajına kasten söylemiyorum)
Türkiyede bir sürü destek kuruluşu bir sürü kampanya, yarışma vs. düzenlendi geçmişte. Ve hepsi de tartışmalıdır, eleştirilesidir. Sinema yapmak baştan sona "biri ve birşey gibi görünmek"ten ibaret olmuştur. Nuri Bilge gibi görün kap desteği. Reha Erdem gibi görün al ödülü. Çöplük karıştıran çocuk çek al desteği. Çingene çocuk, köylü çocuk, sakat çocuk, bilmemne çocuk çek, kap ödülü. Kötülüklere hassas gibi görün, kap ödülü. Filmler iyidir, hoştur, alır ödülü eyvallah. Ama iyi çekilmiş ve aslanlar gibi sinematografi sunmuş bir aksiyon ödül alır mı? Hayır. Türkiyede bin tane çöplük karıştıran çocuk filmi var, tek bir tane aslanlar gibi aksiyon yok! Hangini desteklemek daha mantıklı?
Hemen her türlü destek kuruluşuna antipatim var. Kültür Bakanlığı için zaten söylentiler dönüyor. Ne yapacaksan kendin yapacaksın arkadaş... Bana destek veren benden daha öngörülü, daha zeki, daha akıllı, sanata benden daha fazla değer veren biri olmalı ki ben ondan birşey isteyeyim. Gerçekten sinema adına iyi birşeyler yapmaya aday kişileri seçme gücünde bir juri ya da değerlendirme kuruluşu varsa başvururum, benden daha güçlü adaylar varsa da onlar alsın desteği hiç zoruma gitmez. Ama bunu önceden seçmek ve incelemek de zor. O nedenle...
Ki zaten sinema yapacak olan hiçbir destek almadan da yapar. Amatör sinemada esas destek iyi dostlar, yetenekli arkadaşlardır... Bunu bilir bunu söylerim...
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Öncelikle başlıkla ilgili bir açıklama yapayım:
Sinematek Derneğinin sloganı "herkes sinema yapılır" cümlesidir. Başlık buradan yola çıkılarak koyulmuştur. Bunun dışında söylemek istediğim asıl şey, sinema seven insanlara destek verebilecek bir kuruluşun (geçmişi ve ismi açısından da çok önemli bir kuruluş aynı zamanda) bu şekilde eriyip gitmesi üzücü bir durum.
"Kötü doktor candan kötü imam dinden eder. Kötü sinemacı da sinemayı seveninden eder ve ediyor zaten." demişsiniz. Katılıyorum bu lafınıza kesinlikle. Kuruluştan sinema açısından değerli ve yetenekli bir çok insan uzaklaştırılmıştır. Maddi destekten öte bilgi ve teknik destek veren kurumlar sinema açısından da çok önemlidir bence. Tüm bunları göz önüne aldığımda sinematek derneğinin bu şekilde yozlaşması çok üzücü bir durumdur.
İnsanlar yıllarını bu işe veriyor.Çeşitli filmler izliyor, kitaplar okuyor, araştırmalar yapıyor.Ve gerçekten yetenekli insanlar var bunların arasında.Uzun yıllar film çekmiyorlar, kendilerini hazırlıyorlar ve içlerinde patlamaya hazır bir birikim bulunuyor.Filmi çekiyor ve seyirciden rağbet görmüyor.Bunun sebeplerinden biri seyircinin anlayamayacak düzeyde olması.Özellikle Türkiye'de.Çünkü insanlar basit yönetmenlerin basit filmleriyle sıradan düşündürmeyen filmlere alışıyorlar.Sinema eğlence aracı oluyor.Diğer yönetmen yıllarını verdiği filmi çektiğinde ise seyirci filmi anlamıyor ve 50.000 civarında gişeyle vizyondan kalkıyor.Diğer sebebi ise yine bu filmle aynı anda popüler ve vasat filmlerin aynı anda vizyona girmesi.Popüler olan seyirciyi çekiyor, has yönetmen sınıfta kalıyor.Tarihte ve günümüzde bu olay sıkça mevcut.Evet, bu yüzden herkes sinema yapmamalı.Zaten herkes sinema yapamıyor.Sanmayın ki bu site de bir sinema sitesi.Uzun zamandır bu siteyi takip etmeme rağmen bu sitenin bana teknik bilgi ve ekipmanlar dışında bir şey katmadığını gördüm.İnsanlar birkaç teknik bilgi edindikten sonra kendilerini sinemacı sanıyor.Bu kadar kolay değil arkadaşlar.Sinemayı bu kadar düşürmeyin.Herkes Sinema Yapamaz...
