Forum

İhtiyacımız olan şe...
 

İhtiyacımız olan şey: "Gişe Kısa Filmciliği!"

31 Gönderi
13 Üyeler
0 Reactions
7,085 Görüntüleme
(@baco)
Gönderi: 0
 

Aslında bu bir denge işi değil mi?

Bir formülü olsa bunun, G gişe, S sanat desek... Film = G + S desek...

Kimi G'yi yüksek tutar, kimi S'yi. Tamamen G yapıp işi ticarete dökenler olabileceği gibi, tamamen S'ye önem verip kim izlerse izler arkadaş da diyenler olabilir. Ben G'si 5'den büyük olursa adam yerine koymam diyen de olabilir, ben S'si 5'den yukarı olunca sıkılıyorum arkadaş diyen de olabilir...

Film seyirciye yapılıyor diye kendini G'yi artırmak zorunda hissetmek ne kadar saçmadır? Kişinin sanat algısıyla orantılı bu. Aynı şekilde sinemaya birşeyler katmalıyım diye S'yi artırmak zorunda hissetmek ne kadar anlamlı? Bu da kişinin tuzunun kuruluğu ile ilgili. Bu işi yaparak yaşayanların kıstasları farklı olabilir elbette.

Kimse G>5 olmak zorundadır diyemeyeceği gibi, kimse S>5 olmak zorundadır da diyemez. Tek bir bireyi bile ele alsak, zaman zaman sanat filmi izleyesi olduğu gibi, zaman zaman gülesi, eğlenesi de olacaktır.

O zaman nokta "şu şöyle olmalıdır" gibi genellemelerin saçmalığına gelip dayanıyor. Bu ne kadar saçma ise, birisi çıkıp arkadaş şöyle filmler görmek istiyorum dediğinde, bu ne cüret demek de saçmadır bence. Herkes fikrini söyleyebilir ama genelleme yapmak ya da ahkam kesmek yanlıştır diyerek sanırım bitirebilirim ben de fikrimi. Sevgiler.

- baço

 
Gönderildi : 19/03/2010 3:42 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Bence hep beraber para biriktirip payi'ye ped (orkid) alalım.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 19/03/2010 4:15 am
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

Görkem'in yazısı çok yanlış anlaşılmış. Yanlış anlaşılmak istenmiş. Forumun canlanması ve tartışma güzelliği açısından iyi güzel tabiki de kırıcı konuşmalara gerek yok ki? Payi'cim. Kardeşimsin. Sinemana bayılıyorum. yeteneğinden benimkinden çok daha fazla eminim. hatta benim bunları söylemem bile umrunda değil ve zaten böyle olduğun için seviyorum ben seni. Fakat öfke baldan tatlıdır. Görkem senden en az 5 yaş daha büyük olmasına rağmen seni kırmamak için eğilmiş bükülmüş bi dünya incelik göstermiş üstüne hala daha da sertleşirim diye tehdit etmişsin. Gerek var mı ki? ilkinde bile sert bi üsluba gerek varmıydı? içinde o kadar güzel örneklerle zaten kendini ifade etmişsin ki. bayıldım. Gerek yok. Ne bu kin. Karşındaki Görkem yahu?

Şimdi insanlar okuyunca Görkem'e özel bir gıcığım olduğunu düşünüyorlar. Böyle bir şeyin olmadığını buradan belirtmek istiyorum. Görkem'in iyi niyetinin de gayet farkındayım ama ben bu ahlaka karşıyım çünkü kafa böyle olunca niyetin bir zamandan sonra önemi olmuyor. Çünkü suistimal başlıyor o kafadan sonra. O yüzden kafaları düzlememiz lazım.

Edit: Saldırgan tavrımdan dolayı kırdığım insanlardan özür diliyor, demin yazdığım ayrılma olayından geri adım atıyorum. Muhabbetimiz bâki olsun.

