Engin Ardıç / akşam
Hani hayatında Kapıkule’den dışarı adım atmamış vatandaşlar hep derler ya, dünyanın hiçbir yerinde yok böyle bir şey kardeşim... Üzülecekler, çünkü bizdeki bazı gariplikler dünyanın başka yerlerinde de varmış.
Bunların arasında, “sinemada numaralı koltuk” uygulaması da bulunuyor. Türkiye, sinema salonunda yer numarası gösterilen “nadir ülkeler” arasındaymış.
Gene bunun gibi, film gösterimine “on dakika ara” verilen nadir ülkelerden de biri.
Yurt dışına ilk kez 1967 yılında çıktım ama yurt dışında sinemaya ilk kez 1969 yılında gittim. Beni çok şaşırtan bir şey oldu: Film başladı, ve başladığı gibi bitti. Frigo ve gazoz satışları filmden önce yapılmıştı, bilemediğim için bir dondurma yiyemeden, bir sigara içemeden, çişimi de yapamadan kendimi dışarıda bulmuştum.
Üstelik, tuhaf şey, yer gösterici vardı ama yer numarası yoktu.
Salon bomboş, beğendiğin yere geçip kurulacaksın ama hayır, yer gösterici kadın elektrik fenerini ille kendi gözüne kestirdiği bir koltuğa tutuyor, sen de kadın gidince hemen kalkıp yerini değiştirmek üzere, o zamanın parasıyla “yarım frank” bayılıyorsun boşu boşuna...
Olay Paris’te geçiyor, bu kadınlara “ouvreuse” deniyordu, “açıcı bayan”... Asıl görevleri, on dokuzuncu yüzyıldan kalma fonksiyonları, tiyatroya geç gelen ya da fazladan gelen seyirciye, sıra başlarında katlı duran, arkalığı bulunmayan, bir tür ikinci sınıf iskemle sayılan “strapontin”leri açmak... Ya da loca kapısı açıp tutmak şık hanımlara beylere...
(İstanbul’da o arkalıksız iskemle bazı büyük eski dolmuşlarda, hani o 1947 model De Soto’larda falan da vardı ve halk arasında “ıstırapente” tabir edilirdi!)
Fakat o zamanlar bazı Paris ve Londra sinemalarında sigara içmek de serbestti. Bir de “permanent” film gösterilen sinemalar vardı, bizim eski Şehzadebaşı sinemaları gibi, bir bilet al gir, istersen filmi beş kere seyret üstüste... (Yapmadım değil ha.)
Tıraşı bırakıp yazının ana fikrine gelelim ve de ilgili kavramları cümle içinde kullanalım: Yer göstericilik mesleği nereden çıkmıştır?
Elbette işsizlikten. Fransa’da bu görevi yapanlar genellikle savaş dulları, bizde de büyük şehire göçetmiş köylü çocuklarıydı.
Yani yer göstericilik, iyi su satmak, araba camı silmek, niyet çektirmek gibi (niyet var niyet, şans kader kısmet, boş yok, boş çıkarsa para yok) bir lumpen göreviydi.
Bazı insanlar “yollarını bulsunlar” diye yoktan varedilmiş bir gereksiz uğraş.
İşsizlik vahşice arttığı için de, batı ülkelerinde tarihe karışmıştır ama bizde sürecektir. “Frigoculuk” da öyle.
Peki yer numarası niçin vardır? Seyirci birey olmadığı, oraya sen oturdun ben oturdum kavgası çıkaracağı için. Sinemada yer kapmak da, seçimde parti seçmek de, cahil halka bırakılamayacak kadar önemli bir konudur! Sonra halk gider hem yanlış yere oturur, hem de bürokrasinin beğenmeyeceği partilere oy verir!
“On dakika ara” da çok yanlış, fazla uzun, filmi sakatlayan, tadını kaçıran bir uygulamadır ama “çiş molası olmak” gibi önemli bir özelliği vardır. Gene dondurma alma ve benim gibi boklu tiryakilere sigara içme fırsatı da sağlar.
Fakat asıl önemli görevi “sosyalleşme yaratmaktır”... Eskiden insanlar on dakika araya çıktıkları zaman hem birbirleriyle çene çalar, hem de herkes birbirini “keserdi”... Biz de kızlara bakardık.
Batıda bu yoktu çünkü sinemaya gitmek için bir kahvede buluşuluyor, çıkınca da gene bir kahvede oturuluyordu. Bu nedenle “fuayeler” çok küçüktü, üstelik insanlar yalnız yaşıyorlardı ve filmi yarıda kesip onları kaynaştırmaya çalışmak abesti.
Biz de ukalalığı burada kesip, konuyla ilgili bilgileri Vahap Munyar arkadaşımıza veren AMF Sinemaları Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Akdemir’in açıklamadığı sırlara gelelim:
On dakika ara, filmin bobinlerini Beyoğlu sinemalarından Şişli sinemalarına koşturan motosikletli görevlinin “yetişebilmesi” için icat edilmiştir. Çocuk trafiğe takılırsa uzadığı da olur. İki kopya bastırmak enayilik sayılacağından, aynı filmin ilk bobinlerinin Beyoğlu’nda işleri bitince Şişli’ye ***ürülür, oradan diğer bobinler alınıp gelinirdi.
İşte bu nedenle Beyoğlu seansları 12, 2.15, 4.30, 6.45 diye, fakat Şişli ve Nişantaşı tarafı 1, 3, 5, 7 diye giderdi! Biz de buna şaşardık.
bilgiye kartal olup havada kapacaksın.
güzel açıklamış.bu yazıyı buraya eklediğin için teşekkürler 😀
...murat...
Güzel yazı, eğlenceli ve yer göstericilerin ne kadar gereksiz olduğunu göstermesi de güzel. Kanyon'da yok misal yer gösterici, sırf o nedenle orada gidiyorum sinemaya :D.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
....
🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
çocuklugumda o yer göstericilerin bahşiş diretmesinden dolayı hemen hemen tüm filmlerde hep sinir harbi yaşamışımıdr ve o yüzsüzlerle bagrışmam olmuştur verdigimde çok azdır 😀
PORTFOLIO: http://xantia.cgsociety.org/gallery/908278/" onclick="window.open(this.href);return false;
2003 te karşılaştım malatya merkezde yer göstericiler 4 tane manken tabiri ile kız istersen bahşiş verme işin garib tarafı koltuklar numaralı 🙂
Yaş, milliyet yada özgeçmiş önemli değil; önemli olan söyleyecek bir şeyin olması.
^^KYKGM^^
Üniversitede sinema analizi dersi almıştım. Her hafta bir film izliyor, sonra da film hakkında konuşuyorduk. Bazen çok uzun filmler izlediğimiz de olurdu, ama hoca (Ruken Öztürk) ara vermezdi hiçbir zaman. Bir gün ders bittikten sonra öğrencilerden biri, Ruken Hoca'ya, "Neden ara vermiyoruz?" diye sordu. Hoca da, "Yönetmen, filmini çekerken ara veriyor mu ki biz izlerken verelim?" demişti.
Geçmiş zaman. Bu arada, forumun "g-ötürülür" kelimesindeki g-öt'ü sansürmelesi de komik olmuş.
göt, yoo sansürlemiyor forum. Arkadaş kendi sansürledi herhalde :D.
Sick, seni uyarıyorum. Bak bu iki oldu. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Noldu ya 😀
Tercihen küfürleri sansürleyerek yazarsak iyi olur sayın Sickman. Olmuyo böle. Çoluk çocuk var. 🙂
Sen bas küfür moruk, sana serbest.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Göt mü küfür, ne diyelim peki göte :D. Hayır forumda küfür yasak çünkü herkesin algılayışı aynı değil, küfürlü konuşmak sakıncalı durumlara neden olabiliyor, malum karşılıklı konuşuyoruz burada, sözlük gibi kendi kendine yazmıyorsun. Ama göte göt demeyecek miyiz la, ne diyelim mahmut mu diyelim 😀
http://www.filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?f=15&t=8697 " onclick="window.open(this.href);return false;
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Enseye şaplak da mı diyemiyoruz şimdi, nedir olay?
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.