arkadaşlar uzun zamandır kafama takılan bir soru var saçma gelebilir.sizlere danışmak istedim
soru şu:
elinizde bir fotograf var..tek kare görüntü
bu fotografta 3 şey var..
1.Anlam
2.duygu
3.estetik
4..?
5..?
bir fotografta 4. yada 5.unsur varmıdır
asıl merak ettigim tek kare görsel daha fazla neler sıgdırabiliriz...
Bir fotoğrafın nasıl okunacağını merak ediyor veya öğrenmek istiyorsan Roland Barthes okumalı ve studium ve puntcum gibi kavramları öğrenmelisin derim.
Fotoğrafçılıkta bunlar ayrı maddelerden çok bir bileşim olarak da kabul edilir. Yani kadraj (kompozisyon) ile başlarsın, hareket (evet fotoğraf olsa da hareket vardır), ışık vb ile devam edersin. Estetik ayrı bir başlık değil, bunların birarada verdiği bir şeydiri. Duygu zaten sübjektif.
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
Sabır oluyomu bence sabır o çekiliş aşamasında çok önemli 🙂 bence olur benimde aklıma takıldı 🙂
Çünkü bi camiye girip şık şık bas çık belki çok güzel bi kare elde ettin ama biraz daha etrafa baksaydın yada doğru anı bekleseydin çok daha başarılı bir şey olabilirdi.. Olmayadabilirdi onun için şuan aklıma takıldı..
fulgura..bunların dışında ne ararsın ne olmalı bir fotoğrafta?
Sabır denen şey "zaman"dır. Fotoğrafta zamanı onlarca değişik şekilde gösterebilirsin. O da hareket ile ilgili aslında dolaylı olarak (zamanlama). Ama bunlar "tanımlanabilir" unsurlar.
Ben bir fotoğrafta özellikle bir şey aramam. Sanatçının bana verdiğine bakarım, onu anlamaya çalışırım. Sanat beklentilerimizden oluşan formüllerle yapılmıyor. Bir sürü martı fotoğrafı gördük hepimiz ve aşağı yukarı hepsi aynı şeydi. Bu demek ki bugün çeken artık farklı bir şey göstermeli, martı orada artık martı olmamalı, beklenmedik konumda olmalı. Herşeyin tükentiği bir çağda yaşıyoruz: o kadar imge gördük ki artık bıktık ve şaşırmıyoruz. Canlı canlı HD kalitesinde adam kesiyorlar ve ona bile alıştık. Artık sanat vuruculuğunu, önde giderliğini yitirdi denebilir bir bakıma. O nedenle orjinallik sorunlu artık. Bir fotoğrafı artık okul ekolünden gelip de sadece kadraj, ışık kullanımı ve hatta mesaj gibi bir şekilde yorumlamak da bıktırıcı. Bir fotoğraf (ya da film ya da tablo) artık bana benim görmeyi akıl edemediğim bir şeyi ya da bir bakışı bana gösterirse seviyorum. Gerisini zaten "gördüm daha önce" deyip geçiyorum.
3 sene kadar önce Ankara'da bir üniversitede açılan öğrenci fotoğraf sergisini gezdim. Çoğu vasat şeyler ya da tesadüfen yakalanmış "eh" denebilecek karelerdi. Türbanlı bir kızın çektiği bir kamyon/petrol tankeri fotoğrafı önünde durdum. Tanker çürümüş, boyaları kalkmış ve yanmış bir görünümde ve burada aranan görsel belli bir "doku" sunuyor ama fotoda arkadan görünen bir adam da kafasını tankere sokmuş ve içini inceliyor. Bu adam orada fazla idi, yani sadece tanker daha güzel bir doku sunacaktı. Kıza sordum dolaylı olarak neden adam oradayken çekti de gitmesini beklemedi diye. Bana "bu tanker, yıllar önce yanınca içinde dedemin öldüğü tanker. İçine bakan adam da babam" dedi. O anda o günden beri hala bir kenarda çekili duran ve ellenmemiş o tankerin ne olduğunu anlıyorsun. Baba ve kız tankerin yanına gitmişler ve adam, içinde yanmış bedenini elleriyle çıkardığı babasının tankerine kimbilir kaç yıl sonra tekrar bakıyor. Arkadan da kızı bunu çekiyor. Bu gibi durumlarda öykü fotoğrafı eziyor elbette çünkü bunu bilmezsen o foto orta karar bir şey. Bu nedenle ailesini Suriye'de bırakıp dilini bilmediği bir ülkeye gelmiş ve etrafa şaşkın bakan bir adamın ne olduğunu bilmezsen o adamın yüzündeki ifade bir hiçtir. Artık sadece fotoğrafın ne olduğunu bilmemiz gerekmiyor çünkü gırtlağına bıçak dayanmış adamın fotosu sıradan artık ama 4 yaşında bir çocuğun ölmüş ailesinin cesetlerini arkada bırakıp bütün gece yürüyerek geçtiği bir çölün ardından sabah kendisini karşılayan yardım görevlilerine ulaşmasını ve o andaki halini çekecek kamera daha yok.
BU nedenle bu tartışma yine teknik düzeyde ilerlerse biz de söyleriz bir şeyler eh işte kadraj olacak, kontrast olacak, doku olacak diye de olay o değil artık. Nasıl şiir yazmak sadece kafiyeyi tutturmak değilse fotoğraf da bunları tutturmak değil.
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
"Kimi İstanbul'un sulietine bakar, Yahya Kemal olur, kimi bakar ....kecem der." (Cem Yılmaz)
Bence bu çok iyi bir cevap. Teknik konular vardır, onun için zaten üniversite de bölümü bile var, birçok kitap var, felan filan. Ama anlam arama meselesi kişinin kendisine göre değişir, şu an sorduğun soruya verdiğimiz farklı cevaplar gibi. E tabi bu da zenginliktir.
güzel cevaplar ve örnekler için teşekkürler fulgura..senin bahsettigin olayları anlam ve duygu başlıkları içerisinde olmalı diye düşünüyorum
teknik konulara girmek istemiyorum yıgınla ders ,bilgi mevcut zaten
bunların dışında pek aklımıza gelen bişey yok sanırım..