Uzun zamandır hiçbir filme bilerek yorum yapmıyorum, çünkü ben ülke kısa filmlerini gerçekten çok başarısız bulan biriyim. Ve bu başarısızlık yorumlarıma da bila mecbur yansıyor ve kırıcı da olabiliyor. Ruhi sarı ve Şevval Sam isimlerini duyunca 2005 yapımı Umut Aral kısası Çarpışma gibi bir yapım bekliyordum açıkçası (Ruhi Sarı isminin çağrışımdan dolayıdır belki de). Ama daha film başlar başlamaz yapılan zoom out, ardından titrek pan ve yine ardından gelen zoom in bende ciddi bir şok etkisi yarattı. Çünkü bu hataları (hata çünkü izleyiciden bir olayın içinde olduğu hissini alıp yerine "bakın bu bir film, bu da bir kamera" hissini vererek onu camın arkasına iter. Ki bu bir bilinçli tercih değilse gerçekten rahatsız edicidir.) neredeyse 5 yıldır hiçbir kısada görmüyordum ve artık yok olduğunu bile düşünmeye başlamıştım. Sırf bu sebeple bile filmi izlemeye başlayan kişiden filme dair tüm alınacak zevkleri bir anda alıp götürmüş. Konuya gelirsem; çıkış noktası aslında gayet iyiydi ve bende farklı bir senaryo isteği yarattı. İsterdim ki yine klişe gitsin ama bu kadar da olmasın ve erkek karakter hayalinden uyandığında bir otobüs camından dışarıyı izlerken kamera elindeki kitapta kıza okuduğu paragrafı göstersin. Neyse, senaryo şöyle olsun, böyle olsun demek saçma zaten. Kısaca bende yarattığı algıdan bahsettim.
Kısa kesersem yine 2005-2006'lı yıllarda çekilen ve neden bu kadar ödül aldıklarını bir türlü anlayamadığımız Toz, Zilzal, Goygoy gibi filmlere zamanında yaptığımız ağır eleştirilerin şu an yersiz olduğunu fark ediyorum çünkü onlar aslında dönemine göre gayet de başarılı filmlermiş, şu an anlıyorum. Arkadaşların da dediği gibi; film bu kadar seçki ya da ödül almasaydı bu kadar eleştirilmezdi. Vasat bir film denilir ve geçilirdi. Ama ödül alması ve seçkilere girmesi, bizleri, bu kadar hata barındıran ve senaryo ve çekim konusunda çok da iç açıcı olmayan bu filme karşı ağır bir eleştiri yapmaya itiyor.
Yönetmenin (ki eğer gerçekten o ise) mütevazılığı ise gayet sevindirici. Şunu söyleyeyim ve bitireyim: hata ancak bilinçsizce yapılırsa hata olur. Bu filmdeki gibi. Ama eğer hata varsayılan bir davranış bilinçli bir şekilde yapılıyor ve arkasında duruluyorsa ona artık hata diyemeyiz. Eğer yönetmen sonraki filmlerinde de aynı şeyleri tekrarlayacaksa bunu sinematografik bir hale sokarak arkasında durmak zorunda.
işte bu nedenlerden ötürü bence burdaki eleştirilerin ağırlığının temeli ne bu film ne de yönetmen arkadaş.asıl sorun taşıdığı bir çok probleme rağmen bulunduğu yer..
Cannes olayını fazla büyütmesek: "Cannes Film Festival Ankara Cinema Association Short Turkey Stand 2010"
http://sanatkop.com/index.php/cannes-film-festivali-turkiye-standi-icin-basvurular/ " onclick="window.open(this.href);return false;
.
Yahu zaten yazmış mordevrim de filmi bu kadar eleştirmemizin sebebi ödüller ve adaylıkları diye. Ve haklı da bizim eleştirdiğimiz filmden öte bu filme bu değeri veren insanlar. Ayrıca bu forumdaki hiç kimse de senin dediğin gibi sabah uyanıp yönetmen olacağım deyip bu filmi karalamaya başladığına da inanmıyorum. Forum'da gördüğün insanların çoğu ya benim gibi bu işin eğitimini almış ve almaya devam ediyorlar yada sinema ile uzun zamandan beri ilgililer bu konuda araştırıyor ve okuyorlar. "Kodlama" terimi ise benim birçok hocam tarafından kullanılan ve belkide sinema sözlüğünde bile yer alan bir olgudur belkide. Bunu saçma ve gereksiz bulman yani kısaca anlamaman senin eksikliğindir. Öte yandan bana düşmez ama, forumda imzalarda da olsa tamamen kalın harflerle yazmak ve renkli yazmak yasak. Bir moderatör, admin, editör vs. uyarmadan söyleyeyim dedim.
.
Demin diyorsun ki okumamış adamlar gibi yorum yapmaya gerek yok bilmem ne? Şimdi de gelmiş okuduğun okul, hocaların sözleri diye kıvırmaya çalışıyorsun. Ayrıca ben hangi lafımla kendimi üstün gösterdim bir söyleyebilir misin? Doğru düzgün okumayan sensin. Ayrıca o yarışmalardaki jürileri ben senden daha iyi bildiğimi düşünüyorum. Hatta durmadan yarışma jüriliği yapan hocalarımızdan bir tanesi hep şunu der "İyi film bulmak zor. Ama ödül varsa çıkıp da ödüle layık film bulunamadı demek yarışmanın adını kötü göstereceğinden bizi zorluyorlar". Ayrıca her jüri iyi olacak diye bir kaidede yok. Özellikle "Ebubekir Aydın" faciasından sonra iyicene netlik kazandı Türkiye'de sanatsal yarışmaların ne bok olduğu. Ve tekrar tekrar söylüyorum hangi cümlemde, yazımda kendimi üstün gösterme ve başkalarını aşağılama eğilimim var?
"Sabah kalkip aha ben film elestirmeni olacam aaa bu film cok igrenc nasil odul vermisler dememis."
Asıl senin bu cümlende aşağılama var. Şimdi sen diyeceksin ben onu film eleştirmenlerine dedim diye, tamam da ben film eleştirmenlerine böyle bir yorum yapmadığıma göre ve sen burada bir karşılaştırma yaptığına göre bu cümleyi karşılayan bir olgu olması lazım ki en muhtemeli de biz bu filmi eleştirenleriz. Eğer yok niyetin başkaysa da adam akıllı açıkla. Ayrıca yapıcı değil diyorsun yorumların. Eğer bu filmi yapan arkadaş bu film paylaşılmadan buraya üye olsa ve kendisi paylaşsa yorumu ona göre yapardım ama kendisi burada olmadığından ben ve diğer arkadaşlar neye göre yapıcı yapacağız yorumu. Adamın burada olduğunu bilmeden "bak arkadaşım zoom yapılmaz filmde" mi diyeceğiz? Öte yandan aklı olan adam zaten bizim yaptığımız yorumlara bakıp anlar anlayacağını. Biz hiçbirimiz şöyle bir yorum yaptık mı? Ay bu ne ya bok gibi film diye. Hayır yapmadık. Birimiz çıktı dedi ki zoom yapmak filmdeki doğallığı bozuyor, başkası dedi ki pan sırasındaki titremeler, zoom sırasındaki takılmalar da görüntüyü yapaylaştırıyor, ben dedim ki sesin yankılı müziğin bilmem ne olması şöyle böyle oluyor diye. Yani herkes yaptığı eleştirilere bir neden getirdi. Öğrenmeye niyeti olan ve iyi niyetli olan herkes buradan kendine yapıcı bir şeyler kazandırır. Ve ben tekrar tekrar söylüyorum benim bu filmi bu kadar eleştirmemin sebebi ödüller ve adaylıklar. Ve zaten ben yönetmeni de eleştirmiyorum, bu yarışmaları eleştiriyorum. Tamam Türkiye'den çok fazla iyi kısa film çıkmıyor ama bundan çok daha iyi olanlarda var onlar varken bu filmin bırak ödül alması, aday olması bile o yarışmanın ne kadar kötü olduğunu gösterir. İşte bu yüzden asıl sen önce okumasını öğren.
