Bu bir veda mektubudur..
Şu anda ne yapıyorsanız, ilerisi için ne ile uğraşıyorsanız bırakın, boşverin. On yıl içerisinde yaşayacak bir medeniyetimiz kalmayacak.
2008 yılından başlayarak, petrol fiyatlarının yükselmesi ile, dünya ekonomisinin göçmesine ve Endüstriyel Devrim Sonrası Taş Devrine (Post-Industrial Stone Age) girmemize beş on seneden kısa bir süre kaldı. Medyamız Küresel Isınma haberleri ile halkı uyutadursun, dünyamızın petrol rezervleri çoktan yarılanmış durumda. Tabii ki her zaman iyimser insanoğlu “hehe bohr var bohr” gibi saçma mazaretlere sığınabilir, olay şu ki sorun petrolün tükenmesi değil.. Olay tüm dünya ekonomisinin petrole dayanıyor olması. Daha dün NTVMSNBC.com’da yayımlanan bir habere göre, petrol fiyatları varil başına $100’ı aşarak, rekor kırmıştı. Yansımalar gecikmedi. Bugün aynı sitede “Petroldeki rekorun faturası ağır”* başlığıyla yayımlanan yazıdan bazı alıntılar yaparsak,
“Türkiye’nin, en büyük kalemini petrolün oluşturduğu enerji ithalatının faturasının 2008’de 40 milyar doları aşması bekleniyor. Petrolde 1 dolarlık artış, ekonomiye 200 milyon dolarlık bir fatura çıkarırken, cari açığı 350 milyon dolar artırıyor.”
“Türkiye’nin enerji faturasının yükselmesi, dış ticaret açığından cari açığa, enflasyondan yatırım ve büyümeye kadar bir dizi olumsuz etkide bulunacak. Türkiye’nin, bu yıl için cari işlemler açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya (GSYİH) oranı yüzde 8 olarak tahmin ediliyor.”
“Petrol fiyatlarındaki rekor yükselişin, yıllık TÜFE’ye ortalama etkisinin de en az 2 puan olabileceği vurgulanıyor. Enflasyonun artışıyla, tüketimin düşmesi, tasarruf ve yatırım eğiliminin yükselmesi ise ekonomik büyümeyi olumsuz etkiliyor.”
Bu buzdağının daha görünen kısmı bile değil. Usame Bin Ladin’in Amerika’yı göçertme planları için yaptığı ilk plan petrol fiyatlarını varil başına $200 dolar üzerine çekip Amerika’n (ve tabii ki dünya) ekonomisini göçertmekti. Bugün Amerika’da su, petrolden daha pahalı. Yani zaten geri dönüşümü olmayan ve tükenmekte olan bir doğal kaynak, sudan daha ucuz, Starbucks’daki bir kahveden yarı yarıya daha ucuz. Department of Homeland Security adlı Amerika’n savunma birimleri, geçen sene (2006) $400 milyon dolarlık yatırımla göçmen barındırma kamplarını inşaa ettirmeye başladı. Zira ekonomik kriz vurduktan sonra, tüm dünya sefalete boğulacak. Savaş, göç ve kriz hergün kullandığımız tek kelimeler olacak muhtemelen, ölüm, açlık ve susuzluğun yanında.**
Beni tanıyanlar, Post-Apokaliptik eserlere aşırı bir ilgi duyduğumu ve çok sevdiğimi bilirler. Bu evrenleri sevme sebebim, yakın vadede gerçek olacaklarına inanmamamdı. Ama bugün, o evrenlerin sadece beş yıl ötede olduklarını bilmek, beni korkutuyor..
Yukarıda yazdıklarım, bilim kurgu senaryosu değil. Sonun başlangıcı. Bu konuda daha geniş bir yazı yazıp bilgilendirebildiğim kadar insanı bilgilendirmek istiyorum ama sınav dönemim olduğundan geniş bir yazı yazacak vaktim yok (sınavlara neden çalışıyorsam..). O nedenle şimdilik böyle bir giriş yazısıyla en azından duyurabileceğim kadar çok insana duyurup, araştırmaya teşvik etmek istedim.
Şu anda gelecekle ilgili ne düşünüyorsanız boşverin. Vahşi dünyada hayatta kalmayı, stok yapmayı ve kendinizi savunmayı öğrenin. Önümüzdeki on yıllar, küresel ısınmanın getirdiği sellerle değil, savaş ve sefaletle geçecek.
Hazırlanmaya çalışın.
Bu yazıyı mümkün olduğunda fazla kişinin okumasını sağlayın (fwd mail atmadan.. Spam düşmanıyım).
Eylem Caner
*1: http://www.ntvmsnbc.com/news/431634.asp " onclick="window.open(this.href);return false;
**: A Crude Awakening: The Oil Crash (2006) (film)
**: http://www.lifeaftertheoilcrash.net/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
hocam eline, ağzına sağlık..
"Söz gider, yazı kalır... Aha bunu da buraya yazıyorum..."
Eglaia petrol rezervlerinin tükenmesine hem ülkemizin hem de dünyanın dikkatini çekmeye çalışan güzel bir yazı bu. Ama Türkiye istese bunu en az zararla atlatabilecek güçte. O da Bor mineralleriyle mümkün kılınabilir. Bor petrole alternatif bir enerji ve dünya rezervinin %70'i Türkiye'de. Yazıda dikkat ettim en büyük rakam galiba 40 milyar dolar. Türkiye'deki Bor'un değeri ise 60 trilyon dolar. Bor'un işletme hakları Etibank'ın elinde Etibank'ı da Amerikalılar 40 milyon dolara kapatmaya çalışıyor. Amerika'nın Borla ilgili 600den fazla projesi var.
Şu an dünyada dönen dolapların nedeni basit bir pazarlama taktiğinin sonucu, Amerika boru petrolün karşısına çıkarmadan önce petrolden kazanabildiği kadar kazanıyor.
Mesela: Görüntülü cep telefonları bize satılmadan 7 yıl önce yapıldı ama onlar yapıldığı günlerde biz hala 5110 kullanıyorduk, titreşimli tel görünce "vay bee" olmuştuk ama titreşimsiz telefon, titreşimli telefon, hands-free telefon, renkli ekranlı telefon, kameralı telefon diye yavaş yavaş gidip para kazanmak varken neden direk kameralı telefonu satsınlar ki. Olay sadece arada para kazanıp dünyayı şekillendirme olayı.
hiçbir iyilik cezasız kalmaz...
bor madeni işleme konusunda ki yetersizliğimizin nedeni nedir sizce? Koskoca ülke neden iki-üç fabrika kurup işleyemiyor madeni de dışarıya verip işletip ordan işlenmiş halde ve daha fazla fiyata geri alıyor. Yok mu o fabrikayı kuracak parası, mühendisi, havası, civası.. Var.
Çok klişe olacak (ki klişe haline özellikle getirildi bence) güneydoğu Anadolu bölgemizde hiç mi petrol rezervi yok? Hiç mi stok yapamayız bir petrol krizine karşı. Yada şöyle söyliyeyim. Petrol deryası ortadoğu'da sadece türkiye'nin siyasi sınırından itibaren petrolün bitmesi bir tesadüf mü? Var olan bir kaç kuyununda işletme hakkının Shell, BP gibi devlere olması bir tesadüf mü? Tabiki değil.
Kendi içimizde yapılacaksa, eğer stok yapıalcaksa, gayet güzel yaparız, yapabiliriz aslında. Ama...
Amasını herkes biliyor... Uzun uzadıya dallandırıp budaklandırmaya gerek yok bence..
"Söz gider, yazı kalır... Aha bunu da buraya yazıyorum..."
eylem dur hemen kitapligi yakip mizrak yapmaya baslama. bu cok uzun ve genis bir konu ama sunu soyleyebilirim ki eger dunyayi aclik,yikim ve tas devrine dondurecek birsey varsa o petrol degil. ozellikle petrol un 5 sene gibi sureclerde bitmesi soz konusu degil. su anda hala sadece antarktika nin okyanus tabani rezervleri bundan daha katlarca fazla yetecek kadar.
Bu anlattiklarinin tamami uluslar arasi 'degerlendirme' spekulasyonlarindan kaynaklaniyor.Cok ciddi bir konu oldugu icin forum gibi yerlerde konusarak anlasmak zor,ama sunu soyleyebilirim ki bu spekulasyonlarin en buyuk nedeni dunyayi yoneten asil odak guclerin (burada hukumetlerden bahsetmiyoruz) arada bir 'ayar yenilemesi'nden ibaret.ayrica bunun altinda yapilan savaslari ve 'ozgurlestirme'leri legalize etmeye calisan bir dusunce hakim.yani 'petrol tukeniyor,ne kadarina hukmedersek o kadar guclu oluruz' dusuncesinin ciddiye alinmasini saglamak.
zaten petrol birkac sene icinde bitiyor olsaydi merak etme hangi krize malolursa olsun bugun bu degerlerde satilmazdi.