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi - Sinema ve Televizyon
Bizim Ekip Yapım Prodüksiyon / Trt Haber
ONUR KURNAZ
[email protected]
İnsanlar yıllarını bu işe veriyor.Çeşitli filmler izliyor, kitaplar okuyor, araştırmalar yapıyor.Ve gerçekten yetenekli insanlar var bunların arasında.Uzun yıllar film çekmiyorlar, kendilerini hazırlıyorlar ve içlerinde patlamaya hazır bir birikim bulunuyor.Filmi çekiyor ve seyirciden rağbet görmüyor.Bunun sebeplerinden biri seyircinin anlayamayacak düzeyde olması.Özellikle Türkiye'de.Çünkü insanlar basit yönetmenlerin basit filmleriyle sıradan düşündürmeyen filmlere alışıyorlar.Sinema eğlence aracı oluyor.Diğer yönetmen yıllarını verdiği filmi çektiğinde ise seyirci filmi anlamıyor ve 50.000 civarında gişeyle vizyondan kalkıyor.Diğer sebebi ise yine bu filmle aynı anda popüler ve vasat filmlerin aynı anda vizyona girmesi.Popüler olan seyirciyi çekiyor, has yönetmen sınıfta kalıyor.Tarihte ve günümüzde bu olay sıkça mevcut.Evet, bu yüzden herkes sinema yapmamalı.Zaten herkes sinema yapamıyor.Sanmayın ki bu site de bir sinema sitesi.Uzun zamandır bu siteyi takip etmeme rağmen bu sitenin bana teknik bilgi ve ekipmanlar dışında bir şey katmadığını gördüm.İnsanlar birkaç teknik bilgi edindikten sonra kendilerini sinemacı sanıyor.Bu kadar kolay değil arkadaşlar.Sinemayı bu kadar düşürmeyin.Herkes Sinema Yapamaz...
bu zihniyet Osmanlıyı batıran zihniyet, kendin yaz kendin oku, kendin çek kendin izle, halkla aydın arasındaki uçurum büyüsün, halkı küçümse vs vs.
halkın yapmadığı hiçbir şey ayakta kalamaz adamım, aslolan halktır, bir aydının birincil görevi de(din görevlisi, öğretmen, doktor, yazar çizer, yönetmen vs.) halka ayna tutmaktır, çünkü aydın bilir halk nerededir, nereye gitmektedir, ama halk bunu göremez, sen ne yaparsın aydın olarak halka kendisini gösterirsin, o da kendine çeki düzen verir, gelişim dediğimiz şeyi yaşar 🙂
ben kendim için yapacam diye tutturursan sanatı, anca kendini aydınlatırsın, kimse de senin sıfatına bir an olsun durup bakmaz, sen de sana bakmadılar diye kimseyi küçümseyemezsin 🙂
bu arada film çekmeye çalışan insanlara yok efendim çekemezsin birikimin yetmez diyen arkadaşlara bir şey söylemek istiyorum, bizden bu kadar korkmayınız efendim 🙂
bu arada film çekmeye çalışan insanlara yok efendim çekemezsin birikimin yetmez diyen arkadaşlara bir şey söylemek istiyorum, ..
