şu sıralar hayatım, otobüslerde vapurlarda ve trenlerde geçtiğinden, öykülere (eskisinden daha yoğun) ilgi duymaya başladım...özellikle vapur ve banliyö trenlerinde öykü dergileri okumanın başka bir hazzı var benim için..bu başlıkta öykü ve öykü dergileriyle ilgili bişeyleri paylaşırsak güzel olabilir diye düşünüyorum hatta öykülerimizi bile belki buraya yazarız...bilmiyorum böyle bi başlık var mıydı? belki sitede yayımlanmış öyküler de vardır..artık..neyse çok öykü tadındayım..görüşmek üzere...
şu an elimdeki dergi kül öykü..yakında edineceğim dergiler ise şöyle:
hece öykü,imge öyküler, eşik cini(doğan grubu)
notos
aylak(kapanmış sanırım)
bu dergilerle ilgili görüşleriniz de varsa paylaşırsanız beni mutlu edersiniz...
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Öykü deyip de Hayalet GEmi'den bahsetmemek, günah..
Kendi öykülerimden bir tane paylaşmak isterdim de blogspot'a erişim engellendiğinden açamıyorum..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
buraya yaz...
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Yok abi bende hikâyeler :). Blogspot'ta hepsi, ben de erişemiyorum. K-tunnel'dan girip koyacağım bir ara.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
benimkilerde orda kaldı 🙂
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Bu benim en beğenmediğim hikâyem. Kafamda çok acayip planlarla yazmaya başlayıp, batırmaya başladığımı farkedince yarım bırakmıştım. En kötüsüyle başlayalım, sonra güzelleşelim (kendi beğenime göre).
27 Şubat 2008 Çarşamba
Günah
Yazmaya başlayıp bitiremediğim hikâyelerden.. Hep beraber neden öldürmüş acaba diye merak edelim..
Tanrının varolmadığı bir dünyada, günah da yoktur.
Barut kokusunu alabiliyordu muhtemelen. Az önce birini vurmuş olmanın verdiği ürperti ile elindeki tabancıyı incelerken vapurları düşünüyordu. Tabancadan çıkan duman, vapurun bacasından çıkan isi andırıyordu.
Olayın nedeni ve nasılı kurcalıyordu kafasını. Beyni halıya akmakta olan çocuğu neden vurduğunu hatırlamaya çalışıyordu.. Bu 8. yaş gününden bir gün sonra akşam yemeğinde ne yediğini hatırlamaya benziyordu. Hiçbir fikri yoktu. Yerde yatan çocuğu neden vurduğuna dair en ufak bir fikri yoktu. Silahı pantalonuna sıkıştırıp evden ayrıldı.
Neden vurmuştu ki? Sebebi neydi? İyi bir çocuktu, araları iyiydi, kavga da etmemişlerdi. Tamam, bazen çok bilmişlik taslayıp onu rahatsız ediyor, inatçılığı ile onu çıldırtıyordu ama olsun, iyi biriydi, samimiydi, cana yakındı, iyi bir dosttu. Üç yıl önce tanışmışlardı. Bir Cumartesi öğleden sonrasında, sinema çıkışında bir kafede otururken göz göze gelmişlerdi. Sonra da çocuk gelip masasına oturmuştu.. Yirmili yaşlarında, yakışıklı ve cana yakın bir tipti. Düzgün bir konuşması vardı. Ya da ne bileyim, bir anda kanı kaynamıştı herhalde, aksi bir tip bile olsa farketmemişti. Ukalalığı paçalarından akıyor olsa bile samimi ve hoş biriydi. Ondan hoşlanmıştı galiba. O dönem aralıklara görüşmeye devam ettiler, sonrasında aralar kısaldı, sonra seviştiler. Başta bunun her şeyi bozacağını düşünmüştü ama sanırım çocuk ondan cidden hoşlanıyordu.Tabii ki o da çocuktan. Her şey güzel gidiyordu.
Ta ki bugün kafasına bir kurşun sıkana kadar..
Ta ki bugün kafasına bir kurşun sıkana kadar, her şey çok güzel gidiyordu.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.