gelelim birgun petrol biterse neler olabileceklere;
su anda dunyadaki butun arac firmalari hidrojenle calisan,elektrikle calisan arac uretimlerine hazir durumda,su anda bunlarin piyasaya cikmayis sebebi henuz aciliyetle gunun teknolojisini terketmeyi gerektirecek bir olay (petrol tukenmesi gibi) olmamasi.bu sadece normal araclar icin degil butun kara ve deniz tasitlari icin soz konusu.
yine ayni sekilde mesela varolan butun dizel motorlar bildigimiz bitkisel yagla calisabilir,bu 100 yildir bilinen birsey ama yine petrol kartelleri yuzunden cok fazla ortada soylenmiyor.yani bildiginiz dizel arabaya bildiginiz kullanilmis patates kizartmasi yagi koyabilir ve benzinle calisirmis gibi yolunuza devam edebilirsiniz.
diger alanlarda da hidrojeni yakit olarak kullanan motorlar coktan hazirlandi,bunlar da zamanla pazarda yerini alacak.(bunlarin hemen surulmemesinde de onemli bir kar marji farki sebeptir)
sonuc olarak petrole dayali endusturi tarihinde hicbir zaman 'petrol azalmasi' kaynakli artislar olmamistir,butun bu fiyat artislarinin ana sebepleri pazarlari elinde tutan buyuk guclerin cesitli nedenlerden pazara/uretime/dagitima mudahale etmesidir.bunu kalkip bin ladin gibi adamlara (hayali mi degil mi o bile belli degil) maleden amerikalilar aslinda kendi pisliklerini ortbas etmekten baska birsey yapmamaktadir.
petrol 1 yuzyila kalmadan kesinlikle tukenecektir bu dogru,ama bu gecis icin neredeyse butun hazirliklar tamam. asil insanligin sonunu getirecek 2 fiziksel 2 mental sebep var ki bunlar petrolun bitisinden cok daha once sorun olacaklar
1-kuresel isinma (bu isin artik hicbir saka yapilacak tarafi kalmadi,son 5 sene itibariyle veriler oyle seyler anlatiyor ki oturup kendi mezarimizi kazmaya baslamaliyiz)
2-coktan gecikmis manyetik alan standart dongusu (bu da bildigimiz butun teknolojiyi negatif etkileyecek hatta islevsiz hale getirebilecek bir olay)
1-insanlarin giderek doyumsuzlasmasi ve bu doyumsuzluga bagli olarak daha fazla risk goze almasi
2-siddetin siradanlasmasi
bu 4 neden su anda en acil sorunlarimiz ve eger cozulmezse kalan petrolleri kullanacak insan olmayabilir etrafta.
ya birde surekli ortada su bohr madenleri olayi donuyor ki ulusumuzun erke donergeci ile beraber son umudu gibi birsey. tabi bu buyuk 'abi adamlar engel oluyorlar yoksa bizim madenlerin degeri 999katrilyon dolar' laflarini bir kenara koyup ekonomi nedir onu ogrenmek ve bohr gibi madenlerin isleyis yapilarini cozmek icin fizik/kimya calismak gerekir.
ekonomik acidan:
-hicbir maden icin 'su kadar trilyon dolar eder' denilemez.ornek vereyim; bugun dunyada az bulundugu icin degeri 5x olan herhangi bir maden birden piyasaya bol bol dagitilmaya baslanirsa o zaman fiyati 1x e iner bu ekonominin ana kuralidir.
-yogun bir arz sonrasinda talep neredeyse sifira inecektir.
-evet bohr bugun ciddi para etmektedir cunku cok kisitli bulunmakta ve ciddi projelerde kullanilmaktadir,ama yogun bir arz sonrasi bu denge degisecektir.
bilimsel acidan;
-bohr gibi maddeler petrol gibi islenmesi kolay materyallerle karsilastirilamaz.
-yapisi geregi heryerde kullanilamaz.
-genel alternatif enerji olmaktan uzak,sadece duzgun islenirse belli alanlarda kullanilabilir.
tabi ki bu demek degil ki 'amerikalilara verelim'. burada onemli olan kocaman bir yalan icinde donup durarak gerceklerden uzaklasmamanin gerekliligidir. eger kisitli bir arzla 500yil gibi surede satilirsa 60trilyon dolar gibi bir gelir getirebilecek madenleri 'aga bugun biraksalar topragi eselesek yarin amerikayi satin alir kalan parayi da rusyaya harclik veririz' hayallerine katik etmemek gerekir.
tabi siz hala erke donergecini bekleyenlerdenseniz buyuk ihtimalle bohr zenginligi konusunu da hayranlikla izleyeceksinizdir.
Ya kimse tam olarak yazdıklarımı okumamış. Ben de vaktim olmadığında ayrıntıya inemedim. Jeoloji okuyan biri olarak tüm bu madenlerle ilgili, bu madenleri bulan, projelerinde çalışan, devlete danışmanlık yapan, Türkiye ve Avrupa'nın en iyi Maden Fakültesi olan İTÜ Maden Fakültesi'nde okuyor, bu hocalardan ders alıyorum.
Yazımın hiçbir yerinde petrol bitiyor demedim. Dünya üzerindeki bulunmuş petrol kaynaklarının bitmesine daha henüz 40 50 yıl kadar bir süre var. Ama olay şurada kopuyor, sorun petrolün var olması değil, azalıyor olması.
Petrol, yer altında, zamanında ölmüş bitki ve hayvan fosillerinin milyonlarca yılda metamorfoz geçirmesiyle oluşur. Yani günümüzde yeni petrol oluşumu yok denecek kadar az. O nedenle petrol, sanayi devriminden itibaren azalışta. Gün geçtikçe daha fazla tüketiyoruz. Dünyada tek bir petrol rezervi dışında tüm rezervler peak lerine ulaşmış durumda (yani bu rezervler günlük üretebilecekleri tepe varil sayısına ulaşmış durumdalar ve bundan sonra bu sayı gün geçtikçe azalacak demektir). Burada yani senede günlük üretimde 1 2 milyon varillik azalmalardan bahsediyoruz. Olay bu azalmalar değil, bu azalmaların ekonomiye yansıması. Bugün, yediğiniz her yemek, elinizde tuttuğunuz her kitap, petrol veya petrolle çalışan bir aletle yapılıyor, taşınıyor, geliştiriliyor.. Bir bilgisayar kasası oluşturulrken ağırlığın 7 katı petrol kullanılıyor. Yediğiniz her 1 kalori için 10 kalorilik petrol harcanıyor. Ve tüm dünya ekonomisi de bu değerler üzerinden şekilleniyor. Olay burada bu, petrolün azalması demek, fiyatının yükselmesi ve dünyanın tüm dengelerinin değişmesi demek.
Türkiye dünyanın en çok Bohr barındıran ülkesi. Ancak bu hiçbir anlam ifade etmiyor. Bir kere tüm dünya ekonomisine Bora göre yeniden yapılandırmanız gerekli. Bu iki günde olacak şey değil. Hidrojenle, elektrikle çalışan arabaları üretmek, yaygınlaştırmak kolay şeyler değil. Bir kere petrol silinene kadar petrol şirketleri buna izin vermez. Elektrikli arabaların 50 yıl önce üretime geçmemiş olmasının sebebi de bu.
Hepimizin duyduğu bu Mason olaylarını bilirsiniz. Bu Yeni Dünya Düzeni (New World Order) komplo teorisi olarak bilinir. Baba Bush (şimdiki buşun babası yani) bu düzenin en büyük savunucularındandı. Şimdi bu kurumun başında Rockefeller Ailesi, Morgans Ailesi gibi aileler var ve her yıl düzenledikleri toplantılar ile dünya düzenini kendi kafalarında oturtup, dünyayı ona göre şekillendiriyorlar. Daha geçen sene Türkiye’de toplandılar. Örnekleri yukarıda da verildi zaten.
Neyse dediğim gibi uzun bir konu ve zaten ayrıntılı bir yazı yazmayı planlıyorum vakit bulursam. Sadece insanlar biraz gözlerini açsın, en azından haberi olsun diye bir özet yazmak istedim. Umarım işe yarar.
Bu arada kitapları falan yaktığım yok ya :).. Dramatik etki yaratıyoruz 😀
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Jeolojik ölçekte incelediğimiz zaman küresel ısınma çok büyük bir problem değil, çok daha şiddetlilerini yaşadı dünya. Sadece bizim hayatımız sırasında olduğundan bizi çok etkiliyor.
Ama manyetik alan standart döngüsü için endişeye henüz mahal yok, döngünün tamamlanmasına en en az bin yıl kadar bir süre var. Gerçi bu arada kayma devam edecek ve bir noktada sıfırlanacak. Sıfırlanma demek Ozon'un yok olması demek ama dediğim gibi bu sürece küresel ısınma ve petrol krizine olandan çok daha fazla bir süre var. O nedenle sonraya atılabilecek bir tartışma. Hatta Türkiye'de Jeoloji okuyan insanlar dışında birinin bu olayı biliyor olmasına çok şaşırdım ve sevindim. Yazdığım ilk post apokaliptik senaryonun felaketi olarak seçmiştim ben küresel kutupların yer değiştirmesini.. Hakkaten mutlu oldum :).
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Ben bu durumların aslında Eglaia'nın bu son yazdığında açıkladığı gibi, doğanın durumuyla değil de, daha çok politik durumla alakalı olduğunu düşünüyorum. Yani petrol bitsin bitmesin bu çok önemli değil. Aslolan tek enerji kaynağının petrol olarak gösteriliyor olması.
"Amerika Irak'a petrol yüzünden saldırdı" sözünün psikolojik bir etkisi var. (Hayır bence ilk sebep olarak bu yüzden saldırmadı. Hatta bu sadece yan bir sebep.) Bu söz sayesinde "petrole" olan öneme vurgu yapılıyor. "Vaay be petrol ne kadar önemliymiş, uğruna savaşacak kadar" denilip petrol fiyatları tavan yaptırılıyor. Jeoloji okuyan biri olarak Eglaia'nın söylediği de zaten bu anladığım kadarıyla. Petrol şirketleri izin vermez aksi bir algıya.
Dünyada en büyük sektörlerden biri ilaç sektörüdür biliyoruz. Bu aralar sık sık duyar olduk şu geyiği: "Kanserin çaresi bulundu"
Bu hastalığı yaşamış ve tedavisinin tam göbeğinden gelmiş biri olarak bu sözün doğruluğunu iddia ediyorum. Evet bulundu. Yöntemin de ne olduğunu biliyorum. Herkes biliyor, saklanmıyor ki, sadece deneme aşamasında denilerek geçiştiriliyor. Türkiye'de iki yerde uygulanıyor. Daha çok kurtarılması imkansız hastalarda uygulanıyor. Sanırım fiyatı 300.000 dolar. Ve inanılmaz kolay bir yöntem. İlaçsız bir şeysiz.
Eğer bu tedavi yaygınlaştırılırsa, otomatikman fiyatı da düşmek zorunda.
Ayrıca bir kürlük kemoterapi reçetesi kişi başına en az 1 milyar olduğundan, böyle bir yöntemin ne gibi dengeleri sarsacağını siz düşünün.
Ayrıca bu yöntem sayesinde, tedavi boyunca en az iki kere yapılan herbiri 1 milyar tutarındaki PET/CT denilen kanserli hücre tarama yönteminin sayısı da 1'e düşüyor. Ve bu cihaz Türkiye'de birçok devlet hastanesinde yok. (Yani Ankara'da hiçbirinde yok. Belki İstanbul'da da yoktur.) Sürekli sevk veriyorlar.
Yani kanserin tedavisinin açıklanmayışı:
1) O yöntemin fiyatını 300.000 dolarda tutuyor.
2) İlaç piyasasını ayakta tutuyor.
3) Bu tarz röntgen/tomografi falan çeken kurumlar ayakta kalıyor.
Yani olayın tıpkı petrol gibi doğanın durumuyla falan pek bir alakası yok. Doğa her şeyin çaresini buluyor az çok. Ama izin verilirse...
A Crude Awakening: The Oil Crash adlı belgeseli izlemenizi tavsiye ederim. Beni uyandıran belgesel o oldu. İlaç sektörü için de Sicko tavsiye edebilirim ama biraz taraflı olduğundan abartıları mevcut.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Dv-art antarktika'daki petrol rezervlerinden bahsetmişsin, galiba linyit kömürü rezervlerini kastediyorsun. Dünya'nın petrol rezervleri sadece orta kuşak ülkelerinde bulunur. Çünkü petrolün hammadesi canlı artıklarıdır, petrol fosilleşme sonucu oluşur. Kutup bölgelerinde senin kastettiğin gibi bir petrol zenginliği yoktur ama dünyanın en büyük linyit kömürü hazinesi antarktikadadır.
Bor mineralleri ile ilgili yazdıklarına hiç değinmeyeceğim. Konuyla ilgili detaylı bilgiyi (halkın anlayacağı dile en yakın) bilim ve teknik dergisi 2002 mayıs sayısında sayfa 38'den başlayarak okumanı tavsiye ederim. Eğer tatmin etmezse daha detaylı kaynaklar da önerebilirim. Madenlerin değeri de sadece satış (arz talep dengesi) üzerinden ölçülmez.
Selcukkuru gerçekten Türkiye'de petrol yok, doğal zenginlikleri çok olan ülkelerin haritaları genelde cetvelle çizilir. Bizde denildiği gibi bir petrol zenginliği yok, aslında var ama havuz tipi bir rezerv değil tam aksine katmanlar arasına sıkışmış halde. Çıkarılması günümüz teknolojisi ile imkansız.
Bir de geçenler de hocamız Engin Arık'ın uçak kazasında ölümünden sonra garip şekilde medyada yer alan toryum madeni var. O da apayrı bir konu ama 1 ton toryum = 1 milyon ton varil petrol demek onun tezine göre. Ben ona güveniyorum ama bunlar çok detaylı konular. Dv-art'ın da dediği gibi bazı şeyleri okumadan ne kadar yazılsa boş.
Eglaia okuduğun bölümü bilmiyordum, yazdıklarını "o bölümü okuyan bir insanın bize anlatmaya çalıştığı bir şey var" düşüncesiyle yeniden okuyorum.
hiçbir iyilik cezasız kalmaz...
eglaia;
yazinin tamamini okudum,ama dedigim gibi yazmak uzun zaman aldigindan ve bu surecte kafadakiler dagildigindan uzun yazilarda sanki odak kayiyor ve konu degisiyor,o yuzden bu tip konulari yuzyuze konusmayi her zaman yeg tutmusumdur. simdi kafam yine dagilmadan daha basite indirgeyerek madde madde yazayim ki gozumden kacmasin;
-dogal kaynaklar malum tukenmeye mahkumdur bu yeni birsey degil.tipik insan ve ekonomi davranisi olarak bu kaynaklar kritik sinira erisene kadar kullanilmaya devam edilir.daha once komur,odun gibi kati yakitlarda da ayni durum gerceklesmisti.endusturide yaygin olarak kullanilan odun/kereste ne zaman verimlilik acisindan eksi konuma gecip birde ustune agaclarin yok olmasi sebebiyle asiri tepki cekti ve kaynaklar azalindi o zaman farkli yontemler gelistirildi.
-eskiden petrol yan sanayisinde ve yan urunlerinde verimlilik 1x idiyse artik 5x cunku geri donusum bilinci artti.bugun bu sanayideki yan urunler mutlaka geri donusume uygun yapilmak zorunda.
-petrolun tukenmesi ve azalmasi mevzusu son 30 yildir ekonomi ve bilimsel cevrelerde ciddi olarak kabul goruyor ve buna uygun yeni cozumler gelistiriliyor.tabi ki yine yukarida belirttigim 'kritik sinir' a ulasana kadar bu adimlar tamamlanmayacaktir. demek istedigim bugun petrolun azalmasi yuzunden 1 dolara satilmasi gereken bilgisayar kasasi 2 dolara satilirsa bu cok buyuk bir risk degildir firmalar icin,ama ne zaman ki 10 dolar maliyete gelirse iste o zaman butun ureticiler satislardaki azalma ve buna bagli iflaslara engel olmak icin yeni kaynaklara yonelecektir.bu butun urunler icin boyle.
-dunyayi yoneten kisiler (bunlarin isimleri onemli degil) zaten bu durumun yuzyillardir farkindalar ve 'makina' nin dagilmasina izin vermiyorlar,dedigim gibi kirilma anina kadar zorlayip tam kirilma anindan once yeni bir alternatif uretiyorlar(bu kendilerinin devamliligi icinde vazgecilmez kosuldur)
-yine bu baglamda ornegini verdigim gibi hidrojenle calisan arabalar,elektirikle calisan arabalar gibi alternatifler coktan hazirlandi. hatta su anda zenginlerin oyuncagi olarak hizmet vermekteler.elektirikle calisan ve 0-100 hizlanmasi 5 saniyenin altinda olan bir sarj ile 250km mesafe gidebilen(bunu teknolojinin ne kadar gelistigini anlatmak icin soyledim) super spor arabalar bile mevcut ve hatta avrupada zenginler icin satista.yani 'uretememek' gibi birsey soz konusu degil.olay sadece pazarin yon degistirecegi anin beklenmesi veya bekletilmesi(bu dunya yoneticileri tarafindan). dedigim gibi buyuk arac ureticileri coktan bu yondeki gelisimlerini tamamladi.
-su anda bp,shell,exxon gibi dunya petrol trostleri coktan yeni enerji kaynaklarin kullanimi icin arastirmalarini tamamladilar (bunu kafamdan sallamiyorum,bp nin kafkaslar genel burosu bas muhendislerinden birini sahsen tanirim,kendisine suikast girisimi bile oldu.hatta su anda kafkaslar ve yakin bolgede gordugunuz butun karisikliklar bu firmalarin basinin altindan cikiyor) olay yine belirttigim gibi 'kritik sinira kadar somurmek' ten ibaret.
-kuresel isinma jeolojik acidan bir periyod ve kesinlikle dunyanin sonu degil,ama dunyanin sonu olmamasi bizim sonumuz olmamasi anlamina gelmiyor.tipki dunya tarihinde yasanan iklim degisikliklerinin bazi turlerin sonu olmasi gibi eger onlem alinmazsa insan turunun sonu olabilir.cunku insanlar olarak ne kadar dunyaya hukmettigimizi dusunsekte biyolojik olarak en zayif turlerden biriyiz.jeolojik olarak belki de agaclarin ic halkalarinda birkac buyuk oynama olarak kalacak olan dunya gezegeni icin kisa sureli bir asiri isinma veya soguma bizler icin dunya sahnesinden cekilme sureci olabilir.dedigim gibi veriler eger bu egri devam ederse insan turu acisindan gelecek 10 yilin cok buyuk yikim getirecegini gosteriyor.bu bana gore petrolun azalmasinin yaratacagi ekonomik kaostan cok daha aci bir son olacaktir.tabi ki elindeki butun imkanlari kullanan bazi guclu insanlar maddi ve teknolojik destekle hayatta kalabilir ama mutasyon/evrime ugramasi kacinilmazdir.
-manyetik alan konusunu senin kadar iyi bilmiyorum o yuzden senin hakli olman gerekir ben sadece bilimsel arastirmalari firsat buldukca takip ediyorum (kisisel olarak cok ilgimi cekmisti bu konu). genelde benim okudugum makalelerde bu degisimin geciktigi ve daha yikici gerceklesecegi konusu isleniyordu.zaten dedigim gibi nihai atmosfer degisiminden once teknolojik yikim getirecegi soyleniyor ki bu degisimin siddetine bagli olarak cok kisa surede gerceklesebilirmis.yine de bu konuda seninle tartisamam cunku bilgim senin kadar yeterli degil dedigim gibi sadece okudugum kadar.yine buradaki en onemli nokta bu konuda hicbir onlem veya yeni sartlara uyum olmayisi,yani petrol konusunda ciddi planlar yapanlarin bu konuyu gormezden gelmesi.o yuzden sonucun daha yikici olacagini dusunuyorum.
kezzap;
-hastaliklar konusunda soyle bir durum var,mesela 100 yil once cicek hastaligi olumculdu tedaviler ciktiginda once cok pahaliydi ve cogunluk icin ulasilmazdi,ama artik neredeyse yasayan herkes icin vurulmasi zorunlu bir asi haline geldi.kanserde birgun ayni duruma gelecektir.
-arastirma asamasinda olmasi yabana atilmamasi gereken bir bahane,cunku modern tip artik cok kati kurallarla isliyor.zamaninda her hasta olana kinin verilmesi,kokain in bir tedavi araci gibi gorulmesi,rontgenin yayginlasma asamasindaki sagliksiz kullanimi yuzunden radyasyona maruz kalan nice insan,hatta radyasyonun bir tedavi araci olarak gorulmesi gibi orneklerle yeni bulunan tedavi yontemlerinin uzun vadede cok zararli olabilecegi anlasildi. hatta bu konuyla ilgili sitma ve afrika uzerine bir arastirma yaparsaniz oyle trajikomik bir sonucla karsilasirsiniz ki komedi filmlerinde bile boylesine rastlanmamistir.tabi ki bu gelistirme asamasinin uzamasi nice hayata malolacaktir ama bunlar sadece 'sitmadan olenler' gibi tarihe istatistik olarak dusulecektir.
-tabi ki bunun arkasinda rant olmasi da bir gercek ama dedigim gibi hersey bir 'kirilma noktasi' na kadar.
simdi genel olarak ikinize de cevap vereyim,yazinin basindan beri 'kirilma noktasi' diyip duruyorum neden? sebep su: evet birileri ozellikle guc (bu baglamda maddi ve yonetici guc) sahipleri dunyayi yonetiyor bu yadsinamaz gercek.ama ister mason diyin ister yeni dunya duzenci,ister insanlari hologramla uyutup enerji ureten makineler; sonucta her kim dunyayi yonetiyorsa birseyin cok iyi farkindalar ki bu da dunyayi yonetebilmelerinin ana sirri: dunyayi yonetmek icin insanlara ihtiyac var(tipki berbat bir cizgi romanda soylendigi gibi 'insansiz bir dunyayi ele gecirip ne yapacaksin ki? kimi yoneteceksin?' ) ve burda insanlar derken belli bir azinliktan bahsetmiyoruz, insanliktan bahsediyoruz.(konu sapmasin diye girmiyorum ama din olgusu da buna cok benzer)
iste bu nedenle insanlik bu 'yoneticilerin' de varolmasini saglamaktadir.onlar da bu luksten vazgecemez.o yuzden kurduklari sistemde bir sinira ulasildiginda hemen farkli bir duzleme kaydirir ve yonetime devam ederler.yani kisacasi dusunuldugu gibi 'yoneticiler' insanliga dusman ve yoketme cabasinda bir olgu degil aksine 'belli bir sapma payi icinde oynamamiza izin veren asalaklarimiz' dir.
konu karisti dusunceler dagildi susayim en iyisi.(aslinda bu yonetici konusuna hic girmeyecektim de eglaia bahsettigi icin dayanamadim)
aldebaran neden bahsettigimi gayet iyi biliyorum ve evet bilim teknik makalesini okudum zaten son 18 yildir bilim teknik in her sayisini okumaktayim. (bu kadar uzun sureli takip ettigim tek dergidir) sadece bilim teknigi degil bu konuyla ilgili elime gecen yerli yabanci her makaleyi okurum.hala da bohr madeni hakkinda ayni seyi dusunuyorum.
antarktika ve petrol hakkinda soylediklerini bp ve exxon a ilet istersen,bosuna ugrasmasinlar .
tabi bu konuyu sadece 'bizde hersey mevcut izin vermiyorlar' zihniyetiyle incelersek kendimiz calip kendimiz oynamaya devam ederiz.
madenlerin degeri arz-talep dengesiyle olculmez demek hangi ekonomik kuramin sonucu bilemedim ama dunya uzerinde her madde ve uretimin degeri arz-talep ile olculur.bu basligin ana konusu olan petrolde bile ayni durum mevcut yukarida eglaia nin bahsettigi gibi.arz azaldigi halde talep dusmezse yada artarsa deger de artar,eger arz artar da talep artmaz veya azalirsa deger de azalir.
basitce orneklemek gerekirse bugun bohr az bulunan(kaynak degil kaynagin cikarilip islenisi) bir maden oldugundan ve belli bir talep oldugundan bu madenin degeri x5 dir.ama kalkip bundan 'bizde su kadar ton var ,carp x5 le demek bakkal hesabi yapmaktir. cunku varolan kaynak cogalarak piyasaya arz edildiginde x5,kademeli olarak x1 e kadar gerileyecektir. hatta oyle bir noktaya gelecektir ki bohr eger en onemli enerji kaynagi olmazsa bir sure sonra talep sifirlanacaktir.aynisi zamaninda petrolde de olmustur ta ki kaynaklarin iyice azalip arz kisildigi yada talep iyice arttigi zamana kadar.Bunu anlamak icin ekonomi profesoru olmak gerekmedigi gibi 'FW: cok onemli: bor' gibi gunluk heyecanlardan fazlasini arastirmayi gerektirir.
Aman Allahım gecenin bi yarısı beynim fena halde sarsıldı, hatta kendimi post apokaliptik ayrıcana politik 🙂 bir film izliyormuş gibi hissettim.. Çok keyifli ve faydalı ve bilgili bir tartışma arkadaşlar. Zevkle okudum.Eglaia'nın yazısını merakla bekliyorum.
Dv-art ülkendeki bir enerji potansiyelini ar-ge çalışmalarıyla geliştirirsen en azından bir çok konuda dışa bağımlılığın azalır. Bunu bize yaptırmazlar ya da yaptırırlar ayrı konu. Bilim ve Teknik okuyosan temmuz 2004 sayfa 40'a bak. petrol arama çalışmaları dünyanın her yerinde var, rezerv bulmak farklı bişey... her şirket acaba şurada da var mı diye her yeri didik didik arıyor, ama senin dediğin büyüklükte bir rezerv bana pek inandırıcı gelmiyor, eğer kaynak gösterirsen hatamı düzeltmeme yardım etmiş olacaksın.
mesela toryumu çıkarıp hiç satmadan en azından doğalgaz ya da termik santrallerdeki bağımlılığımızı azaltabiliriz. gördüğün gibi hiç satış olmadan, piyasaya sunulmadan doğalgaz ve taşkömürü ithalatımızı engellemiş oluyoruz. buna izin verirler vermezler ayrı konu. nitekim maden mühendisleri odası da borun devlet tarafından yönetilmesi kararını desteklemiştir.
Buradaki insanlar birikimli insanlar ayrıca... yani ekonomi nedir biliyoruzdur az-çok, ben madenlerimiz 999 trilyon dolar gibi bodoslama bir uslupla yaklaşmadım olaya, belki de sen benden daha çok biliyorsundur, beni anlaman için benim bunu kabullenmem gerekiyor ya da... bence kutuplar civarında petrol olmadığını anlamak için de jeoloji profesörü olmaya gerek yok, oralara her dikilen petrol platformunu, bilmem ne kadar rezerv varmış gibisinden yorumlamamak lazım.
hiçbir iyilik cezasız kalmaz...