hayatımda aldığıma ve okuyor olduğuma pişman olduğum tek kitap diyebilirim.bir kere çok kötü bir dili var bu güne kadar bildiğimiz tüm sinema terimlerini, daha önce hiç duymadığım ve sinema sanatının ve dilinin akıcılığını bozan terimlere dönüştürmüş...ve bazılarının anlamlarını açıklamamış bile bu adam bu kelimeyle ne anlatmak istiyor diye kara kara düşünüyorsunuz...kitap içersindeki bilgiler herkesin bilebileceği bilgiler..ekstradan önemli bir bilgiye ulaşamıyorsunuz...sadece yorumlar yapılmış ve aynı şeyler tekrarlanıp durulmuş. yani sokaktan gelen bir adamı çevirip sinemada müzik neyi ifade eder deseniz oda aynı şeyleri söyler. bunun yanında SİNEMADA TÜRLER bölümünde kovboy filmleri anlatılırken hiçte sevimli olmayan yorumlar getirilmiş..kovboy filmlerinin amerika kıtasına yerleşen iyi niyetli insanların doğayla savaşımını ve önlerindeki en büyük engelinde vahşi acımasız barbar katil kızılderililerin olduğu anlatılıyormuş ve bu tarz filmlerin en sonundada iyilerin yani amerikayı istila edenlerin kazanmasıyla bittiğini ifade ediyor....tabi kızılderililerin bu savaşta ne haklı oldukları öznel bir görüşe dayanır ama yine de bu ne kadar dikkatsiz ve özensiz bir yaklaşım..bu tarz filmlerin yapılma amacı ya da kızılderililerin bu hak savaşımındaki yeri üzerinde durmadan bir (kendine biçtiği ünvanla) sinema tarihçisinin bunları yazması tamamıyla bir düşünceden yoksunluk..sinema üzerine yazılan bir kitap bu kadar sığ (ve zannımca yanlış bir bakış açısıyla) oluşturulmuş olmamalı...
ve kullanılan dil bu derece türkçeleştirilmek zorunda mı? bence de türkçe konuşmalı yazmalı ve okumalıyız ama..bazen bu çaba uğrunda komik durumlara ve anlaşılmazlıklara düşmüyor muyuz?
işte bazı kavramlar
tıkız teker: CD (compact Disk)
teker çalar: Cd çalar
video kutucuğu: video kaset çalar
sestoplar: mikrofon
zaman düzgüsü: time code
sözlendirme: seslendirme
sayısal-örneksel çevireç: capture (sayısalı dijitale gijitali sayısala çevirme işlemi)
örneksel: analog
işlik: stüdyo,çalışılan yer
çepeçevre ses: surround ses
alıcı: kamera
açındırma: film yıkama
çevren: ufuk çizgisi
üç boyutlu bilgisayarlı çizi: 3D grafik
hatırladıklarım bunlar...ve daha niceleri var...kitap tamamıyla böyle bir dil üzerine kurulu...bazı kavramlar açıklanmamış ne olduğunu belki ileriki sayfalarda anlarım diye okuyosunuz....ama bulamıyosunuz...
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
bi tane daha aklıma geldi
ağlatı: tragedya
tragedyanın karşılığı ağlatı olamaz.bu tanımlama bu türün aşağılanması basitleştirilmesi anlamına geliyor diye düşünüyorum..çünkü tragedya salt ağlatma üzerine kurulu değildir...seyircide yüksek duygular oluşturma amacı güder..karakterler keskin çizgili kırılmaz ve yücedir..asla utkularından vazgeçmezler..sonra başlarına türlü belalar gelir..bizde bunu bön bön izleriz..hala bu türün gerektirdiği şekilde yazılmış filmler izlemiyor muyuz? ve hala etkilenmiyor muyuz? biz tragedya türüne uygun yapıtlar izlerken ağlıyor muyuz? kendimi buldu naaptı bilmiyorum ama hiç ama hiç uygun değil...
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
SİNEMADA TÜRLER bölümünde kovboy filmleri anlatılırken hiçte sevimli olmayan yorumlar getirilmiş..kovboy filmlerinin amerika kıtasına yerleşen iyi niyetli insanların doğayla savaşımını ve önlerindeki en büyük engelinde vahşi acımasız barbar katil kızılderililerin olduğu anlatılıyormuş ve bu tarz filmlerin en sonundada iyilerin yani amerikayı istila edenlerin kazanmasıyla bittiğini ifade ediyor....tabi kızılderililerin bu savaşta ne haklı oldukları öznel bir görüşe dayanır ama yine de bu ne kadar dikkatsiz ve özensiz bir yaklaşım..bu tarz filmlerin yapılma amacı ya da kızılderililerin bu hak savaşımındaki yeri üzerinde durmadan bir (kendine biçtiği ünvanla) sinema tarihçisinin bunları yazması tamamıyla bir düşünceden yoksunluk..sinema üzerine yazılan bir kitap bu kadar sığ (ve zannımca yanlış bir bakış açısıyla) oluşturulmuş olmamalı...
Kitabı okumadığım için geneliyle ilgili bir şey söyleyemeyeceğim ama, bu yorum oldukça isabetli bana kalırsa... Hiç de sığ bir yaklaşım değil! Western filmleri Amerika'nın özellikle 20.yy'da yaptığı istilalara meşruiyet kazandırmak için yapılmıştır. Günümüzdeki Irak işgalinden tut Vietnam'a kadar. Bunun için de "gelişmemiş ilkel kabile" mantığıyla kızılderili figürü kullanılır.
yazdığımdan kaynaklı bir yanlış anlaşılmamı oldu acaba..kızılderililerin barbar ve katil olduğunu söyleyen yazar, ben değilim...benim eleştirdiğim noktada bu zaten..sanırım hata benden kaynaklanıyo.. çok özensiz yazmışım..kitaba çok sinirlendimde..sen beni biraz alamadın galiba..ya da benmi seni anlamadım bi tuhaflık var..ben şunu diyorum:
kovboy filmlerine sadece amerakalılar tarafından bakılamaz orda katledilen bir kültür vardı...kovboy filmleri bu katledilişi bir yurt edinme savaşı gibi gösterdi..bahsettiğim yazarda bunu bu şekilde üztün körü yorumlamış..yani hani televizyonda kovboy filmi vardır spiker film öncsinde tanıtım yapar...."cesur iyi ve ahlaklı amerikalıların pislik kızılderilere karşı verdikleri namus mücadelesi ni konu alan bu film..." gibi adam böyle yazmış nerdeyse ben onu eleştirdim..umarım anlatabilmişimdir
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Nijat Özön'ü bu kadar kolay harcamayalım.. Türk sinema tarihinde 1922'den, 1939'a kadar, 17 yıl boyunca film çeken tek bir kişi vardır, O da tiyatrodan gelen Muhsin Ertuğrul'dur. Yıllar boyunca da bundan bahseden tek Allahın kulu çıkmamıştır, Nijat Özön dışında.
''........ 'Devrim'de Nijat Özön'ün bir yazısı dışında, Türk sinemasında 17 yıl boyunca tek sinemacı olmuş Ertuğrul'un sinemacılığı sanki unutulmuş...........''
sinemayı sanat yapanlar / Atilla Dorsay 1970 Varlık Yayınları Sayfa:103
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Tamam yanlış anlamışım o zaman...
atilla dorsay'ı al vur ötekine
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
atilla dorsay'ı al vur ötekine
yazık size diyorum.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
muhsin ertuğrul ve yaptıkları kuşkusuz tartışılmaz değerde. fakat nijat özönün ondan bahsetmesi tek başına kendisini değerli kılmaz...birçok yerde zaten muhsin ertuğrulun neler yaptığı konuşuluyor..evet yeterli değil "bir ömrü sadece tiyatro denen ideale adamış olmak bile benim için yeterlidir" diyen muhsin ertuğrul karşında nijat özönün ondan behsetmeside bi ölçüde incelik fakat tek başına onu yüceltmez..muhsin ertuğrulu bilen biliyor zaten...ayrıca bazı yazarlar ve tarihçiler konusunda fikir sahibi olarak değerlendirme yapmam ve bunu açıkça ortaya koymam neden "yazık" ithamıyla değerlendiriliyor onu anlamış değilim..evet al birini vur ötekine.madem öyle bana nijat özönün üstün özelliklerinden bahseder misiniz tartışalım "yazıklar olsun" demeden ama...ben bu adamın kitapları okunmaz demiyorum nedenleriyle açıklıyorum..her muhsin ertuğruldan bahsedeni yüceltirsek....
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Atilla Dorsay'ın suçu nedir? Adam 40 yıldır sinema yazıyor, en etkin, bilgili, donanımlı sinema yazarı. Bu güne kadar kime ne demiş, üçkağıt mı çevirmiş? Zaten cılız bir sinemamız var, eldeki değerleri de böyle harcamayalım.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
ordan bakarsan doğru ama lütfen bağırmadan konuş tartışıyoruz sadece
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
ordan bakarsan doğru ama lütfen bağırmadan konuş tartışıyoruz sadece
O değil de sesi nasıl duydun abi? 🙂
🙂 tonlamalardan... sezgisel... hissi...
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Atilla Dorsay'ın suçu nedir? Adam 40 yıldır sinema yazıyor, en etkin, bilgili, donanımlı sinema yazarı. Bu güne kadar kime ne demiş, üçkağıt mı çevirmiş? Zaten cılız bir sinemamız var, eldeki değerleri de böyle harcamayalım.
Hayalgücü Geniş Medya
Hurriyet adı verilen “büyük” (neresi büyükse artık) gazete yine acayip bir habercilik yapmış ve kariyerine porno filmlerden gelen yıldızların adlarını vermiş:
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/GaleriDetay.aspx?cid=13931&p=1&rid=2369&hid=9397678
Liste nereden nasıl derlendi bilemiyoruz tabi ancak isimler ilginc: Kate Winslet, Madonna, Sandra Bullock… kimi ararsan var. Merak edip (o anlamda degil : ) Kate Winslet’in wikipedia biyografisine baktim. Kizcagiz 19 yaşında Peter Jackson’un “Heavenly Creatures” filmiyle patlamış. Zaten 12 yaşından beri tiyatro yapıyormuş.
22 yaşında iki kere Oscar adayı olarak rekor kırmış falan filan… Herhalde anladınız ortada porno film falan yok tabi ki. Bu haberi yaratan cahil arkadaş kim diye bakarken aman allah bir de ne görelim:
http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=119658
Meğer aynı haber 2004′te Atilla Dorsay tarafından gelmiş. Yahu ben bu ülkeye ne diyeyim artık? Koskoca Kate Winslet’i de pornocu ilan ettiler ya… Helal olsun Hurriyet, helal olsun Atilla…
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
edit tuşunu bi türlü bulamadım sil tuşuda yok!!!??
edit:
kaynak
http://www.ilkercanikligil.com/?p=204
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...