yapma / yapamazsin diyenler insanin sevkini artiriyor
Öncelikle sinema çok komplike bir iş, bir ucundan tutup diğer ucunu-uçlarını görmezden gelinebilecek bir iş değil. Çok bilinmeyenli bir denklem, her denklemini kendi içinde çözmek her denklemde birim sonuca ulaşmak ve elde edilen her sonuç ile ana eşittir işaretinin karşılığını bulmak zorundasın. Ben herkes sinema yapmayan diyenleride, herkes yapabilir diyenleride bu denklem içinde bir görevli olarak görüyorum ama bizim sinemamizda ister kısa-film olsun, ister uzun-metraj olsun temel sorunun üretmek anlamında çalışmayı sevmemizden ve zorluklara karşı hemen teslim bayrağı çekmemizden ötürü geliştiğini, eleştiren ile eleştirilen arasında bir tür iletişimsizlik sorunu olarak görüyorum. Türklerin / halkın kalite anlayışı olmaması, sıradan şeylerden hoşlanması vs vs bir sürü yaklaşımı da çok yanlış buluyorum. Öncelikle kaliteli iş çıkaracaksın bak ister turk ister hintli ister amerikalı nasıl hemen fark ediyor kaliteyi. Kalite bir lüks değil bir ihtiyaç ama biz onu lüks olarak algılıyoruz. Ama kaliteli iş sadece bir köşesinden olmuyor, sadece konuşarak da olmuyor... Biz ne kadar doğuştan gelen yeteneğe ve kadere inansakta, kader ve yetenek geliştirilebilir şeylerdir ve her zaman savunurum sonuna kadar ;
bu işte % 90 çalışmak, %10 yetenek geçerlidir.
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
Konu alakasız yerlere gelmiş.Bilmiyorum ne kadar sinema sektörünün içindesiniz yada sinema kültürünüz ne derecede bunları bilemem.Söylediklerimin arkasındayım herkes sinema yapmamalı, kaliteyi düşüreceksen hiç yapmayacaksın.Çünkü bu senin ülkenin sanat ve kültür anlayışını belirliyor.Neden dünyanın en kötü filmleri arasında bizim 5 filmimiz var? Sebebini düşündünüz mü hiç? Sakın bana beklentiler vs. demeyin.Halk bunu istemiyor, halka bunlar yedirilmeye çalışılıyor.Keşke sizler kadar umutlu olabilsem ve herkes film çeksin diyebilseydim.Eğer benim bir ütopyam olsaydı o ütopyada bunu yapardım, insanlar mutlu olsun kafalarındakini canlandırsınlar diye.Ancak olay insanların karşısına sunulduğunda hem sanat camiasında hem de uluslararası kulvarda kendi sinema sektörünüzün yara alma riski var.Rastgele konuşmamak gerek...Saygılar...
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi - Sinema ve Televizyon
Bizim Ekip Yapım Prodüksiyon / Trt Haber
ONUR KURNAZ
[email protected]
Sevgili Onur Kurnaz bu paradox bitmez tükenmez. " Herkes sinema yapabilsin " ile " Herkes sinema yapmalı" aynı gibi görünsede birbirinden farklı durumlar. Evet herkes sinema yapabilsin üretim olsun ama kaliteye gelince bizde yapılan işin hemen servis edilmesi ile ilgili garip bir aymazlık ( utanmazlık demiyorum ) ve garip bir cesaret var. bizim görsel ve işitel sanatlarımızın hepsinde var bu durum. Sinema - muzik bu konuda en yaralı olanları fakat tüm sanat dallarında olduğu gibi kalitesiz işinde hemen elendiği güzel bir mimarisi var bu işin. Bir de unutulmaması gereken bir durum var ki bence en önemlisi o.
