Forum

10dk film aralari
 

10dk film aralari

33 Gönderi
19 Üyeler
0 Reactions
7,610 Görüntüleme
(@apricot)
Gönderi: 0
 

Engin Ardıç / akşam

Şu gergin ortamda damdan düşer gibi ilgisiz yazı

Hani hayatında Kapıkule’den dışarı adım atmamış vatandaşlar hep derler ya, dünyanın hiçbir yerinde yok böyle bir şey kardeşim... Üzülecekler, çünkü bizdeki bazı gariplikler dünyanın başka yerlerinde de varmış.

Bunların arasında, “sinemada numaralı koltuk” uygulaması da bulunuyor. Türkiye, sinema salonunda yer numarası gösterilen “nadir ülkeler” arasındaymış.

Gene bunun gibi, film gösterimine “on dakika ara” verilen nadir ülkelerden de biri.

Yurt dışına ilk kez 1967 yılında çıktım ama yurt dışında sinemaya ilk kez 1969 yılında gittim. Beni çok şaşırtan bir şey oldu: Film başladı, ve başladığı gibi bitti. Frigo ve gazoz satışları filmden önce yapılmıştı, bilemediğim için bir dondurma yiyemeden, bir sigara içemeden, çişimi de yapamadan kendimi dışarıda bulmuştum.

Üstelik, tuhaf şey, yer gösterici vardı ama yer numarası yoktu.

Salon bomboş, beğendiğin yere geçip kurulacaksın ama hayır, yer gösterici kadın elektrik fenerini ille kendi gözüne kestirdiği bir koltuğa tutuyor, sen de kadın gidince hemen kalkıp yerini değiştirmek üzere, o zamanın parasıyla “yarım frank” bayılıyorsun boşu boşuna...

Olay Paris’te geçiyor, bu kadınlara “ouvreuse” deniyordu, “açıcı bayan”... Asıl görevleri, on dokuzuncu yüzyıldan kalma fonksiyonları, tiyatroya geç gelen ya da fazladan gelen seyirciye, sıra başlarında katlı duran, arkalığı bulunmayan, bir tür ikinci sınıf iskemle sayılan “strapontin”leri açmak... Ya da loca kapısı açıp tutmak şık hanımlara beylere...

(İstanbul’da o arkalıksız iskemle bazı büyük eski dolmuşlarda, hani o 1947 model De Soto’larda falan da vardı ve halk arasında “ıstırapente” tabir edilirdi!)

Fakat o zamanlar bazı Paris ve Londra sinemalarında sigara içmek de serbestti. Bir de “permanent” film gösterilen sinemalar vardı, bizim eski Şehzadebaşı sinemaları gibi, bir bilet al gir, istersen filmi beş kere seyret üstüste... (Yapmadım değil ha.)

Tıraşı bırakıp yazının ana fikrine gelelim ve de ilgili kavramları cümle içinde kullanalım: Yer göstericilik mesleği nereden çıkmıştır?

Elbette işsizlikten. Fransa’da bu görevi yapanlar genellikle savaş dulları, bizde de büyük şehire göçetmiş köylü çocuklarıydı.

Yani yer göstericilik, iyi su satmak, araba camı silmek, niyet çektirmek gibi (niyet var niyet, şans kader kısmet, boş yok, boş çıkarsa para yok) bir lumpen göreviydi.

Bazı insanlar “yollarını bulsunlar” diye yoktan varedilmiş bir gereksiz uğraş.

İşsizlik vahşice arttığı için de, batı ülkelerinde tarihe karışmıştır ama bizde sürecektir. “Frigoculuk” da öyle.

Peki yer numarası niçin vardır? Seyirci birey olmadığı, oraya sen oturdun ben oturdum kavgası çıkaracağı için. Sinemada yer kapmak da, seçimde parti seçmek de, cahil halka bırakılamayacak kadar önemli bir konudur! Sonra halk gider hem yanlış yere oturur, hem de bürokrasinin beğenmeyeceği partilere oy verir!

“On dakika ara” da çok yanlış, fazla uzun, filmi sakatlayan, tadını kaçıran bir uygulamadır ama “çiş molası olmak” gibi önemli bir özelliği vardır. Gene dondurma alma ve benim gibi boklu tiryakilere sigara içme fırsatı da sağlar.