 
Gönderildi : 19/03/2010 4:22 am
(@zepra)
Gönderi: 0
 

don kişotluk yapıp ayrılmanın hiçbir şeye faydası olmaz. o "kafa" neyse anlayalım da hep beraber don kişotluk yapabilelim bundan sonra.

baço bence güzel özetlemiş durumu. bu gişe filmi-sanat ikiliği hep tarışılır ama boş bir tartışma gibi gelir bana. yani "ben şimdilik gişe filmi yapıyorum, sonra kendi istediğim gibi filmler yapacağım" diyen adama inanmayın, yalandır o. öyle bir şey mümkün ve gerçekçi değil çünkü.

recep ivedik'i yapan adam zaten onu yapmak istiyor ve onu beğeniyor. adam için "iyi komedi filmi" öyle bir şey. ve elinden geleni de o kadar. en gişe filmi diyebileceğiniz filmleri yapanlar için de bu böyle. ayrıca popüler sinema yapmak kolay bir iş değil ki, bu da çok hatalı bir algı.

aynısı sanat filmi için de geçerli. "hadi sanat filmi çekeyim" dersen ortaya en fazla teomanın filmi gibi bir şey çıkarırsın. çünkü sanat öyle yapılmaz.

baço'nun tanımıyla söylersek, bir yönetmenin şu filme biraz S katayım, biraz daha G katayım deme gibi bir imkanı olduğunu pek sanmıyorum. ne S vasfı ne de G hasılatı öyle "önce G filmi çek sonra S yaparsın" gibi cahilce telkinlerle kontrol edilebilecek şeyler değil zaten.

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 19/03/2010 5:01 am
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

yani "ben şimdilik gişe filmi yapıyorum, sonra kendi istediğim gibi filmler yapacağım" diyen adama inanmayın, yalandır o. öyle bir şey mümkün ve gerçekçi değil çünkü.

Yılmaz Güney?

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 19/03/2010 5:06 am
(@zepra)
Gönderi: 0
 

yani "ben şimdilik gişe filmi yapıyorum, sonra kendi istediğim gibi filmler yapacağım" diyen adama inanmayın, yalandır o. öyle bir şey mümkün ve gerçekçi değil çünkü.

Yılmaz Güney?
hmm 😳 . öyle mi demiş? yönetmenlik kariyeri pek öyle değil ama sanırım. oyunculuk içinse orada olay daha farklı. bir yönetmenin çizgisi, tarzı üç aşağı beş yukarı bellidir diyorum ben. bunu dışına çıkarsa zaten pek başarılı olamaz. nuri bilge ceylan'ın gişe filmi çektiğini düşün. hayatta başaramaz. recep ivedik de anca filminde gönderme yapar üç maymuna. o yüzden özünde boş bir tartışma bu.

reklamcılar, televizyoncular falan da söylüyor bunu. ama sinema filmi yapan kaç reklam yönetmeni var? kaç tanesi sinemaya yaraşır filmler çıkarabiliyorlar? televizyoncuların yaptıkları filmler zaten ortada. kaldı ki sektörde film çekebilecek kadar büyük paralar kazanılıyor mu? o da yanlış geliyor bana. bir yönetmenin sinema filmi yapmak için filminin bütçesini cebinden karşılaması gibi bir şey söz konusu değil ki. biraz boş laf gibi geliyor bana o yüzden.

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 19/03/2010 5:40 am
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

ama sinema filmi yapan kaç reklam yönetmeni var? kaç tanesi sinemaya yaraşır filmler çıkarabiliyorlar?

Reha Erdem

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 19/03/2010 5:43 am
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

yani "ben şimdilik gişe filmi yapıyorum, sonra kendi istediğim gibi filmler yapacağım" diyen adama inanmayın, yalandır o. öyle bir şey mümkün ve gerçekçi değil çünkü.

Yılmaz Güney?
hmm 😳 . öyle mi demiş? yönetmenlik kariyeri pek öyle değil ama sanırım. oyunculuk içinse orada olay daha farklı

Yönetmenlik ya da oyunculuk olarak değil de sinema adamı olarak bakmak lazım Yılmaz abiye. "Adana-Paris" belgeseli vardır. Şu anda adını hatırlayamadığım bir amca evine gidiyor. Tam da senin şu yukarıda söylediğin cümleleri söylüyor ona. Sonra da başlıyor işte. Başından beri belli ne yapacağı. Fakat nadide bir örnektir. Çok azdır yani böyle adamlar. Sonuçta dediğin genel olarak doğru ama isnisnalar var. Payitaht abimiz de bu istisnalardan olabilir 🙂

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 19/03/2010 5:50 am
(@zepra)
Gönderi: 0
 

parantez içinde "bir reha erdem'den başka" diye yazacaktım zaten. gerçi o zaman da başkasını bulurdun :). genellenemez ama. reha erdem için de durum nedir tam bilmiyorum. sinema kariyeri eskiye dayanıyor ve çizgisi belli. hiç o çizgiden sapmadı dikkat edersen. ayrıca reklam filmlerindeki çizgisi de genelde bununla tutarlı. "gişe" tarzı, "piyasa" tarzı ne bir filmi, ne de raklamı var adamın (tamam şimdi buna da örnek verme).

