Benim önerim kısaltmalardan sonra gelen eklerin nasıl yazılması gerektiğini doğru öğrenmeniz olacak.

TDK'nin güvenilirliliği ve gerekliliği günümüzde zaten sıfıra yakın. Sözlüğüne bile güvenim yok. Ali ile açtığımız atasözleri blogu için TDK'nin atasözü ve deyim arşivini kaynak olarak kullanmaya çalıştık ancak o kadar alakasız ve yetersiz bir arşivle karşılaştık ki şok olduk. Hâlen de bizi şaşırtmaya devam ediyor. Dil Derneği'ni takip etmenizi tavsiye ederim. Çok daha güvenilir bir kaynak.
a.

TDK'ya da denebilir, TDK'na da denebilir. Eğer TDK'yı Türk Dil Kurumu olarak okuyorsam bu eki koymamda bir sakınca yok.
Hata değil, bir tercih.

Hatalı bir tercih diyelim o zaman. Hem Dil Kurallarına hem de mantığa göre hatalı. Okumayı da zorlaştıran ve anlamsızlaştıran bir şey. TDK'ye mektup sunalım diyorsun ama TDK demez mi sana önce bir imla kılavuzuma baksaydın diye?

Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu esas alınır: cm'yi, kg'dan, mm'den, YKr’un. Büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde ise kısalt­manın son harfinin okunuşu esas alınır: BDT'ye, TDK’den, THY'de, TRT'den, YTL’nin. Ancak kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır: ASELSAN'da, BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya.
Normalde TDK'yi hayatta savunmam ancak dediğim gibi bu okumayı da zorlaştıran bir şey tedekena demek biraz zor. Dilde her zaman en kolay okunuş yaygınlaşır.

Facebook'ta grubun adını değişmişsin ama hâlen daha bunun bir hata değil tercih olduğunu savunuyorsun Görkem. Sen bu yanlış kullanımı bir tercih olarak sınıflandırıyorsan o halde TDK'ye mektup atmana gerek yok zira senin o "Türkçe'nin düştüğü durum" diye tanımladığın şeylerin tamamı tercih tanımlamasına girer. Hatalıdırlar ama o kişi öyle yazmayı tercih etmiştir. O halde bu grup tüm işlevini yitirir ve gereksiz olur. Ne bu, ne de diğerleri bir tercih değildir, tüm dil kurumlarında kısaltmalara gelen eklerin kısaltmaların okunuşuna göre yazılması gerektiği yazar. AKM'ne denmez AKM'ye denir örneğin. TDK'na denmez, TDK'ye denir.

Yanlış anlama, amacım üstüne gelmek değil. Samimiyetine inandığımdan bunu belirtmek istedim sadece.

FF'na yakışmıyor böyle şeyler.

Şaka bir yana, Eylem haklı Görkem'im. Değilse her hatayı bir tercih kabul edebiliriz.

Önemli olan edebiyat profesörü gibi hatasız yazmak değil, hatasız ve düzgün yazmaya çalışmak ve hata gördüğü yerde yazısını imlasını, konuşmasını düzeltmek zaten.

Bir senin yalnıza yanlız demeni düzeltemedim, oradaki daha büyük sorun ise senin doğrusunu bilmene rağmen farketmeden yanlız yazman.. Çözemedik bu olayı. Virgül kullanımına ise ayrıca hayran kaldım.

Düzelttim zaten yazdığımı. Üstüme gelmeyin. 🙂

Ya adam düşünmüş, grup açmış, katılım için buraya yazmış uğraşıyor. Sen hemen yok orayı yanlış yazdın da apostrofu tersten koydun da vay anam tdk'na mı olurmuş da bilmemne atladın üstüne. Lan bir sefer de boklama be kardeşim, bir sefer de içinde dursun bakalım. Ama yok illa açtırıcan kutuyu. Virgülü eksik koymuşum ne var, yalnız yazmıyorum evet ama bundan sonra inadımdan yazmıycam, doğrusunu bilmediğimden değil. Her yanlız yazdığımda aklına gelsin. 8)

Arkadaşlar. Herkesi gruba davet ediuorummmmmm!
Orada sunduğum öneri paketini de okursanız ve hatta üzerine fikrinizi söylerseniz çok çok sevinirim.

Ben bu tarz işlerde kurumların bir şeyler yapabileceğine inanmıyorum mesela.
Kurumların sivil üzerindeki kaçınılmaz dayatmacı-yasakçı tavrının toplum üzerinde baskı yaptığını düşünüyorum.
Bu yüzden sivil iktidarı kullanmalıyız ve bunu olabildiğince yaygınlaştırmalıyız. Sivil örgütlenmelere gitmeliyiz.
Bu forumda kısmen yaptığımız gibi örneğin.

Ben destekliyorum Gorkem, Facebook'ta ekledigim tum kisileri gruba davet etmekle ise basliyorum.

Arkadaşlar, sivil ya da resmi.... Neticede Türkçe'nin resmi bir dil olarak baş incelemecisi, baş kurumu Türk Dil Kurumu. Bu kurumun uygulamalarını, yöntemlerini beğenmiyor, takdir etmiyor olabiliriz. Ama bu fikir, TDK'nın önemini azaltmaz. Eğer varsa TDK'dan daha etkili, daha önemli, daha yetki sahibi bir kuruluş, derleyeceğimiz fikirleri o kuruma sunarız. Ve neticede o kurumun baskı yapacağı ya da öneriler sunacağı kurum yine TDK. Son nokta orası.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, atıyorum son 30 yıllık uygulamalarını da beğenmiyor olabiliriz. Sayısız şeyden şikayetçi ve rahatsız olabiliriz. Ama bu ülkenin vatandaşıyız değil mi? Bu devletin koyduğu yasalara göre yaşıyoruz. Ve işte TDK'nın sözlüğüne göre konuşuyoruz her birimiz. O sözlükte yer alman kelimelerin Türkçe bir anlamı var. Yer almayanların yok ya da kesin/net değil.

Her şekilde muhattap TDk oluyor. Birey birey "Şşşşt TDK! gel bakiim buraya, otur şuraya, dinle bakalım beni" deme şansımız yoksa (ve olmaması normal ve daha iyi zaten) bir topluluk olarak ortak bir öneri paketi ile buraya gitmeliyiz ki söylenenler dikkate alınsın. Ve tabi en önemli şey kaç basamaklı sayılardaki destekçiyle bunu yapacağımız?

Sorun da orada zaten. Hükümet başka bir şeydir, dil başka. Dili hükümet kontrol edemez. Benim bildiğim dili kontrol eden tek hükümet Türkiye. Dili halk yönlendirir, dil bilimciler de şekillendirir. Hükümetin burada işi yoktur. Hükümetin tek işi dili korumak olabilir, o da TDK gibi bir kuruma ihtiyaç duymaz. TDK kuruluş amacını çoktan doldurdu. Şu an gayet işlevsiz ve gereksiz bir kurum. Halkın hiçbir kesimi tarafından ciddiye alınmayan, alay konusu olan bir kurum. Tüm bunlara rağmen uğraşıyorlar ve yaptıkları şeyleri yine çok kötü yapıyorlar. Bari iyi yapsalar da yavaş yavaş adları temize çıksa.

Burada mektup TDK'ye değil meclise yazılmalıdır. O nedenle en başından beri yanlış buluyorum grubu.

Yukarıdakiler şahsi fikirlerimdir. Eskiden ben de TDK'yi savunurdum ama dil bilimci birkaç arkadaşla ettiğim sohbetler neticesinde beni da karanlık tarafa geçirmeyi başardılar :).