Hop, neasıl patlak çıkacakmış.
Kesin yazacaktım zaten yazmışım. Baco da demişti ya, kesin havada bırakacaklar falan filan.. Öyle, izlediğimizle kalırız yani..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Tehlikeli Oyunlar'ı (Oğuz Atay) yeniden okuyorum. Bir tiyatro grubu, bu kitaptan seyredenlerin söylediğine göre enfes bir oyun yaratmış. Haftaya ona gideceğim için, kitabı yeniden okuyayım istedim. Gitmek isteyen olursa, bilgileri burada:
http://www.tehlikelioyunlar.net/ " onclick="window.open(this.href);return false;
16 EKİM CUMA 20:00
17 EKİM CUMARTESİ 19:00
23 EKİM CUMA 20:00
24 EKİM CUMARTESİ 19:00
İTÜ maçka kampüsü
İşletme Fakültesi Tiyatro Salonu
Rezervasyon için:
[email protected]
0531 696 41 09
Süre: 140 dak.
Ücret: Tam 20 / Öğrenci 15
Agatha Christie-Bilinmeyen Hedef
şuan okuyorum ama bıktım ya çok sıktı beni en nefret ettiğim şey başladığım bir filmi yada kitabı yarıde bırakmaktır ama galiba bunu bırakcam
7 kitaplık Kara Kule serisini sonunda bugün bitirdim. Artık rahatça ölebilirim (Lost kesin yalan dolan olacak :)).
Hayatımda bir dönem bitmiş gibi hissediyorum.. Hakikaten güzel bir tecrübeydi.. (Aradaki 3 kitabı atlayabilirsiniz tabii :)).
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Yarım - Ethem BARAN
Yazar: Ethem Baran
Yayınevi: Doğan Kitap
Türü: Roman
Basım Tarihi: Şubat 2008
Dili: Türkçe
210 sayfa
Yarım kalmış bir gençlik yarım kalmış bir yolculuk yarım kalmış bir aşk yarım kalmış bir roman...
İki yarımın yine bir yarım ettiği parçalardan birinin diğerinin yerine geçtiği tamamlanmamış bir dünya.
Genç yazar yarım kalmış hayatını tamamlayabilmek için diğer yarısıyla karşılaşabilecek mi?
ETHEM BARAN BİYOGRAFİSİ
1962’de Yozgat’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Yozgat’ta yaptı. 1983’te Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi ve Planlaması Bölümü’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Güzel Sanatlar Eğitimi alanında mastır programına devam etti. Bir süre Gazi Üniversitesi’nde ders verdi. Uzun yıllar dergi yayıncılığı ve editörlük yaptı. Öykü, deneme ve eleştiri yazılarına çeşitli dergilerde yer verildi. İlk öykü kitabı “Sonrası Ayrılık” 1991’de yayımlandı. Onu 1994’te yayımlanan “Kurutulmuş Gül Mevsimi” izledi. “Dönüşsüz Yolculuklar Kitabı” (2005 Yunus Nadi Öykü Ödülü), “Unuttuğum Bütün Akşamlar” (2005), “Bozkırın Uzak Bahçeleri” (2006) adlı öykü kitapları Doğan Kitapçılık tarafından yayımlandı. Yazarın ilk romanı “Yarım” şubat 2008 tarihinde okurlarıyla buluştu.
Adam Fawer'dan Empati'yi yeni bitirdim. En az olasılıksız kadar güçlü bir roman. Yine film gibi kurgulanmış (yani bitirince aklınızda film gibi kalıyor, harika birşey bu) ve gayet heyecanlı. Herkese öneririm. Bitmesin diye okumaya kıyılamayanlardan 🙂
http://www.idefix.com/kitap/empati-adam-fawer/tanim.asp?sid=XJML6UHEV6ODFYRHV878 " onclick="window.open(this.href);return false;
- baço
Maeve Binchy-İtalyanca aşk başkadır
aslında aşk romanlarını hiç sevmem ama bu hoşuma gitti
Vakıf ve Dünya Asiac Asimov 🙂 7. kitap ve serinin sonu güzel bir bilim kurgu yoksa seriyi niye bitiriyim ki 🙂
Sinemada Yönetmenlik , Oyunculuk , Kurgu
Yazar : Edward Dmytryk - Jean Porter Dmytryk
H.Mehmet KAYA - Bazı Hayaller Mehmetleri "FATİH" Yapar...
[email protected]
Cengiz ÖZAKINCI- İblisin Kıblesi
Türkiye'nin yakın dönem siyasi tarihini belgelerle anlatan bir kitap. Tanıdığınız bir çok siyasi şahsiyetin sizi hayretler içerisinde bırakan; noluyor lan diyebileceğiniz bir kitap.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Banu Avar'ın Sınırlar Arasında ve Turgut Özakman'ın Türkiye'nin Yakın geçmişini anlatan üçlemesi Dirliş, Şu çılgın Türkler ve Cumhuriyet 1. Ciltini tavsiye ederim.