şimdi örnek aldığımız takip ettiğimiz kültürlere bakalım, bu adamlar kamera icat edildiğinden beri idman etüd yapıyorlar, biz ne yapıyoruz güzeli görünce hemen aynısından yapmak istiyoruz ama olmuyor. Yavaş yavaş , çalışa çalışa... Aradaki fark evet uzak ara görünüyor ama bu yarışta kalmak için " herkes sinema yapmamalı" nın arkasına sığınırsak zaten vasatın altında olan üretimiz, olmaz olamaz hale gelir diye düşünüyorum.
Yine başa dönersek herkes sinema yapabilsin ama yaptığını servis etmeden önce kendi eleştirisini kendi yapsın, eğer "evet oldu" diyorsa servis etsin yok en ufak bir şüphe ve bir çalışma disiplini varsa baştan yapsın. Ama boş oturmasın. Şimdi gerek profesyonel gerekse amatör, gerek kısafilm, gerekse uzun metraj servis edilmiş görüntülere eleştiriler yapılıyor haklı haksız bu kısıma bir sey demiyorum beni üzen eleştirilere verilen ve her nasılsa haklı görülen cevaplar. Hepsini hepimiz biliyoruz ben hatırlatayım;
- para yoktu, zaman yoktu, her seyi kendim yaptım ama kurgu programlarını bilmiyorum, kimse yardım etmedi, evet sesten anlamıyorum, oyuncu kötüydü, makinam yetersizdi, ışık yoktu vs vs vs
yani aslında bunlar olsa !!!! peki bunları kim sağlayacak ???? Ayrıca madem bu kadar eleştirileri haklı buluyorsun hepsine cevabın var ( filmi yapana soyluyorum size değil ) peki niye servis etin filmi niye kendi arşivine atıp notlarını alıp yeniden başlamadın. Niye mi? Yine tekrarlıyorum çalışmayı sevmiyoruz,
kendi yapmadığımız işleri anlatmayı seviyoruz ve makina techisat bağımlısıyız. Örnek veriyorum, 5 kişiyi toplayıp pikniğe götüremeyen adam yönetmenliğe soyunuyor. Sanıyor ki okurum, izlerim, uygularım. Ama lafını oyuncusuna geciremiyor, ışıkçıya kurgucuya.
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
Sevgili Onur Kurnaz bu paradox bitmez tükenmez. " Herkes sinema yapabilsin " ile " Herkes sinema yapmalı" aynı gibi görünsede birbirinden farklı durumlar. Evet herkes sinema yapabilsin üretim olsun ama kaliteye gelince bizde yapılan işin hemen servis edilmesi ile ilgili garip bir aymazlık ( utanmazlık demiyorum ) ve garip bir cesaret var. bizim görsel ve işitel sanatlarımızın hepsinde var bu durum. Sinema - muzik bu konuda en yaralı olanları fakat tüm sanat dallarında olduğu gibi kalitesiz işinde hemen elendiği güzel bir mimarisi var bu işin. Bir de unutulmaması gereken bir durum var ki bence en önemlisi o.
şimdi örnek aldığımız takip ettiğimiz kültürlere bakalım, bu adamlar kamera icat edildiğinden beri idman etüd yapıyorlar, biz ne yapıyoruz güzeli görünce hemen aynısından yapmak istiyoruz ama olmuyor. Yavaş yavaş , çalışa çalışa... Aradaki fark evet uzak ara görünüyor ama bu yarışta kalmak için " herkes sinema yapmamalı" nın arkasına sığınırsak zaten vasatın altında olan üretimiz, olmaz olamaz hale gelir diye düşünüyorum.
Yine başa dönersek herkes sinema yapabilsin ama yaptığını servis etmeden önce kendi eleştirisini kendi yapsın, eğer "evet oldu" diyorsa servis etsin yok en ufak bir şüphe ve bir çalışma disiplini varsa baştan yapsın. Ama boş oturmasın. Şimdi gerek profesyonel gerekse amatör, gerek kısafilm, gerekse uzun metraj servis edilmiş görüntülere eleştiriler yapılıyor haklı haksız bu kısıma bir sey demiyorum beni üzen eleştirilere verilen ve her nasılsa haklı görülen cevaplar. Hepsini hepimiz biliyoruz ben hatırlatayım;
- para yoktu, zaman yoktu, her seyi kendim yaptım ama kurgu programlarını bilmiyorum, kimse yardım etmedi, evet sesten anlamıyorum, oyuncu kötüydü, makinam yetersizdi, ışık yoktu vs vs vs
yani aslında bunlar olsa !!!! peki bunları kim sağlayacak ???? Ayrıca madem bu kadar eleştirileri haklı buluyorsun hepsine cevabın var ( filmi yapana soyluyorum size değil ) peki niye servis etin filmi niye kendi arşivine atıp notlarını alıp yeniden başlamadın. Niye mi? Yine tekrarlıyorum çalışmayı sevmiyoruz,
kendi yapmadığımız işleri anlatmayı seviyoruz ve makina techisat bağımlısıyız. Örnek veriyorum, 5 kişiyi toplayıp pikniğe götüremeyen adam yönetmenliğe soyunuyor. Sanıyor ki okurum, izlerim, uygularım. Ama lafını oyuncusuna geciremiyor, ışıkçıya kurgucuya.
aynen katılıyorum, son cümle de Başbakanımızın 3 koyunu güdemeyen adam lafını hatırlattı :DDD
Sinematek Derneği 1999 yılında yeniden açıldı ve Kurucu başkanlığını yapan Yücel Ünlü sürdürüyor.
1965 te açılan Türk Sinematek Derneği'dir ve onun devamı değildir ve Sinematek Derneği'nin bununla sadece anlayış bir bağı vardır.
13 yıllık dernekten dernek içinde eğitim almış öğrencilerimizin yönettiği yüzlerce kısa film ve 5 adet uzun metraj film yapılmıştır.
"Herkes Sinema Yapabilir" derneğin sloganıdır. Bunu herkes yanlış anlayıp "herkes yönetmen olabilir" sanmaktadır. Bir sanatın / filmin içinde yer almakdır asıl amaç. Bazen yönetmen, senarist, ışıkçı, sesçi, set işçisi, setin şoförü olmaktır.
Derneğe üye olmanın şartı "bir filmde adınızın yer alması"dır.
Her dernek üyelerinin çıkarlarını korur ve hedefleri vardır, bunlar tüzüklerinde yazılıdır. Derneklerin amacı para kazanmak değil, üyeleriyle, katılanlarıyla hedeflerine ulaşmaktır.
Bu konu başlığını açan da, belli ki dernekten atılmış bir üyemizdir. "Atıldığın yeri aşağıla, atan kişiyi aşağıla, küfret" mantığı gütmektedir.
Belli ki dernek içinde yer alıp amaca hizmet etmeyen davranışlar sergileyip atılmışlardır. Derneği keyfi kullanmışlardır.
Dernek yıllardır aynı yerde ve ayakta kalmaya çalışıyor. Eğitmenlerinin ücretini ödeyemediği zamanlar bile oluyor. Dernekte kimsenin cebine para doldurduğu filan da yok. Aksine ticarethane gibi işletilseydi doğru dürüst 3-5 katlı bir yer edinirdi.
13 yıldır yaptığı eğitimlerin kalitesiyle, gösterimleriyle, tartışmalarıyla, proje toplantılarıyla, film ve senaryo çeteleriyle, sosyal projeleriyle bir marka oldu. Ve bunu devam ettirmeye çalışıyor. Her eğitim dönemi bir okula ve bir derneğe ve durumu iyi olmayan öğrencilere ücretsiz kontenjan ayırıyor. Ülkemizin bir çok kentinde ücretsiz atölye çalışmaları yapıyor.
Yıllardır "kısa filme açık destek" ve 3 yıldır "uzun metraj bağımsız filme açık destek" yapıyor.