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 19/03/2010 5:53 am
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

parantez içinde "bir reha erdem'den başka" diye yazacaktım zaten. gerçi o zaman da başkasını bulurdun :). genellenemez ama. reha erdem için de durum nedir tam bilmiyorum. sinema kariyeri eskiye dayanıyor ve çizgisi belli. hiç o çizgiden sapmadı dikkat edersen. ayrıca reklam filmlerindeki çizgisi de genelde bununla tutarlı. "gişe" tarzı, "piyasa" tarzı ne bir filmi, ne de raklamı var adamın (tamam şimdi buna da örnek verme).

Yok vermeyeceğim de piayasa tarzı olmayan reklama takıldım ben 🙂

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 19/03/2010 5:55 am
(@zepra)
Gönderi: 0
 

reha baba'nın "bu terlik tam benlik" gibi bir reklamı olmadığını umarak.. (piyasa var piyasa var)

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 19/03/2010 6:09 am
(@zepra)
Gönderi: 0
 

ha hollywood'da var öyle bir şehir efsanesi. "bir film stüdyo için, bir film kendim için" diye. ama bir tek scorsese falan başarabiliyor onu. yani bunu söyleyen hollywood yönetmeni olsa bile inanmayın siz. o da yalandır.

şimdi oradaki bu anlayışı alıp türkiye şartlarında uygulayamazsınız işte. önce bir piyasa filmi yapıp zengin olayım, sonra da bir film yapıp festivallerde el üstünde tutulayım falan. olmaz.

sinan çetin'den ibret alın. "bir sinan çetin filmi" yazmakla büyük sinema yönetmeni olamıyor. başlangıçta sinema yönetmeni olarak umut vadediyordu. şimdi reklam yönetmeni olarak iyi, yapımcı olarak iyi. elinde haddinden fazla imkan ve deneyim var ama istese de iyi bir sinema yönetmeni olamaz bu saatten sonra. bünyesi reddeder. onun da çizgisi belli.

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 19/03/2010 6:26 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

yani "ben şimdilik gişe filmi yapıyorum, sonra kendi istediğim gibi filmler yapacağım" diyen adama inanmayın, yalandır o. öyle bir şey mümkün ve gerçekçi değil çünkü.

Yılmaz Güney?

Bu meseleye her zaman Yılmaz Güney örnek gösterilir (haklı olarak) fakat belirtmek gerekir ki, Yılmaz Güney'in "gişe filmi" diye nitlendirilebilecek filmlerinin neredeyse hepsinde (en azından benim izlediklerimde) belli bir kalite, belli bir anlayış izini her zaman taşır.

Yılmaz Güney filmleri hiçbir zaman bir Cüneyt Arkın filmi gibi değildir örneğin.

Bu da bu tartışmanın geneli açısından belirtilmesi gereken önemli bir husus.

 
Gönderildi : 20/03/2010 8:23 pm
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

yani "ben şimdilik gişe filmi yapıyorum, sonra kendi istediğim gibi filmler yapacağım" diyen adama inanmayın, yalandır o. öyle bir şey mümkün ve gerçekçi değil çünkü.

Yılmaz Güney?

Bu meseleye her zaman Yılmaz Güney örnek gösterilir (haklı olarak) fakat belirtmek gerekir ki, Yılmaz Güney'in "gişe filmi" diye nitlendirilebilecek filmlerinin neredeyse hepsinde (en azından benim izlediklerimde) belli bir kalite, belli bir anlayış izini her zaman taşır.

Yılmaz Güney filmleri hiçbir zaman bir Cüneyt Arkın filmi gibi değildir örneğin.

Bu da bu tartışmanın geneli açısından belirtilmesi gereken önemli bir husus.

Evet (oynadığı) filmogrofisine baktığında genelde söylediğin gibi bir rek adını hatırlamadığım kadının şeysine yılan soktuğu film hariç...

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 20/03/2010 11:36 pm
(@turkington)
Gönderi: 0
 

Aslinda mantiksiz bir fikir degil.bizde 2000 li yillarin basinda rap party ya da konser düzenleyecek parayi bulmak icin piyasa partileri düzenler oradan gelen parayla rap festivali organize ederdik.(Tabiki oradan hic para kazanamaz sonra tekrar ayni sirada devam ederdik)

http://evrenulgen.com
http://twitter.com/evrenulgen

 
Gönderildi : 22/03/2010 8:47 am
Sayfa 2 / 3
Paylaş: