akademi ödülleri.. her genç kızın rüyalarını süsleyen o fallik nesne..
bu güzel girişten sonra sorumu soruyorum? kısa film oscarı almak için filmin amerikan yapımı olması gerekiyor mu? kurallarda öyle bir şey göremedim gibi:
http://www.oscars.org/awards/academyawards/rules/rule19.html " onclick="window.open(this.href);return false;
eğer filminiz şu festivallerde birinci gelirse aday olabilme yeterliliğine sahip oluyormuşsunuz (öğrenci filmi olsa bile):
http://www.oscars.org/awards/academyawards/rules/shortsfestivals.html " onclick="window.open(this.href);return false;
yani teorim şu. bir türk bir kısa film çeker. cannes'da altın palmiye alır (orası kolay). sonra tanıtım manıtımla bir şekilde oscar'a aday olmayı da başarır. sonra oscar'ı alabilir. o altın heykelciği ülkemize getirebilir. genç kızları sevindirebilir.
böyle bir yol açık gibi görünüyor. doğru muyum?
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
"Şu festivallerde birinci olursa" derken sadece biri sanırım, hepsi olamaz.
Bu festivallerin herhangi birinde birinci olması yeterli mi yani?
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
elbette birinde. orada yazan kategori birinciliklerini alanlar aday (ya da aday adayı işte) olabiliyor.
aday olmanın bir diğer yolu akademinin öğrenci filmleri ödülünü alabilmek. ama orada sadece amerikan filmleri yarışıyor olabilir emin değilim.
üçüncü yol da filmin amerika'da bir sinemada üç gün paralı gösterilmesi. ama öğrenci filmi olamaz bu.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
O üç gün konusu kesin mi? Emin misin?
Uzun metrajlarda, Los Angeles'taki en az bir sinemada en az 1 hafta gösterim gerekiyor diye biliyorum. Kısaların, paralı gösterimi var mı?
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
evet kısa için los angeles'ta ticari sinemada 3 gün, günde iki gösterim diyor. paralı gösterim normalde olan bir şey mi bilmiyorum.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
Yok artık zepra ya 550d'yi aldın, oscar mı var sırada 😀
Yok artık zepra ya 550d'yi aldın, oscar mı var sırada 😀
dur önce altın palmiyeyi almam gerekiyormuş.
benim derdim başka bir şey aslında. türkiye'de insanlara kısa filmin önemini anlatabilecek bir şey olabilir bu. oscar inanılmaz prestijli bir şey. kendi seçtiğimiz aday adaylarıyla bile orgazm oluyoruz düşünsene. ama bir türk yapımı sadece ve sadece yabancı film kategorisinde yarışabilir. ama heykelciği almanın kimsenin umursamadığı ikinci bir yolu daha var. kısa film, kısa animasyon, belgesel gibi kategoriler. onları almak da bu sitedeki insanların işi.
ama 550'yle olmaz tabi. red alsam da olmaz.
proje şu. türkiyedeki kısacılar bir şekilde organize olmalı. aynı ahmet'in izmirsinek'de yapmaya çalıştığı gibi. filmfabrikasının kuruluş amacında böyle bir şey vardı sanırım. yalnız bu bu dernek, vakıfi kulüp gibi bir kurum olmalı. avrupa ülkelerinde bu tip destekleme kurumları var ama daha resmi düzeyde. bizde o tip şeyler biraz sıkıntılı.
bu kurum aynen bir yapım şirketi gibi çalışacak. tek farkı ticari amacının sıfır olması. kısa film ticari bir ürün olmadığından sinema tv sektöründen kısa film alanında bir hayır beklemek hata.
bu oluşumun amacı her türlü kısa filme destek vermek olacak. kapısını çalan herkese açık olacak. bu en başta aynen forumdaki destek gibi yönlendirme, bilgilendirme, yardım etme desteği. ama aynı zamanda kamerasından montaj setine yarı-profesyonel bir yapım için gerekli her türlü ekipmana da sahip olacak. bir kapıdan girip diğer kapıdan elinde filmle çıkarsın.
Türkiye'de kısa filmle ilgilenen çok insan var ama hepsi bireysel çabalar içindeler. Diğer yandan zevkine Jimmy jib falan yapan bir sürü adam var. Kaynak sıkıntısı yok ama kaynakları bir araya getirme sorunu var. Kaynaklar inanılmaz verimsiz kullanılıyor.
Kısa film çekmek isteyenin prodüksiyonuyla uğraşması, dünya para verip kamera falan alması hata.
Tahminin 15-20000 tl gibi bir paraya böyle bir oluşum her türlü donanıma kavuşabilir. Bir de toplanma, çalışma ve stüdyo olarak kullanma amaçlı iki oda bir salon mekana ihtiyaç var.
Tek tek kısa filmlere sponsor bulmak zor. Ama böyle bir yatırıma sponsor bulmak kolay olur diye düşünüyorum.
Oscar da bu projenin tanıtımı için kullanılabilecek bir hedef. Bu oluşum yılda 5-10 filme doğrudan, birçok filme de dolaylı destek verse, o filmler normalde bireysel tatmin amaçlı amatör girişimler olacakken kurumun deneyimi ve imkanları sayesinde belli bir çıtayı tuttursalar, kurumun deneyimiyle dünya festivallerine göndserilseler, birkaç yıl sonra türk kısa film sineması dünyada belli bir düzey tutturmuş olur. Ticari bir olay olmadığı halde endüstrileşme sağlanır.
Öyle olunca oscar artık hayal olmaz 😀
15-20000 de oscar ölçeğinde kırmızı halıda giyilecek ayakkabının fiyatı olur ancak 😉
Ne düşünüyorsunuz?
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
Film Fabrikası'nı bu amaçla kurmuştuk yıllar önce ama biraz yavaş ilerliyor. Hedef halen bu diye biliyorum. Ofis açıldığı zaman işler hızanacaktır.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Ahh ahh ağzından bal damlıyor 🙂 Gerçekten söylediğin şeylerde haklısın.Sanırım başta hedefte buydu.Ama somut birşeyler yapılamadı belki.Böyle bir yapılanma gerçekten bizleri çok daha verimli kılar.
Ahh ahh ağzından bal damlıyor 🙂 Gerçekten söylediğin şeylerde haklısın.Sanırım başta hedefte buydu.Ama somut birşeyler yapılamadı belki.Böyle bir yapılanma gerçekten bizleri çok daha verimli kılar.
Film fabrikası, dünya çapında ses getiren ''birgünbirgünbirçocuk'' diye bir proje yapılmıştı zamanında... eminim yine böyle başarılı işler çıkartır... 8)
biliyorum. benimsinemalarimdan bu yana çoğu kişinin aklında böyle bir şey var.
hatta kendi çapında organize olanlar var. b2 prodüksiyon vardı bir zamanlar, kısacılara ucuza kamera falan kiralıyordu mesela. biz de bs-izmir zamanında benzer bir anlayışımız olmuştu kendi çapımızda. kimin bir kısa film projesi varsa getirsin, el birliğiyle hayata geçirelim gibi. sonra akaratas izmirsinek diye bir site kurup daha organize oldu.
bence bu dediğim çok hayata geçirilebilir bir proje. filmfabrikası yönetimi ve çevresindekiler doğru insanlar bir kere. bu tip bir projeyle sponsor arasalar elleri boş dönmezler gibi.
