Avustralya Açık tenis turnuvasında yarı finale gelindi.
Maçlar çok keyifli gerçekten, sporcular çok formdalar.
İlgililer izlemeli.
Abi sen ne ara çalışıyorsun ya?
Avustralya Açık tenis turnuvasında yarı finale gelindi.
Maçlar çok keyifli gerçekten, sporcular çok formdalar.
İlgililer izlemeli.
Abi sen ne ara çalışıyorsun ya?
😀
Bazıları için;
"Zamanın ne kadar değerli olduğunu anlamanın yolu, bunu anlayacak kadar zamanı boşa harcamaktır"
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Abi ben bir türlü yetiremiyorum zamanı. Hiçbirşeye. Kimilerine bakıyorum film izliyor dizi izliyor zilyon tane hem de. Oyun oynuyor, kitap okuyor. Üstüne bir de forumların hepsinde çatır çatır her şeye cevap. Şu sıralar tatildeyim evdeyim. Ama gene de zamanı yetiremediğimi düşünüyorum. Çok fazla şeyle uğraştığımdan olabilir. O kadar çok eksik varki. Nereden başlayacağımı bilemiyorum bazen bişeylere başlarken. Elimde iki tane kitap var. Okuyorum da. Bilgisayarı açıp hangi filmi izlesem diye bir film izleme zamanı harcıyorum. Zaten şu sıralar diziyle falan vakit kaybedecek lüksüm yok. Oyun falan da oynamam. Ama sıkıntılıyım bu konudan. Zaman su gibi akıp geçiyor.
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Bu çağın hastalığı da bu işte, ne o bir yere mi yetişeceksiniz?
Bir HD film çektim 12 GB arkadaş... 1080p izlemek hala büyük lüks... Sinirim bozuldu...
- baço
Değerli Bilgiler Ya da 33 Dakikalık Saygı Duruşu Bozukluğu:
Möbiüs Şeridi
Elinize kağıttttan ince bir dikdörtgen şerit alın, iki ucundan tutup bükün ve sonra da bu uçları birleştirin. Tutmakta olduğunuz bu kağıttan nesne, bir Möbius şeridi. Matematikteki sonsuz işaretinin üç boyutlu biçimini almış olan bu şerit, aslında son derece basit görünmekle birlikte, önemli bir özelliğe sahip. Parmağınızı şeridin bir kenarı boyunca gezdirdiğinizde, hangi doğrultuda başlarsanız başlayın, her zaman başladığınız noktaya geri döneceksiniz. Ya da parmağınızı kaldırmadan şeridin bir yüzeyi boyunca dolaştırmaya başlarsanız, başlangıçtaki dikdörtgenin her iki yüzeyini de kat etmiş olduğunuzu fark edeceksiniz! 1858 yılında iki Alman matematikçi tarafından ayrı ayrı keşfedilen (ancak yalnızca birinin adını alan) bu şerit, sanatçılara esin kaynağı, matematikçilere birçok konuda yardımcı olmuş, ama kendisini tanımlama çabalarına da bunca yıl direnmiş. Az önce sözünü ettiğimiz işlemi, bir de çok daha enli bir kağıt parçasıyla deneyin. Uçları birleştirmek neden bu kadar zor? Soru bu kadar basit, ama matematikçileri yıllardır uğraştıran da özünde bu… Yani çok yakın zaman öncesine kadar. Matematik ve sanat, Möbius şeridini birbirlerinden bağımsız olarak, ama aynı şekilde keşfetmişti: kağıtla oynayarak. August Möbius keşfini Paris’teki Bilimler Akademisi’ne sunduktan yıllar sonra İsviçreli sanatçı Max Bill de, 1936 tarihli heykeli “Sonsuz Kurdele”yi yaparken, yeni bir şekil ortaya çıkardığını düşünmüştü. Möbius şeridi o zamandan bu yana çok sayıda resim-heykel sanatçısı, mimar, edebiyatçı, hatta lunapark tasarımcısına bile esin kaynağı oldu..........
Devamı için: http://www.matemasuk.com/?p=344 " onclick="window.open(this.href);return false;
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Bu şeridi üçten fazla boyut olduğunu kanıtlerken de kullanıyorlar. Hatta facebook'ta bayağı dolandı videosu geçen haftalarda.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Ben faturalar için çalışan bir köleyim! Biraz önce 617 liralık bir fatura ödemesi yaptım bunların büyük bir kısmını adsl faturaları oluşturuyor. Bundan daha kötüsü ne olabilir peki? Eve geldiğinde yeni bir faturanın gelmiş olması tabii ki! Yukardaki mesajı da çok beğendim. Möbiüs şeridini böyle durumda öğrenmek beni daha bir yüceltti...
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Şuraya bağlamak için önden onun bilgisini gösterdim:
‘Kapital’ güdümlü şekillenen sistematik metodoloji, tüketicinin cezbedilmesiyle sistemin bekasını korumak zorundadır. Mevcutla yetinmeyen, zamanla tatmin eşiği yükselen ve artık doyumsuzluk noktasına gelen tüketiciye, sürekli ve artan bir cazibe, zamanla doyumsuzluğa cevap verebilecek bir ‘şey’ sağlanmak zorundadır.
Ritzer’in ifadesiyle bir “tüketim katedrali” olarak nitelendirilebilecek sinemalar ve birer tüketim nesnesi olan filmler, hem sistemin gerçekliğini sorgulamada bir araç, hem de birtakım bilim-kurgu filmleriyle bir amaç haline gelmiştir. Kendisi hiper-gerçekliğin bir parçası olan sisteme entegre olmuş beyaz ekran, bu hiper-gerçekliği konu edinerek buharlaşan bir paradoks, bir mobiüs şeridi ortaya koyuyor.
Filmler, doyumsuz seyircinin gerçeklik ötesiyle kendini yok etmekten (Narsissos) başka yolu kalmadığını düşünen simülasyonel kuramlardan etkilenmiş olacak ki, bu paradigmayı irdeleyen düşüncelerden ilham alıyor. E zaten bu kuram tam da bunu öngörüyor, ifade ediyor, inceliyor. Tam manasıyla bir mobiüs şeridi!
http://proetcontra.wordpress.com/category/toplum/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Filmler, kitaplar vs. sistemi sorgularken aynı zamanda onun bir parçası oluveriyorlar. Sistem böylece sorgulayanı da içine alarak günah çıkartmış oluyor. Bir şeyi düşündüğünüz anda ondan kurtuluş olmadığının farkına varıyorsunuz. Bir "şey" varlığıyla, aynı zaman da zıttını da besliyor; var ediyor. Açıkçası düşmanınız, nefret ettiğiniz kişiler vs. sizin varlığınızda varlık buluyor. Kendinizden geçebildiğiniz ölçüde düşmanlarınızın da, sistemin de tehlikeye girmesine yol açıyorsunuz. Postmoderniteyi yıkmak için canlı-kanlı kurbanlar olmak zorunda. Kargaşadan çıkıp dışarıdan bakmak için, ......ötesini yok edebilmek için bu şart.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Ben faturalar için çalışan bir köleyim! Biraz önce 617 liralık bir fatura ödemesi yaptım bunların büyük bir kısmını adsl faturaları oluşturuyor. Bundan daha kötüsü ne olabilir peki? Eve geldiğinde yeni bir faturanın gelmiş olması tabii ki! Yukardaki mesajı da çok beğendim. Möbiüs şeridini böyle durumda öğrenmek beni daha bir yüceltti...
Mobiüs şeridini öğrenmenin anlamsızlığını kavrayıp inceden alaya sarman bizden biri olduğunu gösteriyor. Gerçeğin çölüne hoş geldin. Burada her şey mucize etkisi yapar. Defensive Personalities - DEATH.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
«Video, etkileşimli ekran, mültimedya, Internet, sanal gerçeklik: Karşılıklı etkileşim bizi her yandan tehdit ediyor. Her yerde mesafeler birbirine karışıyor, her yerde mesafe ortadan kaldırılıyor: Cinsiyetler arasında, zıt kutuplar arasında, sahneyle salon arasında, eylemin başkahramanları arasında, özneyle nesne arasında, gerçekle gerçeğin sureti arasında bir mesafe yok artık. Bu kavram kargaşası, zıt kutupların bu çatışması, olası değer yargısının artık hiçbir yerde olmadığını ortaya koyuyor: Ne sanatta, ne ahlakta, ne de politikada. Mesafenin ortadan kaldırılmasıyla, “mesafe pathos”unun ortadan kaldırılmasıyla her şey, üzerine karar verilemez bir duruma bürünüyor.
Makineler yalnızca makine üretirler. Sanal teknolojiler mükemmelleştikçe bu gitgide daha da gerçek olmaktadır. Belli bir manevra düzeyinde, suya dalar gibi sanal makinelerin içine dalma düzeyinde, artık insan / makine ayrımı yoktur: Makine, karşılıklı yüz yüze gelmenin iki tarafında da egemendir. Belki siz sadece onun sahip olduğu uzamın uzantısısınız -insan, makinenin sanal gerçekliğine dönüşmüş ve onun aynadaki işlemcisi olmuştur.
Sizi evcilleştirmek için şöyle deniliyor size: Bilgisayar, daha pratik, daha karmaşık bir yazı makinesinden başka bir şey değildir. Bu doğru değil. Yazı makinesi son derece gerçek bir nesnedir. Yazdığınız sayfa serbestçe dalgalanır, ben de onun gibi dalgalanırım. Yazıyla somut bir ilişkim vardır benim. Ak sayfaya ya da yazılan sayfaya gözlerimle dokunurum, ama bunu ekranla yapamam.
Buna karşılık, işletim sisteminde, hiçbir zaman bireylerin kimliği öncelikli değildir, bilgisayar ağlarının kimliği önceliklidir, yani öncelik, bilgisayar ağı kullanıcılarına değil, bizzat ağın kendisine verilmiştir, bütün bunlar şu anlama gelmektedir: Kullanıcı, orada kendini simüle etme olanağını, sanallığın elle dokunulmayan ortamında yok olma olanağını yakalar ve haliyle, kendisi için de olmak üzere, hiçbir yerde işaret noktası bulamaz, sonuçta, her tür kimlik sorunu, ama ötekilik sorunları hariç, böyle çözümlenmiş olur. Böylece, bütün sanal makinelerin çekiciliği, enformasyona ve bilimsel bilgiye susamışlıktan çok, hatta birisi ya da bir şeyle buluşmaya susamışlıktan çok, yok olma arzusundan kaynaklanır, hayal gibi işleyen bir erişim kolaylığı içinde eriyip gitme olanağının yakalanmasından kaynaklanır. İnsanı gerçeklerden koparıp havalarda uçuran bir biçimdir bu, mutluluğun yerine geçen, artık varolma nedeni olmayan bir olgu olması nedeniyle mutluluk gerçeğinin yerini alan bir biçim.
Sanallık, şeylere olan her başvuruyu gizlice ortadan kaldırır ve mutluluğa benzemesinin tek nedeni de budur. Her şeyi size verir ama aynı zamanda da, kurnazca her şeyi sizden saklar. Özne orada kusursuzca kendini gerçekleştirir, ama kusursuzca kendini gerçekleştirirken, aynı zamanda da otomatik olarak nesneye dönüşür ve panik başlar.» (129-133)
Tam Ekran - Jean Baudrillard
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Ben faturalar için çalışan bir köleyim! Biraz önce 617 liralık bir fatura ödemesi yaptım bunların büyük bir kısmını adsl faturaları oluşturuyor. Bundan daha kötüsü ne olabilir peki? Eve geldiğinde yeni bir faturanın gelmiş olması tabii ki! Yukardaki mesajı da çok beğendim. Möbiüs şeridini böyle durumda öğrenmek beni daha bir yüceltti...
??? O nasıl bir ADSL fatırası ki? Doğal gaz falan sandım ben de, bizim öyle bir şey gelecek muhtemelen de.. ADSL niye öyle anlamadım?
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Birikmiş işte telefon faturası falan da var.
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Ah eski günler... Forum resmen tenhalaştı, kimse ne mesaj atıyor ne cevap yazıyor... 1-2 kişi kaldı...
- baço
Ben burdayım da git gide okuyucu tarafım ağır mı basıyor nedir, nadiren yazıyorum ama her başlığı her mesajı itinayla okuyorum.