(Ki bu yazıyı yazdığını ve dernekten atıldığını düşündüğümüz üyemiz de kısa filmini yaptı)
Anatolian Film Festivali adı altında düzenlenen festival bir prestijdir ve dernek başkanının cebini doldurmayı bırakın batırmıştır.
Festival ödüllerinin ödenebilmesi için dernek başkanı kamerasını satmak zorunda kalmıştır.
Festivalin Kısa film yarışmasına katılan Erman Zambak ve Serhat Karaaslan şahittir.
---/---
Böyle her itham karalama, sanal dünyada kolay bir yöntem olarak duruyor ve çamur at izi kalır oluyor.
Bu eleştiriyi, karalamayı yapan her kimse sanal dünyalarda nicknameleriyle saklanmaya devam ediyor.
Belli ki bizim derneğimizin atılan üyelerinden biri. Çıkarları bitince yediği sofraya ediyor.
Alanında en iyisi olmaya çalışan bir kuruma çamur atıp, küfredip, yok etmeye çalışıyorsunuz.
Ayıptır yazıktır günahtır.
Bu kadar da emeğimiz geçmedi mi size ???
Yücel Ünlü
Sinematek Derneği Başkanı
Evet OnurKurnaz dünyanın en kotu film 5 filmimiz olabilir ama sadece profesyonel sektörde değil burada bile çektiğimiz her seyi nereden yumruk yiyeceğimizi bile düşünmeden - hiç çekinmeden, elemeden, hiç bir kalite/estetik/teknik/konu/kurgu/mantık kaygısı olmadan servis ediyoruz, sonrada yumruklar üst üste gelince ya milletten merhamet ( halden anlama daha doğrusu olabilir ) bekliyoruz, ya saldırıya geçip kuralsız dövüşüyoruz ya da arkadaşı bile olamadığımız sinemaya küsüyoruz. Ama beni asıl endişelendiren çıkan her işe hiç bir cetvel tutmadan sinema ya da sinemacı sayan zihniyet.
Kısaca şöyle anlatayım, ben doğan görünümlü şahini arabadan bile saymam, şahini - serçeyi - doğanı ne kadar sık görsemde binmek zorunda olsamda cevremde, bunu kendime referans noktası tutup ya da dert edinip diyelim türkiyedeki otomobil kalitesi arayışı hakkında kanıya varmak yerine Türkiye'deki şartlar konusunda kanıya varmaya çalışırım. Seçici olmayı, kalite anlayışına ve maddi manevi bu durumu işaret eden şartlara dikkat çekmek istiyorum, 15 yıl bu millete bu araçları sinyal lambasını cant kapağını değiştirip çaktılar diye o zaman eleştirenler şimdi şahini doğanı klasik araba olarak savunuyorlar, bir zamanlar sahine doğana binmek zorunda bırakılan millet şahinden doğandan iğreniyor...
Paradoksa dikkat et, biri olmadan öbürü olmuyor.
Not: Ayrıca sinematek'e başarılar ve uzun huzurlu bir çalışma ortamı diliyorum konu farklı yerlere doğru ilerledi gibi görünsede "slogan üzerine konuşuyoruz" herkes sinema yapabilmeli
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
Buarad enteresan bir tartışma olmuş ve ben başlık konuyla alakasız olduğu için bakmamışım bile. Evet başlık açıp eleştiri yapmak serbesttir ama bir kişiyi bir şey ile itham ediyorsanız kanıt göstermeniz gerekir, kanıtınız yoksa, zaten forum nickleri arkasına gizlenmiş olduğumuzdan ciddiye alınmanız mümkün değil bence. Kiska nicki arkadaşın belli ki bazı sıkıntıları varmış ama eleştirileri gerçek mi değil mi ben anlayamadım. Ki zaten 2 mesajını da bu başlığa yazıp gitmiş. Eğer eleştiri yapacaksanız önce sizi bir tanıyalım, çünkü eleştirdiğiniz kişiyi üstteki mesajlardan birinde adıyla sanıyla görüyorum ben ama siz sadece bir nickname'siniz benim için.