bu aklıma şuradan geldi. geçen gün okan bayülgenin programını seyrediyordum. konu alışveriş çılgınlığı. okan bayülgen gereğinden fazla para kazanıyormuş ama parasını harcayacak yer bulamıyormuş. muhasebecisi de elinde para tutmayıp hemen harcamalısın diye bir tavsiye veriyormuş. prodüksiyon şirketi kurup mesleğime yatırım yapiyim demiş ama yine çok parası artmış. nereye harcasam diye dert edinmiş. yazık 🙂
şimdi sizin aklınıza ilk ne gelirdi. "baba sen o artan paraları bize ver bir türk sineması adına hayırlı bir işe harcarız, oscar alırsak da söz sahnede ilk sana teşekkür edicez" demez misiniz? 😉
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
Ahh ahh ağzından bal damlıyor 🙂 Gerçekten söylediğin şeylerde haklısın.Sanırım başta hedefte buydu.Ama somut birşeyler yapılamadı belki.Böyle bir yapılanma gerçekten bizleri çok daha verimli kılar.
Film fabrikası, dünya çapında ses getiren ''birgünbirgünbirçocuk'' diye bir proje yapılmıştı zamanında... eminim yine böyle başarılı işler çıkartır... 8)
Böyle gereksiz yere yıkıcı ve iğneleyici "takılmaca" veya "esprili" yorumlar çok üzücü, hele de Aykut abi'den gelmesi daha da üzücü ki Ev Sahibim'de FF için insanların neler yaptığını görmüş birisisin.
Ayrıca BGBGBÇ bir FF projesi değildi, FF'den pek çok insanın katkı koymayı plandığı bir projeydi ve en büyük eksisi de başında bir çobanın olmamasıydı.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
ha iğneleyici mesaj mıydı o. ben de anlam verememiştim. birgünbirgünbirçocuk'un işe yaramayacağı belliydi. çünkü sen adamlara bir konu verip tamamen kendi imkanlarıyla film çekmelerini istiyorsun. düşünecek, bir fikir bulıup beğenecek, senaryo yazacak, harekete geçecek, oyuncu bulacak, çekecek, montajlayacak, içine sinecek, gönderecek ve bir bakacak ki tek gönderen kendisi. o hooo.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
Güzel zepracım şimdi epey bir kavram çıkmış bu başlıkta ortaya, Oscar almak bir başarı ölçütü olmuş ama Oscar dediğin şey nedir, ne değildir ortada. Düşünsene David Fincher'la Brad Pitt Oscar diye yola çıksalar yıllardır hayal kırıklığından başka birşey elde edemezlerdi, halbuki halkulade filmleri var. Diyorum ki bence başarının Oscar'la eş tutulmaması daha yerinde olur.
Film çekmek için organize olmak, film çekecek insanların enerjilerini organizasyona değil film çekimine odaklamak amacıyla dernek, kurum, kuruluş, organizasyon vs.. kurmak güzel bir fikir. Bu organizasyonun ise gelir amacı gütmeyen bir yapıda olması biraz kafa karıştırıcı önce bu noktayı açıklığa kavuşturmak lazım.
Diyelim ki bir kurum bağımsız sinemacılara destek verecek ve bu kurum kısa filmcilere verdiği destekten para kazanmayacak peki nasıl kira parası, maaş, sigorta, ekipman parasını karşılayıp ayakta kalacak? İlk akla gelen sponsor oluyor ama sponsor işi cidden yaş, ben bu güne kadar sadece bir kısa filmin sponsorluk ile çekildiğine şahit oldum. Kaldı ki bu kurum bir film değil birçok film üretme hedefinde bir kurum olacak. Sponsorluk meselesini bir kenara koyarsak bu kuruma bir yerden gelir sağlamak gerekir. Sponsorluk olmaz, olamaz demiyorum demek istediğim "sadece sponsorluk" ile bu kurumun ayakta kalamayacağı, dolayısıyla birkaç farklı gelir kaynağına sahip bir kurum oluşturma gerekliliğinden bahsediyorum. Aklıma ilk gelen olası kazanç şekilleri ve kurum icraatleri;
- Kurum bünyesinde ve dış yönetmenlerce çekilen kısa filmlerin periyodik gösterimi;
Bu gösterimler kafelerden ziyade, daha geniş mekanlarda olur ise sadece yönetmenin, başrol oyuncusunun arkadaşları bile gelse ve 10 film gösterilse 10 x 5 = 50 izleyici olur. Giriş ücreti 3 lira gibi sembolik bir ücret olsa küçük de olsa bir gelir elde edilir. Bunun yanında gösterim yapılacak mekandan bu kadar müşteri getirilmesine karşın bir sponsorluk anlaşması talep edilebilir. Bu verdiğim 50 izleyici rakamı "en azından" diyebileceğim bir rakamdır, sağlam bir organizasyonla inanın ciddi bir rakama ulaşılabilir ki bunu ben tecrübe ettim.
- Diğer sinema klüpleriyle ortak projeler, destekler;
Örneğin, okullardaki sinema klüpleri birşeyler yapmak isteyen öğrencilerle dolu, bunun yanında büyük firmaların yine kendi içinde sosyal klüpleri var. Örneğin şirketler arasında düzenlenen satranç yarışmaları, pinpon turnuvalarını filan duymuşsunuzdur. Bu şekilde mesleği postacılık olan bir şahış pekala sinema ile ilgilenip sinema üretiminde bulunma amacında olabiliyor. Bu tip kimselere de hitap edecek bir şekilde tasarlanmalı diye düşünüyorum.
- Aktiviteler;
En güzel örnek yakın zamanda The Dude (Eylem) tarafından verilecek bir eğitim semineri, bu tip günübirlik eğitim veya konferanslarla hitap edilen kitleye aradıkları etkinlikler sunulup hem bir arada olmak hem de kurumun işlevselliğini arttırmak mümkün kılınabilir.
- Festivallere kısa film gönderimi;
Festivallerin en büyük derdi daha fazla filme ulaşıp, daha fazla film arasından seçkilerini yapmak. Bir çok kısa filmcinin hedefi ise olabildiğince fazla festivale film yollamak. Ortalama bir festivalin aldığı film başvurusu belki 100 civarında oluyor. Festival boyunca gösterilecek filmlerin 40 - 50 olduğunu varsayarak ön eleme jürisinin pek bir seçim şansı kalmadığını anlayabiliyoruz. Bu durumda bu kurum üyelerinin filmlerinin festivallere ulaşmasında aracılık edebilir. Bu aracılıktan festival destekçisi, katılımcısı vs.. gibi ünvanlar edinebilir. Duruma göre veya yönetmenin kabul etmesine bağlı olarak festivallere yollanmasına aracı olduğu filmlerden kazanılan ödüllerin %3 gibi bir miktarını talep edebilir.
- Film çekim aktivitesi;
Kısa film dünyasında herkes Oscar, Cannes hedefiyle film çekmez. Kimileri ilk deneyim, kimileri kendini geliştirmek gibi nedenlerle film çekmek ister. Bu gibi kimselere yönelik film çekim aktiviteleri periyodik bir şekilde düzenlenebilir. Ortaya konulan bir tema ile ilgili çekilen filmlerin ekibini oluşturmak, filmler hakkında konuşmak için "beyin fırtınası" toplantıları düzenleyip bu tip "başlangıç seviyesi" filmcilere çeşitli destekler verip, bu filmleri gösterimlerinde özel bölümde yayınlayabilir.
Bu liste uzayıp gider. Bunların gerçekleşebilmesi için vaktini, iş gücünü bu işe adayabilecek doğru insanları bulmak ve bu insanlara hayatlarını idame ettirebilecek parayı vermek gerekir ki çalışanlar da tüm zamanlarını bu işe adayabilsinler. Çalışanların yanında bir sürü gönüllü zaten olacaktır, bu gönüllüler bir çok işin hallolmasında yine kuruma destek olacaklardır. Tekrarlamak gerekirse bunlar için gelir şarttır, üniversitelerin işletme bölümlerinde ilk öğretilen şeylerden biri "işletmelerin maddi olarak ayakta durabilecek geliri kazanmaları zorunluluğudur". Bu zorunluluk bu tip bir kurum içinde değişmez bir gerçektir yoksa ya ayakta duramaz ya da aktif bir kurum olamaz.
Bu şekilde işleyen bir kurum olduğunda inanıyorum ki, sponsor da bulur devlet desteği de alır. İsterse bir televizyon kanalına kısa film programı da hazırlar, kısa film festivalleri organizasyonlarında da yer alır. Bence mümkün ve Zepra'nın dediği gibi yurt dışı örnekleri mevcut, Türkiye'de de olmaması için bir sebep yok. Ben böyle bir girişimle karşılaşırsam elimden gelen fikri desteği veririm.
işte ruh bu 🙂 ahmet demek alamancı evinde biraz daha kalsak sinema devrimi yaratacakmışısız seninle 😀
gelir amacı gütmeyen değil kâr amacı gütmeyen bir kurum demek istedim. yani ticari değil. olası gelir kaynaklarını çok güzel özetlemişsin.
sponsor alan kısa film görmedim demişsin. bunu diyorum zaten. zengin olsam ben de bir kısa filme sponsor olmam. ama bir kısa film fabrikasına sponsor olurum.
burada öncelikle bir çekirdek sermayeye ihtiyaç var. dediğim gibi ekipman için 15-20000 tahminim. bir de mekan kirası. ama bu mekan belki başka şekilde de sağlanabilir (alamancı evi gibi).
bugün ksıa film çekmek isteyen zaten cebinden para harcıyor. herkeste handy35 falan var. benim gibi hiç harcamayan bile en az bir 2000tl harcıyor ucuz bir kameraya. kısa filmin asıl maliyetini oluşturan şeyler bunlar. onlar bir defa (ve yarı-profesyonel bir düzeyde, tam tekmil) karşılandı mı diğer giderleri film sahibi daha kolay karşılayabilir.
bir de doğrudan desteklenecek filmler düşündüm. yani yardım etmenin ötesinde tam anlamıyla bir yapımcı şirket gibi her şeyi üstlenecek kurum. diyelim her 2 aya bir film. o filmde başlıca kriter "uluslararası bir festivalde derece alma ihtimali" olacak. o nitelikte bir proje kendini önceden belli eder zaten ve o kalitede yapılmaya çalışılır. onlara teker teker sponsor bulunabilir veya bütçesine göre söylediğin kaynaklardan karşılanmaya çalışılır.
Amaç uluslararası festival düzeyindeki filmleri düzenli olarak ürettirebilmek. Oscar işin esprisi.
İşletme'den anlamam ama yol haritası şu olabilir:
1. Bu kurumun/derneğin/ajansın/şirketin yasal biçimini tartışma, belirleme. Kuruluşu için gerekli şartları araştırma. Muhtemelen belrili bir adres gerekecek.
2. Bir mekan bulma. Bu muhtemelen başlangıç için sembolik bir yer de olabilir.
3. Resmi kuruluş.
4. Başlangıç için kişisel ekipmanlar vs. biraraya getirilebilir. Mevcut projeler buraya angaje edilebilir. Üye toplama.
5. Yukarıda dediğim türden bir destek arayışı için bir teklif hazırama ve gerekli yerlere sunma. Bunun için en önemlisi dahil olan insanların kimliği. Örneğin daha önce alınan ödüller, çekilen filmler iyi bir referans olacaktır. (alternatif yol haritasında bu ikinci adım da olabilir)
6. Filmlere destek olma. Fabrikanın çalışması. Çekilen her filmi festivallere gönderme. Web sitesinde yayınlama, gösterim düzenleme gibi diğer faaliyetler.
7. Günün birinde bir türk'ün oscar alması 😀
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.