merhaba tekrar... evet "kafe" filminin yönetmeni tufan şimşekcan benim. facebook profilimden ikna etmye çalışabilirim;
http://www.facebook.com/tufansimsekcan " onclick="window.open(this.href);return false;
ödüller ve gösterimler için mutluluk duymadım desem yalan olur. ancak bazılarına şaşırmadım desem gene yalan olur. çünkü Cannes ve Berlin film festivallerinde Türk seçki bölümünde seçilmiş olması çok sevindirici kendi adıma. dediğiniz gibi yanlışlar görülmediği müddetçe yapılan işler kifayetsiz muhteris bir yönetmen adayı çıkartmak dışında bir işe yaramaz. bana olmaması için uğraştığım gibi, sizlerde uğraşıdasınızdır umarım. yalnız arkadaşlar sizleri tanımıyorum, muhtemelen sinema çalışmalarına yeni başlayanlarda vardır aranızda, sektörde yoğun tempoda çalışanlarda. ama dedikleriniz her açıdan önemli ve önemsiyorum. aktardığınız eleştirilerin sonradan çoğunu fark ettik ve yeni çalışmalarda o tür basit hataları yapmamaya dikkat ediyoruz. sizden bir ricam var; yeni çalışmalarımızı da eleştirirseniz sevinirim. kendinize iyi bakın 😉
http://www.atomfilm.org " onclick="window.open(this.href);return false;
merhaba tekrar... evet "kafe" filminin yönetmeni tufan şimşekcan benim. facebook profilimden ikna etmye çalışabilirim;
http://www.facebook.com/tufansimsekcan " onclick="window.open(this.href);return false;
ödüller ve gösterimler için mutluluk duymadım desem yalan olur. ancak bazılarına şaşırmadım desem gene yalan olur. çünkü Cannes ve Berlin film festivallerinde Türk seçki bölümünde seçilmiş olması çok sevindirici kendi adıma. dediğiniz gibi yanlışlar görülmediği müddetçe yapılan işler kifayetsiz muhteris bir yönetmen adayı çıkartmak dışında bir işe yaramaz. bana olmaması için uğraştığım gibi, sizlerde uğraşıdasınızdır umarım. yalnız arkadaşlar sizleri tanımıyorum, muhtemelen sinema çalışmalarına yeni başlayanlarda vardır aranızda, sektörde yoğun tempoda çalışanlarda. ama dedikleriniz her açıdan önemli ve önemsiyorum. aktardığınız eleştirilerin sonradan çoğunu fark ettik ve yeni çalışmalarda o tür basit hataları yapmamaya dikkat ediyoruz. sizden bir ricam var; yeni çalışmalarımızı da eleştirirseniz sevinirim. kendinize iyi bakın 😉
http://www.atomfilm.org " onclick="window.open(this.href);return false;
öyledir yada böyledir,bukadar yogun eleştiriye karşın, hala pozitif ve yapıcı bir tavır içinde olmanızı takdir ediyorum, yeni çalışmalarınızda başarılar dilerim, yolunuz açık olsun..
PORTFOLIO: http://xantia.cgsociety.org/gallery/908278/" onclick="window.open(this.href);return false;
Evet bu arada ben de prot'a katılıyorum yani. Cidden biz de saygının sınırlarını zorladıysak özür dileriz ama bu laflar sizden daha çok o yarışmalara ve jürilere gidiyor.
merhaba tekrar... evet "kafe" filminin yönetmeni tufan şimşekcan benim. facebook profilimden ikna etmye çalışabilirim;
http://www.facebook.com/tufansimsekcan " onclick="window.open(this.href);return false;
ödüller ve gösterimler için mutluluk duymadım desem yalan olur. ancak bazılarına şaşırmadım desem gene yalan olur. çünkü Cannes ve Berlin film festivallerinde Türk seçki bölümünde seçilmiş olması çok sevindirici kendi adıma. dediğiniz gibi yanlışlar görülmediği müddetçe yapılan işler kifayetsiz muhteris bir yönetmen adayı çıkartmak dışında bir işe yaramaz. bana olmaması için uğraştığım gibi, sizlerde uğraşıdasınızdır umarım. yalnız arkadaşlar sizleri tanımıyorum, muhtemelen sinema çalışmalarına yeni başlayanlarda vardır aranızda, sektörde yoğun tempoda çalışanlarda. ama dedikleriniz her açıdan önemli ve önemsiyorum. aktardığınız eleştirilerin sonradan çoğunu fark ettik ve yeni çalışmalarda o tür basit hataları yapmamaya dikkat ediyoruz. sizden bir ricam var; yeni çalışmalarımızı da eleştirirseniz sevinirim. kendinize iyi bakın 😉
http://www.atomfilm.org " onclick="window.open(this.href);return false;
Tufan, burada (başlıkta yani) olman sevindirici gerçekten.
Yeni çalışmalarınızı da inceleriz, eleştiririz, keyif de alırız bundan. Filminle ilgili kısaca söylemek istediğim şey şu: Filmin, gayet özenli ve keyif verici ışık ve renk kullanımların dışında hayli vasat, basit bir film. Ruhi Sarı ve Şevval Sam'ı ikna etmen gerekmediğini varsayıyorum çünkü bu hikayeden çok daha iyi sayısız hikaye gördüm ben proje aşamasında. Bu fikirlerin sahibi olan üyelerimiz bu oyunculara proje götürmeyi akıllarından bile geçiremez. Neden? Bilmiyorum? Sizler daha iyi bilirsiniz. Filmi eleştireceğiz tabii ki, bunda bir yanlış yok. Hiçbir eleştiri, senin şahsına falan yönlendirilmiş değildir zaten, bunun farkında bir arkadaşımız olarak alınganlık göstermemen de çok güzel. Ancak şahsen ben şu an "tepkisel bir deprem" yaşıyorum. Anlımın damarı çatlıyor sinirden, ellerim titriyor. Neden biliyor musun? Hayatımda bir karıncayı incitmemiş, kan görünen her çekimde gözünü perdeden/ekrandan kaçırmış, "sinemada şiddet pornografisi" üzerine sayfalarca inceleme, araştırma yazmış olan ben elime baltayı alıp, ne kadar festival, yarışma jürisi varsa alayını karpuz gibi patlatmak istiyorum. Çünkü kısa film çekeceğim diye okulunu eğitimini bırakmış, cep harçlığını biriktirip kamera almış, resmen ömrünü aç kalma pahasnıa bu işe adamış bir sürü adam var ama devasa kalabalıklıktaki "jüri müri" tayfası tarafından sürekli görmezden geliniyor bu kitle. Tim bu organizasyonlarn amacı kısa filmi, amatör sinemacıları desteklemek değil midir? Ve mümkün olduğunca en fazla gelecek vaat edenleri, en yetenekli olanları. PEki bunu belirlemenin yolu nedir? En iyi filmlere ve fikirlere destek vermek değil midir?
Sen üzerine alınma lütfen, kişisel çıkarsama yapmıyorum, seni tanımıyorum. Belki sıradaki filmin deha eseri olacaktır. Bu filmin seni tanımlamak için yeterli olduğunu iddia etmiyorum ama seni bu film üzerinden inceleyecek olsam "sıradan bir adam" derim. Çünkü bu film hayli vasat bir film. Peki diğer amatörlerin çektiği harika, ya da en kötümser yaklaşımla "umut verici" filmlere neden ilgi duyulmuyor? Neden böyle vasat, basit filmler ödüle boğuluyor da başka birsürü iş görmezden geliniyor? Bu soru çok önemli bir soru.
Genç sinemacıların, aslında kendilerini desteklemede birincil önemde olan ödül, festival, yarışma olgusuna bakışı artık öyle bir seviyeye geldi ki bu iki tarafı barıştırmak olanaksız gib birşey. İşte senin filminin de bu denklemde çok kötü bir yerde duruyor olması eminim seni de üzecektir.... Beni üzdü çünkü....
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;