Onun dışında Harry Potter serisi ve Murathan Mungan'ın "Geyikler Lanetler" romanını mutlaka okuyun derim.
What the hell are you doing on there!
İhsan Oktay Anar'dan Cinler adlı bir öykü.
Cinler
(1998 yılında Öküz dergisinde tefrika halinde yayınlandı)
Şimdiki neslin dedelerinin anlattığına göre vaktiyle Bağdat'ta, ihtiyar annesiyle eski evlerinde yaşayan bir âşık vardı. Kırkına merdiven dayamasına rağmen müzmin bir bekâr olan bu karasevdalı, bütün gününü, abayı yaktığı gözağrılarına şiirler ve kasideler yazmakla geçirir, döktüğü gözyaşları, boğazında düğümlenen hıçkırıkları, buğulu gözleri zavallı anasının içine işlerdi. İyice bezen kadıncağız sonunda oğlunu üfürükçülere götürmeye karar verdi. Çünkü bir cinin büyü yoluyla, fitnecinin biri tarafından oğluna tebelleş edildiğine inanıyordu. O yaşına rağmen sırtına kazma kürek alıp evin avlusuna çıktı ve bir armut ağacının dibini kazdı: Çeyiz olarak getirdiği 120 altını tam yarım asır önce, kara günler için buraya gömmüştü. Altınları alıp, gözü yaşlı, başı dumanlı oğluyla birlikte üfürükçülerin kapısını çalmaya başladı. Kurşunlar dökülüp muskalar yazıldı, mübarek dualar okunup mukaddes macunlar hazırlandı. Hatta, neşter vurup bedendeki mâlihülyayı akıtacağını ileri süren bir cerraha 7 altın, Hidistan kafuru ve eter koklatıp aşkla çarpan yürekleri teskin edeceğine bahse giren bir berbere 5 altın, kirpikleri ok, kaşları yay, can yakıcı bir ceylanı bakar bakmaz bir acuze gibi gösterecek üç odaklı gözlük camlaı yapan bir dürbüncüye ise 9 altın kaptırıldı. Ancak hiçbir üfürükçü, efsuncu, kocakarı ve gözbağcı, zavallının gönül derdine derman bulamadı. Adam yine eskisi gibi gördüğü her hatuna abayı yakıp yıldırım aşkıyla vurulmaya, gazeller ve beyitler yazıp karasevdadan gözyaşları dökmeye devam ediyordu. Çünkü onu çarpan mahluk, bilinen cinlerden değildi. Bununla birlikte, halkın sokaklarda barikatlar kurarak isyan ettiği, devasa çelik kulesiyle ünlü bir batı başkentinin tıp okulundan atıldıktan sonra Bağdat'a gelip yerleşen bir hekim bu cini teşhis etti. Üstünkörü tıp Latincesi bildiği için huafelere itikat etmeyen adam sözkonusu cinin, evliyaların ve üfürükçülerin sık sık görüp kovduğu türden değil, bir kupid, yani bir aşk cini olduğuna kalıbını basıyordu.
..............
Devamı için: http://hemzeminster.blogspot.com/2009/03/cinler.html " onclick="window.open(this.href);return false;
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Marcel Proust'un 'Kayıp Zamanın İzinde' serisinden,
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde' yi okudum. Hikaye bakımından zayıf; ancak Proust'un diliyle anlatılınca çok ağır bir mevzuyla uğraşmış gibi oluyor insan.
Çok beklersen,hiçbir şey yapamazsın.
Charles Bukowski'den "Ham on Rye (Ekmek Arasi)" isimli kitabi okudum. Ondan evvel "Post Office (Postane)" ve "Women (Kadinlar)" baslikli kitaplarini okumustum. "Ekmek Arasi" ni acik ara ile daha cok sevdim diger kitaplara nazaran. Alkolik, kadinlarla iliskisi marazli, kavgaci, umursamaz, argo konusan ve yazan birisi olan yazarin hatirlayabildigi kadari ile cocuklugunun baslangicina gitmesi ve kronolojik olarak genclik yillarina kadar gelmesi guzel, yakici, samimi ve hazin bir dille anlatilmis.
Orijinal dilinde okudum kitabi ama cevirisinin de cok basarili oldugunu okudum Internet'ten. Tavsiye ederim "Ekmek Arasi"ni. Yazarin hayati uzerine bir de belgesel vardi: "Born Into This" adinda. Yazari tanimak acisindan onemli bence.
"It seemed the world was divided into good and bad people. The good ones slept better... while the bad ones seemed to enjoy the waking hours much more" - Woody Allen
Bayram Aygun
http://www.bayramaygun.com/" onclick="window.open(this.href);return false;