Fakat asıl önemli görevi “sosyalleşme yaratmaktır”... Eskiden insanlar on dakika araya çıktıkları zaman hem birbirleriyle çene çalar, hem de herkes birbirini “keserdi”... Biz de kızlara bakardık.

Batıda bu yoktu çünkü sinemaya gitmek için bir kahvede buluşuluyor, çıkınca da gene bir kahvede oturuluyordu. Bu nedenle “fuayeler” çok küçüktü, üstelik insanlar yalnız yaşıyorlardı ve filmi yarıda kesip onları kaynaştırmaya çalışmak abesti.

Biz de ukalalığı burada kesip, konuyla ilgili bilgileri Vahap Munyar arkadaşımıza veren AMF Sinemaları Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Akdemir’in açıklamadığı sırlara gelelim:

On dakika ara, filmin bobinlerini Beyoğlu sinemalarından Şişli sinemalarına koşturan motosikletli görevlinin “yetişebilmesi” için icat edilmiştir. Çocuk trafiğe takılırsa uzadığı da olur. İki kopya bastırmak enayilik sayılacağından, aynı filmin ilk bobinlerinin Beyoğlu’nda işleri bitince Şişli’ye ***ürülür, oradan diğer bobinler alınıp gelinirdi.

İşte bu nedenle Beyoğlu seansları 12, 2.15, 4.30, 6.45 diye, fakat Şişli ve Nişantaşı tarafı 1, 3, 5, 7 diye giderdi! Biz de buna şaşardık.

bilgiye kartal olup havada kapacaksın.

 
Gönderildi : 27/07/2007 7:36 pm
(@biber)
Gönderi: 0
 

10 dk ara büyük bi buluş özellikle benim gibi sigara içierek film izlemeyi sevenler için.. hele bi wong kar-wai filminde yarım paket içiyorsa birisi yine benim gibi bi filme sigarasız katlanması zor.. ama en iisi salonlarda sigara içilebilmesi ve ara verilmemesi olurdu heralde.. keşke sigara için güzel bi düzenek falan yapsalar =)

 
Gönderildi : 27/07/2007 10:25 pm
(@karatasa)
Gönderi: 0
 

Bu konun bir tarafı Eglaia'nın dediği gibi ticaret politikasıylada ilgili. Ne demek istediği kısaca açıklayayım. Bir sinema salonu 8 seans yapıyorsa ve bu seansları arasız yapıyorsa gün sonunda 80 dakika kazanır ve bir seans daha çıkartacak vakti olur. Senas yapan sinemalarda hep 1 seans eksik kalır. Zaten film uzunluklarıda bu senaslara göre ayarlanmıştır. Filmlerin genelde 90-100 dakikayı pek geçmemeleri yapımcıların daha çok para kazanabilmelerini sağlamak içindir. Daha çok seyirci alan ülkelerde bu aranın olmaması çokta ilginç bir haber gibi gelmiyor bana sadece basit bir detay.

Engin Ardıç'ın dediği gibi gerçekten Fransa'da koltuk numarası yok. Ama atladığı nokta ara olmadığı için numaraya gerek yok. Film arasından sonra sizin yerinize kimsenin oturma ihtimali yok ki zaten ara yok. Neyse bunlar çokta önemli şeyler değil bence küçük detaylar.

Bu konunun bana ilginç gelen tarafı sinema kültürü oldu. İsiçre'den gelen bir arkadaşım dedi ki orada insanlar sinemaya buradakiler kadar gitmez. Burdaki kadar magazin ve tv programlarıda izlenmez. Orada bizzat insanlar yaşıyorlar. Buradakiler ise görmek istediklerini tv'de veya sinemada izliyorlar.

Ben bu yorumu size objektif aktarıyorum. Bu gelişmiş ülkelerdeki sinema kültürünün diğer ülkelere kıyaslanması konusunda sizinde fikirlerinizi merak ettim.

 
Gönderildi : 27/07/2007 10:38 pm
Sayfa 3 / 3
Paylaş: