bugün bizim evde kuranlar okundu dualar edlidi yaklaşık 35 kadına hizmet ettim, 10,30-17,00 arası hiç oturmadım, bacaklarımın ağrısından ölüyorum, fena halde yoruldum, herkes dikkatli dikkatli süzdü, alıcı gözle baktılar bana, güzel kızmış, aman kimmiş, iyiymiş konuşmalarını hep duydum... oğlum olursa ileride bende kız bakar mıyım acaba böyle... abarıı kadın milleti işte...
bir de kezzapın yazısını okudum altyazı dergisinde.. 🙂
bugün bizim evde kuranlar okundu dualar edlidi yaklaşık 35 kadına hizmet ettim, 10,30-17,00 arası hiç oturmadım, bacaklarımın ağrısından ölüyorum, fena halde yoruldum, herkes dikkatli dikkatli süzdü, alıcı gözle baktılar bana, güzel kızmış, aman kimmiş, iyiymiş konuşmalarını hep duydum... oğlum olursa ileride bende kız bakar mıyım acaba böyle... abarıı kadın milleti işte...
bir de kezzapın yazısını okudum altyazı dergisinde.. 🙂
hahaha bu ne lem böyle...
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Andreas Gursky'ye ne kadar hayransam Cindy Sherman'a da o kadar kılım. Gursky biçimselliğin artık sülalesini elden geçirmişken bu hatun her fotoğrafında kendine makyaj yapıp ve hesapta kendine yeni bir karakter verip kendini fotoğraflıyor. Neyse yine iddia etmiyor ve herhalde benim henüz anlayamadığım şeyler yapıyor bu hatun diyorum.
bugün bizim evde kuranlar okundu dualar edlidi yaklaşık 35 kadına hizmet ettim, 10,30-17,00 arası hiç oturmadım, bacaklarımın ağrısından ölüyorum, fena halde yoruldum, herkes dikkatli dikkatli süzdü, alıcı gözle baktılar bana, güzel kızmış, aman kimmiş, iyiymiş konuşmalarını hep duydum... oğlum olursa ileride bende kız bakar mıyım acaba böyle... abarıı kadın milleti işte...
bir de kezzapın yazısını okudum altyazı dergisinde.. 🙂
hahaha bu ne lem böyle...
ben dedim di mi kadınlar beni süzdü durdu diye,
al işte yarın görücü geliyormuş abaaa bu ne laa... 😀 yandı gülüm keten helva...
bugün bizim evde kuranlar okundu dualar edlidi yaklaşık 35 kadına hizmet ettim, 10,30-17,00 arası hiç oturmadım, bacaklarımın ağrısından ölüyorum, fena halde yoruldum, herkes dikkatli dikkatli süzdü, alıcı gözle baktılar bana, güzel kızmış, aman kimmiş, iyiymiş konuşmalarını hep duydum... oğlum olursa ileride bende kız bakar mıyım acaba böyle... abarıı kadın milleti işte...
bir de kezzapın yazısını okudum altyazı dergisinde.. 🙂
hahaha bu ne lem böyle...
ben dedim di mi kadınlar beni süzdü durdu diye,
al işte yarın görücü geliyormuş abaaa bu ne laa... 😀 yandı gülüm keten helva...
neeeeeeeeee... hahahahaha (yıldo gülüşü)
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Dünyanın en pahalı fotosu 3.89 milyon dolara satıldı.
Daha öncesinde toplamda 3 baskı ile 8 milyon dolar kazanan fotoğraf:
Fotoyu alanın interneti yok muymuş?
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Demekle olmuyor işte bu herifler (Veya kadınlar) genel de orta formatla ve analog yöntemle çalışıyorlar. Siyah-beyaz ise kristal, renkli ise Hexachrome baskı oluyor ki bu baskılar genel de en ufak 70x100 (Ki bu boyuttaki hexachrome baskının maliyeti de zaten 500-1000 TL arasında) falan oluyor. Ayrıca bir de arkalarında imza ile birlikte baskı sırası ve toplam yapılan baskı adeti gibi zımbırtılarda oluyor ki hem orijinalliği belli olsun hem de alan kişi bu üründen toplamda dünya üzerinde kaç tane orijinal baskı olacağını bilsin diye. E tabi ürün bu kadar paraya gittiyse büyük ihtimal tek baskıdır dünya üzerinde. Ama yani boru değil dediğim gibi bunlardan biri -ben her ne kadar beğenmesem de- Cindy Sherman, diğeri de -hayranı olduğum- Andreas Gursky. Bu 2 fotoğrafçının da sanat dünyasında deli gibi piyasası var tabi öte yandan da bu fotoğraflara ödenen fiyatlarında %5'i falan sadece fotoğrafa, geri kalan %90 o sosyete içerisindeki nüfuza ve burjuvaziliğe. Tıpkı bundan yıllar önce Picasso'ya ödenen uçuk fiyatlar gibi, tabi ki onun da sanatçılığını tartışmıyor ama el insaf yani hiçbir tablo o kadar para etmez eğer boyası altın falan değilse ki o kadar altınla boyasan tablo da taşınmaz yani.
Ortaya neyin çıkacağını önceden bilemezsiniz. Ama çizmeye başlar başlamaz bir fikir ya da bir öykü doğar. Hepsi bu. Sonra öykü genişler, yaşamda ya da sahnede olduğu gibi. Ve çizim başka çizimlere dönüşür. Tıpkı romandaki bir gelişme gibi.
Picasso
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Ortaya neyin çıkacağını önceden bilemezsiniz. Ama çizmeye başlar başlamaz bir fikir ya da bir öykü doğar. Hepsi bu. Sonra öykü genişler, yaşamda ya da sahnede olduğu gibi. Ve çizim başka çizimlere dönüşür. Tıpkı romandaki bir gelişme gibi.
Picasso
Buna kesinlikle inanıyorum ben de. Eser denen şey biraz da kendi kendini geliştiren birşey. Kendine yakıştırdığı şeyleri seçiyor gibi, yapıcısına uygun yollar açıyormuş gibi.
Ben de katılıyorum ama şartlı katılıyorum. Picasso'nun eserleri için başka biri şey demiş "5 dakika da yapılan resme o kadar para verilir mi?". Picasso da buna karşılık olarak "40 sene artı 5 dakikada yaptım o resmi" demiş. Ben cidden bu olguya inanıyorum yani gidip sinema, müzik, resim vb. sanat dallarında hiç bilmeyen veya hiç öğrenmeyen birinin 5 dakikası ile bu tür adamların 5 dakikası arasında dağlar kadar fark var. Adam bu resimleri yaparken aslında bilinçten daha çok bilinçaltını kullanıyor ve bunu bu kadar etkili kılan da bu zaten. Yani düşünsenize adam bir kere insan beyninin yapısına aykırı olan bir kavramda neredeyse hiç düşünmeden çizimler yapıyor bu cidden göründüğünden çok daha zor bir şey. Öte yandan Türkiye'deki "Post-Modernist" sanatçılarda maalesef işte Picasso ve Andy Warhol gibi efsanelerin kemiklerini titretiyorlar. Çünkü bizimkiler genelde "yaptım, oldu" takılıyorlar maalesef ki.
Ortaya neyin çıkacağını önceden bilemezsiniz. Ama çizmeye başlar başlamaz bir fikir ya da bir öykü doğar. Hepsi bu. Sonra öykü genişler, yaşamda ya da sahnede olduğu gibi. Ve çizim başka çizimlere dönüşür. Tıpkı romandaki bir gelişme gibi.
Picasso
Buna kesinlikle inanıyorum ben de. Eser denen şey biraz da kendi kendini geliştiren birşey. Kendine yakıştırdığı şeyleri seçiyor gibi, yapıcısına uygun yollar açıyormuş gibi.
Senin yazdığın da, bu yazıyı çok iyi tamamlıyor Tolga. Ne ile başlayacağımızı bilebiliriz lakin başladığımız neye dönüşecek muamma. Vahdet-i Vücud inancı gibi kendinde ne varsa yazıda da o oluyor.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Kıymetimi bilin canımıniçi. Unvanda tekim, daha yok benden...
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Şu 3.5 milyon dolara satılan fotoğraf tam bir gereksizlik abidesi. Sosyete denilen o içi boş kavramın tamamen kendini kanıtlama çabasının mecbur gerektirdiği bir eylem. Kısaca tamamen hava atma. Ötesi yok bence. 3.5 milyon dolar... Resmen haksız kazanç. İsraf.